Etiket: Düşmanı

  • Kanser düşmanı cihaz Avrupa’da ilk kez Uludağ Üniversitesi’nde

    Uludağ Üniversitesi, 4.4 milyon dolarlık yatırım ile siberknife adı verilen bütün vücut için çerçevesiz stereotaktik robotik radyocerrahi sistemi alıyor. Sözleşmesi imzalanan cihazın son sürümü Avrupa’da ilk kez Uludağ Üniversitesi’nde kullanılacak.

    Rektörlük makamında yapılan protokol törenine UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yüce, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selim Gürel, Radontek firması CEO’su Mehmet Ü. Ayral ve firma genel müdür yardımcısı Eray Sarıkaya katıldı. Ünitenin kurulması ve cihazın üniversiteye getirilmesi işlemlerinin en geç eylül ayında tamamlanacağını belirten Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, bu sistem sayesinde çok sayıda onkolojik operasyonların rahatlıkla yapılabileceğini söyledi. Gerçekleştirilen protokol töreni sayesinde artık cihazın üniversiteye kazandırmış olduğunu açıklayan Rektör Yusuf Ulcay, “İşbirliklerinden dolayı Radontek firmasına ve ilgili hastane yöneticilerine teşekkür ediyorum. Bursa ve çevresine hizmet edecek olan böylesi önemli bir cihazı üniversitemize kazandırdığımız için mutluyuz. Günümüz dünyasında artan bu kanser hastalığına çare olmak adına çalışacak ünite artık üniversitemizde olacak. Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

    Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selim Gürel ise, “Alınacak bu cihaz ve kurulacak ünite sayesinde Bursa ve çevresine büyük bir kaktı sağlayacağımıza inanıyoruz. Devletimiz büyük şehirlerde bir hastanede bu ünitenin kurulmasına izin veriyor. Bizler de yapmış olduğumuz girişimler sayesinde ünitenin kurulmasına ve cihazın temin edilmesine onay aldık. Hastalarımız için de büyük bir fayda getireceğine inanıyoruz. Sadece bizde olacak bu cihaz üniversitemize de önemli kazanımlar getirecektir. Siberknife denilen bu cihaz sayesinde cerrahların özellikle beyin tümörlerinde, akciğer kanserlerinde ya da prostat kanserinde cerrahi operasyon sırasında ulaşamadıkları yerlere ulaşabilecekler. Tedavisi imkânsız olan hastaları tedavi edebileceğiz. Operasyonlarda büyük bir kolaylık sağlayacak. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    Radontek firmasının CEO’su Mehmet Ü. Ayral da sağlığa ve teknolojiye bakış açılarından dolayı üniversite yönetimine teşekkür etti.

    Firma Genel Müdür Yardımcısı Eray Sarıkaya ise cihazı Amerika Birleşik Devletleri’nden getireceklerini açıkladı. Eylül ayında ünite binası dahil cihazı her hali ile hazır hale getirileceğini aktaran Sarıkaya, “Bu cihazın alt modellerinden Türkiye’de 11 tane var. Ancak dediğim gibi bunlar eski teknoloji cihazlar. En son teknolojiye sahip olan bu cihaz ise Türkiye dahil Avrupa’nın herhangi bir kentinde şu anda yok. İlk kez Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tek olacak ve burada hizmet verecek” dedi.

  • (Özel haber) Kanser düşmanı uçkun tezgahlardaki yerini aldı

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 verilerine göre iyi huylu ve kötü huylu tümör kanserinin en az görüldüğü ilin Hakkari olduğunu açıklaması kentte sevinçle karşılanırken, vatandaşlar bunu uçkun veya halk arasında yayla muzu olarak bilinen bitkiye bağladı.

    Bölge insanı tarafından büyük beğeniyle tüketilen uçkunun, özellikle kanser, sarılık, şeker, tansiyon, mide rahatsızlıkları ve diyabet gibi hastalıklara iyi geldiği iddia ediliyor.

    İlkbaharla birlikte yüksek dağlardan topladıkları uçkunları satışa getiren Ömer Erkaya isimli genç, TÜİK’in yaptığı açıklamayı sevindirici bulduğunu belirterek, uçkunun bunda etkisinin çok büyük olduğunu söyledi. Erkaya, “Biz bu uçkunları yüksek kesimlerde topluyoruz. Tehlikeli ve zor bir ortamda topluyoruz. TÜİK’in dün yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde kanserin en düşük ilin Hakkari olması bizleri çok sevindirdi. Biz bu hastalığın ilacını uçkun olarak biliyoruz. Uçkun sadece kansere değil şeker, sarılık, tansiyon ve mide rahatsızlıklarına da iyi geliyor. Topladığımız uçkunları kargoyla İstanbul, Ankara, İzmir gibi batı illerinde de satmak için gönderiyoruz. Tabi aile ekonomisine de katkıda bulunuyoruz” diye konuştu.

    Vatandaşlar da TÜİK’in dün yaptığı açıklamanın Hakkari halkı için sevindirici bir açıklama olduğunu söyledi. Vatandaşlar, “Kanser ölümleri ülkemizde oldukça yaygınlaşmış durumda. Her yıl binlerce insanımızı bu hastalıktan kaybediyoruz. TÜİK’in dünkü açıklamasında 2016 yılında 80 bin 577 kişinin tümör kanserinden öldüğünü açıkladı. Tabi bu bizi üzdü. Hakkari halkı olarak çok uçkun tüketiyoruz. Batıda uçkun ismini dahi duymayanlar var. Yetkililerin uçkunu değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Duyduğumuz kadarıyla bilim adamları şuan üzerinde çalışmalar yapıyor. Ülkemize ait bir bitki bizim sahip çıkmamız gerek. Bunun batı illerine de tanıtılmasını ve yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Batıdaki kardeşlerimizin ölmesini istemiyoruz” şeklinde konuştular.

  • AK Parti’li Pektaş: “Hayır çıkarsa İzmir’de düşmanı denize dökmüş kadar sevineceğiz’ diyen zihniyeti 16 Nisan’dan sonra siyaset müzesine koyacağız”

    AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cihan Pektaş, evetçileri denize dökmeyi kafasına koyan, ‘eğer hayır çıkarsa İzmir’de düşmanı denize dökmüş kadar sevineceğiz’ diyen zihniyeti 16 Nisan’dan sonra siyaset müzesine koyacaklarını söyledi.

    AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cihan Pektaş, Gümüşhane Belediye Başkanlığının hibe araç hizmete alma töreninde yaptığı konuşmada, Gümüşhane’nin son yıllarda modern bir şehir olma yolunda çok önemli adımlar attığını söyledi. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Koalisyonlar da istikrarlı olabilir” sözüne de cevap veren Pektaş, “Bugüne kadar Türkiye’de kurulan koalisyonların hangisi istikrar vadetti. Bütün koalisyonlar ülkemizi geri götürdü. Yeni sistemin iki ana özelliği var. Birisi güçlü istikrar. Yani çift başlı yönetimden çıkıyoruz, tek başlı bir yönetim anlayışına geliyoruz. Başbakanla cumhurbaşkanının görevleri birleştiriliyor, bütün yetkiler cumhurbaşkanında toparlanıyor. Artık yeni sistemde güç kaçağı olmayacak. Güçsüz iktidarlar, koalisyonlar ve azınlık hükümetleri dönemi bu sistemle bitiyor. Bundan sonra hükümeti medya, dış güçler veya demokrasi dışı güçler belirlemeyecek, bundan sonra hükümeti doğrudan milletimiz belirleyecek. Biz buna doğrudan demokrasi diyoruz, tam demokrasi diyoruz. Bundan sonra 5 yılda bir kesintisiz ve güçlü bir yönetim olacak. Hizmetler daha hızlı olacak, daha hızlı karar alınan ve ekonominin fırlayıp gittiği bir döneme gireceğiz. Artık evetçileri denize dökmeyi kafasına koyan, ‘eğer hayır çıkarsa İzmir’de düşmanı denize dökmüş kadar sevineceğiz’ diyen zihniyeti de inşallah 16 Nisan’dan sonra siyaset müzesine koyacağız” dedi.

    “Sadece 80 milyon değil, 100 milyonlarca mazlum, 1,5 milyarlık İslam alemi bizi bekliyor”

    Türk milletinin bugüne kadar yanlış yapan hiçbir siyasetçiyi affetmediğini, bundan sonra da affetmeyeceğini kaydeden Pektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yürekten inanıyorum ki Gümüşhane rekor bir oyla güçlü Türkiye’ye destek verecek, büyük Türkiye’nin önünü açacak. Sadece 80 milyon değil, 100 milyonlarca mazlum, 1,5 milyarlık İslam alemi bizi bekliyor. Dünyanın bütün başkentleri de 16 Nisan’da yapılacak referandumu bekliyor. Bazı başkentler mateme, yasa boğulacak ama bazı başkentler ise mutluluğa koşacak. Biz o kardeşlerimize, İslam alemine mahcup olmamak için 16 Nisan’da da hem Türkiye’den güçlü bir evet çıkacak hem de Gümüşhanemizden rekor bir oy çıkacak.”

    “Gümüşhane’de merkezi hükümetimizin 100’den fazla şantiyesi var ve nüfus başına en fazla yatırım alan ilk il”

    Pektaş, “Tarım projelerinden ulaşım projelerine, istihdam projelerinden turizm projelerine kadar onlarca projeyi aynı anda yürütüyoruz. Şuanda 35 baraj ve göletimizin inşaatları devam ediyor, bazıları bitti. Bu yıl 8 tane daha ihale ediyoruz. Seneye de 8 tane daha derken etüt ve planlamalarını yaptığımız baraj ve gölet sayımız 70 olacak. İnşallah 600 bin dönümden fazla araziyi tamamen kapalı, basınçlı, modern bir şekilde sulayarak hayvancılığımızı geliştireceğiz. Çiftçilerimizin gelirlerini artırıcı, refahını yükseltici işleri bir bir gerçekleştireceğiz. Çevre yolu bu yıl bitiyor, Zigana’nın temelini geçtiğimiz ay Başbakanımız attı. Vauk Dağı’na 7 bin 400 metrelik çift tüplü tünel ihalesi yapıldı. Bayburt-Gümüşhane arası 8 kilometre kısalarak 68 kilometreye düşecek. Haftaya Pirahmet-Kelkit yolu duble yol olarak ihale ediliyor. Orada da 7 kilometrelik bir tünel var. Sorsalar ki Zigana, Vauk, Pekün tünelleri aynı anda yapılacak inanır mıydınız? Bunların hepsi aynı anda yürüyor. İnşallah 2 aya kadar havaalanımızın da temelini atıyoruz. Gümüşhane’nin çevre illeriyle mesafesi gittikçe kısalıyor. Bu da şehrimizi ulaşım noktasında kilit konumuna getiriyor. Valimizin riyasetinde İl Özel İdaremiz gece gündüz çalışıyor. Neredeyse bütün köylerimiz şantiye halinde. Başta Gümüşhane, ilçe ve belde belediyelerimiz olmak üzere destansı hizmetler yapıyor. Gümüşhane’de merkezi hükümetimizin 100’den fazla şantiyesi var ve nüfus başına en fazla yatırım alan ilk il. Bütün bunlar güçlü yönetim ve iktidarla oluyor. İnşallah 16 Nisan’da sizlerin de desteğiyle bu güçlü iktidarı ve güçlü istikrarı kalıcı hale getirmek istiyoruz” dedi.

  • (Özel Haber) Arıların en büyük düşmanı ‘Yalancı Bahar’

    Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, dünyada ve Türkiye’de arı kolonilerinde kış kayıpları yaşandığını, bunun çeşitli nedenlerinin bulunmasının yanında en büyük problemin ise ‘Yalancı Bahar’ olduğunu belirtti.

    Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen olayı, kışın ortasında havaların ısınması dolayısıyla, arıların dışarıya çıkarak polen ve nektar arayışına, yavru faaliyetlerine başlaması ve daha sonra da havanın soğuması ile kovanlarda toplu ölümler yaşanması olarak ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Oskay, NKÜ’de bal arılarıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, bal arılarının gerek insan yaşamı için sağlıklı beslenmeyi sağlamaları açısından gerekse bitkilerde yaptığı tozlaşma nedeniyle çok önemli olduğunu söyledi.

    Bal arılarının besin zincirinin önemli bir parçası olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Devrim Ozkay, “Eğer bal arıları yok olursa, bugün dünya üzerinde açlık yaşanabilir. O yüzden bal arılarını muhafaza etmemiz, korumamız, arıcılığı geliştirmemiz lazım” dedi.

    “Yüksek miktarda kış kayıpları yaşıyoruz”

    Arıcılığın bazı sorunlar ile karşı karşıya olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, “Özellikle dünyada ve ülkemizde yaşanan kış kayıpları var, bu yılda bölgemizde ve ülkemizde yüksek miktarda kış kayıplarını yaşıyoruz. Bunların arkasında yatan nedenlere gelince, neden bu koloni kayıpları oluyor? Bir çok faktörün bir araya gelmesi ve arıların buna dayanamaması olayı. Bunlardan bir tanesi, sonbaharda iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık. Sonbaharda, bal arıları, doğadan aldıklarıyla yeni, genç popülasyonları, yavruları geliştirmek zorundalar. İşte doğadan eğer polen ve nektar gelmezse, ikisinin dengesi bozulursa, bu sefer arılar genç nüfus oluşturamıyor ve kışa giren yaşlı popülasyonlar kış ortasında yok olup gidiyor” ifadelerini kullandı.

    Arıcıların kolonilerini koruyabilmek için dikkat etmeleri gereken noktalar olduğunu belirten Ozkay, “Arıcılarımız özellikle sonbaharda, kolonilerinin bakımlarını yaparken dikkat etmeleri lazım, yiyecek stoklarının tam olmasını sağlamaları lazım, hastalıklarla mücadele etmesi lazım, eğer bunlara dikkat edersek arıcılıkta koloni kayıplarının yaşanmayacağını düşünüyorum. Bunun yanında, etraftaki tarım ürünlerine uygulanan kimyasal zehirlerin de arıları öldürdüğünü biliyoruz, buna da dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

    “Yerli arı ‘Yalancı Bahara’ inanmaz”

    Arıcıların en büyük korkularından birinin de ‘Yalancı Bahar’ olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, “Bir de ‘Yalancı Bahar’ denen bir olay var, kışın ortasında havalar birden güzelleşiyor, sıcaklık artınca bu sefer arılar aktif hale geliyor, dışarıya çıkıp nektar ve polen aramaya başlıyor. Nektar ve polen getirmek için uçmaya başlıyor, uçma faaliyeti arıların ömrünü kısaltıyor. O nedenle biz bu dönemlerde arıların kovandan çıkmamasını tercih ediyoruz. Tabi bunu nasıl sağlarız? Eğer bulunduğumuz bölgenin arısıyla çalışırsak, yerli arı bunu bilir, yani kışın ortasında yaşanan baharın yalancı olduğunu, etrafta çiçek ve polen bulunmadığını bildiği için kovandan dışarıya çıkmıyor. Ama farklı bir bölge ya da ülkeden gelen koloni varsa onlar bu durumu bilmediği için uçmaya başlıyorlar, yavru faaliyetlerine başlıyorlar. Arkasından da soğuk vurduğu zaman, koloni, yavrulu alanı ısıtamadığı için yavru üşümeleri ve arkasından yavru hastalıkları dediğimiz Amerikan yavru çürüklüğü hastalığı, Avrupa yavru çürüklüğü hastalığı ortaya çıkıyor ve bunlar nedeniyle koloni kayıpları yaşanıyor” dedi.

    Arıların ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen zamanlarda dışarı çıkmaması için de üreticilerin bazı önlemler almaları gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özkay, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı:

    “Üretici, eğer o bölgenin arısıyla çalışmıyorsa, bu sefer bal ve polen stoğu olan arılar bu havalarda dışarı çıkmıyor, bunun dışında kolonide bir açlık olayı varsa, stoklar yeterli miktarda değilse, arı da dışarı çıkıp yiyecek bulma davranışı gerçekleşiyor. İşte arıcılarımız bunun önüne geçmek için o kışın ortasındaki güzel günlerde arılara şeker şurubu vermesi lazım. Şeker şurubu ile beslendiği zaman arı verilen o besinle kendi stoklarını oluşturmaya çalışacaktır. O şurubunda iki birim pancar şekeri bir birim su olarak hazırlanması lazım, bala yakın bir kıvamda olması gerekir. İkinci beslenme olayı da içeride yavru faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için polen gerekli, arıcılarımız o zaman da baharda topladıkları ve difrizde sakladıkları polenler ile kek yaparak veya arı sağlığına uygun ham maddelerden yapılmış ikame polen yemlemesiyle arılarını yemlemeleri gerekiyor.”

  • AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ataş: “Ne kadar ülke düşmanı terör örgütü varsa CHP ile aynı safta yer aldılar”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, “Ne kadar ülke düşmanı terör örgütü varsa CHP ile aynı safta yer aldılar” dedi.

    AK Parti Bolu İl Teşkilatı 65. İl Danışma Meclisi Toplantısı, geniş bir katılımla Karaçayır Nikah Salonu’nda gerçekleştirildi. AK Partili belediye başkanları, meclis üyeleri, teşkilat başkanları ve partililerin katıldığı toplantıda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, “Referandumda hayır diyerek yan yana gelenlere bir bakın; CHP, HDP, DAEŞ, PKK, YPG, FETÖ. Bütün millet düşmanı, ülke düşmanı ne kadar terör örgütü varsa CHP ile birlikte aynı safta yer aldılar” dedi.

    Mecliste AK Parti ve MHP milletvekillerinin şer odaklarına rağmen adam gibi bir duruş sergilediklerini ifade eden Ataş, “Bu milleti ve ülkeyi seven, hizmet etmek isteyen ve bugüne kadar hizmet edenler de aynı safta yer aldılar. Bu millet bir kez daha son yüzyılın en önemli projelerinden birisi olan Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile ilgili Mecliste kahramanca AK Parti grubu ve MHP grubu mensuplarının mücadele etmek suretiyle 11 gün ve gece bütün şer odaklarının baskılarına rağmen, Meclisteki tüm çirkefliklere rağmen adam gibi bir duruş sergilemek suretiyle bu milletin temsilcisi olduğunu bir kez daha gösterdi. 339 oy bütünü üzerindeki oylamayla evet demek suretiyle Anayasa değişikliği metni Meclisten geçti ve dün akşam Meclis Başkan Vekilimiz aracılığıyla bu teklif metni Cumhurbaşkanlığı makamına ulaştırıldı” şeklinde konuştu.

    “Hani bunlar ’Halkçı’ydılar”

    TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in 2016 yılındaki haberleşme gideriyle ilgili de konuşan Ataş, “Yazıklar olsun. 1 milyon 700 bin liralık faturayı utanmadan bu millete ödetmenin gayreti içerisindeler. Parti yönetimi bunun hesabını soracağına utanmadan, sıkılmadan milletvekillerini savunuyorlar. Niye savunuyorsunuz, yani sana sınırsız yetki verilmiş diye sen kalkıp milletin parasını hovardaca kullanma hakkına sahip değilsin. Böyle bir şeye hakkın var mı, yok. İşte tüm bu olumsuzlukların önüne geçileceği bir halk oylamasını Allah nasip ederse hep birlikte yaşayacağız” dedi.

    “Teröristlerle göğüs göğüse çarpışıyoruz”

    14 yıldır terörle adam gibi mücadele ettiklerini belirten Ataş, “Özellikle 2016 ve 2017 yılları içerisinde Fırat Kalkanı Operasyonu’yla bu ülkenin üzerinde plan yapıp, bu ülkeyi işgal etmek isteyen zihniyetlerle, teröristlerle Fırat Kalkanı Operasyonu’yla göğüs göğüse çarpışıyoruz. İşte halk oylaması sayesinde Türkiye’nin üzerinde hesap yapanlar da oturup şöyle bir hizaya gelecekler” şeklinde konuştu.