Etiket: Dünyayı

  • Chobani, dünyayı değiştiren 50 şirket listesinde

    Fortune Dergisi, Dünyayı Değiştiren Şirketler 2017 listesini açıkladı. Listede Türkiyeli girişimci Hamdi Ulukaya’nın ABD’de kurduğu Chobani adlı gıda firması 44’üncü sırada yer aldı.

    ABD merkezli Fortune Dergisi, her yıl yayınladığı Dünyayı Değiştiren Şirketler listesinde bu yıl Hamdi Ulukaya’nın sahibi olduğu Chobani markasına yer verdi. 50 şirketin yer aldığı listede Chobani 44’üncü sıraya yerleşti.

    Chobani’nin listede yer almasına gerekçe olarak şirketin ve Ulukaya’nın tüm tehditlere göğüs gererek mültecileri istihdam etmesi, Türkiye’de yürütülen girişimci destek programı ve şirket hisselerinin çalışanlarla paylaşılması gösterildi.

    Dünyanın en önemli sorunlarına getirdikleri çözümlerle ölçülebilir bir etki oluşturan şirketlerin sıralandığı listede, Chobani’nin yanı sıra Apple, IBM, Ikea, Airbnb ve Vodafone gibi dev markalar bulunuyor. Liste, bunu yaparken bir yandan da kar eden, ‘iyilik yaparak iyilik bulan’ ilk 50 şirkete yer veriyor.

  • Bisikletle dünyayı geziyorlar, Anadolu insanı yüzünden turlarını tamamlayamıyorlar

    Yaklaşık 3 ay önce bisikletle Avrupa’dan Asya’ya 6 bin kilometrelik parkur için memleketleri İngiltere ve Fransa’dan yola çıkan 2 turist, Anadolu insanının misafirperverliği yüzünden turlarını bir türlü tamamlayamıyor.

    Bisiklet ve fotoğraf makineleriyle Avrupa’dan başlayıp Asya’ya kadar 6 bin kilometrelik parkuru kat edecek iki gezginin yolu birçok ülkeyi aşarak Türkiye’ye gelip birçok şehri gezdikten sonra Gümüşhane’ye düştü.

    Sivas’tan sonra bisikletleriyle Gümüşhane’ye kadar gelen İngiltere vatandaşı Thomas Jessop ve Fransa vatandaşı Damien, Torul ilçesine bağlı İnkılap köyünde konakladı.

    Bayram tatili olması nedeniyle köyde bulunan çok sayıda gurbetçi sayesinde rahatlıkla köylülere anlaşabilen iki gezgin, Kurban Bayram namazının ardından köy camisi önündeki bayramlaşma törenine de katıldı.

    Köydeki vatandaşlarla konuşmaları sırasında birçok ülkeyi gezmelerine rağmen en çok şaşırdıkları ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden iki gezgin, “Burası Avrupa ülkelerine hiç benzemiyor. Orada kimse kimseye yemek vermiyorken burada herkes mutlaka yemek ikramında bulunuyor, azık veriyor. Herkes misafir etmek için evine davet ediyor” ifadelerini kullandı.

    Anadolu insanının zengin hoşgörüsü ve misafirperverliği yüzünden planladıklarından daha uzun süre Türkiye’de kaldıklarını anımsatan gezginler, Gümüşhane’nin ardından Trabzon, Artvin ve Batum’a geçeceklerini, turlarını Tiflis’te sonlandıracaklarını söyledi.

    Köy sakinlerinden Yusuf Oral ise İnkılap köyünde bir gece konaklattıkları Thomas ve Damien’e köylülerin yemek ikramında bulunduğunu ve en çok su böreği ve yöreye has balı sevdiklerini söyledi.

    Oral, Thomas ve Damien’in bayram sabahı vatandaşların cami çıkışında bayramlaştıkları sırada köy kahvesinde oturduğunu, kendilerini de bayramlaşma halkasına davet ettiklerini ve her iki gezginin de bu halkaya katılarak köylülerin bayramını kutladığını belirterek, bu durumun hem gezginler hem de köylüler tarafından çok beğenildiğini sözlerine ekledi.

    Köylüler 2 gezgini İnkılap köyünden “Allah’a emanet olun” diyerek uğurladı.

  • “Dünyayı izliyor, Türkiye’yi anlatıyoruz”

    Samsun Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürü Mücahit Taşkın, BYEGM’nin Türkiye’nin etkin bir şekilde tanıtılması, dünya genelinde doğru bir Türkiye algısının oluşturulması, ülkenin iletişim stratejisinin oluşturulmasına katkı sunmaya, dünyayı izlemeye ve Türkiye’yi anlatmaya devam ettiğini söyledi.

    1862 yılında Matbuat Müdürlüğü olarak yola çıkan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM)’nün kuruluş yıl dönümü dolayısıyla açıklama yapan Mücahit Taşkın, “Bir asra dayanan kurumsal hafızasıyla Cumhuriyet’in en köklü ve öncü kurumlarından biri olan BYEGM, basın tarihimizin de en yakın tanıklarından biridir. Büyüyen ve gelişen Türkiye vizyonundan hareketle, dünyada ve medyada yaşanan gelişmelere bağlı olarak her geçen gün kendini yenileyen, Türkiye’nin referans kurumlarından Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, gerçekleştirdiği hizmet ve faaliyetleri ile dünyayı izlemeye, Türkiye’yi anlatmaya devam ediyor. 1862 yılında Maârif-i Umumiye Nezaretine bağlı olarak Matbuat Müdürlüğü adı ile kurulan, 7 Haziran 1920’de ‘Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumisi’ ve 1984’te Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü adını alan BYEGM, ülkemizin uluslararası saygınlığını artırma ve küresel düzeyde gerçekçi bir Türkiye algısı oluşturma misyonuyla faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyor” dedi.

    Merkez teşkilatı, 19 il müdürlüğü, yurt dışındaki 39 basın müşavirliğiyle BYEGM’nin, dünyadaki gelişmelerin karar vericilere zamanında ve doğru şekilde yansıtılması, yerli ve uluslararası basın mensuplarının çalışabilmeleri için uygun ortam oluşturulması ile Türkiye’nin uluslararası alandaki konumunun güçlendirilmesi yolunda dinamik kadrosuyla çalışmalar yürüttüğünü anlatan Taşkın, “Türkiye’nin tanıtımında önemli bir rolü olan BYEGM ayrıca Türk basınının güçlenmesinde de merkezi bir konumda. Yerli ve uluslararası basın mensuplarının işlerini kolaylaştırmak için basın kartı düzenlemesi, akreditasyon ve mihmandarlık hizmetleri gerçekleştiren genel müdürlük, yerel medyanın güçlendirilmesi için eğitim seminerleri, bilgilendirme toplantıları ve basın özendirme yarışmaları düzenliyor. Kamu kurumları arasında dijital iletişimde ilk sıralarda yer alan BYEGM, etkin sosyal medya hesapları ve 4 dilde internet yayıncılığı ile Türkiye’nin tanıtımı ve kamuoyunun bilgilendirilmesinde önemli rol üstleniyor. 6 dilde Türkçe haber tercümesi ile Türkiye ile ilgili önemli haberleri uluslararası kamuoyuna duyuran BYEGM, günün her saati dünya basınını takip ederek, Türkiye’yi ilgilendiren konularda çıkan haberleri 32 dilden Türkçeye tercüme ediyor. Küresel düzeyde gerçekçi bir Türkiye tasavvuru oluşturmak için Afrika’dan Amerika’ya, Ortadoğu’dan Balkanlara dünyanın dört bir yanından gazeteci heyetlerini Türkiye’de ağırlayan BYEGM, düzenlediği medya buluşmaları, seminer ve forumlarla uluslararası işbirliği mekanizmalarını hayata geçiriyor. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bugün de Türkiye’nin etkin bir şekilde tanıtılması, Dünya genelinde doğru bir Türkiye algısının oluşturulması, ülkemizin iletişim stratejisinin oluşturulmasına katkı sunmaya, dünyayı izlemeye ve Türkiye’yi anlatmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

  • Dizi aşkı dünyayı gezdiriyor

    Bütün dünyada merakla izlenen dizilerin takipçileri dizilerin çekim mekanlarını görmek istemesi yeni bir turizm ağını oluşturdu.

    Kokain baronu Escobar’ın hayatının anlatıldığı Narcos, fantastik yapım Game of Thrones gibi fenomen diziler yeni bir turizm akımının oluşmasında baş rolü oynuyor. Kolombiya’dan İzlanda’ya, ABD’den Danimarka’ya ünlü dizilerin çekildiği ülkelere dizilerin çekildiği yerleri görmek isteyen dizi takipçileri dünyayı geziyorlar.

    Narcos – Medelln, Kolombiya

    Netflix, 2015’te Kolombiyalı kokain baronu Pablo Escobar’ın yükselişini ve düşüşünü anlatan 10 bölümlük bir dizi yayınladı. Narcos dünya çapında bir başarı yakaladı ve bunun önemli nedenlerinden biri de etkileyici görselliğiydi.

    On yıllarca süren iç savaşın ardından, turistler için artık daha güvenilir bir yer haline gelen Kolombiya her yıl 2,5 milyon turist ağırlıyor. Narcos’un çekildiği Medellin kentinde yapılacak pek çok şey var. Kesinlikle görmeniz gereken yerlerden biri, ziyaretçileri farklı yüzeylerde yalınayak yürümeye davet eden şehir parkı Parque de los Pies Descalzos (Yalınayak Parkı). Escobar’ın ’kirli işlerini’ yürüttüğü semt, eskiden işçi sınıfının yaşadığı kenar mahalle, günümüzde dev siyah kayaları andıran üç binadan oluşan sanat merkezi Parque Bibloteca Espana’ya ev sahipliği yapıyor.

    Westworld – Utah, ABD

    HBO’nun TV dizisi Westworld, insan görünümlü robotların yaşadığı kovboy temalı bir eğlence parkının hikayesini anlatan aynı adlı 1973 yapımı filmin yeniden çevrimi. Dizinin genel havası karanlık ve kasvetli olsa da sinematografinin güzelliği pek çok izleyiciyi kendine hayran bırakmayı başardı. Dizinin yaratıcısı Jonathan Nolan, Utah’da ’klasik John Ford kovboy filmleri’ havasını yakalamaya çalıştı.

    Doğu Utah’taki Arches ve Canyonlands ulusal parkları kesinlikle görülmeye değer. Kumtaşı sütunlar, renkli tepeler ve doğal kemerler başka bir yerde karşılaşılması zor, esrarengiz ve büyülü bir manzara ortaya çıkarıyor. Bu jeolojik mucizelerin güzelliği şiirsel isimlerine de yansımış durumda: Devil’s Garden (Şeytanın Bahçesi), The Three Gossips (Üç Dedikoducu) ve Dead Horse Point (Ölü At Noktası) ise bunlardan sadece bazıları.

    Game of Thrones – Hırvatistan, İrlanda, İzlanda, Fas

    G.R.R. Martin’in başyapıtı Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire), 2011 yılında TV’ye aktarıldığında büyük bir sansasyon yarattı. Game of Thrones çok farklı iklimler ve kültürler barındıran bir fantezi dünyasında geçiyor ve bunu ekrana yansıtabilmek için çekimler başta İzlanda, Hırvatistan, Fas ve Kuzey İrlanda olmak üzere farklı yerlerde yapılıyor.

    İster bir süreliğine Jon Snow’un yerine geçip İzlanda’daki ünlü Ring Road’u keşfetmeyi, ister ejderha diyarları olan Fas şehirleri Essaouira ve Ait-Ben-Haddou’yu gezmeyi seçebilirsiniz. Hırvatistan’ın surlarla çevrili Ortaçağ şehri Dubrovnik’te, Westeros başkenti Kralın Şehri’nde güç çekişmelerinin ve entrikaların dünyasına adımınızı atabilirsiniz. Kral Yolu’nun sıra sıra dizilmiş görkemli ağaçlarının büyüsüne kapılanlar ise Kuzey Irlanda’nın yolun tutup Dark Hedges’te 200 yıllık kayın ağaçlarının arasında yürüyüşe çıkabilir.

    The Bridge – Danimarka ve İsveç

    Danimarka-İsveç yapımı suç/gerilim dizisi Broen/Bron (The Bridge) 2013’te yayınlanmaya başladığında TV’lerde bir İskandinav fırtınası estirdi. TV dizisi, resund’un (Danimarka ile İsveç’i birbirine bağlayan boğaz) karşı yakalarından iki dedektifin maceralarını konu alıyor. Dizi, resund Köprüsü’yle birbirine bağlanan Kopenhag ve Malmö şehirlerinde çekildi.

    Kopenhag ile Malmö’yü birbirine bağlayan ve hem demiryolu hem karayolu taşımacılığı yapılan 8 kilometrelik resund, Avrupa’daki bu türde en uzun köprüsü. Filmin çekildiği önemli yerlerden biri de Kopenhag’ın etnik açıdan en çok çeşitlilik sunan semti Nrrebro’nun merkezindeki yaya caddesi Blgrdsgade. Gündüz kahvelerini içen öğrenciler, alışveriş yapan yerel halk ve geceleri işten sonra bir şeyler içmek için uğrayan insanlarla cadde günün her saatinde hayatla dolup taşıyor.

    Peaky Blinders – Liverpool, Birleşik Krallık

    BBC’nin gangster dizisi Peaky Blinders, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Birmingham’da geçiyor ve aynı ada sahip bir çetenin hikayesini konu alıyor. Dizinin çoğunluğu ise, dikkat çekici bir mimariye sahip Liverpool kentinde çekildi.

    Liverpool’de, Rodney Street ve Powis Street’i arşınlayarak sağlı sollu sıralanan yapıları inceleyebilir ya da 16’ncı yüzyıldan kalma Croxteth Hall malikanesini gezebilirsiniz. Liverpool’un en önemli tarihi miras alanlarından olan bu malikane, hala hizmet veren bir çiftlik, bir Viktorya dönemi bahçesi ve doğa koruma alanı barındırıyor. Bunların tümü halka açık ve bir günlüğüne şehirden uzaklaşmak için mükemmel bir fırsat sunuyor. Ayrıca şehirdeki tüm çekim mekanlarını keşfetmek için rehberli turlara da katılabilirsiniz.

  • Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, San Francisco’da yeni dünyayı anlattı

    Dünya Ekonomik Forumu tarafından San Francisco’da Endüstri 4.0 için açılan merkezin ilk zirvesinde, açılış konuşmalarından birini Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu gerçekleştirdi. Konuşmasında Endüstri 4.0’ın dünyada yeni bir çağın başlangıcı olacağını anlatan Terzioğlu, “Sanayi Devrimi’nden itibaren gelişmeler hep insansız teknolojiler üzerine oldu. Endüstri 4.0’ın odağında ise insan unsuru olacak” dedi.

    Dünyada güç dengelerini değiştirmesi ve yeni bir dönemin başlangıcı olması beklenen Endüstri 4.0’ın (Dördüncü Sanayi Devrimi) tartışıldığı zirveye Turkcell katıldı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından San Francisco’da kurulan ’Sanayi 4.0 Merkezi’ ilk zirvesini gerçekleştirdi. Turkcell’in de destekçileri arasında yer aldığı merkezdeki zirvenin açılış panelinde konuşmasını yapan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Dördüncü Sanayi Devriminin dünyanın geleceğini değiştireceğini ifade ederek, “İlk Sanayi Devriminden itibaren bugüne dek teknoloji alanında gerçekleşen sıçramaları düşündüğümüzde, genellikle insansız arabalar, insansız araçlar, insan emeğine olan ihtiyacı en aza indiren fabrika makineleri, insanlar olmadan çalışan akıllı evler gibi ’insansız teknolojiler’den söz ediyoruz. Bundan sonra yapmamız gereken ise bütün bunların içindeki ’insan unsuru’nun farkına varılmasıdır” dedi.

    Kaan Terzioğlu, katılımcıları arasında San Francisco Belediye Başkanı Edwin M. Lee, teknoloji şirketlerinin yöneticileri, akademisyenler, araştırmacılar, uluslararası örgütlerin (UNHCR, UNOCHA) inovasyon departmanlarının yöneticileri ve start-upların temsilcilerinin yer aldığı zirvedeki konuşmasında, liderliğe ulaşmak ve onu korumak için çağı ve çağın şartlarını iyi anlamak ve geleceği ona göre planlamak gerektiğini anlattı.

    Turkcell olarak Endüstri 4.0 Devriminin önemini çok iyi bildiklerini ve buna göre kendilerini konumladıklarını ifade eden Terzioğlu, “Geliştirdiğimiz teknolojiyle insan hayatını kolaylaştırmalı; eğitim, iş, sağlık ve diğer tüm alanlarda insan kapasitesini artırmaya çalışmalıyız. Bu vizyonla hareket edersek Endüstri 4.0’ın gerçek değerini tüm topluma gösterebilir, geleceğe uzanabiliriz. Dünyanın geleceği için büyük öneme sahip bu gelişmede öncü bir rol üstlenen mobil iletişim endüstrisinin bir parçası olmaktan dolayı kendimi ayrıcalıklı hissediyorum. Bu konuları dünyanın önde gelen küresel paydaşlarıyla tartışmamız için iyi bir platform olacak WEF Endüstri 4.0 Merkezinin ortakları arasında yer almaktan da gurur duyuyoruz” diye konuştu.

    Merkezde kritik çalışmalar yapılacak

    Endüstri 4.0, teknolojideki mevcut evrimlerin hayatlarımızı daha önceden deneyimlemediğimiz alanlarda dönüştürdüğü, bilişim ve endüstrinin bir araya getirildiği bir süreç. Merkez, Dördüncü Sanayi Devriminin küresel alandaki çalışmalarının toplumlara bilimsel, teknolojik alanlarda sağlayacağı faydaların gelişimini sağlamak için kuruldu. Silikon Vadisinin de içerisinde olduğu teknoloji merkezi, San Francisco’da, aktif olacak ve uluslararası seviyede, küresel ekonomiyi etkileyecek bilim ve teknoloji gibi kritik konulardaki çalışmalara imza atacak, özel sektör-toplum birlikteliğinin hayata geçirildiği tek merkez olma özelliği taşıyor. Merkez Big Data ve nesnelerin interneti gibi alanlardaki yeni teknolojiler, konseptler, bilimsel gelişmeler ve yapay zeka, robotik, insansız araçlar, 3D yazıcılar gibi teknolojilerin oluşturacağı yeni iş modellerine odaklanacak.