Etiket: Dünyasında

  • Kral Kobra, Adrenalin Dünyasında

    Dünyanın en zehirli yılanlarından biri olan Kral Kobra ve daha birçok zehirli yılan Ankara Nata Vega Outlet bünyesinde bulunan Avrupa’nın 3.uzun tünel akvaryumunda yer alan Adrenalin Dünyası’nda görenlerin ilgi odağı oluyor. Ziyaretçiler tarafından büyük bir ilgiyle izlenen kral kobra yılanları tek bir ısırıktaki zehri 20 insanı öldürme gücüne sahip.

    Bütün yılan türleri içinde insanları en çok ilgisini çeken bu etkiliyici sürüngenler yaklaşık 20 yıl yaşıyor. Yaşam alanı Endonezya, Hindistan olun kral kobra yılanlarımeskun bölgelerde yaşamadıklarından ısırma vakalarına çok nadir rastlanırken, ısırılanlar hemen panzehirle tedavi edilmezse bir saat içindö ölüm olayı gerçekleşiyor. Tek bir ısırıkları bir fili 3 saat içerisinde öldürme gücüne sahip olan kral kobralar, sinirlenince çıkardığı ürpertici bir sesle birlikte vücutlarının üçte biri kadar yüksekliğe doğrultarak saldırıya geçiyorlar. Avını zehirle öldürüp, bütün olarak yutan kral kobralar, yılan yemelerinin yanı sıra ağızları çok esnek olduğundan kafataslarından büyük canlıları bile yutabiliyorlar. Kral kobra, tüküren kobra, tekgöz kobra gibi vahşi doğanın en tehlikeli canlılarının bulunduğu Nata Vega Outlet’te bulunan Aqua Vega’da bu canlıları yakından görmek mümkün.

  • Türk Dünyasında Nevruz Bayramı Ve Nevruz Turizmi

    Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Türk dünyasında önemli olan Nevruz bayramının bölge açısından nevruz turizmi için önemli bir imkan olduğunu söyledi.

    Prof. Dr. Ceylan, “Milletler, baharın gelişini farklı şekillerde kutlarlar. Karların erimesi, çiçeklerin açması, doğanın yeniden dirilmesi, yüzyıllar boyunca milletlerin kültürlerinde derin izler bırakmış ve coşkular yaratmıştır. Bu coşkular ve yeni yıl kutlamaları, milletlerin yaşama biçimlerine, geleneklerine, törelerine ve hayat tecrübelerine göre de biçimlenmiştir. Farsça’da yeni (nev) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden ortaya çıkan ve yeni gün almanı taşıyan bu kelime, her ne kadar Farsça kökenli olsa bile Orta Asya Türk toplulukları Anadolu, İran, Balkanlar ve daha birçok yerde kendine özgü törenlerle kutlanmaktadır. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır” dedi.

    Tarih boyunca Anadolu’da Nevruz’un çeşitli adlar altında kutlandığını anlatan Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve çoğalmayı simgelemektedir.

    İslamiyet öncesi bahar kutlamalarını yapan Türkler, bu kutlamaları Nevruz adıyla daha sonra da devam ettirmişlerdir. Anadolu’da kutlanan Nevruz şenliklerinin biçimlenmesinde, eski Türk bahar bayramları ve Anadolu’da kutlanan eski bahar şenliklerinin katkısı olmuştur.

    Nevruz Osmanlı devrinde, sayılı günlerden biri olarak kutlanmış, güneş koç burcuna girdiği anda Nevruziye adı verilen macun veya tatlı yemek adet olmuştu. Müneccimbaşı Nevruz günü padişaha yeni yıl takvimini sunar, aldığı bahşişe “Nevruziye Bahşişi” adı verilirdi. Nevruz dolayısıyla sadrazam padişaha donanmış atlar, silahlar ve pahalı kumaşlar gibi hediyeler verir, bunlara “Nevruziye Pişkeşi” denirdi. Kuzeydoğu Asya’dan merkezi Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan Şamanist, Budist, Hıristiyan, Musevi, Müslüman Türk halkları arasında yılbaşı/bahar bayramı bugün de varlığını korumakta ve her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Anadolu’da Türkmenler Nevruzu, Eski Martın Dokuzu ve Sultan Nevruz olarak adlandırmaktadırlar. Büyük ateşler yakılıp üzerinden atlanır. Aynı şenliği Karadeniz Bölgesinde de görüyoruz. Trakya’da Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de Nevruz şenlikleri ve Mart Dokuzu adıyla şenlikler yapılır. Nevruz kutlamaları için mesire yerlerine gidilir. Eski hasırlar yakılarak üzerlerinden atlanır. İzmir ve Uşak’ta da Mart Dokuzu Şenlikleri ve Sultan Nevruz Bayramı adıyla kutlamalar yapılır. Uşak’ta “Yıl Yenilendi” tabiri yaygındır. Bu da bize hala törenin işlevsel yönünün olduğunu göstermektedir. İslamiyet sonrası Anadolu ve Türklük dünyasında nevruzla ilgili yapılan pratiklerden birkaç örnek verelim: Nevruz günü, nevruz sofrası kurulur, “s” harfiyle başlayan yedi çeşit yemek hazırlanır. Nevruz kurbanı kesilir, bereket simgesi kabul edilen Hızır ve İlyas’ın evleri ziyaret etmesi için kapı önüne un serpilir. Nevruz ateşi yakma, ateşin etrafında dönerek çeşitli oyunları oynama gibi uygulamalar da yapılmaktadır. Bölgemizde ise genelde kır gezileri şeklinde kutlanan baharın gelişi insanlarımızda farklı ve güzel duygular uyandırmaktadır.” diye konuştu.

    NEVRUZ TURİZMİ

    Güneş Vakfı’nın Erzurum’da tohumlarını atmış olduğu “Nevruz Turizmi” sayesinde İran-Azerbaycan ve Gürcistan ile yakın kültürel ilişkiler kurulmakta ve toplumlar arası gidiş-gelişler sayesinde “ortak nevruz bayramı bilinci ve turizmi” geliştiğini anlatan Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “15 yılı aşkın sürdürdüğümüz ve her platformda dile getirdiğimiz Nevruz Turizmi sayesinde, komşu ülkelerden çok sayıda misafir ve onur konuğu getirerek şehrimizin kültürel değerlerini tanıttık. Zaman içerisinde Valilik, Belediyeler, Üniversite ve diğer Sivil Toplum kuruluşlarının da katkısıyla Nevruz Turizmi geliştirildi. Ancak Nevruz Turizminin daha fazla yaygınlık ve işlerlik kazanması için çok daha fazla tanıtıma ve çabaya ihtiyacı var. Nevruz bayramı günlerinde komşu ülkelerde resmi tatil sürelerinin uzun olması dolayısıyla birçok insan, bu tatilini yakın olması ve kültürel benzerliklerin uyuşması sebebi ile Erzurum’da geçirmektedirler. Biz de bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, başlatmış olduğumuz Nevruz Turizmini, Erzurum başta olmak üzere diğer şehirlerimize yaymak amacındayız. Bu maksatla yerel yöneticilerden ve diğer kamu kuruluşlarından daha fazla destek görmek istiyoruz. Daha önce bu anlamda düzenlediğimiz Müzik Şöleni, Sergi, Konferans vb. faaliyetlerimizi genişletmek ve iki taraflı yapılacak turlar sayesinde bu tür ilişkileri üst seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz.

    Güneş Vakfı olarak Türk Dünyası’nın ortak kültürü olan Nevruz bayramını Vakfımızda günün anlam ve önemini belirten konferanslar vererek ve Türk-İslam Dünyasının dertlerine kulak vererek Nevruz’u kutluyoruz. Güneş Vakfı olarak Türk dünyasının ortak günü olarak kabul gören bu günün, ülkemizde de resmi bayram günü olarak ilan edilmesini diliyoruz ve bütün Erzurum’u Nevruz bayramını kutlamaya Güneş Vakfı’na davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.

  • Mersin Ve Adana İş Dünyasında Teröre Ortak Tepki

    Mersin ve Adana’daki oda ve borsa başkanları, ortak bir deklarasyon yayınlayarak, son zamanda artan terör eylemlerini lanetlediler.

    Mersin ve Adana Oda ve Borsa Başkanları Ortak Toplantısı, Mersin’de yapıldı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda, aralarında MTSO, Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası, Adana Ticaret Borsası, Mersin Deniz Ticaret Odası ile Mersin Ticaret Borsası başkanlarının da bulunduğu oda ve borsa başkanları, teröre karşı ortak bir deklarasyona imza attılar. Teröre ortak tepki verilen deklarasyonda, “Adana ve Mersin iş dünyası, teröre karşı mücadelede devleti ile omuz omuzadır” vurgusu yapıldı.

    “Ülke olarak uzun süredir yaşadığımız; ancak, son zamanlarda çevre ülkelerdeki siyasal ve sosyal sorunların artması ile daha da hızlanan milletimize yönelik terör eylemlerini Adana ve Mersin Oda ve Borsaları olarak, bu iki kentin iş dünyası olarak lanetliyor ve kınıyoruz” denilen deklarasyonda, Adana ve Mersin’in, son terör olaylarında çok şehit verdiğine dikkat çekildi. Deklarasyonda, “Bu ateşin acısını derinden yaşadık. Ancak, her zaman aklı selim davrandık. TOBB’a bağlı oda ve borsalar olarak, barışı teşvik eden ama terörü lanetleyen bir duruş sergiledik. Evrensel insan haklarının ve demokrasinin gereklerine sonsuz evet ama şiddetle, terörle hak aramaya sonuna kadar hayır dedik” ifadeleri kullanıldı.

    Son zamanlarda terör örgütleri tarafından emniyet kuvvetlerine ve vatandaşlara yönelik elim terör olaylarında hayatını kaybeden tüm vatandaşlara ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet, millete başsağlığı dilenen deklarasyonda, şunlar kaydedildi: “Bizler bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin birlik ve bütünlüğü, milletimizin parçalanmaz kardeşliği, demokrasi ve insan hakları adına her mücadeleyi desteklemeye devam edeceğiz. Ancak, söz konusu terör olduğunda, masum insanları korkakça öldürmek olduğunda, söz konusu ülkemizde dış destekli bir kaos yaratmak ve kardeşliğimiz darbe vurmak olduğunda, Adana ve Mersin iş dünyası her zaman olduğu gibi devletinin arkasında, gerektiğinde teröre karşı devletimizin yanında omuz omuza olacaktır. Bu topraklarda yaşayan Anadolu insanının binlerce yıllık kardeşliğiyle teröre karşı en güzel cevabı birbirine daha sıkı sarılarak vereceğine gönülden inanıyoruz.”

  • Prof. Halilova: “Türkiye İslam Dünyasında TEK Devlettir”

    Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hanım Halilova, Türkiye’nin İslam dünyasında tek devlet olduğunu belirterek, “Allah Türkiye’mizi korusun” dedi.

    Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu Milli Düşünce ve Araştırma Topluluğu tarafından “Hocalı Soykırımı ve Türkiye-Azerbaycan İlişkileri” konulu konferans tertiplendi. Fakültenin konferans salonunda Prof. Dr. Hanım Halilova’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa öğretim görevlileri ve öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Prof. Halilova, “Sovyetler, dinimizi, kimliğimizi yasakladı. Camileri kapatıp, ezan sesini susturdular. Camilerde hayvanları saklıyorlardı, mescitleri depo yapmışlardı. Türk demek yasaktı. Şii-Sünni, Alevi-Sünni diye parçalamak istediler. Türkleri parçala, idare et diye hedefleri vardı. Doğu Türkistan’a izin vermediler, ismi Ortaasya oldu” dedi.

    Bazı profesörleri tenkit eden Halilova, “Her profesör aydın değildir. Aydı, vakti zamanında milletin önüne çıkabilen kişilere denir. Türkiye’deki bazı aydınları da gördük” diye konuştu.

    1975 yılında gözaltına alındığını belirten Halilova, “Türk demek suçtu. O zaman suikastlar vardı. Her an araba kazasında öldürebilirlerdi, ama biz kefeni boynumuza bağladık. Dedik ki Türkiye bizi kurtaracaktır. Türkiye, İslam dünyasında tek devlettir. Allah Türkiye’mizi korusun. Alevi-sünni dediler, Asala dediler, PKK dediler. O bitse başka bir şey bulacaklar. 1974 yılında radyodan Bülent Ecevit’in sesini duyduk. Türk ordusu Kıbrıs’a iniyor dedi. Biz çok büyük sevinç yaşadık. O zaman Türkiye bugün kardeşlerini kurtarıyor, zaman gelecek bizi de kurtaracak dedik” ifadelerini kullandı.

    Ermenistan diye bir şeyin o dönemde olmadığını, o toprakların Azerbaycan toprakları olduğunu hatırlatan Halilova, “Bakü başkent olamadı. Çünkü Bakü Ermeni ve Rus işgali altındaydı. Petrol vardı orada. Almanlarla Osmanlı müttefikti. Türk askerini gönderdiler. Azerbaycan’a gelmeden önce İran tarafındaydılar. Ermenilerin büyük Ermenistan projesi vardı. Türkiye’nin güneydoğusundan başlayarak yayılan bir bölgeydi. Gürcistan’da yaşayan Ahıskalıları bir gecede trenle sürgün ettiler. Onların yerine Ermenileri yerleştirdiler. PKK’yı kurdular. Ermeniler HDP’de de çok. 20 Ocak 1990 yılında Ruslar Sovyet tanklarını Bakü’ye gönderdi. Bağımsızlık istedik. Tanklarla ezdiler. Oturdum, karanlık bir kuyunun içinde düşündüm ne yapacağımı. Sokağa çıkanları öldürüyorlardı. Bütün Türkiye ayaklanmıştı” dedi.

    Halilova, Ermeni teröristlerin 25 Ocak 1992’yi 26 Ocak gününe bağlayan gece Hocalı’ya baskın yaparak kadın ve çocuk demeden katliam yaptığını, çocukların gözlerini oyduklarını, hamile kadınların karınlarını yararak çocukları öldürdüklerini, öldürdükleri yaşlıların kafa derilerini yüzdüklerini ve bunu “1915’in intikamı” adına yaptıklarını söylediklerini anlattı.

  • Batı Dünyasında Artan İslamofobi’ye Karşı Kısa Film Yarışması

    Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in hayatından yola çıkılarak çekilen Merhamet ve Adalet temalı Çekmeköy Belediyesi Uluslararası Kısa Film Yarışması dünya basınında yoğun ilgi gördü. Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, İspanya gibi birçok ülkenin basın kuruluşları yarışmayla ilgili bilgi verdi. Yarışma, batı dünyasında artan İslamofobi algısını yok etmeyi hedefliyor.

    Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilecek olan ’Merhamet ve Adalet’ temalı Çekmeköy Belediyesi Uluslararası Kısa Film Yarışması dünya basınında yoğun ilgi gördü. Batı dünyasında son günlerde artan İslamofobi’ye karşı Çekmeköy Belediyesinin düzenlediği kısa film yarışması yanlış algıları ortadan kaldırmayı hedefliyor.

    Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in hayatından yola çıkılarak çekilen kısa film yarışması özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Meksika, Arjantin, İspanya gibi ülkelerin önde gelen basın kuruluşlarında yer aldı.

    Yarışma, Brezilya’nın The Sao Paulo Times gazetesi, Venezuela’nın El Mundo gazetesi, Meksika GQ başta olmak üzere çok sayıda mecradaki yerini aldı.

    Haberlerde yarışma hakkında bilgi verilirken, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın da yarışmaya tüm dünya ülkelerinden vatandaşların katılabileceği sözleri paylaşıldı.