Etiket: Dünyada

  • Eğitimci-Araştırmacı Zeynal: “Dünyada düzenli ordulara karşı kadınların savaştığı tek yer Aziziye Tabyaları’dır”

    Eğitimci-Araştırmacı Zeynal: “Dünyada düzenli ordulara karşı kadınların savaştığı tek yer Aziziye Tabyaları’dır”

    Eğitimci-Araştırmacı Yazar Abdurrahman Zeynal, Erzurum’un tarihinde önemli bir yere sahip olan Aziziye Tabyaları’nın, dünyada düzenli ordulara karşı kadınların savaştığı tek yer olduğunu söyledi.

    Eğitimci-Araştırmacı Yazar Abdurrahman Zeynal beraberindekilerle birlikte, Aziziye Tabyaları’nda bulunan Nene Hatun’un mezarını ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Zeynal, Aziziye Tabyaları’nın Erzurum’un koruyucuları olduğunu belirtti.

    “Anadolu’da Erzurum’u müdafaa edemeyen, dünyada ve tarihte hiçbir devlet Anadolu’yu müdafaa edememiştir”

    Aziziye Tabyaları’n yapılmasındaki amacın Anadolu’yu savunmak olduğunu ifade eden Yazar Abdurrahman Zeynal, “1828-1829 Osmanlı-Rus harbinde Ruslar Erzurum’u birinci defa işgal ediyorlar. Erzurum’un nüfusu 130 binden o tarihte 15 binlere kadar düşüyor. 115 bin insan Erzurum’dan muhacir olarak Anadolu’nun diğer illerine gidiyor. Sonra Osmanlı Devleti, Erzurum’u geçeceği tahminini yaparak bulunduğumuz bu alanda ve mücavir alanlarda 23 adet tabya yapıyor. Şimdi bu tabyaların amacı muhtemel bir Rus taarruzuna karşılık şehri savunmak, Anadolu’yu savunmaktır. Çünkü Anadolu’da Erzurum bir kilit kapıdır. Kilit yerde Anadolu’da Erzurum’u müdafaa edemeyen dünyada ve tarihte hiçbir Devlet Anadolu’yu müdafaa edememiştir. Osmanlı bunun şuurundadır yani farkındadır. Erzurum ahalisinin de destekleri ile şu an bulunduğumuz yerde Aziziye ve Mecidiye tabyalarını inşa ediyor. 1877-1878 Osmanlı Rus harbinin cereyan ettiği ve sonuçlandığı nokta olarak şu an burada bulunuyoruz. 1877 yılında yani tarihteki 93 Harbi olarak bilinen Kars yöresinde saldırılarda 5 meydan muharebesi oluyor. Bunların 4’ünü Osmanlı Ordusu kazanıyor, beşinciyi Ruslar kazanınca Osmanlı Ordusu 15 Ekim’den 4 Kasım’a doğru çekilerek bulunduğumuz yerlere geliyorlar. Şehir savaşa hazırlanmıştır. Zaten şehirde kadınlar, kızlar, nineler ve gelinler kalmıştır. Yani ihtiyarlar kalmıştır. Çünkü eli silah tutan tüm erkekler cephededir. 8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece, bir kısım Ermenilerinde yardımı ile Ruslar, Aziziye üç tabyasına girerler. Gece Mehmetçik uykudadır. Geçiş sebepleri de parolayı bilmeleri, patika yolları bilmelerinden kaynaklanmaktadır. Sonuçta 1300 veya 1600 Mehmetçik Aziziye üç tabyası denilen yerde uykudayken şehit edilirler. Oradan Aziziye iki tabyasına doğru gelirken çatışma başlar. Burada bulunduğumuz Yarbay Bahri Bey bulunmaktadır. Yarbay Bahri Bey uykudan askeri kaldırır ve Ruslara karşı gece taarruzu başlar. Gece savaşı olurken buradan şehre haber gönderilir. Haberi ilk duyan Ayaz Paşa müezzini Abdullah Efendidir. Abdullah Efendi ezanı davudi sesiyle okur, sonra Allah’ını seven, namusunu seven, dinini seven, vatanını seven, Mehmet’in askerin imdadına koşun diye nida eder. O gün Erzurumlu kadını ile kızıyla, çocuğu ile buraya koşarak gelirler, bu gelişte yalın ayak, başı açık, öğlene kadar burada Ruslarla büyük bir mücadele meydana gelir. Öğlen üzeri Ruslar yüzlerce ölü vererek tabyalardan çekilmek zorunda kalırlar. Dolayısıyla Aziziye Destanı veya Aziziye Zaferi olarak tarihe geçen olay burada gerçekleşmiş olur” dedi.

    “Dünyada düzenli ordulara karşı kadınların savaştığı tek yer Aziziye Tabyaları’dır”

    Aziziye Tabyaları’nın Anadolu için önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Yazar Zeynal, “Buranın önemi şu, eğer o gün Osmanlı Erzurum’da kaybetmiş olsaydı İskenderun Körfezine kadar hiçbir askeri birliğimiz yoktu. Ruslar o gün sıcak denizlere inecekti. Dolayısıyla sıcak denizlere Rusların hayalinin gömüldüğü nokta Aziziye Tabyaları’dır. Bu anlamı ile tarihi önemi fazladır. Buranın bir diğer önemi ise bu savaşta kadınların ön saflarda olmasıdır. Dünyada düzenli ordulara karşı kadınların savaştığı hiçbir yer yoktur. Yalnızca Aziziye Tabyaları vardır. Dolayısıyla kahramanı kadın olan şehir yalnızca Erzurum’dur diyebiliriz. Bu tarihte de böyledir. Nene Hatun’u biliyorsunuz 1955 yılında vefat ettiği zaman 3. Ordunun kararıyla ve o yıl, yılın annesi olarak seçilmesi hesabıyla ordu buraya törenle getiriyor. Törenle defin işlemleri yapılıyor. O günden beri anıt mezar vardı. Şimdi yeni bir anıt mezar yapılıyor. Ümit ediyorum ki eskisinden çok daha görkemli, çok daha tarihe veya şanına layık bir mezar yapılacak önümüzdeki günlerde. Buda ister istemez mutlu etmektedir” açıklamalarında bulundu.

    Aziziye Tabyaları Tarihçesi

    Erzurum-Kars karayolunun geçtiği Hamamderesi’ni kontrol altında tutmak için 1867-1872 yıllan arasında Sultan Abdülaziz tarafından Karskapı’nın kuzeyinde bulunan Topdağı’nın güney ucunda, 2068 metre yükseklikte konumlandırılan 1 Numaralı Aziziye Tabyası’nın günümüze ancak çok az bir kısmı sağlam olarak ulaşabilmiştir. Güneyden kuzeye yan yana üç tane olan Aziziye Tabyaları “C” şeklinde bir planla konumlandırılmışlardır. 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı’nda (93 Harbi) kahramanca çarpışmalara sahne olmuştur. Deveboynu’nda düşmana yenilen Osmanlı Kuvvetleri geri çekilmeye başlayınca Rus Ordusu, Erzurum’u kuşatma hazırlıklarına başladı. Şehrin çarpışmasız teslim edilmesi önerisi kabul edilmeyen Ruslar, Topdağı tarafından Aziziye Tabyaları’na doğru yoğun topçu atışıyla saldırıya geçti. Saldırı neticesinde 2 ve 3 numaralı Aziziye tabyaları Rusların eline geçti.1 Nolu Aziziye Tabyası Komutanı Yarbay Bahri Bey’in üstün cesareti ve askeri bilgisi sayesinde Ruslara teslim olmaz. Rusların tabyaları işgal ettiğini öğrenen, Nene Hatun’un da arasında bulunduğu Erzurum Halkı Osmanlı askerlerinin yardımına koştu ve göğüs göğüse kanlı çarpışmalardan sonra Rus Ordusu bozularak tabyalardan geri çekilmek zorunda kaldı. 2 Nolu Aziziye Tabyası, Aziziye 1 ve Aziziye 3 Tabyası ile birlikte 8 Kasım 1877 gecesinde yapılan Rus baskınında saldırıya uğramıştır. 2 No’lu Aziziye tabyası Ruslar tarafından işgal edilen ilk tabya olduğu gibi kurtarılan ilk tabyada burası olmuştur.

  • Türk madenciliğinde bir ilk: Dünyada sadece Çin ve Tayvan’da uygulanıyor

    Türk madenciliğinde bir ilk: Dünyada sadece Çin ve Tayvan’da uygulanıyor

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, yarı mekanize sistemin kurulu olduğu TTK Kozlu Müessesesi’nde yerin 425 metre altına inerek işçilerle bir araya geldi. 55 derece üstündeki mekanize sistemlerin uygulanmasının Türkiye madenciliğinde bir ilk olduğunu belirten TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu da, “Dünya madenciliğinde ise Çin ve Tayvan’da uygulanıyor” dedi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, beraberinde TKİ Genel Müdür Vekili Ömer Bayrak, milletvekilleri, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil ve beraberindekiler ile birlikte TTK Kozlu Müessesesi’ne geldi. Burada yerin -425 metre altına inen Kalaycı ve beraberindekiler madende kullanılan yarı mekanize sistemi inceledi.

    Maden işçileriyle sofrada bir araya gelen Bakan Yardımcısı Kalaycı, yaklaşık iki saat süren programın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kalaycı, “Hayatımda ilk defa bir maden ocağına indim. Emek kutsaldır. Madencilerin emeği emeklerin içerisinde en kutsal olanıdır. Çok ciddi bir çaba var. Üretim var. Yarı mekanize sistemi gördüm. Çok güvenli ve iyi, diğer müesseselerimizde de genel müdürümüz deneyeceklerini ifade ettiler. Hem üretimi artacak hem de çalışanların güvenliği açısından fevkalade yeni bir sistem. Ona da sevindim. İşçi arkadaşlarımızla birlikte sofraya oturduk. İyi şanslar iyi çalışmalar dileyip ayrıldık” dedi.

    “Ahşap malzemelerden kurtulup hidrolik sistemler kullanılıyor”

    Yarı mekanize sistemin iş güvenliğine olan önemine dikkat çeken TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, yeraltındaki tahkimatlarda ahşap malzemeler yerine hirolik direk ve bağlar kullanıldığının altını çizdi. Hayata geçen mekanize sistemin Türkiye madenciliğinde bir ilk olduğuna vurgu yapan Eroğlu, yaptığı açıklamada şöyle dedi:

    “Bizim birinci çabamız mümkün olduğu kadar ahşap malzemelerden kurtulup hidrolik direk çelik bağlı malzemelerden çalışma ortamı oluşturmak. Burada damar eğilimine göre bizim çeşitliliğimiz farklılaşıyor. Düz damarlarda farklı bir jenerasyon kullanıyoruz. Üzülmez ve Amasra’da uyguluyoruz. 35 derece üstü, 55 dereceye kadar olan yerlerde farklı sıkıntılarımız var. Karadon ve Gelik’te bir tane tam mekanize uyguluyoruz. Bir tanesinin ihalesini yaptık. Buradaki mevcut zorluğumuz üçüncü çeşitleme, 55 derece üstü 90 dereceye kadar olan şu anda Türkiye’de uygulanması mümkün olmayan Türkiye madenciliğinde bir ilk. Dünya madenciliğinde ise Çin ve Tayvan’da uygulanan TKİ Genel Müdürü arkadaşımız da bizimle beraberdi. TKİ’nin diğer yerlerinde zorluk katsayısı ve eğimi olan yerlerde kendisi de gözlem yaptı. O da kendisi oralarda belirli tavsiyelerde bulunacak. Şunu söyleyeyim hem biz uyguluyoruz. Hem de redevansçı firmalardan bağlantı yapan arkadaşlar var. Bize üretim boyutunda da bir artış sağlayacak. İş kazalarında çok önemli bir tasarrufumuz olacak. Ahşap malzeme kullanmaktan tamamen kurtulmuş olacağız.”

    “Zonguldak’ın geleceğini parlak görüyorum”

    Zonguldak’ta üretimi güvenli bir artmasına bağlı istihdam artışının da paralel olarak geleceğine vurgu yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, “Zonguldak bir maden şehri. Buradaki üretimi güvenli bir şekilde daha da üretimi artırarak buna paralel olarak istihdam artışı da beraberinde gelecektir. Orta vadede, uzun vadede. Zonguldak için birinci etapta bunun sağlanması gerekiyor. Zonguldak’ın pek çok artısı var. Limanı var, demir- çelikte ciddi bir alt ve üst yapısı var. Yetişmiş insan gücü açısından avantajlı bir şehrimiz. Büyük bir şehirlerimize yakın. Bu anlamda ben Zonguldak’ın geleceğini parlak görüyorum” diyerek madenden ayrıldı.

  • THY Genel Müdürü Ekşi: “Uçak filosunda dünyada 10’uncu büyük havayoluyuz”

    THY Genel Müdürü Ekşi: “Uçak filosunda dünyada 10’uncu büyük havayoluyuz”

    Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY’nin uçak filosunda dünyada 10’uncu büyük havayolu olduğunu belirterek “İstanbul Havalimanı ile sadece Türk Hava Yolları değil Türk Sivil Havacılığı da şaha kalkacaktır. İstanbul, Avrupa, Asya ve Afrika’nın ana aktarma merkezlerinden bir tanesi haline gelecek.” dedi.

    THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde “Türkiye’nin Gelişen Yüzü, THY” konulu konferansa katılarak burada öğrencilerle buluştu. Konferansta konuşan Ekşi, THY’nin, 2003 yılına kadar zarar eden bir havayolu olduğunu, ama sonrasında kara geçtiğini belirterek, “2003 yılından 2018 yılının sonuna kadar bir yıl hariç sürekli kar eden bir Türk Hava Yolları var. Zarar ettiği yıl ise 15 Temmuz darbesi yılı. O yıl Türkiye’nin üzerine bir kumpas kurulmuştu. Türk Hava Yolları sadece 2016 yılında zarar etti. Onun dışında diğer yıllarda kar eden bir hava yolu oldu.” dedi.

    “Uçak filosunda dünyada 10’uncu büyük hava yoluyuz”

    Ekşi, yolcu sayısında yüzde 10 büyüme olduğunu ifade ederek “2017 yılında yaklaşık bir milyar dolar kar, yüzde 10 civarında yolcu sayısında büyüme olmuştu. 2018 yılında çok güzel bir yıl geçirdik. Bir milyar 200 bin dolar civarında kar ettik. 75,2 milyon yolcu taşıdık. Yolcu sayımızda yüzde 8-9 civarında artırdık. Filo sayımızı 330’a çıkardık. 2003 yılında ise 65’di. Uçak filosu açısından 5 kat büyüyen bir Türk Hava Yollarından bahsediyoruz. Uçak filosunda dünyada 10’uncu büyük hava yoluyuz. 2018 yılında ilk defa yeni nesil geniş gövde uçağı sipariş ettik. 220 civarında uçak siparişi vermiştik. Bazıları geldi, 170 tane daha gelecek. Bunlar 2019 yılının Temmuz ayında gelecek. Biz daha uzak noktalara uçabilecek durumdayız. 2018 yılında biz hem yolcumuzu memnun ettik, hem de karlı havayolu unvanımızı sürdürdük. 2019 yılında da başarılı bir yıl olmasını bekliyoruz.” ifadelerini konuştu.

    Tüm seferler 6 Nisan’dan sonra yeni havalimanından

    İstanbul’daki yeni havalimanının iki pist ve 5 tane paralel, bir tanede doğu-batı ekseninde olan pisti olduğunu hatırlatan Ekşi, “Saatte 74 uçak iniş-kalkış kapasitesinden 200 iniş-kalkış kapasitesine ulaşacak bir havalimanından bahsediyoruz. Havalimanının bu kadar büyük yapılmasının amacı İstanbul’un son derece değerli olan aktarma kabiliyetini taçlandırmak içindir. Bu proje ile birlikte inşallah İstanbul, Avrupa, Asya ve Afrika’nın ana aktarma merkezlerinden bir tanesi haline gelecek. İstanbul Havalimanı ile sadece Türk Hava Yolları değil Türk Sivil Havacılığı da şaha kalkacaktır. 6 Nisan tarihinden itibaren bütün seferlerimiz oradan yapılmaya başlanacaktır. Türkiye hem tarihi geçmişiyle hem insanının DNA’sında bulunan misafirperverliğiyle hem de iş yapabilme gücüne sahip Türk müteşebbis ve çalışanı ile havacılıkta inşallah bugün geldiği rekorları da kırarak çok daha büyük yerlere gelecektir.” şeklinde konuştu.

  • Dünyada tek örneği Budapeşte’de var

    Dünyada tek örneği Macaristan’in başkenti Budapeşte kentinde bulunan caminin bir büyüğü, Hatay’ın İskenderun ilçesinde ibadete açıldı.

    İskenderun’da uzun yıllardır sahil şeridine yapılması düşünülen cami İskenderun Belediyesi ve hayırsever iş adamı Recep Atakaş’ın girişimleri ile İskenderun’a kazandırıldı. Osmanlı-Selçuklu mimarisi ile modern mimari bir araya getirilerek yapılan ve hayırsever iş adamı Recep Atakaş’ın eşi Nihal Atakaş’ın adı verilen cami, cuma namazı ile ibadete açıldı. 3 bin kişi kapasiteli cami sahil kenarında deniz doldurularak inşa edildi.

    Caminin ibadete açılışına Hatay Valisi Rahmi Doğan başta olmak üzere kaymakamlar, belediye başkanları, iş adamları ve İskenderunlular katıldı. Hatay İl Müftüsü Hamdi Kavillioğlu’nun vaaz verdiği cuma namazını İskenderun Müftüsü Osman Şekerci kıldırdı. Namazda ülkemiz ve milletimiz için dualar edildi. Namaz sonrası Hatay Valisi Rahmi Doğan ve hayırsever iş adamı Recep Atakaş tebrikleri kabul ettiler.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi açılışını yapacak

    İskenderun Müftüsü Osman Şekerci, sahil şeridine yapılan caminin bir benzerinin sadece Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan cami olduğunu, Nihal Atakaş Camisi’nin ise o caminin bir büyüğü olduğunu söyledi. Şekerci, “Bugün İskenderun için çifte bayram. Hem cuma günü hem de İskenderun’un en büyük camisinin ibadete açıldığı gündür. Bu caminin yapımında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Özellikle camiyi yaptıran hayırsever iş adamı Recep Atakaş’a teşekkür ediyorum. Camimiz ibadete açıldı resmi açılışı ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılacaktır” dedi.

  • Başkan Ahmet Taş: “2018 Türkiye’de de dünyada da adalet beklentisini karşılamadı”

    Mazlumder Kayseri Şubesi, 2018 yılı değerlendirmesi için basın açıklaması yaptı.

    Mazlumder Kayseri Şubesi binasında yapılan basın açıklamasında konuşan Şube Başkanı Ahmet Taş, 2018 yılında da Türkiye’de ve dünyada adalet beklentisinin karşılığını bulmadığını söyledi.

    Mazlumder olarak dünyada ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini kınadıklarını belirten Başkan Ahmet Taş, geçen yıla dair değerlendirmelerini şu şekilde sıraladı:

    “28 Şubat zulmü devam etti”

    “28 Şubat döneminden bu yana hapislerde çürüyen mazlumlar için 2018 yılının başından itibaren her ayın 28’in de adliye önleri, meydanlar, ceza evleri önleri ve şube salonlarında STK’lar, üyelerimiz ve halkımızla yaptığımız yeniden yargılanma ve özgür bırakılma çağrılarımıza ne yazık ki idareciler nezdinde karşılık bulamadık. Brifingli yargı mazlumlarının çilesi devam etti.”

    “Nafaka mağdurları için sözüm bulunmadı”

    “Sayıları 5 binleri bulan erken evlilik mağdurları ve ömür boyu nafaka mağdurlarının çilesi tüm çağrılarımıza rağmen yeni bir hukuki düzenleme yapılmadığı için devam etti. Çocuklar öksüz büyümeye, babaları da hapis hayatı sürmeye devam etti.”

    “Sivas olayları mahpusları hala hapishanede”

    “25 yıldan bu yana hapislerde çürüyen ömürlerinin sonuna yaklaşan Sivas olayları mahpuslarının yeniden yargılanma ya da Cumhurbaşkanının af yetkisi kullanılmadığı için hapishane çileleri devam etti.”

    “OHAL mağdurları çile çekmeye devam ediyor”

    “OHAL mağduru on binlerce insan mahkemelerden takipsizlik, emniyet müdürlüklerinden temiz raporları almalarına rağmen OHAL komisyonlarının hukuk ve vicdan tanımayan keyfi kararlarıyla görevlerine iade edilmediler, muhtaçlık içinde çile çekmeye devam ediyorlar.”

    “İnsan hakları dernekleri hak gaspına uğradı”

    “Müslüman, mütedeyyin, vatansever ülke insanımızın kurduğu hayır ve insan hakları derneklerine (İHH, MAZLUMDER, İLKDER vb) üye olan insanların çocukları sınavlarda başarılı oldukları halde güvenlik soruşturmaları olumsuz çıktı gerekçesiyle kamu hizmetine girme hakkından mahrum bırakılıp devlet kurumları tarafından ayrımcılığa ve hak gaspına maruz bırakıldılar.”

    “Boşanmalar arttı”

    “Gerek kamunun gerekse sivil toplum kurumları ve insanlarımızın sahip çıkamaması sebebiyle 1 yılda kurulan 600 bin evlilik müessesesinin 130 bini boşanma ile sonuçlandı.”

    “Kaşıkçı öldürüldü”

    “Suudi Arabistan vatandaşı olan gazeteci Cemal Kaşıkçı, bu ülkenin İstanbul Başkonsolosluğunda vahşi yöntemlerle katledilerek cesedi ortadan kaldırıldı. Ne yazık ki Arabistan hükümeti katilleri yargı önüne çıkarıp katliamın hesabını vermedi.”

    Mülteciler için kara yıl

    “Gerek Orta Doğu, gerek Akdeniz gerekse Orta Amerika üzerinden ülkelerindeki zulüm ve mağduriyetlerden kaçıp Avrupa ve ABD’ye sığınmak isteyen milyonlarca mazlumun 5 bin kadarı 2018 yılı içinde deniz ve kara yolculuğunda hayatını kaybetti, bir çoğuna da azgın deniz suları mezar oldu.”

    “Doğu Türkistan’da zulüm devam etti”

    “Doğu Türkistan’da yüz binlerce insan Çin Halk Cumhuriyetinin kurduğu insanlık dışı toplama kamplarında asimilasyona maruz bırakılmaya, aileler dağıtılmaya, ibadet, dil ve kültür hakları ellerinden alınmaya, öz vatanlarında köle muamelesi görmeye maruz bırakıldılar.”

    “Afganistan’da savaş sona ermedi”

    “Afganistan’da bir yandan işgalci ABD’nin bombalamaları diğer yandan Taliban, hükümet güçleri ve diğer gruplar arasındaki çatışmalarda her gün yüzlerce insan hayatını kaybetmeye devam etti.”

    “Yemen’de milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkum edildi”

    “Yemen’de 5 yıldan bu yana devam eden Arap Birliği ve İran’ın müdahil olduğu çatışmalar sebebiyle on binlerce insan hayatını kaybetmeye açlık, hastalık ve saldırılar sebebiyle milyonlarca insan da yardıma muhtaç duruma gelmeye devam etti.”

    “Suriye savaş alanı oldu”

    “Suriye’de bir yandan rejim güçlerinin diğer yandan ABD destekli PYD, YPG ve ABD güçlerinin diğer yandan Rus güçlerinin köyleri, okulları, hastaneleri ve yerleşim birimlerini bombalamaları sonucu binlerce insan hayatını kaybetti, sakat kaldı, yaşadığı topraklardan ayrılmak zorunda kaldı.”

    “Filistin halkına zulüm bitmedi”

    “İsrail’in Filistin’de devam eden acımasız ve orantısız güç saldırıları sonucu 1 yıl içinde 500’den fazla Filistinli hayatını kaybetti, abluka sebebiyle Gazze Müslümanları açlık ve imkansızlıklarla boğuşmak zorunda bırakıldı.”