Etiket: Dünyada

  • Sanlav: “Erdoğan, Dünyada Teknolojiyi En Etkili Kullanan Liderlerden”

    USMED Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Sanlav, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, iletişim teknolojisini en iyi kullanan liderlerden olduğunu söyledi.

    Sosyal Medya Savaşları kitabının yazarı ve Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Yönetim Kurulu Üyesi, Ümit Sanlav; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dünyada teknolojiyi en etkili kullanan liderlerden olduğunu söyledi.

    Etkili iletişim kurmakta dünyanın sayılı liderlerinden olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Hindistanlı siyasetçi Narendro Modi ve İngiltere Prensi Charles’ın ardından hologram kullanan ender siyasetçilerden olduğunu ifade eden Sanlav, “Hologram, 3 boyutlu görsel bilginin lazer teknolojisiyle kaydedilmesi, depolanması ve hareket efekti kazandırılarak çok boyutlu ortama aktarılması sonucu elde edilen görüntüdür. Görsel anlamda teknolojinin günümüzde vardığı son gelişmelerden biri olarak nitelendirilen hologramlarda, projektöre bağlı olarak görüntü boyutu da değişir.

    Yurt dışından teknoloji satın almaktansa, yerli teknoloji üretimine yönelik çalışmalara verdiği önemle ve teknolojiyi yakından takip eden çalışmalarıyla bilinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve teknik ekibi, hologram konusunda da Türkiye’de öncü bir çalışmaya imza atmışlardı. Erdoğan’ın başbakan olduğu günlerde, İzmir’de yaptığı hologramlı konuşma, hem Türkiye, hem de yurtdışındaki basının gündemine oturmuş, dünyanın teknolojiyi en etkili kullanan liderleri arasında gösterilmesine neden olmuştu” dedi.

    Bunun dışında Erdoğan’ın bazı çevreler tarafından maksatlı olarak teknolojiye düşmanmış gibi gösterildiğini ifade eden Ümit Sanlav, “Özellikle Twitter kısıtlamaları ve yeni internet yasası konularında Sayın Cumhurbaşkanımızın teknolojiye karşı bir duruş sergilediğini iddia eden mesnetsiz haberler yapıldı. Oysa ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında durduğu husus; teknolojinin ahlaksızca, bireye ve topluma zarar verecek şekilde kullanımı ile dezenformasyon yapılarak toplumun şiddete ve provokasyona yönlendirilmesidir” ifadelerini kullandı.

    Sanlav, Twitter’ın Türkiye politikasının, başta Türkiye’nin adalet sistemi olmak üzere, diğer milli menfaatlere uymadığını da kaydetti.

  • Dünyada Ve Türkiye’de Kısırlık Artıyor

    Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, üreme sağlığının bugün bütün dünya ve Türkiye’de önemli bir sorun haline geldiğini kaydederek, “Geçmiş yıllara göre yaşam tarzımızda değişen birçok olumsuzluk üreme sağlığını da olumsuz etkiliyor” dedi. Tıraş, Türkiye’de bu olumsuzluktan etkilenen bölgelerin başında ise Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinin geldiğini söyledi.

    Erkek ile ilgili gelişim gösteren infertilite (kısırlık) sorunlarında, en yaygın faktörlerden birisinin spermde meydana gelen bozukluklar olduğunu belirten Prof.Dr.Tıraş, “Erkek ile ilgili gelişim gösteren kısırlıklarda, yaklaşık yüzde 75 civarında sperm sorunu teşhis edilmektedir” diye konuştu.

    Erkek kısırlığında gelişen tıp imkanlarının alternatif çözümler sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Bülent Tıraş, bu kapsamda geliştirilen mikro akışkanlı çip teknolojisi ile önemli oranda başarı sağlandığını bildirdi.

    Mikroçip teknolojisinin, kardın ve erkeğin embriyo oluşturan hücrelerinin doğada kat ettikleri yol ve davranış biçimlerini taklit eden ve orijinali gibi bir ortam sağlayan teknoloji olduğunu belirten Prof.Dr.Tıraş, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Mikroçip teknolojisinde asıl olan; erkeğin sınırlı sayıdaki spermlerinden en sağlıklı olanları seçip kadın yumurtası ile buluşturup embriyo oluşturmaktır. Bunun için, mikroçiplerdeki, gözle görülmeyecek biçimdeki küçük kanallar sadece sağlıklı spermlerin geçişine imkan verecek biçimde düzenlenmiştir. Bu kanalları geçen spermler ayıklanır ve en sağlıklıları, DNA’sı en düzgün olanları döllenmeyi sağlamak üzere anne adayına nakledilerek gebelik gerçekleşir.”

    ÜREME SAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

    Başta kısırlık olmak üzere kadın ve erkeğin üreme sağlığını etkileyen nedenleri ortaya çıkartan faktörleri sıralayan Prof.Dr. Bülent Tıraş, “Dünyada olduğu gibi bizim toplumumuzda da giderek su kirliliği, hava kirliliğinin giderek arttığından söz ediliyor. Gıdalara karışan ya da karıştırılan çeşitli katkı maddeleri, gıdaların saklandığı pet şişeler, gelişen teknoloji ve bilişim gereçleriyle insanların daha çok radyoaktif etkilere maruz kalması gibi nedenlerin bu olumsuzluğu körüklediği artık dünyanın her yerinde bilim çevrelerince vurgulanıyor“ dedi.

    Evlenme yaşının giderek uzamasının, doğal olarak çocuk sahibi olma yaşını da ilerilere attığını anlatan Prof.Dr.Bülent Tıraş, “Kadınların en doğurgan olduğu yaşlar 24-35 arasıdır. 35 yaşından sonra ise doğurganlık ciddi oranlarda azalır. 40’lı yaşlara gelindiğinde ise gebe kalma şansı oldukça düşer. Bu bir yandan kısırlık sorununu tetiklediği ya da çocuk sahibi olmayı güçleştirdiği gibi öte yandan tüp bebek tedavisini zora sokan bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü tüp bebek tedavisi her yaşta uygulanabilen bir tedavi değildir” diye konuştu.

    KİMİ KARİYER, KİMİ ÇOCUK YAPMA PEŞİNDE

    Türkiye’de bir kesimdeki kadınların öğrenimlerini sürdürüp, iş yaşamlarında kariyer yapma telaşı içinde olduklarını ve bu kadınların çocuk sahibi olmayı ötelediğini vurgulayan Prof.Dr.Bülent Tıraş, “Kırsal kesimdeki diğer grup kadınlar ise erken evleniyor. Erken evlenince de erken yaşta çocuk sahibi olmak istiyorlar. Fakat bilgi ve deneyimlerimiz bize; Türkiye’de gerek erkekte, gerekse kadın kısırlığında ciddi artışlar olduğunu gösteriyor“ ifadelerini kullandı.

    Obezitenin de kısırlıkta başlıca nedenlerden birisi olduğunun altını çizen Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, “Türkiye’de insanlarımızın yüzde 25’i obez denilen gruba giriyorlar. Obezite üreme sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerden birisi. Kadınlarda yumurtlama yeteneğini ve düzenini bozduğu gibi erkeklerde sperm sayısının azaltıyor ve sperm kalitesi üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bunlara alkol, sigara kullanımının çoğalması, toplumda artan cinsel özgürlüklerin aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıkları da yoğunlaştırması gibi faktörler de da eklenince özellikle kadınların tüplerinde sıkıntılara yol açıyor. Bu da kısırlığın bir başka etkeni olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

  • Dünyada 3 Milyon İnsan Bu Hastalıktan Ölüyor

    Dünyada her yıl 3 milyon insanın KOAH’tan öldüğü, Türkiye’de ise 5 milyon kişinin bu hastalığın pençesinde olduğu bildirildi.

    KOAH’ın yeterince bilinmediğine dikkat çeken uzmanlar, sadece 10 hastadan birinin doktora başvurduğunu söyledi. Türkiye’de 5 milyon KOAH hastasından sadece 500 bininin tedavi olduğunu belirten Bursa Özel Hayat Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Fulya Gürkan, dünyada yılda 3 milyon insanın ölümüne sebep olan KOAH’ın ölüm sebepleri arasında 3. sırada yer aldığını söyledi. Toplumun KOAH hakkında fazla bilgi sahibi olmamasının hem teşhis, hem de tedaviyi geciktirdiğine dikkat çeken Gürkan, “Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) nefes yollarında mikrobik olmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşur. Hava yollarında tıkanma ve daralmanın olduğu, nefes darlığı, öksürük, ve balgamla karakterize ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. En büyük sebebi sigaradır. Tedavide de en etkili yol sigaranın bırakılmasıdır. Ayrıca evlerde odun ve tezek yakılmasıyla ortaya çıkan dumanlar, mesleki olarak kimyasal gaz ve tozlara maruz kalmak, ırsi faktörler de KOAH’a sebebiyet verir. KOAH yaklaşık 20 yıl boyunca günde bir paket sigara içenlerde gelişir. İçilen sigara miktarı arttıkça bu süre daha da kısalır” diye konuştu.

    Sigaraya bağlı öksürük ve balgam, daha sonra nefes darlığının KOAH’ın en büyük emaresi olduğunu belirten Gürkan, “40 yaş üstü sigara içmiş veya halen içen, mesleki olarak kimyasal gazlara maruz kalan veya tozlu ortamda bulunan kişilerin göğüs hastalıkları uzmanına başvurması ve hastalığın teşhisi için nefes ölçüm testi yaptırması gerekmektedir. KOAH, ilerleyici bir hastalık olmasına rağmen önlenebilir ve tedavi edilebilir. KOAH’ın erken teşhisi hem tedavinin başarısını artırmakta, hem de KOAH’a bağlı sakatlık ve ölümleri azaltmaktadır. KOAH’lı hastanın ilk yapması gereken sigarayı bırakmasıdır” dedi.

  • Koah Dünyada 4. Ölüm Nedeni

    Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Evren Toprak, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) hastalığının dünyada ölüm nedenleri arasında 4. sırada olduğunu ve her yıl bu hastalık yüzünden milyonlarca kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.

    Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Evren Toprak, 16 Kasım Dünya KOAH Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Toprak, KOAH hastalığının dünyada ölüm nedenleri arasında 4. sırada olduğunu ve her yıl bu hastalık yüzünden milyonlarca kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. KOAH’ın nefes yollarında mikrobik olmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğunu belirten Uzm. Dr. Evren Toprak, “KOAH hastalığı özellikle sigara içen kişilerde, bazı mesleklerde karşılaşılan toz, duman, evlerde kullanılan odun, tezek, kök benzeri yakıtlardan çıkan dumanın solunması, akciğerlerde bir çeşit iltihap oluşturarak, akciğerlerin olduğundan daha erken yaşlanmasına neden olur” şeklinde konuştu.

    SİGARA VE TOZLU ORTAM SEBEP OLABİLİR

    Erken tanıyla hastanın yaşam kalitesinin arttırılabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Evren Toprak, “Hastalığın ilerlemiş olduğu olgularda uzun süren öksürük, balgam ve özellikle yürüyüş ve yokuş tırmanmakla oluşan nefes darlığı en sık görünen yakınmalardır. Erken evrelerde hiçbir yakınma gelişmeyebilir. Bu nedenle 40 yaş üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan, meslek icabı tozlu ortamlarda bulunan kişilerde müzmin seyirli öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarından en az birinin bulunması halinde kişinin bir göğüs hastalıkları hekimi tarafından görülüp nefes ölçüm testini yaptırması gerekmektedir” dedi.

    40 YAŞ ÜSTÜ HER 5 KİŞİDEN BİRİ KOAH

    Türkiye’de toplumda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH olduğunu ve bu hastalardan sadece birinin doktora başvurmuş olduğuna vurgu yapan Uzm. Dr. Toprak, “Ülkemizde bulunan 3-5 milyona yakın KOAH’lı hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu biliyor. Bu hastalığın tedavisinde özellikle sigaranın bıraktırılması gerekmektedir. KOAH’ı kontrol altına almak ve daha sağlıklı bir yaşam için anahtarlar, doğru beslenme, doktor kontrolünde yapılacak düzenli bir egzersiz programı, düzenli uyku ve sigaradan uzak ortamlardır” ifadelerini kullandı.

  • Dünya’da Her Beş İnsandan Biri Cinsel İsteksizlik Yaşıyor

    Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, dünya da her beş insandan birinde cinsel isteksizlik görüldüğünü belirtti.

    Cinsellikten uzaklaşma ve isteksizliğin birçok nedene bağlı olduğunu ifade eden Dr. Üney, “Bazen bu duruma fiziksel sorunlar neden olurken, bazen de psikolojik sorunlar neden olmaktadır. Cinsellikten soğuma esasında isteksizlik olarak ortaya çıkmaktadır. Cinsel problemlerle psikoterapistlere başvurmanın en sık nedenidir. Hatta cinsel problemlerin yarısı bu konuyla ilgilidir. Ülkemizde bu konu bir tabu olarak karşımızdadır. Bunun en sık nedeni cinsellik hakkında bilgi eksikliği veya yanlış bilgilenmedir.” dedi.

    Birçok kişinin cinselliği ergenlik döneminde arkadaşlarından öğrenmeye başladıklarını kaydeden Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Bunun en büyük sakıncası arkadaşların bilgi düzeyi de aslında kendilerinin ki kadardır. Bu durumda eksik ve yanlış öğrenme doğaldır. Bununla birlikte; cinsel isteksizlik genel olarak bir kader gibi algılanmakta, çift kendi arasında bu konuyu konuşmaktan uzak durmaktadır. En çok yanlış bilgi; erkekler her zaman isteklidir ve kadınların cinsel isteğinin olması ayıp olmasıdır.” diye konuştu.

    Dünyada da ve ülkemizde her beş kişiden birinin cinsel isteksizlik yaşadığını, kadınların erkeklere göre cinsellikten daha fazla soğumuş durumda olduklarını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, şöyle konuştu:

    “Amerika’da yapılan bir araştırmada erkeklerin yüzde 15’i kadınların ise yüzde 32’si cinsellikten soğumuş durumdalar. Bizim ülkemizde de benzer ve belki de kadınlar açısından durum daha vahimdir. Cinsellikten soğumanın bedensel nedenleri; şeker hastalığı, kalp hastalığı, tansiyon problemleri gibi yaşam boyu süren hastalıklar, kanserler, menopoz, kullanılan ilaçlar ve hormonsal sorunlardır. Bedensel sorunlarda cinsellik, ne yazık ki hekimlerle konuşulmamakta, bu ayıp sayılmakta, bu konuda neler yapılabileceği araştırılmamaktadır. Zaten ciddi bir fiziksel

    hastalığı olan kişinin bunu dert etmesi tuhaf karşılanmaktadır. Oysaki cinsellik yaşam boyudur. Cinsellikten soğuma daha çok psikolojik kökenlidir.”

    Kadınlarda cinsellikten soğumanın nedenleri:

    1. Cinsel konuda bilgi yetersizliği, 2. Cinsel konularda istekli gözükürse, bunun başka anlamlar çekilmesi kaygısı, 3. Aldatılma, 4. Ön sevişme süresinin kısalığı, 5. Kendi bedeniyle ilgili beğenilme kaygısı, 6. Orgazm olamama, 7. Depresyon, 8. Evlilikte uyumsuzluk, 9. Hamile kalma korkusu, 10. Yeterince duygusallık yaşayamama, 11. Erkeğin kadın cinselliği konusunda bilgisizliği, 12. Cinsel istekleri konusunda kendi ifade edememesi, 13. Cinselliğin başlatılmasını erkekten bekleme, 14. Olumsuz yaşanan ilk deneyim, 15. Menopoz, 16. Mastürbasyon yapmama, 17. Vajinusmus (Birleşememe), 18. Hamilelikte cinsellik konusunda yanlış bilgiler, 19. Emzirme, 20. Sözel şiddet, 21. Fiziksel şiddet, 22. Suçluluk duyguları, 23. Cinsellikte eşe itaat algısı, 24. Cinsel taciz ve tecavüzler.

    Erkeklerde cinsel istekte azalma nedenleri:

    1. Sertleşme sorunu, 2. Erken boşalma, 3. Evlilik sorunları, 4. Ağır ve uzun çalışma saatleri, 5. Bilgi eksikliği, 6. Partnerinin isteksizliği, 7. Aldatma, 8. Eşinin dışında başka kadınlarla cinsellik, 9. Olumsuz yaşanan ilk deneyim, 10. Ekonomik sorunlar, 11. Depresyon, 12. Cinsellikte başarılı olamama korkusu, 13. Yaşlılık, 14. Gizli eşcinsellik.