Etiket: Dünyada

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Nasıl ülkemiz sınırları içinde teröre izin vermiyorsak, sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz. İnsanımızın hak ve hukukunu gözetmede kendilerini hukukun üstünde gören sosyal medya şirketlerinin baskılarına boyun eğmeyeceğiz. Cezalar kesilmeye başlayınca onlar da kuzu olmaya başladılar. Ödeyeceksin, batıda nasıl ödüyorsan burada da ödeyeceksin” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen bir programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır anneleri ile dijital ortamda verilerin korunması konusuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “Bu toprakların geleceğinde teröre ve şiddete yer yoktur, olmayacaktır”

    Türkiye’nin yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olduğunu ancak, örgütün gerçek yüzünü deşifre etme noktasında arzu edilen seviyede olunmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü örgüt, askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, din görevlimizin, en çok da Kürt kardeşlerimizin kanını dökerek varlığını sürdürmüştür. Baskı ile tehditle, kandırarak dağa çıkardığı binlerce gencimizin kanından beslenen teröristler, en büyük acıyı çocuklarını örgüte kaptıran analara yaşatmıştır. Kendi evlatlarını Paris’e, Londra’ya, Brüksel’e tatile gönderenler, analarından koparttıkları Kürt çocuklarını Kandil’e, Sincar’a, Suriye’ye ölüme yolladılar. Diyarbakır anneleri evlatlarına kavuşmak için aştıkları bayrakla hem korku duvarlarını yıktılar hem de terör örgütünün kanlı yüzünü ifşa ettiler. Terör örgütü sempatizanlarının kimi iğrenç saldırısına rağmen 500 gündür evlat nöbeti tutan bu cesur anneleri saygıyla selamlıyorum. Ciğerparesine sarılmak isteyen bir ana yüreğini hiçbir tehdit korkutamaz, yıldıramaz, anaları karşısına alan hiçbir yapı ne kadar çirkefleşirse çirkefleşsin hedefine ulaşamaz. Çocuklarını kurtarmak için çırpınan anaların önüne hiçbir set vurulamaz. Çünkü anaların evlatları için döktükleri her damla gözyaşında zalimi sarsan, zulmü deviren bir kuvvet vardır. Kandil’deki terör baronları ve siyasetteki uzantılarının Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinden korkmalarının temel sebebi de işte budur. Türkiye teröre, şiddete, gözünü kan ve kin bürümüş katil sürülerine karşı yürüttüğü mücadeleyi anaların da desteği ile zafere taşıyacaktır inşallah, hiç endişeniz olmasın. Bu toprakların geleceğinde teröre ve şiddete yer yoktur, olmayacaktır” diye konuştu.

    Bu süreçte herkese büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Erdoğan, “Teröristle mücadele güvenlik kuvvetlerinin, terörle mücadele ise siyaset kurumundan medyaya tüm toplumun görevidir. Ancak bu konuda ülke olarak yıllardır ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Türkiye’de bölücü terörün 40 yıldır bitirilememesinde bir dönem yapılan yanlışlar kadar kimi basın yayın organlarının terörü meşrulaştıran, teröristi masumlaştıran dilinin de payı bulunuyor. Diyarbakır annelerinin sürdürdüğü evlat nöbetinin bu açıdan bir turnusol işlevi gördüğüne inanıyorum. Kandil’deki teröristlerin reklam ajansına dönüşen kimi medya kuruluşları bırakın Diyarbakır annelerine destek vermeyi yaptıkları haberlerle bu masum eylemi itibarsız hale getirmeye çalıştılar. Bölücü örgüte gönüllü avukatlık hizmeti sunan sözde insan hakları dernekleri bu annelerin feryatlarına kör ve sağır kesildiler. Bir kere ziyaret ettiklerini duydunuz mu? Ama başka zamanlarda buralardan hiç eksik olmadılar. İttifak ortaklarını küstürmemek için devleti suçlayan, destek vermek yerine analara desteğe giden bakanlarımızı eleştiren oldu. Diyarbakır’a kadar gidip bölücü örgütün uzantılarına şirinlik yaparken iki adım ötedeki bu acılı anneleri ziyaret dahi etmeyen siyasetçiler gördük. Lafa gelince demokrasiyi, çocuk ve kadın haklarını, özgürlükleri kimseye bırakmayanlar, evlatları kaçırılmış annelere bir kez olsun sahip çıkmadılar. Yine bu dönemde ne batılı medyadan ne de batılı insan hakları kuruluşlarından hiçbir dayanışma mesajı duymadık. 6-8 Ekim olaylarında onlarca masum insanın kanının dökülmesine sebep olan bir şahsı adaletten kaçırmaya çalışanlar, çocukları ellerinden alınan anneler için tek bir cümle dahi kuramadı. Ülkemizdeki muhalefet partilerinden sözde insan hakları örgütlerine, medyadan yazarlara kadar birçok kesim tam 500 gündür bu meselede üç maymunu oynadı. Diyarbakır anneleri haklı mücadeleleri ile sadece terör örgütünün karanlık yüzünü değil, bu riyakarlığı da ifşa ettiler. Terör ve şiddet konusunda ülkemiz içindeki ideolojik bağnazlığın ortaya çıkmasını onlar sağladı” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı”

    Dijitalleşmeyle beraber hayatın her alanında olduğu gibi iletişimde de köklü değişiklikler yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir önceki kuşağın hayal edemediği pek çok imkana bu gün teknoloji sayesinde saniyeler içinde ulaşılabildiğini, buna “Teknolojik faşizm” dediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en ücra köşesinde meydana gelen herhangi bir gelişmeden anında haberdar oluyor, daha evvel saatlerimizi harcadığımız işleri bugün saniyeler içinde yapabiliyoruz. Korona virüs salgınıyla beraber dijitalleşmede yeni bir safhaya geçtik. Eve kapanma zorluluğu teknolojinin günlük hayatımızdaki yerini hiç olmadığı kadar artırdı. İş dünyasından eğitime, ticaretten sağlığa hayatın rutin düzenini kısmen devam ettirebilmesinde teknolojinin katkısını elbette inkar edemeyiz. Mesela bugün çocuklarımız okullarına gidemeseler bile çevrimiçi olarak eğitimlerini sürdürebiliyor. İhracatçılarımız yurt dışındaki müşterili ile irtibatlarını farklı iletişim uygulamaları üzerinden kurabiliyor. Kamu görevlimiz, mühendisimiz, mimarımız, öğretmenimiz ve daha birçok meslek mensubumuz bu zorlu dönemde vazifelerini dijital alt yapılar sayesinde sürdürebiliyor. Ancak dijitalleşme ve yeni medya araçları sağladıkları kolaylıklar yanında beraberinde ciddi riskler de getirmektedir. Bir yandan demokratik mecraları çeşitlendiren dijital ağlar, diğer yanda siber zorbalık, siber terör ve yalan haber gibi kavramları da gündemimize taşımıştır. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar çok dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bilhassa sosyal medyada yayılan haberlerin kahir ekseriyetini düzmece haberler oluşturuyor. Son günlerde yaşanan dramatik hadiselerin bu bakımdan önemli olduğuna inanıyorum. Amerikan seçim sonuçları ekseninde süren tartışmalar bizim de bir süredir dile getirdiğimiz, bir taraftan teknolojik dedim, diğer taraftan da dijital faşizmin nerelere kadar uzanacağını gözler önüne sermiştir” açıklamasında bulundu.

    “Hiçbir hukuki dayanağı olmadan insanların iletişim kanallarının kapatılmasını kabul edemeyiz”

    Demokrasiyi, demokratik kurumları hedef alan şiddet eylemlerini mazur görmeyeceklerini söyleyen Erdoğan, “Ancak hiçbir hukuki dayanağı olmadan insanların iletişim kanallarının kapatılmasını kabul edemeyiz. Söz konusu sosyal medya şirketlerinin devletlerin vatandaşlarını koruma amacıyla attığı adımlara da özellikle verdikleri tepkileri de gayet iyi biliyoruz. Türk mahkemelerinin terörü ve şiddeti öven hesaplarla ilgili kararlarının hemen hiçbirini uygulamadılar. Bölücü terör örgütü mensuplarına sergiledikleri müsamahayı, bu katillerin canını yaktıkları insanlara göstermediler. Sosyal medya linçine uğrayan insanların mağduriyetini giderecek hiçbir çabanın içine girmediler. Daha da vahimi içeriği, gayesi, çerçevesi ne olursa olsun, tüm hukuki düzenlemeleri özgürlüklere müdahale yaygarası ile sabote ettiler. Türkiye olarak Gezi olaylarından başlayarak bugüne kadar sosyal medya şirketlerinin birçok keyfiliğine maruz kaldık. Bu yapılara karşı vatandaşımızı ve demokrasimizi savunduğumuz için başta muhalefet partileri olmak üzere acımasızca eleştirildik. Ancak geldiğimiz noktada dijital diktatörlüğü ve siber zorbalığa karşı verdiğimiz hukuk mücadelesinin önemini daha iyi anlıyoruz. İyi ki bu meseleyi çok erkenden gündemimize almışız diyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz”

    Devletin görevinin vatandaşlarının özgürlüğünü korumak, güvenliğini, huzurunu, hak ve hukukunu temin etmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz genci yaşlısıyla 83 milyonun tamamına karşı sorumluyuz. Nasıl ülkemiz sınırları içinde teröre izin vermiyorsak, sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz. İnsanların tacize uğradığı, dolandırıldığı, onurlarının kırıldığı, linç edildiği, her türlü haklarının çiğnendiği bir sanal dünyaya asla teslim olmayacağız. Özgürlük kılıfı altında Türkiye’yi yalan haberin, hakaretin, tehdidin, provokasyonların kol gezdiği bir iklime terk etmeyeceğiz. İnsanımızın hak ve hukukunu gözetmede kendilerini hukukun üstünde gören sosyal medya şirketlerinin baskılarına boyun eğmeyeceğiz. Burada bir ofis kurma ama buradan reklamlarla, her şeyi ile paraları al, topla ve Türkiye’yi adeta bir soygun cennetine çevir, yok böyle bir şey. Cezalar kesilmeye başlayınca onlar da kuzu olmaya başladılar. Ödeyeceksin, batıda nasıl ödüyorsan burada da ödeyeceksin” dedi.

    “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı diyerek başlattığımız çalışmalarda önemli mesafe aldık”

    Bu amaçla milli ve yerli alternatifleri geliştirirken, diğer taraftan da hukuki düzenlemeleri kararlılıkla hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, “Vatandaşlarımızın can ve mal emniyetine gösterdiğimiz hassasiyetin aynısını verilerimizin korunmasına da gösteriyoruz. Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı diyerek başlattığımız çalışmalarda önemli mesafe aldık. Geçen hafta yaşanan hadiselerden sonra inşallah bu çalışmaları daha da hızlandıracağız. Son dönemde bazı uluslararası şirketlerin de içinde yer aldığı skandallar bu konuda ne kadar dikkatli ve hassas olmamız gerektiğini göstermiştir. Veri mahremiyetine dair farkındalık yükseldikçe milli teknolojilere yönelim de artıyor. Yabancı uygulamaların kişisel veriler konusundaki çifte standartları BİP gibi milli anlık mesajlaşma uygulamalarının kullanımı yaygınlaşıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu alanda yerli ve milli alt yapımızın gücünü arzu ettiğimiz seviyeye çıkartacağımıza inanıyorum. İnşallah yerlisini, millisini biz de kuracağız. Zaman yakın” diye konuştu.

    “Kaleminin ve mesleğinin hakkını verenlerin sayısı da arttıkça Türk medyasındaki kötü hatıraların izleri de silinecektir”

    Darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir görüntüye sürüklendiğini herkesin hatırladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıcalıklarını kaybedenler rahatsız olsalar da bugün daha renkli, daha demokratik, daha çoğulcu bir medya yapısına sahibiz. Halen eksikliklerimiz elbette var. Bu eksiklikleri de gidermenin yollarını arıyoruz. Kaleminin ve mesleğinin hakkını verenlerin sayısı da arttıkça Türk medyasındaki kötü hatıraların izleri de silinecektir” ifadelerini kullandı.

    Programa TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu katıldı.

  • Netanyahu: “İsrail sağlık ve ekonomi açıdan dünyada korona krizinden çıkacak ilk ülke olacak”

    Netanyahu: “İsrail sağlık ve ekonomi açıdan dünyada korona krizinden çıkacak ilk ülke olacak”

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’i Pfizer-BioNTech tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının yeni sevkiyatının ulaşmasının ardından yaptığı açıklamada, “İsrail sağlık ve ekonomi açıdan dünyada korona krizinden çıkacak ilk ülke olacak” dedi.

    İsrail’de korona virüse karşı aşılamalar devam ederken, Pfizer-BioNTech tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının yeni sevkiyatı İsrail’e ulaştı. Aşıları taşıyan uçak, başkent Tel Aviv’de düzenlenen törenle karşılanırken, uçakta 700 binden fazla aşı dozunun bulunduğu öğrenildi.

    Uçağın karşılama törenine katılan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu yaptığı konuşmada, halkın aşılama oranının artacağını ve aşılamaların önümüzdeki hafta 50-60 yaş arası vatandaşları kapsayacağını belirtti.

    Netanyahu, “Bugünden itibaren aşılama oranını günde 170 bin aşıya çıkarmaya başlayacağız. İsrail sağlık ve ekonomik açıdan dünyada korona krizinden çıkacak ilk ülke olacak” dedi.

    Öte yandan İsrail’de 19 Aralık’tan bu yana korona virüs aşısının ilk dozunu olanların sayısının 1.9 milyona ulaştığı belirtildi.

  • Iğdır Üniversitesi GreenMetric kampüs altyapı sıralamasında Dünya’da 154. Türkiye’de 12. sıraya yükseldi

    Iğdır Üniversitesi GreenMetric kampüs altyapı sıralamasında Dünya’da 154. Türkiye’de 12. sıraya yükseldi

    Çevre duyarlılığı ve kıt kaynakların yönetimi gibi sürdürülebilirlik konularını dikkate alan ve üniversitelerde çevre konusunda küresel farkındalık yaratmayı amaçlayan Dünya Üniversiteleri IU Green Metric ağı “UI GreenMetric World University Rankings” 2020 yılı sonuçları açıklandı.

    Üniversitelerin kampüs ortamı, altyapı yeterliliği, enerji kullanımı, atık yönetimi, su yönetimi, ulaşım ve eğitim gibi faktörleri dikkate alınarak toplamda 6 kategori ve 24 alt kategoride yapılan değerlendirmeler sonucunda Iğdır Üniversitesi Dünya genelinde 2019 yılına göre 105 üniversiteyi daha geride bırakarak genel toplamda aldığı puan ile 562. sıraya yükseldi.

    Dünya genelinde yapılan sıralama sonuçlarının alt kategorilere göre dağılımında Iğdır Üniversitesi kampüs ve alt yapı kategorisinde dünya üniversiteleri arasında 154. sırada yer alırken, enerji kullanımı ve iklim değişikliği kategorisinde 416. ve atık yönetimi kategorisinde ise 413. sırada yer aldı.

    Türkiye genelinde genel toplamda 38. sırada yer alan Iğdır Üniversitesi, sıralama sonuçlarının alt kategorilere göre dağılımında ise; kampüs ve alt yapı kategorisinde Türkiye üniversiteleri arasında 12. sırada yer alırken, enerji kullanımı ve iklim değişikliği kategorisinde 20. ve atık yönetimi kategorisinde ise 29. sırada yer aldı.

    2021 hedefleri belirlendi

    Iğdır Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından elde edilen başarının detaylı SWOT analizleri yapılarak 2021 yılı hedefleri belirlendi. Merkez Müdürlüğünce yapılan açıklamada 2021 yılında; sera gazı emisyonu azaltma programının uygulamaya aktarılması, organik atıkların geri dönüşümü, su geri dönüşüm programı ve atık suların tekrar kullanımı, kampüs içinde araç kullanımının sınırlanması ve mevcut araç park alanlarının azaltılması, kampüs içi ulaşımın bisiklet veya motosikletler ile yapılması ve Bilimsel Araştırma Projeleri bütçesinde sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmalar için özel bütçe tahsisi gibi konulara öncelik verilmesi gerekliliği vurgulandı.

  • Bartın Üniversitesi Dünya’da en yeşil kampüse sahip üniversiteler arasında

    Bartın Üniversitesi Dünya’da en yeşil kampüse sahip üniversiteler arasında

    Bartın Üniversitesi, yükseköğretim kurumlarını çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik alanlarında değerlendiren Green Metric (Yeşil Ölçüm) sıralamasında Türkiye’nin en iyi 11’inci, Dünya’nın 269’uncu yeşil kampüsü oldu.

    Sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konusunda uluslararası bir platform olan Green Metric (Yeşil Ölçüm) Dünya Üniversiteler Sıralaması açıklandı. “Yeşil Üniversiteler 2020” sıralamasında Dünya genelinde 912 yükseköğretim kurumunun değerlendirildiği sıralamaya Türkiye’den 56 üniversite yer aldı. ‘Sürdürülebilir Yeşil Kampüs’ çalışmaları kapsamında birçok alanda önemli çalışmaların yapıldığı Bartın Üniversitesi, Türkiye’nin en iyi 11’inci yeşil kampüsü olurken Dünya’da ise 79 basamak birden yükselerek 269’uncu sıraya yerleşti. Bartın Üniversitesi, Green Metric’in geçtiğimiz yıl yaptığı “Yeşil Üniversiteler 2019” sıralamasında Türkiye’deki 43 üniversite arasından 16’ncı, Dünya’daki 780 üniversite arasından ise 348’inci sırada yer almıştı. Bartın Üniversitesi bir önceki yıla göre hem Dünya genelinde hem de Türkiye genelinde sıralamada yer verilen üniversite sayısı artmış olmasına rağmen sıralamadaki yerini yükseltmeyi başardı.

    “Daha yeşil, çevreci ve sürdürülebilir bir kampüs hayatı hedefliyoruz”

    ‘Sürdürülebilir Yeşil Kampüs’ çalışmaları kapsamında birçok yeniliği hayata geçirdiklerini belirten Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve enerji tasarrufu konularını göz önünde bulundurularak önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi.

    Rektör Uzun, “Yaklaşık 3 yıl önce uygulamaya başladığımız ‘Sürdürülebilir Yeşil Kampüs’ çalışmalarımız devam ediyor. Öğrencilerimize ve gelecek nesillere daha yeşil ve daha yaşanabilir alanlar bırakmayı hedefliyoruz. Üniversitemizde bir yandan sürdürülebilir bir gelecek adına bilimsel çalışmalar yapılırken; diğer yandan da yaşam kalitesi yüksek ve doğa dostu yerleşkeleri ile tüm topluma örnek olmaya gayret gösterilmektedir. Bu doğrultuda tüm dünyadan saygın üniversitelerin katıldığı, sürdürülebilirlikle ilgili konulara dikkat çeken ve çevre bilinci konusunda küresel farkındalık oluşturan Green Metric sıralamasında üst sıralarda yer almaktan mutluluk duyuyoruz. Muhteşem doğasıyla ülkemizin nadide şehirlerinden biri olan Bartın’da üniversitemiz bu kapsamdaki çalışmalarına ara vermeden devam etmektedir” dedi.

    “Yağmur sularının biriktiği doğal bir gölet oluşturduk”

    Kutlubey Kampüsü’nde yağmur sularını biriktirerek doğal bir gölet oluşturduklarını aktaran Rektör Uzun, “Sürdürülebilir peyzaj uygulamalarımız kapsamında kampüslerimizi daha iyi hale getirmek, doğanın güzellikleri arasında bir yaşam alanı oluşturmak ve biyolojik çeşitliliği arttırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda yağmur sularının biriktiği doğal bir gölet oluşturduk. Bu göletimiz kampüsümüze kattığı güzelliğin yanı sıra çim alanlarımızın ve ağaçlarımızın sulanmasında da kullanılıyor. Böylece bir yandan tasarruf sağlarken diğer yandan da ekolojik dengeyi korumuş oluyoruz” diye konuştu.

    “Geleceğe nefes olmaya devam ediyoruz”

    Rektör Uzun, ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ ve ‘Geleceğe Nefes’ seferberliği kapsamında yüzlerce kişinin katılımıyla Kutlubey Yerleşkesinde 4 bine yakın fidan dikildiğini de hatırlatarak “Yeşilin her tonuyla toprağa hayat, öğrencilerimize nefes olacak yeşil kampüs çalışmalarımız kapsamında çalışmalarımıza hız kazandırdık. Bu kapsamda Kutlubey Yerleşkesine kazandırılan 110 bin metre kare yeşil alanı farklı niteliklerde yetişkin 361 ağaçla süsledik ve süslemeye de devam ediyoruz. Ayrıca ‘Geleceğe Nefes’ seferberliği çerçevesinde Bartın’da dikilen 5 bin 48 fidandan 3 bin 925’i Kutlubey Yerleşkemizde toprakla buluşturuldu. Bu noktada Üniversitemize gösterdikleri yakın ilgi ve desteklerinden dolayı Tarım ve Orman Bakanımız Doktor Sayın Bekir Pakdemirli’ye ve ihtiyacımız olduğu her anda yanımızda olarak bizlere destek veren Bartın Valimiz Sayın Sinan Güner’e ile kamu kurum ve kuruluşlardan tüm temsilcilerimize teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.

    “Sıfır Atık Projesi ile geleceğe değer katıyoruz”

    Bartın Üniversitesi yerleşkelerinde uygulanmaya devam eden ‘Sıfır Atık Projesi’ de başarıyla sürdürüldüğünü de ifade eden Rektör Uzun, her yıl yüzlerce ağacın kesilmekten kurtarıldığını vurguladı.

    Rektör Uzun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen “Sıfır Atık Projesi”nin önemine de değinerek “Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde kaynaklarımızı korumak, atıklarımızı kontrol altına almak, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla uygulamaya konulan projeyi oldukça önemli buluyorum. Bu kapsamda Bartın Üniversitesi’nin tüm bileşenleriyle bizler de büyük gayret gösteriyoruz. ‘Sıfır Atık Projesi’ni uygulamaya koyduğumuz 2018 Eylül ayından bu yana geçen sürede 39 ton kâğıt, 26 ton plastik, 9 ton cam, 1 ton metal ve 1 ton bitkisel yağ olmak üzere toplamda 76 ton değerlendirilebilir atık dönüşüme gönderildi. Böylece Üniversitemizin gayretleriyle 661 ağaç kesilmekten kurtarılırken, 1.088 metreküpün üzerinde su ve yaklaşık 310 bin kilowatt enerji tasarrufu sağlandı” dedi.

    “Üniversitemiz yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinde ilk 5’te”

    Bartın Üniversitesi’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Teknik Destek Projesi (YEVDES) kapsamında yapılan değerlendirmede ilk 5’te yer aldığını da kaydeden Rektör Uzun, “Yapılan değerlendirmelerde Üniversitemiz, yenilenebilir enerji (60 üniversite arasında) ve enerji verimliliği projelerinde (63 üniversite arasında) 94 puan alarak ilk 5’te yer almayı başardı” dedi.

    Rektör Uzun, Üniversite bünyesinde adeta bir seferberlik halinde enerji verimliliği konusunda büyük hassasiyet gösterildiğinin altını çizerek “Ülkemizin kalkınmasını her anlamda önceleyen Bartın Üniversitesi ailesi enerji talebindeki hızlı artışın bilincinde olarak, bulunduğu mekânlarda verimlilik ile birlikte tasarrufu önceliyor. Bu doğrultuda AB’nin kaynak verimliliği ilkeleri ışığında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji uygulamalarını destekliyor, sera gazı salınımının azaltılmasını sağlamak için gayret gösteriyoruz. Ülkemizin enerji politikaları ve stratejileri çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızı yenilikçi teknolojilerle de birleştirerek sürdürülebilir bir gelişim hedefliyoruz” diye konuştu.

    Green Metric, Üniversite Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi, üniversite kampüslerindeki sürdürülebilirlik çabalarını dünya çapında değerlendiriyor ve karşılaştırmasını yapıyor. Değerlendirme platformu, Endonezya Üniversitesi tarafından 2010 yılında kuruldu ve her yıl katılımcı üniversitelerin derecelendirmesini yapıyor. Tüm dünyadan saygın üniversitelerin katıldığı, sürdürülebilirlikle ilgili konulara dikkat çeken ve çevre bilinci konusunda küresel farkındalık yaratmayı amaçlayan bir platform olan Green Metric, dünyadaki bütün yükseköğretim kurumlarının katılımına açık. Her yıl farklı ülkelerden pek çok üniversite Green Metric tarafından altyapı, enerji ve iklim değişikliği, atıklar, su kaynakları, ulaşım ve eğitim gibi alanlarda değerlendiriliyor, her değerlendirme alanı için puanlanıyor ve yükseköğretim kurumları bu değerlendirmelerden aldıkları toplam puanlara göre sıralanıyor.

  • Dünya’da bin 65 Türkiye’de 18. sırada

    Dünya’da bin 65 Türkiye’de 18. sırada

    Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bünyamin Şahin, Türkiye’de bir ilk olarak her yıl bin öğrencinin altı ay boyunca istihdama yönelik olarak kariyer geliştirme merkezilerinde eğitimini hedeflediklerini kaydetti.

    Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Kariyer Merkezi (KARMER) tarafından “Kariyer Merkezlerinin Geleceği” çalıştayı açılış programı yapıldı Karadeniz bölgesi üniversiteleri kariyer merkezi yöneticilerinin katılım gösterdiği çalıştayın açılış konuşmasını KARMER Müdürü Doç. Dr. Doğan Bozdoğan yaptı. Bozdoğan’ın konuşmasının ardından kürsüye gelen Rektör Prof. Dr. Bünyamin Şahin, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitenin US News Dünya sıralamasında 1065, Asya sıralamasında 278, Türkiye sıralamasında 18. sırada yer aldığını söyledi.

    Öğrencilere istihdamına yönelik kariyer eğitimi verilecek

    YÖK tarafından düzenlenen “Geleceğin Meslekleri, Mesleklerin Geleceği” projesi hakkında bilgiler aktaran Rektör Şahin, “Türkiye’de bir ilk olarak her yıl bin öğrencinin altı ay boyunca istihdama yönelik olarak kariyer geliştirme merkezilerinde eğitimini hedefliyoruz. Bunun bir tarafında işverenler olacak. Bu anlamda TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Hisarcıklıoğlu özel sektörün ihtiyaçları ve destekleri noktasında yardımcı olacaklar. YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç da YÖK’ün bu projesinde üniversitemizin pilot üniversite olmasını desteklemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ile de görüşmelerimizi yaptık. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer de bize destek vermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bu eğitimlere hem katkı sağlayacak hem de belgelerimiz milli eğitim onaylı olacak. Dolayısıyla bir tarafta üniversite diğer tarafta işveren, YÖK ve MEB olmak üzere Üniversitemiz inşallah birkaç ay içerisinde bu projeyi hayata geçirecek” dedi.

    Açılış konuşmalarının ardından çalıştayı gerçekleştirmek üzere katılımcılar ile birlikte kariyer merkezine geçildi.