Etiket: Döviz

  • Sahte döviz ile telefon almak isterken yakalanan zanlı tutuklandı

    Kocaeli’nin Gebze ilçesinde sahte para ile telefon almak isterken yakalanan zanlı tutuklandı.

    Olay, Hacı Halil mahallesi Yeni Bağdat Caddesi’nde bulunan bir telefoncuda meydana gelmişti. İddiaya göre, mağazaya giren İlhan K. isimli bir şahıs üniversiteyi kazanan oğluna hediye telefon almak istemiş ve bin 900 TL değerinde bir telefon beğenmişti. Telefonu almakta karar veren zanlı ödemeyi Euro olarak yapacağını söylemiş, satış temsilcisinin kabul etmesi üzerine cüzdanından 600 Euro çıkartarak satış temsilcisine vermişti. Paraların sahte olduğu anlaşılınca da İlhan K. dükkandan uzaklaşmıştı. Yapılan ihbar üzerine Gebze Emniyet Müdürlüğü ekipleri, İlhan K.’yı Gebze Eski Çarşı’da bulunan başka bir telefon mağazasında alışveriş yapmak istersen yakalamış ve burada gözaltına alınmıştı.

    Gözaltına alınan zanlı İlhan K. Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğünde tamamlanan işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Adliyeye sevk edilen zanlı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Kebir: ’Trump ile birlikte döviz kuru gevşeyecek”

    Becker Türkiye CEO’su Volkan Kebir, Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin Türkiye için olumlu gelişmelere kapı aralayacağını ve daha yakınlaşılarak ilişkilerin stratejik ortaklığa yakışır bir zemine oturacağına inandığını söyledi. Kebir, bu yakınlaşmanın döviz kurunda gevşemeye neden olacağını belirtti.

    ABD’de 9 Kasım’da gerçekleşen başkanlık seçimlerinden Donald Trump’ın zaferle çıkmasının Türk ekonomisine olan kısa ve orta vadeli etkileri merakla izleniyor. Türk Lirası’nda son bir aydır süren değer kaybının, Trump’ın seçilmesinden sonra hızlanmasını değerlendiren Becker Türkiye CEO’su Volkan Kebir, Türkiye’de pek çok kesimin Donald Trump’ın seçim vaatlerini ve stratejisini yeteri kadar inceleyip yorumlamadığına dikkat çekti.

    Kebir, Trump’ın vergi reformu, asgari ücret, ekonomik büyüme, sosyal güvenlik gibi pek çok başlıkta çok cesur ve iyi planlanıp altyapısı hazırlanmış vaatleri seçmenlerine sunarken; Clinton’ın dış politika ve terör odaklı söylem geliştirmesinin Amerikan halkına çekici gelmediğini söyledi.

    “Dolar kurunun gerçek değeri 3.00 olmalı”

    Trump’ın başkan seçilmesinin, sanılanın aksine Türkiye-Amerika ilişkilerine olumlu yansıyacağını düşündüğünü kaydeden Becker Türkiye CEO’su Volkan Kebir, şöyle devam etti:

    “ABD ekonomisi tüketim odaklı bir ekonomi olmaktan çıkıyor, üretime ağırlık veren bir yapıya kavuşuyor. FED’in faiz artıracağına ilişkin beklentilerin temelinde de ABD ekonomisindeki bu hızlı iyileşme yatıyor. Amerika, kaya gazı yataklarını devreye alması ve enerjide ithalata bağımlılığını büyük ölçüde azaltması ile rekabetçi bir yapıya kavuştu. Önümüzdeki yıllarda bu trendin devam edeceğini öngörüyoruz. Trump’ın seçim sürecinde tepki toplayan bazı söylem ve eylemleri olmasaydı, Clinton ile aradaki fark eminim çok daha fazla olacaktı. ABD halkı artık çocuklarının Ortadoğu ya da Afganistan bataklığında ölmesini kabul etmiyor. Trump’ın dış politikaya ilişkin bakışı bu açıdan da önemli. İşin bir de siyasi boyutu var. Obama yönetiminin 15 Temmuz darbesi ve teröristbaşı Fethullah Gülen’in iadesi konusunda sergilediği çelişkili ve stratejik ortaklığa sığmayan tutumunun, Trump yönetimince paylaşılmadığını gösteren açıklamalar umudumuzu artırıyor. Türkiye ve ABD yönetiminin birbirini daha yakından tanıması ile ilişkilerin stratejik ortaklığa yakışan bir zemine oturacağını, bu durumun döviz kurunda gevşemeye neden olacağını söylememiz mümkün. 3,25 TL’lik Dolar kuru seviyesinin reel olmadığını, kurun gerçek değerinin 3,00-3.10 bandında olması gerektiğini düşünüyorum.”

  • Eskişehir’de Döviz Bürosunda Hırsızlık Girişimi

    Eskişehir’de gece saatlerinde bir döviz bürosuna hırsız girdi.

    Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde Hamamyolu Caddesi üzerinde bulunan bir döviz bürosuna hırsızlık amaçlı kişi veya kişiler girdi. İçeride bir müddet kalan hırsızlar, eli boş geri çıktı. Çalışanlar, sabah büroyu açmak için geldiklerinde, işletmeye hırsız girdiğini anlayarak durumu polis ekiplerine bildirdi. Ekipler tarafından yapılan incelemeler sonucunda ise hırsızlık girişiminde herhangi bir zararın olmadığı öğrenildi.

    Olay yerine gelen polis ekipleri olayla ilgili çalışma başlattı.

  • Karaçak: “Turizmdeki Döviz Açığını Mobilya Sektörü Kapatabilir”

    LODA Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Karaçak, “Tüm ihracatçı sektörler, katma değer üretmeye, tasarıma, uluslararası arenada markalaşmaya ve Türkiye markasının algısını kuvvetlendirecek etkili iletişim çalışmalarına ağırlık verirse Rusya’nın ambargosu sonucu kaybettiğimiz döviz kısa sürede ülkemize geri kazandırabiliriz” dedi.

    Rusya’nın Türkiye’ye yönelik uyguladığı ambargo, pek çok sektörü olumsuz etkilemeye başladığını belirten Loda Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Karaçak, turizm sektörüne yönelik destek paketlerinin uygulamaya konulduğu şu günlerde yaşanan döviz kaybının, diğer sektörlerce kapatılabileceği ve bunda da mobilya sektörünün öncü bir görev üstlenebileceğini söyledi. Karaçak, “Tüm ihracatçı sektörler katma değer üretimine, özgün tasarıma ve uluslararası pazarda markalaşmaya ağırlık vererek başta turizm olmak üzere pek çok sektörde Rusya ambargosu sonucu meydana gelebilecek döviz kaybını telafi edebilir” diye konuştu.

    Rusya krizi nedeniyle Türkiye’nin sadece turizmdeki yıllık gelir kaybının 8,5 milyar doları bulacağı yolundaki iddiaları değerlendiren Karaçak, “Bu açığı hali hazırda 2,4 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Türk mobilya sektörü, 2023 hedefi olan 10 milyar dolar olan ihracat hedefine ulaştığında hemen hemen telafi etmiş olacak” dedi.

    “ARTIK GELİŞMİŞ ÜLKELERE MOBİLYA ÜRETİYORUZ”

    Sektörün ülke ekonomisine etkisine değinen Karaçak, “Mobilya sektörü, ithalatı en az olan sektör olmakla birlikte, en fazla istihdam oluşturan sektörlerin başında geliyor. Türkiye’nin mobilya ihracatı ise, mevcut üretimin yüzde 20’sini oluşturmakla birlikte, yüzde 80 oranında kar üretmekte. Sektör, ülke ekonomisine ciddi bir kaynak girdisi sağlıyor. Bugün dünyada söz sahibi olan ülkelerde de mobilya sektörü, ekonomiyi domine eden sektörlerin başında geliyor” ifadelerini kullandı.

    Loda Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Karaçak, “Hızlı tüketim grubuna dahil olan mobilyalarda, artık tasarım, yenilik ve kalite ön planda. Ucuz iş gücüne sahip Çin ile mücadele noktasında da odaklanmamız gereken şey, yine bu üç kavram; yani tasarım, yenilik ve kalite. Söz konusu konulara odaklanılması halinde, Türkiye mobilyanın üretim üssüne dönüşebilir. Kuzey Irak, Bağdat, Azerbaycan, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Arabistan, İran, Afrika ve Balkan ülkeleri gibi belli başlı pazarlarda varlığımızı koruyor ve sürdürüyoruz. Şu an en çok önemsediğimiz ve odağımıza aldığımız pazarlar ise, Amerika ve Asya. Fuarlar aracılığıyla Türk mobilyasını tanıtma gayretindeyiz. En kısa zamanda meyvelerini toplamaya başlayacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

  • Döviz Altına Göre Daha Riskli

    Yatırım kararı vermenin iyice zorlaştığı, ihracat rakamlarının düştüğü bu günlerde, İzmir’de özel bir üniversitesinin Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Durmuş Özdemir, yatırımcılara ve ihracatçılara önerilerde bulundu.

    Özdemir, özellikle son dönemde yaşanan gelişmelerin yatırım tercihlerinin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurduğunu belirterek, “İhracatçılar dövize endeksli iş yapmamalı ve Rusya dışındaki olasılıkları artırma çabasında olmalı. Küçük yatırımcılar ise borsa ve özellikle hisse senedine yatırımı 2016 için düşünmesin. Döviz altına göre daha riskli, ancak hisse senetlerine göre daha az risk taşıyor. Altın, normal koşullarda zirvesine ulaşmak üzere olsa da koşullar pek normal değil. Unutulmaması gereken konu, altındaki bu durumun, siyasal gelişmelere çok duyarlı olması ve her an tersine çevirebilme ihtimali” diyerek uyarılarda bulundu.

    Geçen Ocak ayında, ihracatın yüzde 21,17 azalarak 9 milyar 599 milyon dolara, ithalatın da yüzde 19,57 azalarak 13 milyar 366 milyon dolara gerilediğini belirten Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Durmuş Özdemir, “Rakamlara baktığımızda dış ticaret hacminin yüzde 20, dış ticaret açığının yüzde 15 azaldığını görüyoruz. Bu rakamlar pozitif gibi gözüken boyutu, dış ticaret açığının azalması. Düşündürücü boyutu ise dışarıya satabildiğimiz üründe, neredeyse dörtte bir oranında bir azalma olması. İthalata bağlı ihracatı ile ciddi bir yapısal sorun barındıran dış ticaretimizdeki bu daralma, eğer alternatif pazarlar bulunamazsa içeride ciddi bir üretim azaltılmasını doğuracaktır” dedi.

    Dış ticaretteki daralmanın önemli bir nedeninin Rusya ile yaşanan krize bağlı olarak iki ülke arasındaki ticari ilişkilerdeki azalma gibi görünse de tek gerekçenin bu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Durmuş Özdemir, “Ekonomik gidişatın aşağı yönlü olması gerçeğinden hareketle, bu aşağı yönlü eğilimin nedenleri sadece ekonomik parametrelerden kaynaklanmıyor. Siyasal parametreler de ekonomik değişimleri tetikleyen önemli bir role sahip. Her şeyden önce 2016 yılının hisse senetleri açısından çok riskli ve tehlikeli bir yıl olacağı aşikar. Gelişmekte olan piyasalara son 10 yılda akan sıcak para eğilimlerinin artık tersine döndüğünü gözlemliyoruz. Finansal piyasalardaki türbülansın da altın ve gümüş talebini ciddi olarak arttırdığını görüyoruz” diye konuştu.

    ALTIN NEDEN ARTIYOR

    Altın fiyatlarındaki son dönemde yaşanan artışa dikkat çeken Özdemir, “Bu hafta biraz yavaşlasa da altın fiyatının zirvelere çıktığı herkesçe malum. Altın fiyatlarını artıran aslında dört önemli neden var. Birincisi, fiyat yükselmesi beklentisi sonucu altına olan yatırım getirisinin arttığının gözlenmesi. İkincisi; güvensiz, riskli ortamda sermaye, kendisine güvenli liman buluncaya kadar altının güvenli liman oluşturması. Üçüncüsü; sermaye kaçışı ile birlikte, kaçamayan yatırımcıların altına sığınmak zorunda kalışları. Dördüncüsü ise bugüne kadar merkez bankası rezervlerinde diğer ülkelere göre pek fazla altın tutmayan Çin ve Rusya’nın da 2015’de altın rezervine yönelmeye başlaması. Örneğin, ABD Merkez Bankası’nın rezervlerinin yüzde 72’sini altın oluştururken Çin’de yüzde 2 Rusya ise bu oran yüzde 13” diyerek altın fiyatlarındaki artışın nedenlerini sıraladı.

    Türkiye’de altın fiyatları artışında, ikinci seçeneğin son haftalarda önem kazandığını kaydeden Durmuş Özdemir, şunları söyledi: “Bu bağlamda, Türkiye ile Rusya arasındaki tansiyonun yükselmesi, Suriye’de yaşananlar, ekonomik riski artıran ciddi etkenler. Güvensiz ve riskli ortamı oluşturan tabii ki sadece siyasal risk artışı değil, küresel anlamda finansal ve bankacılık sistemine olan güvenin azalması da önemli bir etken. Küresel sermaye akışları açısından asıl sorun bu. Bunun yarattığı sonuç, Türkiye’de döviz konusunda da güven sorunu doğururken altının peşine takılanları artırıyor. Unutulmaması gereken önemli konu ise altındaki bu durumun siyasal gelişmelere çok duyarlı olması ve her an tersine çevirebilme ihtimali.”

    İHRACATTA YENİ PAZARLAR

    Türkiye’nin ihracatta son yıllarda ülke sayısını artırsa da hâlâ belirli pazarlara bağımlı olduğunu söyleyen Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İhracatta pazar çeşitliliğimizi artırılmalıyız ki belirli bir bölgede bir siyasi istikrarsızlık veya ekonomik durgunluk meydana geldiğinde bu durum ihracatımızı etkilemesin. Rusya örneği ortada. Diğer taraftan, ihracat düşüşüne ekonomik değeri yüksek ürünlerde ihracat artışını sağlayarak karşı koymak gerekiyor. Uluslararası rekabette güç kazanmak ve ekonomiyi istikrarlı bir şekilde büyütmek için imalat sanayinin milli gelir içindeki payının artması gerekli. Bunun yolu da sanayinin ve ihracatın katma değerini arttırmaktan geçiyor. Yüksek katma değerli üretim ve ihracata dayalı büyüme modeli, Türkiye’nin gündeminde üst sıralarda yer almalı. Bu dönemde ihracatçılar, dövize endeksli iş yapmamalı ve Rusya dışındaki olasılıkları arttırma çabasında olmalı.”

    Küçük yatırımcıların borsa ve özellikle de hisse senedine yatırımı 2016 için düşünmemeleri gerektiğini anlatan Özdemir, “Döviz, altına göre daha riskli, ancak hisse senetlerine göre daha az risk taşıyor. Altın, normal koşullarda zirvesine ulaşmak üzere olsa da koşullar pek normal değil. Unutulmaması gereken konu, altındaki bu durumun, siyasal gelişmelere çok duyarlı olması ve her an tersine çevirebilme ihtimali” diye konuştu.