Etiket: Döviz

  • MÜSİAD Genel Başkanı Olpak’tan döviz değerlendirmesi

    Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, “Dış dünyada değer kazanan bir dolar varsa, sizin Türkiye olarak tek başınıza bunun karşısında direnmeniz çok kolay değil” dedi.

    Manisa’da MÜSİAD 3. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. Manisa Anemon Otel’de gerçekleştirilen genel kurula, Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Şule Uygur, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Ahmet Öztürk, MÜSİAD Manisa Şube Başkan adayı Mehmet Reşit Ürper ve üyeler katıldı. Genel kurulun Divan Başkanlığına Mustafa Akgül, Mecit Tepeköylü, Onur Günay seçildi. Mevcut Başkan Ahmet Öztürk’ün aday olmadığı genel kurula adayı Mehmet Reşit Ürper’in hazırladığı tek listeyle girildi.

    Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Ahmet Öztürk, daha öncesinde aday olmayacağını hatırlatarak, yeni yönetime başarılar diledi. Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan ürünlerin başında katma değerli ürünlerin geldiğini belirten Öztürk, “Dünyada kabul gören çok fazla yazılım var. Bunlardan bazıları bildiğiniz facebook, twitter ve youtube gibi yazılımlar bazı ülkelerin ticaret hacimlerinden bile fazla büyüklükte. Ben zaten bunlardan hiç bahsetmiyorum. Son zamanlarda ortaya atılan, yeni çıkan bir yazılım; mobil ortamda transfer hizmeti sağlayan bir yazılım ülkemizde yeni yeni kullanılmaya başlandı. Dünyada da kullanımı artmaya başladı. Sadece bu yazılımın şu anki değeri 50 milyar dolar. 50 milyar dolar bizim son yıllarda yaptığımız dev projelerin hepsinin üst üste koyduğumuzda 50 milyar dolar yapmıyor. Yaptığımız çabaların çok verimli bir şekilde olması ve bizi gelişmekte olan ülkeden, gelişmiş ülke statüsüne çıkarmak için bu tarz projelere ihtiyacımız var. İçi boş sesli sözlerden ziyade biz gerçek milliyetçiliğin bu ve bunun gibi projeler olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

    Öztürk ayrıca MÜSİAD Manisa Şube Başkanlığına aday olmayacağı için bundan sonraki süreçte katma değerli ürünler üretmek için proje hazırlayacaklarını ve uluslararası geçerliliğe sahip bir yazılımı piyasa sürme çalışmaları içerisinde bulunacaklarını söyledi.

    “Bu zor zamanlarda iş adamlarına sorumluluk düşüyor”

    Genel kurulda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise son zamanlarda artan terör olaylarına değinerek, “Yılın son gününde İstanbul, sonra perşembe gününde İzmir derken dün de Gaziantep saldırılarını gerçekleştirdiler. Maalesef terörün bu noktadaki amacı bizi birbirimize düşürme çabası, güven duygusunu kaybolması üzerine bir çalışma içerisine giriyorlar. Bize göre buna verilecek en güzel cevap birbirimize daha sıkı sarılmaktır. Bu zor zamanlarda iş adamları olarak bizlere de ayrı sorumluluklar düşüyor. Bu sorumluluğu biz farklı zamanlarda her ne pahasına olursa olsun direnmeye, büyümeye devam etme sorumluluğu olarak ifade ettik. Biliyoruz ki gerçek başarılar, koşullar sayesinde değil koşullara rağmen kazanılıyor. Ben bunu da sağlayacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.

    İş adamlarından ’Anayasa’ yorumu

    Türkiye’deki kuvvetler ayrılığı sisteminin işlemediğini söyleyen Genel Başkan Olpak, “Diyoruz ki; Türkiye’de kuvvetler ayrılığı denen bir sistem var. Ama sisteme baktığımızda kuvvetler ayrılığı yok bir kuvvetler karmaşası var. Cumhurbaşkanı ilk defa halk tarafından seçildikten sonra bu sistem mutlaka değiştirilmeli demiştik. Bugün yapılmaya çalışılan aslıda bu. Elbette kararı önce meclis verecek. Meclisten geçerse de millet karar verecek. Mecliste referandum sürecinin salimen milletimizin hayrına tamamlanmasını, asıl amacın Türkiye’nin önünde gelişmeyi engel olan unsurların bu şekilde aşılacağının ifade edildiği bu ortamda; engellerin aşılarak bizim de iş adamları olarak daha fazla çözüm odaklı işlere odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerinde bulundu.

    Olpak doların yükselişini değerlendirdi

    MÜSİAD olarak bu zamana kadar kur tahmininde bulunmadıklarını ve kur tahmininde bulunmanın sağlıklı olmadığını sözlerine ekleyen Olpak, dövizdeki önlenemez yükselişi değerlendirdi. Doların sadece Türk Lirası karşısında değil, diğer para birimlerinde de yükselişte olduğunu belirten Olpak, “Dış piyasalarda doların ağırlıklı olarak değer kazanması sadece Türk lirası karşısında değil bütün para birimleri karşısında değer kazanıyor. Elbette Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar bir miktar bunu etkiliyor. Ama böylesi bir ortamın içerisinde ne geçmişte ne bugün bir kur tahmininde bulunmadık. Ama sanayicimize söylüyoruz, hangi para biriminden geliriniz varsa o para biriminden borçlanırsanız kur oynamalarından en az etkilenirsiniz. Bu sanayicimize ve tüccarımıza söylediğimizdi. Elbette bunun ilerisinde hem ithalatı hem ihracatı etkiliyor. Hükümet noktasında alınabilecek tedbirler varsa hem Merkez Bankası hem de ekonomi yönetiminden o tedbirlerin alınmasını bekliyoruz. Bunu net bir kur tahmini olarak söylememiz doğru değil. Dün Merkez Bankası yeni bir açılımda bulundu. Bunun yansımasını hemen görmeyebiliriz ama rakamı ben küçümsememek gerektiğini düşünüyorum. Sadece faiz bazında değil ama piyasaya verilecek likidite bazında belirli bir ölçüde müdahale olabileceğini düşünüyorum. Ama sadece müdahalelerle bir yere gitmenin mümkün olmadığını da söyleyeyim. Dış dünyada değer kazanan bir dolar varsa, sizin Türkiye olarak tek başınıza bunun karşısında direnmeniz çok kolay değil” diye konuştu.

    “Referandumun tamamlanması iç piyasaları rahatlatacaktır”

    Doların dış piyasadaki hareketleriyle ilgili Türkiye’nin yapabileceği bir şeyin olmadığını söyleyen Olpak, “Kendi içimizdeki faktörlerden etkilenen kısmını referandum sürecini tamamladığımızda biz o noktada herhalde gidermiş oluruz diye düşünüyorum. İçeride insanların kafalarında soru işareti kalmayacaktır herhalde. O anlamda bakıldığında meclisteki ilk görüşmelerin birinci maddesi geçmiş durumda. Bakıldığında meclis ayağında en azından sıkıntı olmayacakmış izlenimini ilk aşamada değerlendirebiliriz. Bu noktada da salimen 3 aylık süreci de hızlı bir şekilde geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.

    “Referandum mali bir yük getirmez”

    Referandumun mali bir yük getireceği yorumlarına cevap veren Olpak, “Türkiye bir referandumun maliyetini kat be kat cebinden karşılayabilecek güçtedir. Onları biz yük olarak değerlendirmiyoruz. Asıl olan çözüm odaklı olmamızdır. Türkiye’nin önündeki sorunlara çözüm bulmak açısında bir anayasa değişikliğini konuşuyorsak, 4 seçim yaşadık biz. Ekonomimiz o seçimlerin mali yükünden hiç de etkilenmeden yoluna devam etti. Referandumun da mali anlamda bizi etkilemez. Onun altından kalkarız. Yeter ki istikrarımızı koruyucu çözüm odaklı çalışmalarımıza bizi odaklayan bir sonuç elde edelim” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından Olpak, Mevcut Başkan Ahmet Öztürk ve yeni seçilen Başkan Mehmet Reşit Ürper’i tebrik etti, yeni üyelerine rozetlerini taktı.

  • ’Döviz bozdurma’ çağrısına fuar tasarımcılarından destek

    Ekinexpo Yönetim Kurulu Başkanı Tacettin Ekinci, Türkiye’deki esnaf ve sanatkarların kendi çabaları ile başlatmış oldukları kampanyaya fuar stand tasarım ve uygulama sektörü olarak destek verdiklerini açıkladı. Ekinci, “Tasarım uygulamalarında müşterilerimize bundan böyle Türk lirası teklifi veriyoruz. Ekinexpo’da yabancı para kullanımı sona erdi” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dövizleri bozdurup Türk Lirası ve altına yatırım yapın” çağrısına Fuar tasarımcılarından destek geldi. Ekinexpo Yönetim Kurulu Başkanı Tacettin Ekinci yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanımızın yaptığı çağrının ardından ülkenin her yerinde esnaf ve sanatkarlarımızın kendi gayretleri ve kendi çabaları ile başlatmış oldukları kampanyaya Fuar stand tasarım ve uygulama sektörü olarak bizlerde destek veriyoruz. Tasarım uygulamalarında müşterilerimize bundan böyle Türk lirası teklifi veriyoruz. Ekinexpo’da yabancı para kullanımı sona erdi” dedi.

    Ekinci, doların yükselişinin Türkiye ile alakalı olmadığı kanaatinde olduklarını belirterek “Önceki yıllarda bütün dünyada yaşanan küresel krizden Türkiye olarak bu kadar etkilenmedik. Çeşitli petrol krizleri oldu ama dolarda bir yükseliş görmedik. Şuanda dünya ekonomisinde kriz denecek hiçbir bir şey yokken Türkiye’de doların bu şekilde yükseliyor olması manidardır. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi dolardaki aşırı dalgalanma Türkiye’ye ekonomik yönden bir darbe vurabilmenin gayreti ve amacıdır. Bu dalgalanmanın kimlere ve neye hizmet ettiğini ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Suriye 6 yıldır savaşta olan bir ülke ve 6 yıldır savaşta olan bu ülkenin Türk parası karşısında bu günlerde değer kazanması da son derece manidar” şeklinde konuştu.

  • GİMDER’den döviz bozduranlara, döviz satım belgesi uyarısı

    Gelir İdaresi Müdür ve Müdür Yardımcıları Derneği (GİMDER), vatandaşları, döviz bozdururken alınması gereken belgeler konusunda uyardı.

    GİMDER Genel Başkanı Ali Mendili tarafından yapılan yazılı açıklamada, 15 Temmuz sonrası ülke ekonomisi üzerinde oynanan oyunlara set çekmek isteyen vatandaşların döviz alış ve satışlarında düzenlenen döviz alım ve satım belgesinin Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alındığı belirtildi.

    Açıklamada, “213 Sayılı Vergi usul Kanunu gereğince düzenlenen 226,379 ve 385 Nolu Vergi Usul Kanunun Genel Tebliğlerinde ise döviz alım-satımına yetkili işletmelerin belge düzenine ilişkin uyması gereken açıklamalara yer verilmiştir. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine kampanyaya destek veren tüm kişi ve kurumların kendilerine verilen belgelerin aşağıda örneği bulunan Maliye Bakanlığı ambleminin yer aldığı ‘’ Döviz Satım Belgesi’’ ibaresinin bulunduğu belgelerin düzenlenip düzenlenmediğini kontrol etmesi gerekmektedir. Döviz alım satım yetkisi bulunan firmanın aynı zamanda kıymetli maden işlerinin de bulunması halinde bu belge ‘Döviz ve Kıymetli Maden Satım Belgesi’ adıyla da düzenlenebilecektir. Böylelikle bu kampanya ile birlikte işletmelerin işlem hacminin ne kadar arttığı vergi dairesi ve ilgili işletmelerin muhasebe kayıtlarından kolayca tespit edilebilecektir. Halen yürürlükte olan mevzuata göre ise döviz alım satım işlemlerinin toplam tutarı döviz büroları tarafından kambiyo satış bedeli olarak Banka Muameleleri Vergisi Beyannamesiyle beyan edilmekte ancak bu alım satım işlemlerinden dolayı herhangi bir banka muamele vergisi alınmamaktadır. Böylesi önemli bir kampanyada büyük rol üstlenen döviz bürolarının daha sonra cezai bir yaptırımla karşı karşıya kalmaması için döviz bürosu sahiplerinin de yasalarca tanzimi zorunlu bu belgelerin düzenlenmesi konusunda azami dikkat göstermesi önem arz etmektedir. Bu vesileyle bu çağrıyı yapan başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere destek veren tüm siyasilere, ticari işlemlerini Milli Paramız Türk Lirası ile yürütmek için karar alan tüm işletmelerimize, ülkemizin ekonomik refahı ve tam bağımsızlığı için dolar bozdurarak katkıda bulunan tüm vatandaşlarımıza, tüm kurum ve kuruluşlara teşekkürümüzü sunarız” denildi.

  • MÜSİAD’dan döviz bozdurma kampanyasına destek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısına MÜSİAD’dan da destek geldi.

    11 bini aşkın üyesi ve 60 bin üye işletmesiyle Türkiye’nin en yaygın sivil toplum örgütlerinden biri olan MÜSİAD, bütün üyelerini TL kampanyasına destek olmaya çağırdı. MÜSİAD İnegöl Şubebi Başkanı Halil Malkaç, dövizin bugünkü durumuna küresel dalgalanmaların yanı sıra manipülatif hareketin de sebep olduğunu söyleyerek, “Bugün ülkemizde döviz piyasalarında yaşananlara baktığımızda, kısa ve orta vadede atılacak adımları iyi planlayarak, gerekenleri hızla yapmanın ve kamuoyuna iyi anlatmanın önemli olduğunu görüyoruz. Dövizde yaşadığımız dalgalanmaların sadece küresel kaynaklı olmadığı, ancak ülkemizin mali alt yapısından da kaynaklanmadığı açıkça ortadadır. Manipülatif bir hareketle karşı karşıyayız. Bu manipülasyona sebep olanlara müeyyide uygulanması ve yurt içinde TL’ye değer kaybettirmeyi hedefleyenlerin ellerinden de bu fırsatı almamız gerekiyor” dedi.

    Bugün Türkiye’de kötü bir tablo olmadığını belirten Halil Malkaç, “Tasarruflarımızı TL ile yapalım. ‘Dövizini bozdur, oyunu boz’ kampanyasına sahip çıkalım. MÜSİAD olarak bu çağrıyı destekliyor, üyelerimiz ve vatandaşlarımızı da destek olmaya çağırıyoruz. Bunu öncelikle yapması gerekenlerin başında kamu kurum ve kuruluşları gelmektedir. Firmalara her zamanki tavsiyemiz olan hangi para biriminden gelirin varsa, o para biriminden borçlan çağrımızı yineliyoruz. Yurtiçindeki döviz manipülasyonuna engel olalım. Yurt içinde döviz manipülasyonu yapanlar varsa, BDDK, Merkez Bankası ve yetkili kurumlar bunu tespit edip gerekeni yapabilecek altyapı ve yetkiye sahiptir. Gereken yapılmalıdır. Döviz/TL parite değişiminin bir ayağı da TL’dir. O halde, manipülasyona fırsat sağlayabilecek bir TL imkânı oluşturulmamalıdır. Kamu kurumları özellikle bu dönemde önceliği kamu bankalarına vererek mevduatlarına yüksek faiz elde etme yarışını bırakmalıdır. Bu mevduata, enflasyonu geçmeyecek, hatta bir miktar altında kalacak bir faiz tahdidi getirilebilir. Bu mevduatın vadeleri en az 6 ay olacak şekilde hızla yenilenmelidir. Mevduat karşılığı promosyon alımları derhal durdurulmalıdır. Kamu, özel sektör ve fert ayrımı yapılmadan 6 ay ve daha uzun vadeli TL mevduata yüzde 10’luk gelir vergisi stopajı bu dönemde sınırlanmalıdır. Bunların yapıldığı bir süreçte Merkez Bankası da faiz artırımı konusunda daha dikkatli olmalıdır” diye konuştu.

  • Bakan Özlü: “Döviz kurundaki artışın ekonomiye etkisini en aza indireceğiz”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Birkaç haftadır, döviz kurundaki yükselişe odaklandık kaldık. İnşallah, Perşembe günü, son dönemdeki gelişmelerle ilgili aldığımız tedbirleri açıklayacağız. Bu tedbirlerle, döviz kurundaki artışın ekonomiye etkisini en aza indireceğiz. Küresel bir ekonomideyiz. Dünyadaki gelişmeler, diğer birçok ülkede olduğu gibi, bizde de bazı dalgalanmalara neden olabiliyor” dedi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Uluslararası İstanbul Plastik Endüstrisi Fuarına katıldı. Beylikdüzü’nde düzenlenen fuarda katılımcılara seslenen Bakan Özlü, “Plastiklerin hayatımızdaki rolü ve ağırlığı her geçen gün artıyor. Teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, plastik ürünler çok daha geniş bir sahada uygulama alanı buluyor. Geçmiş dönemlerde demirin, tahtanın, camın üstlendiği rolleri artık plastikler de ifa edebiliyor. Bir ekonomi için her sektör önemlidir, her ürün değerlidir. Ancak bazı sektörler ve bazı ürünler, diğer sektörlerinizin başarısını da etkiler. Mesela makine sektöründe iyiyseniz, bu makineleri kullanan diğer birçok sektörde de rekabet avantajı elde edersiniz. Günümüzde plastiklerin de böyle bir fonksiyonu bulunuyor. Hafif, çok yönlü ve dayanıklı plastikler; diğer birçok sektöre girdi teşkil ediyor. Dünyada plastik talebinin her yıl yüzde 4 civarında artıyor olması, bu sözlerimizi teyit ediyor” diye konuştu.

    “Türkiye, dünyanın ve Avrupa’nın en büyük plastik üreticileri arasında”

    Türkiye’nin miktar bazında bakıldığında dünyanın ve Avrupa’nın en büyük plastik üreticileri arasında olduğunu söyleyen Bakan Özlü, “Türkiye’nin plastik üretiminde de olumlu diyebileceğimiz bir eğilim olduğunu görüyoruz. GBS verilerine göre, 2015 yılında ülkemizde kauçuk ve plastik sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı 10 bin 390’dır. Toplam 201 bin kişiye istihdam sağlayan bu firmaların faaliyet karlılığı yüzde 7,9’dur. Plastik üretimimiz, 2002’den sonra, dünya ortalamasından ortalama 3 kat daha hızlı büyüdü. Türkiye, miktar bazında baktığımızda, dünyanın ve Avrupa’nın en büyük plastik üreticileri arasındaki yerini aldı. 2015 yılında, 33 milyar dolar değerinde 8,6 milyon ton plastik mamul ürettik. 2,9 milyar dolar ithalata karşılık 4,3 milyar dolar ihracat yaptık. Yani plastik sektöründe dış ticaret fazlası verdik. 2015 yılında, ihracatımızda bir miktar düşüş yaşandı. Ancak bu düşüş, miktardan ziyade fiyatlardaki düşüşten kaynaklandı. Plastik sektörünün petrokimya endüstrisine bağımlı olması, sektörün yerlilik oranını ve karlılığını artırma noktasında bir sorun oluşturuyor. Bu noktada bize düşen, daha nitelikli ürünler üretmektir. Kısa dönemde girdi yapısını değiştirme ihtimalimiz yok” şeklinde konuştu.

    “Her firmanın kendi ölçeğinde bir Ar-Ge veya tasarım merkezi kurması gerekir”

    Bakan Özlü Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin önemine dikkat çekerek, “Ar-Ge ve tasarım yoluyla çıktılarımızı daha yüksek katma değerli hale getirebiliriz. Bakınız, 2015 yılında ihracat ettiğimiz bir kilogram plastik için 2,75 dolar gelir elde etmişiz. Doğrusu bu rakamı yeterli bulmuyoruz. Bu rakamı artırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Plastik sektörümüz, üretim konusunda gösterdiği başarıyı artık Ar-Ge konusunda da göstermelidir. Sektörün ve PAGEV gibi sektör temsilcilerinin bu konuda bizimle aynı fikirde olduklarını biliyorum. Bu açıdan, PAGEV’in Plastik Mükemmeliyet Merkezi kurmak için attığı adımı çok önemsiyorum. 18 Ağustos’ta bu merkezle ilgili bir protokol imzalamıştık. KOBİ düzeyindeki firmaların mevcut bilgi ve teknoloji seviyeleriyle gerçekleştiremeyecekleri Ar-Ge projeleri, bu merkezde ortaklık kültürü içinde yapılabilecek. Bu açıdan büyük önem taşıyan bu merkezle ilgili çalışmaları hızlandıralım. Ancak Plastik Mükemmeliyet Merkezi tek başına yeterli olmaz. Her firmanın da kendi ölçeğinde bir Ar-Ge veya tasarım merkezi kurması gerekir. Artık 15 kişiyle Ar-Ge Merkezi kurabiliyorsunuz.10 kişiyle de Tasarım merkezi kurabiliyorsunuz. Bu merkezlerde gerçekleştirdiğiniz projelerle ilgili çok ciddi desteklerden yararlanabiliyorsunuz. Protokol töreni için buluştuğumuzda sektörün Ar-Ge Merkezi sayısını az bulmuş ve yadırgamıştım. Artık bahane veya mazeret kalmadı. Plastik sektörümüz, Ar-Ge Reform Paketi’nin getirdiği avantajlardan istifade etmeli, daha fazla Ar-Ge merkezi kurmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Döviz kurundaki artışın ekonomiye etkisini en aza indireceğiz”

    Birkaç haftadır, döviz kurundaki yükselişe odaklanıldığını söyleyen Bakan Özlü sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu söylediklerim, aslında sadece plastik sektörü için değil, tüm sektörlerimiz için geçerlilik taşıyor. Sanayi üretiminin kalitesini artırmak, ülkemizin ekonomik hedeflerine ulaşmamızda kilit noktadır. Bakınız, birkaç haftadır, döviz kurundaki yükselişe odaklandık kaldık. Dövizdeki gelişmeler elbette çok önemli. Ekonomi yönetimi olarak, bu gelişmeleri elbette yakından takip ediyoruz. İnşallah, Perşembe günü, son dönemdeki gelişmelerle ilgili aldığımız tedbirleri açıklayacağız. Bu tedbirlerle, döviz kurundaki artışın ekonomiye etkisini en aza indireceğiz. Burada esas önemli olan husus, bizim orta ve uzun vadeli hedeflerimizi muhafaza etmemizdir. Ana gündemimiz olan yatırım, üretim, ihracat ve teknolojinin önündeki yapısal problemleri çözmemizdir. Küresel bir ekonomideyiz. Dünyadaki gelişmeler, diğer birçok ülkede olduğu gibi, bizde de bazı dalgalanmalara neden olabiliyor. Bu tür gelişmelerden en az seviyede etkilenmek için, üretimin kalitesini artırmalıyız.”

    “Bugünlerde ülkemiz hakkında bir algı operasyonu yürütüldüğünü görüyoruz”

    Türkiye hakkında özellikle batı tarafından bir algı operasyonu yürütüldüğünüsöyleyen Bakan Özlü, “Dünya piyasalarının her koşulda talep edeceği ve kolay kolay alternatifini bulamayacağı ürünler üretebilmeliyiz. Böyle bir üretim yapısına geçebilirsek, küresel gelişmelerden yine etkileniriz, ama daha az etkileniriz. İşte Plastik Mükemmeliyet Merkezini kurmamız bu yüzden önemlidir. İşte Ar-Ge ve tasarım merkezleri bu yüzden önemlidir. Yine sizlerle birlikte hayata geçirmeye çalıştığımız Oyuncak OSB projesi de bu yüzden önemlidir. Oyuncak pazarına baktığımızda çok ciddi avantajlarımız olduğunu görüyoruz. Bu pazarın ihtiyacını yerli üretimle karşılamak, başta plastik olmak üzere diğer birçok sektörümüze de güç katacaktır. Bu konuda da sanayicilerimizden daha kararlı ve cesur bir duruş beklediğimizi ifade etmek isterim. Son olarak, buradaki yabancı dostlarımıza da kısaca seslenmek istiyorum. Türkiye, güçlü ekonomisiyle, coğrafi konumuyla, iç ve dış pazar şartlarıyla, sanayileşme seviyesiyle ve demokrasi kültürüyle, dünyanın en önemli üretim merkezlerinden birisidir. Bugünlerde, özellikle Batı kamuoyunda, ülkemiz hakkında bir algı operasyonu yürütüldüğünü görüyoruz. Özellikle Türkiye’de iş yapan veya Türk firmalarıyla ortaklığı olan dostlarımız, bu algının ne kadar yanlış ve haksız olduğunu gayet iyi biliyorlar. Hem yerli hem de yabancı yatırımcılarımız, Türkiye’ye güvenmeye devam etsinler. Türkiye’de iş yapanlar, orta ve uzun vadede muhakkak kazançlı çıkacaklardır” dedi.