Etiket: Dönüştürüyor

  • Azerbaycanlı sanatçı Faig Ahmed, el yapımı halıları ilginç yöntemlerle sanata dönüştürüyor

    Azerbaycanlı sanatçı Faig Ahmed, eski halıları yeni formlara sokup orijinal çalışmalara imza atıyor.

    Geleneksel halı ve kilimleri kullanan 1982 Bakü doğumlu sanatçı Faig Ahmed oldukça ilgi çekici bir modern sanat örneği halıları oluşturuyor. Yüzlerce yıl önceki dokuma usulleriyle imal edilen halıları maniple edip adeta mutasyona uğratan Faig Ahmed çok farklı eserler meydana getiriyor.

    ”Halıların üzerindeki işlemeler antik yazılardan oluşuyor”

    Çalışmalarına nasıl başladığını anlatan Faig Ahmed, ”Halılarda benim ilgimi çeken motifler vardı. Bu işe halıların üzerindeki motifleri Orhun, Yenisey Yazıtları gibi antik sembolleri araştırarak başladım. İlham almak için çevremde olup bitenleri analiz etmeye çalışıyorum. Çünkü bu etrafımdan söylenen bir sözden, bir insandan da ola bilir. Halıların üzerindeki motiflerin çoğunun antik yazılar olduğunu belirten Faig Ahmed, ”Halıların üzerindeki işlemeler antik yazılardan oluşuyor. Latin Amerika dış dünyaya kapalı bir kabile yaşıyor. Bu kabile eskiden beri kendi motiflerini kilimlerin üzerine işliyor. Ben yakın zamanda Latin Amerika’ya seyahat etmeye hazırlanıyorum. Bu benim araştırmalarımın bir kısmı olacak. Bence onlar bu sembollerin dilini biliyor” dedi.

    Eserlerinin nasıl meydana geldiğini açıklayan Ahmed, ”Tasarımlarımı mühendislik kağıdına aktarıyorum ve sonra halı dokuyan bir imalatçıya veriyorum. Halının eski tekniklerinden başka, burada halı imalatçıların kendi dokunuşları çok önemli. Halının her bir ilmeğinde bu insanların enerjisi var. Böylece geleneksel tekniklerle modern firiklerin bir araya gelmesi sonucunda bu eserler ortaya çıkıyor” dedi.

    “Bazen Azerbaycan halılarını, bazen İran, Güney Azerbaycan, bazen de Türk halılarını daha fazla kullanıyorum”

    Projelere göre farklı ülkelerin halıları üzerinde çalışmalar gerçekleştiren Faig Ahmed, ”Projelere göre hangi halıları kullandığım farklılık gösteriyor. Bazen Azerbaycan halılarını, bazen İran, Güney Azerbaycan, bazen de Türk halılarını daha fazla kullanıyorum. Ana motifli halılar oluyor. Bu ana motiften halı serileri türüyor. Mesela Ejderha halı motifi serisi var. Bunun çok uzun bir tarihi var ama her bölgede bu motif değişiyor. Bu motifin değişmiş en son hali 18-19’cu asırlarda Azerbaycan’ın Karabağ ve bir kaç bölgesinde halılar üzerine işleniyordu” ifadelerini kullandı.

    Faig Ahmed, Azarbaycan Sanat Akademi’sinde heykeltıraşlık bölümünü bitirmiş bir sanatçıdır. Ahmed’in eserleri Amerika, Fransa, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere yaklaşık 40 ülkede sergileniyor. Bazıları üç boyutlu olan, bazılarının üzerinde grafiti yer alan Faig Ahmed’in eserleri dikkat çekiyor. Geleneksel formların çeşitli yöntemlerle bozularak tasarlandığı bu halılar asırlar önceki tekniklerle dokunuyor.

  • Gençlik hayalini çatı katında sanata dönüştürüyor

    Konya’da üniversitede güvenlik görevlisi olarak çalışan seramik sanatçısı Abdulbaki Ünal, evinin çatı katında Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyan üç boyutlu seramik ürünler tasarlayarak imalatını yapıyor.

    Konya’da yaşayan Abdulbaki Ünal (41), Selçuk Üniversitesi’nde 17 yıldır güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. 1993 yılında liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına giren Ünal, aldığı puanla mühendislik ve mimarlık gibi birçok bölümü tutturmasına rağmen hayali olan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumak için kayıt yaptırmadı. Ünal, bir yandan köyde yaşayan babasına yardım ederken, bir yandan da iş sahibi olmak için sınavlara hazırlandı. Ünal, 2001 yılında girdiği memurluk sınavında başarılı olarak Selçuk Üniversitesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başlarken, aynı yıl üniversitede Güzel Sanatlar Fakültesi’nin açılması da hayallerini tekrar canlandırdı. Üniversite sınavlarına tekrar hazırlanan Abdulbaki Ünal, sınavda başarılı olduktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi’nin sınavını da dereceyle kazandı. Geceleri güvenlik görevlisi olarak çalışan Ünal, gündüzleri okulunda devam ederek fakülteyi bitirdi. Ünal, daha sonra sınıf arkadaşlarıyla bir sanat galerisi açtı ancak çalışma hayatının temposu yüzünden atölyeyi arkadaşlarına devretmek zorunda kaldı. Ünal daha sonra evinin çatı katında kurduğu küçük atölyesinde seramikten üç boyutlu Selçuklu ve Osmanlı motifli duvar seramikleri, biblolar ve çeşitli ürünlerin imalatını yapmaya başladı.

    “Seramik sanatının kültürel ve sanatsal olması gerekiyor”

    Abdulbaki Ünal, Selçuklu izleri taşıyan üç boyutlu seramik duvar motiflerini bu tarzda dünyada sadece kendisinin yaptığını belirterek, “Seramik sanatının kültürel ve sanatsal olması gerekiyor. Ben her zaman sanatsal ve kültürel işler yaptım. Bu yapmış olduğumuz sanat üç boyutlu Selçuklu Osmanlı kültürü seramikleri ve bu tarzda dünyada tek ben yapıyorum. Tasarımlar bana ait ve internetten araştırdığım kadarıyla buna benzer bir çalışma neredeyse yok. Sadece İtalyanlar üretiyor onlar da kendi kültürlerince üç boyutlu çalışmalar yapmış. Bundan dolayı benim yapmış olduğum sanat onlardan farklı olarak Türk-İslam motiflerinin bir kültürel boyutu olmasıdır. Ürünlere güzel talepler var. Elde üretildiği için biraz maliyetli bir iş ama ben bunun da çözümünü buldum. Seri üretim için makine ve kalıplar tasarladım. Şu anda sanayide bunları yaptırmaya çalışıyorum“ dedi.

    “Evimin çatı katını sanat atölyesine çevirdim”

    Ünal, çatı katını sanat atölyesine çevirme hikayesini de anlatarak, “Ben memur olduğum için bana yakın bir yer olması gerekiyordu. Çünkü seramik çok zaman isteyen bir iş. Bundan dolayı evime yakın olması ve gece gündüz ulaşabileceğim bir yer olması gerekiyordu. Evimin çatısı buna müsait olduğu için çatı katını düzenledim. İçinin yalıtımını, raflarını, dolabını, masasını, hatta atölyemdeki fırını bile kendim yaptım. Çatı katında atölyemde 7 yıldır çalışıyorum. Türk İslam motifleri olan geometrik motifleri tekrar yorumlayarak 3 boyutlu duvar seramikleri yaptım ve amacıma ulaştım ” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Ahşabı sanata dönüştürüyor

    Konya’da yaşayan 78 yaşındaki Oğuz Demir, 35 yıl önce kaşık boyayarak başladığı işini ahşap yakma sanatına çevirerek eserler üretiyor.

    Konya’da yaşayan Oğuz Demir, 35 yıl önce askerden geldikten sonra ailesinin maddi durumu kötü olduğu için kaşık boyayıp satmaya karar verdi. İlk olarak, boyadığı kaşıkları satarak aile bütçesine destek olan Demir, zaman içerisinde kaşık boyama işini geliştirerek, ahşabı yakıp sanata dönüştürüp çeşitli eserler ortaya çıkarmaya başladı. Ahşap üzerine yansıttığı dini motifler, Hz. Mevlana’nın figürleri ve çeşitli doğa manzaraları gibi yüzlerce eser üreten Demir, önceden deneme yanılma yoluyla yaptığı işleri geliştirdiğini söyledi. Demir, “Konya’da yaptığım işler inanın haftasında taklit edilirdi. Onlar onu taklit edince, ben başka bir şey yapardım. Nihayet 1967 yılında çavdar sapından resim yaparak, bunlara yakma yaparak devam ettim. Türkiye genelinde tektim yaptığım konuda. Hemen hemen dünyanın her tarafına eserleri gönderdik. Fakat bir ihracat tecrübemiz olmadığı için planlı bir ihracat yapamadık. Yanıma yetiştirmek için aldığım kişiler de hep kötü niyetli çıktı. Beni dolandırmak istedi” dedi.

    “KOMEK’te verdiğim yakma kursu Türkiye’de ilkti”

    Konya Büyükşehir Belediyesi’nin kendisine açtığı stantta yaptığı işi yabancılara tanıtma fırsatı bulduğunu belirten Demir, “Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde bana bir stant verdi. Sanatımı oraya gelen yabancılara karşı tanıtmaya çalıştım. Kendilerine müracaatımda bana yardımcı oldular, Allah razı olsun. KOMEK’te ders vermeye başladım. Türkiye’de ilkti yakma kursu. Biz yakmayı, kara kalem olarak yapıyoruz. Noktalayarak dağlayarak yapmıyoruz. Yakmanın o sıcaklığı gölgelerin, renklerin birbirine geçiş sıcaklığını misafirlerimiz içlerinde hissediyor. Dolayısıyla yaptığımız işler birilerine bir şeyler ifade ediyordu” diye konuştu.

    Beğenilmenin ve karşılık beklemeden başkalarına yardım etmenin çok güzel bir duygu olduğunu da ifade eden Oğuz Demir, “Bunun hazzını, kıvancını yaşamak çok güzel bir şey. Paradan çok hala birilerine yardım etmek amacıyla bu işe devam ediyorum. Yaşıma rağmen boş zamanım yok gibi. Benim şimdiki gençlere 78 yaşın verdiği tecrübeyle söyleyeceğim bir söz var. Hayatta çalışmadan hiç bir şey beklemesinler, avanta beklemesinler. Çalışarak elde edemeyecekleri şey yok” ifadelerini kullandı.

  • (ÖZEL HABER) Kurbanlık hayvanların boynuzlarını sanat eserine dönüştürüyor

    Balıkesir’in Edremit ilçesinde, bıçakçı Halil Çak, kurbanlık hayvanların boynuzlarıyla bıçaklara birbirinden güzel saplar yapıyor.

    Bıçakçı Halil Çak, herkesin atık olarak gördüğü hayvan boynuzlarını özel işlemlerden geçirerek bıçak yapımında kullanıyor. Her türlü hayvanın boynuzundan bıçak sapı yapılabileceğini ifade eden Halil Çak, özellikle kurban bayramı sonrasında boynuz sapından bıçak yaptırmak isteyenlerin arttığını ifade etti. Çeşitli hayvanlardan alınan boynuzların çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra bir yıl bekletildiğini anlatan Halil Çak, müşterilerin arzusu üzerine özel bıçaklar ve boynuz saplar imal ettiğini söyledi.

    Halil Çak, boynuzun dayanıklı ve estetik olduğunu belirterek, “Boynuzlar işleme tabi tutulduktan sonra bir yıl bekletiliyor. Daha sonra ısıtılarak presleniyor. Sonra bıçaklara sap olarak kullanılıyor. İnsan oğlu ilk çağlardan bu yana bıçaklarda ve kesici aletlerde boynuz kullanıyor” dedi.

    Ortalama 1 gün ile 1 hafta arasında boynuz saplı bıçak imal edildiğini ifade eden Halil Çak, meraklılarının bu bıçaklara büyük rağbet gösterdiğini ifade etti.

  • Büyükçekmece Belediyesi Bitki Atıklarını Gübreye Dönüştürüyor

    Büyükçekmece Belediyesi, örnek bir çevre projesine daha imza atarak budanan ağaç dallarını gübreye dönüştürüyor. Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün çevreye duyarlı projelerine bir yenisi daha eklendi.Büyükçekmece Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü tarafından kurulan ’Yongalama Tesisi’ bitki atıklarını değerlendirerek geri dönüşüme katkı sağlıyor. Budama dönemlerinde biriken çok miktardaki ağaç dalı ve bitki atıkları belediyenin yongalama tesisinde öğütülerek toprağa karıştırılıp gübreye dönüştürülüyor. Tamamen doğal bir gübreye dönüşen bitki atıkları çevreye önemli bir katkı sağlıyor.

    “DOĞADAN ALDIĞIMIZI DOĞAYA KAZANDIRIYORUZ.”

    “Yongalama yöntemiyle doğal gübre üreterek, doğadan aldıklarımızı yeniden doğaya kazandırıyoruz” diyen Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün; “Belediyemizce oluşturulan ekipler, budama artıklarını yongalama tesisimizde depoladıktan sonra makineden geçirerek öğütüyorlar. Öğütülen bitki atıkları toprakla harmanlanarak doğal gübre olarak kullanıma sunulmaktadır. Bu şekilde budama atıkları çöp değil de doğaya faydalı ürün haline geliyor” dedi.