Etiket: Dönemine

  • Tercih dönemine ışık tutan tavsiyeler

    Zorlu bir süreç olan tercih döneminde dikkat edilmesi gereken konuların altını çizen Üniversite Tercih Merkezi (UTM) Direktörü ve Nişantaşı Üniversitesi Mütevelli Heyet Temsilcisi Burak Kılanç, üniversite adaylarına önemli tavsiyelerde bulundu.

    Hayatımızın geri kalanında sevdiğimiz işi yapmanın en önemli koşulu doğru üniversite ve bölüm tercihi yapmaktan geçer. Bu seneki üniversite adayları içinse bu süreç 29 Temmuz’da başladı. Gelecek kaygısı taşıyan adayların doğru tercih yapmalarındaki önemli noktaların altını çizen Üniversite Tercih Merkezi (UTM) Direktörü Burak Kılanç, “Tercih listelerinin resmi olarak ÖSYM’ye bildirilmesi 29 Temmuz’da başladı. Adaylar ÖSYM’nin web sitesine girerek aday işlemleri sisteminden tercihlerini bildirebiliyorlar. 24 tercih kullanma hakları var ve 3 Ağustos saat 23:59’da sona erecek. Adaylar tercihlerini girdikten sonra bu tarihe kadar değişiklik yapabilirler. ÖSYM tarafından yapılan bir hatırlatmada, adaylar tercihlerini bildirdikten sonra mutlaka ekranda onay mesajını görmeliler ve daha sonra bu listenin bir çıktısını alsınlar. Bu çok önemli” dedi.

    “Puan türü değişen bölümlerin tercih kılavuzunda geçen sene oluşan taban puan ve başarı sıralamaları bu sene gösterilmiyor” diyen Burak Kılanç, “Bu sene adayların özellikle kullanmasında fayda olan YÖK tarafından hizmete açılan ve önemli bir kaynak olan YÖK Atlas Çalışması var. Adaylar bu kılavuzla tercih ettikleri bölümle ilgili her türlü detaylı bilgiye sahip olabiliyor, bilinçli tercih yapma şansı yakalıyorlar. Ben bu seneki adayların geçtiğimiz yıllardaki adaylara göre çok daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Önlerinde bilgi ve kolaylıkla faydalanabilecekleri bir platform var” ifadelerini kullandı.

    Tercih yaparken bu hatalara düşmeyin!

    Tercihlerle alakalı açıklamalarına devam eden Kılanç, “Bu sene ülkemizin içinden geçtiği zor koşullar çerçevesinde oluşan bilgi kirlilikleri, puan türü değişen bölümler ve kapanan bazı üniversitelerin olması tercihlerde farklılıklara neden olabilir. Bunun için adaylar tercih yaparken gerek yukarıya gerekse aşağıya doğru geniş bir bantta durarak listelerini hazırlamaları daha doğru olacaktır. Adaylar tercih listelerine okumayacağı, kayıt yaptırmayacağı hiçbir bölüme yer vermemeli. Yerleşecek olurlarsa, ister kayıt yapsınlar ister yapmasınlar, bir sonraki sene sınava yeniden girerlerse okuldan gelen puanları yarı yarıya düşecek ve bir puan cezasıyla karşı karşıya kalacaklardır. Bu yüzden okumayı düşünmedikleri bölümleri asla tercih listesine almasınlar” uyarılarında bulunmayı da ihmal etmedi.

    Önümüzdeki sene sınavsız geçiş hakkının kalkacağı yönünde bir beklenti olduğunu da belirten Kılanç, sınavsız geçiş hakkı olan meslek lisesi mezunlarının bu sene bu hakkı kullanmasının doğru olacağını da dile getirdi.

    Kapanan üniversitelerin durumu

    “Tercih kılavuzunun en son hali 28 Temmuz’da yayınlandı. Adayların bu kılavuzu dikkate alması gerekiyor. Kılavuzda çok büyük bir değişiklik yok” diyen Kılanç, “Ancak en önemli değişiklik kanun hükmünde kararname ile kapatılan 15 üniversitenin kontenjanlarının kılavuzdan çıkartılmış olması. En çok merak edilense bu üniversitelerdeki kontenjanların ne olacağı ve başka üniversitelerdeki kontenjanlar arttırılacağı mı sorusuydu. Kılavuzda kapanan üniversitelerdeki kontenjanların aktarılmadığını görüyoruz. Bu da tercih yaparken adayların dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi” diye konuştu.

  • Bursa’da 152 Adet Roma Ve Bizans Dönemine Ait Tarihi Eser Ele Geçirildi

    İtalya’dan Türkiye’ye getirilen Roma ve Bizans dönemine ait 152 adet tarihi eser, Bursa’nın İnegöl ilçesinde nefes kesen operasyonla ele geçirildi. Olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındı.

    Edinilen bilgilere göre, İtalya’dan Türkiye’ye İtalya plakalı bir araçla gelen M.T. isimli Türk vatandaşı, İstanbul’da M.E., E.A. ve Y.A. ile görüştü. 3 kişiyi de yanına alan M.T., İnegöl’e doğru yola çıktı. İtalya plakalı araçla İnegöl’e giriş yapan 4 şahıs, İnegöl’ün Cerrah Mahallesi istikametine seyretmeye başladı. İnegöl’de tarihi eser satışının yapılacağını öğrenen İnegöl Emniyet Müdürlüğü KOM Büro Amirliği ekipleri ise, aracı ilçe sınırlarına giriş yaptığı andan itibaren takibe aldı. Cerrah Mahallesi’ni geçip Turgutalp Mahallesi’ne giden araç, daha sonra geriye dönerek İnegöl’e istikametine seyretmeye başladı. İnegöl KOM ekipleri, takip ettikleri aracı Çeltikçi Mahallesi mevkiinde durdurdu. Durdurulan araçta yapılan aramada bagaj ve döşeme altlarında 15 çeşit 152 adet tarihi eser ele geçirildi. 142 adet Roma ve Bizans dönemine ait sikke, 1 adet Roma dönemine ait Fibula, 1 adet Roma dönemine ait ok ucu, 2 adet Roma dönemine ait obje, 2 adet Roma dönemine ait yüzük, 1 adet Bizans dönemine ait haç sarkaç, bir adet bronz İslami mühür ve 1 adet tutamak parça olmak üzere toplam 152 adet tarihi esere el koyularak emniyete götürüldü. Tarihi eserler Bursa Müze Müdürlüğü’ne gönderilirken, gözaltına alınan 4 kişi ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı.

  • Cildinizi Menopoz Dönemine Hazırlayın

    Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kadınların yaşamında son derece önemli bir dönem olan menopoz sürecini iyi yönetebilmek için cilt bakımına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.

    Kadınların menopoz döneminde sağlıklarına her zamankinden fazla önem vermesi gerektiğini kaydeden Dr.Yüksek, bu dönemde yaşanan hormon eksikliklerinin kemik erimesi, uyku sorunları gibi genel sağlığı etkilediği gibi cilt sağlığını da yakından ilgilendirdiğini hatırlattı.

    Dermatolog Dr.Jale Yüksek konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu: “Menopoza girme yaşını belirleyen önemli faktörlerden biri genetik (ailevi) faktörlerdir, fakat yoğun sigara kullanımı, çevre kirliliği, soğuk iklim şartları da belirleyici faktörler arasındadır. Menopoz kadınların hayatında önemli bir dönemdir çünkü bu dönemde sağlığa daha fazla dikkat edilmesi gerekir. Menopozdaki en önemli değişiklik yumurtalıkların yaşlanması ile östrojen ve progesteron adlı hormonların miktarının azalmasıdır. Menopoz döneminde yaşanan hormon eksiklikleri kemik erimesi, uyku sorunları gibi genel sağlığı etkilediği gibi cilt sağlığını da yakından etkiler. Kadınlarda cilt yaşlanmasını hızlandıran en önemli faktörlerden biri de menopoza girmektir. Cilt sağlığında önemli rol oynayan yapı taşları, kolajen, elastik lifler ve hyaluronik asittir. Östrojen ve progesteron hormonları bu önemli yapı taşlarının ciltteki üretiminde başrol oynar”.

    Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, menopoz döneminde gerekli hormonların yetersiz kalması nedeniyle cilt sağlığının bozulduğunu belirterek, ciltte kuruma, incelme, esneklik kaybı, travmaya karşı çabuk hasar görme ve geç iyileşme yaşandığını bildirdi.

    Menopoz sürecinde kan dolaşımındaki yavaşlama ile birlikte cilt beslenmesinin yetersiz hale geldiğini ve cildin soluk ve mat bir görünüme yöneleceğini ifade eden Dr.Yüksek, yaz mevsiminde yaşanan güneş travmasının onarılmasında cildin zorluk çekerek yüz, boyun, dekolte ve el üzerinde kahverengi güneş lekeleri ve benlerinin gelişmeye başlayabileceği uyarısında bulundu.

    Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kış döneminde ise soğuğa bağlı nemsizliğin de bu olumsuz gelişmelere eklenerek pullanma belirtilerinin görülebileceğini belirterek, şunları söyledi: “Östrojen hormonunun derideki yağ hücrelerine desteği menopoz döneminde azaldığı için yağ desteğinden mahrum kalmış deride, yanaklarda aşağı sarkma, gıdı oluşumu bu dönemde hızlanır. Aynı zamanda bu hormonun eksikliği, saç derisinde kuruma, hassasiyet, saç telinin incelmesi, matlaşması ve dökülmesine neden olur. Menopoz döneminde ciltte azalan hyaluronik asit maddesi cildin nemden yoksun kalmasına neden olur, yanaklarda, kaz ayaklarında, dudak üzerinde kurumaya bağlı kırışıklıkların sayısında artış meydana gelir. Vücudun kolajen üretiminin azalması derinin daha gevşek olmasına neden olur; ağız köşesi, yanaklar ve boyunda aşağı sarkma (gıdı) olur, göz altında torbalanma artışı olur. Bu dönemde östrojen ve progesteron azalırken, vücutta erkeklik hormonu (testesteron) üretimi devam eder ki, bu süreç çene ve dudak üstü bölgelerde siyah sert kılların çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca bu hormon bölgesel yağ bezlerinin çalışmasını tetikleyerek çene, boyun, yüz bölgesinde sivilce (akne) oluşturur”.

    Kadınların menopoz döneminde ciltlerinde pek çok olumsuz değişimler yaşayabileceğini ayrıntılarıyla anlatan Dr.Jale Yüksek, bu sürece girmeden önce cilt sağlığına çok daha fazla özen gösterilmesinin önemine dikkat çekti.

    Dr.Yüksek, menopoz sürecinin, yaşam ve beslenme tarzında değişiklikler yapılarak ve teknolojinin imkanlarından yararlanarak iyi yönetebileceğini vurgulayarak ;“Menopoz döneminde gelişecek ciltteki yaşlanma ve yıpranma belirtilerini yavaşlatmak mümkündür. Gereken doğru adımları atmak, süreci korkulu rüya olmaktan çıkarabilir. Öncelikle atılması gereken adımlar, günde en az 6-8 bardak su içerek cildin kaybettiği nemi yerine koymaya çalışmaktır. Kolajen yapımının artmasını sağlamak amacıyla omega 3, A,C ve E vitamin içerikli beslenme programını hayatımıza sokmalıyız. Balığı soframızın baş tacı yapmalıyız. Hareketli yaşam tarzını benimseyip sporu hayatımıza katmalıyız. Cildimiz için atılması gereken öncelikli adımlar, hyaluronik asit içerikli nemlendiricilerin, 30 faktör ve üzerinde güneş koruyucu kremlerin günlük kullanımını alışkanlık haline getirmeliyiz” dedi.

    Dermatolog Yüksek, kadınların ciltteki yaşlanma sürecini yavaşlatacak kozmetik uygulamalardan da yararlanabileceğini belirterek, bunlar arasında, PRP, hyaluronik asit, somon DNA, karbon losyonla lazerli cilt bakımı, fraksiyonel lazer, fokuslu ultrason (hıfu), hyaluronik asit dolgu, botox ve saç mezoterapisi uygulamaları bulunduğunu ifade etti.

    Dr.Jale Yüksek, PRP ile cildin kendini onarma yeteneğinin arttığını ve göz çevresi, dudak üstü, alın ve yanaktaki kırışıklıkların azalarak, gevşek olan cildin daha sıkı, gergin ve parlak hale geldiğini, göz altındaki çökme ve torbalanmaların da azalmaya başladığını söyledi.

    Saçlı deriye uygulanan PRP ile ince ve yıpranmış saç tellerinin kalınlaşmaya başlayacağını kaydeden Dr.Yüksek, uygulamanın saçtaki dökülmeye de etki ettiğini ve saçların parlaklığının arttığını belirterek şunları bildirdi:

    “Hyaluronik asit ve somon DNA uygulamaları sayesinde cildin nemi artarak kırışıklıklar açılmaya başlar, cilt parıldar, daha diri ve gergin görünüme kavuşur. Göz altı torbasına, gıdıya, yanak sarkmasına etki ederek daha genç bir görünüme kavuşulabilir. Her mevsim yapılan bir işlem olduğu için yaz döneminde sıklıkla tercih edilir. Karbon peeling uygulamasında ise güneş lekeleri de dahil olmak üzere tüm lekelerde açılma sağlayarak cildin daha parlak, daha sıkı, daha genç görünmesi hedeflenir. Menopoz döneminde sivilce (akne) oluşumu varsa yağ bezlerinin çalışması lazer ışığı sayesinde dengelenir ve sivilceler tedavi edilir. Fokuslu ultrason ile yüz ve boyun gençleştirme sağlanabilir. Bu cilde özel gençleştirme sistemi, yanaktaki sarkmayı, gıdı oluşumunu toparlar, kaz ayağı, dudak üstü kırışıklılarında oldukça etkilidir, gevşek olan cildin hızla sıkılaşmasını sağlar, ciltte sağlıklı bir parlaklık elde eder. Botoks uygulamasıda, mimik yapma sonucu gelişen kaş arası, kaz ayağı, alın, burun sırtı kırışıklıkların giderilmesinde etkili bir kozmetik uygulamadır.”

    Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, menopoz döneminin, sağlık sorunları ve cilt yaşlanması açısından kadınların korktuğu bir süreç olarak algılansa da, doğru yaşam ve beslenme tarzı ile birlikte doğru dermokozmetik uygulamalar sayesinde konforlu ve mutlu bir şekilde geçirilebileceğini sözlerine ekledi.

  • Kaçak Kazıdan Bizans Dönemine Ait Kilise Çıktı

    Antalya’nın Korkuteli ilçesinde jandarma ekiplerinin kaçak kazı ihbarı üzerine operasyon düzenlediği bölgede yapılan incelemede, mozaik kaplı Bizans dönemine ait kilise ve yerleşim yeri ortaya çıktı.

    Antalya İl Jandarma Komutanlığı ve Korkuteli İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, yaptığı operasyonda Korkuteli’ne bağlı Ulucak susuzunda kaçak kazı yapıldığı ihbarı aldı. Yapılan operasyonda 15 dönümlük bir arazi içinde tabanı mozaik kaplı Bizans dönemine ait kilise ve yerleşim yeri ortaya çıktı. Kaçak kazı yapan Z.K. jandarma tarafından gözaltına alındı. Ev ve tarlada yapılan aramada dibek taşı, büyük boş küp ele geçirildi. Jandarma ekipleri, araziyi koruma altına alırken, Olay yerine gelen müze yetkilileri, 15 dönümlük arazide geniş bir inceleme yaparak alanı koruma altına aldı.

  • Obeziteler Gebelik Dönemine Dikkat Etmeli

    Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, obezitelerin gebelik dönemine dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

    Dünya sağlık örgütünün obeziteyi sağlığı bozacak aşırı miktarda yağ birikimi olarak tanımladığını söyleyen Op.Dr.Aslı Alay, “Kronik ve toplum sağlığını etkileyen sıklığı gün geçtikçe artan bir hastalıktır.. Nedenleri arasında genetik faktörler, hormonal faktörler, beslenme alışkanlığı, aile yapısı, hareketsiz yaşam ve yaş önemli bir yer alır. Ayrıca diyabetik anne çocuğu olmakta riski arttırır. Obezite önemli bir sorun olup, özellikle gebelikte hem anne hemde bebek sağlığını etkiler. Obez annelerin bebeklerinde yoğun bakıma girme, anne karnında kayıp, erken doğum ve doğumsal anamolilerin görülme sıklığı obez olmayan kadınlardan daha yüksektir. Bu nedenle obez olan kadınlar gebelik öncesi ve gebelik döneminde yüksek doz folik asit almalıdır. Obez gebelerde şeker hastalığı, gebelik zehirlenmesi, emboli, kalp damar hastalığı riski yüksektir. Ayrıca bu kadınlarda sık tekrarlayan vajinal ve idrar yolu enfeksiyonları görülür. Obez annelerin doğum eylemi sırasında hem bebeklerinin daha büyük olması, hemde aşırı yağ dokusundan dolayı müdahaleli doğum ve sezaryan doğum oranları artmıştır. Cerrahi müdehale sırasında uygulanılan anestezi şekli spinal veya epidural yöntem olmalı, genel anesteziden kaçınılmalıdır. Doğum sonrası kadınların mutlaka aktif harekete başlaması sağlanmalı, gereğinde varis çorabı ve kan sulandırıcılar kullanılarak emboliden korunulmalıdır” diye konuştu.

    Obez annelerin bebekleri izlendiğinde ilerleyen yıllarda obeziteye yakalanma risklerininde daha yüksek olduğu görülür. Bu kadınlar emzirmede de oldukça zorluk çekerler. Mutlaka emzirme sırasında hem fiziksel hemde psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır. Obez olan gebelerin mevcut riskler düşünülerek yakın izlenmesi, beslenme eğitimi verilmesi ve psikolojik destek alması gerekir. Amaç gebelik ve obezite birlikteliğinde zayıflamak olmamalıdır.çünkü gebelikte 6 kg dan az olan artışlar bebekte gelişme geriliğine yol açabilir. Önce beslenme ile ilgili detaylı bir eğitim verilmelidir” diye konuştu.

    Op.Dr.Aslı Alay, eğitimde olması gerekenleri ise şöyle sıraladı;

    “Tükettiğiniz gıdaların içeriklerini okuyun. Kaç kalori olduğunu bilin ve öyle tüketin. Buzdolabınızı ilk açtığınızda görüş alanınızda genellikle sebze ve salata malzemeleri olsun. Açlıklarınız mevsim salatası yiyerek geçirin, ama bu salataları özenle hazırlayın ve zevkle tüketin. Salata içine koyacağınız peynir, kırmızı et ve balık ile sağlıklı ve tok olarak bir öğün geçirebilirsiniz.

    Porsiyonlarınızı küçültün, lokmalarınızı uzunca çiğneyin, 2, tabağı hiçbir zaman istemeyin.yemeğiniz bitince sofradan kalkın. Yemek saatlerine uyun, öğün atlamayın, aralarda bol su için.

    Zayıflamak için idrar söktürücü ilaçlar kullanmayın. Hem bebeğinize hemde vücudunuza zarar vermiş olursunuz.

    Süt ve yoğurdunuzu az yağlı tüketin, beyaz ekmek, beyaz şeker ve yağlı gıdalar tüketmeyin. Hedef protein ve sebze tüketimi arttırmak, karbonhidrat ve yağları azaltmak olmalı.

    Mutlaka yaşamımıza eklememiz gerekense egzersiz. Yüzme gebe bir kadının yapacağı en yararlı spor. Ama bu fırsatı olmayan veya yüzme bilmeyen kadınlar yürüyüş yapmalıdır . Yürüyüş sırasında bol su içmek, rahat kıyafetler ve spor ayakkabı giymek gereklidir. Yürüyüşünüzde eşinizinde eşlik etmesi motivasyonunuzu artırır.obez gebelerde bu önlerle sağlıklı bir gebelik geçirilir. Ancak amaç ve yapılması gereken her zaman ideal kiloyu sağlayıp öyle gebe kalmak olmalıdır.”