Etiket: Donanımlı

  • 20 öğrenciye internet donanımlı tablet dağıtımı yapıldı

    20 öğrenciye internet donanımlı tablet dağıtımı yapıldı

    Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Manyas Kaymakamlığına gönderilen 20 adet tablet öğrencilere teslim edildi.

    Manyas Kaymakamlığına ilk etapta gönderilen ve kendinden sim karta sahip tabletler öncelikli olarak, internet erişimine ulaşamayan öğrencilere verildi. Törende bir konuşma yapan Manyas Kaymakamı Muhammed Kaya “Dağıtılan tabletleri uzaktan eğitim için kullanacaksınız, bu konuda velilerimize iş düşüyor, tabletleri ders için kullanmalarını takip etmelerini istiyorum. Önceliğimiz internetten yararlanamayan öğrencilerimiz oldu, internet erişimine ulaşamayan 92 öğrencimiz bulunduğunu tespit ettik. Milli Eğitim Bakanlığımız diğer tabletleri peyderpey dağıtacaktır. Ben öğrencilerimize tabletlerinin hayırlı olmasını ve başarı getirmesini diliyorum” dedi.

  • Bağçeşme’ye tam donanımlı itfaiye binası

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin İzmit Bağçeşme’de başlattığı itfaiye müfreze binası yükseliyor.

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, itfaiyenin olaylara daha kolay müdahale etmeleri için kentte yeni müfreze binaları Bağçeşme’de inşa ediyor. Müfreze binası bölgedeki olaylara ilk müdahalede önemli bir rol alacak. Geçtiğimiz aylarda temeli atılan ve yapım çalışmaları hızla süren müfreze binası yükseliyor. Bodrum, zemin ve bir kat şeklinde yapılacak olan Bağçeşme Müfreze Binası’nın 1. kat çalışmaları başladı. Bodrum kat temel çalışması gerçekleştirilen yapıda temel ve perde yalıtım işleri biterken 1.kat iskele kurulumu ve döşeme kalıp imalatları tamamlandı.

    Toplam 788 metrekare kullanım alanına sahip olacak yapının 219 metrekarelik 1. katında 12 kişilik 3 adet yatakhane, spor salonu, eğitim salonu ve tuvaletler bulunacak. 418 metrekarelik zemin katta ise amir odası, haberleşme ve şoför odaları ile mutfak bulunacak. Bu katta dinlenme salonu, yemekhane, 210 metrekarelik 4 araç kapasiteli kapalı garaj da yer almakta. Birinci katta 12 kişilik 3 adet yatakhane, spor salonu, eğitim salonu ve tuvaletler oluşturulacak. Bina girişinde güvenlik binası bulunacak. Yapının dış cephesinde traverten cephe kaplaması yapılacak. Bina çevresinde ise otopark oluşturulacak. Çevre düzenlemesinde asfalt kaplama kullanılacak.

  • Tam donanımlı arıtma tesisinde hummalı çalışma

    Van Su ve Kanalizasyon İdaresi (VASKİ) Genel Müdürü Ali Tekataş, yapımı devam eden ‘Merkez İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulundu.

    Van’da yıllardır yetersizliğinden şikâyet edilen mevcut arıtma tesisinin yerine yapılan tam donanımlı arıtma tesisinde çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. İskele Mahallesi’ndeki yeni tesis alanını gezen Genel Müdür Ali Tekataş, şantiye binasında çalışmaların son durumu hakkında yetkililerden bilgiler aldı.

    Van Merkez İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi yapımına mayıs ayında başlandığını hatırlatan Tekataş, “Van için hayati bir konu olan gölün kirlenmesine karşı bu tesisin yapımına başladık. Çalışmalar aralıksız sürüyor. Van ilinin yaklaşık 40 yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Daha önceki tesis maalesef bu ihtiyacı karşılamıyordu. Tesisin çevre duvarı ve idari bina yapımına hemen başlanırken, arıtma tesisi yapımı da hızlı bir şekilde devam etmektedir. Atıksu arıtma tesisinde son teknoloji kullanılarak ileri biyolojik bir arıtım sağlayacağız. Amacımız Van Gölü kirliliğinin tamamen önüne geçmek ve Van’a hak ettiği bir hizmeti kazandırmaktır” dedi.

    VASKİ Genel Müdürü Ali Tekataş’ın tesis incelemesine İller Bankası ile yüklenici firma temsilcileri de katıldı.

    Van İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, 87 milyonluk bir bütçeyle inşa ediliyor. Van merkezi için 1 milyonluk nüfusa yetecek şekilde yapılacak tesisin 40 yıllık ihtiyacı karşılaması hedefleniyor. Tesiste ayrıca biyogaz ve güneş enerjisi de üretilerek, kurumun enerji giderlerinden tasarruf edilmesi sağlanacak. Tam arıtma sağlayacak tesisin bitirilmesiyle Van Gölü’nün kirliliğine son verilecek.

  • Donanımlı odyometristler ile sağlıkta nitelik daha da artacak

    İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü, uygulama odaklı eğitim modeliyle yetiştirdiği odyometristlerle sağlık alanında niteliği artırmayı hedefliyor.

    Odyometri, işitme ve işitme kayıplarının ölçülerek, tanı alması, tedavi edilmesi, bebeklerde erken tanı, işitme kaybı saptanırsa erken dönemde cihazlama, denge bozukluğu olan hastaların tanı ve tedavisi, kulak burun boğaz hastalıkları kliniklerine odyometrik destek verilmesi, sözü edilen bireylerin tedavisi ve yaşam konforlarının tekrar kazandırılmasını sağlayan bir sağlık hizmeti alanı. Özellikle son yıllarda önem kazanan sağlık hizmetlerindeki kalite ve akreditasyon, hastane sayısındaki artış, nitelikli sağlık ekibine duyulan ihtiyacı da artırırken, odyometristlere de olan ihtiyaçta bir artış söz konusu. İAÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü’nde uygulamalı eğitim ile birlikte en donanımlı odyometristler yetiştirmeyi hedefliyor.

    İAÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü Odyometri Program Başkanı Öğr. Gör. Gülçin Gümüş, son yıllarda önem kazanan sağlık hizmetlerindeki kalite ve akreditasyon, hastane sayısındaki artış, nitelikli sağlık ekibine duyulan ihtiyacı da artırdığına işaret ediyor.

    Nitelikli sağlık hizmeti

    En son teknoloji ile hazırlanmış laboratuvarlarda uygulamalı olarak eğitimlerini gerçekleştirdiklerini dile getiren Öğr. Gör. Gümüş, donanımlı odyometristlerle piyasaya sağlık hizmeti elemanı yetiştirdiklerine de vurgu yaptı. Gümüş aynı zamanda odyometri teknisyenlerinin sağlıkta önemli bir ihtiyacı gidereceğini de söyleyerek, sağlık sektöründe önemli bir atılımın olduğu Türkiye’de yetişen yeni sağlık hizmeti personelinin sağlıkta niteliği daha da artıracağını ifade etti.

    Öğr. Gör. Gümüş, bilimsel yönden iyi donatılmış, uygulama yönünden iyi eğitilmiş, güvenilir odyometrik tetkikler yapan ve bunu yaparken hastanın tıbbi danışmanları olan hekimlerle işbirliğini koruyan, insana ve etik kurallara saygılı, gelişmeleri yakından izlemeye hevesli odyometristler yetiştirmeye odaklandıklarını söyledi. Gümüş aynı zamanda Odyometri Programı’na girmek isteyen öğrencilerin, insan sağlığı ile ilgili olan bu konuda, direkt hasta ile ilişkili olduklarını ve hastaya karşı titiz ve sabırlı bir yaklaşım içinde olmalarının gerektiğini bilmelerinin önemine dikkat çekti. Gümüş, “Hasta ilişkileri özel nitelik taşımakta olup, titiz ve sabırlı bir yaklaşım gerektirir. Odyoloji yeni ve hızla ilerleyen bir bilim dalı olduğu için bu mesleği seçeceklerin mesleki performanslarının ve araştırma isteklerinin çok iyi düzeyde olması gerekir” dedi.

    Yıl boyunca teori ve uygulama eğitimleri

    İstanbul Aydın Üniversitesi Odyometri Programı’nda birinci yıl fizik ve akustik fizik, temel odyoloji, gelişim psikolojisi, anatomi ve fizyoloji, işitme ve konuşma anatomisi gibi temel dersler; ikinci yıl ise kulak burun boğaz hastalıkları, işitme cihazları, odyometrik cihazlar ile ilgili mesleki dersler veriliyor. Ayrıca öğrencilere akademik eğitim yılı boyunca kulak burun boğaz-odyoloji kliniklerinde ve ileri teknoloji cihazlarla donatılmış Odyoloji Laboratuvarı’nda, Pürton Odyolojik Test Yöntemleri, Objekti Odyolojik Test Yöntemleri, Odyometrik Konfigürasyon Oluşturma ve Yorumlama, Kulak Kalıbı Çalışmaları, İşitme Cihazı Uygulama, Uyum ve Yararlanım Çalışmaları, Çocuk Odyometrisi Uygulamaları ve Vestibüler Sistem Test Yöntemlerini uygulama ve yorumlama gibi eğitimler de veriliyor.

    Sağlıkta geniş kariyer olanakları

    Yeni ve hızla ilerleyen bir bilim dalı olan Odyoloji Programı’nı seçecek adayların mesleki performanslarının ve araştırma isteklerinin yüksek düzeyde olması gerektiğini belirten Öğr. Gör. Gülçin Gümüş, programın sunduğu kariyer olanaklarını da şöyle ifade ediyor: “Mezunlar odyoloji uzmanı veya kulak burun boğaz hastalıkları uzmanının gözetim ve denetiminde resmi veya özel hastanelerin odyoloji kliniklerinde çalışabilirler. Denge sistemi ile ilgili vestibüler testleri uygulayabilirler. İşitme Engelliler Okulları ve benzer kuruluşlarda çalışabilirler. Doğum kliniklerinde yeni doğmuş bebeklere işitme testi uygulayabilirler, okullarda işitme tarama testleri yapabilirler. Ayrıca işitme cihazı firmalarında çalışabilirler. Günümüzde giderek sayısı artan ‘Gürültülü İşyerlerinde Korunma’ programı dâhilinde, fabrikalarda danışman olarak ve ortam sesini ölçen firmalarda çalışabilirler. Hastane ve kliniklere odyometrik cihaz kuran ve kontrol eden firmalarda ‘Odyemetri Teknisyeni’ veya ‘Odyometrist’ olarak çalışabilirler.”

    Yükselme fırsatı

    Gümüş, öğrencilerin odyometri ile ilgili bilgilerin yanı sıra sağlık yöneticiliğine özgü temel bilgileri de almalarının, zaman içinde başarıları ölçüsünde ve kendilerini geliştirmelerine bağlı olarak daha üst kademelere de yükselebilmelerine fırsat tanıdığına vurgu yapıyor. İkinci öğretim imkanı da bulunan iki yıllık ‘Odyometri Programı’nı başarıyla tamamlayan mezunlar, dikey geçiş sınavı ile ‘Fizik’, ‘Odyoloji’, ‘İşitme Engelliler Öğretmenliği’ gibi lisans bölümlerine dikey geçiş yapabiliyor.

  • (Özel Haber) Obezite cerrahisinde “donanımlı merkez” vurgusu

    Bülent Ecevit Üniversitesi Obezite ve Diyabet Uygulama ve Merkezi Müdürü Prof. Dr. Taner Bayraktaroğlu, ömür boyu sağlığı etkileyecek olan obezite cerrahisinin iyi donanımlı merkezler tarafından yapılması gerektiğini vurguladı.

    Değişen yaşam şartlarıyla dünyada ve Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu haline gelen obezite, küçük yaştan itibaren sağlığı olumsuz etkiliyor. Hızlı ve çabuk tüketilen besinlerin yanı sıra çok kalorili beslenme alışkanlığına fiziksel aktivitenin azalması, hareketsiz yaşamın da eklenmesi, obezite ve diyabet hastalıklarının riskini hızla arttırıyor.

    Türkiye’nin ve Zonguldak’ın ilk kamu kurumuna ait ücretsiz ve kamu hizmeti yürüten bir merkez olma özelliğini taşıyan BEÜ Diyabet ve Obezite Uygulama ve Araştırma Merkezi, hastalıkların tedavisinde öncülük ediyor.

    “Erken yaşta sorun olmaya başladı”

    Merkez Müdürü Prof. Dr. Taner Bayraktaroğlu, obezitenin Dünya Sağlık Örgütünce kırmızı alarm verdiği sağlık sorunlarından birisi olduğuna dikkat çekti. Yaklaşık 4 erkek ve 3 kadından birinde obezitenin varlığını belirten Bayraktaroğlu, şöyle devam etti:

    “Obezite, değişen yaşam şartlarıyla dünyada, ülkede ve bölgemizde de olsa önemli bir sağlık sorunudur. Beslenme alışkanlıklarımız, beslenme içeriğindeki özellikle hızlı ve çabuk tüketilen, rafine karbonhidratlarla kilo almaya meyil eden ve çok kalori alma şeklinde bir beslenme alışkanlığına yönelimimiz ve fiziksel aktivitemizin azalması, asansörleri kullanmadan tutun, bilgisayar veya televizyon başında geçirilen zamanın artması, hem obezite hem de diyabet ve hipertansiyon için risk faktörüdür. Erken yaşta, çocuklarımız üzerinde bu sorun olmaya başladı. Sonuçta bu sıklığı giderek artan ve artık Dünya Sağlık Örgütü’nün kırmızı alarm verdiği noktadaki sağlık sorunlarından birisidir. Ülkemizde yaklaşık diyabet yüzde 14 civarındadır. Bölgemizde de 2004’te baktığımızda yüzde 13-14 civarında. 600 bin nüfuslu yerde yaklaşık 60 bin diyabet olduğunu öngörüyoruz. Yaklaşık 4 erkek 3 kadından birinde obezite olduğunu düşünüyoruz. Vücut kitle indeksi dediğimiz ağırlığın boyun karesine bölümüyle elde edilen değer, bu 40’ı geçince ölümcül obezite dediğimiz ağır hastalık grubu oluyor. Bunların oranlarını daha sağlıklı tespit edebilmek için araştırmalar yapıyoruz.”

    “Ömür boyu sürecek, iyi takip etmek gerekiyor”

    Obezite tedavisi için kişinin sağlık durumunu düzeltmek için beslenme, yaşam tarzı değişiklikleri, egzersiz ve medikal tedavisi sürecinde sorunların iyi saptanıp takip edilmesi gerektiğini belirten Bayraktaroğlu, obezite cerrahisindeki karar alma sürecine vurgu yaptı.

    Karar alma sürecinde ameliyatı gerçekleştiren merkezlerin iyi donanımlı olması gerektiğinin de altını çizen Bayraktaroğlu, “Obezitenin tedavisi içerisinde özellikle kişinin sağlık durumunu düzeltmek için beslenme, yaşam tarzı değişiklikleri, egzersiz ve medikal tedavisi, sorunlarını saptayıp iyi takip etmek gerekiyor. İyi takip yapılmış bireylerde vücut kitle endeksi 40 ve üzerinde olan bireylerde özellikle istekli olanlarda yapan iyi bir merkez mide ve değişik ameliyatlarla obezite cerrahisi uygulamaları var. Özellikle bu hastaların iyi seçilip, tespit edilip, uygun olanların uygun şartlarda ve iyi takip edilmesi gerekiyor. Karar verilecekse, ciddi bir karar olduğunu bilmek gerekiyor. Çünkü ömür boyu sürecek bir değişiklik yapılacak. Ameliyatla kişinin yaşam şartlarını sonra da bozmadan, beslenmesine, egzersizine dikkat ederek yaşaması gerektiğini bilerek ameliyat olması lazım. Ameliyat olurken öncesi de sonrası da ciddi önem arz ediyor. Karar veren ve uygulayan merkezler açısından iyi donanımlı olmak gerekiyor. Öncelikle bu tür bireylerin en azından bir yıl, altı ay çok iyi takip edilmelidir. Şartlar açısından, beslenme, egzersiz ve medikal tedavide yeterli ağırlık kaybı ve kilo sağlıklı sağlanabiliyorsa belki cerrahi ihtiyacı da olmayacak. Uzun dönemde cerrahi yapılacaksa karar da verilecekse iyi merkezlerde yapılmalı ve takip edilmelidir” dedi.

    “Takipte 5-10 yıl sonrası sorun haline gelebiliyor”

    Obezite ile mücadelede her zaman cerrahi müdahaleye gerek duyulmadığını, düzenli takip ile hastanın ameliyat olmadan da kilo verebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Taner Bayraktaroğlu, ameliyattan 5-10 yıl sonraki sürece değindi.

    Bayraktaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bariatrik cerrahi dediğimiz obezite cerrahisi diyabet için cerrahi diye de tanımlanıyor. Herkes olmak durumunda değil. Ama bunun da çok iyi ekiple yapılıp iyi izlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili biraz Sağlık Bakanlığımızın konuya yoğunlaşması belki ihtiyaç olacak. Çünkü yapılan ameliyatların ne olduğu, ameliyatların çeşidi, kime nasıl yapıldığı, ameliyat sonrası takibinin sağlık açısından, hayatını kaybedecek bireyleri engellemek açısından önemli olduğunu söylüyorum. Dikkatli olmak ve iyi takip etmek gerekiyor. Bu hastalar ameliyat olacaksa belli kıstaslarla ameliyatın olması gerekiyor. Ameliyat öncesi kararların hastayla iyi paylaşılması, sonuçlarının da iyi takip edilmesi gerekiyor. Bu açıdan ekipte bir genel cerrah, endokrinolog, göğüs hastalıkları uzmanı, kardiyoloji uzmanı, psikiyatri uzmanı, beslenme uzmanı gerekiyor. Bu ekibin belki altı ay, belki bir yıl iyi değerlendirdiği hastalar, seçilmiş hastalar, ihtiyacı olan ve isteyenler ameliyat edilebilir. Ameliyattan sonra diyabet, kan şekeri, kilosu, sağlık açısından bir yıl, üç yıl çok iyi olan hastalarımız var. Takipte. Ancak 5-10 yıl sonrası biraz sorun haline gelebiliyor. Tekrar kilo alanlar çıkabiliyor. Bu yüzden bariatrik cerrahi geçirecek hastaların ameliyat olduğu an ciddi önem arz ediyor. Bunu da sadece ameliyat olduğu merkez değil, özellikle sağlık otoritelerinde ciddi olarak ameliyat edilen hastaları takip etmelidir. Daha yetkin olanlarca gerekirse denetlemeler çok iyi yapılmalıdır. Bu açıdan Sağlık Bakanlığımıza önemli işler düşüyor. İlgili daire başkanlıkları bu konuda belki çalışmaları vardır. Ama bu ameliyatların da uygun olup olmadığıyla ilgili kararlar ve değerlendirmeleri yapmaları ihtiyaç olacağını düşünüyorum. Kilosu olanların, kendi sağlıklarını önemsemesi ama iyi merkezlerde takip edilmesi geleceğe doğru daha iyi adımlarla, hasarsız organlarla, güçlü iyi bir nesil için ellerinden geleni yapmalarını diliyorum.”

    Bayraktaroğlu, BEÜ Diyabet ve Obezite Merkezi’nin faaliyete geçmesinde desteklerini esirgemeyen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve ekibine de teşekkür etti.