Etiket: Dolarlık

  • 1,4 milyar dolarlık Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi’nin imzaları atıldı

    1,4 milyar dolarlık Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi’nin imzaları atıldı

    Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin ilk yatırımı yılda 450 bin ton Polipropilen Üretim Tesisi Teknoloji Lisansör ve Ortaklık Anlaşmaları imza töreni gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 1,4 milyar dolarlık maliyetle 2023 yılında faaliyete geçirilecek tesisin petrokimya alanındaki cari açığın kapanmasında önemli bir endüstriyel yatırım olduğuna dikkat çekerek, “Yıllık 450 bin tonluk üretim kapasitesiyle petrokimya alanındaki dışa bağımlılığımızın azalmasında önemli bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.

    Türkiye’yi petrokimyada global üretim merkezi olarak konumlandıracak, bölgenin stratejik konumunu güçlendirecek ve ihracatın geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyacak ‘Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde çalışmalar başladı. Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin ilk yatırımı yılda 450 bin ton Polipropilen Üretim Tesisi Teknoloji Lisansör ve Ortaklık Anlaşmaları İmza Töreni; Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak ev sahipliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Cezayir Enerji Bakanı Mohamed Arkab’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez törende yaptığı konuşmada, “Yenilebilirenerjiden madenciliğe nükleerden yerli kömüre kadar Türkiye’nin enerji bağımsızlığını ilmek ilmek dokuyoruz. 2023 Türkiye’nin hikayesi enerji, ekonomik ve teknolojik bağımsızlıkla yazılacak. BU alanda gücümüz, kabiliyetimiz geleceğe yön verecek. ‘Bağımsız enerji, güçlü Türkiye’ diyerek çıktığımız bu yolda bütün ezberleri bozarak Türkiye’ye ayak bağı olacak meseleleri bir bir çözüme kavuşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

    1,4 milyar dolarlık maliyetle 2023 yılında faaliyete geçirilecek tesisin petrokimya alanındaki cari açığın kapanmasında önemli bir endüstriyel yatırım olduğuna dikkat çeken Bakan Dönmez, “Yıllık 450 bin tonluk üretim kapasitesiyle petrokimya alanındaki dışa bağımlılığımızın azalmasında önemli bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.

    Geçen yıl petrokimya, hammadde ve plastik ürünler sektöründeki dış ticaret açığının yaklaşık 13 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatan Dönmez, bu dönemde en çok ithal edilen petrokimya ürünlerinin başında polipropilenin yer aldığını kaydetti. Türkiye’nin otomotiv başta olmak üzere, ambalaj ve etiketleme, tekstil, kırtasiye, laboratuvar ekipmanları, inşaat gibi sektörlerin ana hammaddesi olan polipropilen ihtiyacının yaklaşık yüzde 90’ının ithalat yoluyla karşılandığını vurgulayan Bakan Dönmez, yüzde 100 geri dönüştürülebilen bir ürün olması nedeniyle polipropilenin çevresel sürdürebilirlik hedefleriyle uyuşan önemli yatırım olacağını belirtti.

    “Türkiye’nin polipropilen ithalatının 5’te birini üretecek”

    Tesis devreye girdiği yıl itibariyle Türkiye’nin polipropilen ithalatının” 5’te biri üreterek cari açığın kapanmasına da 250 milyon dolarlık bir katkıda bulunacağını söyledi.

    Bakan Dönmez, tesis üretiminin büyük bir kısmının iç pazarda kullanılacağını, belli bir kısmının ise Avrupa’ya ihraç edileceği bilgisini vererek, tesis faaliyete geçtiğinde kurulacak yan sanayi ve diğer tesislerle bölgede nitelikli istihdam sağlanacağını kaydetti.

    “Her türlü iş birliğine hazırız”

    Dünyada son dönemde artan belirsizlik ortamına rağmen Türkiye’nin yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam ettiğini belirten Dönmez, “Türkiye enerji piyasası sağlam ve dinamik ekonomik altyapımız ve güçlü siyasi istikrarımız sayesinde yabancı yatırımcıların her zaman gözdesi oldu. Yatırımcı dostu ve öngörülebilir bir enerji piyasası ile her zaman serbest piyasa kuralları içerisinde işleyen güçlü ve güven veren bir alt yapı inşa ettik. İnanıyorum ki yatırımlarımızın bu güveni Türkiye enerji piyasasına girmek veya operasyonel ağlarını genişletmek isteyen diğer yatırımcılar için de önemli bir referans kaynağı olacak. Türkiye’de büyümek, Türkiye’den dünyaya açılmak isteyen bütün firmalara açığız. Her türlü iş birliğine hazırız. Özellikle petrokimya ve rafineri sektöründe Türkiye yatırımcılara gerek iç Pazar büyüklüğü gerekse uygun rekabet uygunluğu gelişmiş ulaşım ağı, kalifiye işgücü, hammaddeye kolay erişim imkanı gibi pek çok avantajlı cazip fırsatlar sunuyor” dedi.

    “Bir yıllık rafineri üretimi 32,7 milyon ton”

    Bu yılın Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık rafineri üretiminin toplam 32,7 milyon tona ulaştığını kaydeden Bakan Dönmez, “Böylece 2,7 milyar dolar katma değer üreterek bu kaynağın ülkemizde kalmasını sağlamış olduk” dedi.

    Ilıcak: “Türkiye’nin bir yıllık cari açığını 250 milyon dolar azaltacak”

    Törende konuşan Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans’ın uluslararası müteahhitlik projelerinin yanı sıra petrokimya alanında global bir üretici olmaya hazırlandıklarını ve süreçte Türkiye ekonomisinin en fazla dış ticaret açığı verdiği alanlardan birine odaklandıklarını açıkladı.

    Ilıcak, yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye katma değerli üretim sağlayacak bir projeye başlıyoruz. Son 10 yıldır ulusal ve uluslararası birçok enerji ve petrokimya şirketi için önemli endüstri tesisleri inşa ettik. Yıllar içinde bu alanda kazandığımız bilgi ve tecrübe birikimini, ülkemizin en büyük dış ticaret açığı verdiği alanların başında gelen petrokimya sektörüne yapacağımız yatırımda kullanacağız” dedi.

    Dr. Erman Ilıcak, yüksek polipropilen ithalatı ve artan tüketim talebi nedeniyle Rönesans Holding’in hedefini, Türkiye’nin petrokimya alanındaki dışa bağımlılığını en aza indirmek ve ihracata odaklanmak olarak belirlediklerini ifade etti ve ekledi: “Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi, Türkiye’nin polipropilen ithalatının beşte birini ikame edecek ve cari açığa 250 milyon dolar pozitif katkı sağlayacak.”

    Ilıcak konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Aynı zamanda işletmesini üstlendiğimiz Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde 1,4 milyar dolar yatırımla hayata geçireceğimiz projemizi bir başlangıç olarak görüyoruz. Alanında dünya lideri ortaklarımızla birlikte bölgenin ilk yatırımcısı olmakla kalmayacağız. Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük endüstriyel bölgesinin işletmecisi olan Hollandalı Port of Rotterdam ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde bölgeye yaklaşık 15 milyar dolarlık yerli ve yabancı yatırım çekmek için çalışacağız. Rönesans olarak biz de bölgedeki petrokimya ve endüstri yatırımlarımızı sürdüreceğiz.”

    450 bin ton kapasiteli tesis 2023 yılının sonunda tamamlanacak

    Türkiye halihazırda petrokimya hammaddesi ve plastik ürünler alanında yılda 13 milyar dolarlık dış ticaret açığı veriyor. Bu rakam ülkemizin cari açığının yüzde 20’sinden fazlasına denk geliyor. Petrokimya ithalatında polipropilen önemli bir paya sahip. Sonatrach ve GS E&C ile ortaklaşa inşa edilecek olan Polipropilen Üretim Tesisi’nin, Türkiye’nin polipropilen ithalatının beşte birini tek başına karşılaması bekleniyor. Polipropilen alanında halen Türkiye’nin toplam üretiminin 3 katını tek başına gerçekleştirecek olan 450 bin ton kapasiteli tesisin inşaatının 2023 yılının sonunda tamamlanması hedefleniyor. 1,4 milyar dolarlık projenin ortakları arasında Cezayirli Sonatrach ve Güney Koreli GS E&C bulunuyor. Türkiye’nin cari açığını 250 milyon dolar azaltması beklenen projenin teknoloji altyapısının lisansörleri ise ABD kökenli UOP Honeywell ve Hollanda kökenli LyondellBasell olacak.

  • ATO Başkanı Baran: ”Dünyada coğrafi işaretli ürünler 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturuyor“

    ATO Başkanı Baran: ”Dünyada coğrafi işaretli ürünler 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturuyor“

    Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, dünyada coğrafi işaretli ürünlerin 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturduğunu belirterek, “Türkiye’nin yöresel ve geleneksel ürünleri bu pazardan hak ettiği payı alacak” dedi.

    Ankara Ticaret Odası (ATO) ev sahipliğinde “2. Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi” çerçevesinde düzenlenen “Anadolu’dan dünyaya” resepsiyonuna büyükelçiler ve diplomatik misyon temsilcileri ile oda ve borsa başkanları katıldı. Resepsiyonda çeşitli etkinlikler düzenlenirken, oyun havalarına yabancı misyon temsilcilerin katılması dikkat çekti. ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran yaptığı konuşmada, Türkiye’nin en kapsamlı “Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi”nin yüksek bir katılımla gerçekleştiğini, zirvenin gerçekleştirilmesinde Ankara’daki büyükelçiliklerin ve diplomatik misyon temsilcilerinin çok büyük rolü olduğunu belirtti. Birçok ülkenin büyükelçiliklerinin Coğrafi İşaretli Ürünler Fuarı’nda stant açtığını ifade eden Baran, şöyle konuştu:

    “Coğrafi işaretli ürünleri ekonominin ve uluslararası ticaretin konusu haline getirmek istiyoruz. Zirveyi düzenlerken öncelikli olarak farkındalık oluşturmak istedik. Bu farkındalığı sağladığımızı düşünüyorum. Yöresel ürünlerimizin ekonomik değer haline dönüştürülmesi uzun bir yolculuk. Bu yolculuğun önemli bir parçası ise Ankaramızın ekonominin de başkenti haline dönüşmesi.”

    “Dünyada coğrafi işaretli ürünler 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturuyor”

    Dünyadaki coğrafi işaretli ürünlerin pazarının önemine vurgu yapan Baran, sözlerine şöyle devam etti:

    “Dünyada coğrafi işaretli ürünler 200 milyar dolarlık bir pazar oluşturuyor. Türkiye’nin yöresel ve geleneksel ürünleri bu pazardan hak ettiği payı alacak. Katma değer ve istihdam yaratan, üretici gelirlerini yükselten coğrafi işaret, tarımsal üretimi teşvik ederek kırsal nüfusu yerinde tutuyor.”

  • Aşkale’deki maden şirketi 30 milyon dolarlık ihracat hedefliyor

    Aşkale’deki maden şirketi 30 milyon dolarlık ihracat hedefliyor

    Erzurum Valisi Okay Memiş, geçtiğimiz yıl 15 milyon dolarlık ihracat yapan maden fabrikasını ziyaret etti. Fabrika Müdürü Hüseyin Genç, “İhracat rakamlarımız 15 milyon dolar. Hedefimiz bunu iki katına çıkarmak” dedi.

    Yaklaşık 400 kişinin çalıştığı Aşkale’deki Türk MAG Madencilik ve Sanayi şirketini ziyaret eden Erzurum Valisi Okay Memiş, fabrika hakkında bilgi aldı. İhracat rakamlarının geçmiş senelere oranla düşük olduğunu belirten Vali Memiş, “Yaklaşık 400 kişiyi istihdam eden şirkette hem manyezit madenciliği hem de yarı mamul olarak yurt dışına ihraç sağlayan 3 büyük firmadan birini ziyaret ettik, taleplerini dinledik. Gördüğümüz eksileri kendilerine ilettik. Hedefleri süresi dolan ocak ve madenlerin ruhsatının yenilenmesi ve bu yenilenmeyle birlikte yeni istihdam alanlarının açılması, bu konuda ben Erzurum Valisi olarak atandığım günden bu yana istihdam oluşturan bütün müesseselerin yanındayım. 50 milyon dolarlık bir tesis, milli bir servet. Şahısların değil, bizlerin de sahip çıkması gereken bir servet. Biz onlara yardımcı olacağız, onlar da çevreye ve doğaya uygun bir madencilik anlayışıyla işlerini yapıp, çalışanların şartlarını iyileştirecekler. Her konuda onlara destek sağlayıp bürokratik işlemleri halledeceğiz. Ruhsat problemlerini çözerek artı 200 işçinin istihdamını daha hedefliyoruz” dedi.

    Vali Memiş, “2011 yılında 30 milyon dolarlık bir ihracat rakamı, piyasa şartlarından dolayı küçülmüş, geçtiğimiz yılda 15 milyon dolara düşmüş. Erzurum’da olduğumuz noktayı yukarıya taşıyacak potansiyelimiz var” diye konuştu.

    “İhracat rakamlarımız 15 milyon dolar, hedefimiz bunu iki katına çıkarmak”

    Fabrika Müdürü Hüseyin Genç, “2010 yılında kurulan Sinter manyezit fabrikasında 250 kişi istihdam edip, ocaklarımızda ise 150 kişi çalışıyor. Sinter manyezit ısıya dayanıklı bazik reflakter bir malzemedir ve çelik sanayi, cam sanayi ve diğer reflakter sanayilerinde ultra bazik tuğla ve harç yapımında kullanılıyor. Biz şuanda yarı mamul üretiyoruz. Bu ürünün piyasadaki değeri yaklaşık olarak 300-600 dolar arasında, ihracat rakamlarımız ise 15 milyon dolar. Hedefimiz bunu iki katına çıkarmak, ham madde sorunlarıyla aşmaya çalışıyoruz. Bir sene önce verdiğimiz temdit projeleri BİGEM’de değerlendirme aşamasında, sonuç alınmasını bekliyoruz. Orman izinleri, patlayıcı madde izinlerinin çıkmamasından dertliyiz. Bu sorunların çözülüp, tarafımıza olumlu dönüşlerini bekliyoruz. Aşkale, Erzurum ve Türkiye’ye bu fabrikanın hizmet edeceğini söylüyoruz” diye konuştu.

    Vali Memiş’e ve Aşkale Kaymakamı Mehmet Aksu’ya tesislerini tanıtan MAG fabrikasının sahibi Salih Cihan ve Fabrika Müdürü Hüseyin Genç, Vali Memiş’e madenden çıkardıkları taşları da tanıtarak bilgiler verdi.

  • Ege yaz meyve sebze sektörü 2019 için 1 milyar dolarlık ihracat hedefi koydu

    Ege yaz meyve sebze sektörü 2019 için 1 milyar dolarlık ihracat hedefi koydu

    2018 yılında bir rekora imza atarak 831 milyon dolar ihracat rakamına ulaşan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, 2019 yılı için 1 milyar doları aşmayı hedefliyor.

    Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, 2018 yılında Birlik tarihinde, bir rekora imza atarak 831 milyon dolar ihracat rakamına ulaştıklarını, 2019 yılı için 1 milyar dolara aşmayı hedeflediklerini söyledi. öreve geldikten sonra geçen 1 yıllık dönemde yaptıkları icraatları özetleyen Uçak, “Üretici ve ihracatçılarımıza ne kadar yakın olabilirsek o kadar başarılı olabiliriz. Ne kadar ortak akıl ile hareket edersek o kadar verimli oluruz diye yola çıktık. Bu çerçevede, icraatlarımıza Üye İlişkileri Timi’ni hayata geçirerek başladık. Yine üretici ve ihracatçılarımıza yakın olma bilinci ile bölgemizde geniş katılımlı üretici ve ihracatçı toplantıları düzenlemeye başladık. Bu kapsamda Kemalpaşa, Alaşehir, Ödemiş, Selçuk, Ortaca, Seferihisar ve Sultandağı ilçelerimizde toplam 9 adet “Ortak Akıl Toplantısı” düzenledik” diye konuştu.

    Yurtdışı tanıtım faaliyetleri kapsamında Hong Kong, Rusya, Fransa, Çin, Almanya, Dubai ve Japonya’da fuarlara katılım sağlayarak tanıtım ve tadım etkinliklerinde bulunduklarını anlatan Uçak, sözlerini şöyle sürdürdü; “Taze kiraz ve üzümde gerçekleştirdiğimiz URGE Projesini, Güney Afrika ve Çin’e iki etkinlik yaparak başarı ile tamamladık. Önümüzdeki dönem hem taze meyve sebze hem de meyve sebze mamulleri sektöründe yeni URGE projeleri başlatmak istiyoruz ve siz değerli üyelerimizin de katılımlarını bekliyoruz”

  • Haluk Bayraktar: “’Türkiye’nin yüksek teknoloji sınıfında 3,5 milyar dolarlık gibi ihracat rakamı var”

    Haluk Bayraktar: “’Türkiye’nin yüksek teknoloji sınıfında 3,5 milyar dolarlık gibi ihracat rakamı var”

    Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “Türkiye’nin yüksek teknoloji sınıfında 3,5 milyar dolarlık gibi ihracat rakamı var. Eğitim bu durumun en önemli bileşeni. A sınıfı işler, A sınıfı donanımlı insanlarla yapılabiliyor. Bu anlamda da ekosistemi güçlendirmemiz gerekiyor’’ dedi.

    Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Boğaziçi Yöneticiler Vakfı (BYV) tarafından Harbiye Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu’na (IBPF 2019) katıldı. Forum kapsamında düzenlenen ’Türkiye’nin Geleceği İçin Eğitim İhtiyaç ve Çözümleri’ isimli panelde konuşan Bayraktar, TÜBİTAK’ın yaptığı çalışmalar, teknolojide eğitimin önemi ve kurulacak Deneyap Proje Atölyeleri hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Dünya şu anda insansız otomobillere gidiyor”

    Konuşmasında TEKNOFEST’te değinen Haluk Bayraktar, “Bu sene roket yarışmasına 550 takım başvurdu. Bu sene uçan araba hedefini koyduk. Dünya şu anda insansız otomobillere gidiyor. Bizim, onun daha da ilerisini hedeflememiz lazım. O da uçan arabalardır. Bu sene uçan araba yarışmasını koyduk. Temel kriterimiz, gençlerimizi özgüveni yüksek, erken yaşta somut proje odaklı, takım halinde eğitimleri vererek ülkesine katma değeri yüksek teknolojiler geliştirir hale getirmek misyonumuz” dedi.

    “TÜBİTAK yılda 35 bin kadar projeye destek veriyor”

    TÜBİTAK çalışmaları hakkında bilgiler varan Bayraktar, “2002 yılında Türkiye’de 200 adet patent üretilirken, şimdi ise 7 bine ulaştı. Tabii ki yeterli değil. Tam zamanlı AR-GE çalışanına bakıyorsunuz 150 binlere ulaşmış durumda. TÜBİTAK, Türkiye’de yapılan AR-GE araştırmasının (yaklaşık 35 milyar TL) bunun yüzde 10’unu yapıyor. TÜBİTAK’ın hem araştırmaları yapan enstitüleri var hem de araştırmaları destekliyor. Yılda 35 bin kadar projeye destek veriyor. Bu 35 bin projenin 20 bini akademik destekler. Destek almak için şirketler başvuruyor. Başvuran 10 şirketten 6’sı destek alıyor. Bu yüksek bir oran. Akademi tarafında bu yüzde 13’lerde, şirkete tarafında yüzde 60’larda. Üniversite sanayi tarafına yönelik ciddi anlamda programlar var’’ şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin Lider Araştırmacılar Programı’nda önemli destekler var”

    Bayraktar sözlerine şöyle devam etti: “Geçen aylarda Sanayi Doktora Programı açıklandı. Buna yaklaşık 520 kişi hak kazandı. Yani okurken bizzat sanayide çalışması çok önemli. Bir değeri ise Lider Araştırmacılar Programı. Dünya bütün ülkeler bunu yapıyor. Beyin göçü, dünyada herkesin sorunu. Bunlarının tamamının araştırması yapıldı ve Türkiye, Lider Araştırmacılar Programı’nı yayınladı ve dedi ki; dünyanın en iyi 100 üniversitesindeyseniz veya en çok AR-GE yapan 2 bin 500 firmasından birinde çalışıyorsanız, kategorilerine ayırarak araştırma desteği, bursiyer desteği gibi çok büyük fonlar sağlayacak. Aylık 3 milyon TL’ye kadar proje desteği, aylık 25 bin TL gibi maaş desteği gibi destek var. Buna 42 başvuru oldu, 83’ü yabancı. İçlerinden bir tanesi Nobel’e aday gösterilecek hatta isimleri yakın zamanda açıklanacak. Dolayısıyla TÜBİTAK’da şöyle bir yapı ön görülüyor: “Daha önce girdi odaklı destek vardı, şimdi sonuç odaklı desteklere doğru gidiyor”. TÜBİTAK sadece kendi başına organize edip başvurulara destek vermesin, o işlerde de ön filtreleme yapan ayrı merkezler olsun”.

    “Türkiye’nin yüksek teknoloji sınıfında 3,5 milyar dolarlık gibi ihracat rakamı var”

    Türkiye’deki teknoloji çalışmalarına vurgu yapan Bayraktar, “Türkiye’de 2000’li yılarda 2 tane teknopark vardı, şu anda 83 tane teknopark var. Bunların içinde kurulu 5 bin tane firma var. Biz bir girişimdik, 7 kişi başladık bugün 600 kişiyiz. Birçok katma değerli teknoloji geliştiriyoruz. Bu 5 bin firmadan çıkabilecek potansiyelleri düşünün. Bu 5 bin firmanın yürüttüğü 30 binin üzerinde proje var. Bunun dışında 209 üniversitemiz var. Türkiye’nin yüksek teknoloji sınıfında 3,5 milyar dolarlık gibi ihracat rakamı var. Eğitim bu durumun en önemli bileşeni. A sınıfı işler, A sınıfı donanımlı insanlarla yapılabiliyor. Bu anlamda da ekosistemi güçlendirmemiz gerekiyor. Bizi ileriye taşıyacak olan bu ekosistem. TÜBİTAK’da artık kurgusunu ve yapısını tamamen; kendisi AR-GE yapıp üretim tarafına giren değil, kesinlikle daha çok özel sektöre altyapısını sunan, kendi altyapısını kullanıma açan, kendi içinde kapanık olmayan ve bütün katmanlara yayın şekilde yapıyor” diye konuştu.

    “2021’e kadar 81 ilde 100 Deneyap Proje Atölyesi kurulacak”

    Deneyap Projesi Atölyesi’ne dikkat çeken Bayraktar, “İstanbul’da başarılı olduktan sonra TÜBİTAK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı himayesinde tüm Türkiye’ye yayma kararı alındı. Önümüzdeki ay 12 ilde açılıyor. Sınavları yapıldı, 80 bin öğrencimiz başvurdu. 2021’e kadar 81 ilde 100 Deneyap Proje Atölyesi kurulacak. 12 il arasında Hakkari de var, Edirne de var, Muğla da var, Trabzon da var. Bu eşitliğin toplumun tüm katmanlarına sunulması çok önemli. Ülkenin geleceğinde yer alacak önemli alanlar; üretim, tasarım, kodlama, elektronik gibi alanlarda eğitimler sunulması gerçekten çok önemli. İnşallah Deneyap Teknoloji Atölyeleri’den 3 yıl içerisinde 50 binin üzerinde gencimiz, bizzat eğitmenlerle çalışacak. Çağrı açıldı ve 4 bin 500 gönüllü eğitmen başvurdu. Onların eğitici eğitimleri TÜBİTAK bünyesinde üniversiteden hocalarımızın desteğiyle veriliyor” ifadelerini kullandı.

    Beyin göçü konusunda açıklama yapan Bayraktar, “Bu konu çok konuşuluyor, savunma sektörüne özel de konuşuyor. Rakamlara baktım, savunma sanayide çalışan 60 bin kişiden 500 kişi gözüküyor. Bu insanlar donanımlı ve yetişmiş insanlar. Türkiye’de en katma değerli ürünlerin üretildiği alan savunma, bu alanda bu kadar kişi var. Bu çok fazla dile getirilecek konu değil. Bu tarz projelere, ortamlara ve organizasyonlara destekleri arttırmamız çok önemli.Tabii ki bizim, bu altyapıyı oluşturmamız lazım” şeklinde konuştu.