Etiket: Doktor

  • Doç. Dr. Öztürk: “Her Doktor Ya Da Uzman Mesleki Etik Kapsamında Kendi İşini Yapmalı”

    Diyetisyen Doç. Dr. Barış Öztürk, “Her doktor ya da uzman mesleki etik kapsamında kendi işini yapmalı” dedi.

    Sağlık, beslenme, teknoloji, güvenlik, eğitim gibi toplumsal gereksinimlerin her toplumda bu hizmetleri sunacak meslekleri gerektirdiğini belirten Doç. Dr. Barış Öztürk, “Mesleğimiz toplumsal gereksinimlerden doğmuştur ve gereksinimler ölçüsünde her geçen gün yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. Sağlık, beslenme, teknoloji, güvenlik, eğitim gibi toplumsal gereksinimler her toplumda bu hizmetleri sunacak meslekleri gerektirmektedir. Meslek icra eden kişinin sadece kendi doyumu için değil, aynı zamanda toplumun yararı için yaptığı bir uğraştır. Bir hekim mesleğini sadece hizmetinin karşılığında aldığı para için değil, insanlara sağlıklarını kazandırmak için de yapar. Örneğin bir öğretmen okuma yazma öğretmenin ve insan yetiştirmenin mutluluğunu hayat boyu hisseder” diye konuştu.

    Günümüzde sağlıklı yaşam kavramının ve sağlığa bakış açısının hastalıkların tedavisi odaklı değil, hastalıkların önlenmesi odaklı olarak gelişimini sürdürdüğünü anlatan Diyetisyen Doç. Dr. Barış Öztürk, “İnsanlar artık uzun bir yaşam sürmenin yanında kaliteli yaşamak için mücadele etmekte, sağlıklı olmanın yanında güzel bir görünüme sahip olmak için her yolu denemektedirler. Bu ihtiyaçlara paralel olarak sağlık mesleklerinin sayısı her geçen gün artış göstermekte ve yeni çıkan sağlık meslekleri için yeni yasalar geliştirilerek mesleki tanımlamalar yapılmaktadır. İnsan tedavisinde ekip çalışmasının önemi tüm dünyada vurgulanmaya devam etmekte hekimlik mesleğinde uzmanlık dalları hatta yan dal uzmanlıklarının sayısı her geçen gün artmakta ve tıbbi uygulamalardaki karar ve yetki mekanizması tek merkezli olmaktan çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelere paralel olarak ülkemizde de sağlık meslekleri arasındaki çalışma disiplini hekim merkezli olmaktan çıkarak tüm sağlık profesyonellerinin etkin olduğu ve söz sahibi olduğu, yetki karmaşasından arınarak maksimum fayda elde etmeye yönelik bir yapıya dönüşmektedir. Teknikerlik düzeyindeki sağlık mesleklerinde de aynı şekilde sağlık teknikeri kavramı ortadan kalkarak yerini anestezi teknikeri, diyaliz teknikeri, patoloji teknikeri, ağız ve diş sağlığı teknikeri gibi çok sayıdaki yeni mesleklere bırakmakta ve branşlaşma her geçen gün artış göstermektedir” dedi.

    Sağlık mesleklerindeki branşlaşmanın sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırdığını ve tıbbi hataları azalttığını söyleyen Doç. Dr. Öztürk, “Sağlıklı yaşamın önemli bir bileşeni olan beslenme ve diyetetik konusunun popülaritesi son günlerde giderek artmakta ve bu popülarite ticari kaygıları da beraberinde getirmektedir. Ülkemizde beslenme ve diyetetik konusunda kimin yetkili olduğu, beslenme danışmanlığı ve tıbbi beslenme tedavisini kimin uygulayacağına açıklık getiren bir yasa ve yönetmelik olmasına rağmen konunun çekiciliğine kapılan başka meslek mensupları da bu konuda konuşmayı kendilerine hak görmekte ve hatta çeşitli basın organlarında ’bu diyetisyenin işi değil’ gibi söylemlerde bulunmaktadırlar. Bu meslek grupları arasında kardiyolog, aile hekimleri, kalp-damar cerrahları, biyokimya uzmanları, endokrinologlar, kimyagerler, beden eğitim öğretmenleri, hemşireler, fizik mühendisleri ve hatta lise mezunları, estetisyenler saymakla bitmez. Amacım hiçbir meslek grubunu karalamak ya da eleştirmek değil. Altını çizmek istediğim husus, nasıl ki bir diyetisyenin kalp hastalığında ilaç tedavisi vermesi, bu konuda yazı yazması, basına demeç vermesi yanlışsa, kardiyoloğun da beslenme konuşması yanlıştır. Tıp hekimlerinin meslekleri ile ilgili olduğu için zaman zaman bazı genel beslenme bilgisi vermeleri normal karşılanabilir fakat beslenme konusunda spesifik bilgiler vermek kesinlikle diyetisyenliğin alanına girmektedir. Aksi takdirde topluma sunulan yanlış bilgiler toplum tarafından denenmekte ve gereğinden fazla yağ tüketimi, protein tüketimi, karbonhidrat tüketiminin neden olduğu insülin direnci, metabolik sendrom ile kalp damar hastalıklarının, diyabetin, obezitenin yayılmasına sebep olmaktadır. Diyetisyenliğin mesleki eğitimi her meslekte olduğu gibi spesifik konuları içermekte ve bu konuda eğitim almayan kişilerin bu konuda konuşmaları halk sağlığı açısından kısa ve uzun vadede sakıncalar doğurmaktadır. Diyetisyenlik mesleki eğitimi temel biyolojik ve tıp eğitiminin yanında Nutrisyonel biyokimya, beslenme antropometrisi, besin kimyası, beslenme epidemiyolojisi, besin mikrobiyolojisi, tıbbi beslenme tedavisi, çocuk hastalıklarında beslenme, halk sağlığı gibi başlıca dersleri ve bu derslerle ilgili laboratuvar, klinik, saha ve hastane uygulamalarını kapsamaktadır. Tıp fakültesi müfredatlarında beslenme konusunda tek bir ders bile bulunmamaktadır. Diğer mesleklerin eğitiminde ise bu veya benzeri derslerin okutulmadığı bilinmektedir. Buna rağmen neden bu konuda bazı meslek mensuplarının konuşmakta ve hatta tedavi vermekte, profesyonel hizmet sunmakta ısrar ettiği tartışmalı bir konudur. Aslında tartışmalı demek bile yanlış. Yukarıda bahsettiğim konu sadece diyetisyenlik mesleği için de geçerli değildir. Diğer meslek grupları da bu olumsuzlukları yaşamakta ve mücadeleyi sürdürmektedir. Ben de bir diyetisyen ve diyetisyen yetiştiren bir öğretim üyesi olarak kendi mesleğimde yaşadığım sıkıntıları dile getirmek istedim. Sonuç olarak ’herkes kendi işini yapmalı’ mesajı ile tüm topluma ulaşmasını diliyorum” ifadelerini kaydetti.

  • Uzman Doktor Gökçe: “Kalp Kaynaklı Ani Ölümlerin Önüne Geçilebilir”

    Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doktor Veli Gökçe, kalp kaynaklı ani ölümlerin önüne geçilebileceğini söyledi.

    Dr. Gökçe, kalp kontrol muayenesinin, saptanan risk faktörlerinin bulunması ve değerlendirilerek korunma stratejilerinin belirlenmesinde önemli rol oynadığını anlattı.

    Uzman Doktor Gökçe, özellikle ailesinde erken yaşta (erkeklerde 40, kadınlarda 50 yaşın altında) kalp hastalığından ölümler olan ya da nedeni bilinmeyen ani ölüm olan ailelerin mensubu kişilerin yaşları ne olursa olsun yaşamları boyunca en az bir kez kalple ilişkili bir check-up yaptırmalarını tavsiye etti. Uzman Doktor Gökçe, ani ölüme yol açabilecek kalp yapısında, doğumsal kaynaklı bir rahatsızlık olup olmadığının tespit edilmesi ve kalp damarlarında erken yaşta oluşabilecek bir tıkanmanın nedenlerinin anlaşılmasının önemli olduğunu söyledi. “Ailesel kolesterol yüksekliği ya da damar içinde pıhtı oluşmasına yatkınlık gibi önemli soruların yanıtı alınabilir” diyen Gökçe, Yapılan tetkik normal sınırdaysa, 40 yaşına kadar benzer check-up tetkiklerinin 5 yılda bir yapılması, 40 yaşından sonra kalp damar hastalığı açısından risk faktörü taşıyan, ailesinde birinci derece akrabalarında kalp hastalığı olan, sigara içen, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı olan kişilerde de kalp check-up’ının yılda bir yapılmasının önerildiğini söyledi.

    Uzman Dr. Gökçe, bunun yanında toplu ulaşım araçları kullananlar, pilotlar, cerrahlar, yöneticilerin yıllık check-up programlarına dahil olması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

    “Aktif spora başlayan ya da spor yapan kişiler ile profesyonel sporcular belirli aralıklarla kalp check-up’ı yaptırmalıdır. Check-up paketleri kişinin özelliklerine ve yaşına göre değişmektedir. Kalp ve damar hastalığı gelişimine, damar içinde pıhtı oluşumu ihtimaline yönelik tarayıcı kan çalışmaları che-kup tetkiklerinin olması gereken parçasıdır. Kalp ultrasonografisi yani ekokardiyografi ile kalbin yapısı, kalp boşluklarında büyüme olup olmadığı, kalbin performansının ne düzeyde olduğu, kalp kapakları, duvar kalınlığı, kalp zarı ile kalpten çıkan büyük damarlar incelenmektedir. Bazen ekokardiyografi ile beraber yapılan efor testleri ile de kişinin anjiyografiye, yani bir kalp by-pass ameliyatı ya da balonla damar açılmasına ihtiyacının olup olmadığı tespit edilebilir. Ritim probleminden şüphelenilen bireylerde holter analizi önemli bilgi sağlayabilir.”

    “DÜZENLİ KALP TETKİKLERİ RİSKLERDEN KORUYABİLİR”

    Kardiyoloji Uzmanı Doktor Veli Gökçe, düzenli kalp tetkiklerinin birçok riskten koruduğunu ifade ederek, “Günümüz toplumunun en önemli sağlık sorunlarından biri olan kalp damar hastalıklarında kişiler her zaman yakınma duymamaktadır. Bazen hissedilen şikayetler ne kişi ne de doktorları tarafından kalp hastalığı bulgusu olarak yorumlanmayabilir. Bu gibi durumlarda check-up yaptıran hastalarda kalp hastalıkları riski önceden saptanabildiği için hastanın hayatı erken tespit sayesinde kurtarılabiliyor.” dedi.

    Kalpteki yapısal değişikliğin özellikle genç yaşlarda yaşanan ani ölümlerin en sık rastlanan nedenini oluşturduğunu anlatan Gökçe, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Kalbin sağ tarafını etkileyen ve ritim bozukluğu yaparak öldüren, sol tarafta doğumsal olarak ortaya çıkan kalınlaşma gibi rahatsızlıklar özellikle fiziksel aktivite gösteren ya da sporla uğraşan kişilerde hayatın sonlanmasına neden olabilmektedir. Hiçbir risk içermeyen ekokardiografi çalışması, böyle bir hastalığı ortaya çıkarabilmektedir. Kişinin kalp damar hastalığı gelişim risklerini ortaya çıkaran kardiyolog değerlendirmesi ve kan tetkikleri, zamanında önlemlerin alınmasını sağladığı için insanların hayatını uzatabilmekte, kişileri riskten koruyabilmektedir.”

  • Doktor, Öğretmen, Esnaf Korosu

    Konyaaltı Belediyesi kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen yeni yıl konseri ile Türk müziği nağmeleri Antalya’da yeniden hayat buldu. Doktor, esnaf, öğretmen, güvenlik personeli, turizmci, müzisyen ve daha bir çok farklı meslek grubundan oluşan 72 kişilik THM Korosu, iki saat süresince seslendirdiği 16 türküyle Antalyalılara unutulmaz bir gece yaşattı.

    Konyaaltı Belediyesi Feslikan Salonu’nda düzenlenen konsere ATSO Kültür ve Sanat Komisyonu Başkanı Mustafa Karabağır, THM sanatçısı Sümer Ezgü, İsviçre’den ses sanatçısı Murat Han ile çok sayıda türküsever katıldı.

    THM Korosu, Azerbaycan, Rumeli, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Ege, Teke yöresi gibi bir çok yörenin müziğini, Konyaaltı Belediyesi Feslikan Salonu’nda seslendirerek birbirinden değerli eseri müzikseverlerle buluşturdu.

    Ahmet Yiğit Aktı’nın şefliğinde sahne alan Koro, Burdur yöresinden derlenen ’Ev yaptırdım dabandan’ türküsünü de seslendirerek Türkiye’de bir ilke imza attı. ’İki durnam gelir Bağdat elinden’ türküsünü ise Antalya’da ilk kez seslendiren THM Korosu, izleyenlerden büyük alkış aldı.

  • Doktor İrfan Öztürk Hayatını Kaybetti

    SSK Hastanesi eski Başhekimi Uzman Doktor İrfan Öztürk, hayatını kaybetti.

    Şehrin tanınmış sağlıkçılarından biri olan SSK Hastanesi eski Başhekimi Genel Cerrah Uzman Doktor İrfan Öztürk, bir süredir tedavi gördüğü Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Öztürk’ün vefatı sağlık camiasını üzüntüye boğdu. Öztürk’ün cenazesi bugün Bahçelievler Camiinde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından memleketi Ankara’ya gönderilecek.

  • Türkeş’in Doktor Kızı Başhekim Yardımcısı Oldu

    Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in kızı Dr. Muzaffer Şükriye Aliye Türkeş Demir, Atatürk Devlet Hastanesi Başhekim yardımcılığına atandı.

    Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in kızı Uşak Devlet Hastanesi’nde görev yapan kızı Dr. Muzaffer Şükriye Aliye Türkeş Demir, Atatürk Devlet Hastanesi Başhekim yardımcılığına atandı. Nöroloji Bölümü doktoru olan Muzaffer Şükriye Aliye Türkeş Demir’in bir hafta önce görevine başladığı öğrenildi.