Etiket: Doğuştan

  • Doğuştan İki Ayağı Olmayan Engelli Askerden Anlamlı Mesaj

    Tokat’ta doğuştan iki ayağı olmayan bedensel engelli 22 yaşındaki Ümit Tuluk, bir günlükte olsun asker olmanın heyecanın yaşadığını ifade ederek, “Keşke bizde doğuya gidip vatanımız için mücadele etseydik” dedi.

    Tokat Belediyesi ve Kent Konseyi tarafından düzenlenen programla kınaları yakılan bedensel engelli gençler bir günlük askerlik yapmanın heyecanını yaşadı. Sabah saatlerinde düzenlenen konvoyla askeri birlikleri olan İl Jandarma Komutanlığı’na uğurlanan asker adayları şehir turu attı. Daha sonra askeri birliklerinde kıyafetlerini giyen 10 engelli genç diğer engelli arkadaşları ile yemin törenine katıldı. Tokat Vali Vekili Mehmet Suphi Küsbeci, Tokat Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Adnan Arslan, Tokat Belediye Başkan Vekili Gülten Göğüş, CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, İl Emniyet Müdürü Fikri Yalman, TTSO Başkanı Ahmet Arat ile engellilerin aileleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından 51 engelli Türk bayrağı ve silahların üzerine ellerini koyarak yemin etti. Yemin töreni sonrasında protokol üyeleri engellilere terhis belgelerini takdim etti.

    Engelli askerler adına konuşma yapan Jandarma er Sedat Saz, bir günlüğüne askerlik yapsalar da bu nöbeti sadakat ve şerefle hayatlarının sonuna kadar sürdüreceklerini ifade ederek, “2016/1 devreler olarak bugüne kadar dedelerimizden, babalarımızdan, ağabeylerimizden devam eden bu kutsal görevi bir günlük dahi olsa devraldık. Bugün hayatımızın en anlamlı günü. Çünkü siz komutanlarımızın, ailelerimizin ve silah arkadaşlarımızın şahitliğinde ve huzurlarından diğer silah arkadaşlarımız gibi bizlerde ant içtik. İçtiğimiz bu askerlik andına bundan sonraki sivil yaşantımızda da bağlı kalacağımıza şeref sözü veriyoruz” dedi.

    Tokat İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ercan Alacakurt ise “Gönülden inanıyoruz ki size ihtiyaç duyulduğunda bu yemini eden her vatan evladı gibi sizlerde bu vatan için canınızı esirgemeyeceksiniz” diye konuştu.

    DOĞUŞTAN İKİ AYAĞI OLMAYAN TULUK’TAN ANLAMI MESAJ

    Doğuştan iki ayağı olmayan ve yemin törenine tekerlekli sandalyede katılan 22 yaşındaki Ümit Tuluk, bir günlükte olsa asker olmanın sevinci ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Ülkenin doğusunda devam eden operasyonlarda şehit olan asker ve polislere Allah’tan rahmet dileyen Tuluk, “Keşke oralara gidip vatanımız için bizde mücadele etseydik. Biz de elimizden geleni yapsaydık” diye konuştu.

    Oğlu Mücahit Bal’ın asker olduğunu görmenin heyecanını yaşadığını ifade eden Dürdane Bal, “Çok duygulandım üzüldüm ağladım” şeklinde açıklamalarda bulundu.

  • “Çocukların Kalbi Karabağ’da Atıyor” Kampanyası Cephede Doğuştan Kalp-damar Hastası Çocuklara Umut Oluyor

    “Çocukların kalbi Karabağ’da atıyor” isimli kampanya cephe bölgesinde doğuştan kalp-damar hastalığı yaşayan çocuklara umut oluyor.

    Azerbaycan Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle “Çocukların kalbi Karabağ’da atıyor” sloganı altında yapılan kampanya kapsamında doğuştan kalp-damar hastalığı yaşayan cephe bölgesindeki fakir vatandaşların çocukları için açık kalp ameliyatları düzenliyor. En son teknolojinin kullanıldığı ve pahalı olan bu ameliyatların bütün masrafları devlet tarafından karşılanıyor. 1 hafta boyunca devam edecek kampanya, çoğu işgal altında olan Fuzuli bölgesinde doğuştan kalp-damar hastalığı yaşayan 1-10 yaş arasındaki çocuklara umut oluyor.

    35 kişilik doktor ve hemşire ekibi ile cephe bölgesinde bulunan Fuzuli kentine gelen kalp-damar hastalıkları uzmanı Milletvekili Dr. Reşad Mahmudov, “Fuzuli bölgesinde kalp hastalıkları olan kişileri muayene ettik. Doğuştan kalp hastalığı olan çocuklara açık kalp ameliyatı yaptık. Şu ana kadar 6 ameliyat yaptık ve bunlar başarıyla sona erdi. Bu gurur verici bir olaydır ki, bugün Azerbaycan tıbbı köy ortamında bile böyle zorlu ameliyatları yapabileceğimiz düzeye ulaştı. Bundan sonra da bu ameliyatlar devam edecek” dedi.

    Azerbaycan gerçeklerini dünyada farklı bir şekilde değerlendirildiğini belirten Mahmudov, “Topraklarımızın büyük bir kısmının işgal altında olması bütün vatandaşlarımızda olduğu gibi doktorlarımız için de ağır bir derttir. Arzumuz devletimizin sürdürdüğü mücadeleyi devam ettirmesi. Mesleğimizden dolayı nerdeyse her gün kanla karşı karşıyayız ama eminim ki, bütün dünyada olduğu gibi bir doktor kan dökülmesini, hiç kimsenin ölmesini istemez. Bir insanın hayata döndürmek için bazen aylarca mücadele ediyoruz. Bir silahın yüzünden yüzlerce insanın öldürülmesi sadece Azerbaycan’ın değil dünyada hiç kimsenin başına gelmesin. Asıl maksadımız dünya kamuoyunu Karabağ’a çekmekti. Çünkü, biz sadece silah, ordu ve askerlerimizle değil hem de Azerbaycan’ın yetiştirmiş olduğu gençlerde, kendi tıbbıyla bu bölgelerde hakikaten insanlara faydalı olabilecek işler görmek istiyor.” ifadelerini kullandı.

    Açık kalp ameliyatları ile birlikte “2. Doğuştan Kalp Kusurlarında Yenilikler” isimli konferansta Fuzuli ve çevre bölgelerde faaliyet gösteren doktorlarla doğuştan kalp hastalıkları alanında dünyadaki yenilikler anlatıldı ve tecrübe paylaşımında bulunuldu.

  • (Özel Haber) Doğuştan Yaralılar

    Dünyada milyonda bir görüldüğü öğrenilen Epidermolizis bülloza hastalığına doğuştan yakalanan ve vücutlarında oluşan yaralar nedeniyle yıllardır acı çeken Şanlıurfalı iki kız kardeşe kök hücre nakli yapılması gerekiyor. İnternette yaptıkları araştırmada kendi çocukları gibi hasta olan Avrupalı çocukların Fransa ve Amerika’da kök hücre nakliyle tedavi edildiğini duyan anne Aysel Taş yardım istedi.

    AVRUPA’DAKİ KÖK HÜCRE NAKLİ KIZ KARDEŞLERİN UMUDU OLDU

    Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesine bağlı Şenevler Mahallesinde yaşayan ve akraba evliliği yapan Aysel ve Abidin Taş çiftinin 8 yıl önce bir kız çocuğu dünyaya geldi. Fatmanur ismini verdikleri bebeğin doğum sol serçe parmağında oluşan yara iki gün içinde bütün vücuduna yayıldı.

    İlk çocuklarında yaşanan bu durumun ikinci çocuklarında yaşanmayacağını düşünen Taş çifti, bir yıl sonra yine bir kız çocuğu sahibi oldu. İlk doğduğunda ablası gibi vücudunun sadece bir noktasında yara bulunan Ayşenur Tuğçe Taş’ın kaderi de ablası ile aynı oldu.

    Çocuklarının bir gün iyileşeceği umuduyla gitmedikleri hastane ve başvurmadıkları tedavi şekli kalmayan aile, herhangi bir sonuç elde edemedi. Gittikleri hastanelerde çocuklarının vücutlarındaki yaraların Epidermolizis bülloza hastalığından kaynaklandığını ve Türkiye’de tedavisi olmadığını öğrenen Taş ailesi, ilaçlarla çocuklarının acısını bir nebze olsun dindirmeye çalıştı. Ancak tedavi umudunu kaybetmeyen aile, hastalığın Avrupa’da kök hücre nakliyle tedavi edildiğini duyunca yetkililerden tedavi için yardım istedi.

    EL VE AYAK PARMAKLARI GÜNDEN GÜNE ERİYOR

    Doğduğundan bu yana açılar içinde hastalıkla boğuşan Fatmanur Taş ve kendisiyle aynı kaderi paylaşan kız kardeşi Ayşenur Tuğçe Taş, vücudunu kaplayan yaralar nedeniyle günden güne eriyor. El ve ayak parmakları eriyen ve birbirine yapışan kız kardeşler, ağrı kesici ilaçlar ve nemlendirici kremlerle hayata tutunmaya çalışıyor. Vücutlarını kurutan güneş nedeniyle evden çıkamayan kız kardeşler, hastalık nedeniyle gelişemiyor ve yürümekte de zorlanıyor. Ailenin çocuklarının acısını az da olsa dindirmek için kullandığı ilaçların aylık maliyeti ise 4 bin lirayı buluyor. Hastalığın herhangi bir tedavisi olmadığı için çaresizce beklemek zorunda kalan aile, Avrupa’dan gelen bir haberle çocuklarının tedavisi için umutlandı fakat tedavi masrafı oldukça fazla olduğu için de elleri kolları bağlandı.

    Baba Abidin Taş abisine ait ekmek fırınında çalışarak aylık bin 500 lira kazanıyor. Devlet de çocukların tedavisi için aylık bin 500 lira veriyor. Ailenin bir yakını da evinde oturmalarına izin verip kira almıyor ama buna rağmen ailenin çocuklarını yurt dışında tedavi ettirebilecek kadar maddi gücü bulunmuyor. Kazanılan paranın hepsi çocukların günlük olarak kullanmak zorunda olduğu ağrı kesici ilaçlara ve kremlere harcanıyor.

    İnternette araştırma yaparken Avrupa’da bu hastalığın kök hücre nakliyle tedavi edilebildiğini öğrenen anne Aysel Taş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’ndan yardım istedi.

    Tek isteklerinin çocuklarının tedavi edilmesi olduğunu söyleyen anne Aysel Taş, ”Konya Hayra Koşanlar Derneği’nden bize gelen yardımlar için çok teşekkür ediyorum. Bize krem yollamışlar, vesile olanlardan Allah razı olsun. Krem bir yere kadar. Onlar sadece çocuklarımı biraz rahatlatıyor, acılarını biraz da olsa dindiriyor. Sağlık Bakanlığımızdan destek bekliyorum. Çocuklarım artık gün ve gün gözümün önünde eriyorlar. Gidişatları iyi değil. Sadece ilaçlar birazcık onları rahatlatıyor. Günlerce, haftalarca dışarı çıkamıyorlar, tuvaletlerini yapamıyorlar. Bir haftadır kızlarımın gözleri kapalıydı, daha yeni açtı. Yani artık tükendik, gücümüz kalmadı. Yardım bekliyoruz” dedi.

    “SU TOPLARINI İĞNE İLE PATLATIYORUM”

    Çocuklarının artık koşmasını, başka çocuklar gibi oyun oynamasını istediğini söyleyen Aysel Taş, “Saçlarını hastalıktan dolayı her zaman kısa kesiyoruz. Yazmalarımı saç diye kullanıyorlar. Vücutları su topluyor, lezyonları oluşuyor. En ufak bir darbede, düştüklerinde yaralar oluşuyor. Vücutları su topluyor. İğneyle patlatıyorum, günlük pansuman yapıyorum. Götürmediğimiz yer, doktor kalmadı. Türkiye’de İstanbul olsun, Ankara olsun her yere götürdük. Doktorlar tedavisi yok deyip sadece evde bakıma ihtiyaçları var diyorlar ama yurt dışında tedavisi olduğuna dair duyumlar aldık. Bu tür hastalara kök hücre tedavisi uygulanıyormuş. Devletimiz bizim için elinden geleni yapar. Şanlıurfa’nın yazı çekilmiyor. Sıcak olduğu için yaraları kötü oluyor. Şimdi kızımın bütün vücudunda açık yarası var. Her tarafını yara örtüleriyle sarıp kıyafetlerini öyle giydiriyorum. Ağızlarının içinde çıkıyor. Bağırsaklarında var, yemek borularında, nefes borularında, iç organlarında da var. Yani iç organlarında da olduğu için hastalıkları çok sıkıntılı. Bizimkilerin hastalığı en ağır olanı. Çocuklarımın elleri sürekli birbirine yapışıyor. Parmaklarını yaklaşık 5 defadır ameliyatla açtırıyoruz. Yapmadığım takdirde çocuklarımın elleri topaç şekline geliyor. Bir kaşığı bile tutamıyorlar. Bu şekil de zorlanıyorlar. Üç ay önce ameliyatla parmaklarını açtırdık, seneye yine yapacağız. Bıraksam elleri kapanacak şekle geliyor. Başbakanımızın eşi Sare hanıma sesimizi duyurabilirsek, inşallah sesimizi duyar. Çocuklarıma kucak açsın. İnşallah onun vasıtasıyla çocuklarım iyileşir. Yurt dışına tedaviye gönderirlerse çok sevinirim. Tek istediğimiz tedavi olmalarıdır. Onlar iyi olsun bizim için yeter” şeklinde konuştu.

    KONYA’DAKİ HAYIRSEVERLER AİLEYE 250 TÜP KREM GETİRDİ

    Konya’da bulunan Hayra Koşanlar Derneği ise, ailenin dramını sosyal medya üzerinden görüp kendilerine ulaştı. Çocukların Türkiye’de tedavisi şuanda mümkün olmayan bir hastalığa yakalandığını öğrenen dernek üyeleri, aileye katkıda bulunmak için bir kampanya başlattı. Kampanya sonunda yaklaşık 250 adet krem toplandı. Dernek Gönüllüleri Osman Akkaş, Ertuğrul Gazi İyioldu ve Şevki Özdemir her kutusunun maliyeti piyasada yaklaşık 38 Türk Lirası olan 250 adet kremi kendilerine ait özel bir araçla Konya’dan getirerek Şanlıurfa’da bulunan aileye teslim etti. Dernek gönüllüleri ayrıca üyeler tarafından gönderilen oyuncakları da çocuklara verdi.

    Konya Hayra Koşanlar Derneği olarak aileye kremlerle birlikte dua da getirdiklerini söyleyen Osman Akkaş, ”Konya Hayra Koşanlar Derneği olarak şuanda Şanlıurfa’ya geldik. Bu iki tane kızımız için Konya’dan kremlerimizle birlikte dualarımızı da getirdik. Allah inşallah bu kızlarımız için şifa ihsan ederse bizim için en büyük mutluluk bu olacak” ifadelerini kullandı.

    Dernek gönüllüleri tarafından getirilen oyuncaklarla oynamaya çalışan çocuklar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ise çok seviyor. Artık iyileşmek istediğini söyleyen Fatmanur, ellerini iki yana açıp Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini ifade etti.

  • Doğuştan İşitme Engelli Çocuk Şimdi Piyano Ustası

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde geçirdiği iki ayrı “biyonik kulak” ameliyatı ile adeta yeniden doğan doğuştan işitme engelli 10 yaşındaki Tuna Çınar, artık piyano çalıyor.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Yücel, Tuna Çınar’ın işitme engelinin nasıl aşıldığını anlattı. Minik Tuna’ya 3 aylıkken yeni doğan işitme taramasının ardından “ileri derece işitme engelli” tanısı konulduğunu belirten Yücel, “Gerekli testler de yapıldı ve biz Tuna’nın işitme cihazı olmadan işitemeyeceğini tespit ettik” dedi.

    3.5 aylıkken ilk kulak operasyonunu geçiren Tuna’nın her iki kulağına da işitme cihazı uygulandığını anlatan Yücel, o dönem ailesiyle beraber Tuna Çınar’a konuşma yetisini kazandırmak amacıyla aylık, 15 günlük ve 2 aylık programlar halinde eğitimlere başladıklarını vurguladı.

    “POPÜLER İMLANT” MUCİZESİ

    Yücel, “Tuna, 3 aylık bir bebeğin işitsel uyaranlara nasıl tepki vermesi gerekiyorsa onları öğrenmeye başladı. Daha sonrasında 1 yaşına geldiğinde işitme cihazları ile konuşma seslerini yeterince duyamadığını ortaya koyduk ve sağ kulağının ’popüler implant ameliyatı’ olmasını önerdik” dedi.

    Popüler implantı “iç kulağa yerleştirilen bir elektron dizini aracılığıyla seslerin elektrikli yolla işitme sinirine gönderilmesini sağlayan bir alet” olarak tanımlayan Yücel, Tuna’nın ilk ameliyatını sağ kulaktan olduğunu, şuanda iki kulağında aynı teknolojiyi kullandığını dile getirdi. Yücel, minik Tuna’nın bu teknoloji sayesinde özellikle kalabalık ortamlarda, gürültüde ayırt etme, yön tayini, üç boyutlu işitmeyi sağlayabildiğini anlattı. Şuanda 4. sınıf öğrencisi olan Tuna’nın derslerinde de oldukça başarılı olduğunu söyleyen Yücel, bu aşamaya ailenin de içinde olduğu uzun bir tedavi sürecinin ardından gelindiğini aktardı. Doktor Yücel, Tuna’nın işitme kapsamındaki eğitimlerinin devam ettiğini söyledi.

    ÖNCE ÇOCUK ŞARKILARI, ARDINDAN PİYANO

    Tuna’nın çok daha farklı yetenekleri ortaya koyabilecek bir çocuk olduğunu dile getiren Yücel, “Biz bunların daha da fazla üstüne gitmeye başladık. Ama Tuna da gerçekten yetenekli, çok çabuk öğrenebilen, özellikle notaları kendisi dinleyerek çıkarabilen, parçaları kendisi dinleyerek ortaya koyabilen bir çocuk. Spor alanında da öyle. Son derece dikkatli, azimli, yetenekli, pek çok spor dalını en üst seviyede başarılı olarak yapabiliyor. Müziği ben önerdim. Konuşma ve dil gelişimi açısından ritim, entonasyon, duygulanım hislerinin oluşturulması için müziğin ciddi bir etkisi var. Ayrıca müziğin beyin gelişimi üzerinde de son derece önemli katkıları var. O nedenle biz, ilk aşamalardan itibaren önce bebeklik şarkıları, çocukluk şarkıları ile bu işe başladık. Sonrasında da müzik aleti kullanarak bunları uyguladık” ifadelerini kullandı.

    ANNE TÜLAY ÇINAR: “İLK ÖĞRENDİĞİMİZDE YIKIM YAŞADIK”

    Tuna’nın annesi Tülay Çınar ise, “Bizim için gerçekten büyük bir yıkımdı ve ilk aklıma gelen şey, ’bana asla anne diyemeyecek, asla baba diyemeyecek’ olmuştu. İlk olarak aklıma o düşünce gelmişti. Tabi bizim için hiç kolay bir süreç değildi ama kabullendik ve ondan sonrasında hızlı bir şekilde yapabileceklerimizi düşünmeye başladık” dedi.

    Oğlunun yeteneklerini anlatan Çınar, şunları söyledi:

    “Tuna’nın piyano çalabileceği asla düşünebileceğim bir şey değildi. Hatta biz ’Anne, baba diyebilecek mi?’ diye düşünürken yabancı dile de ilgisi olduğunu gördük. Öğretmenleri de yetenekli olduğunu söylüyor. Bu da bizim için bir hayaldi ama şuan da onu da yaşıyoruz. Mesela akşamları yemekte İngilizce konuşmak istiyor. Türkçe konuştuğum zaman beni ’Hayır, Türkçe konuşmak yasak’ diye uyarıyor. Tuna’nın ekstra Almanca’ya da ilgisi var. Okulda Almanca bilen bir öğretmeni yakalayıp teneffüslerde sürekli yanına gidiyor.”

    BABA MUSTAFA ÇINAR: “TUNA’NIN HAYALİ GİTAR ÇALMAK”

    Baba Mustafa Çınar, ebeveyn olarak yaşadıkları zorlu sürece ilişkin, “Başlangıçta yaşadıklarımızla şuanda geldiğimiz konumu karşılaştırdığımızda imkansız gibi geliyor. Tuna çok iyi yolda, her şey normale girdi. Gerçekten yaşayınca anlıyor insan, çok uzun ve meşakkatli bir süreçti ama emek harcayınca, çok güzel destekler alınca her şey aşılıyor” dedi.

    Doktorların müzik eğitimi tavsiyelerine uyduklarını belirten Mustafa Çınar, “Biz beynin iki tarafını da çalıştırdığı düşüncesiyle piyanoya yöneldik ama Tuna’nın esas hayali gitar çalmak. Piyano konusunda belirli bir yerlere geldiğinde gitara da başlayacak, ona söz verdik. Piyanoda da artık notaları kendi başına okuyabiliyor, çalabiliyor, yani iyi yolda gidiyor. Ders sonunda da bateri odasına gidip 10 dakika bateri çalmadan edemiyor” şeklinde konuştu.

  • Doğuştan Dört Çocuğu Da Hasta Olan Afganlı Aileye Devlet Yardım Elini Uzattı

    Nevşehir’de yaşayan Afgan aileye Nevşehir Valiliği yardım elini uzattı.

    Afganistan’dan 2 ay önce Nevşehir’e göç eden 4 çocuklu Afganistanlı ailenin bütün çocukları kalıtsal bir hastalık olan Charcot Marie Tooth (Motor ve Duyusal Poli Nöropati) hastalığı bulunuyor. Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan tarafından verilen talimat sonrasında ise Afgan aile Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Uzm. Dr. Muhammed Çömce tarafından ziyaret edilerek ailenin sorunları ile yakından ilgilenildi. Nevşehir Esentepe Mahallesindeki evinde Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Muhammet Çömçe, Evde Sağlık Hizmetli Ekibi, tam personelli Ambulans ile evde ziyaret edilen aileye evde yapılan uzman hekim muayenesinde 4 çocuğun kalıtsal hastalık nedeni ile yürüyemediği veya yürümekte zorluk çektiği belirlendi. Afganlı çocuklar ailesi ile birlikte ileri tetkik ve tedavileri için Ambulansla Nevşehir Devlet Hastanesine getirildi.

    Yaşları 15, 12, 10, 1.5 olan çocuklar, Çocuk Hastalıkları Uzmanı, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, K.B.B. Hastalıkları Uzman Hekimleri tarafından muayene edildi. Çocuk Hastalardan 3 tanesi babası refakatinde Fizik Tedavi Servisine yatırıldı, Trakeomalazi (Soluk borusu gelişme geriliği) nedeni ile Trakeostomize (boyunda hava yolu açık) olan en küçük çocukta süt çocuğu servisine yatırıldı.