Etiket: Doğuştan

  • Isparta’nın doğuştan şanslı bebeği

    Isparta Şehir Hastanesinde doğan ilk bebek olan Ali bebek, AKFEN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın tarafından hayat boyu eğitim bursu ve iş garantisiyle ödüllendirildi.

    Isparta’da kamu özel ortaklığı modeliyle AKFEN Holding tarafından 1 milyar 150 milyon TL’lik yatırımla inşa edilen 755 yataklı Şehri Hastanesinde ilk doğan bebek Hazim Aslan ve Ayşen Aslan çiftini bebekleri Ali oldu. 3 kilo 80 gram ağırlığında normal doğumla dünyaya gelen Ali bebek, hastane idarecilerinin gözdesi oldu. 18 Mart’ta dünyaya gelen Ali bebeğin hayatı daha doğar doğmaz değişti. AKFEN Holding Yönetimi Kurulu Başkanı Hamdi akın, Ali bebeğin hayatı boyunca tüm eğitim masraflarını üstlendi, eğitimini tamamlandıktan sonra da holding bünyesinde iş garantisi verdi.

    Çok şaşırdım

    Aslan ailesine müjdeyi AKFEN Holding Şehir Hastaneleri Genel Müdürü Uğur Kılınç verdi. Hediye karşısında şaşıran ve çok mutlu olan anne Ayşen Aslan, “Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Çok şaşırdım. Biz normalde Kadın Doğum Hastanesine gidiyorduk. Buraya tesadüfen geldik” dedi.

    İşi de garanti

    AKFEN Holding Şehir Hastaneleri Genel Müdürü Uğur Kılınç da “18 Mart itibariyle hastalarımızı transfere başladık. Ayşen Hanım, acil doğum talebiyle hastanemize başvuru yaptı. Bizim için çok anlamlı gündü. 18 Mart Çanakkale Zaferi. Hem Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü olması hem de Ali bebeğin hastanemizin ilk bebeği olması nedeniyle AKFEN Yönetim Kurulu Başkanımız Hamdi Akın Bey aileye bir hediye verdi. Ali bebeğin eğitim hayatı boyunca tüm masraflarını karşılıyoruz. Eğitim hayatı bittikten sonra da holdingde iş vereceğiz. İş garantisi var. AKFEN olarak Ali’nin hastanemizin ilk bebeği olması bizim için mutluluk ve gurur verici, Ali Bebek’in şansı devam ediyor” diye konuştu.

  • Kalbinde doğuştan 3 delik olan Eymen bebek hastane kapısında kaldı

    Adana’dan ameliyat için İstanbul’a getirilen Eymen bebek ailesinin iddiasına göre doktorundan habersiz bir şekilde taburcu edildi. Kalbinde doğuştan 3 delik olan ve acil ameliyat edilmesi gerektiği belirtilen Eymen bebek hastane kapısında kaldı.

    Yılbaşından önce İstanbul’a ambulans helikopterle gelen Eymen bebek gerekli kontrollerin ardından randevu verilerek Adana’ya geri gönderildi. Cerrahi operasyon için gerekli fiziksel gelişimin sağlanması için bir süre beklemek zorunda kalan Eymen Bebek rahatsızlanınca doktoru tarafından İstanbul’a çağrıldı. Ailesiyle birlikte İstanbul’a gelen Eymen bebek ve annesi Dr. Siyami Hersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Cerrahi operasyon bekleyen Eymen bebeğin tedavisi sürerken aile büyük bir şok yaşadı. Hastanede geçirdikleri 2. günün sonunda görevli bir hemşirenin taburcu edildiklerine dair kağıt teslim etmesiyle aile ne olduğunu anlayamadı. Kendileri ve Eymen bebeğin doktorundan habersiz bir şekilde çıkış kağıdı hazırlandığını iddia eden baba Gökhan Vural:’’ Doktor ve başhekimin çıkış kağıdının hazırlandığından haberi yok’’ dedi.

    Baba Gökhan Vural: ’’ Doktorun haberi olmadan çıkış işlemini gerçekleştirmişler’’

    Ambulans helikopterle Adana’dan İstanbul’a geldiklerini belirten Baba Gökhan Vural,’’ Yılbaşından önce eşim ambulans helikopterle buraya iniş yaptı. Çocuğumun kalbinde 3 tane delik var. İlk geldiğimizde yılbaşı sonrası için randevu verdiler. Tek bir ameliyatla bitireceklerini söyleyerek bizi çağırdılar. Üç gün oldu biz geleli. Dün bize epikiriz diye bir kağıt verdiler. Bu nedir diye sorduğumda bana taburcu kağıdınız dediler. Bu kağıdı size kim verdi diye sordum. Doktorunuzla konuştuk sizi taburcu ediyoruz dediler. Güvenlik amiriyle beraber doktorun yanına giderek sordum. Çıkışı siz mi yaptırdınız hocam dedim. Bana cevabı hayır oldu. Ardından başhekimin yanına giderek görüştüm. Kendileri de neden çıkış yaptırıldığına ilişkin bir şey bilmiyor’’ ifadelerini kullandı.

    Randevulu olarak geldikleri halde hastaneden çıkışlarının yapıldığını söyleyen Gökhan Vural,’’ Ben bu görüşmeleri yaptığım sırada eşimi ve çocuğumu eşyalarımızla beraber hastane dışına çıkarmışlar. Bende çocuğum üşümesin diye acil servisin içerisine soktum. Çocuğumu çaresiz bir şekilde bıraktılar. Biz bu hastaneye randevulu olarak geldiğimiz halde bizi başka bir hastaneye yönlendirmeye çalışıyorlar. Elimden bir şey gelmiyor şuan için’’ diyerek yaşanan duruma tepki gösterdi.

    Anne Merve Vural:’’ Hemşire çıkış kağıdını fırlatarak dışarı çıktı. Ne olduğunu anlamadık’’

    Cerrahi operasyon için İstanbul’a çağrıldıklarını belirten anne Merve Varol,’’ Bundan bir hafta önce doktorumuzla görüştüm. Çocuğumun durumunu aktardım, morardığını belirttim. Cerrahi vaktinin geldiğini söyleyerek bizi çağırdı. Bizde çıkıp geldik. İlk geldiğimizde bizle ilgilendi. Serviste yatmaya başladım. Bir gece geçirdikten sonra çocuğumun EKG’si istediler. Kontrollerini gerçekleştirdiler. Kontrolün ardından bize ameliyat tarihine ilişkin bir şey demediler. Eşim yanıma gelerek doktorun 26 gün beklememiz gerektiğini söyledi. Doktorun özel bir hastaneye yönlendirebileceğini söyledi. Biz bunları konuşurken doktor ameliyata gideceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Ameliyattan çıktığımızda netleştirelim bu durumu diyerek gitti. Hoca ameliyattayken taburcu kağıdı geldi. Kağıdı sorduğumda hemşire bize taburcu olduğumuzu söyledi. Eşimde İlker Beyin haberi var mı diye sordu. Hemşirede yok diye cevap verdi. Eşimde siz kafanıza göre iş mi yapıyorsunuz diye hemşireye sordu. Bunu sorduktan sonra hemşire kağıdı fırlatarak odadan çıktı. Ardından hastane sekreterliğinden Kenan diye biri geldi. Tehdit eder gibi eşime düzgüncü anlat dedi. Eşim siz kafanıza göre iş mi yapıyorsunuz diye sorunca, eşimin yakasından tutup boynuna vurdu. Orada olanlar ayırdılar. Bizi başhekimin yanına gönderdiler. Bize yardımcı olmadı ve şuanda dışarıda kaldık. Doktorumuzun yanına gittiğimizde bizim taburcu edildiğimizden haberi olmadığını ve bilgisi dışında işlem yapıldığını anlattı’’ şeklinde konuştu.

    İstanbul’da gidecekleri bir yer olmadığını ifade ederek çaresiz kaldıklarını belirten baba Gökhan Vural yetkililerden yardım istedi. Oğlu Eymen’in bir an önce ameliyat edilmesi gerektiğini vurgulayan Gökhan Vural’ın hastane önündeki bekleyişi sürüyor.

  • Bebeklerde doğuştan katarakta dikkat

    Konjenital kataraktın, doğumdan itibaren görülen lensin tek veya çift taraflı olarak saydamlığını kaybetmesi ve opaklaşması olduğunu belirten Op.Dr. Nigar Hüse, doğuştan olan kataraktların, annenin gebelik sırasında geçirdiği enfeksiyonlara, kullanılan ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabildiği gibi hiçbir nedene bağlı olmadan da meydana gelebildiğini söyledi.

    Göz Vakfı Bayrampaşa Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nigar Hüse, “Bir göz bebeğinin diğerinden farklı renkte (beyaz) olması veya gözde kayma (şaşılık) konjenital kataraktın belirtisi olabilir. Bebeklerde bu belirtiler görüldüğü zaman hiç zaman kaybetmeden göz uzmanına müracaat edilmelidir. Doğumsal katarakt, görmeyi engelliyor ve özellikle tek taraflı ise teşhis edilir edilmez ameliyat edilmelidir. Ameliyat zamanı konusunda göz uzmanı detaylı muayeneden sonra karar verir” dedi.

    Konjenital kataraktlı gözde en önemli sorun göz tembelliği (ambliyopi) olduğunu kaydeden Op. Dr. Hüse, “Göz tembelliğini yenebilmek için ameliyat, göz doktorunun önerisi doğrultusunda mümkün olan en erken zamanda yapılmalıdır. Özeliklikle bulanıklığın yoğun olduğu ve unilateral olgular da cerrahi tedavi uygulanmaz ise ambliyopi kaçınılmazdır. Ambliyopiyi ve buna bağlı ortaya çıkarabilecek nistagmus, şaşılık gibi problemleri önleyebilmek için cerrahi tedavi mümkün olan en kısa zamanda; tek gözde katarakt olan olgularda ilk 4 haftada, iki gözde katarakt olan olgularda ise hayatın ilk 6-8 haftasında katarakt ameliyatı yapılmalıdır” diye konuştu.

    Doğumsal katarakt tedavisinin FAKO yöntemiyle yapılmakta ve yaşı uygunsa göz içine katlanabilir mercek yerleştirilmekte olduğunu belirten Op. Dr. Hüse, “Doğumsal kataraktın tedavisinde en önemli bölüm ameliyattan sonra yapılacak olan göz tembelliği ile mücadele bölümüdür. Bu bölümde aile hekim işbirliği çok önemlidir. Eğer bu işbirliği yapılamazsa erken yapılan ameliyatın hiçbir faydası olmaz” ifadelerini kullandı.

    Op.Dr. Hüse, “Kataraktın uzaklaştırılması sonucunda ortaya çıkan ileri derecedeki kırma kusurunun acilen düzeltilmesi gerekir. Çocuğun gözü ilk iki yaşta çok hızlı büyüdüğü ve refraksiyon gereksinimi sürekli olarak değiştiği için göz içi lens implantasyonu iki yaşından önce önerilmemektedir. Ortaya çıkan refraksiyon kusurunu düzeltmek için bebeklere tercihen kontakt lens takılmalı ve görme düzeyine göre kapama tedavisi başlatılmalıdır. Kontakt lens kullanamayan çocuklar yaklaşık olarak 20 dioptri gücünde gözlük takmak zorundadırlar. Cerrahi sonrasında bu çocukların görsel gelişim, şaşılık ve ambliyopi izlemi, kapama tedavisi ve ileride ortaya çıkabilecek glokom veya retina komplikasyonları nedeni ile belli aralıklarla uzun yıllar boyunca takip edilmeleri gereklidir” şeklinde konuştu.

  • “Şeker hastalarında doğuştan katarakt olabilir”

    İstanbul Cerrahi Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Berrin Toksü katarakt hastalığı ile ilgili bilgi verdi. Toksü, özellikle şeker hastalığı olanlarda doğuştan katarakt olabileceğini belirtti.

    İstanbul Cerrahi Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Berrin Toksü katarakt hastalığı hakkında bilgi verdi. Toksü, şeker hastalığı olanlarda kataraktın daha erken ve hızlı geliştiğini belirtti. Kataraktın göz içerisindeki lensin doğuştan bazı metabolik hastalıklar sonucu ya da yaşlanma sonucu şeffaflığını kaybetmesi olarak niteleyen Toksü, “Göz içindeki lens saydamlığını kaybedince hasta dışarıyı göremez, doktor da hastanın gözünün içini göremez. Katarakt doğuştan olabilir. Doğuştan katarakt, çok ciddi tehlikeli bir durum. Bebek kataraktlı olarak doğarsa ve bu çok yoğunsa anında göz tembelliği oluşur. Bu nedenle bebeklerin doğumdan sonra muayene edilmesi gerekir. Erken doğumlarda da retina açısından bakılması gerekir. Kataraktı varsa ameliyata alınır, yoksa hafifse, başlangıç halindeyse takibe alınır. Şeker hastalığı katarakt için bir risk faktörüdür. Şeker hastalığı olanlarda daha erken ve hızlı katarakt gelişir. Kortizon kullanımında katarakt gelişir. Bazı metabolik hastalıklarda kataraktın ortaya çıkmasını hızlandırır” dedi.

    “Katarakt hastalığı ne zaman ameliyat edilmelidir?”

    Katarakt hastalığında ameliyat sürecinden ve zamanı hakkında bilgi veren Toksü, “Bebeklerde en erken yaşta ameliyat edilmelidir ama göze konulan mercek için 3 yaş civarına kadar beklenmelidir. Çünkü erken mercek takılırsa ilerde kırılma kusurları ortaya çıkar, çocuk gelişimini tamamladıkça. Çocuklarda o nedenle yoğun bir katarakt varsa erken yapılmasını tavsiye ediyoruz. Büyüklerde katarakt hastalığının ameliyatının zamanını biraz hasta belirliyor günümüzde, eskiden çok ileri dönemde geliyordu hastalar görmelerini iyice kaybedince ama şimdi katarakt nedeniyle görme yüzde 30 bile azalsa hastanın konforu bozulabiliyor, mesleğini sağlıklı olarak icra edemeyebiliyor. Hasta eğer şoförse, pilotsa daha erken ameliyat edilebiliyor. Normalde yüzde 30 , yüzde 20 görme kaybı hastayı rahatsız edebiliyor. Ameliyat zamanı kataraktın yoğunluğuna bağlı ve hastanın mesleki fonksiyonlarını ya da özel hayatını, nasıl sürdürmek istediği ile doğru orantılı” şeklinde konuştu.

    “Ameliyat sureci ve ameliyat sonrası nasıl gerçekleşir? Hastalar nelere dikkat etmelidir?”

    Hastalıkta ameliyat sürecinin çok uzun olmadığını belirten Toksü, “Profesyonel ekiplerce yapılan ameliyatlarda hazırlık süreci hızlı, hastanın muayenesi zaten hazır olmuş oluyor, ölçümleri de hazır olmuş oluyor, ameliyathaneye alınıyor. 10-15 dakika süren bir ameliyat katarakt ameliyatı. Ameliyat sonrasında da kullanması gereken damlalar var 1 hafta daha yoğun ondan sonra azaltılarak gözyaşı, antibiyotikli damla vb. damlalar kullanılabiliyor. Hastalar ameliyat öncesinde ilaçlarını mutlaka doktorlarına söylemeliler. Eğer kan sulandırıcı kullanıyorlarsa, kan sulandırıcı hangi nedenle verilmişse kendi doktorlarına danışarak kan sulandırıcıyı belirli gün öncesinden kesmeleri ya da kısa süreli kan sulandırıcılar kullanmaları gerekiyor. Şeker hastalığı olanların şekerlerine dikkat etmeleri gerekiyor. Şekerin 200’ün altında olması gerekir. Bir diyabet doktoru tarafından kontrol altında olması gerekir. Tansiyonlarının ilaçla regüle olması gerekir. Bizim çok büyük hazırlıklarımız yok ameliyat öncesinde, sadece sistemik hastalıkların kontrollü olması gerekir. Kalp hastalığı varsa yine tansiyonu aritmisi varsa bunların kardiyoloji uzmanının kontrolü altında olması gerekir. Ameliyat süresi çok kısa olduğu için 10-15 dk düzgün yatabilen hastalar ameliyat olabilirler. Ama özürlü hastalarımız, Alzheimer gibi zihin problemleri olan hastalarımıza da gerekirse genel anestezi yapabiliriz, gerekirse sedasyonla sakinleştirerek ameliyata alabiliriz. Tecrübeli bir hekim için çok kısa süreli bir ameliyattır. Ama tabi ki sorumluluğu çok büyüktür. Biz ekip olarak bunun sorumluluğunu alıyoruz ve her konuda çok dikkatli davranıyoruz. Sterilizasyon konusunda, ameliyathane sürecinde ve sonrasında.. Kliniğin tecrübesine göre bir takım broşürler hazırlanıyor, belgeler veriliyor hastaya, ameliyat öncesi sonrası bilgilendirmelerle bu süreç kolaylaştırılıyor ve kısaltılıyor” ifadelerini kullandı.

    “Tedavide hangi mercekler neye göre tercih edilmektedir?”

    Toksü, merceklerin klasik mercekler, uzak yakın mercekler ve astigmatlı mercekler olarak 3’e ayrıldığını söyledi. Hastanın refraksiyon kusuruna (miyop, hipermetrop, astigmat ve presbiyopi ) göre normal astigmatlı mercek tercih edilebildiğini dile getiren Toksü, “Hasta yakın gözlük kullanmak istemiyorsa multifokal ya da trifokal mercek tercih edilebilir. Multifokal mercekte uzak yakını görebiliyor hasta, yeni jenerasyon mercekler var. Bunlarda da uzak yakın ve ara mesafeyi daha net ve verimli bir şekilde görebilmekteler. Diyabeti olan hastaların öncelikle diyabetinin regüle olması gerekir ve göz muayenelerinde, retinada göz arkası muayenesinde aktif bir diyabetik retinopatisinin olmaması gerekir. Ya da tedavi edilmiş bir diyabetik retinopatisi olması gerekir. Çünkü ameliyattan sonra öncesinde var olan diyabetik retinopati hızlanabilir. Bu nedenle önce göz muayenesi, retinasına bakılır hastanın diyabetik retinopatisi varsa tedavi edilir. Ondan sonra katarakt ameliyatı yapılır. Acil durumlar dışında tabi ki. Göz tansiyonu olan kişilerde de gerekirse katarakt ve göz tansiyonu ameliyatları kombine yapılabilir. Eğer göz tansiyonu açısından regüle hastalarsa önce katarakt ameliyatı planlanır. Katarakt ameliyatı yapıldıktan sonra bazı hastaların göz tansiyonu problemlerinde de azalma olur. Tek damla ile, iki damla ile yürütülecekse sadece katarakt ameliyatı tercih edilebilir. Birden fazla damla gereken hastalarda başlangıçta göz siniri durumu göz önüne alınarak, göz tansiyonları göz önüne alınarak planlı olarak kombine ameliyatlarda yapılabilir” dedi.

    “Katarakt tedavisinde başarı oranı ve teknolojik gelişmeler nelerdir?”

    Katarakt tedavisinde başarı oranının yüzde 100’e yakın olduğunu söyleyen Op. Dr. Berrin Toksü, son olarak şunları kaydetti: ” Katarakt tedavisinde başarı oranı yüzde 100’e yakın diyebiliriz ama her zaman bu bir göz içi ameliyatı olduğu için. Her ameliyat gibi bazı risklerin olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle tedbirlerimizi çok sıkı almalıyız, sorumluluğumuzu çok iyi bilmeliyiz. Katarakt ameliyatında teknolojik gelişmelerin tabi ki yeri var Fakoemülsifikasyon tekniği ile katarakt ameliyatı yapmaktayız bu cihazlardaki gelişmeler bir de lensin ön yüzünün lazerle açılması, femtosecond dediğimiz lazerle, kataraktın lazerle parçalanması teknolojideki son yenilikler. Bu tür cihazların da gelişmesi ile katarakt ameliyatı daha kolay bir cerrahi haline gelmektedir. Fakat ameliyat çok kolay yapıldığında, herhangi bir problem geliştiğinde tecrübeli doktorlar bu problemi çok kolay hallederken, sadece yeni teknolojiyi kullananlar zorluk çekebilirler”.

  • Doğuştan oluşan kalp deliklerine ameliyatsız çözüm

    Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, doğuştan oluşan kalp deliklerinin herhangi cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç duymadan, kasıktan girilerek daha konforlu bir şekilde tedavi edilmesinin mümkün olduğunu söyledi.

    Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, kalp delikleri ve damarlar arasında geçişler olarak bilinen hastalık grubunun, genellikle doğuştan ve konjental diye tarif edilen bozukluk olarak bilindiğini söyledi. Bunların iki kalp boşluğu arasında kalp karıncıkları arasında ve ya kulakçıklar arasında oluşan boşluklar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özdemir, bunların ‘atriyal septal defekti’ veya ‘ventriküler septal defekt’ olarak bilindiğini kaydetti. Prof. Dr. Özdemir, “Bunlar daha çok konjental olduğu için çocukluk yaşlarında ortaya çıkar ve o dönemde tanınıp tedavi edilir. Ama bazen çocukluk çağında, gençlik döneminde yakalanmadığı ciddi bir rahatsızlık belirti vermediği için ileri yaşa kadar gelirler ve ileri yaşta tanı konup tespit edilip rahatsızlığa yol açan hastalıklar olarak karşımıza çıkarlar. Bunların tedavisinde çok yakın zamanda genelde cerrahi tedavi ile müdahale ediliyor ve bu delikler kapatılıyordu. Kalp delikleri son zamanlarda çok yaygın kullanılan milimetrik boyuttaki cihazlarla kasıktan girilerek her hangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmaksızın kapatılması söz konusu” dedi.

    “Hasta bir günde taburcu ediliyor”

    Bu oluşan kalp deliklerinin tedavisi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Özdemir, “Bu tedavi şeklinin yani kasıktan girilerek kapatılmasının en önemli avantajı her hangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmaksızın, herhangi bir kesik olmaksızın hastanın çok konforlu bir şekilde tedavi edilmesine imkan sağlaması. Hasta bir günde taburcu ediliyor. Yatırıp takip ediliyor bir gün sonra da taburcu edebiliyoruz. Çok konforlu bir tedavi şekli sunuyor bize. Tabi her hasta buna uygun olmayabilir. Yine cerrahi şansı devam eden durumlar var. Cerrahi tamamen ekarte eden bir tedavi şekli olmamakla birlikte, hastaların büyük oranı bu şekilde tedavi edilmeye uygun olarak karşımıza gelebiliyor” ifadelerini kullandı.

    Erişkin çağda sık karşılaşılmayan bir durumunda atardamarlar ile toplardamarlar arasında olmaması gereken, çocuğun anne karnındayken var olan kanalların sonradan kapanmaması olduğunu belirten Özdemir, “Bu kanalların doğumda veya doğumdan sonraki dönemde kapanması gerekiyor. Ama bazı durumlarda bunlar kapanmıyor ve ileri yaşlara kadar bunlar gelebiliyor. Bu da aynı şekilde cerrahi olarak kapatılabildiği gibi sadece kasıktan milimetrik bir cihazla girilerek deliğini tespit edilmesi ve uygun cihazlarla bu deliğin kapatılması şeklinde tedavi edilir. Bu da son derece konforlu bir tedavi seçeneği sunuyor hastalarımıza” şeklinde konuştu.