Etiket: Doç.

  • Doç. Dr. Şener: “Eğirdir Gölü’nün bugünkü durumunu muhafaza etmesi pek mümkün görünmemektedir”

    Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Su Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Şehnaz Şener, Eğirdir Gölü’nde su seviyesinin 24 Ekim Çarşamba tarihi itibariyle 916.186 metre şeklinde ölçüldüğünü ifade etti. Geçmişten günümüze ölçülen su kotlarının 950,50 metre ila 918,96 metre arasında değiştiğini belirten Doç. Dr. Şener, “Su kaybının olduğu aşikar. Eğirdir Gölü Özel Hükümleri kapsamında yapılması gereken çalışmalar bir an önce gerçekleştirilmelidir” dedi.

    SDÜ Su Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Şehnaz Şener, Eğirdir Gölü ile ilgili soruları yanıtladı. Eğirdir Gölü’nün son durumu hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Şehnaz Şener, “Türkiye’nin ikinci büyük Tatlısu gölü olan Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde kalan daha küçük kısmına Hoyran, güneyde kalan kısmına ise Eğirdir Gölü denmektedir. İki gölün arasındaki Hoyran Boğazı’nın genişliği 3 kilometredir. Gölün ortalama derinliği 8-9 metre arası olup en derin yeri 13-14 metre arasındadır. Eğirdir Gölü’nün geçmişten günümüze ölçülmüş su kotları 950,50 metre ile 918,96 metre arasında değişmektedir. Eğirdir Gölü’nde maksimum işletme kotu olan 918,96 metrede, gölün yüzey alanı 487,76 kilometrekare, hacmi 4.005,10 hm3’dür. Minimum su seviyesi olan 914,62 metrede göl yüzey alanı 431,08 kilometrekare, göl hacmi ise 2097,96 hm3’tür. Devlet Su İşleri (DSİ) VXIII. Bölge Müdürlüğü verilerine göre 24 Ekim 2018 Çarşamba tarihinde ölçülen göl seviyesi 916.186 metredir” dedi.

    “Türkiye’deki 454 kuş türünden 225’i Eğirdir Gölü ve çevresinde yaşamını sürdürüyor”

    “Eğirdir Gölü’nün Isparta, Batı Akdeniz ve Türkiye’de eko-sistem içerisindeki değeri nedir?” şeklindeki soruyu da yanıtlayan Doç. Dr. Şener şunları söyledi:

    “Eğirdir Gölü Türkiye’nin Batı Akdeniz bölümünde, Isparta sınırları içerisinde, Eğirdir, Senirkent, Yalvaç ve Gelendost ilçe sınırları ile çevrilidir. Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü’nden sonra Türkiye’nin ikinci büyük tatlısu gölüdür. Isparta’nın içme suyunun temin edildiği Eğirdir Gölü, göl-dağ turizmi açısından olduğu kadar balık avcılığı, su sporları ve rekreasyon imkanları da sunmaktadır. Eğirdir Gölü’nün suyu, tatlı su balıklarının yaşamasına elverişli olması, amatör ve profesyonel balık avcılığı imkanı sağlamaktadır. Eğirdir Gölü’ndeki ekonomik su ürünleri tatlısu istakozu, sudak balığı, sazan balığı, Eğrez, gümüşi havuz balığı ve gümüş balığıdır. Eğirdir Gölü biyoçeşitlilik yönünden uluslararası öneme sahip bir ekosistem. Örneğin Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) verilerine göre Türkiye’deki 454 kuş türünden 225’i Eğirdir Gölü ve çevresinde yaşamını sürdürüyor.”

    “Eğirdir Gölü’nün bugünkü durumunu gelecekte muhafaza etmesi pek de mümkün görünmemektedir”

    Eğirdir Gölü’ndeki çekilme ve su kaybı ile ilgili kayıpların nedenini de anlatan Doç. Dr. Şener, “Gelecekte Eğirdir Gölü’nün kuruma tehlikesi var mı?” yönünde soruya şöyle yanıt verdi:

    “Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü verilerine göre 24.10.2018 tarihinde ölçülen göl seviyesi 916.186 metre olup göl seviyesinde azalma kaydedilmiştir. Mevcut durumda ’Su kaybının tek sebebi budur’ demek mümkün değil. Yağış miktarının azalması, buharlaşma kayıplarının artması, su kullanımları gibi problemlerin hepsi su kaybına etkendir. Bu problemleri net bir şekilde ortaya koyabilmek ve Eğirdir Gölü’nün gelecekte tamamen veya kısmen kuruması konusunda bilgi paylaşabilmek için kapsamlı bir ’Hidrolojik Modelleme’ yapılmalıdır. Söz konusu çalışmalardan elde edilen çıktılar neticesinde bu soruya cevap verilebilir.”

    Doç. Dr. Şener, “Tarım ve Orman Bakanlığının 2016 yılında tamamladığı ’İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi’ Projesi kapsamında, Eğirdir Gölü’nün de içerisinde bulunduğu Antalya Havzasında iklim değişikliği projeksiyonları yapılmıştır. Antalya Havzası’nda HadGEM2-ES, MPI-ESM-MR ve CNRM-CM5.1 modelleri RCP4.5 ve RCP8.5 senaryoların göre hazırlanan ortalama sıcaklık ve toplam yağış verileri modellenmiştir. Buna göre havzada sıcaklıkların 2100 yılına kadar en kötü senaryoya göre 5.6 derece artacağı, ortalama yıllık toplam yağışların ise 197.7 mm azalacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte Eğirdir Gölü havzasında su kullanımları nüfus artışına bağlı olarak günümüzden çok daha fazla olacaktır. Dolayısıyla Eğirdir Gölü’nün bugünkü durumunu gelecekte de koruması çok muhtemel görünmemektedir. Yapılacak kapsamlı ’Hidrolojik Modelleme’ çalışmaları ile birlikte sektörel su tahsislerinin planlanması ve uygulamadaki eksiklerin giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca halkın bilinçlendirilmesi sürdürülebilir su yönetimi için en önemli aşamalardan birisidir” dedi.

    Eğirdir Gölü’ndeki kirletici unsurlar ve kirliliğin engellenmesi için alınması gereken tedbirleri anlatan Şener, “Eğirdir Gölü genel olarak birinci su kalite sınıfında olmasına rağmen, yer yer antropojenik girdilerin etkin olabileceği derelerin göle boşalım noktalarında azot ve fosfor yükleri bakımından daha düşük sınıfları temsil etmektedir. Ayrıca, çeşitli ulusal ve uluslararası içme suyu standartlarında belirtilen sınır değerlere göre Eğirdir göl suları genel olarak içilebilirlik standartlarına uygun özelliklere sahiptir. Ancak yer yer BOİ, amonyum, bulanıklık, alüminyum, demir ve nikel parametreleri açısından içme suyu olarak kullanıma uygun olmadığı belirlenmiştir” şeklinde konuştu.

    “Gerekli önlemler alınmadığı takdirde göl suyunun zamanla içilemez duruma geleceğini söylemek mümkündür”

    Şener, “Göl su kalitesini olumsuz olarak etkileyen en önemli kirletici kaynaklar, evsel atık sular, katı atık depolama alanları, endüstriyel faaliyetler gibi noktasal kirleticiler ve tarımsal aktivitelerdir. Havza genelinde bitkinin ihtiyacından çok fazla tarım ilacı kullanılmakta, kullanılan sulama yöntemleri ile kirletici unsurların yeraltı suyu ve yüzey sularına taşınımı sağlanmakta, ilaç ambalajlarının gelişigüzel atılması ve yüzey sularında yıkanması ile direkt kirlilik etkisi oluşmakta ve doğa dostu olarak bilinen pestisitlerin kullanımı ise en az seviyede bulunmaktadır. Eğirdir Gölü beslenme havzası içerisinde yeraltı suyu ve yüzey suyu akımlarının göle doğru olması havzadaki kirleticilerin göle etkisini arttırmaktadır” ifadelerini kaydetti.

    “Eğirdir Gölü Özel Hükümleri kapsamında yapılması gereken çalışmalar biran önce gerçekleştirilmelidir”

    Şener ayrıca, “Göldeki kirliliğin engellenmesi için öncelikle ‘Eğirdir Gölü Özel Hükümleri’ kapsamında yapılması gereken çalışmalar biran önce gerçekleştirilmelidir. 2016 yılına kadar işletmeye alınması gereken ’Atık Su Arıtma Tesisleri’ hala işletmeye alınmamıştır. Mevcut durumda katı atıkların bertarafıyla ve tarımsal kirliliğin yönetimi ile ilgili eksiklikler bulunmaktadır” dedi.

    Son olarak Eğirdir Gölü’nün hangi kanun, yönetmelik gibi kurallarla korunduğuna değinen Şener, “Eğirdir Gölü Özel Hüküm Belirleme ve Havza Koruma Planı Projesi kapsamında belirlenen ve Eğirdir Gölü Havzasında, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin 16- 20’inci maddeleri yerine uygulanacak olan Özel Hükümler, 16. 06. 2012 tarihinde Isparta gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, Özel Hükümlerin uygulaması Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülmektedir” ifadelerine yer verdi.

  • Doç Dr. Okan, ’’Konuralp kazı çalışmalarıyla şehre çok önemli kültür mirası kazandıracağız’’

    Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Konuralp Antik Tiyatrosu Kazı Danışmanı Doç. Dr. Emre Okan, Batı Karadeniz Bölgesinin tek antik kenti olan Konuralp’te devam eden kazı çalışmaları tamamlandığında şehre çok önemli bir kültür mirası kazandıracaklarını söyledi.

    Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi, düzenlediği konferansa Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Konuralp Antik Tiyatrosu Kazı Danışmanı Doç. Dr. Emre Okan katıldı.

    Orman Fakültesi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen programa; Fakülte Dekanı Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Necmi Aksoy, Düzce Belediyesi Arkeoloğu Güldemet Yıldız Dursun, Düzce Belediyesi Konuralp Sorumlusu Ali Şengül, öğretim elemanları ve öğrenciler katılım gösterdi.

    “Son Kazılar Işığında PrusiasAd Hypium (Konuralp) Antik Tiyatrosu” başlıklı sunumunu yapan Doç. Dr. Emre Okan, dünya tarihinde iz bırakmış antik tiyatroların gelişimi hakkında katılımcıları bilgilendirdikten sonra Düzce’de bulunan ve Batı Karadeniz’in Efesi olarak adlandırılan Konuralp Antik Tiyatrosu hakkında bilgiler paylaştı.

    Konuralp Antik Kenti tiyatro kazısına ilk olarak 2013 yılında başlandığını belirten Doç. Dr. Okan, tiyatro ve tiyatro çevresindeki kazıların, Düzce Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Düzce Belediyesi desteğiyle Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü danışmanlığında Konuralp Müzesi Müdürlüğü Başkanlığında sürdürüldüğünü ifade etti.

    Milattan önce inşa edildiği bilinen antik tiyatronun asıl gelişimini Roma döneminde gerçekleştirdiğini belirten Emre Okan, kullanılan malzemelerin hem görsel, hem de işlevsel olmasının antik tiyatronun sanat alanında oldukça ileride olduğunu kanıtladığını söyleyerek, ortaya çıkan duvarların da harçsız olduğunu ve oldukça düzgün bir şekilde örüldüğünü kaydetti.

    Yapılan kazılarda Anadolu’nun çeşitli bölgelerine ait amforaların çıkarıldığını katılımcılarla paylaşan Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, bu buluntuların ticareti işaret ettiğini belirterek, yöreye ait üzüm şıralarının üretildiğini sözlerine ekledi. Kazı alanında görev yapan herkesin 2018 yılında oldukça verimli bir çalışma dönemi geçirdiğini ifade eden Doç. Dr. Emre Okan, desteklerin sürmesi halinde şehre çok önemli bir kültür mirası kazandıracaklarını vurguladı.

    Program sonunda yaptığı başarılı çalışmalar ve sunumu için Doç. Dr. Emre Okan’a Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

  • Doç. Dr. Yalçıner Amerikan Beton Enstitüsü Komitelerine katıldı

    Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yalçıner Amerikan Beton Enstitüsü Komitelerine Katıldı.

    Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde görev yapan Doç. Dr. Hakan Yalçıner yürütmüş olduğu TÜBİTAK ve diğer akademik çalışmaları bünyesinde 114 yıllık Amerikan Beton Enstitünün alt komitelerinde (korozoyon, beton onarım ve güçlendirme komiteleri) oy kullanabilen ilk Türk akademisyeni olarak komite üyesi seçildi.

    Doç. Dr. Hakan Yalçıner Amerika’nın Las Vegas şehrinde düzenlenen Amerika Beton Enstitüsü komite çalışmalarına katılarak Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 13 Mart Yapı Mekaniği Laboratuvarlarında gerçekleştirdikleri deneysel çalışmalar hakkında komiteye bilgi verdi. 10 farklı ülkeden gelen komite üyeleri ve Amerika Birleşik Devletleri deniz savunma kuvvetlerinden korozyon üzerine uzmanlaşmış mühendislerin de yer aldığı sunum sonunda devam eden çalışmaların sonuçları sonraki yapılacak olan komite çalışmaları ile birlikte Amerika Deprem Yönetmeliğine girmesi yönünde oy kullanılarak kabul edildi.

    Doç. Dr. Hakan Yalçıner Las Vegas şehrinde katıldığı komitenin ardından Las Vegas Nevada Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü akademik personeline, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için ayrı seminerler verdi. Seminer kapsamında Doç. Dr. Yalçıner, geliştirdikleri ampirik modeller ve Türkiye’de ilk kez Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde inşa edilen tam ölçekli bakır kaplı paslandırma havuz düzeneği hakkında bilgiler sundu.

  • Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Doç. Dr. Kahveci, Vali Ali Hamza Pehlivan’ı ziyaret etti

    Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü sahibi olan Doç. Dr. M. Übeydullah Kahveci Vali Ali Hamza Pehlivan’ı ziyaret etti.

    Bayburt İşkur İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen kariyer günlerine katılmak üzere memleketi Bayburt’a gelen Doç. Dr. Kahveci program öncesinde Vali Ali Hamza Pehlivan’ı ziyaret etti.

    Vali Pehlivan, makamında görüştüğü Kahveci’yi 2017 Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanları Programı (GEBİP) kapsamında elde ettiği başarı dolayısıyla kutladı ve Bayburt olarak gurur duyduklarını ifade etti. Kahveci ile çeşitli konularda bilgi alışverişinde bulunan Vali Pehlivan, ziyaret vesilesiyle teşekkür ederek Kahveci’ye çalışmalarında başarı ve kolaylıklar diledi.

    Ziyarette İşkur İl Müdürü M. Abdullah Kahveci de yer aldı.

    TÜBA tarafından düzenlenen GEBİP kapsamında üstün nitelikli bilimsel çalışmalarıyla öne çıkan genç bilim insanlarının, araştırmaları ile kendi araştırma gruplarını geliştirmelerinde desteklenmesi ve üstün başarılı araştırmalara özendirilmesi hedefleniyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Übeydullah Kahveci de fonksiyonel polimerik malzemeler ile kanserli hücrelerin hedeflenmesi ve yüksek hızlı gen alışverişi reaksiyonları üzerine yaptığı çalışmalarının yanı sıra gerçekleştirdiği akademik çalışmalarla Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görülmüş ve ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almıştı.

    DOÇ. DR. M. ÜBEYDULLAH KAHVECİ KİMDİR ?

    Doç. Dr. Muhammet Ü. Kahveci 1981 yılında Bayburt’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimlerini Bayburt’ta tamamlayan Kahveci, 2000 yılında Ege Üniversitesi Kimya Bölümü’nde lisans eğitimine başladı. 2002 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’ne transfer olan Dr. Kahveci lisans eğitimini burada 2005 yılında üniversite birinciliği derecesi ile tamamlamıştır. Yüksek lisans (2007) ve doktora (2012) derecelerini de yine İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü’nden almıştır. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimleri süresince (2002-2012) TÜBİTAK başarı bursu ile ödüllendirilen Dr. Kahveci, 2007 yılında ise Moleküler Biyoloji ve Genetik lisans derecesini almaya hak kazanmıştır. Lisans eğitimi esnasında 6 ay boyunca İsveç, Umea Üniversitesi’nde, doktora eğitimi esnasında 2008 yılında 6 ay süre ile Monash Üniversitesi (Avustralya), Malzeme Mühendisliği’nde ve 2013 yılında bir yıl süre ile California Üniversitsi-Los Angeles (UCLA) (ABD), Kimya-Biyokimya Bölümü’nde ziyaretçi araştırmacı olarak bulunmuştur. Türkiye’den sayılı bilim insanının katıldığı Lindau Nobel Ödüllü Biliminsanları Toplantısı’na 2013 yılında ilgili komite tarafından seçilerek katılmıştır.

    Akademik çalışma hayatına araştırma görevlisi olarak 2011 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nde başlamış, Şubat 2018’den itibaren İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü’nde Doçent olarak eğitim ve araştırma faaliyetlerine devam etmektedir.

    Dr. Kahveci, günümüzde önemli malzeme türü olan polimerler ve polimer kimyası üzerine bilimsel faaliyetlerde bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerinde kanserli hücrelerin ve bakteriyel hücrelerin fonksiyonel polimerik malzemeler ile hedeflenmesi ve yüksek hızlı konjugasyon/klik reaksiyonları üzerine çalışmalar yürütmektedir.

    Dr. Kahveci çalışma konuları ile ilgili nitelikli uluslararası dergilerde 25 makale, dört kitap bölümü, bir ulusal patent ve birçok ulusal/uluslararası konferans bildirisine katkıda bulunmuştur.

  • Doç. Dr. Olcay’dan sağlık sektörüne iki yenilikçi buluş

    Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Olcay, girişimci akademisyenlerden oluşan ekibiyle birlikte sağlık sektörüne iki yeni buluş kazandırdı. İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı’nın Medikal Sektöre Yönelik Buluşlar ve Patentler Çalıştayı’nda üç ödül kazanan iki buluş sayesinde, hem beyin ameliyatlarının süresi kısalacak hem de çoklu ilaç tabletleri tek doza indirilebilecek.

    Medicana Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Olcay, kurucusu olduğu InnowayRG firmasındaki arkadaşları ile birlikte geliştirdiği Policapr (Mobil Multiple İlaç Birleştirme Cihazı) ile altın; Omniport Cerebrale adlı ekartör ile gümüş madalya ödülü kazandı. İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’18’in Medikal Sektöre Yönelik Buluşlar ve Patentler Çalıştayı’nda Olcay ve ekibi ayrıca, Uluslararası Hakem Kurulu En İyi Buluş Ödülü’nün de sahibi oldu.

    “Beyin ameliyatlarının süresi kısalacak”

    Sağlık alanında iki önemli ihtiyacı karşılayacak buluşa imza atan Doç. Dr. Olcay, ekibiyle birlikte geliştirdiği ‘omniport cerbrale’ adlı cihazla ilgili, “Omniport cerbrale, beyin cerrahisinde ameliyatları kolaylaştırmak amaçlı, beyindeki lezyonlara ulaşımı kolaylaştıran bir ekartördür. Ameliyat sürelerini kısaltan tek kullanımlık ekartör, beyin dokusuna zarar vermiyor” dedi.

    Doç. Dr. Ayhan Olcay ve ekibinin geliştirdiği, İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’18’de ödüllendirilen ekartörün patenti 3.2 milyon lira değerlemeyle GRAVITY Health Technologies firmasına lisanslandı. Beyin tümörleri ve serebrovasküler cerrahi alanlarında olmak üzere beyin cerrahisinin diğer uğraş alanlarında da kullanılabilen ekartör, InnowayRG’nin verdiği lisans ile ürün sanayiye aktarılarak pazara ulaşacak.

    “İlaç tabletlerini tek doza indirecek”

    Doç. Dr. Ayhan Olcay, altın madalyayla ödüllendirilen Policapr (Mobil Multiple İlaç Birleştirme Cihazı), hakkında şu bilgileri verdi: “Kardiyovasküler hastalıklar, kalp hastalığı, HIV ve tüberküloz benzeri hastalıklarda hastalar genelde 4 veya daha fazla ilaç alıyor. Bunların farklı zamanlarda ve farklı tabletler olarak alınması hem hastaları kötü hissettiriyor hem de ilaç tedavisine uyum oranlarını azaltıyor. Prototipini ürettiğimiz Policapr cihazı hastaların çoklu ilaç tabletlerini tek doza indirebilecek ve bu kolaylıkla hasta, hasta yakını, eczane, aile hekimi veya hastane tarafından yapılabilecektir. Policapr sayesinde kişisel eczacılık kavramı geliştirilecektir.”