Etiket: Diyorsanız

  • ’Su içsem yarıyor’ diyorsanız insülin hormonuna baktırın

    Diyabetin en büyük nedenlerinden olan insülin direnci, kalp-damar yolu hastalıkları, obezite ve hipertansiyon hastalıklarının temelini oluştururken, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, “İnsülinin görevi kan şekerini düşürmektir. Böylece kandaki şeker miktarı yükselerek diyabet ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kişi kendini sürekli aç hisseder” dedi.

    Medical Park İzmir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, diyabet ile ilgili önemli bir açıklama yaptı. Hastalık hakkında bilgi veren Ömer, “İnsülin, midenin alt kısmında bulunan pankreas bezinin ürettiği bir hormondur. İnsülinin görevi kan şekerini düşürmektir. Kilo alımı arttıkça vücut kan şekerini dengede tutmak için çok fazla insülin salgılamaya başlar. Bu duruma insülin direnci denir. Böylece kandaki şeker miktarı yükselerek diyabet ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kişi kendini sürekli aç hisseder” dedi.

    Kalbe zarar veriyor

    Pankreastan salgılanan fazla insülinin kalp hastalıklarına neden olabildiğini anlatan Uzman Dr. Ziya Ömer, “İnsülin direnci olan kişilerin kalp hastalığına yakalanma riski artmaktadır. Dünyada en fazla ölümün kalp hastalıklarından olduğu düşünülürse bu hastalığa daha ciddi yaklaşmalıyız. Özellikle bayanlarda daha sık görülen bu hastalık 40-60 yaş arasında ortaya çıkıyor. Hazır gıdaları fazla tüketen gençlerde insülin direncine rastlanabiliyor” diye konuştu.

    Kişi tatlıya yöneliyor

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, şöyle konuştu:

    “Yüksek insülin kişiyi acıktırır, karbonhidratlı ve şekerli gıda yeme hissi yaratır. Bunun sonucunda kilo sorunları ve çözülmemesi halinde obezite ortaya çıkar. Hastaların sağlığına kavuşabilmesi için düzenli bir diyet uygulaması ve düzenli beslenme alışkanlığı edinmeleri gerekiyor. Bu kişiler düzenli spor yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. Kilo vererek insülin direnci ortadan kaldırılabilir. Bunun dışında insülin direncini yenebilmek için ilaç tedavisi de uygulanabilmektedir.”

  • ’Su İçsem Yarıyor’ Diyorsanız Haşimato Olabilirsiniz

    Bağışıklık sisteminin troid bezine saldırarak tahrip etmesiyle oluşan Haşimato hastalığının yaşam kalitesini düşürürken, troid hormonunun az çalışmasına neden olan hastalığın hızlı kilo alınmasına, sebepsiz yorgunluğa ve depresyona uzanan sonuçlar doğurduğu belirtildi.

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muammer Karadeniz, toplumun yaklaşık yüzde 10’luk kesiminde görülen hastalığın sürekli izlenmesi gerektiğini belirtti. Hastalık hakkın bilgi veren Karadeniz, “Haşimato hastalığı vücudun bağışıklık sisteminin antikorlar üreterek troid hücrelerine aldırması sonucu doğar. Bu durum belli bir süre sonra troid bezinin tahrip olmasına yol açar. Haşimato hastalığı metabolizmayı yavaşlatır. Bu nedenle halsizlik, yorgunluk, ciltte ve saçlarda kuruma, ani öfkelenme, kilo alma, vücutta ödem, adet düzensizliği gibi semptomlarla kendini gösterir” dedi.

    HASTALIĞIN TEDAVİSİ VAR

    Doç. Dr. Muammer Karadeniz, hastalığın tedavi sürecini de anlattı. Karadeniz, “Haşimato tedavisi olan bir hastalıktır. Azalan hormonları yerine koyma yöntemiyle tedavi ediyoruz. Troid hormonları olan T3 ve T4 ile TSH salgısı düzeyini izliyoruz. TSH değeri 1,5 ila 2,5 arasında olmalıdır. Fazlası kemik erimesine, kalp-damar hastalıklarına veya hipertansiyona yol açabiliyor. Dolayısıyla hastaların belli aralıklarla muayene edilmesi gerekiyor. Ailesinde troid hastalığı geçmişi olan, Tip1 diyabet ve böbrek üstü bezi yetmezliği olan kişiler risk altındadır” diye konuştu.

    İLAÇLARIN DOĞRU KULLANIMI ÖNEMLİ

    Haşimato hastalarının dikkat etmesi gereken hususları aktaran İzmir Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Muammer Karadeniz, şöyle konuştu:

    “Haşimato hastalığı ultrasonografi ile teşhis edilebilir. Tespit edilen nodüllerin iyi huylu olup olmadığını anlamak için ultrasonografi altında iğne biyopsisi yapılması gerekebilir. Troid ilaçları aç karna ve az su ile alınmalıdır. Kalsiyum, demir ilaçları en az dört saat sonra kullanılmalıdır. Hastalığın ilk dönemlerinde özellikle iyotsuz tuz kullanılmasını öneriyoruz. Gebelik planlamasından en az üç ay önce troid durumu uzman hekimlerce kontrol edilmeli ve TSH düzeyinin 2,5’un altında olması gerekmektedir.”