Etiket: Diyetisyen

  • Uzman Diyetisyen Yücel: “Oruç tutanlar toplam 4 öğün yemeli”

    Özel Mersin Yenişehir Hastanesi’nde görevli Uzman Diyetisyen Didem Yücel, herhangi bir sağlık problemi olmayan ve oruç tutabilen bir kişinin mutlaka sahur, iftar ve iftardan sonra 1,5 saat aralıkla 2 ara öğün ile birlikte toplamda 4 öğün yemesi gerektiğini belirtti.

    Uzman Diyetisyen Yücel, yazılı bir açıklama yaparak, Ramazan ayında beslenmede dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verdi. Ramazan’da 17 saatlik açlık ve susuzluk dönemi yaşandığına dikkat çeken Yücel, oruç tutanların doğru beslenme tekniklerinin metabolizma açısından önem taşıdığına dikkat çekti. Yücel, “Son beş yıldır geçirdiğimiz Ramazan aylarının yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle yaklaşık 16-17 saatlik açlık ve susuzluk durumunu karşımıza çıkarıyor. Bu durumda, doğru beslenme teknikleri metabolizmada oluşan değişiklikleri kontrol altına almak açısından daha da bir önem kazanıyor. Ramazan ayı boyunca öğün sayısının azalması, uyku saati ve süresinin değişmesi, sıvı alımının kısıtlanması vücut için önemli sayılabilecek birçok değişikliği beraberinde getireceğinden, bazen ağırlık kaybı bekleyen bir kişinin Ramazan sonunda vücudundaki yağ oranının arttığını bile görebiliyoruz” dedi.

    “Oruç tutanlar toplam 4 öğün yemeli”

    Herhangi bir sağlık problemi olmayan ve oruç tutabilen bir kişi için mutlaka sahur öğünü, iftar öğünü ve iftardan sonra 1,5 saat aralıkla 2 ara öğün ile birlikte toplamda 4 öğün yapması gerektiğini belirten Yücel, “Sahurda tuzlu, baharatlı, hamurlu ve yağlı gıdaların fazla tüketimi gün içerisinde susuzluk hissini arttıracaktır. İftarda ise yoğurt ve mayalı hamur işleri gibi mayalı ürünlerin bulundurulması halinde şişlik ve hazımsızlık şikayetleri artabilir. İftar sonrası bitki çaylarından özellikle rezene, melisa ve papatya çayı kullanılabilir. Özellikle iftardan yatana kadar geçen vakitte 1,5 litre (8 su bardağı) kadar su içilmesi de ödem ve hazımsızlık problemlerinin azaltılmasına yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.

    Yücel, rahat bir Ramazan ayı geçirmek isteyenler için tercih edilmesi gereken sahur ve iftar menüsünde tüketilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:

    “Sahur Menüsü

    1 kase çorba

    1 dilim peynir veya 1 yumurta

    2 ince dilim ekmek

    Domates, salatalık, yeşillikler

    İftar Menüsü

    1 kuru hurma ve su

    1 kase çorba (çorbadan sonra 10 dakika ara verilmesi önerilir)

    1 tabak etli sebze yemeği

    1 avuç içi kadar Ramazan pidesi

    Salata

    İftardan sonra 1. ara

    1 kase komposto veya 1 su bardağı limonata veya 1 kase yoğurt/cacık

    İftardan sonra 2. ara

    1 kase doğranmış meyve salatası”

    Haftanın 2 günü iftardan sonraki 2 ara öğün yerine 1 dilim tahin helvası veya 1 porsiyon sütlü tatlı veya 3 top dondurma tercih edilebileceğini de vurgulayan Yücel, “Bu porsiyonlar kişinin yaş, cinsiyet ve vücut ağırlığına göre değişkenlik ve çeşitlik gösterecektir” dedi.

  • Diyetisyen Esra Kula: “Ramazanda susuz kalmayın”

    Acıbadem Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Kula, Ramazan ayında oruç tutarken tüketilen su miktarının kontrol edilmesi gerektiğini söyledi.

    Metabolik faaliyetlerin sağlıklı şekilde devam edebilmesi için vücudun suya ihtiyaç duyduğunu belirten Diyetisyen Esra Kula, “Bu ihtiyaç oruç tuttuğumuzda da aynen devam etmesinin yanında, sıcak günlerde tutulan oruç suya olan ihtiyacı biraz daha arttırıyor. Bu nedenle susuzluk durumunda ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının önüne geçebilmek için Ramazan ayı boyunca iftarla başlayıp sahur bitimine kadar geçen sürede 2.5 litre su içilmesi gerekiyor” dedi.

    Tuzlu gıdaları tüketmeyin

    Yeterli miktarda su tüketmenin yanı sıra, iftar ve sahur öğünlerinde susuzluğa neden olacak sucuk, pastırma, turşu, şalgam gibi tuz ve baharat içeriği yüksek gıdaların tercih edilmemesi gerektiğini belirten Diyetisyen Esra Kula, aşırı terlemeye neden olacak faaliyetlerden ve uzun süre sıcağa maruz kalmaktan da kaçınmak gerektiğini kaydetti. Diyetisyen Esra Kula, “Suyun içine taze limon dilimleri ve taze nane yaprakları eklemek iyi bir çözüm olabildiği gibi midenin da rahatlamasını sağlayacaktır. İftar sonrası tatlı yeme isteğini bastırmak için suyun içine bir rulo tarçın atıp biraz beklettikten sonra içilebilir.Oruç tutarken susuzluğa karşı alınacak önlemlerden birisi de su içeriği yüksek sebze ve meyvelerden faydalanmak. Bunun için, sahurda salatalık, domates dilimleri sofraya eklenebilir, iftar sofrasında da salata ve sebze yemeklerine daha fazla yer verilebilir” diye konuştu.

    İçtiğiniz su soğuk olmamalı

    Soğuk su mideyi kasarak sindirimin zorlaşmasına ve dolayısıyla hazımsızlığa neden olabileceği için Ramazan ayı boyunca içilen suyun oda sıcaklığında olması gerektiğini hatırlatan Diyetisyen Esra Kula, yaşlılarda, böbrek hastalığı bulunması gibi durumlarda sıvı ihtiyacının ayrıca hesaplanarak tüketimin bu doğrultuda yapılmasının daha sağlıklı olacağına, gençlerde ise özellikle büyüme döneminde sıvı ihtiyacı yüksek olacağı için su tüketiminin 2 litrenin üzerinde olmasına özen göstermek gerektiğine işaret etti.

    Çayı iftardan iki saat sonra için

    Çay, kahve, limonata,gazoz gibi içeceklerin hiçbir şekilde suyun yerini tutmayacağına dikkat çeken Diyetisyen Esra Kula, “Çay ülkemizde özellikle de Ramazan ayı boyunca çok fazla tercih ediliyor. Ancak, fazla çay içmek, su tüketimini azaltacağı için iftardan bir iki saat sonra içilmesi daha doğru olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Diyetisyen Gönülol: “Sahura mutlaka kalkılmalı”

    Diyetisyen Hüban Gönülol, yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için sahur öğününün atlamaması gerektiğini söyledi.

    Medicana International Samsun Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Hüban Gönülol, Ramazan ayında beslenme ve kilo kontrolü konusunda bilgi verdi. Gönülol, “Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Sahura mutlaka kalkılmalı ve sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, ekmek gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı, tatlı ihtiyacını da göz önünde bulundurarak meyveye de yer verilmelidir” dedi.

    “Su içmek için susama hissinin oluşmasını beklemeyin”

    Sunun insan yaşamı için elzem olduğunu vurgulayan Dyt. Hüban Gönülol, “Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması hayati önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarda suyun mutlaka alınması zorunludur. Günde ortalama en az 2- 3 lt su içmeye özen gösterilmelidir. Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. Terle beraber sadece sıvı kaybı değil aynı zamanda mineral kayıpları da oluşmaktadır. Günlük içilen 1-2 adet sade soda mineral kayıplarını yerine koymak için iyi bir çözüm olacaktır” diye konuştu.

    “İftar için kendinize zaman tanıyın”

    İftar zamanı geldiğinde yapılan en büyük hatalardan birisinin de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmek olduğunu dikkat çeken Dyt. Gönülol, “Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir. Bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına neden olur. İftarda çorbayla açılış yapmak mideyi ana yemeğe hazırlamak için uygundur. Ancak çorbadan sonra 10 dklık bir ara midenin dinlenmesine ve daha kontrollü seçimler yapmanız için size zemin hazırlayacaktır. Ana yemeğe geçtiğinizde yemeklerinizi yavaş yavaş ve iyi çiğneyerek tüketin. Yeterince çiğnenmeyen yiyecekler, sindirim siteminde sorunlara yol açar ve beyne tokluk sinyali gidene kadar, gereğinden fazla yemek yenmesine neden olur” şeklinde konuştu.

    “Kızartma, aşırı yağlı ve hamurlu yiyeceklerden kaçının”

    Dyt. Hüban Gönülol şu bilgileri verdi: “Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Yemeklerinizi pişirme yöntemi olarak, kızartma ve kavurma yerine, ızgara, haşlama ve fırında pişirme yöntemlerini tercih edin. İftar sofranızda bol yağlı şarküteri ürünleri, hamur işleri, şerbetli tatlılar ve pide gibi yüksek kalorili, kan şekerini hızlı yükselten ve sindirimi güç besinler yerine sulu yemek, salata ve yoğurt tercih edin. Tatlı olarak posa ve mineral açısından zengin olan meyveler ilk tercih olmalı ve haftanın belirli günlerinde sütlü tatlılar tercih edilmelidir. İlk hafta içinde vücut 16 saatlik açlık süresine ve yemek yeme saatlerine kendini adapte ettikten sonra harcanan günlük enerjiyi düşürerek az enerji harcamaya başlar. Bu nedenle metabolizma hızı yavaşlar. Bu durumda, normalde yediğiniz miktarları azaltmanız gerekir. Porsiyon miktarlarını fazla arttırmadan ve tercih ettiğiniz yemeklerin içeriğine ve pişirme yöntemine dikkat ederek kilo kontrolünü sağlamak ve daha sağlıklı bir şekilde bayramı karşılamak mümkün.”

  • Gölbaşı Belediyesinden diyetisyen eşliğinde kilo kontrolü

    Gölbaşı Belediyesi sosyal belediyecilik hizmetlerine hız kesmeden devam ediyor.

    Gölbaşı Belediyesi tarafından yeni göreve başlayan uzman diyetisyen, Rauf Denktaş Kapalı Yüzme Havuzu ve Spor Merkezi’ne alınan vücut analiz makinesiyle bayan üyelere ücretsiz analizler gerçekleştirecek.

    Diyetisyen eşliğinde bayanlara ücretsiz vücut analizi

    Gölbaşı Belediyesinin Halkla İlişkiler Müdürlüğüne bağlı biriminde göreve başlayan uzman diyetisyen, kişinin sağlığını koruyarak ideal kilosuna ulaşabilmesi için bayanlara hizmet vermeye başladı. Vücut analiz cihazı ile sporsever bayanların vücut ağırlığının yoğun olarak nelerden oluştuğu belirlenerek, diyetisyenle kilo vermek kolaylaşacak.

    Uzman diyetisyen, haftanın 4 günü spor merkezinde sporseverlerle bir araya gelerek, bayanlara sağlıklı beslenme konularında yardımcı olacak.

  • Diyetisyen Sibel Bulut:

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Sibel Bulut, yeşil çayın sağlık üzerindeki faydalarını anlattı.

    Yeşil çayın sağlığa olan faydalarını aktaran Konya Hospital Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Sibel Bulut, “Son yıllarda özellikle birçok kanser üstünde etkisinden dolayı yeşil çay gündemdedir. Güçlü bir antioksidan olması nedeniyle etkileri araştırıldığı gibi kötü kolesterolü düşürmesi nedeniyle kalp sağlığı üzerindeki etkileri de araştırılmaktadır. Kötü kolesterolü düşürür, kan basıncını düşürür. Bu nedenle kalp sağlığı üzerinde etkisi vardır. Diş çürüklerini önlemede etkisi vardır, diş etini korumada katkı sağlar, metabolizmayı hızlandırır. Kilo verme amacıyla da kullanılabilir. Antioksidan olması nedeniyle kanser üstündeki etkisi gibi bağışıklık sistemi üstünde de etkisi vardır. Bu nedenle yeşil çay son zamanlarda özellikle favori konular arasındadır” dedi.

    Yeşil çayın hazırlanması konusunda da bilgi veren diyetisyen Sibel Bulut, “Nasıl hazırlanması konusunda da üstünde durulması gereken bir bitkidir yeşil çay. Çünkü suyu kaynatıp, altı kapatıldıktan sonra 2-3 dakika bekletilip daha sonra süzgeç ile yeşil çayın suyun üstüne bırakılması gerekiyor. Kaynayan suyun üstüne atılmaz. İçindeki flanoitlerin ölmemesi için özellikle önemlidir” diye konuştu.

    Günde en fazla iki bardak yeşil çayın tüketilmesini isteyen Bulut, “Kilo vermek için yeşil çay tek başına yeterli değildir. Diyetin yanında önerdiğimiz bir bitki çayıdır. Düzenli egzersiz yapmak bunun yanında çok önemlidir. Gün içinde en fazla iki kupa bardak olarak önermekteyiz. İki kupanın üstünde alındığı durumlarda B12 seviyesinin azalmasına neden olabilmektedir. İki bardak yeşil çay tüketildiğinde akciğer kanserine yakalanma riskini yüzde 18 azalttığı çeşitli araştırmalar sonucunda belirlenmiştir” ifadelerini kullandı.