Etiket: Diyanet-sen

  • Diyanet-Sen Kastamonu Şube Başkanlığına İrfan Bakır, yeniden seçildi

    Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Kastamonu Şubesi 5. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Genel Kurulda milletvekilliği için istifa eden İrfan Bakır, yeniden başkanlığı seçildi.

    Şehit Şerife Bacı Öğretmenevinde gerçekleştirilen 5. Olağan Genel Kuruluna Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, Genel Başkan Vekili Osman Aydın, Genel Başkan Yardımcısı Cebrail Yakışır, sendika üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

    Genel Kurulda konuşan Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, “Din görevlileri çok önemli. Din görevlilerimize çok değer veriyoruz, vermeye de devam ediyoruz. Din adamlarımız konusunda ne yapılsa azdır. Ben daha çok imkan verilmesi taraftarıyım. Çünkü bizler İslam Dinine bağlı milletin evlatlarıyız. Din görevlilerimizi de yüceltmek bizim görevimiz. Biz bu düşüncülerle yerelde de çalıştık. Bizde yerelde hem camilerimizle hem de din görevlilerimiz ile ilgili çalışmalarımızı sürdürdük. İlimizde çok sayıda camii var, çok sayıda imamımız var, görevlimiz var. Bunlarla gurur duyuyoruz. Bu kadar büyük bir camianın dertlerini iyi tespit etmek lazım. Bu nedenle kurulan Diyanet-Sen’in bu konuları her ortamda dile getirdiklerini görüyorum. Eksikler muhakkak vardır. Bunlarında bir an önce halledilmesi için Diyanet-Sen ciddi manada katkı vermektedir. Ben hiç kimsenin bu camiada Diyanet-Sen var iken, yalnız olduğuna inanmıyorum. Çok güçlü bir yol arkadaşınız var. Her konuda onları talep, istek ve görüşlerine sonuna kadar cevap vermeye hazırız. Elimizden geldiği kadar yerel yönetimler olarak, camilerimize, müştemilatlarına ciddi yardımlar yapıyoruz” dedi.

    “Ümmetin ümidi olan Türkiye’nin üzerinde oyun oynanıyor”

    Diyanet-Sen Genel Başkan Vekili Osman Aydın ise, “Bizim değerlerimiz değersizleştirilmiş, bizim değerlerimiz elimizden sökülüp, alınmış. Onun için yeniden kazanmak için birlikte hareket edip, değerlerimize sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerini itibarsızlaştırmak için, yine bu ilde yetişmiş, bir zamanlar Köy Enstitülerinde yetişmiş insanlar, film senaryosu yazarak, İnek Şaban karakterini oluşturdular. Rıfat Ilgaz isminde biri bu senaryoyu yazmıştır. Değerlerimize yeniden sahip çıkmak, yeniden ayağa kalkmak lazım. Yatma zamanı değil. Bütün dünyada Müslümanların üzerine geliniyor. Müslümanları yok etmeye çalışıyorlar. Ümmeti Muhammed’in ümidi olan Türkiye’nin üzerinde oyun oynanıyor. Sizler buna müsaade etmediğiniz sürece bunu da başaramayacaklar. Biz zamanlar din görevlileri ‘Bizim de öğretmenler kadar maaşımız olsun’ diyorlar. Fakat bugün öğretmenler ‘Bizim de imamlar kadar maaşımız olsun’ diyorlar. Biz doğumdan ölüme kadar insanın hayatının her alanında görevi olan bir görevi icra ediyoruz. Din görevlileri en garantili işi yaparlar. Din görevlilerin gönderdiği bir daha geri dönemez. Onun için din görevlisine dil uzatmamalı. Din görevlisi camii de kimlere hitap ediyor? Kimlere hizmet veriyor? Huzurevleri çıktı, huzurumuz kalmadı. Anaokulları çıktı, analarımızın kıymeti kalmadı. İmamlar her kesime hitap ediyor. Bunu yapabilmek için de kendisini yenilemesi gerekmektedir. Kendisini yenilebilmesi için aldığı maaş sadece mutfağa yetiyor. Ona da yetmiyor. Bu adam hangi parayla kitap alacak, hangi parayla internet kullanacak?” diye konuştu.

    “Oturduğumuz koltuklarda klavye başkanlığı yapmıyoruz”

    Oturdukları koltuklarda klavye başkanlığı yapmadıklarına dikkati çeken Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Kastamonu Şube Başkanı İrfan Bakır da, “Kastamonu’da toplam personel sayımız iki bin beş yüz civarındadır. Üye sayımız bugün itibariyle bin beş yüzdür. Kastamonu Şubesi olarak üyelerimizin iyi günlerinde acılı günlerinde her zaman yanlarında olmaya çalıştık. Kastamonu’muz her zaman takdir eder ki merkez ilçe ile beraber yirmi ilçemiz vardır. İnşallah sizlerden alacağımız güç ile daha güçlü yarınlara ulaşmaktır. Daha etkili bir sendikacılığı hep beraber gerçekleştirmektir. Arkadaşlarımızın sorunlarına sözcü olma görevini üstleniyoruz. Üstesinden gelemediklerimizi şube düzeyinde halletmeye çalışıyoruz. Gelemediklerimizi genel merkezimize bildirerek gerekenin yapılma takibini yapıyoruz. Amacımız üstlendiğimiz görevi hakkına yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Oturduğumuz koltuklarda klavye başkanlığı yapmıyoruz. Kafamız estiği anda hatırlayıp kafamıza esmediği anda unutmuyoruz. Kullandığımız dilin yapıcı olmasını önemseyerek yıkmak için çaba sarf etmiyor. Yapıcı olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Konuşmaların ardından tek liste halinde gidilen seçimde İrfan Bakır, 4 ay sonra tekrar Şube Başkanlığına seçildi.

  • Diyanet-Sen Genel Başkanı Bayraktutar: “Tecavüzcüler için, çocuk katilleri için idam istiyoruz”

    Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, “İdamsa idam, kimyasal hadımsa kimyasal hadım. Bu milletin vergilerinden alınan paralarla bu canileri beslemeye değmez” dedi.

    Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, son zamanlarda artan tecavüz ve çocukların öldürülmesi vakalarının artmasıyla birlikte açıklama yaptı. Bayraktutar, “Bir de devlet bu sapık ve canileri besleyecek. İdamsa idam, kimyasal hadımsa kimyasal hadım. Bu milletin vergilerinden alınan paralarla bu canileri beslemeye değmez” ifadelerini kullandı.

    Bayraktutar, açıklamasının devamında şunları kaydetti:

    “Ülkemizde uzun zamandan beri bir kırılmanın oluştuğunu, hastalıklı ruhların değerlerimize de tecavüz ettiğini görüyoruz. Zihniyetlerini sapıklık bürümüş, haysiyet yoksunlarının yaptığı bu saldırılar, kabul edilemez. Kadına şiddet, çocuklara tecavüz, hayvanlara zulüm, dinsiz, inançsız, vicdansız, ahlaksız kişinin özelliğidir. Çocuklarımıza şefkat gerekir, kadınlarımıza saygı ve hürmet, Hayvanlara karşı ise vicdanlı olmamız gerekir. Bu özellikler meziyet değil, olması gerekenlerdir.”

    “Caydırıcı kararların alınmaması, cinayetlerin devamlılığı hususunda bir caydırıcılık taşımıyor” diyen Bayraktar, “Bugün ülkemizin birçok yerinde haberler almaktayız. Bir kaç yıl önce paramparça edilen Özgecan Arslan, Münevver Karabulut, Hande Kader cinayetleri sonrasında caydırıcı kararların alınmaması, cinayetlerin devamlılığı hususunda bir caydırıcılık taşımıyor. Tecavüz eden bir caniye, hakim iyi hal indirimi verebiliyor. Artık Türkiye’de bunların konuşulmasını istemiyorsak, caydırıcı derecede cezaların getirilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz. Devletimizden istediğimiz ise idam ve hadımın hızlı bir şekilde getirilmesidir” diye konuştu.

  • Diyanet-Sen Genel Başkanı Bayraktutar: “Millet iradesini ortaya koymuştur”

    Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Türkiye’nin ekonomi alanında, iktisadi alanda, siyasi alanda en güzel şekilde yer alabilmesi ve yerini koruyabilmesi için iktidarın ve muhalefetin kısır çekişmelerden kurtulması gerektiğini belirtti.

    Bayraktutar, Diyanet Sen Hatay Şubesi’nin il divan toplantısına katılmak üzere Hatay’a geldiklerini belirterek Hatay Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı açıklamada, Memur-Sen’in 995 bin üyesiyle yetkili konfederasyon olduğunu ve 11 sendikanın yetkisini tazelediğini söyledi.

    16 Nisan referandumundan sonra Türkiye’nin idari yapılanması ve kuvvetler ayrılığı konusunda çok ciddi atılımlar yaptığını belirten Bayraktutar, “İnşallah 2015 yılı memurlar için toplu sözleşme dönemi yani 1 Ağustos-30 Ağustos 2017 yılı toplu sözleşmenin yapılacağı bir ay olacaktır. Bu sene bizim için önemlidir. Türkiye’de çok ciddi değişimler söz konusu. Özellikle hükümet sistemi, başkanlık sistemine, cumhurbaşkanlığı sistemine halkın iradesiyle dönüştürülerek Türkiye’nin daha iyi idare edilebilmesi, milletin iradesinin daha güzel tecelli edilmesi, idari erkin ve yargı erkinin ve yürütme erkinin ayrılması Türkiye’nin istikbali için güzel olacağına inanmak için 16 Nisan referandumunda Memur-Sen camiası olarak bu konuda göstermiş olduğumuz performansın neticesinden de memnunuz” dedi.

    Bayraktutar, gerçekleştirilen AK Parti kongresinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum neticesinde AK Parti’ye tekrar yeniden başkan olmasıyla yeni bir dönemin başladığını, ayrıca siyasi yapılanma içerisinde konfederasyon olarak sadece düşüncelerini ifade ettiklerini vurguladı.

    Siyasiler arasındaki gerginliklerin bitmesi gerektiğini ve milletin kendi kararını verdiğini kaydeden Bayraktutar, “Millet iradesini ortaya koymuştur. Bundan sonra Orta Doğu’da özellikle dünya üzerinde 20. büyük ekonomiler arasında 10. sırayı almış bir Türkiye’nin muhalefetiyle, iktidarıyla ekonomi alanında iktisadi alanda, siyasi alanda en güzel şekilde alabilmesi ve yerini koruyabilmesi için iktidarın ve muhalefetin kısır çekişmelerden kurtulup tamamen bu ülkenin Orta Doğu’da büyük bir lider ülke olması, Orta Doğu politikasında söz sahibi olması masada menü değil masada karar vericiler arasında yer alması için bu ülkenin siyasilerinin tartışmayı bırakıp bu millet adına en güzel şekilde, bu ülkeyi nasıl dünya lideri yapma, bu milletin arzu ettiği şekilde, layık olduğu şekilde temsil edilmesi gerekir” diye konuştu.

    Ziyarete, Diyanet Sen Hatay Şube Başkanı Hasan Urhan, Sağlık-Sen Hatay Şube Başkanı Feleytun Fatih Gönç ve basın mensupları katıldı.

  • Diyanet-Sen Başkanı Bayraktutar: “FETÖ bizi Batı’ya köleleştirmek, Batı’nın bir esiri, sömürgesi haline getirmek istedi”

    Diyanet-Sen Başkanı Mehmet Bayraktutar, FETÖ’nün din üzerinde yapmak istediği tahriplere dikkat çekerek, “Bizim inançlarımızı tahrip ederek, bizim dini inançlarımızı bozarak ne yapmak istedi? Bizi Batı’ya köleleştirmek, Batı’nın bir esiri, sömürgesi haline getirmek istedi” dedi.

    Elmalılı Hamdi Yazır’ın kaleme aldığı Kur’an-ı Kerim mealinin FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesi tarafından dağıtılan baskılarında değiştirildiği ortaya çıkmıştı. FETÖ’nün yayın organı Zaman tarafından promosyon olarak verilen “Hak Dini Kur’an Dili” tefsirinde Nalh Suresi’nin 43’ncü ayetinde yer alan “Alimlere sorun” ifadesinin değiştirilerek, “Tevrat ve İncil alimlerine sorun” olarak değiştirildiği ortaya çıkmıştı. Söz konusu tefsirde böyle bir değişiklik yapılmasının uygun olmadığını dile getiren Diyanet-Sen Başkanı Mehmet Bayraktutar, “Fethullah Gülen ve kendisinin teşkilatının son zamanlarda daha evvelde olduğu gibi Türkiye’de zaten yanlışlar üzerine yanlışlar eklediği, farklı görüşler sergilediği hep ortada. Kendinden başka hiç Müslüman’ı, İslami cemaati de, toplumları da kabul etmemiştir. Her zaman karşı durmuştur. Kimse ile de birlik ve beraberlik içinde olmamıştır” şeklinde konuştu.

    FETÖ’nün Türkiye’de yayınladığı eserlerin birçoğunda farklı ve dikkat çekici isimler kullandığını belirten Bayraktutar, “Şimdi burada bizim esas üzerinde durmak isteğimiz bu konu, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın yazmış olduğu bu tefsir İslam dünyasının en güzel eserlerindendir. Yani Fetullah Gülen örgütünün yayın organı Zaman gazetesinin 90 ve 2000’li yılların başlarında öyle zannediyorum yayınladığı bir meal” açıklamasında bulundu.

    “Mealde sıkıntı var” diyen Bayraktutar, Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsiri ve FETÖ’nün yapmış olduğu tefsiri karşılaştırarak şunları kaydetti:

    “‘Ey peygamber senden önce de kendilerine vahiy ettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bunu bilmiyorsanız Tevrat ve İncil alimlerine sorunuz.’ Yine ben şu şekilde farklı bir yol değil de hemen hemen aynı şeyi takip edeyim. Yine Elmalı’nın yazmış olduğu bu tefsiri, aynı kişinin tefsiri başka bir yayınevi yayınladı. O da burada tekrar aynı meali buradan okuyorum; ‘Ey peygamber biz senden önce de kendilerine vahiy ettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ilim adamlarına sorunuz’”

    Her iki tefsiri de sadeleştiren isimleri inceleyen Bayraktutar, “Bu paralel örgütün yayınlamış olduğu promosyon olarak dağıttığı kitaptaki meal, sadeleştirenler de aynı isimler. Fazlalık olarak Mahmut Özakkaş burada var. Az evvel aldığım bir habere göre de bu daha evvel İstanbul’da eğitim merkezi müdürlüğü yapmıştı” değerlendirmesinde bulundu.

    Böyle bir değişikliğin yapılmasının amacının İslam dinini bozmak olduğunu söyleyen Bayraktutar, “Bizim inançlarımızı tahrip ederek, bizim dini inançlarımızı bozarak ne yapmak istedi? Bizi Batı’ya köleleştirmek, Batı’nın bir esiri, sömürgesi haline getirmek istedi” dedi.

  • Diyanet-sen Başkanı Bayraktutar: “Biz Tarafsız Olamayız”

    Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, “Biz tarafsızlığı kabul edemeyiz. Çünkü biz din görevlisiyiz. Devlet tarafsız olacak. Devleti idare edenler tarafsız olacak. O halde din görevlisi taraflıdır. Biz Kur’an ve Sünnet tarafındayız. Bu milletin değerlerinden yana tarafız” dedi.

    Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Isparta’da Öğretmenevi’nde düzenlenen Diyanet-Sen Isparta Şube Başkanlığı İl Divan Toplantısı’nda konuştu. Tarihsel geçmişte toplumları değerlendiren Bayraktutar, “Tarihsel gelişimimize baktığımızda toplumların beraber yaşadığı, seslerini aynı düşüncelerini tek bir ses olarak ifade edebildiklerinde tarihin sayfalarında büyük millet olarak yer almışlardı. Kendi ideallerini farklı farklı seslerle ifade ettiklerinde tarihin derinliklerinde kaybolup gitmişlerdir. Sivil toplum hareketleri beraber olmanın yegane örneklerinden biridir. Beraber olmanın, devleti idare edenlerin o topluma hizmet etme durumlarını şekillendirdiğini ve milleti önemsediklerini görüyoruz” dedi.

    21. yüzyılda sosyalist komünist ülkelerin düşüncelerini empoze etmek için kullandığı sendikal anlayışa da değinen Bayraktutar, komünist ülkelerin Osmanlı torunlarına bakış açısını vurgulayarak şöyle konuştu: “’Çünkü bunlar Osmanlı’nın torunlarıdır. Eğer bunlar bir araya gelirse insanlığa hükmeder duruma gelmişlerdir. O halde bunları aynı düşünce etrafında toplamamak gerekir’ dediler. Onun için beraber düşünmemiz gereken şeylerde bize hep tu kaka dediler”

    “BİZ TARAFSIZ OLAMAYIZ, DEVLET TARAFSIZ OLACAK”

    Özgürlük adı altında konuşulanların bir dayatmadan ibaret olduğunu belirten Bayraktutar, din görevlilerinin tarafsızlık tartışmalarına ilişkin ise şöyle konuştu: “Bize batının acizliklerini, şerefsizliklerini, ahlaksızlıklarını, zavallılıklarını, medeniyet, çağdaşlık, özgürlük diye gösterdiler. Bizi buna inanmaya muhtaç ettiler. ’İnanmazsanız döveriz’ dediler. 70’li yıllarda sağ solla dövdüler. Daha sonra ekonomik krizlerle, post modern darbelerle terbiye etmeye çalıştılar. Milletin öncüsü olması gereken bizlere de ’Ey hoca efendiler siz tarafsızsınız. Camiye git. Namazı kıldır. Ölü varsa git Yasin oku.’ Terörle Mücadele Kanunu 312 maddesiyle bizi sindirmeye çalıştılar. Biz tarafsızlığı kabul edemeyiz. Tarafsız olamayız. Çünkü biz din görevlisiyiz. Devlet tarafsız olacak. Devleti idare edenler tarafsız olacak. O halde din görevlisi taraflıdır. Biz Kur’an ve Sünnet tarafındayız. Bu milletin değerlerinden yana tarafız. Bu milletle beraberiz.”