Etiket: Dişleri

  • Erken yaşta kaybedilen süt dişleri, dişlerde yer değişimini tetikliyor

    Çocuklarda diş bakımının süt dişleri çıktığı andan itibaren yapılması gerektiğini belirten uzmanlar, aksi takdirde çocukların süt dişlerini 3-4 yaş aralığında kaybedebileceklerini, bunun da dişlerde istenmeyen yer değişimini tetikleyebileceğini bildirildi.

    Acıbadem Adana Hastanesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Dt. Şule Nur Kurt, yaptığı açıklamada, süt dişlerinin geçici diş olduğu için bazı aileler tarafından önemsenmediğini ancak bunun çok yanlış olduğunu belirtti. Dr. Dt. Kurt, “Ailelerin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Süt dişleri geçici diş olarak görüldüğü için bazı aileler tarafından önemsenmiyor fakat süt dişleri esasında çok önemli. Normal şartlarda 10-11 yaşında kaybedilmesi gereken süt dişlerini bazı çocuklar 3-4 yaşında kaybediyor. Erken diş kayıplarında yerine gelecek kalıcı dişler, yer bulamadığı için bu dişlerde istenmeyen yer değişimleri meydana geliyor. Çünkü süt dişleri tutucu görevi de görüyor” dedi.

    “Ağız bakımı şart”

    Çocukların dişlerini erken yaşta kaybetmemeleri için mutlaka gece yatmadan bakım yapılması gerektiğini kaydeden Dr. Dt. Kurt, şöyle devam etti:

    “Çocuklarda dişlerin çıkmasıyla birlikte ağız bakımının da başlaması gerekiyor. Özellikle gece beslenmelerinden sonra ağız bakımı yapılmadan uykuya geçilmesi sonucu meydana gelen çürükleri daha sık görüyoruz. Uykudan önce mutlaka ağız bakımı yapılması gerekiyor. Süt dişleri çıktıktan sonra takibinin yapılması ve bakımın nasıl yapılacağının öğrenilmesi için bir diş hekimine başvurulması gerekir. Bu nedenle ailelerin çocuklarını bir diş hekimine düzenli kontrollere götürmelerini öneriyoruz.”

    Dr. Dt. Şule Nur Kurt, çok küçük yaştaki çocukların dişlerini çekerken lokal anestezi uygulayamadıklarını bu yüzden gerektiğinde genel anestezi ile diş çekimi yaptıklarını da sözlerine ekledi.

  • 20 yaş dişleri kaderiniz olmasın

    Dt. Zafer Kazak, 20 yaş dişleri çekiminin genellikle cerrahi olarak yapıldığını ifade ederek, “Çekiminden sonra bu bölgede şişlik ve ağrı görülebilir” dedi.

    Global Diş Hekimleri Derneği Başkanı Dt. Zafer Kazak, 20 yaş dişleri ve oluşturduğu sorunlar hakkında bilgi vererek, “Yirmi yaş dişleri genellikle çene kemiği içerişindeki konumu, üzerinin dişeti veya kemikle kaplı olmasından dolayı gömük durumundadırlar. Dişin bir bölümü dişeti ile kaplı olduğu durumlarda sıklıkla enfeksiyon ve buna bağlı olarak yüzde şişme ve çene açmada azalma meydana gelir. Tekrarlanan enfeksiyonlar sonucu 20 yaş dişlerin etrafındaki kemik erimeye başlar ve yerine iltihabı doku oluşur. Ayrıca çene kemliğindeki konumundan dolayı bazen önünde bulunana azı dişlerine baskı uygulayabilir bu durumda ağrı ve ön dişlerde çapraşıklık oluşur.” diye konuştu.

    Bazı insanlarda 20 yaş dişlerinin kalıtsal olarak hiç oluşmayabildiğini ifade eden Dt. Kazak, “Oluşmuş olan yirmi yaş dişleri çene kemiğinde kendisine yer bulabilirse diğer dişler gibi çıkarak yerini alabilir. Bu durumda genel ağız sağlığı açısından sıkıntı yaratmıyorsa yirmi yaş dişlerinin alınması gerekmemektedir. Ağız içerisine yerleşemeyecek pozisyonda olan dişler ise gömük ya da yarı gömük pozisyonda kalabilir. Dişler ağızda kemik dokusu ve dişeti dokusu tarafından çevrelenir. Dişler ağızdaki yerlerini alırken önce kemik dokusunu geçer daha sonra dişeti dokusunu geçer. Bazı dişler bu iki dokuyu birden ya da sadece dişetini geçemez ve ağız içerisine tam olarak ulaşamaz. Bu dişlere gömük dişler denir. Eğer gömük yada çıkmış olan yirmi yaş dişi pozisyonu nedeniyle yandaki dişlere ve bulunduğu kemiğe zarar veriyorsa, temizlenemeyecek bir pozisyonda ağızda yer almışsa ve çürük ya da kırık nedeni ile zarar görmüş, dolgu, kanal tedavisi, kuron ya da başka bir tedavi yöntemi ile tedavi edilemeyecekse mutlaka çekilmelidir” şeklinde konuştu.

    Dt. Zafer Kazak, çekim zamanında yapılmaz ise dişlerin çapraşıklaşmasına sebep olabilip, iltahap yapabileceğini ya da öndeki dişe kalıcı zarar verebileceğini belirtti.

  • Dişleri Tamamen Çürüyen Hastaya Yeni Dişler Yapıldı

    Şanlıurfa’da dişleri tamamen çürüyen hastaya hekimler tarafından yapılan operasyonla yeni dişler takıldı.

    Şanlıurfa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Karaköprü Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Diş polikliniğine başvuran 27 yaşındaki hastanın yapılan muayene ve röntgen sonucu olarak hastanın tüm dişlerinin çürüdüğü, sadece bir kısmının köklerinin ağızda kaldığı ve bir kısmının da iltihaplı olduğu tespit edildi. Hasta tedavi sonrası sağlığına kavuştu.

    Karaköprü Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Ömer Ufuk Yetkin, “Merkezimizde diş rahatsızlığı ile ilgili olarak her türlü tedavinin yapıldığını, en son modern cihazlarla Şanlıurfa halkının hizmetinde olduğunu belirterek Şanlıurfa’da ilk defa böyle uzun süren tedavi sonrası sağlığına kavuşan ve sonucunda üst çene ful ağız porselen takılarak hastanın normal yaşamına devam etmesi sağlandı” dedi.

    Yetkin, uzun süren ve sabır isteyen tedavi sonrası sağlığına kavuşan hastanın kendilerine teşekkür ettiğini söyleyerek, “Diş, mine, dentin ve diş özü tabakalarından oluşur. Diş özü tabakasının içinde ayrıca sıcağa, soğuğa ve ağrıya hassas duyu sinirleri ve kan damarları bulunur. Besinlerin mekanik ve kimyasal sindirimi ağızda başlar. Dişler sayesinde parçalanan besinler tükürük yardımıyla kimyasal sindirimi başlatır. Bu yüzden ağızda, dişte ve diş etinde olabilecek olumsuzluklar önce sindirim olayının olumsuz etkilenmesine yol açar. Dişler sadece çiğnemede değil sesleri düzgün çıkarmada da önemli bir yer tutar. Dişleri eksik olan bir kişinin düzgün konuşamadığı açıktır. Aynı zamanda güzel bir dış görünüm için de dişler önemli bir yer tutmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Stres Dişleri Vuruyor

    Diş Hekimi A. Doğan Bircan, stresin dişleri vurduğunu söyledi.

    Diş sıkmanın genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketleriyle kendini gösteren fonksiyon dışı alışkanlıklar olduğunu belirten Diş Hekimi A. Doğan Bircan, “Alt ve üst çenedeki dişlerimizin çiğneme ve yutkunma fonksiyonları dışında karşılıklı temasa gelmemesi gerekir. Çiğneme ve yutkunma dışında oluşan diş temasları parafonksiyon (istenmeyen fonksiyonel hareketler) olarak kabul edilir. Bruksizm (diş sıkma, diş gıcırdatma) gece veya gündüz çiğneme ve yutkunma dışında gösterilen diş sıkma davranışıdır. Toplumumuzda da sıklıkla görülen bu rahatsızlıktan çoğu zaman hastanın kendisinin de haberi olmamaktadır” dedi.

    Diş sıkma alışkanlığının iki ana nedeni olduğunu kaydeden Diş Hekimi A. Doğan Bircan, “Bunlardan ilki stres; ikincisi ise kapanış bozukluğudur. Peki diş sıkma alışkanlığının sonucu olarak olumsuz ne gibi durumlarla karşı karşıya gelebiliriz? Dişlerde aşınma ve sızlama oluşur. Dişlerde çatlak, kırık ve yer değiştirme görülebilir. Yanağın iç yüzünde beyaz çizgiler oluşur ve dilin etrafında dişlerin izleri görünür. Baş boyun ve yüz kaslarında ağrı oluşur. Alt yüz yüksekliği düşer, çene ucu ve burun ucu birbirine yaklaşır ve daha yaşlı bir görünüm oluşur. Alt çene zamanla öne doğru yer değiştirir ve konkav (iç bükey) profil görüntüsü oluşur. Yüz köşeli ve kare şeklinde görünür. Diş sıkma alışkanlığı geceleri kendini gösterse de ileri vakalarda gündüz de aynı fonksiyonel bozukluğun görüldüğü tespit edilmiştir” diye konuştu.

    Diş sıkma tedavilerinin amacının dişlerde ve çene ekleminde oluşabilecek kalıcı zararları önlemek ve ağrıyı ortadan kaldırmak olduğunu vurgulayan Diş Hekimi A. Doğan Bircan, “Diş hekimi tarafından uygulanan, uyku sırasında dişlerin birbirleri ile temasını engellemek amacı ile alt ve üst çene dişlerinin arasına yerleştirilerek kullanılan ’gece koruyucuları’, diş gıcırdatması semptomatik tedavisinde kullanılan en önemli araçtır. Ancak gece koruyucularının çoğunlukla tek başlarına yeterli olamayabilmektedir. Bu nedenle hastalığın sergilediği tabloya göre gece koruyucularının yanında bazı ek tedavilerinde uygulanması gerekmektedir. Bu tedaviler; stres terapisi, rahat uyumayı sağlayıcı önlemler, kas gevşetici ilaç uygulaması, hatalı yapılmış diş dolgusu ve kaplamaların yenilenmesi, eksik olan dişlerin yerine koyulabilmesi için protez uygulamalarıdır. Gece plağının yanı sıra günümüzde diş sıkma tedavilerinde en çok kullandığımız yöntemlerden biri de botoks uygulamalarıdır” şeklinde konuştu.

  • Dişleri Teknisyen Değil Bilgisayar Yapacak

    Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Diş Hekimliği Fakültesi, protez diş yapımına yeni bir boyut kazandıran “3 boyutlu tarama ve aşındırma cihazları” sayesinde, hastaların ağız yapısının tam kopyası alınarak daha detaylı ölçüleri elde edilebilecek.

    SDÜ Diş Hekimliği Fakültesi, uygun vakalarda eski diş ölçüsü alınarak alçı model yöntemi rafa kalkıyor. Fakülte bünyesinde hizmete giren ve protez diş yapımına yeni bir boyut kazandıran “3 boyutlu tarama ve aşındırma cihazları” sayesinde, hastaların ağız yapısının tam kopyası alınarak daha detaylı ölçüleri elde edilebilecek. Ölçüler bilgisayar ortamında hazırlanıp aktarılarak dişler porselenden 3 boyutlu aşındırma cihazı ile direkt olarak elde edilecek. Böylece, eski-geleneksel yöntemlerle en erken 7-10 gün içerisinde yapımı tamamlanabilen protezler, bu uygulama ile artık bir gün içinde hastaya teslim edilebilecek. Hastalar hem daha kısa sürede protezlerine kavuşabilecekler hem de protez üretimi için defalarca fakülteyi prova seansları için ziyaret etmek zorunda kalmayacak.

    Uygun tedavilerin kısa sürede gerçekleştirilmesinin hastanın ve hekimin günlük hayatında önemli bir nokta olduğunu belirten Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Erdal Eroğlu, SDÜ’yü bir adım öne çıkaracak cihazın Fakülteye kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür ederek diğer ülkelerdeki kliniklerle eşdeğer hizmet verme imkanı sağlayacak tedavi protokollerinin, standardizasyonu sağlayarak hata faktörünü en aza indirdiğini söyledi.

    Daha kısa sürede, kaliteli hizmet sunma imkanı sağlayan cihaz hakkında bilgiler veren Başhekim Doç. Dr. Süha Türkaslan, bilgisayar teknolojisi sayesinde diş yüzeyinden dijital görüntü elde ettiklerini ve alınan veriler ile de daha uyumlu protezlerin elde edildiğini ifade etti. Türkarslan, “Daha önceki yöntemlerde ortaya çıkan hastanın ağız yapısına uyum sorununu bu yöntemle en aza indiriyoruz. 3 seansta ve yaklaşık 10 günde provalarla elde edilen protezler şimdi birkaç saat ya da bir gün içerinde teslim ediliyor” dedi.

    Bu sayede hem hastanın hem de hekimlerin zamandan kazandığını belirten Türkarslan, 3 dişten daha uzun köprülerin yapımında hastanın çiğneme sistemine uyum sürecinin gerçekleşmesi ve bu anlamda problemler yaşamamak adına provalı çalışma sistemini tercih ettiklerini kaydetti. Kaliteyi her zaman ön planda tuttuklarını kaydeden Fakülte Dekanı Prof. Dr. Timuçin Baykul da cihazların temin edilme süreci hakkında bilgiler verdi. Baykul, “Fakültemize kazandırılan bu yeni teknolojiyle hastalarımıza kaliteli hizmetler vermeye devam edeceğiz. Hem hizmet hem de eğitim anlamında çağa ayak uyduran bir Fakülte olarak iyi hekimler yetiştirebilmek için teknolojik yatırımlara önem veriyoruz. Söz konusu cihazlar Fakültemizin bölgedeki Diş Hekimliği Fakülteleri ve Diş Hastaneleri arasında referans merkez olma özelliğini pekiştirmektedir” diye konuştu.