Etiket: Dili

  • PAÜ’de “Kazak Türkleri’nin Tarihi, Kültürü, Dili ve Edebiyatı” paneli

    Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ile Türk Yurtları Kültür ve Sanat Topluluğu’nun birlikte hazırladığı “Kazak Türklerinin Tarihi, Kültürü, Dili ve Edebiyatı” paneli Fen-Edebiyat Fakültesi İsmail Çetişli Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

    Etkinlikte açılış konuşmasını Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray yaptı. Biray, ilk yazılı metinlerimiz olan Göktürk Abidelerinden günümüze kadar Türk yazı dilinin geçirdiği süreçten bahsederek Türkçenin Batı ve Doğu Türkçesi olarak geliştiğini ancak yirminci yüzyılın başlarında hem Batı hem de Kuzey-Doğu Türkçesi için yeni bir dönemin başladığını belirttikten sonra Kuzey-Doğu Türkçesinin yani bu Türkçeyi kullanan Doğu ve Kuzey Türklüğünün Rus ve Çin hakimiyeti altına düştüğünü vurguladı. Esaret hayatı içinde bile Kuzey ve Doğu Türklerinin “Türkî” adı verilen müşterek yazı dilini uzun müddet devam ettirdiklerinden bahsetti. Biray, 19. yüzyılın ortalarına kadar Türkistan’ın her bölgesinde genel olarak Çağatay dilinin kullanıldığını fakat 18. ve 19. asırlarda Türkistan’ı Ruslar istilâ ettikten sonra durumun değiştiğini, Çağatay yazı dilinin yerine boyların lehçelerinin geçtiğini anlattı. Biray daha sonra Rus okullarında okudukları için Çağatay edebi dilini bilmeyen Türk aydınlarının milliyetçilik çabalarının da gayretleri çevresinde ortaya çıkan bu durumun asıl sebebinin Rus politikası olduğunu anlattı.

    “Türkistan’daki soydaşlarımızı tanımalıyız”

    Rusların 1926-30 yılları arasında Türk boylarının neredeyse bin yıldır kullandığı Arap alfabesini değiştirerek önce Latin alfabesini, sonra da 1938-40 arasında milli Rus alfabesi olan Kiril alfabesini bu bölgede kabul ettirdiğini ve bu boyların hiç yazı dili tanımamış olanlarına bile yazı dili icat edildiğini ve bir de her birinde farklı Kiril harflerinin kullanıldığını vurgulayan Biray, Sovyetler Birliği ve Çin esareti altındaki Kuzey ve Doğu Türklerinde 19-20. asırlarda ortaya çıkarılan yazı dili ve alfabe farklılıklarının her Türk boyunda ayrı bir edebiyatın gelişmesine yol açtığından, 19. yüzyılın sonları ve özellikle 20. yüzyılda her Türk boyunun diliyle kuvvetli bir edebiyat meydana getirildiğinden, şiir, roman, hikAye ve tiyatro alanlarında edebi eserler verildiğinden, birçok gazete ve dergi ile ilim, araştırma ve kültür eserlerinin de bu mahallî yazı dilleriyle verildiğinden bahsetti.

    Biray, “Bugün bize düşen Türkistan’daki soydaşlarımızla karşılıklı olarak birbirimizin tarih, kültür, edebiyat ve dilini araştırıp öğrenmek ve karşılıklı tanımak alanında çalışmamız gerektiğini, bu çalışmaların tekrar ortak alfabe ve tabii ki ortak edebi dil oluşturmakta yol olması sağlanmalı” dedi.

    Prof. Dr. Nergis Biray’ın konuşmasından sonra panele geçildi.

    Panelde Kazakistan Astana L.N. Gumilevatındağı Avrazya Ulttık Universiteti Kazak Edebiyeti (Edebiyatı) Bölümünden gelen öğretim görevlileri konuşmalar yaptı.

    Etkinlik soru cevap kısmından sonra panelistlere “katılım belgeleri”nin verilmesiyle sona erdi.

  • Samandağ Belediyesi’nden “İşaret Dili Eğitimi”

    Samandağ Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından işaret dili eğitimi düzenlendi.

    Samandağlı gençler tarafından yoğun ilgi gören eğitimin 14 Nisan 2019 tarihine kadar süreceği bildirildi.

    Hafta sonu gerçekleşen eğitimlerde 2 grup bulunuyor. Eğitimler sabah grubunda 24, öğleden sonraki grupta ise 32 kursiyer ile sürdürülüyor. Atatürk Mahallesi Çok Amaçlı Salonu’nda verilen eğitimle ilgili İşaret Dili Eğitmeni Leyla Demir, amaçlarının işitme engelli bireyleri anlamak ve onlarla iletişim kurmak olduğunu belirterek, “Samandağ Belediyesi’nin gerçekleştirdiği eğitim ile engelli bireyleri anlayarak onların hayatlarına dokunma fırsatı yakalıyoruz, bu çok önemli. Bu değerli çalışmaları için Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir’e teşekkür ediyorum“ dedi.

    Açıklamasının devamında işaret dili eğitimi ile ilgi bilgi veren Demir, “Eğitimlerimiz hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri devam ediyor. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki grubumuz var. Sabah grubumuzda 24, öğleden sonraki grubumuzda ise 32 kursiyerimiz mevcut. İşaret dili kursunu başarı ile tamamlayan kursiyerlerimiz sertifika almaya hak kazanacaktır” ifadelerini kullandı.

  • ESER’de işaret dili kursları başlıyor

    Eyüpsultan Belediyesi bünyesinde hizmet veren Engelliler Sürekli Eğitim ve Rehberlik Merkezi (ESER), işaret dili eğitimlerine başlıyor. 120 saatlik eğitimin ardından kursiyerler, işaret dilini öğrenebilecek.

    Eyüpsultan Belediyesi açtığı kurslarla engelleri ortadan kaldırmaya devam ediyor. Eyüpsultan Belediye Başkanı Remzi Aydın tarafından hayata geçirilen Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından açılan Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kurslarımızda isteyen herkese işaret dili eğitimi veriliyor. Halk Eğitim Merkezi tarafından verilecek dersler, hafta içi iki grup ve hafta sonu iki grup olacak şekilde gerçekleştiriliyor.

    Eğitimler Engelliler Sürekli Eğitim ve Rehberlik Merkezi (ESER) binasında, yirmi beş kişilik sınıflarda veriliyor.

    Kursiyerler 120 saatlik eğitim alacak

    Ailesinde işitme engeli problemi olan ya da iş yerindeki işitme engelli vatandaşlara yardımcı olmak isteyen kursiyerler, 120 saatlik bir eğitimin ardından işaret dilini kullanmaya başlayabilecek.

    Başarılı öğrencilere sertifika veriliyor

    Aldıkları eğitimin ardından girecekleri sınavda başarılı olan öğrencilere sertifika verilecek.Ayrıca, kursiyerler aldıkları eğitimler ışığında işitme engelliler için hazırlanmış olan herhangi bir projede yer alma yeterliliğine de sahip olabilecek.

    Bugüne kadar kayıt yaptıran 237 kursiyerden 132 tanesi sertifika almaya hak kazandı.

    Kayıtlar nasıl alınıyor?

    Katılmak isteyenler, sabah 9.00 akşam 17.00 saatleri arasında 0212 440 15 51 numaralı irtibat telefonunu arayarak bilgi alabilecek.

  • Başkentte yolların dili LED’li ekranlar

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, başkentin dört bir tarafına yerleştirdiği LED’li ekranlarla hem başkentin modern ve estetik görünümüne renk katıyor hem de sürücülere yollara ve çalışmalara ilişkin anlık bilgileri aktarıyor.

    Başkentteki cadde ve bulvarlar üzerinde 60 ayrı noktaya kurulan LED’li Trafik Bilgilendirme Ekranı ile vatandaşlara ulaşan büyükşehir Belediyesi, güvenli, konforlu ve huzurlu bir kent için her türlü bilgiyi bu ekranlardan paylaşıyor. Büyükşehir belediyesinin, başkent yollarına yerleştirdiği Trafik Bilgilendirme Ekranları, Ankaralı sürücülerin yollara ilişkin her türlü bilgiyi sorunsuzca alabildiği özellikleriyle dikkat çekiyor. Yol üzerinde gidilecek bölgeye varış süresinden, önemli gün kutlamaları ve yol durumlarına ilişkin bilgileri (buzlanma, yol çalışmaları ve benzeri uyarılar) aktaran LED ekranlar, büyükşehir belediye binasında yer alan tek bir merkezden kontrol ediliyor.

    Başkentli sürücüler için adeta yolların dili olarak görev yapan LED ekranların dışında 30 ayrı noktaya kurulan dev ekranlar aracılığıyla ayrıca ilçeler ve büyükşehir belediyesi hizmetleri konusunda bilgilendirme yapılıyor. Başkent yollarını 354 ayrı kamerayla gün boyu kontrol eden büyükşehir belediyesi, yollardaki tüm gelişmeleri, yoğunluk durumlarını ve yaşanan olumsuzlukları anında tespit ediyor.

  • Buket Aydın: “Kadına şiddette medyanın dili değişmeli”

    “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” kapsamında düzenlenen panele katılan Kanal D Ana Haber Spikeri Buket Aydın, kadın istihdamının önemine değinerek, medyada kadına şiddet içeriklerinin aktarımında en büyük sorunun kullanılan dil olduğuna vurgu yaptı. Aydın, bu konuda hassas davranılması gerektiğini söyledi.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi (İAÜTAM) ve Kadın Araştırmaları Koordinatörlüğü (İAÜKAK) tarafından “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” kapsamında panel gerçekleştirildi. Tek oturumda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü İAÜ İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Gonca Yıldırım gerçekleştirirken, panelin konuşmacıları arasında Kanal D Ana Haber Spikeri Buket Aydın, Altın Emek Hukukun kurucusu Avukat Altın Mimir, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Başkanı Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu Kavuncu, Sosyolog-Psikolog ve Yazar Serap Duygulu yer aldı.

    Kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalığın arttırılmasının amaçlandığı panelde “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medya ve Haberciliğin Rolü” başlığını ele alan Kanal D Ana Haber Spikeri Buket Aydın, panel öncesi İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada kadınların şiddetle değil, onlara sunulan istihdamlarla anılması gerektiğini ifade etti. Kadınların kendi ayakları üzerinde durabildikleri noktada şiddete uğramayacaklarına inandığını kaydeden Aydın, “Ancak tüm şiddet olayları ne yazık ki kadının kendi ayakları üzerinde durup durmamasına bağlı değil. Birçok sosyo-kültürel düzeyi yüksek kadının da şiddete uğradığını görüyoruz. Bu konuda devlet politikaları çok önemli. Bu noktada çok da güzel adımlar atıldı. Bunlara yenileri de eklenerek, bu sorunu çözmeye yönelik başarı kazanacağımızı umut ediyorum” diye konuştu.

    “Şiddete eğilimli kişiler, şiddet içeriklerinden ilham alıyor”

    Şiddete eğilimli kişilerin gazete ve televizyonda gördükleri şiddet içeriklerinden ilham aldığını belirten Aydın, “Birçok uzmanın da ifade ettiği gibi birtakım şiddete eğilimli kişilik bozukluğu olan insanlar var. Bu insanlar televizyonda ve gazetelerde gördükleri, okudukları şiddet içeriklerinden ilham alıyor. Fakat medya bunları hiç görmezse ve üzerini kapatırsa bu sefer de hiç şiddet olayı yokmuş gibi olacak. Kamuoyunun tepkisi gelmeyecek. Tepki gelmeyince de ceza oranları artmayacak. Şiddet uygulayan kişi suçsuzmuş gibi olacak. Bu noktada medya çok zor durumda kalıyor” şeklinde konuştu.

    “Namus cinayeti gibi kavramlar hayatımızdan çıkmalı”

    Kadına şiddetin medyada aktarılırken dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altını çizen Aydın, şunları söyledi:

    “Kadına şiddeti aktarmamız gerekiyor. Ancak aktarırken dikkat edilmesi gereken şeyler var. Şiddete maruz kalmış kişilerin şiddet görmüş olduğu fotoğrafları, belgeleri onların izni olmadan kullanarak o kişileri itibarsızlaştırmak hoş değil. Bu noktada medyanın dilinin değişmesi gerekiyor. Töre cinayeti, namus cinayeti gibi kavramların tamamen hayatımızdan çıkması gerekiyor.”

    Avukat Altın Mimir: “Şiddete sessiz kalınmamalı”

    Türkiye’deki en büyük problemin yasaların vermiş olduğu haklardan çok fazla haberdar olunmaması olduğunu belirten Avukat Altın Mimir, “Bu konuda anlaşılabilirlikten uzak bir yasa metnimiz var. Yasaların elitlerin elinden alınıp bütün halka yansıması ve bu yasaların karşısında ‘kadın olmak, erkek olmak bir farklılık oluşturmuyor’ denilmesi gerekiyor. Bunlar genel olarak hepimize tanınmış haklardır. Bu haklara karşı yapılmış olan her türlü saldırıya karşı aslında güvencemiz var” dedi.

    Şiddete uğrayan birçok kadının bunu ifade etmekten belirli nedenlerle çekindiğini söyleyen Mimir, “Son derece eğitimli, üst düzey yönetici bir kadının dahi uğramış olduğu şiddeti dile getirmekten çekindiğini görebiliyoruz. Çünkü şiddete maruz kalan kadınlar, şiddeti dile getirdiğinde ‘işimi kaybeder miyim’ diye kaygı yaşamaktadır. Bu noktada kadınlara çok büyük rol düştüğüne inanıyorum. Hiçbir şiddete sessiz kalınmamalı ve bununla ilgili mücadele verilmeli” şeklinde konuştu.

    “Şiddeti ihbar edin”

    Şiddete şahit olunması ya da maruz kalınması durumunda ihbar edilmesi gerektiğinin altını çizen Mimir, “Şiddete yönelik her türlü eyleme dair ihbar numaraları var. Yapılmış olan her türlü ihbar dikkate alınıyor. Artık emniyette, adliyede bununla ilgili birimler var. Diğer taraftan şiddete maruz kalmayan ancak şiddetten haberdar olan herkesin de şiddeti ihbar etmesi gerekiyor. Bu büyük bir vatandaşlık görevidir. Şiddete şahit olan vatandaşlar şunu bilmeli ki; yapmış oldukları ihbarlar gizlilik koşulları içerisinde saklanmakta ve ihbarcı asla bildirilmemektedir. Tanık olduğumuz ya da maruz kaldığımız bütün şiddet türüne karşı mümkün olduğunca sesimizi duyurmamız gerekiyor” dedi.

    “Hiçbir insan bir başkasının sahipliğinde değil”

    Panelde “İlişkiler ve Flört Şiddeti” konusunu ele alan Sosyolog-Psikolog-Yazar Serap Duygulu ise, flört şiddetinin şiddetin bütün alt dinamiklerini barındıran bir şiddet türü olduğunu ifade ederek, “Bu şiddet türü beraberliklerde her tür şiddeti alt başlık olarak içinde barındırıyor. Ancak gençler bunu karşı tarafın sevgisinden kaynaklanması gibi algılayabiliyor. Gençlerin bu algısının altında yatan sebep olarak anne ve baba tutumlarını, kadına yüklenmiş anlamlar ve toplumun yargılarını gösterebiliriz. Dolayısıyla bununla baş edebilmek için çok donanımlı olmak lazım. Beraberlikler maalesef bir diğerini sahiplenmek ve onun üzerinde hak iddia etmek olarak algılanıyor. Hiçbir insan bir başkasının sahipliğine geçecek bir meta değil” diye konuştu.