Etiket: Dilekçe

  • Yüzlerce hakim ve savcıyı ilgilendiren dilekçe

    Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (TAY-DER) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) tarafından mağdur edilen hakim ve savcıların mağduriyetinin giderilmesi ve iade-i itibar için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Adalet Bakanlığı’na ve Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) dilekçe yazdı.

    Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Muhammet Gömük, FETÖ’nün mağdur ettiği hakim ve savcıların mağduriyetinin giderilmesi için çalışma başlattıklarını açıkladı. Örgütün hakim ve savcıları mağdur ettiğini belirten Gömük, mağdur olan hakim ve savcıların iade-i itibarlarının geri verilmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Adalet Bakanlığı’na ve HSYK’ya dilekçe verdiklerini söyledi.

    TAY-DER olarak her türlü terör örgütüne ve özellikle FETÖ’le karşı mücadele verdiklerini ifade eden Gömük, “Teröre karşı verdiği mücadele birçok kesimde saygı ve takdirle karşılanıp ilgiyle izlenen yegâne sivil toplum örgütüyüz. Derneğimize başvurularda karşılaştığımız çok çeşitli mağduriyetler arasında en çok dikkatimizi çekenlerden biri de FETÖ mensubu Adalet ve HSYK müfettişlerinin taraflı işlemleri sonucu sicilleri bozulan yahut haklarında disiplin soruşturması veya kovuşturması yürütülen hâkim ve savcılar olmuştur. Gelen şikayetlerin içeriğinden söz konusu mağdur hâkim ve savcıların bürokratik düzeyde etkili bir hak arama imkânı bulamadıklarını da öğrenmiş durumdayız. Görüldüğü üzere FETÖ mensubu müfettişlerce önü kesilen veya çeşitli bahanelerle haklarında bir dizi hukuk dışı işlem tesis edilen çok sayıda hakim ve savcı bulunmaktadır” dedi.

    “FETÖ’yle mücadele mağduriyetin giderilmesiyle tamamlanır”

    FETÖ’yle mücadelenin sadece örgüt üyelerini cezalandırmakla değil, aynı zamanda örgüt tarafından mağdur edilen kişilerin mağduriyetinin giderilmesiyle mümkün olacağını söyleyen Gömük, “Adaletin, tüm kurumlardan önce Adalet bürokrasisinde tezahürü, kamu vicdanı açısından da büyük önem arz etmektedir. FETÖ ile mücadeleyi sadece FETÖ mensuplarının cezalandırılması şeklinde değil; aynı zamanda FETÖ mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi şeklinde de anlamak ve değerlendirmek durumundayız. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü FETÖ mensubu Adalet veya HSYK müfettişlerinin kendilerinden olmayan meslek mensupları aleyhinde hasmane ve sübjektif tavır alarak tesis ettiği her türlü açık ve gizli sicil verme işlemi ile disiplin cezası verme işleminin yok hükmünde sayılmasını; bir başka deyişle bu hususta bir af çıkarılmasını ilgili makamlardan talep etmiş bulunuyoruz. Talebimizi ilettiğimiz Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı ve HSYK yetkililerinin bu yönde atacakları her türlü adım; sayıları hiç de azımsanamayacak FETÖ mağduru hâkim ve savcılar nezdinde memnuniyetle karşılanacaktır” şeklinde konuştu.

  • Mersin’de nükleer karşıtları, meclis komisyon üyelerine 30 bin dilekçe verdi

    Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 50 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda Akkuyu Nükleer Santrali’nin işaretlenmemesini isteyen nükleer karşıtları, Mersin Çevre ve Doğa Derneği öncülüğünde topladıkları imzalı 30 bin dilekçeyle Büyükşehir Meclis Üyelerine seslenerek, nükleer santralin planda yer almaması yönünde oy kullanmaları çağrısında bulundular.

    Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) ile çeşitli sivil toplum örgütlerine üye çevreciler, bugün öğle saatlerinde Büyükşehir Belediyesi önünde toplanarak eylem yaptılar. CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak ve CHP İl Başkanlığı’nın da destek verdiği eylemde, sloganlar atarak Mersin’de nükleer santral istemediklerini dile getiren nükleer karşıtları, açtıkları dövizlerle de Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeleri ve Komisyon üyelerine çağrı yaptılar. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan 1/50 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda Akkuyu Nükleer Santrali’nin işaretlenmemesi için MERÇED tarafından başlatılan imza kampanyasında toplanan 30 bin dilekçeyi de Büyükşehir Belediyesi önüne getiren grup, belediye meclislerinin halkın iradesini yansıttığını, halkın karşı olduğu bir yatırım projesini belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin onaylayamayacağını belirttiler.

    “Meclis üyelerinden, Çevre Düzeni Planı’nda Akkuyu Nükleer Santrali’nin işaretlenmemesi yönünde oy kullanmalarını talep ediyoruz”

    Eylemde konuşan MERÇED Başkanı Sabahat Aslan, Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli Mahallesi’nde yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin, Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 50 binlik Çevre Düzeni Planı’nda yer almasını istemediklerini söyledi. Bu çerçevede, başta MERÇED olmak üzere birçok çevre derneği ve sivil toplum kuruluşu ile birlikte 1 ay zarfında 30 bin imza topladıklarını ifade eden Aslan, “Bu topladığımız imzaların bir kısmını bugün toplanacak olan Büyükşehir Belediye Meclisi İmar Komisyonu’na teslim edeceğiz. Bir kısmını da yarın toplanacak 3 komisyona, büyük bölümünü ise 23 Eylül Cuma günü toplanacak Büyükşehir Belediye Meclisi’ne vereceğiz. Hem bu kenti yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanlarını hem de meclis üyelerini sağduyuya çağırmak ve tarihi bir görevlerinin olduğunu hatırlatmak istiyoruz” dedi.

    Topladıkları dilekçelerde, Mersin halkının nükleer santrale karşı olduğunu dile getirdiklerini aktaran Aslan, “Dilekçelerde ayrıca, Akkuyu Nükleer Santrali’nin Çevre Düzeni Planı’na aykırı olduğunu ve işaretlenmemesi gerektiğini belirterek, meclis üyelerinden bu yönde oy kullanmalarını talep ediyoruz. Bunun yanında, Mersin halkı yaklaşık 40 yıldır nükleer santrale karşı mücadele ediyor. Bildiğiniz gibi biz 2012 yılında bütün belediyelerin meclislerinden nükleere karşı karar aldırdık. Bu kararlara sadık kalmalarını talep ediyoruz” diye konuştu.

    Daha sonra grup adına hazırlanan açıklamayı MERÇED Yönetim Kurulu Üyesi Ali Sarızaim okudu. Çevre Düzeni Planı’nın, oluşmadan önce önlenebilmesi, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları ve bunun sağlayacak arazi kullanım kararlarını belirlediğini dile getiren Sarızaim, “Çevre Düzeni Planı, tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik genel hedefleri, ilkeleri, stratejiyi ve politikaları belirleyen bir plandır. Ayrıca plan, kentteki sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının görüşleri doğrultusunda yapılır. Planın tanımına göre, Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan Çevre Düzeni Planı’nda Akkuyu Nükleer Santrali’nin olmaması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

    Mersin Kent Konseyi tarafından yaptırılan ankette, Mersin halkının yüzde 86’sının Akkuyu Nükleer Santrali’ne karşı olduğunun ispatlandığını anımsatan Sarızaim, kenti yöneten belediye başkanları ve meclis üyelerine seslenerek, şunları söyledi: “Belediye meclisleri halkın iradesini yansıtmaktadır. Halkın karşı olduğu bir yatırım projesini belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri onaylayamaz. Çevre Düzeni Planı’nda, Akkuyu Nükleer Santrali’ni işaretlemeyiniz. Ülkemizin geleceğini, sağlığını ve bağımsızlığını tehlikeye sokmayın. Sizleri vicdani ve insanı sorumluluğa davet ediyoruz.”

    Grup, açıklamanın ardından 30 bin dilekçenin bir bölümünü, bugünkü toplantılarında Akkuyu Nükleer Santrali konusunu görüşecek olan İmar Komisyonu üyelerine vermek üzere Büyükşehir Belediyesi’nin İstiklal Caddesi üzerinde bulunan binasına gitti.

  • Türk Eğitim-sen’den Başbakanlığa Dilekçe

    Türk Eğitim-Sen’in ek gösterge rakamlarının artırılması yönünde talepli dilekçe kampanyası kapsamında toplanan dilekçeler PTT önünde basın açıklaması yapılarak Başbakanlığa gönderildi.

    Türk Eğitim-Sen Balıkesir 1 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Kuran ve yönetim kurulu, ek gösterge rakamlarının arttırılmasına yönelik dilekçeleri Balıkesir PTT Şubesi’nden Başbakanlığa gönderdi. PTT önünde bir de basın açıklaması yapan Başkan Kuran, “Öğretmenlerin ek göstergelerinin 3 bin 600 olarak yeniden düzenlenmesi, akademisyenlerimiz ve tüm kamu görevlileri için ek göstergelerin 800 puan artırılması, yardımcı hizmetler sınıfına da ek gösterge verilmesi talebiyle Genel Merkezimiz tarafından 28 Aralık 2015 tarihinde bir dilekçe kampanyası başlatılmış, 15-22 Nisan tarihine kadar tüm dilekçelerin Başbakanlığa gönderilmesi kararlaştırılmıştı. Bu kampanyanın üç ayağı bulunmaktadır. Kampanyanın ilk ayağı şu anda 3 bin ek göstergeye sahip olan öğretmenler ile ilgilidir. Şöyle ki; öğretmenlerin emeklilik kesenekleri 3 bin ek gösterge üzerinden hesaplanmaktadır. Ek göstergelerinin 3 bin 600’e çıkarılması öğretmenlere emekliliklerinde büyük oranda fayda sağlayacaktır. Zira 3 bin 600 ile 3 bin ek gösterge üzerinden emekli olanlar arasında ciddi emekli maaş farkı bulunmaktadır” dedi.

    Yıllarca çalışıp emekli olan öğretmenlerin maaşlarında büyük oranda azalma olduğuna dikkat çeken Türk Eğitim-Sen Balıkesir 1 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Kuran, “Fiilen görev yapılan süre içerisinde verilen ek ders ücretleri ve ek ödemeler, emekli keseneklerine yansıtılmadığı ve emeklilikte ek ders ücreti de alınmadığı için emekli olan bir öğretmenin aldığı maaş ile görev yapan öğretmenin aldığı maaş arasındaki fark büyüktür. Bu ücret farkı sebebi ile pek çok öğretmen emekliliği hak etmiş olmalarına rağmen emekli olamamaktadır. Öğretmenlere 3600 ek gösterge getirilmesi halinde birçok öğretmen emekli olabilecek, emekli öğretmenlerin yerine de atama bekleyen öğretmenler istihdam edilebilecektir” şeklinde konuştu.

    Türk Eğitim-Sen’liler daha sonra toplu olarak dilekçelerini PTT’ye teslim etti.

  • Okul Binasından Atlayan Öğrencinin Annesi Savcılığa Dilekçe Verdi

    Milas Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu’nda 14 yaşındaki kız öğrencinin müdür odasının bulunduğu üçüncü kattan atlayarak ağır yaralanmasının ardından anne Emine Erdoğan, olayın örtbas edilmek istendiğini belirterek Muğla Cumhuriyet Savcılığına dilekçe verdi.

    Kızının Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi gördüğünü açıklayan anne Emine Erdoğan, “Okul yönetimli bu olayı örtbas etmek istiyor. Ben de Muğla Adliyesinde Cumhuriyet Savcılığına olayın detayları ile araştırılması konusunda dilekçe verdim. Ben bu davanın kapatılmasını istemiyorum. Ayrıca okul yönetimi benden izin alınmadan erkek çocuğun babası ve arkadaşları şahit olmaları konusunda ısrar edildi. Onlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Müdür, müdür yardımcısı ve çocuğun babası ile benden izin alınmadan kızımı odaya almışlar. Kızım o esnada baskı mı yapıldı, tehdit mi edildi, yoksa tacize mi uğradı bilmiyorum. Bu olayın peşini bırakmayacağım. Dosyanın kapatılmaması için savcılığa dilekçe verdim. Okul yönetimi ve aile hakkında da soruşturma açılmasını istiyorum” dedi.

  • HDP’li Vekiller, Yasağın Kaldırılması İçin Dilekçe Verdi

    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır milletvekilleri Sibel Yiğitalp ile Feleknas Uca, Sur ilçesinde devam eden sokağa çıkma yasağının kaldırılması için Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na dilekçe verdi.

    HDP’li milletvekilleri Sibel Yiğitalp ile Feleknas Uca, beraberlerindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, HDP İl Eş Başkanı Ömer Önen ve partililerle birlikte, Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılması için dilekçe vermek üzere adliye binasına geldi. HDP’li milletvekilleri, dilekçeyi vermeden önce basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Burada konuşan Yiğitalp, “Bu kadar antidemokratik yasa dışı bir uygulamaya karşı bizler de suç duyurusunda bulunmak için burada bulunuyoruz. Çözüm ve müzakere dışında yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Çözüm ve müzakerenin tek adresi İmralı’dır, Öcalan’dır. Eğer bugün Kürt kimliği Kürt statüsü tanınmış olsaydı, orada bir hendek de olmayacaktı. Bugün bu savaş çıkmayacaktı” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise Diyarbakır gibi metropol, büyük bir kentin en önemli, merkezi yerinde 9 gündür sokağa çıkma yasağının olduğunu, hayatın durduğunu ve sadece silahların konuştuğunu ifade etti. Belediye olarak hiçbir hizmeti yerine getiremediklerini anlatan Kışanak, “Halkın can güvenliğini sağlayabilecek hiçbir çalışma yapılmıyor. Silahla çatışma ile ölümle çözümün olmadığı çok açık. Bu duruma derhal son verilmesi lazım. Bugün milletvekillerimiz bütün kent adına bu yasağın kaldırılması için mahkemeye başvuruyor. Ölümler durmalı, silahlar susmalıdır. Bir an önce bu sokağa çıkma yasağı kaldırılmalı belediye bütün kamusal hizmetleri sunma imkanına kavuşmalı engellenmemeli çalışmalarını yürütmeli, halkın can ve mal güvenliği sağlanmalı, ölümler durmalı, silahlar durmalı, tarihi yapılarımızın mutlaka acil olarak korumaya alınması, tahrip olmaları önlenmesi gerekir diye, Ankara’ya bakanlığa, UNESCO’ya her yere ilettik. Ancak bir yanıt alamıyoruz. Herhangi bir evi onarmaktan bahsetmiyoruz, biz Kurşunlu Camii’nin kapısının aynısını bir daha yapamayız” diye konuştu.

    “SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI”

    Suriçi’nde çıkan bütün yangınlara itfaiye ekiplerinin anında intikal ettiğini savunan Kışanak, şunları söyledi:

    “İtfaiyenin yangını söndürmesi için gerekli kolaylık gösterilmediği gibi, çatışma sürdürülerek ağır silahlarla ateş açılması devam ettirilerek, itfaiyenin görevini yapması engellenmiştir. Biz buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz, köklü çözümü siyasi çözümdür. Barış sürecine geri dönülmesidir, acil olarak yapılması gereken de sokağa çıkma yasağının kaldırılması, bu zırhlı araçların, tankın topun, ağır silahların mahallemizden, yaşam alanımızdan derhal çıkartılması halkımızın temel ihtiyaçlarının acil olarak karşılanmasıdır.”

    Açıklamanın ardından milletvekilleri, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını içeren dilekçeleri Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne sundu.