Etiket: Devleti

  • Enis Timuçin birleşik dünya devleti kuracağını açıkladı

    İş adamı ve siyasetçi Enis Timuçin, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında dijital ağ yoluyla birleşik dünya devleti kuracağını söyledi.

    İş adamı, siyasetçi ve Milli İrade Mitingleri Tertip Komite Başkanı Enis Timuçin, İstanbul’da düzenlediği toplantıda sınırları olmayan, her milletten ve her renkten insanın katılabileceği dijital ağ yoluyla birleşik dünya devleti kuracağını belirtti. Timuçin, 2012’den beri bu konuda Türkiye ve birçok ülkede çok gizli bir çalışma yürüttüklerini dile getirdi. Çalışmalarını tamamladıklarını söyleyen Timuçin, kuracağı birleşik dünya devleti hakkında bilgiler verdi. Devleti nasıl kuracağını anlatan Enis Timuçin, ’’Bütün devletleri oluşturan unsurlar halklardır. Bütün dünya halklarını bir araya getirirseniz çok kolay dijital devlet kurabilirsiniz. Dünyada buna engel olabilecek hukuk sistemi veya başka bir güç yok. Çünkü bir toprak üzerine kurmuyorum. Bunun vatandaşı olunca ortak para birimi ve ortak tüketim alanları kurulacak. Bu devlet dünyayı tüketen, savaştan ve kandan beslenen, insan onurunu yok eden, inançları birer silaha dönüştüren bütün güçlere karşı bir güç oluşturacak. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) bir devlet midir? Değil. Birleşmiş Milletler (BM) bir devlet midir? Değil. Birleşik devletlerden, birleşik askerlerden meydan gelmiş bir yapı. Aslında sanal. Yaptırım gücü var mı? Var. Biz bunun insan birliğini yapıyoruz. Dünyadaki bütün insanlar birleşirse savaş durur. Her şeyden önce ben ve sen ayrımı kalmaz. İnanç, ırk ve aidiyet ayrımı kalmaz. Bütün insanlardan, bütün ırk ve inançlardan birleşmiş, bütün farklılıkları birer zenginlik addeden, bunun esiri olmayan bir ülke olacak. Yani ırkların, dillerin, dinlerin ve farklılıkların esiri değil, bunun pozitif tesiri olan, bunu zenginlik olarak addeden ve bu şekilde bir mantıkla hareket eden özgürlükçü ve bağımsız bir yapı, bir devlet olacak’’ dedi.

    ’’Toprak algısı ve toprak sınırlamasıyla bizi yok ediyorlar’’

    “Yeni dünyaya geçiyoruz” diyen Timuçin, ’’Teknoloji çok gelişti, uzayın derinliklerine doğru gidiyoruz. Toprak algısı ve toprak sınırlamasıyla bizi yok ediyorlar. Senin toprak sınırın var diyorsun, ki ABD gelip müdahale ediyor. Demek ki sınırlarından içeri girebiliyor. Senin ekonomik değerlerine gelip girebiliyor. Sen sadece bir sınır çiziyorsun, aslında sanal. Gerçek değil, biz daha gerçeğini veriyoruz. Yeni dünyanın yani dijital dünyaya geçişidir. Birleşik dünya devletinde aynı zamanda şefkat, merhamet gibi olguları yeniden tesis etmek için tüm yönetim birimlerinde yüzde 60 kadın olma zorunluluğu olacak. Yarı yarıya değil, yüzde 60’ı kadın, yüzde 40’ı erkelerden meydana gelecek. Çünkü biz gerçekten dünyayı tahrip ettik. Tarihe baktığımızda hep erkekler yönetti ve maalesef dünyayı bu hale getirdiler. Dünyayı yeniden inşa etmek için kadının anaçlığına, sevgisine, şefkatine ve merhametine de ihtiyacımız var’’ açıklamasında bulundu.

    ’’Biz kendi vatandaşlarımıza göre bir yasal zemin oluşturacağız’’

    Timuçin sözlerine şöyle devam etti:

    ’’Biz kendi vatandaşlarımıza göre bir yasal zemin oluşturacağız. Serbest dolaşımda olduğu için hiçbir ülkeyi ilgilendirmiyor, hiçbir ülkenin yasaları değil. Bugün her yerde bağımsızlığını ilan eden bir ülke kurabilirsiniz. Nitekim böyle kurulan devletler var. Burada insan haklarının temel bir yasası olacak. Bir yerde ağaç ve hayvan katliamı olduğunda bunun karşısında duran ve hukuksal zemini olan çok daha özgürlükçü bir devletten bahsediyoruz.”

    ’’Hedefimiz bütün dünya’’

    Vatandaşların alımı hakkında bilgi veren Timuçin, ’’Bu devleti duyurduk, vatandaşlarını alacağız. Başvurulara göre dünyanın birçok yerinde katılan kardeşlerimizle beraber devleti oluşturacağız. Web sitemizde bir form olacak. O forma başvurdukları zaman gerekli incelemeler yapıldıktan sonra arkadaşlarımıza kuruluşumuzla beraber vatandaşlık vereceğiz. Hedefimiz bütün dünya. Çalışmalarımızı tamamladık. Buna bir tarih koyacağız. Kuruluşumuzu İstanbul’dan yani Türkiye’den yapalım istiyoruz. Yani dünyadaki bütün hastalıkların ve savaşların panzehiri Türkiye’den çıksın istiyoruz. Bu durum, bizim bu topraklara ve bu kimliğe olan borcumuz. Çünkü burası bizi yaşattı ve yeşertti. Buranın kültürü ve inancıyla bezenerek geldik. Dolayısıyla bunun çıkışı Türkiye olmalıydı. O nedenle biz Türkiye’de yeni bir tarih vererek bütün vatandaşlarımızı da bir araya getirerek bir şekilde bunu yasallaştırmış olacağız’’ şeklinde konuştu.

    Timuçin, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Tüm insanlığı sınırların olmadığı, özgürlüklerin devşirilemeyeceği ve her gün güçlenerek zenginleşeceğiniz bu yeni dünyaya davet ediyorum.”

  • Bakan Özlü: “Sınırlarımızın dibinde bir garnizon devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz”

    DÜZCE (İHA) – Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili olarak, “Başladığımız işi yarım bırakmamızı kimse bizden istemesin” dedi.

    Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, AK Parti Düzce il yönetim kurulu toplantısına katılmak üzere Düzce’ye geldi. Bakan Özlü’yü il binası önünde AK Parti İl Başkanı Hikmet Kesin ve yönetimi karşıladı. Ardından, il başkanının odasına geçen Bakan Özlü, burada basın açıklaması yaptı.

    Zeytin Dalı Harekatı’nda kahramanlık destanının yazıldığını ve başlattıkları işi yarım bırakmayacaklarını belirterek Özlü, “Askerlerimiz, 38 gündür adeta kahramanlık destanı yazarak Afrin’e doğru ilerliyor. Bu ilerleyiş, bizi tehdit eden terör unsurları tamamen temizlenene kadar devam edecek. Türkiye’nin, bu haklı ve meşru davadan geriye dönüşü söz konusu değildir. Başladığımız işi yarım bırakmamızı kimse bizden istemesin” diye konuştu.

    “ABD’nin tırlarında buketler dolusu çiçek yoktu”

    Bakan Faruk Özlü, ortalıkta barış nutukları atanlara seslenerek, “ABD’nin bölgedeki teröristlere gönderdiği 5 bin tır silah için neden suskun kaldılar? Bu tırların içinde buketler dolusu çiçek yoktu, sandıklar dolusu silah vardı. Bu silahlara seslerini çıkarmayanların, bugün konuşmaya hakları yoktur. Bu silahların barış için kullanılacağını söyleyenler, bizi ahmak mı sanıyorlar? Türkiye’nin, bu hain çeteye ve onun işbirlikçilerine karşı operasyon yaparken kimseden izin almasına lüzum yoktur. Zeytin Dalı Harekatı’nın arkasında, ciddi bir devlet aklı, ciddi bir strateji ve topyekun bir millet desteği vardır. Afrin Operasyonu, Ortadoğu coğrafyasında yaşayan herkesin selameti için düzenlenen bir harekattır. Sınırlarımızın dibinde bir garnizon devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.

    “Türkiye ile ilgili hayallerimiz var”

    Bakan Özlü, AK Parti iktidarı döneminde yapılamaz denilenleri yaptıklarını fakat yapacaklarının bitmediğini işaret ederek, “16 yıldır sürdürdüğümüz kutlu yürüyüşümüzün en önemli virajlarından birini dönmek üzereyiz. 16 yıldır adım adım yürüyüp, ilmek ilmek ördüğümüz bir yapı var. O yapı, güçlü Türkiye’dir. AK Parti’nin yürüyüşü, güçlü Türkiye hayali ile yola çıkanların yürüyüşüdür. Yola çıktığımız ilk günden itibaren bu yürüyüşe kesintisiz devam ettik. Çünkü Türkiye ile ilgili hayallerimiz vardı. Onları gerçekleştirmek için durmadan, dinlenmeden, yılmadan çalışmamız, ara vermememiz gerekiyordu. Şükür ki; çok büyük bir mesafe kat ettik. İktidarımız süresince pek çok ilki gerçekleştirdik, yapılamaz denen şeyleri yaptık. Ama yapacaklarımız daha bitmedi. Bundan sonra da aynı kararlılık, aynı heyecan, aynı coşku ile yola devam etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “2019 için hazırlanıyoruz”

    Özlü, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Tüm Türkiye’de büyük bir coşku ile gerçekleştirdiğimiz kongrelerimizde heyecanımızı tazeliyor, 2019 için hazırlanıyoruz. Devletimizin ve milletimizin her zamankinden daha fazla saldırıya uğramasının sebebi, güçlü Türkiye yürüyüşündeki kararlılığımızdır. Şekli her zaman farklı olsa da, defalarca önümüze çıkmalarının sebebi, bu yürüyüşü kesintiye uğratma hevesidir. Biliyorlar ki, AK Parti demek, Türkiye demektir. AK Parti demek güçlü Türkiye demektir. AK Partisiz bir Türkiye için, ellerinden geleni arkalarına koymamaları bu yüzdendir. İşte 2019 seçimleri, AK Partisiz bir Türkiye düşü ile yanıp tutuşanların her şeyi yapacakları bir seçim olacak. O yüzden AK Parti’nin her bir ferdine, bu süreçte büyük görevler düşüyor. Meydanı onlara bırakmayacağız, yürüyüşümüzü kesintiye uğratmayacağız. Yılmadan, yorulmadan çalışacağız ve 2019 seçimlerinde, zafer zincirimize en görkemli halkayı takacağız. Çünkü 2019 seçimleri, bu ülkenin adaleti ve kalkınması için çıktığımız yolda, atacağımız en önemli adımlardan biri olacak.”

    Bakan Özlü, Düzce ile ilgili yapılacaklarını Ankara’dan takip ettiklerini ve önümüzdeki günlerde yeni müjdelerle açılışlarla bir arada olacaklarını söyledi.

    Özlü, Düzce’de yapılması planlanan hayvan barınağı ile ilgili olarak ise hava muhalefetinden çalışmanın başlamadığını fakat en kısa zamanda çalışmanın başlayacağını ve mümkün olursa bu sene sonunda açılışının gerçekleştirileceğini de bildirdi.

    Konuşmanın ardından Bakan Özlü, AK Parti İl Yönetim Kurulu toplantısına katıldı.

  • Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil: “Osmanlı Devleti Bilecik’te kuruldu”

    Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Bilecik’te katıldığı sempozyumda rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Osmanlı’nın Söğüt’te değil Yalova’da kurulduğu” iddiasını eleştirerek, “Osmanlı Devleti Kayı Boyu’ndan gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar Bilecik’tir, Söğüt’tür” dedi.

    Uluslararası Marka Değerleriyle Bilecik Sempozyumu’nun ikinci gününde Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde “Osmanlı’nın Doğuşu ve Kayı Boyu” adlı tarih oturumuna, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Yavuz Bahadıroğlu, eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı ve moderatör Serdar Tuncer konuk oldu. Açılış sonrası ilk sözü alan Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı Boyu’nun tam manasıyla nereden hareketlendiğini bilmediklerini söyledi. Net bir bilginin de kaynaklarda yer almadığını aktaran Şimşirgil, “Ancak Gazneliler ve Oğuzların çarpışmaları Selçukluların ve o zaman Oğuz boylarının Anadolu’ya doğru hareketlenmesi var Selçukluyla beraber. Kayıların da bu hareketlenmede beraber geldiklerini biliyoruz. Moğol baskını esnasında Moğolların yeniden Ahlat’a ve Anadolu’ya doğru hareketlenmeleri esnasında hareketlendi. Ertuğrul ile beraber ki babası tabii Süleyman veya Gündüz bu konuda bazı şeyleri söyleyebiliriz. Ama şunu bilelim. Süleyman diyen de doğrudur, Gündüz diyen de doğrudur. Her ikisi de kaynaklarda vardır. İkisi de kaynaklarda, hatta kaynaklar dürülmüştür. Biz Ertuğrul’un üç evladından birine Gündüz denildiği için Gündüz’ü günümüz tarihçileri biraz daha öne alıyorlar, öne çıkarıyorlar. Babasının ismini oğluna vermek gelenek olduğu için muhtemelen bu diye ifade ediyorlar. Hatta ben ona başka bir yoldan daha bakıyorum. Belki birisi bir ismini, diğerleri diğer ismini kullanır ama ikisi de aynı şayeste. Süleyman Gündüz Alp dahi olabilir. Süleyman veya Gündüz Alp’in veya Süleyman Gündüz Alp’in liderliğinde işte hareketlenen Kayılar, Ankara’ya doğru, Anadolu’da o muazzam imparatorluğu kuracak olan bir ailedir” dedi.

    “Söğüt ve Domaniç Alaaddin’in, Selçuklunun Osmanlı’ya vermesiyle toprak olmadı”

    Kayıların Ankara’nın Karacadağ mıntıkasında uzun süreli kaldıklarını anlatan Şimşirgil, “Ama burada kendilerini yeterli bulmuyorlar ve Alaaddin’den, Selçuklulardan yer istiyorlar. Söğüt ve Domaniç’i Selçuklu verdi diye ifade edilir. Aslında vermedi. Yani Söğüt ve Domaniç Alaaddin’in, Selçuklunun Osmanlı’ya vermesiyle toprak olmadı. Osmanlı’ya buraları cihat alanı olarak gösterdi ve Osmanlı geldi bu toprağı kendi kılıcıyla açtı. Kendi aldı, kendi yurt tuttu, kendi yerleşti. Onun için Osmanlının hiçbir yerden aldığı bir toprak yoktur. Bazen son derece yanlış bilinen bir şeydir. Buraları verdi. Hayır bu bölgeye doğru gönderdi. Buraları yurt açmaya gönderdi ve Osmanlı geldi. Buralarda tamamen Bizanslılar, tekfurlar, araziler ve topraklar var. Zaten Osmanlı burada bir yurt ediniyor Söğüt’te, Domaniç’te, kendine bir yurt ediniyor. Uzun süre o tekfurlar ile muhabbet içerisinde, yani karşılıklı saygı ve sevgi esasına dayalı bir muhabbeti var. Yayla, kışla buraları kullanıyorlar. Bu şekilde devam ediyor” dedi.

    “Türkiye’de diziler aslında sadece tarihi daha fazla merak ettiriyor”

    Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Türkiye’de dizilerin aslında sadece tarihi daha fazla merak ettirdiğini ifade ederek, “Gerçekten böyle mi diye ifade ediyoruz. Şimdi ben gerçekten muzdaripim. Çünkü bu muzdariplik bizim Muhteşem Süleyman ile başladı. Hatta ben televizyonlarda da şunu söylemiştim, ’Doğru tek bir karesi olmayan dizi’ demiştim. Bana tek bir doğru kare gösteremezsiniz. Ben her karede 3, 5, 7 hata gösterebilirim her karede. Ama bana doğru tek bir kare gösteremezler. Bunlar kendi giysilerini, kendi elbiselerini kanun diye Hürrem Sultan’a giydirdiler ve böyle gösterdiler. Şimdi Ertuğrul şahsiyetle oynamıyor. Yani Diriliş dizisi Ertuğrul’un şahsiyetiyle oynamıyor. Bu yönüyle eyvallah. Yani güzel, hoş. Şimdi diğer bir şahsiyetle oynuyor. Fakat burada Ertuğrul mu sorusuna Ertuğrul bu diyemiyoruz. Sıkıntı burada. Ben isterim ki 1 yıl çekilsin. Ama izleyici benim evladım, milletim, gencim bu Ertuğrul desin ve onu gerçekten hakkıyla bilsin, hakkıyla öğrensin. Ona sen olmadık şeyleri kattığında bu da bir yanlış. Bunu dedirtme ya. Baycu Noyan karşısına elhamdülillah diyecek adam Ertuğrul’u çıkarmadı. Yoksa hayatta kalmayabilirdi. Ama Baycu Noyan’ı Ertuğrul’la karşılaştırıyorsun ve öldürttürüyorsun. Kayı Boyu sığıntı değildir. Kayı Boyu’nu Dodurga Boyu’na sığıntı yapma. Bunu yaptığın zaman Kayı Boyu’nu sığıntı gibi gösteriyorsun ve gencin kafasında Kayı Boyu Dodurga Boyu’na sığındı. Yok böyle bir şey. O zaman başka senaryolar yapabilirsin. Bunları çok daha güzelleştirebilirsin. Çok daha hoş ama 3 yıl olmasın da 2 yıl olsun. Benim tarihim bitmez, benim tarihim tükenmez. 3 bin yıllık tarih. Ben Amerikalı mıyım, iki tane işte bilmem Rambo filmi ile 30 sene idare edeceğim. Ben her yıl da bin tane tarihim var, bin yıllık tarihim var” dedi.

    “Osmanlı Devleti Kayı Boyu’ndan kurulmuştur”

    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Bilecik’te katıldığı sempozyumda rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Osmanlının Söğüt’te değil Yalova’da kurulduğu” iddiasına eleştirerek, “Halil Bey gezdi, anlatıyor gerçekten duayen ama bir şeye katılmıyorum. Halil Bey FETÖ’cüleri az gezdirmedi. Az gezdirmediler ve Kayı Boyu’nu Kayı Boyu’ndan değil dedirttiler. Bu da yine birilerinin oyunuydu. Halil Bey, Türkiye’de bütün Türkiye’nin tanımış olduğu, kabul etmiş olduğu bütün ilim adamlarının tartıştığı, net bir şekilde ortaya koyduğu Osmanlı Kayı Boyu’dur. Bunu cümle tarihçiler son yüz yıl içerisinde tartıştılar. Büyük tartışmalara sebep oldu bu. Fuat Köprülü, Şahabettin Tekindağ, nice nice tarihçilerimiz bunları tartıştı. Bir kısım Avrupalı tarihçiler, ’Osmanlı işte Osmanlı Rum mudur? Osmanlı Moğol mudur? Osmanlı şu mudur?’ söyleyince bizim tarihçilerimiz bunlara yerinde ve hakkıyla cevap verdiler. Bu artık bitmişti. Ama bir gün geldi, Halil İnalcık Bey çıktı. Yüzde yüz tarihçilerin duayenidir. İyi bir tarihçimizdir. Bütün tarihçilerin kabul ettiği bir tarihçidir. Ama her sözü doğru değildir ve en tepede bir adam da olsanız kullanılmaya müsait olabiliyorsunuz. Bir gün çıktı acaba neydi bunun maksadı belki çok çok düşünmek lazım. Bundan 12 sene önce, 8 sene önce, tabii 10 sene oldu benim tahminim. Dedi ki Osmanlı Kayı Boyu’ndan değildir dedi” dedi.

    “Hakikate yönelirsek filmin büyüsü bozulur”

    Bu sözler sonrası Prof. Dr. Halil İnalcık’a 18 yıl asistanlık yapan eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı araya girerek, “Dizi ve filmlerden yola çıkacak olursak yapımcılar şöyle der; hakikatin filmin büyüsünü bozmasına izin verme. Hakikate yönelirsek filmin büyüsü bozulur. Büyü bozulmasın yine de. Ama bu Kayı Boyu meselesi çok enteresan bir mevzu fakat ne zamanımız buna müsait ne ortam müsait. Bu ayrı bir tartışma konusu. Bununla ilgili yeni okumalar yapmak gerekiyor” dedi.

    “Osmanlı Devleti Bilecik’te kuruldu”

    Ardından tekrar söz alan Prof. Dr. Şimşirgil, Prof. Dr. Halil İnalcık’ı eleştirmeye devam ederek, “Osmanlının ilk camisinde Kayı Boyu’nun damgası var. Osmanlının ilk parasında Kayı Boyu damgası var. Osmanlının ilk dönem ilk tarihçileri ’Osmanlı Oğuz Boyu’ndan’ der ve bu tartışmasızdır. Osmanlının yine ikinci dönem yani ikinci dönem dediğim onlar da çağdaş tarihlerdir hemen hemen. Tamam yani Aşık Paşazade olsun, Necbi olsun, İdris-i Bekir olsun, Kemal Paşazade olsun Osmanlının bütün kaynakları Osmanlı Kayı Boyu’ndandır der. Bakın net bir şekilde bunu ifade ederler. Bunun tartışılacak zerre kadar bir yönü yok. Ve ben Halil Bey’e şunu ifade ettim. Halil Bey yaşıyordu 6 sene önce. Ben 40 senedir bunu söylüyorum dediği zaman televizyonlarda şunu söyledim. Bu sözü söyleyen bir kişiye tek bir soru sorarlar. Hangi boydan? Yani Kayı değilse hangi boydan? Halil Bey’in buna verilecek cevabı yok işte. Osmanlı Kayı’dır bunu böyle bilelim, net. Başka bir boy söyleyemezsin. Hocam şimdi farklı söylüyor tartışılabilir ama neyi tartışacağız. Moğol mu diyeceğiz? Bugün hocamın söylediği 15 Temmuz sokağa çıkmakla sadece önlenecek bir şey değil. 15 Temmuz’un fikir dünyası var. 15 Temmuz bu milletin 40 yıldır diniyle, tarihiyle oynuyor. Bunları çözmezsek hiçbir şeyi çözemeyiz. Halil Bey Osmanlı Kayı’dan değildir dediği zaman Osmanlı Rum’dur, Osmanlı Pontus’tur, Anadolu Pontus’tur, Anadolu Rum’du diye altını döşemeye başladılar. Bugün Türk milleti o hale getirilecekti ki 15 Temmuz olsa dinen Peygamber Efendimizin yok sayıldığı, tarihin Osmanlı Rum ve Pontus olduğu bugün konuşuluyor olacaktı. Onun için bunları bu milletin gençlerinin, fertlerinin öğrenmesi lazım. Bunu bilmemiz lazım. Yalova’da ben 10 sene Osmanlının bu topraklarda kurulduğunu biliyor musunuz diye Yalova’da görmedik mi biz askılarda Osmanlının bu topraklarda kurulduğunu biliyor musunuz? Bunu kim söyledi Türkiye’ye. Halil Bey değil mi? Yalova 1326’da fethedildi. 1326’da fethedilen bir yerde 1302’de nasıl devlet kurarsınız? Sadece şu soruyu söyleyeceksin. Osmanlı bu topraklarda kuruldu Bilecik’te, net” dedi.

    “Osmanlı Devleti’nin adı Osmanlı Devleti olmasaydı gaziler devleti olurdu”

    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, son olarak Osmanlı Devleti’ni farklı kılan çok unsurun olduğunu belirterek, “Osmanlıları farklı kılan gerçekten çok unsurlar var. Bana Osmanlı Devleti’nin adı Osmanlı Devleti olmasaydı ne olurdu diye sorsanız tek bir söz var. Gaziler devleti olurdu. Bütün kaynaklarda tek bir ifade geçiyor. Bunlar gazilerdir. Yani bunları ilahi kelimetullah aşkına savaş yapan insanlar. Bunlar hak yoluna gidicilerdir. Bunları yetimleri, garipleri sevicilerdir. Bunlar kafirleri, azileri ezicilerdir. Hep böyle güzel ifadelerle Osmanlıyı hoş anlatırlar. Ama bu şu demek değil. Birinin elindeki toprağı gasp etmek, birinin malını almak, çarpmak manasında asla alamamalı. Gündüz Alp Osmangazi’ye diyor ki; ’Bilecik’i alalım.’ Osmangazi’de ’Biz bu ile garip geldik. Bunlar bizimle hoş komşuluk yaptılar. Biz malımızı, mülkümüzü buraya döktük yaylaya çıkarken. Neden saldıralım’ der. Bakın aradan zaman geçiyor Bilecik’te Osmangazi’yi ortadan kaldırmak istiyor. Osmangazi o gün Bilecik’i alıyor. Çok gerçekten bu kadar önemli. Bazıları sanki Osmanlı onun bunun toprağını almak için Kanuni der ki; ’Üzerimize yağmur bulutları gibi tehdit bulutları yağdırmasalardı Allah şahidimdir ben hiçbir yere sefere çıkmazdım. Benim üzerime yağmur bulutları gibi tehdit bulutları yağdırdılar.’ Nicea’nın (İznik) Osmanlı’ya, tekfurunun saldırışı, İkizce Savaşı’nın sebebi bizim şu Bilecik’i Osmanlının fethetmesi hep tehdit sebebiyledir. Buda yine gözden kaçırılmaması lazım olan çok önemli olan hususlardan birisidir” dedi.

    “Var olan tarih bilgileri Bursa’nın fethinde Timur tarafından maalesef yakılmış, yıkılmış yerle bir edilmiş”

    Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Yavuz Bahadıroğlu ise, “Kayıların ve Osmanlı’nın kurulma tarihi hakkında çok az belgenin bulunduğu var olan belgelerle Bursa’nın işgalinde Timur tarafından maalesef yakılmış, yıkılmış yerle bir edilmiş. O bakımdan biraz el yordamıyla yürüyor kesinlik yok. Kesin olan şey 8-9 sene önce Ahlat’ta kaldıkları. Ben devletin demleme süreci olduğu olarak düşünüyorum. Devlet tefekkürü olarak düşünüyorum. Kafalarında bir şey var kayıp yurdu arıyor bu insanlar. İkinci istila döneminde yani Anadolu’ya geldiği zaman önlerinde iki şık var ya burada kalıp savaşacaklar veya Anadolu’nun daha başka kesimlerinde, başka kesim dediğimizde ne? Bizanslıların tercih ettikleri bir muammadır bunun çözülmesi lazım. İşte şimdi yeğenim noktası bu işin. Benim yorumum oradan kaçmıyorlar, onlar devlet adamıyla gelmişler. Yani Malazgirt zaferinden sonra Anadolu bir deniz olarak düşünülürse o akan ırmaklar hep Anadolu’da küreleniyor ve Kayılardan çok büyük aşiretler de var. Gene Türk boyları var. Onların hiçbirisine imparatorluk nasip olmuyor. Bunları da iki şey olarak düşüneceksiniz kafalarında taşıdıkları bir devlet var. Yüreklerinde kurdukları bir yürek devleti var. Hatta bazı unsurları böyle ülke göç ederken hocaların, mürşitlerin, müritlerin, o tarikatlar efendim hep beraber göç ediyorlar, sadece koyun sürüleriyle insan olarak değil” dedi.

    “Karacahisar’ın fethi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu için çok önemli”

    Son olarak söz alan eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı, “Şimdi bu dönemle ile ilgili çok bilinmeyen var. Bununla ilgili 70-80 senedir üst adlar çalışıyor. Benim çalışma alanımdan biri değil bu fakat rahmetli hocamız Halil İnalcık çok uzun süre buna emek saffetti. Pek çok yeri biz birlikte gezdik. Osmanlı Beyliği’nin 1. Murat’a kadar olan dönemleri biliyorsunuz tarihler karmakarışıktır. Yani kronojide çok hatalar vardır. Çünkü pek çok menakıp name var, diğer tarihler var, terkip tarihçiler var ve rivayetler var. Bunların hepsi bir arada örtüşmüyor aslında belli bir noktaya varmıyor. İhtilaflar çok fazla, fakat bizim rahmetli Halil İnalcık hocamız şuna çalışmıştı, Osmangazi’nin izindeyim dedi. Onu bulacağım, en son bunu tarih kurumu yayınladı Belleten Dergisi’nde Osman Bey adlı makalesiydi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey olarak tarih sahnesine çıkardı. Osman Bey dikkat ederseniz bu dizi falan olmadan önce Ertuğrul dizisi falan olmadan önce bundan 15-20 sene kadar önce hep bir aşiret reisi, koyun çobanı olarak tarihler yazardı. Bilhassa Batı’dan gelen tarihler. Yani nasıl oluyor da bu bir devlet kurabiliyor aşiret reisi, bir çoban sürüleri var, nasıl oluyor da bir devlet kurabilir. Evet ilk başlarda devlet çok küçüktü belki fakat bir strateji olan bir bey, Osman Bey bu safhaya gelene kadar pek çok merallerden geçti. Halil İnalcık hocamız bunların üzerinde çalıştı. Bu merallere nasıl geldi. Bununla ilgili olay mahallelerine keşifler yaptık. Bundan birkaç yıl önce Karacahisar Eskişehir’e 7 kilometre mesafede biliyorsunuz. Osmanlının ilk başkenti. Karacahisar’ın fethi çok önemli Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu için çok önemli” ifadelerine yer verdi.

    Sempozyumu sonunda Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, katılımcılara plaket, üzerinde Kayı Kamgası, Osmanlı Devlet Arması ve Türk bayrağının bulunduğu flama hediye etti. Program sonunda Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ve Belediye Başkanı Selim Yağcı dolu salonu arkalarına alarak selfie çekti. Ardından Prof. Dr. Şimşirgil sevenlerine kitaplarını imzalarken, uzun kuyruklar oluştu.

  • İçki fabrikalarındaki vergi kaçakçıları devleti 20 milyon lira zarar uğratmış

    İstanbul polisi tarafından 9 ildeki alkollü içki fabrikalarına dün sabah saatlerinde eş zamanlı vergi kaçaklığı operasyonu düzenlendi. Operasyonda ele geçirilen içkilerin değerinin 1 milyon 700 bin lira olduğu, şüphelilerin vergi kaçırarak devleti 20 milyon 400 bin lira zarara soktukları belirlendi. Operasyon anı ise cep telefonu kamerasına yansıdı.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir polis memurunun kardeşi evine giderken Kağıthane’deki bir tekel bayinden şarap satın aldı. Tekelci nezaket bahanesiyle şişeyi kafasındaki bandrollü kapüşonu alarak poşetin içerisine koydu. Ardından kapüşonsuz şarapla eve giden kardeşi ile memur, aralarında “Bu neden kapüşonsuz?” diye konuşmaya başladı. Buradan yola çıkan polis memurunun durumu şubeye bildirmesi üzerine bir çalışma başlatıldı. Yapılan çalışmada tekel bayilerini incelemeye alan ekipler, şarap satın alan diğer müşterilerden de şişelerinin kapüşonunu aldıklarını tespit etti. Bunun üzerine incelemeye derinleştiren ekipler, daha önce satılmış şarap şişelerinde kullanılan bandrollü kapüşonların yeni şarap şişelere takılarak satış yapıldığını belirledi.

    100 bin şarap şişesi ve bandrollü kapüşon ele geçirildi

    Belirlemelerin ardından harekete geçen ekipler, alkol üreten firmaların bu yöntemle devletten milyonlarca liralık vergi kaçırdığını tespit etti. Bunun üzerine operasyon için düğmeye basıldı. İstanbul merkez olmak üzere Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Edirne, Manisa, Nevşehir ve Tekirdağ’da bulunan 55 ayrı adresteki şarap fabrikalarına eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda piyasaya sürmek üzere hazırlanan 100 bin şarap cinsi alkollü içki ve şişelerin üzerinde bulunan mantar tapayı kapatan kep ya da kapüşon olarak tabir edilen folyo kapmalara el konuldu.

    Kaçakçılar devleti 20 milyon lira zarara uğramış

    Öte yandan bu bandrollerin uzun ve gevşek tutularak şişeye yapıştırılmadığı, bu sebeple keplerin üzerine yapıştırılan TAPDK bandrollü kep ve kapüşonların tekrar piyasadan geri toplatılıp defalarca mükerrer olarak yeni üretilen şaraplara takılmak suretiyle kullanılmasına imkan tanındığı ortaya çıktı. Bu yolla “5607 SKM” ve “Vergi Kaçakçılığı” suçunun işlenmesi neticesinde şişe başı yüzde 60 oranında devletin zarar uğratıldığı belirlenen operasyonda, ele geçirilen şarapların değerinin 1 milyon 700 bin lira olduğu, devleti ise 20 milyon 400 bin lira zarar soktukları tespit edildi.

    Toplamda 55 şüpheli şahsın yakalanarak gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.

  • Bakan Çelik: “Türkiye Cumhuriyeti gecekondu devleti değildir”

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gecekondu devleti olmadığını belirterek, “Toprağımızı ne sele vereceğiz ne yele vereceğiz ne de göz diken ele vereceğiz” dedi.

    Bakan Faruk Çelik açılışlar için geldiği Samsun’da program dışı olarak Samsun Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) yeni hizmet binasının açılışını katıldı. Açılışta konuşan Çelik, ülke gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu.

    “Toprağımızı ne sele vereceğiz ne yele vereceğiz ne de göz diken ele vereceğiz”

    Türkiye devletinin gecekondu olmadığının altını çizen Bakan Çelik, “Hassas bir dönemden geçiyoruz. Kritik bir süreçten geçtiğimizi unutmayalım. Devletin çeşitli kesimler tarafından, gördüğünüz, görmediğiniz kesimler tarafından kuşatılmak istediği bir sürecin içinden geçtiğimizi, terör örgütlerinin Türkiye’ye saldırmak için vardiya usulü birbirlerinin kullandığını unutmayalım. Bu süreçlerden çıkış ancak ve ancak ahilikle, birlikle, beraberlikle, dayanışmayla ve birbirimize sahip çıkmakla aşacağımızı unutmamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gecekondu devleti değildir. Kimse duyduk duymadık demesin. Herkes bilsin ki bu devlet 2000 yıllık devlet geleneği olan bir devlettir. Bu devlette 900 yıllık esnaf geleneği var. Bu devlette 700 yıllık imparatorluk geleneği var. Bu devlette 94 yıllık cumhuriyet deneyimi var. Bu sıradan bir devlet değil. Onun için 3-5 çapulcunun bizi yıldıramayacağını dosta, düşmana ve herkese anlatmamız, herkesin de bilmesi gerekiyor. Güzel bir coğrafyadayız. ‘Öyle güzel ki coğrafya ki verilmeyecek şeyler vardır. Şan gibi, şeref gibi, namus gibi, Kars gibi, Ardahan gibi’ diyor şair. Bizden toprak isteyenlere karşı böyle haykırıyorlar. Şan, şeref, namus verilir mi? Verilmez, bu aziz şehit kanlarıyla ıslanmış olan topraklar da kimseye verilmez. Böyle kutsal bir topraklarda yaşıyoruz. Onun için toprağımızı ne sele vereceğiz ne yele vereceğiz ne de göz diken ele vereceğiz. Bunu herkesin bilmesinde yarar var. Birileri fason devlet kurma ve Türkiye’yi rahatsız etme derdindeler. Bunda da başarılı olmaları mümkün değil. Bizim bildiğimiz, beraberliğimiz ve dirliğimiz devam ettiği sürece Allah’ın izniyle bu ülkenin geleceğine söz söyleyecek olan sizlersiniz. Esnaftır, çiftçidir, işçidir, 80 milyondur. Başkalarının bu ülkeye başka bir elbise biçme imkanı hiçbir zaman olmayacaktır” diye konuştu.

    Programda ayrıca, SESOB Başkanı Hacı Eyüp Güler, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun Valisi İbrahim Şahin birer konuşma yaptı. Programa ayrıca AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş, CHP samsun Milletvekili Kemal Zeybek, TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok ve davetliler katıldı.

    Bakan Çelik açılışın ardından Samsun Büyükşehir Belediyesi Atakum Sanat Merkezi’nde Samsun İli Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısı’na katıldı. Toplantı basına kapalı olarak gerçekleşti.