Etiket: Devleti

  • “Oltu Şûra Devleti” tiyatrosu yeniden sahnelendi

    “Oltu Şûra Devleti” tiyatrosu yeniden sahnelendi

    2018 yılında Oltu’nun kurtuluşunun 100. yılı nedeniyle Tiyatro Havdos tarafından sahnelenen “Oltu Şura Devleti” adlı oyun, bu yıl yine sahnelerde olacak. Aralarında 1915 mezalimlerine tanık olan insanların, torunlarının da yer aldığı Tiyatro Havdos ekibi, hazırladıkları bu eser ile Adnan Menderes kültür merkezinde sahne aldılar.

    Tiyatro Havdos, İstanbul Pendik de faaliyet gösteren Oltu Çengelli Köyü Derneği yönetimi tarafından 2018 yılında kuruldu. Dernekçilik de ciddi yol kat eden ekip, kurdukları kumpanya ile, her sene farklı bir tarihi olayı sahnelemek için çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca topluma daha fazla faydalı olabilmek için, bulundukları semt de, mayıs ayında ilk oda tiyatrosunu kuracak.

    Büyük beğeni toplayan ve ilk kez Tiyatro Havdos tarafından sahnelenen “Oltu Şura Devleti” oyununun bu yıl ki ilk gösterimi 14 mart da Kocaeli Darıca Adnan Menderes Kültür Merkezinde sahnelendi.

    Oyunun yazarı ve Tiyatro Havdos’un Genel Sanat Yönetmeni Barış Tanrıver, “Gelecek sezonlar için şuan, Oltu Şura Devleti’nden sonra sahnelemeyi düşündüğüm 3 oyun daha var. Bunlardan ilki, hakkında beş yüz sayfa okuduğum ve yaptığı muharebelerini sayamadığım, toplumun maalesef tanımadığı bir kahraman olan, Deli Halit Paşa’nın hayatı. İkincisi, yine Oltu’nun köylerinde yaşanan Rus ve Ermeni mezalimini içeren Putka. Ve üçüncüsü, 32. Osmanlı Hakanı Abdülaziz Han’ın hal edilişi ile birlikte şehit edilişini anlatan Kaht-ı Rical adını verdiğim oyun. Cenab-ı Allah, sağlık sıhhat ve ömür verirse, bu ve bunlar gibi konuları sahnelemeye devam edeceğiz” dedi.

  • ASİMED Başkanı Eğilmez: “Türk devleti ve milleti “İdlib hainliği”ni unutmayacak ve hesabını soracaktır”

    ASİMED Başkanı Eğilmez: “Türk devleti ve milleti “İdlib hainliği”ni unutmayacak ve hesabını soracaktır”

    ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, Suriye’nin İdlib kentinde düzenlenen hain saldırı sonrası Suriye kaosu içerisindeki Rusya dahil tüm tarafların, Esad’ın eninde sonunda iktidarını büyük bir bedel ödeyerek kaybedeceğini çok iyi bildiklerini söyledi

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği(ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, “Bu kaçınılmaz sona rağmen Esad büyük bir umutla zalimce savaşına devam ediyor. Esad’ın en büyük hamisi Rusya da bu karışık durumdan en iyi şekilde çıkabilmek için etki alanını genişletmeye çalışıyor. Esad’ın bu kirli savaşta sürdürdüğü alçakça propagandaların başında; Suriye’deki mücadele kaybedilirse, bölgedeki Alevi toplumunun bir soykırımla karşı karşıya olacağı söylemidir. Esad, bunu her fırsatta dile getirip, kendi medya organları üzerinden Alevilere ya ben ya ölüm propagandasını yapıyor. Ayrıca batı dünyasının da muhaliflere karşı kendisini tercih edeceğini ve Rusya, İran ve Batının desteği ile iktidarda kalacağının savunuyor. Rusya ve İran’ın bölgedeki hamleleri de eli kanlı rejimin umutlarının büyümesine neden oluyor. Peki bu karmaşa içerisinde Rusya ve Esad ittifakı ne kadar samimi? Rusya gerçekten de Esad rejimini destekliyor ve Esad’ın ancak seçimle gitmesi gerektiğini demokrasi aşkından mı istiyor? Batılı kaynaklara göre, Rus askeri istihbarat teşkilatı başkanı Igor Sergun ölümünden bir süre önce Şam’ı ziyaret etmiş ve Esad’ı Rusya kazançları doğrultusunda hareket etmesi noktasında tehdit etmiş ve Moskova’nın istediği noktaya getirmiştir. Esad’ı kendince terbiye etmeye çalışan Moskova, dünya kamuoyunu da Suriye krizinin çözüm anahtarının Rusya’da olduğuna inandırmaya çalışıyor” dedi.

    Suriye üzerinde yapılan müzakerelerin hepsinin, bu çekişmedeki ana noktanın Esad’ın geleceği olduğunu gösterdiğini ifade eden Başkan Eğilmez, “Her ülkenin ajandasında Suriye meselesi için farklı çözüm önerileri var. Bazıları için Esad’ın iktidardan zorla düşürülmesi başarının göstergesi olacakken, başkaları için Esad’ın gönüllü gidişi çözümün önemli parçası olacağıdır. Putin ve diğer Rus yetkililerine göre ise, Esad ancak bir seçim sonucunda gitmelidir. Tabi Rusya bu konuda ısrar ederken kısa ve orta vadede bölgede bir seçim olamayacağını çok iyi biliyor ve bu yolla Esad’ı bir süre daha iktidarda tutmayı planlıyor. Buna karşın Esad da kendisini Rusya’nın Suriye’deki emellerinin garantisi görüp iktidarda kalma noktasında bunu bir silah olarak kullanıyor. Yakın bir zamana kadar Kremlin, Esad’a gönüllü ve itibarlı bir şekilde çekilmesi lehinde telkinlerde bulunuyordu. Ama şimdi Esad’ın muhaliflerle olan kanlı ve alçaklıklarla dolu olan mücadelesini, sözde terörle mücadele gibi gösterip, Esad’ın mutlaka desteklenmesi fikrinin en büyük savunucusu durumuna geldi” diye konuştu.

    Rusya’nın Suriye’deki askeri gücünün ve harcadığı ciddi miktarda paranın asıl amacının, Moskova’nın küresel politikalarını korumaktan ibaret olduğunu kaydeden Eğilmez, “Esad, Moskova çizgisinden çıktığı noktada Rusya’nın desteğini kaybedecektir. İleride yapılacak pazarlıklarda elini daha da güçlendirmek isteyen Rusya devam eden kaostan yararlanarak Suriye’deki askeri varlığını gün geçtikçe güçlendirmeye çalışmaktadır. Büyük resimde görüldüğü üzere Suriye üzerinde henüz sonuca bağlanmamış ciddi bir pazarlık devam ediyor. Bölgede siviller için mücadele eden tek ülke olan Türkiye ise tüm yalnız bırakılmışlığına rağmen insanlık tarihine altın harflerle yazılacak büyük bir mücadele veriyor. Yazık ki bu mücadele içerisinde kahraman askerlerimizin şehit düştüğüne de şahit oluyoruz. Suriye kaosu içerisinde defalarca Türkiye ile beraber çalıştığını Rusya dün itibarıyla tarihi misyonunu yeniden yerine getirerek, Türk Devleti’ni arkadan hançerlemeye kalkmıştır. İki devlet özellikle 18. yüzyıldan itibaren defalarca karşı karşıya gelmiştir. Türk tarihinin ekonomik ve askeri açıdan en zor dönemlerine rastlayan bu çatışmalarda, Ruslar yavaş yavaş Türk topraklarında ilerlemiş lakin Türk devleti dört koldan saldırı altındayken bile Ruslar, Türklerin kalbi Anadolu’daki emellerinden hiçbirini gerçekleştirememiştir. Rusya çok iyi biliyor ki Türklerin çok büyük bir kalbi ve en az onun kadar cüsseli ve güçlü bir ruhu vardır. Ruslar, tarihinden ve imparatorluk alışkanlığından beslenen Türklerin kalbi ve ruhunun, eski tanıdık Çarlığın kendini taciz etmesine ve sınırlandırmasına izin vermeyeceğini çok iyi biliyorlar. O nedenle yaptığı hainliği Esad’ın arkasına gizlemeye çalışmaktadır. Enerji sıkıntısı ve ihracat rakamlarından korkup, haklı tepkilerimizi hayata geçirmezsek, ileride daha büyük dertlerle baş başa kalırız. Şundan emin olalım ki bu milletin imparatorluk mirası, hiçbir gücün hele hele bir çarın kendisini taciz etmesine, küçük düşürmesine ve sınırlandırmasına izin vermeyecektir. Bu topraklar için can veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifa, milletimize baş sağlığı diliyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Aydemir: ‘Milletçe, Devleti Ebed Müddet kararlılığındayız’

    Aydemir: ‘Milletçe, Devleti Ebed Müddet kararlılığındayız’

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin muhteşem bir iman ve muazzam bir tarih kaydında; İstanbul’dan Sakarya’ya, Çanakkale’den Aziziye’ye ortak bir ruhu temsil ettiği; İla’yı Kelimetullah’a ram olmuş, devleti ebed müddet kararlılığındaki milli iradenin ifade ve eseri olduğunu belirtti.

    TBMM MİLLİ İRADE DİRAYET VE METANETİDİR

    Milletvekili Aydemir, TBMM’nin, milli irade bütünlüğünü, devletin dirliğini, vatanın birliğini küresel idrake bir silinmez damga halinde kaydettiğini; 99 yıllık süreçte, Milli şair Akif’in ‘Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/ Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez’ dizeleriyle tarif ettiği bir ortak metanet ve dirayeti ortaya koyduğunu bildirdi.

    TBMM DURMADAN YÜKSELEN MİLLİ DEĞERİMİZ

    TBMM’nin Malazgirt’ten Mohaç’a, Kut’ul Amare’den Çanakkale’ye, benzerleri olmayan, eşsiz zaferler silsilesi üzerine bina edilmiş bir milli irade iman kalası olduğunu söyleyen Milletvekili Aydemir, ‘TBMM, Dünyanın gıpta ettiği tarihimiz odağında durmadan yükselen bir aziz değerdir. ‘Toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duran’ şühedamızın, uğruna can adadığı Rabia odağıdır.’ dedi.

    AYDEMİR’DEN GAZİ MECLİS VURGUSU

    Milletvekili Aydemir, TBMM’nin, Milli Şair Akif’in: ‘Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından/ Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat îman?/Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? ?Çünkü te’sis-i İlâhî o metîn istihkâm.’ olarak tasvir ettiği ecdat imanını, milli irade vakarı içinde her dem ortaya koyduğunu aktararak, ‘Gazi Meclisimiz bu muhteşem duruşunu, 15 Temmuz’da, milli irade üzerinde vesayet oluşturmak isteyen hainler güruhu FETÖ iblisleri karşısında bir kez daha vurgulamıştır.’ dedi.

    TEBRİK VE NİYAZ

    Milletvekili Aydemir, ‘Yüce Milletimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu, milli irade masumiyetini temsil eden ve milli irade iffetini yaşatacak çocuklarımızın neşve ve heyecanını paylaşıyor; TBMM’nin 99’uncu kuruluş yıldönümünü kutluyor; Akifimizin; ‘Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât/ Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât. ‘ ifadeleriyle takdim ve teşyi ettiği şühedamızı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Rabbim, dirlik, birlik ve kardeşliğimizi ebedi kılsın. “ niyazını paylaştı.

  • Baro Başkanı Aktürk: “Türk milleti ve devleti tehdit edilmez, tehditlere de boyun eğmez”

    Erzincan Barosu Başkanı Av. Adem Aktürk, ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı Mike Pence’nin rahip “Brunson serbest bırakılmazsa Türkiye’ye yaptırım uygularız” sözlerine yaptığı yazılı açıklama ile tepki gösterdi.

    Aktürk açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Donald Trump yönetiminin, “Rahip Brunson’u ya şimdi serbest bırakın ya da sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır olun” sözleri, baskı ve tehdit içeren tavır ve yaklaşım asla kabul edilemez. Hiçbir kişi ve ülke, Türk yargısının verdiği kararlardan dolayı Ülkemizi tehdit edemez, talimat veremez. Bu durum emperyalist ve tahakkümcü anlayışın yaşama geçirilme çabasıdır, her zaman karşısında olacağız. Emperyalizmi ve yargıya tahakküm anlayışını kınıyoruz. Yargı kararlarına dönük kişiye özel istekler ve düpedüz tehdit içeren bu küstahça açıklamalar karşısında, kararın değiştirilmesi kabul edilemeyecek bir davranış olacaktır. Bir hafta önce tutukluluğun devamı yönünde verilen karara rağmen, bir hafta sonra tedbirin şekil değiştirerek uygulanması yönündeki ihtiyacın hangi nedenlerden kaynaklandığı hususu tartışmalı olabilir, ancak bu kez biçim değiştiren talep, yargıyı yönlendirme, yargı üzerine baskı ve tahakküm anlayışıdır. Bu açıklamalar karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak takınılacak tavır, ülkemizin ve yargımızın ulusal ve uluslararası ölçekteki saygınlığını ciddi biçimde etkileyecek önemli bir mihenk taşı olacaktır. Türkiye tam bağımsız ve egemen, kendi kaderini kendi belirleyen bir cumhuriyet ve hukuk devletidir. Hiçbir şart ve durumda bu ilkelerden ödün verilemez. Devleti temsil ve ilzama yetkili olanları, ülkemizi küçük düşürmeye çalışan ve onurunu zedeleyen bu tutuma karşı hukuk düzleminde gereğini yapmaya davet ediyoruz. Ortaya koymaya çalıştığımız tutum, Rahip Brunson’un yargılandığı davanın içeriğinden de, yargılama aşamasında uygulanan ve değiştirilen tedbirlerden de bağımsızdır. Bu noktada önemli olan husus, emperyalist bir gücün baskısına ve tehdidine boyun eğilip eğilmeyeceğidir. Türk yargısı bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine göre karar verecek olup mutlak surette dosya kapsamına ve delillere göre değerlendirme yapmalıdır. Gösterilecek direnç, yargının geleceğinin şekillendirilmesi ve ülkemizin onuru bakımından yaşamsal bir öneme sahip olacaktır. Bu noktada devletimizin yanında olduğumuzun bilinmesini isteriz.”

  • GAÜN Senatosu’ndan Yahudi Ulus Devleti Yasası Kararını Kınama Bildirisi

    Gaziantep Üniversitesi Senatosu İsrail Parlamentosunun Yahudi Ulus Devleti Yasası Kararını Kınadı.

    GAÜN senatosu yayımladığı bildiride, “İsrail Parlamentosunda kabul edilen Yahudi Ulus Devleti Yasası, evrensel hukuk ilkeleriyle ve Birleşmiş Milletlerin yasal ve ahlaki sistemiyle çatışmaktadır. Bu yasa ile İsrail vatandaşı Filistinlilerin hakları yok sayılmakta, Arapça resmi dil statüsünden çıkarılmakta, İsrail’in işgal altında tuttuğu Kudüs şehri başkent olarak ilan edilmekte, 1948’de yerlerinden çıkartılan Filistinlilere geri dönüş hakkı verilmezken dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Yahudilere geri dönüş hakkı verilmekte ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla hukuk dışılığı tescil edilmiş yerleşimler teşvik edilmektedir. Öte yandan yasada kendi kaderini tayin hakkının sadece Yahudilere yönelik bir hak olarak tanımlanması ise yalnızca Filistinliler açısından değil uzlaşma ve çözüm kültürüne, bir arada yaşama inancına sahip Yahudi vatandaşlar için de kabul edilebilir nitelikte değildir. Bilim insanları olarak İsrail Parlamentosu tarafından kabul edilen, fiili olarak Filistin’de sürdürülen işgale ve hukuk dışı uygulamalara yasal zemin hazırlanmasını ve iki devletli çözüm vizyonunun ortadan kaldırılmasını amaçlayan söz konusu yasayı kınıyoruz. İsrail’i temel insan haklarına, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler ilkelerine yönelik Türkçe, Arapça, İbranice, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Çince dillerinde saygılı olmaya davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.