Etiket: Devlete

  • CHP’li Tezcan’ı yaralayan saldırgan: “Teröristlere değil, devlete ve şehitlere saygılı olacak“

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’a silahla yaralayan saldırgan, yakalandığı Kuşadası’nda doktor kontrolü için hastaneye götürüldü.

    Aydın’da Bülent Tezcan’a silahlı saldırıda bulunduktan sonra Kuşadası’na kaçak Alpaslan Sargın, saklandığı evde olaydan birkaç saat sonra Kuşadası polisi tarafından yakalanmıştı. Yoğun güvenlik önlemleri altında gözaltında bulunduğu Kuşadası Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’nden Kuşadası Devlet Hastanesi’ne götürülen Alparslan Sargın, saldırıyı Bülent Tezcan’ın HDP kongresinde teröristler için saygı duruşunda bulunduğu için gerçekleştirdiğini söyledi. Hastanede gazetecilerin sorularını cevaplayan saldırgan, “Teröristlere sahip çıkmayacak, devlete sahip çıkacak, şehitlere sahip çıkacak. Şehitlere hiç saygılı değil. Aklını başını alacak. Rakı masalarında oturup ahkam kesmeyecek. Benim olduğum ortamlara gelmeyecek, Aydın’a gelmeyecek. Bülent Tezcan Aydın milletvekili olarak kabul etmiyorum, istifa etsin, Kandil milletvekili olsun.“ diye tehditlerde bulundu.

    Kuşadası Devlet Hastanesi’ndeki doktor muayenesinin ardından tekrar yoğun güvenlik önlemleri altında Kuşadası Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’ne getirilen saldırgan işlemlerinin tamamlanmasının ardından Aydın Emniyet Müdürlüğü’ne götürülecek.

  • CHP, devlete üniversitesine dönüştürülen okullar için toplandı

    İzmir’de kapatılan Gediz ve İzmir Üniversitelerinin devlet üniversitesi haline getirilmesini ’zafer’ olarak yorumlayan CHP İzmir Milletvekilleri, sürecin henüz bitmediğini, kapatılan vakıf üniversitelerindeki öğrencilerin ve suçsuz olan akademik personelin devlet üniversitelerine geçmesi gerektiğini belirtti.

    OHAL kararının ardından kanun hükmünde kararname ile kapatılan İzmir’deki Gediz ve İzmir Üniversitelerinin devlet üniversitesi olması için kanun teklifi verildi. Bunun üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın talimatı ile devlet üniversitesi haline gelen Gediz Üniversitesi’nin adı Bakırçay Üniversitesi, İzmir Üniversitesi’nin adı ise Demokrasi Üniversitesi oldu. CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır ve CHP İzmir Milletvekilleri Murat Bakan, Tacettin Bayır, Atilla Sertel ile Özcan Purçu, il binasında konu ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, kapatılan üniversite ve kolejlerden gelen öğrenciler, veliler ve yöneticiler de katıldı. Kapatılan üniversitelerin devlet üniversitelerine dönüştürülmesi için yoğun çaba sarf ettiklerini kaydeden milletvekilleri, iki üniversitenin devlet üniversitesine dönüştürülmesinin bir başarı olduğunu ancak kapatılan üniversitelerde okuma hakkı elde eden öğrencilerin ve suçu olmayan akademisyenlerin devlet üniversitelerindeki eğitim öğretime devam etmesi gerektiğini belirtti.

    “Mağduriyetlerini gidermek istiyoruz”

    Toplantıda konuşan CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, “Camiye, kışlaya ve adliyeye siyaset girdiği takdirde, ülkede liyakat bir kenara bırakılarak o cemaatin, bu partinin bu tarikatın üyeleri, ona destek verenler görev yetki sorumluluk aldığı takdirde, yargı bağımsızlığı yitirildiği takdirde, işte böyle FETÖ adını verdiğimiz devlet içerisinde terörist yapılanmanın önü açıldığı takdirde, Türkiye böyle bir darbe ile her zaman maruz kalabilir. Türkiye’de kuvvetler ayrılığı mutlak suretle tesis edilmeli. Laiklik ilkesinden ne kadar taviz verilirse Türkiye’nin bu süreçlere girebileceği idrakıyla laikliğe bağlı kalınmalı gerektiğini söylüyoruz. 65 bin 216 öğrencinin bir anda okulsuz, üniversitesiz kaldı 2 bin 892 öğretim elemanının işsiz kaldı, 122 ülkeden 3 bin 918 yabancı öğrenci okulsuz kaldı, bin 577 dekanın istifası istendi. Bunun 935’i vekaleten görevinin başında. Dekansız 600’ün üzerinde fakültenin olduğu bir dönemdeyiz. 5 bin 482 akademik personel hakkında işlem yapıldı. Bin 596 idari personel hakkında da işlem yapıldı. İzmir’de de vakıf üniversiteleri kapatıldı. Bu üniversitelerin öncelikle İzmirimize kazandırılması için üstün bir gayret sarf ettik. Bize düşen görev bu üniversitelerde eğitim ve öğretimin en kısa zamanda eğitime başlamasıydı. Mağdur öğrenciler ile akademik personelin bu üniversitelerde bulunması için temasa geçerek mağduriyetlerini gidermek istiyoruz” dedi.

    “Haklarını aramaya devam edeceğiz”

    CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven ise, darbe girişimi ve OHAL sürecinin sıkıntılarını ülke olarak yaşandığını belirterek, “Ne mutlu ki darbeye karşı tüm ülke dik durdu. OHAL’in ilan edilmesinin ardından tüm Cumhuriyet Halk Partililer olarak yaşın yanında kurunun da yanmaması için sürekli olarak uyarılarda bulunduk. Sürecin cadı avına dönmemesi için takipte olduk. Endişelerimizde haklı çıktık. Kanun hükmünde kararnamelerle eğitim kurumlarının kapatılması; yüz binlerce öğrenci ve velinin mağdur olmasına yol açtı. İlk günden beri konunun yakın takipçisi olduk. Buradaki OHAL mağdurları İzleme Komisyonumuz yüzlerce öğrenci, veli, yöneticilerle konuştu. Beklenti ve şikayetleri inceleyip CHP Genel Merkezi ile paylaştık. TBMM’de grubumuz ve vekil arkadaşlarımızın çalışmaları öyle etkili oldu ki iki vakıf üniversitesi devlet üniversitesi haline getirildi. CHP olarak bundan sonra tüm suçsuz vatandaşlarımızın haklarını aramaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

    “Bu bir başarıdır”

    CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da başından beri OHAL’e karşı çıktıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:

    “Bunun bir gerekçesi vardı. Türkiye’nin daha çok demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı olduğunu, OHAL’in Meclisi devre dışı bırakacağını ifade ettik. Bugün yaşadığımız tam da budur. Yaşadığımız sıkıntıları çözmeye çalışıyoruz. Vekiller olarak ciddi bir mücadele verdik. İzmir’de üç üniversite birden kapatıldı. Akademik yaşama devam etmelerini arzu ettik. Tamamen eğitim için tasarlanmış bu yapıların ülkenin ortak değeri olduğunu, devlete üniversitesine dönüştürülmesini ve devam etmesinin murat ettik. Tek üniversitesi çatısı altında olsun istedik. Akademisyenlerle çalışmaya devam edilsin, suçla ilgisi olmayan, açığa alınmayan akademik kadroların devamı sağlansın istedik. Öğrencilerin okula devam etmesini istedik. Yasa, torba yasaya eklendi. Bu bir başarıdır. Diğer siyasi partilerin de uğraşması önemli. İzmir olarak zafer kazandık. İki üniversite devlet üniversitesi olarak yeniden kurulmuş oldu. Tüm Türkiye’deki kapatılan vakıf üniversitelerini devlet üniversitesi olması, akademik kadroların istihdamının sağlanmasını istiyoruz. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz.”

    “Öğrenciler ve akademisyenler eğitim öğretime devam etsin”

    CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel de, iki üniversitenin açılmasının bir başarı olduğunu ancak bu başarının taçlanmasının ancak o üniversitede de okuma hakkı elde eden öğrencilerin ve suçu olmayan akademisyenlerin eğitim öğretime devam edecek sağlanacağını kaydetti. Sertel, “65 bin öğrencimiz büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. İktidar olarak bu çocukların hakkını yerseniz, yarın vicdanınızla baş başa kalıp ileride doğacak mağduriyetlerden dolayı oturup düşünmeniz gerekir. Bütün öğrencilerin kendi okullarında okuması gerekiyor. CHP’nin teklifine kulaklarınızı açmalısınız. Öğrenciler yatay geçişle geçecek deniyor. Bunlar bu sorunu çözmez. Bu sorunun çözümü kapatılan üniversitede okuyanların yeni açılan üniversitede okumaya devam etmesini talep etmekten geçmektedir. Sorun çözülünceye kadar konu gündemimizde kalacak” ifadelerine yer verdi.

    “Puanın yükselmesi söz konusu”

    CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, “Binanın kazanımının ötesinde oradaki öğrenci ve velilerinin ne olacağı mücadelesinin içerisindeyiz. Biz daha başındayız. Puanlama, yerleştirme meselesi devam ediyor. AK Parti ile ilişkilerimiz devam ediyor. Her şey olmuş bitmiş değil. Sizin veliler olarak katkınız bir o kadar önemli. Devlet üniversitesi haline geldikleri için puanın yükselmesi söz konusu. Bunun YÖK’le oturup tartışılması gerekmektedir” derken, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu ise şu ifadeleri kaydett:

    “Görüşmediğimiz yetkili kalmadı. Eğitim kurumlarının kapatılma sebebini anlamaya çalışıyoruz ki ona göre yol alalım. Bazı kapatılan kolejlerin MİT ve Mali Suçlarla Mücadele ekipleri tarafından tutulan raporlar nezdinde kapatıldığı belirtildi. Yıllardır elde ettiği raporlar üzerinde kapatıldığı söyleniyor. Kapatılan bir kolej için ‘Atatürkçü bir okul ama raporlara bakıldığında bazı raporlar elde edilmiş’ diyorlar. Bunun okulun öğretmenleri, velileriyle, eğitim sistemi ile alakası yok. Düzeltilmesi için çalışmalar devam edecek. Bir şekilde düzeltilecek başka yolu yok.”

    “Bu yetmez”

    Milletvekilleri, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Türkiye’de kapatılan diğer üniversitelerin akıbeti ile ilgili soruya yanıt veren Sındır, “Kapatılan vakıf üniversitelerinin malları Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildi. Bütün fiziki imkanları heba olacak sürece girdi. Kapatılan üniversitelerin öğrenci ve velilerini düşünerek devlet üniversitesi olması konusunda kanun teklifi sunduk. İki devlet üniversitesini kazandırmış olduk ama bu yetmez. Bu üniversitelerin öğrencilerinin burada eğitimlere devam edebilmesinin önünü açmak başka bir süreç. Bundan sonra kadro ihdaslarıyla önceki üniversitedeki akademisyenlerden o kadroya uygun olanlarının kadroya geçişleri ve öğrencilerin mezun oluncaya kadar devam etmeleri, yeni geleceklerin de kendi puanla girmeleri gerekiyor” dedi. Sındır, ayın 29’unda tercih tarihinin sonlanacağı konusu ile ilgili de “29’unda tercihler bitiyor. Süreç yetişir, yetişmezse süre uzatılır” diye konuştu.

  • CHP’li Sertel: “Üniversitelere kilit vurulmasın, devlete devredilsin”

    CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çok sayıda vakıf üniversitesinin kapatıldığını belirterek, bu okulların devlete devredilip eğitime devam etmesi gerektiğini söyledi.

    CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çok sayıda vakıf üniversitesinin kapatıldığını belirterek, “Teröre yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle ilk etaptaki kapatma kararlarına itiraz etmemiz söz konusu değil. Ancak devlet eğitim kurumlarının kapısına kilit vurup büyük bir mağduriyet oluşturmak yerine bu okulları kendi bünyesine katarak sağlıklı bir şekilde eğitime devam etmelidir” dedi.

    Sertel, Türkiye’de 15 üniversite kapatıldığını, bunların üçünün de İzmir’de bulunduğunu vurgulayarak, cemaatle ilişkili olduğu veya cemaate ait olduğu için kapatılan üniversitelerin kent ekonomisi, öğrenciler ve akademisyenler için büyük mağduriyet doğuracağını söyledi. Üniversiteler başta olmak üzere kurumların tamamen kapatılmasının kolaycı bir çözüm yolu olduğunu kaydeden Sertel, “O okullardaki öğrencilerin çoğunun hiçbir suçu yok. Öğretim üyelerinin birçoğu da profesyonel olarak görev yapıyor. Araştırılsın, incelensin, suçlu bulunan, FETÖ örgütüyle direkt bağı olan öğrenci, akademisyen veya yöneticiler gerekli cezayı alsın. Bizim buna karşı çıkmamız mümkün değil. Ancak çoğunluk azınlığa tabii olmasın. Kurunun yanında yaş da yakılmasın. Devlet çözümsüzlük değil çözüm üretmek zorundadır. Öğrenciler başka üniversitelere yerleştirilmek suretiyle geçici bir önlem alınmaya çalışılmıştır fakat bu okullardaki suçsuz, günahsız akademisyenler için herhangi bir adım atılmamıştır. Bu üniversiteler kapatıldığı için bir kişi dahi suçsuz yere mağdur edilirse, hayatı karartılırsa bunun hesabını kimse veremez. Mesele para meselesi değil, mesele çocuklarımızın geleceğidir” diye konuştu.

    “Önerimiz kapatılan üniversiteler de tıpkı hastaneler gibi devlete devredilmeli”

    Cemaate ait olduğu için kapatılan hastanelerin devlete devredildiğini ve kısa süre içinde vatandaşa hizmet vermeye başladığını kaydeden Sertel, şöyle devam etti:

    “Önerimiz kapatılan üniversiteler de tıpkı hastaneler gibi devlete devredilmeli ve faaliyetlerine devam etmelidir. Bu okullar madem himmet parasıyla ve yardım ve yataklıkla kurulmuştur, öyleyse bu üniversiteler de diğer kurumlar gibi devlete devredilmeli ve kaldığı yerden devam etmelidir. Devlete devredilen bu üniversitelerde güvenlik soruşturmasından geçen öğretim üyelerinin kadrolarını koruyarak ve devletin atayacağı üst düzey yöneticilerin talimatları doğrultusunda çalışmaları daha doğrudur. Böylece öğrenciler ve akademisyenlerin mağduriyeti giderilmiş olacaktır. Aksi takdirde o okulları kazanan ve yaşamını o okullara göre dizayn eden öğrencilerin ve çocuklara eğitim veren akademisyenlerin yaşamı büyük bir açmaza girecektir. Bu kurumlar milli servettir ve hiçbir örgütle ilişki içinde olmadan, hiçbir amaca hizmet etmeden Atatürk ilkeleri doğrultusunda eğitim verecek şekilde milli servete dahil edilmelidir.”

    CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, mağduriyetlerin giderilmesi için parti düzeyinde Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı ile görüşme yapacaklarını sözlerine ekledi.

  • Savcı halka seslendi devlete sahip çıkmaya davet etti

    Kağızman’da binlerce kişi yapılan darbe girişimine karşı istiklal alanında toplandı. Polis arabasına çıkan başsavcı Bilen Başyiğit: ‘Kanımızın son damlasına kadar devletimizi savunacağız’’ dedi.

    Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı ilçede halk sokağa döküldü. Darbe girişimine karşı çıkan Kağızman Cumhuriyet Başsavcısı Bilen Başyiğit, polis zırhlı aracına geçerek megafonla halka seslendi. Başyiğit: ‘’Devletimizin birliğini kanımızın son damlasına kadar savunacağız hiç kimse korkmasın yargı bu durumun üstesinden gelerek bu hain olayın cezasını bunları yapanlara ödetecektir bizlere yakışan devletimize sahip çıkmaktır’ dedi.

  • Şükrü Nazlı: Şikayet Sistemi, Halkın Devlete Olan Güven Duygusunu Güçlendirir

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre ve İçişleri Komisyonu üyesi ve AK Parti Kütahya Milletvekili Şükrü Nazlı, kolluk şikayet sisteminin etkin bir şekilde çalışmasının, halkın devlete olan güven duygusunun güçlendirilmesi açısından modern demokrasilerde büyük önem taşıdığını dile getirdi.

    TBMM Genel Kurulu’nda, ’Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’ ile ilgili bir konuşma yaptı.

    Nazlı, “Görüşülmekte olan tasarıyla kolluk şikayet sisteminin daha etkili ve hızlı işleyişini sağlamak, şeffaflığı ve güvenilirliği artırmak, kolluk şikayet sistemine duyulan güvenin daha üst seviyelere taşınmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Devletimizin temel görevlerinden biri, bireylerin Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerini korku ve endişeden uzak, güven içerisinde kullanmasını sağlayacak ortamları hazırlamaktır. Bu fonksiyonların icrasında birincil kurumlar kolluk birimleridir. Güvenlikli ortamı sağlarken ortaya çıkan bazı olaylarda diğer kamu görevlilerinin sahip olmadığı birtakım yetkilerle donatılan kolluk kuvvetleri tüm dünyada olduğu gibi arama, zor kullanma ve özgürlüğü kısıtlama gibi yetkilerle olaylara müdahale etmektedir. Bu derece önemli yetkilerin kullanılması kolluk görevlilerini diğer kamu görevlilerine göre daha fazla şikayete açık hale getirmekte ve bu şikayetler özellikle kötü muamele ve işkence gibi zaman zaman kamuoyunda geniş yankı bulabilecek şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu yetkilerin kanun çerçevesinde, toplumun beklentileri istikametinde kullanılıp kullanılmadığının tespiti ve bu durumun kamuoyuyla paylaşılması önem arz etmektedir.

    Görüşmekte olduğumuz tasarı hazırlanırken, Avrupa Birliği ülkelerindeki mevcut şikayet sistemi incelendi, vatandaşla bire bir anketler yapıldı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla değerlendirildi, sivil toplum örgütleriyle yapılan istişareler sonrasında nihayet İçişleri Komisyonu’muzla görüşülerek, Genel Kurul gündemimize gelmiş oldu. Kolluk Gözetim Komisyonu kurulmasıyla sistemdeki halihazırda uygulanmakta olan mevcut şikayet sistemi ve idari soruşturma sistemi güçlendirilmektedir. Mevcut yapı devam etmekle beraber, bazı ekler getirilmesiyle birlikte ceza yargılama sisteminde bir değişiklik öngörülmemektedir. Yani, savcıların ve yargının yetkileri aynen devam etmektedir. Kolluk şikayet sisteminin etkin bir şekilde çalışması, halkın devlete olan güven duygusunun güçlendirilmesi açısından modern demokrasilerde büyük önem taşımakta. Başta Avrupa Birliği ülkelerinde olmak üzere pek çok ülkede bu yönde yasal düzenlemelere gidilmektedir. Tasarıyla, kamuoyunun ve kolluk teşkilatı personelinin kolluk şikayet sistemine güven duygusunun daha da üst seviyelere taşınması hedeflenmekte, diğer taraftan kolluk görevlileri hakkında yapılan şikayetlerle ilgili kayıt ve soruşturma sistemlerinin altyapısı da Avrupa Birliği standartlarına ulaştırılmaktadır. Kurulacak olan komisyon, ihbar ve şikâyetlerle ilgili resen mevcut mekanizmayı harekete geçirecek, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görev yapan kolluk personelini kapsayacaktır. Kolluk Gözetim Komisyonu, halkın ve kolluk personelinin şikayet sistemine güvenini artırıcı ceza yargılama sistemi dışında ek bir merci olması bakımından önem arz eden bir komisyon olacaktır” diye konuştu. (EFE)