Etiket: Devlete

  • Abhaz köylü mezarlıkta bulduğu hazineyi devlete teslim etti

    Abhazya’nın Gudauta şehrine bağlı Açandara köyünde yaşayan bir kişi, mezarlıkta bulduğu MÖ 2000’li yıllardan önce gömüldüğü düşünülen hazineyi Abhazya devletine teslim etti.

    Abhazya’nın Gudauta şehrine bağlı Açandara köyünde yaşayan Rustam Çhebelia isimli köylü, köyün mezarlığında temizlik yaparken hazine buldu. Mezarlıktan çıkan mücevherleri toplayan köylü, hazineyi kolluk kuvvetlerine teslim etti. Bunun üzerine Abhazya Devlet Müzesi yetkililerine haber verildi. Yetkililer ve polis, mezarlıkların bulunduğu alana giderek hazineden parça kalıp kalmadığını araştırdılar. Arkeologların yaptığı incelemelerde, mezarlıkta iskeletin üzerinde bulunan bronz kask, zırh, hançerler, altın süs eşyaları, küpeler ve çeşitli aksesuarların MÖ 2000’li yıllar öncesine ait olduğu tespit edildi.

    Abhazya Devlet Müzesi Müdürü Arkady Jopua, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Mezardan çıkan eşyalar ve mücevherler kadim bir döneme ait eşyalar. Yaptığımız araştırmalara göre Abhazya’da çıkarılan ve sergilenen en eski eşyalardan bile daha eski olduklarını tespit ettik. Mezarda zırh, kama, kask gibi eşyaların yanında altın mücevherlerin de bulunması, bu mezarda bir kadın ve erkeğin, yani eşin birlikte yattığını gösteriyor. Şuan iskeletler üzerinde çalışmalar sürüyor” dedi.

    Jopua, çıkan eşya ve hazinenin paha biçilemez olduğunu söyleyerek, “Bir yurttaşımızın hazineyi bize teslim etmesi bizi çok mutlu etti. Kendisine teşekkür ediyoruz. Mezarlıktan çıkan hazine Abhazya Devlet Müzesinde sergilenerek ziyaretçilere sergilenecek. Bunun için şuan müze çalışanları olarak hazırlık içerisindeyiz. Sürdürdüğümüz araştırmaların nihai sonuçlarını da kamuoyu ile paylaşacağız” diye konuştu.

    Hazineyi bulan köylünün ödüllendirileceği tahmin ediliyor.

  • Aslanapalı genç çiftçiler devlete minnettar

    Kütahya’nın Aslanapa ilçesinde devletin verdiği destekle ’’Genç çiftçi’’ projelerinden faydalanan girişimciler, her geçen gün işlerini büyütüyor.

    Aslanapa ilçe genelinde ’’Genç çiftçi’’ projesine başvurup hak kazanan girişimcilerin gün geçtikçe işlerini büyüttüğünü belirten Aslanapa Gıda Tarım Hayvancılık İlçe Müdürü Tacettin Işık, ’’Üreticilerimiz ilk meyvelerini almaya başladılar. İlçemiz Pazarcık köyünden Hayriye Kaya, büyükbaş hayvan projesinden faydalanmış ve ilk buzağısı doğmuştur. Bir diğer girişimcimiz Nuhören köyünden Hüseyin özkul ise arıcılık projesinden faydalanmış ve ilk bal hasadını yapmıştır’’ dedi.

    Arıcılık yapan Hüseyin Özkul, ’’Böyle bir imkanı bize sağlan hükümetimizden Allah razı olsun. Kendi işimi yapıyorum ve para kazanıyorum. Amacım işimi dahada büyütüp bana inanan devlet büyüklerime mahcup olmadan yapabildiğimin en iyisini yapmak’’ ifadelerini kullandı. (YD -EFE)

  • AB Bakanı Çelik: “Karşı karşıya olduğumuz meydan okumalara karşı daha konsolide devlete ihtiyacımız var”

    Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Bakanlar Kurulu, Başbakan, Cumhurbaşkanı arasında tam bir uyum olmasaydı Türkiye’nin 15 Temmuz’u atlatamamış olacağına dikkat çekerek, “Önümüzdeki 100 yılda karşı karşıya olduğumuz meydan okumalara devletimizin karşı karşıya kaldığı ortam içerisinde daha konsolide devlete ihtiyacımız var” dedi.

    AK Parti’nin 83. İl Danışma Meclisi Toplantısı Yüreğir Kültür Merkezi’nde yapıldı. Toplantının başlangıcında 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin video gösterimi yapıldı.

    Açılış konuşmasını yapan AK Parti İl Başkanı Fikret Yeni, referanduma hazır olduklarını ve kentte ’evet’ oylarını birinci sırada çıkarmakla kalmayıp, Adana’yı Türkiye’de birinci sıraya taşıyacaklarını söyledi.

    AK Parti Adana Milletvekili Tamer Dağlı da Türkiye milletine hem Cumhurbaşkanı’nı seçme hem milletvekili hem de yürütme organlarını seçme iradesini sonuna kadar vereceklerini söyledi. Dağlı, “Asıl olan milletin teveccühüdür, bundan korkacak hiçbir şey yok” diye konuştu.

    Daha sonra kürsüye gelen AB Bakanı Ömer Çelik ise 15 Temmuz’da milletin iradesiyle sokaklara el koyduğunu, tanklara,savaş uçaklarına karşı ağır silahlara karşı kendi milli iradesini koruduğunu ve gereken fedakarlığı gösterdiğini anlattı. Devlet içerisinde bir çatlak ya da uyumsuzluk olması durumunda geçmişte yaşanan çok büyük sıkıntıların 15 Temmuz’da da tekrar etmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

    “Geçmişte sadece bu uyumsuzluk yüzünden Türkiye’nin varlıkları göz önünde erirken bir krize müdahale etmekte geç kalmış hükümetler dönemini biliyoruz. Bugün bahsettiğimiz sistem değişikliğini düşünürken bunu sürekli aklımızda tutalım. 15 Temmuz’u nasıl atlattık, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu arasında tam bir uyum söz konusu olmasaydı ödeyeceği maliyeti ülkenin her zaman aklımızda tutalım. Net bir durum var. Önümüzdeki 100 yılda karşı karşıya olduğumuz meydan okumalara devletimizin karşı karşıya kaldığı ortam içerisinde daha konsolide devlete ihtiyacımız var. Sistem krizlerini daha çok açmış güçlenmiş ve kararlı bir şekilde geleceğe yürüyen bir sisteme ihtiyacımız var. 200 yıldır tartışıyoruz. Dünya enteresan bir dönemden geçiyor. İlk defa ABD’den küreselleşme karşıtı bir takım sözler yükseliyor korumacılıktan bahsediliyor. Çin küreselleşmeden serbest ticaretten bahsediyor. Çin’le ABD arasında savaş olabileceğinden bahsediliyor. Adeta dünyanın manyetik kutuplarının yer değiştirdiği dönemden geçiyoruz. 1295 km Irak sınırında bu sınırı güvenliği sağlayacak herhangi bir ordu gücü ulusal devlet kalmadı. FETÖ, PKK DHKPC ve diğer terör örgütlerinin ve pek çok istikrarsızlaştırıcı unsurun saldırısı altındayız. Tüm bunların arasında demokrasimizi hukuk devletimizi koruyoruz. Önümüzdeki yıllara bizim bu sistem krizlerini aşmış olarak girmemiz lazım. Bundan sonrasında geçmişteki gibi cumhuriyet tarihinde gördüğümüz gibi bir takım sistem krizlerine giremeyiz. Vakit kaybetmeye veya krizler yüzünden çeşitli krizlere müdahale konusunda zaaf göstermeye tahammülümüz olmaması gerekir. Parlamentoda yargıda veya hükümet içerisinde kriz çıkararak Türkiye’yi geri götürmeye çalışan reflekslere karşı bizi korunaklı kılacak iradeyi gasp etmek isteyenlere karşı güçlü bir yapı ortaya çıkaracak bir sistem değişikliğine ihtiyaç var. Bunla ilgili olarak AK Parti bir anayasa değişikliği olarak uzun zamandır halkımızın gündeminde tutuyor. Esasen Türk siyasi hayatının da gündemindedir. Özellikle 1980’de o faşist darbe gerçekleştikten sonra onun arkasından ortaya çıkan anayasa metni faşist bir fenomen olarak halkın önüne konuldu. Siyasi iradeye geçmek için cuntayı geride bırakmak için anayasa değişikliğine evet dedi. Niye? sivil siyasete alan açılsın sandık gelsin diye. Çok partili hayata geçtiğimizden beri bu halk demokrasi destanı yazıyor. Eğer Türkiye’de sandık olmasaydı, emin olun etrafımızdaki bazı ülkelerde gördüğümüz o acı sahneler Türkiye’de geçmişte de yaşanırdı, bugün de yaşanırdı. İyi ki sandık var, demokrasi var, iyi ki halka soruyoruz, iyi ki halk istediği yönetimi gerçekleştirebiliyor. En büyük gurur kaynağımızdır. Bir kere daha halka gideceğiz bir kere daha soracağız. 1980’de belki Türkiye veya Türkiye ile ilgili yapılan analizlerde söylenen şeyler vardır . Güney Kore’yle aynı yerden başlamıştır derler. Darbelerle müdahalelerle Türkiye’yi zaaflatıcı sistem içi krizlerle bizimle birlikte başlayanlar G20 de bizden daha ileri ekonomik noktalara geldiler, biz de bu krizleri aşmak için büyük çabalar büyük maliyetler ödemek zorunda kaldık. Bütün bunları geride bırakmanın zamanı gelmiştir. Sistemin çalışmasıyla ilgili bi takım ayak oyunlarıyla Türkiye’yi tökezletmeyecek bir yapıyı ortaya çıkarmamız gerekiyor.

    Sayın Cumhurbaşkanın sahip olduğu gücü biliyor musunuz? Vatana ihanet konusunda yargılanamaz. Cumhurbaşkanı makamında Ak Parti liderliğinden gitmiştir, Ak Parti aynı zamanda hükümet AK Parti hükümetidir. Aynı zamanda meclisin çoğunluğuna sahiptir. Bizim elimizde bu kadar güç varken daha çok güç peşinde koşsak bu sistemin değişmesine karşı çıkmamız gerekirdi. Alternatif bulamadığı için de CHP’nin değiştirmesi gerekirdi. Sınırsız kontrolsüz güçle ülkeyi yönetmek olsaydı amaç, değiştirilmemesi gerekirdi.

    Bugün bundan sonrasında Cumhurbaşkanı sistemi inşallah halkın oylarıyla kabul edildikten sonra en büyük güvencemiz, bir kişi hükümet kurabilmek için halkın önüne çıkabilmek için yüzde 51’lik geniş mütabakatı sağlamak zorunda. Halkın yüzde 51 i bir olması demek zaten halkın değerlerine karşı hükümet kurmayan bir sistemin öne çıkması demektir.

    Özal, Abdullah Gül, demokrat devlet adamları oldukları için vesayet sistemlerine karşı direndiler ve halkın iradesi doğrultusunda bir Cumhurbaşkanı, halka dayanan ve demokrat bir Cumhurbaşkanlığı sergilediler. Halk doğrudan Cumhurbaşkanı seçiyor ve halkın seçtiği Başbakan var. Bu fiilen başkanlık sistemine geçmek demek. Artık Türkiye zaten yarı başkanlık sistemine geçmiştir. Ama halk iradesinin ikiye bölünmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Nasıl diyoruz egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir, bu irade bölünemez. Dolayısıyla bu iradenin halk tarafından temsil ettiği makamın da tek olması gerekiyor.”

  • Kapkaç zanlısından ilginç savunma: “Ben devlete çalışıyorum”

    Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde otobüsten inen kadının cüzdanını çalan şahıs polis ekiplerince yakalandı. Kapkaç zanlısı, “Ben devlete çalışıyorum” diyerek savundu.

    Edinilen bilgilere göre olay, Çorlu’da Çetin Emeç Bulvarı üzerinde meydana geldi. Bulvar yolunda halk otobüsünden inen bir kadını takip eden şüpheli kadının cüzdanını yankesicilik suretiyle çaldı. Durumu fark eden kadının yardım çığlığı atmasının ardından kaçmaya başlayan şüphelinin peşine önce kadının yardım talebine yanıt veren çevredeki vatandaşlar ardından olayın bildirilmesi ile bölgeye sevk edilen polis ekipleri düştü.

    “Ben devlete çalışıyorum, fotoğraflarımı çektirmeyin”

    Çetin Emeç Bulvarı üzerinde başlayan hırsız, vatandaş, polis kovalamacası alışveriş merkezi arkasında sona erdi. Polise yakalanan hırsızlık şüphelisi kendisini görüntüleyen gazetecilerin fotoğraf çekmesini istemediğini belirterek, polislerin gazetecilere engel olmasını istedi. Polislere, ‘Ben devlete çalışıyorum, fotoğraflarımı çektirmeyin’ diyen şüphelinin bu ilginç savunması karşısında şahsın ifadesine başvuran polis, şüphelinin daha önce işlediği suçtan ötürü denetimli serbestlik cezası aldığını, bu cezasını kamu kurumda çalışma şekilde yerine getirdiğini belirledi. Şüphelinin denetimli serbestlik cezasından ötürü “devlete çalışıyorum” dediği ortaya çıktı.

    Polis ekipleri Ö.G. adlı şüpheliyi ifadesine başvurmak üzere gözaltına aldı. Olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma sürdürülüyor.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kuzey Suriye’de yeni bir devlete müsaade etmeyeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamada “Dertleri Kuzey Suriye’de yeni bir devlet kurmak. Biz böyle bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, bu böyle bilinmeli” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Kurulu’nda katılımcılara hitap etti.

    “Bize zerk edilmeye çalışılan zehrin panzehri bunlardır”

    Son günlerde döviz kurunda yaşanan dalgalanmaya değinen Erdoğan, “Dalgalanmaya karşı tıpkı 15 Temmuz’da milletimizin yaptığı gibi daha önce bizim aldığımız tedbirler gibi kararlı bir duruş ortaya koymalıyız. Bu sebeple ben ‘yatırım yapın’ diyorum. ‘Türk Lirası’na geçin’ diyorum. Üretin, ihraç edin, istihdam sağlayın. Çünkü bize zerk edilmeye çalışılan zehrin panzehri bunlardır. Onun için sürekli faizin düşürülmesinden bahsediyorum. Faiz düşmesi lazım. Kamu bankaları dahil faizin düşmesi lazım. Girişimcinin önünü açmak için faizin düşmesi lazım. Finans sektörü çok caziptir, önemlidir. Önemlidir ama öz sermaye ile değil, mevduat sahiplerinin verdiği paralarla para kazanan bir sektör. Vatandaş parasını veriyor, o da girişimciye satıyor. Ondan da güzel paralar kazanıyor. Faiz oranları gayet yüksek. Böcek gibi sözleşme. Sözleşmeyi okuyamıyorsun bile. Önüne ne konursa hemen imzayı atıyorsun. Böyle tezgah olmaz. Bunu Cumhurbaşkanı söylüyor diye beyefendiler rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun. Ben dertliyim, derdim var. Bu ülkede yatırım olması lazım, başka çaremiz yok. En zor şartlarda bu yatırımlar yapılırsa bu ülke çökertilemez. Zor şartlarda yatırım duruşa, o zaman ülke durur Allah muhafaza. Bir kardeşi az önce içeri girerken bir kardeşimiz ‘biz 100 milyon dolar bozdurduk’ dedi. Mesele budur. Yatırımlarımızı eğer Türk Lirası ile yapacak olursak evelallah bu ülkenin belini kimse kıramaz. Zaten kıramayacaklar” diye konuştu.

    “Bunların insanlık diye bir derdi yok”

    Türkiye’nin mülteciler için yaptığı harcamanın 20 milyar doları bulduğunu ifade eden Erdoğan “Basit rakam değil. Nerede batı. Zengin batı nerede? Onların böyle bir derdi var mı? Hani insan hakları? Lafa geldiği zaman bakıyorsunuz hemen bir tane hayvancık petrol yığınları arasına düştüğü zaman dünyayı ayağa kaldırıyorlar. İşte buyurun. 2016’nın Akdeniz ve Ege’de ölen sayısı 6 bine yakın. Mülteciler konseyi açıklama yapmış, yapsa ne olur. Botlar şişleniyor ve o insanlar ölüyor. Kardeşim onların çıkışını engellemek için ne yapıyorsun. Türkiye’ye AB’nin verdiği söz var. ‘1 Temmuz itibariyle biz 3 milyar avro vereceğiz’ Şu ana kadar 677 milyon dolar UNESCO vasıtasıyla Kızılay’a, Afad’a gelen rakam. Söz verdikleri nerede, yok. Bunların bütçeleri bizden çok çok fazla niye gelmiyor? Bunların böyle bir derdi yok. Bunların insanlık diye bir derdi yok, bunların ezilen mazlum diye bir derdi yok. Bu dert bizde var” dedi.

    “Kuzey Suriye’de yeni bir devlet kurulmasına müsaade etmeyeceğiz”

    Türkiye’nin dış politikasına yönelik eleştirilere de sert yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen çıkmış parlamentoda birisi konuşma yapıyor. ‘Bize ne dünyadan.’ Lafa bak. Gaziantep’te 56 vatandaşımız öldürülüyor, Kilis’te ben hastaneleri dolaşıyorum. O güne kadar hep sabretmişiz bir yere girmemişiz. O gün dedik ki biz daha duramayız. İlk adımı attık. Cerablus’tan başladık, ardından El Rai, oradan güneye gideceğiz dedik. Akıl vermeye başladılar. ‘Ne işimiz var oralarda’ Benim için buralar tehdit bölgeleri. Bizim terörden arındırılmış güvenli bölge tezimi var. Eğer bu hallolmazsa Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa hep tehdit altında. Dertleri Kuzey Suriye’de yeni bir devlet kurmak. Biz böyle bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, bu böyle bilinmeli. Şehitlerimiz canımızı yakıyor ama şunu da bileceğiz ki bir toprağın vatan olması için şehide ihtiyaç var, gaziye ihtiyacı var. Onun için ‘bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ diyor şair. Bu 780 bin kilometre bize durup dururken lütfedilmedi. Cumhuriyetten önce on yılı bir ele alırsa on yılda biz yaklaşık 2 milyon kilometreden 780 bin kilometre kareye düştük. Bize Sevr’i dayattılar, Lozan’a razı olduk. Yoksa biz buna layık mıyız? Biz 17-18. Asrın dünyada bir numarası olan bir devletiz. Oradan bu bakiyeye kaldık. Şimdi de diyoruz ki ‘ne olacak, olsun biraz daha gidebilir’ Zaten bu PKK denen ahlaksızların istediği bu değil miydi? Bunlar değil miydi bizim Güneydoğu bölgemizde operasyon yaparken, oraları kendilerine göre bire devlet kurmak isteyenler. Sıkışınca ‘bizim böyle derdimiz yok’ demeye başladılar. Kime yutturacaksınız. Biz sizin bütün gizli defterlerinizi, kitaplarınızı biliyoruz. Ama Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmayacak. Biz bu delikten bir daha sokulmayız” ifadelerini kullandı.