Etiket: Devam

  • Yaz saati uygulaması sürecek

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ileri-geri saat uygulamasının bu yıl da devam edeceğini, konuyu önümüzdeki yıl tekrar değerlendireceklerini bildirdi.

     

    Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla 31 Mart Pazar günü saat 03.00’ten itibaren 1 saat ileri alınmasıyla yaz saati uygulaması başlayacak.

     

    Uygulama, 27 Ekim 2013 Pazar günü saat 04.00’den itibaren saatlerin 1 saat geri alınmasıyla ise sona erecek.

  • Fatih Terim’den bomba açıklamalar

    Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, 2-1 kaybedilen Kasımpaşa maçı sonrasında önemli açıklamalarda bulundu… İlk defa basın toplantısında yazılı bir metin ile konuşan ve hiçbir soru almayan Terim, çok sert konuştu…

     

    Kasımpaşa maçı sonrasında basın mensuplarının karşısına çıkan Fatih Terim bomba açıklamalar yaptı…

     

    İŞTE FATİH TERİM’İN AÇIKLAMALARI

     

    Fatih Terim, maçın ilk yarısında yedikleri golün kendileri  için kırılma noktası olduğunu söyledi. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Terim,  oyuna iyi başladıklarını ve golü bulduklarını belirterek, “Oyunu domine eden  taraftık. Ancak ikinci golü ararken beraberlik golünü yedik. Bana göre oyunun  kopma anıydı” dedi. Özellikle önde oldukları sırada Emre Çolak’ın değerlendiremediği gol  fırsatına değinen Terim, “Emre o golü atabilse… Pozisyonun dönüşünde de golü  yedik. İlk yarıda bu durum bize baskı yapmadı ama ikinci yarı için aynısını  söyleyemeyeceğim. İkinci yarıda iyi oynamadık, maçı domine edemedik. Kasımpaşa’yı  tebrik ediyorum. İyi mücadele ettiler. Sonuç olarak Galatasaray 3 puanı kaybetti.  Üstesinden geleceğiz, gelmek zorundayız. İkinci yarıya iyi başlamak istedik ama  başlayamadık” diye konuştu.

     
    CEBİNDEN YAZILI METİN ÇIKARDI 
    Teknik direktör Fatih Terim, kulüp başkanı Ünal Aysal’ın kendisiyle  ilgili yaptığı açıklamalar üzerinden oluşan kamuoyu gündemine yönelik cevabını  önceden hazırladığı yazılı bültenle verdi. Son günlerde yaşanan olaylara ve haberlere ilişkin birkaç şey söylemek  istediğini aktaran Terim, “Esasında konuşma niyetinde değildik ama kaybedince  başka yerlere çekilebilir ihtimaliyle konuşmak istedim. Bildiğiniz gibi ben genel  olarak sessiz kaldım. Bu da iyi bir yanıt bence. Çoğu zaman önemli bir tavır  olmuştur bu. Çok önemli bir konu ve her kelimenin dikkatli seçilmesi gereken bir  ortam olduğu için, titizlikle dikkat ediyorum” ifadelerini kullandı.

     

     

    “Sessiz kalarak ancak gündemden kopmadan, olayları ve insanları  izleyerek, yazılanları ve söylenenleri takip ederek geçirdiğim bu süre zarfında,  her şeyi daha iyi anladığımı, her şeyi daha iyi kavradığımı söyleyebilirim”  diyerek sözlerine başlayan Terim, şöyle konuştu: “Olayları dışardan izlemek insana çok şey öğretiyormuş. Ben sanıyordum  ki başarısızlık durumlarında futbol camiaları, kulüpler karışır. Halbuki son  1,5-2 senedir yaşanan ve yaşatılan, sürekli başarıya, alınan puanlara ve  kupalara, ilk 16 sıralamalarına rağmen, bir camia durduk yere içerden  çözülebiliyor, karıştırılabiliyormuş.

     

     

     

    “ÇOK SIKILDIM VE YORULDUM”

    Açıkçası bir sorumlu ve suçlu aradığımdan  değil, bedel ödetmek gibi bir niyetim de yok, cezalandıracağımızdan da değil.  Geçmişin muhasebesini de yapmak istemiyorum. Ben geleceğe bir şeyler söylemek  istiyorum. Geleceğe bakarken, insanların atacağı bir adıma on adımla karşılık  vermek isterken, önüme çıkarılan ve uğraşmak zorunda bırakıldığım şeylerden artık  çok sıkıldım ve çok yoruldum.

     

     

     

    “GALATASARAY’IN BİR ELEMANI OLARAK!”

    Buradan herkese ama herkese sesleniyorum. Lütfen  herkes dikkatle iyi dinlesin. Bir Galatasaraylı olarak, bir Galatasaray sevdalısı  ve aşığı olarak bu kulübe 40 yıl hizmet etmiş, sadece hocası değil, divan kurulu  üyesi olarak, Galatasaray’ın bir elemanı olarak, tekrar ediyorum, Galatasaray’ın  elemanı olarak, rahat ve huzurlu çalışacağım, kişilerle ve olaylarla değil, sahayla, oyunla futbolcuyla ilgileneceğim ve bir zahmet konsantrasyonumuzun saha  dışı olaylarla bölünmediği bir ortam rica ediyorum. Sanıyorum bunu hem ben, hem  oyuncularım, hem de gerçek Galatasaraylılar istiyor ve diliyor. Hepimiz insanız,  hata yapabiliriz. Hata yapmak insanlara mahsustur. Hatayı tekrar etmek,  hatalardan beslenmek ve hatta hataların tadını çıkarmak ise kimlere mahsustur siz  karar verin. Rica ediyorum, insanlara daha fazla zarar vermeden, kulüp  menfaatlerini ve kulübümüzün geleceğini, Galatasaray markasının değerini,  Avrupa’daki itibarını zedelemeden işimize bakalım. İnanın bana herkes sadece  işini yapsa çok daha huzurlu oluruz.”

     
    “YETERİNCE MALZEME OLDUK ZATEN”   
    Kendisine kulüp başkanı Ünal Aysal’ın yaptığı açıklamalarla ilgili soru  yöneltilmemesini özellikle isteyen tecrübeli teknik adam, “Yeterince malzeme  olduk zaten. Daha fazla olmayalım. Hatta bir müddet eğer mümkünse, hepimiz  susalım, dinlenelim, düşünelim ve değerlendirelim” şeklinde görüş belirtti.

     

     

    İşlerinin, maçlarının ve başarılarının konuşulması temennisinde bulunan  Fatih Terim, sözlerini şöyle tamamladı:“Buradan tek tek yaşananlara, söylenenlere cevap vermeyeceğim. Bilin ki,  sustuğum için rahat değilim. Değilim ancak düşünmek zorunda olduğum bir takım var  ve bu takımın başarısı söz konusu. Daha fazla buna mani olacak kişilere ve  olaylara müsaade etmeyeceğimden emin olabilirsiniz. Unutmamamız gereken önemli  bir gerçek var. Ne teknik direktör olarak ben, ne bir başka teknik direktör, ne  oyuncular, ne yöneticiler, ne başkan, ne de transfer edilen veya edilmesi  düşünülen futbolcular, hiçbiri Galatasaray’dan büyük değildir. Olamaz da. En  başta ben olmak üzere. Bir tek gerçek vardır, o da asıl olan Galatasaray.”

  • Kayıp Türkler ‘Dadaş’ çıktı

    Kayıp Türkler olarak gündeme gelen ve Moğolistan’ın kuzey sınırındaki Sayan Dağları yamaçlarında yaşayan, Türkçe konuşan ‘dukha’ adlı topluluğun atalarının Erzurumlu olduğu belirlendi.

     

    AHMET AKBUĞA

    Atatürk Üniversitesi Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. SavaşEğilmez, yaptıkları araştırma sonucunda Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek ve fotoğrafçı Selcen Küçüküstel tarafından hazırlanan “Dukha Halkı Kayıp Türkler” belgeseli sonrasında gündeme gelen kayıp Türklerin Erzurumlu olduklarını söyledi. Eğilmez, şöyle konuştu:

     

    “Belgeselin sahibi yapımcılar şu tespitlerde bulunuyorlar; Tarih öncesini yaşayan ve bizimle aynı dili konuşan bir toplumla karşı karşıyayız. Bundan 10 bin yıl önce insanların yaşadığı şekilde yaşıyorlar. Her şeyi ortaklaşa paylaşıyorlar. Aralarında eşitlikçi ilişkiler var. Suç işlemiyorlar. Kadın erkekten ya da erkek kadından üstün değil. Ren geyikleriyle birlikte onların vahşi göç yollarında onlarla birlikte dolaşıyorlar. Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları’nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluk Türkçe’nin lehçelerinden birini konuşuyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini biler yıkamıyorlar.

     

    Belgeselde anlatılan yaşam tarzı, şaman toplulukların bir çoğunda var olan geleneksel yaşam biçimidir. Konuştukları lehçeden bazı örnekler şu şekildedir; Kaçan: Ne zaman. Tanardı: Yarın. Keni: Hani. Neymiş : Neden. Neçe :Ne kadar Moğolistan toprakları, gerek Türk tarihi gerekse Türk kültürü bakımından önemli bir konuma sahiptir. Bu coğrafyada Türk tarihinin ve kültürünün devam ettiğinin en önemli göstergesi, Moğolistan etnik grupları arasında yer alan Türk kökenli azınlıkların halen yaşattıkları kültür tarzıdır. Bilindiği gibi Moğolistan nüfusunu teşkil eden 24 boy içinde yer alan Kazak, Hoton, Tuva ve Duhalar (Tsaatan/Geyik Çobanları) olmak üzere dört boy eski Türk kültürünü devam ettirmektedir. Bunlardan Duhalar hem yaşam tarzı hem de kendilerine has kültür özelliği ile araştırılması gereken önemli topluluklardandır. Bunlara çekilen belgeselde söylendiği gibi kayıp Türkler demek yerine kaybolmak üzere olan Türkler demek daha doğru bir tabirdir. Zira Duhalar çok uzun yıllardan beri bilinmekte ve az da olsa üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Duhaların Erzurum ile bağlantısı da olabilir. Yaptığımız araştırmalarda XV. yy da Erzurum’da hakim olmuş Duharlu sülalesinin atalarından olabileceği ihtimali ortaya çıkmıştır. Moğol istilası ile bölgemize gelen Duharlu sülalesi, XV.yy da bölge tarihinde aktif bir rol oynamıştır. Akkoyunlu ve Karakoyunluların Anadolu’ya gelişleri ve bu coğrafyada faaliyet göstermeleri şüphesiz Anadolu’nun Türkleşmesi için mühim hadiselerden biridir. Bu iki devlet, birbirlerine her fırsatta zarar vermiş, birbirlerinin şehirlerini yağmalamış, birbirlerinin vatandaşlarını öldürmüşler ve birbirlerinin arazilerini işgal etmişlerdir. Bu oymak Akkoyunlu-Karakoyunlu mücadelelerinde etkin bir rol oynamıştır.Başlangıçta, Akkoyunlularla beraber olan Erzurum Duharluları,Bayburt, İspir ve Rize çevresinde de hakim unsur olmuşlardır. Duharlular, Kara Yusuf’un 1410 yılında bu bölgeleri ele geçirmesiyle Karakoyunlulara katıldılar. Duharlular, 1457 yılında Bayburt kalesini savaşmaksızın Uzun Hasan’a teslim ettiler. Safevilerin, Akkoyunluları yıkmasından ve Osmanlıların Doğu Anadolu’yu ele geçirmelerinin ardından Duharlu oymağı, kendi topraklarında, Osmanlı Tımar sistemi içinde yaşamını sürdürmüştür. Bazı kaynaklar Duharluların bilinen en eski bölgelerinin Toharistan olduğunu belirtmektedir. Göktürk Hakanlığı döneminde bu bölgeye, bugün ki Moğolistan topraklarından Türklerin geldiği de bilinmektedir. İsim benzerliği ve bunlar göz önüne alındığında, Erzurum Duharluları ile Moğolistan’da bulunan Duhalar arasında bir bağlantı olduğu söylenebilir. Tabi ki bunu kesin bir şekilde ifade edebilmek için, daha net bilgilerin ortaya çıkarılması lazım. Bu konudaki çalışmalarımıza devam edip, sonuçlarını en kısa zamanda yayınlayacağız.”

    Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları’nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluğun Türk dilini konuşması dikkat çekiyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini bile yıkamıyorlar.

  • Türkan Şoray’ın zor anları

    Türkan Şoray’ın zor anları

    Ünlü Sinema Sanatçısı Türkan Şoray’ın başkentteki imza töreninde zor anlar yaşadı. Yaşanan izdiham ve organizasyondaki bozukluk nedeniyle ünlü sanatçı ezilme tehlikesi geçirirken, yaşananlar karşısında göz yaşlarına hakim olamadı.

     

    Ünlü Sinema Sanatçısı Türkan Şoray yeni çıkardığı “Sinemam ve Ben” adlı kitabının imza töreni için bugünAnkara’ya geldi. ATO Congresium’da düzenlenen imza törenine Başkentliler yoğun ilgi gösterdi. Çok sayıda Şoray hayranı ünlü sanatçıdan imza alabilmek için birbirleriyle yarıştı. İmza töreninde yaşanan izdihamın yanı sıra organizasyon bozukluğu nedeniyle Türkan Şoray zor anlar yaşadı.

     

     

    Tansiyonu çıkan Şoray, önce kısa bir ara verdi ardından tekrar dönerek kitaplarını imzalamaya çalıştı ancak yaşanan izdiham nedeniyle yalnızca 10 kitabını imzalayabildi. Yaşananlar nedeniyle ünlü sanatçı organizasyonu düzenleyen şirket yetkililerine tepki gösterirken bir yandan da gözyaşlarına hakim olamadı.

     

     

    Yaşananlara rağmen kitap imzalamayı sürdürmek isteyen Şoray, ezilme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca imza törenini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ayrıca özel güvenlik görevlileri yaşanan izdihamda yeterli olmayınca bu kez polis devreye girdi. Fakat polis bile yaşanan izdiham karşısında başarılı olamadı.

     

     

    Yaşanan izdiham nedeniyle imza töreninde kullanılan masa vatandaşların aşırı yüklenmesi nedeniyle kırıldı. Türkan Şoray’ın kongre merkezinden ayrılmasının ardından vatandaşların organizasyon şirketine tepkileri isedevam etti. Vatandaşların bir kısmı da organizasyonu yapan şirket görevlileriyle kavga ederek, şirket görevlilerinden şikayetçi oldu.

     

     

  • İki genç kızın hayatına 60 bin TL

    İki genç kızın hayatına 60 bin TL

    OSMAN AKIN
    BURSA (İHA) –

     

    Bursa’da okul yolunda ölen iki kızın hayatına sigorta şirketi 52 bin 600, bilirkişi ise 59 bin 800 lira değer biçti. Şok yaşayan aileler, 520 bin liralık maddi manevi tazminat davası açtı. Duruşma çıkışında konuşan aileler, “Derdimiz para değil, trafik kazalarındaki ölümleri bitirmek” dedi.
    Edinilen bilgiye göre kaza, 25 Kasım 2010’da merkez Nilüfer ilçesi İzmir yolu üzerinde meydana geldi. Fatih Lisesi Fen Bölümü 2’nci sınıfta okuyan Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz, gece boyu sınava çalışıp okullarına gitmek için evden çıktı. İzmir yolu üzerinde yolun karşısına geçmek isteyen iki arkadaşa, G.Ç. idaresindeki 16 GD 730 plakalı minibüs çarptı. Liseli kızlardan geriye, okula giderken asansör kameralarında yaptıkları son makyajın görüntüleri kaldı. Açılan ceza davasında sanık sürücüye toplam 5.5 yıl hapis cezası verildi.
    Cezayı az bulup Yargıtay’a temyize giden aileler, sigorta şirketinin Didem için 27 bin 900, Ezgi için 24 bin 700 lira olmak üzere toplam 52 bin 600 lira, bilirkişinin ise Didem için 31 bin 900, Ezgi için ise 27 bin 900 olmak üzere toplam 59 bin 800 liralık değer biçtiğini söyledi. Bunun şokunu yaşayıp, kabul etmeyen Çakar ve Topuz aileleri, ölen kızları için 10’ar bin lirası maddi, 250 biner lirası da manevi toplam 520 bin liralık tazminat davası açtı. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava çıkışında konuşan kızların babaları adalete veryansın ederek, “Ölen kızlarımızın canının bedeli 30 bin lira olmamalıydı” diye konuştu.

     

    “İNSANLAR KAZALARDA ÖLÜRKEN ADALET ÇOK YAVAŞ İLERLİYOR”
    Uzun zamandır bekledikleri davaya yine girdiklerini ifade eden Ezgi Nil Topuz’un babası Saffet Topuz, “Duruşma yine bizim beklediğimiz ivedilikle sonuçlanmadı. Biz sürekli izliyoruz. Ölümler sürekli devam ediyor. Bu bizi son derece rahatsız ediyor. Biz davaya, adalete güvenmek istiyoruz. Şu anda bizim güvenimiz henüz oluşmadı. Sadece oyalandığımızı düşünüyoruz. Halen bizleri tatmin edecek bir kararlar çıkmadı. Çıkmıyor ve insanlar halen hızla ölmeye devam ediyorlar. Buna karşı adalet son derece ağır bir şekilde ilerliyor” dedi.

     

    “EN BÜYÜK TEMENNİMİZ KAZALARA CAYDIRICI CEZALAR VERİLMESİDİR”
    Ceza davasında sanığa 15 yıl hapis verilmesini beklerken 5.5 yıl hapis verildiğini hatırlatan baba Saffet Topuz, “Biz bunu önce bir şaka gibi algıladık çünkü 5.5 yılın iki zeki insanın ya da bu ülkeye yararlı olacak iki insanın ölümünün karşılığı olmaması gerekiyordu. Ne yazık ki öyle bir karar çıktı. Biz temyize gittik. Temyizin sonucu ne olacak bilmiyoruz ama halen daha bizi tatmin edecek bir karar çıkmadığı gibi sonucunda çok tatmin edecek bir karar da beklemiyoruz aslında. Bizim tek beklentimiz, Meclis’ten çıkacak kanunların biraz daha bu tür davalarda caydırıcı olması. Ölümlerin azaltılması en büyük temennimiz çünkü bu ülkede trafik kazalarında çok büyük sayıda insanımızı kaybediyoruz. Bunların karşılığında verilen cezalar ise yok gibi ya da çok komik miktarlarda” diye konuştu.

     

    “ÖLÜME SEBEP OLAN SÜRÜCÜNÜN DE EHLİYETİNE EL KONULSUN”
    Ayrıca alkollü araç kullanan insanların yakalandığında ehliyetine el konulmasına rağmen trafik kazasında bir kişinin ölümüne sebep olan sürücünün ehliyetine el konulmamasının ayrı bir çelişki olduğunu kaydeden Topuz, özellikle milletvekillerinden kanun çıkarırken bunu dikkate almasını istediğini de sözlerine ekledi.
    Kazada hayatını kaybeden Didem Zeynep Çakar’ın babası Sinan Çakar, “Bu yeni çıkacak trafik yasalarında ölümlü kazaların bir an evvel aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Sigorta şirketinin 30 bin lira vermesi çok gülünç. Kızımın bedelinin bu olmaması lazımdı. Hayat parayla ölçülmez fakat resmen bizimle dalga geçiyorlar. Başka bir şey değil. Verilen cezalar daha caydırıcı olmalı. İnsanların bilinçlendirilmesi gerekir. Ceza da iş değil. Bunlara kökten bir çözüm üretilmesi gerekir. Bizim daha önce yaptığımız imza kampanyaları Meclis’e sunuldu. Bunlar hiç dikkate alınmadı. Bize de bilgi verilmedi. Bu imzalar çöpe mi atıldı? Ya da göz önünde mi alınmıyor? Hiçbir bilgimiz yok. Tüm çabamız bu kazaların sıfıra indirilmesidir” dedi.