Etiket: Deva

  • Botoks Her Derde Deva

    Diş Hekimi A.Doğan Bircan, kırışıklıkları düzeltmeden terlemeye hatta migrene kadar çok geniş bir kullanım alanı olan botoks uygulamalarının son dönemlerde adeta her derde deva olduğunu söyledi.

    Botoks, tıpta ve diş hekimliğinde kaslara giden sinirsel iletimi belirli bir süre bloke eden, tedavi ya da estetik düzenlemeler için kullanılan bakteri kaynaklı bir toksin olduğunu anlatan Diş Hekimi A.Doğan Bircan, “Halk arasındaki yaygın inanışın aksine yılan veya böcek zehri yakıştırması doğru değildir. Bu uygulamayı yapma hakkı sadece tıp doktorları ve diş hekimlerinindir. Tıp doktorları tüm vücut üzerinde çalışırken diş hekimlerinin çalışma alanı uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır. Diş hekimlerinin çalışma alanı ağız, çene ve bunlarla bağlantılı olan çevre bölgelerdir. Çiğneme kasları, dudak kasları, boyun gibi bölgeler bu alana dahildir. Dolayısıyla diş hekiminin sorumluluğunda olan tüm bölgelerde botoks uygulaması da yasaldır. Bunun dışında her gün yaptıkları çoğu dental uygulamada enjeksiyon yapıyor olmalarından dolayı iğne tekniklerinin gelişmiş olması, ağız ve çevre dokularının anatomilerine hakim olmaları diş hekimlerini özellikle yüz bölgesindeki botoks uygulamaları için ideal kılmaktadır. Kanunen hiçbir engel olmasa da uygulamayı özellikle bu konunun eğitimini almış yetkin bir diş hekiminin yapması tercih edilmelidir” diye konuştu.

    Kırışıklıkları düzeltmeden terlemeye hatta migrene kadar çok geniş bir kullanım alanı olan botoks uygulamalarının son dönemlerde adeta her derde deva olduğunu kaydeden Diş Hekimi A.Doğan Bircan, “Botoks uygulamasıyla sinir hücrelerinin kasa uyarı göndermesi bloke edilir. Botoks tedavisinden sonra sinir hücrelerinin ucundaki kas dokular 3-6 ay sonra rejenere olur, blokaj ortadan kalkar ve iletim devam eder. Yani botoks kalıcı bir tedavi şekli olarak görülmemelidir.

    Botoks uygulamalarını uygulama alanına göre; medikal botoks, kozmetik botoks ve dental botoks olarak sınıflandırmak mümkündür. Dental botoks; özellikle çiğneme kaslarının aşırı kasılmasına bağlı çene-yüz ağrıları, çene eklemi bozuklukları; bruksizm(diş sıkma, diş gıcırdatma), mimik kaslarının kozmetik olarak düzeltilmesi, gummy smile(gülümserken dişetlerinin fazla görünmesi) görünümlerinin düzeltilmesi, yüz asimetrilerinin ve kırışıklıklarının düzeltilmesinde uygulanmaktadır.

    Dental botoks uygulamaları ağrılı yöntemler değildir. Genelde insülin enjektörleri ile uygulama yapılmaktadır. Etkisi 3-4. günlerde görülmeye başlar 14. günde maksimuma ulaşır” dedi.

  • ODTÜ Robot Günlerinde Deva Okullarından Büyük Başarı

    Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Robot Topluluğu tarafından düzenlenen “13. Uluslararası ODTÜ Robot Günleri” etkinliğinde, 250 proje arasında finale kalan Özel Deva Okulları, Eldiven güdümlü engelli robotu ile 4. oldu.

    Yaklaşık bin robotun görücüye çıktığı ve sekiz binin üzerinde ziyaretçinin katıldığı, ’sumo, çizgi izleyen, çöp toplayan, çoklu mini sumo, arama-kurtarma, labirent ve serbest’ olmak üzere 7 ayrı kategoride düzenlenen yarışmada Özel Deva Okulları öğrencilerinin yapmış olduğu, ’GYRO Eldiven Güdümlü Engelli Robotu’ en fazla ilgi gören çalışmalar arasında yer aldı. Etkinlikte ’serbest’ kategorisinde yarışarak, açtıkları stantlarda robotlarını sergileyen ve üniversiteli rakipleri ile finalde mücadele eden Özel Deva Okullarının 6 tekerlekli robotu 4. oldu. İvme sensörlü eldiven ile kontrol edilebilen bu robot, engelli bireylerin bir başkasının yardımına ihtiyaç duymadan hareket edebilmesine yardımcı oluyor.

    ENGELSİZ HAREKET

    Engelli bireylerin engellerini kendi başlarına yenmesini amaçlayarak, yola çıktıklarını belirten GYRO’nun genç mucitleri, engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak istediklerini ve bu yüzden böyle bir robot icat ettiklerini belirtti. Robotu tasarlayan öğrencilerden Esra Hilaloğlu, “Özellikle omurilik felci olan bireyler düşünülerek tasarlaranan GYRO sayesinde tekerlekli sandalye başka bir bireye bağlı kalınmadan kullanılabiliyor. Robotumuzun üzerine tekerlekli sandalye yerleştiriyoruz. Robota entegre edilen elektronik eldiven ivme sensörünün yardımıyla el hareketlerini algıyarak robotun hareketini kolaylıkla sağlayabiliyor. Engelli kişilerin arabası eğer kendisinden uzaktaysa, eldiveni sağa sola gibi basit hareketlerle aracı kendisine çağırabiliyor. 6 tekerlekli olarak tasarlanan GYRO engebeli alanlarda da hareket kabiliyeti sağlıyor. Programlanmasından tasarımına kadar kendi emeğimiz olan GYRO’yu geliştirerek daha kullanışlı hale getirmek için çalışmalara devam edeceğiz. Hem engelli bireylere yardımcı olduğumuz hem de böyle başarılı bir projeyi hayata geçirdiğimiz için son derece mutluyuz” şeklinde açıklama yaptı.

  • Her Derde Deva: Keçiboynuzu

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Eti, keçiboynuzunun şifa deposu olduğunu söyledi. Eti, keçiboynuzunun zengin besin içeriği yanında yüksek düzeyde antioksidan madde içerdiğini, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi açısından büyük öneme sahip olduğunu anlattı.

    Prof. Dr. Sinan Eti, keçiboynuzu yetiştiren ülkelerin toplam yıllık üretimlerinin 180 bin ton, Türkiye’nin üretiminin yıllık 15 bin ton olduğunu belirtti. Eti, besin değeri yüksek olan keçiboynuzunun çerez şeklinde tüketilebildiği gibi pekmez yapımında da yaygın kullanıldığını hatırlattı. Keçiboynuzunun aynı zamanda hayvan yemi olarak kullanıldığıını anlayan abildiğini söyledi. Prof. Dr. Eti, “Öğütülmüş keçiboynuzu meyvesinden elde edilen un kakao yerine içilebildiği gibi pasta ve keklerde yine kakao yerine kullanılabilir. Zengin besin içeriği yanında yüksek düzeyde antioksidan maddeler içeren keçiboynuzu, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi açısından büyük öneme sahiptir” şeklinde konuştu.

    Keçiboynuzunun astım, alerjik bronşit ve nefes darlığına karşı etkili olduğu ve eczacılıkta öksürük şurubu yapımında kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Eti, ayrıca sindirimi düzenleyici ve bağırsakları rahatlatıcı özelliğinden ötürü bebek mamalarına da katıldığını ifade etti. Keçiboynuzu bitkisinin yüksek düzeyde kalsiyum içerdiği için çocukların kemik gelişiminde olumlu etkileri olduğunun bilindiğini hatırlatan Prof. Dr. Eti, “Yaşlılarda kemik erimesine karşı önemli katkıları var. Bunun yanında, akciğer kanserini önlemede ve iktidarsızlığa karşı da etkili olduğu ifade ediliyor” dedi.

    Sağlık alanında etkileri kanıtlanan keçiboynuzu, gıda sanayisinde oldukça yaygın kullanılıyor. Keçiboynuzu tohumlarının endüstride meyvelerinden daha çok değer gördüğünü bildiren Prof. Dr. Sinan Eti, şunları kaydetti:

    “Tohumlarından Tragasol adı verilen güçlü bir zamk elde ediliyor. Bu zamkın türevleri kıvam artırıcı, jelleştirici ve su bağlayıcı olarak birçok işlenmiş gıda maddesinde kullanılıyor. Endüstride ‘Keçiboynuzu gamı’, ‘Keçiboynuzu zamkı’ veya ‘Keçiboynuzu sakızı’ olarak da ifade edilen bu madde (E410); dondurma, yoğurt, puding, krema ve peynir gibi süt ürünleri yanında çikolata, şekerleme, jöle, bisküvi, ketçap, mayonez, salça ve sos, meyve konsantreleri ile işlenmiş et ürünleri, hazır yemekler ve konservelerde yaygın olarak kullanılıyor.”

    Keçiboynuzu sakızının gıda endüstrisi dışında yaygın kullanım alanlarının bulunduğunu belirten Prof. Dr. Eti,“Krem, losyon ve diş macunu yapımında yoğunlaştırıcı olarak, ayrıca boya, matbaa mürekkebi üretiminde, kağıt üretiminde, pamuklu tekstil ürünlerinde kumaşlara eşit geçirgenlik ve düzgün yüzey elde etmek için ve petrol sondajlarında delme işlemini kolaylaştırmak amacıyla da keçiboynuzu kullanılıyor” diye konuştu.

  • Ardahan Meyveleri Dertlere Deva

    Ardahan Üniversitesi (ARÜ) Mühendislik Fakültesi Ardahan’da dar bir bölgede yetişen meyve çeşitleri üzerinde çalışmalar ve projeler gerçekleştiriyor. ARÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zehra Tuğba Abacı oldukça dar bir alanda yetişen meyvelerin nereden nasıl getirildiği, kaç türden oluştuğunu ve koruma yollarının neler olduğuna dair önemli çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, “Ardahan’da iklimsel sebeplerin etkisiyle iki bölgede meyve yetiştiriciliği yapılıyor. Meyveler Posof İlçesi ve Çıldır İlçesi Kurtkale Havzasında yetişiyor. Bu alanlarda mikro klima iklim özelliği görülüyor. Halk ile yaptığımız görüşmelerde dikilen bu meyve ağaçlarının özellikle Rusya hâkimiyeti döneminden itibaren var olduğunu öğrendik. Oldukça yaşlı olan bu ağaçların genetik itibariyle Türkiye’ye ait olup olmadığını veya Rusya-Gürcistan gibi ülkelerden getirilip getirilmediğini araştırmak için bir BAP projesi hazırladık. Adnan Menderes Üniversitesi’nden geçen bu proje ile bölgede yetişen ağaçların genetiklerini araştırırken ‘Ağaçları nasıl koruyup ıslah edebiliriz?’ konusunda öneriler hazırladık. Adanan Menderes Üniversitesi akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Emre Sevindik’in yürütücülüğünü yaptığı projede ben araştırmacı olarak görev alıyorum.” şeklinde bilgi verdi.

    “Ardahan’da 26 Çeşit Elma, 10 Çeşit Armut Yetişiyor.”

    Yaptıkları proje kapsamında yetişen elma ve armutlarda genetik karakterizasyon yapacaklarını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Abacı, “Bu zamana kadar 26 çeşit elma, 10 çeşit armut tespit ettik. Bunlar arasındaki genetik ilişki nedir? Bu türlerin genetik olarak akrabalık ilişkileri nelerdir? Bunları ortaya çıkartmayı amaçlıyoruz.” diyerek, projeyle ilgili bulgu ve amaçlarla ilgili örnekler verdi.

    “İçi Kırmızı Elma Şeker Hastalığına İyi Geliyor.”

    Yeni geçen projelerinden birinin bölgede yetişen meyvelerin ortaya çıkarılmasına ilişkin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Zehra Tuğba Abacı, “Burada meyvelerin bioaktif özellikleri dediğimiz toplam fenolik içerikleri, antioksidan içerikleri ve renk değerlerine baktık. Elma türlerinden bölgede içi kırmızı elma oldukça meşhurdur. Şu anda Türkiye gündeminde de sürekli görüyoruz. Yörede bu elmanın şeker hastalığına iyi geldiği söyleniyor. Yaptığımız çalışmada içi kırmızı elmanın yüksek oranda antosiyanin içerdiğini gördük. Antosiyaninler insülin hormonuyla bağlantılıdır ve şeker hastalığına etkili maddelerdir.” sözleriyle, söz konusu çalışmalarda ulusal ve uluslararası önem arz eden tespitler yer aldığını özetledi.

    “Mahara Elması Öksürüğe Birebir.”

    Bölgede yetişen bir başka tür hakkında ilginç tespitlerde bulunduklarını açıklayan Yrd. Doç. Dr. Zehra Tuğba Abacı, “Bir de mahara elması isminde bir elma çeşidi var. Bu elma çeşidinin öksürüğe iyi geldiği söyleniyor. Yapıtımız araştırmalarda ‘Neden halk tarafından bu şekilde bilindiğini’ araştırdık. Zaten projenin başlangıç amacı buydu. Mahara elmasında diğer 26 çeşit elmaya göre askorbik asit, yani C vitamininin yüksek olduğunu gördük. Askorbik asit öksürük, soğuk algınlığı gibi durumlarda etkili olan bir bileşendir.” diyerek, bölgede yetişen meylerin içerik olarak oldukça zengin olduğunu bildirdi. Ayrıca çalışmalarda erik meyvesini de incelediklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Abacı, bölgede cancur eriği olarak bilinen eriğin yüksek oranda aromaya ve C vitaminine sahip olduğunu kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Abacı bölgede 6 tür kuşburnu olduğunu, bu meyvede antioksidan ve askorbik asitlerinin yüksek olduğunu, bunun temel sebebinin ise yükseklik, iklim ve toprak yapısından kaynakladığını dile getirdi.

    Yrd. Doç. Dr. Zehra Tuğba Abacı bölgedeki meyve ağaçlarının ve meyve türlerinin koruma altına alınması gerektiğinin altını çizdi.

  • Botoks Her Derdimize Deva Oluyor

    Diş Hekimi A. Doğan Bircan, diş tedavisinde de botoks uygulandığını ifade ederek, “Botoks, tıpta ve diş hekimliğinde kaslara giden sinirsel iletimi belirli bir süre bloke eden, tedavi ya da estetik düzenlemeler için kullanılan bakteri kaynaklı bir toksindir. Halk arasındaki yaygın inanışın aksine yılan veya böcek zehri yakıştırması doğru değildir” dedi.

    “Bu uygulamayı yapma hakkı sadece tıp doktorları ve diş hekimlerinindir” diyen Diş Hekimi A. Doğan Bircan, “Tıp doktorları tüm vücut üzerinde çalışırken diş hekimlerinin çalışma alanı uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır. Diş hekimlerinin çalışma alanı ağız, çene ve bunlarla bağlantılı olan çevre bölgelerdir. Çiğneme kasları, dudak kasları, boyun gibi bölgeler bu alana dahildir. Dolayısıyla diş hekiminin sorumluluğunda olan tüm bölgelerde botoks uygulaması da yasaldır. Bunun dışında her gün yaptıkları çoğu dental uygulamada enjeksiyon yapıyor olmalarından dolayı iğne tekniklerinin gelişmiş olması, ağız ve çevre dokularının anatomilerine hakim olmaları diş hekimlerini özellikle yüz bölgesindeki botoks uygulamaları için ideal kılmaktadır. Kanunen hiçbir engel olmasa da uygulamayı özellikle bu konunun eğitimini almış yetkin bir diş hekiminin yapması tercih edilmelidir” diye konuştu.

    Kırışıklıkları düzeltmeden terlemeye hatta migrene kadar çok geniş bir kullanım alanı olan botoks uygulamarının son dönemlerde adeta her derde deva olduğunu kaydeden Diş Hekimi A. Doğan Bircan, şöyle konuştu:

    “Botoks uygulamasıyla sinir hücrelerinin kasa uyarı göndermesi bloke edilir. Botoks tedavisinden sonra sinir hücrelerinin ucundaki kas dokular 3-6 ay sonra rejenere olur, blokaj ortadan kalkar ve iletim devam eder. Yani botoks kalıcı bir tedavi şekli olarak görülmemelidir. Botoks uygulamalarını uygulama alanına göre; medikal botoks, kozmetik botoks ve dental botoks olarak sınıflandırmak mümkündür. Dental botoks; özellikle çiğneme kaslarının aşırı kasılmasına bağlı çene-yüz ağrıları, çene eklemi bozuklukları; bruksizm(diş sıkma, diş gıcırdatma), mimik kaslarının kozmetik olarak düzeltilmesi, gummy smile(gülümserken dişetlerinin fazla görünmesi) görünümlerinin düzeltilmesi, yüz asimetrilerinin ve kırışıklıklarının düzeltilmesinde uygulanmaktadır. Dental botoks uygulamaları ağrılı yöntemler değildir. Genelde insülin enjektörleri ile uygulama yapılmaktadır. Etkisi 3-4. günlerde görülmeye başlar 14. günde maksimuma ulaşır.”