Etiket: DES

  • DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

    DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

    Altı aylık enflasyon verilerinin TÜİK tarafından açıklanmasıyla memur maaşlarına gelecek zamları değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Mali Sekreteri Bekir Önsel, “Açıklanan ile yaşanan enflasyon arasında uçurum bulunmaktadır. İğneden ipliğe gelen zamlarla vatandaşın yaşadığı enflasyon, TÜİK’in açıkladığı enflasyonla uyuşmamaktadır. Böyle giderse vatandaş TÜİK’ten meteorolojinin açıklamaları gibi ölçülen ve hissedilen enflasyon oranlarını açıklamasını isteyecektir” dedi.

    Demokratik ülkelerde enflasyon oranlarını belirleyen kurumlar hükümetlere bağlı çalışmadıklarını belirten Önsel, “Bu kurumlar bağımsızdır ve bu kurum bünyelerinde ticaret odaları, sendikalar, meslek kuruluşları ve diğer sivil toplum örgütleri bulunur. Dolayısıyla bu kurumların belirlediği enflasyon oranları gerçekçi ve güvenilirdir. Ülkemizde ise, bütün çalışanların ve emeklilerin maaş zamlarını belirleyen “enflasyon oranları” hükümete bağlı TUİK tarafından belirlenmekte vatandaşın ana gelir kalemi içerisinde yer almayan birçok ürünün enflasyon sepetine eklenmesi sebebiyle enflasyon, vatandaşı ilgilendiren enflasyondan çok düşük çıkmaktadır. Vatandaşın yaşadığı yüzde 40-50 aralığın da olan enflasyon, bu kurumca enflasyon sepetinde vatandaşı ilgilendirmeyen birçok ürün kaleminin bulunması sebebiyle yüzde 12 civarında çıkarılmaktadır. Bu aşamada yüzdelik zam oranlarının belirlenmesi önemini kaybetmiş, enflasyon oranlarının belirlenmesi daha önemli hale gelmiştir. Enflasyon oranlarının belirlenmesi konusunda daha katılımcı ve daha şeffaf olunması için gerekli yasal düzenleme yapılmasını bekliyoruz. Her vatandaş kamuya olan vergi ödeme vazifesini mali gücüne göre ödemekle yükümlü tutulmalıdır. Vergi yükümlülüğünü adaletli ve dengeli bir şekilde tüm vatandaşlara dağıtmak ise hükümetin görevidir. Vergi aflarının ve muafiyetlerinin sıkça yaşandığı ülkemizde görmekteyiz ki kimi büyük, çok büyük vergi mükellefleri sıradan bir memur kadar bile vergi ödememektedir. Memur daha maaşını almadan vergisi kesiliyor. Türkiye’de toplanan gelir vergisinin hemen hemen yarısını ücretliler ödüyor. Bu nedenlerle; özellikle yılın ortasından sonra memur maaşlarından alınan gelir vergisi matrahındaki artışa bağlı olarak yükselen gelir vergisi oranları ve maaşlardan yapılan kesintinin artması ile birlikte memur maaşları ciddi bir şekilde düşüş yaşamaktadır. Memur maaşlarındaki gelir vergisi oranı yılın ilk aylarında yüzde 15 iken yılın ortasından sonra yüzde 35’lere doğru fırlamaktadır. Memurun temmuz ayında aldığı maaş, 2020 yılı Ocak ayındaki maaşından düşüktür. Bu nedenle memur ücretlerinde vergi diliminin kaldırılarak ‘yüzde 15 sabit oranlı’ gelir vergisi kesilmesini istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • DES Genel Sekreteri Karataş, ‘’Müreffeh Türkiye için kadın; kadınlarımız için eğitim’’

    DES Genel Sekreteri Karataş, ‘’Müreffeh Türkiye için kadın; kadınlarımız için eğitim’’

    Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Sekreteri Yusuf Kenan Karataş, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

    DES Genel Sekreteri Yusuf Kenan Karataş, mesajında şu ifadelere yer verdi:

    “Kadınların toplumun tüm alanlarda hak ettikleri konuma yükselmeleri, geleceğe eşit ve güven içinde bakabilmelerinin mutlu ve müreffeh toplum olmanın ön koşuludur. Bunu sağlamanın yegane yolunun ise aileden başlayan, okulda da pekiştirilen etkili, çağdaş, demokratik bir eğitim sisteminden geçmektedir. Kadınların ihmal edildiği, şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldığı bir Türkiye’nin barış ve huzuru yakalaması mümkün değildir.”

    “Kadınlarımızın bu mücadelesi topyekün bir eğitim hamlesiyle desteklenmeli, siyasetçiler tarafından da motive edilmelidir.’’ diyen Karataş daha sonra şunları kaydetti,

    ‘’Kadınlarımızın eğitimlerinin ki özellikle mesleki eğitimlerinin önündeki engellerin kaldırılması, ekonomik özgürlüğe kavuşmaları, kadın girişimcilerimizin teşvik edilmesi, güçlü, eşit, adil ve şeffaf bir Türkiye hedefinin öncelikleri arasındadır. Bu durum Türkiye’nin ilerleme ve gelişme sürecinde önemli pozitif farklılıklar oluşturacaktır’’

    Halen dünyanın birçok ülkesinde kadına yönelik istismar, şiddet, ayrımcılık ve sömürünün devam ettiğini, dünyada yaşanan küresel yoksulluktan en çok kadınların etkilendiğini kaydeden Karataş şöyle devam etti: “Dünyadaki açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan 2 milyara yakın insanın yüzde 70’ini kadınların oluşturması bunun çarpıcı bir örneğidir. En gelişmiş ülkelerde dahi halen kimileri namus, kimileri töre, kimileri dinsel sömürü uğruna, kimileri siyasi ikballeri uğruna, kimileri cinsel özgürlük uğruna, kimileri teröre malzeme yapmak uğruna, sağcı, solcu, milliyetçi, cumhuriyetçi, muhafazakâr, liberal düşünsel yapıda olsun, siyasetçi, ticaretçi, modacı, gazeteci hemen herkes kadını ve haklarını istismar etmektedir.”

    Sendika olarak kadına yönelik her türlü baskı, dayatma ve ayrımcılığa karşı olduklarını, kılığı, kıyafeti, işi, mesleği, yaşı ve inancı, ne olursa olsun bütün kadınları eşit ve özgür vatandaşlar olarak gördüklerini ifade eden Karataş, başta eğitim kuruluşları olmak üzere adli ve idari kurumlardaki erkek egemen, statükocu yönetim anlayışı değiştirilmelidir diyerek kadın haklarına saygılı, barış dolu, müreffeh bir Türkiye ve dünya temennisiyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.

  • DES Genel Başkan Yardımcısı Topal: “Karne öğrencinin geleceğini belirleyen  tek ölçüt değildir”

    DES Genel Başkan Yardımcısı Topal: “Karne öğrencinin geleceğini belirleyen tek ölçüt değildir”

    Yaklaşık 18 milyon öğrencinin karne alması ile başlayacak olan 15 günlük sömestr tatilini ve 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılının birinci dönemini değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Topal, “Başarısız bir karne getiren çocuğunuzu kırmayın çünkü o karne yalnızca çocuğun değil, anne baba olarak sizin de karnenizdir. İyi bir karneyi öğrenci, veli ve öğretmen hep birlikte yakalayabilir” dedi.

    Veliler karne konusunda çocuklarına nasıl davranacağını konusunda sorun yaşadığını anlatan Mustafa Topal, “Kötü karne alan çocuğuna sert ve aşağılayıcı davranan anne babalar çocuklarında ciddi kişilik bozukluklarına neden olmaktadır. Türkiye’de her karne döneminde dayak, evden kaçma, sahtecilik, intihar teşebbüsü gibi birçok olumsuz karne kaynaklı olayın yaşandığı, Türkiye’de karne Sendromunun aşılması için şu başlıkların tartışılması gerektiği belirtiliyor” diye konuştu.

    Karne her şeyin sonu değil

    Topal, Türkiye’de anne babalar karneye gereğinden fazla önem verdiğini karnenin, çocuğun geleceğinde belirleyici tek ölçüt olmadığını dile getirdi.

    Velilere karne konusunda çocuklarınıza baskı yapmayın uyarısında bulunan Topal, anne babaların hatalı davranışlarından dolayı zayıf karne getiren birçok çocuk bunalım ve depresyona girmekte, ’başarısızlığı’ kişiliği ile özdeşleştirmektedir. Bazı öğrencilerin okulu ve öğretmenlerini sevmemesinin altında yatan nedenler, karne konusundaki yanlış tutumlarla oldukça ilgilidir. Karnenin tek başına başarıyı göstermediği ve karnenin ölçütlerden sadece bir tanesi olduğunu söyledi.

    Kırık karne getiren çocuğa nasıl davranmalı?

    Baskının çocuğu başarısızlığa iteceği unutulmadan karneye çok fazla anlam yüklenmemesi gerektiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Topal, daha sonra şunları kaydetti;

    “Kırık notların altında yatan asıl sebebi araştırmak gerekir. Anne baba bu işe, kendi çocukluklarından da başlayıp daha geniş bir çerçeveden bakmalı. Çocuklarına yüklenmemeli, onlarla ilgilenerek, sorunlarına yönelerek, düşük notları olduğu için yanlış yollara sapmasını engelleyebilirler. Zayıf notla karşınıza gelen çocuğunuzun sizden daha fazla üzüldüğünü unutmayın. Çocuğunuzu her haliyle sevdiğinizi, problemleri birlikte aşacağınızı ve ona güven duyduğunuzu hissettirin. Her çocuk farklı becerilere sahip bir bireydir. Bir başkasıyla kıyaslamaya sakın kalkışmayın. Başarısızlığının nedenini birlikte konuşun. Yapılabilecekleri belirleyin. Eksik olduğu konuları belirleyin, bunları nasıl gidereceğine birlikte karar verin. Gelecek dönem için başarısız olduğu derslerle ilgili neler yapılabileceğini planlayın. Bir sonraki dönem başarısını artırabileceği konusunda ona güvenin ve onu yüreklendirin. Öğretmenleri ve okul rehberlik servisleri ile iletişime geçin, yardım ve işbirliği isteyin.”

  • DES Genel Başkanı Çelebi: “Bakan yapıyor, yöneticileri bozuyor”

    DES Genel Başkanı Çelebi: “Bakan yapıyor, yöneticileri bozuyor”

    Son günlerde sıkça kamuoyuna yansıyan Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili haberleri değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı İshak Çelebi, “Gün geçmiyor ki basında ülkemizin eğitimi, eğitimcileri ile ilgili bir olumsuz habere rastlanmasın, gündemi belirlemesin.” dedi.

    BAKAN YAPIYOR, YÖNETİCİLERİ BOZUYOR!

    Çelebi, “Sayın Selçuk, yıllardır yıpranan, başarısızlığı her kesim tarafından dillendirilen Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili olumsuzlukları gidermek için gecesini gündüzüne kattığı eğitimciler tarafından bilinmekte ve takdir toplamaktadır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nın her kademesinde bulunan liyakatsiz yöneticilerin yaptığı olumsuz icraatlar yapılan çalışmaları yıkmakta, eğitim ve eğitimcilerin itibarını zedelemektedir.” diye konuştu.

    Yıllardır yönetici atamalarında yapılan torpil, adam kayırma, sendika ayrımcılığı ve siyasi nüfuz etkisiyle yapılan yönetici görevlendirmelerinin sonuçlarının yeni yeni ortaya çıktığını belirten Çelebi, yapılan atamalarda liyakatin esas alınması gerektiğini aksi halde altından kalkamayacağımız sorunlarla karşılaşacağımızı söylediklerini anımsattı. Kamuoyuna yansıyan bu haberler buzdağının görünen kısmı olduğunu belirten Çelebi, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde yaşanan sorun ve sıkıntıların çözümü demokratik, çağdaş ve eşitlikçi bir eğitim sisteminde yatmakta olduğunu söyledi.

    BAKAN SELÇUK’A NİTELİK İÇİN MÜLAKATI KALDIRIN ÇAĞRISI!

    Çelebi açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sendika olarak öteden beri okul ve eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde demokratik bir usulü önermekteyiz. Sayın Bakan 2019 yılında yönetici atamalarında yapılan mülakatlarda yazılı sınavlarda alınan notlara yakın notların verilmesini sağlaması eksikte olsa demokratik bir uygulama olmuş ve sınava giren herkes tarafından takdir toplamıştır. Ancak bu günü kurtaran bir uygulama olup kalıcı çözümler için yönetici atamalarında mülakat sınavları kaldırılmalı, atamalarda şeffaflık sağlanmalıdır. Aksi halde demokrasiyi sindirememiş bazı milli eğitim müdürü ve şube müdürlüğü yöneticileri bu durumu suistimal etmeye ve başarılı olabilecek birçok okul müdürünün mağdur olmasına neden olmaya devam edecektir.”

  • DES Genel Başkan Yardımcısı Topal; “Kınama yerine daha somut adımlar bekliyoruz”

    DES Genel Başkan Yardımcısı Topal; “Kınama yerine daha somut adımlar bekliyoruz”

    Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Topal, Diyarbakır’da bir öğretmenin iki veli tarafından okul bahçesinde darp edilmesi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Kınama yerine daha somut adımlar bekliyoruz” dedi.

    Son yıllarda öğretmenlere yönelik şiddet vakalarının artık sıradanlaşmış üçüncü sayfa haberleri arasına girmiş durumda olduğunu dile getiren Topal, “Neredeyse gün geçmiyor ki, öğrenci ya da veli tarafından sözlü ya da fiziki şiddet maruz kalan bir öğretmen haberiyle karşılaşmayalım. Öğretmenlerimizin motivasyonuna, itibarına, sağlığına ve hatta canına kast eden şiddet vakaları, artık eğitim hayatımızın en hayati problemlerinden birisi haline gelmiştir” diye konuştu.

    Topal, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Eğitim çalışanlarımıza yapılan şiddeti nefretle kınıyor, reddediyor, telin ediyoruz. Öğretmene uygulanan şiddet olayları vuku bulduğunda, sorumluluk makamlarını işgal edenlerin de kınama mesajlarını tabii ki olumlu buluyoruz. Ancak, yetki sahibi olanların, sadece kınamakla yetinmesini bir zafiyet olarak gördüğümüzü ve kendilerinden daha somut adımlar atmalarını da beklediğimizin bilinmesini istiyoruz.” diye konuştu. Topal, öğretmene ve tüm kamu çalışanlarına yönelik şiddet hadiseleri üzerine ciddi idari ve hukuki tedbirler ivedilikle alınması gerektiğini kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarında mobbing maruz bırakılan ve bir çok şiddet vakaları konusunda önleyici ve caydırıcı tedbirleri hayata geçirecek mevzuat düzenlemeleri zaman kaybedilmeksizin hayata geçirilmelidir. Psikolojik danışmanlık hizmetlerinin etkin hale getirilmesi, disiplin yönetmeliklerinin yetersizliklerinin giderilmesi, okullarda güvenlik önlemlerinin alınması vs. gibi düzenlemelerin yanı sıra hepsinden öncelikli olarak öğretmenlerin itibarının artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması kaçınılmazdır. Öğretmene verilen değer hususunda öğrenci ve ailelerin bilinçlendirilmesi, öğretmene şiddet vakalarının önünün alınması anlamında gözden kaçırılmaması gereken hususların başında gelmelidir. Tekraren Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Hükümete Çağrıda Bulunuyoruz: Artık sabırlar tükendi! Özelde öğretmene, genelde kamu çalışanlarına yönelik şiddet vakalarını önleyebilmek için bahsi geçen mevzuat düzenlemeleri için hemen, hiç vakit geçirmeden, derhal harekete geçilmelidir. Buradan ilan ediyoruz; şiddet konusunda gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmaz ise, bundan sonra yaşanabilecek şiddet vakalarının sorumlularından birisi olarak bu tedbirleri almayan makamları göreceğiz! Ayrıca medya kuruluşlarının öğretmenlerimizin itibarını rencide edici haberlerden kaçınmaları, öğretmene saygı ve değeri öne çıkaran yayınlara öncelik vermelerinin de öğretmene şiddet olaylarının önlenmesi anlamında katkısı olacağını da hatırlatmak istiyoruz. Şiddete maruz kalmış meslektaşımıza geçmiş olsun diyor, öğretmene şiddeti lanetlediğimizi kararlılıkla ifade ediyor ve bir daha benzeri hadiselerle kamuoyuna gündemine gelmemeyi diliyoruz.”