Etiket: Derviş

  • Yönetmen Derviş Zaim: “Seyirciyi kaçırttık”

    Yönetmen Derviş Zaim, “Son 15 senedir filmlerde seyirciyi gözetmek gibi bir kaygı göz önüne alınmadı. Böyle olunca seyirci gitti. Kolay kolay geri gelmez. Seyircinin başını, ortasını, sonunu izleyebileceği filmler yapmamız gerekiyor” dedi.

    Nilüfer Belediyesi, yönetmen ve senarist Derviş Zaim’i Konak Kültürevi’nde ağırladı. Sinema tutkunlarını bir araya getiren program, Derviş Zaim’in yazıp yönettiği, başrollerini Gizem Erdem, Ebru Helvacıoğlu, Dilşat Bozyiğit ve Gizem Akman’ın üstlendiği Rüya isimli filminin gösterimi ile başladı. 2016 yılında vizyona giren Rüya filminde Yedi Uyuyanlar Menkıbesi’nden ilham aldığını kaydeden Zaim, son 15 yıldır alternatif ya da bağımsız olarak adlandırılan sinemanın seyirciyle problemli ilişkiler kurduğunun belirtti. Zaim, “Seyir alışkanlıkları değişti. Türk sinemasının özellikle alternatif ya da bağımsız, adına ne derseniz deyin, bunlar problemli isimlerdir, seyirciyle kurdukları ilişkiyi sorgulamamız lazım. son 15 senedir ortaya çıkan filmler seyirciyi gözetmek gibi bir kaygıyı çok göz önüne almadılar ve böyle olunca seyirci gitti. Giden bir seyirciyi geri getirmek kolay değildir” diye konuştu.

    Zaim, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yönetmenler yine söyleyeceklerini söyleyebilirlerdi. Ama seyirciyi bu kadar ürkütmeden, kaçırmadan bunun yollarını bulmak zorundaydık. Bu da bir yönetmenle olacak bir şey değildi. Bir iki yönetmen buna dikkat etmiş olabilir ama genel olarak yönetmenlerimiz seyirciyle daha problematik ilişki kurdular ve bu da seyirciyi ürküttü gitti. Bu seyirci kolay kolay gelmez. Kendi adıma konuşmak gerekirse, seyirciyi her zaman önemsemek gerekiyor. Çünkü ben ve ailemin izleyeceği bir film çekmiyoruz. Seyircinin de başını, ortasını, sonunu izleyebileceği filmler yapmamız gerekiyor”.

  • Derviş Baba’dan ihtiyaç sahiplerine yılbaşı hediyesi

    Tamamını gönüllülerin oluşturduğu Derviş Baba İyilik Hareketi, yılbaşında da yardıma muhtaç aileleri unutmadı.

    Gönüllülerden oluşan Derviş Baba İyilik Hareketi, yardıma muhtaç ailelere yılbaşı öncesinde yardım ediyor. Derviş Baba Eskişehir gönüllüleri tarafından açılan yılbaşı hediye pazarında elde edilen tüm gelir, kentteki ihtiyaç sahibi ailelere gıda yardımı için kullanılacak. Adım Sanat’ta açılan stantlarda fiyatları 5 TL ile 25 TL arasında değişen giysi, takı, oyuncak, süs eşyası, bakım ürünleri ve yılbaşı hediyeleri satılıyor.

    Derviş Baba İyilik Hareketi Eskişehir gönüllüsü ve Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Zekiye Doğan, pazardan elde edilen gelirin tamamının yılbaşı öncesinde yardım ettikleri ailelere ulaştırılacağını belirtti. Doğan, “Geliri tamamen yardım etmekte olduğumuz ailelere gıda ve temizlik malzemesi olarak harcanmak üzere bir yılbaşı hediyelik pazarı kurduk. Gönüllülerimizin katkılarıyla hiçbir şekilde bir gelir kaygısı gözetmeksizin yılbaşından dolayı hediyelik eşyaların satıldığı bir etkinlik bu. Ailelerimizin tamamı Eskişehir’de. Birkaç ailemiz var zaten. Alpu’daki aileler mevsimlik işçi olarak yaz boyunca çalışıp daha sonra çeşitli nedenlerle memleketlerine geri dönemeyen, kış olduğu için de çalışamayan bu yüzden burada kalan ailemiz var. Onlara da gıda yardımında bulunuyoruz” dedi.

    “Hediye almayı teşvikten ziyade hediyelerin karşılığının nereye gittiği önemli”

    Yardım ettikleri aileler arasında farklı ülkelerden aileler olduğunu dile getiren Doğan, “Derviş Baba’nın en önemli özelliği yardım ettiği ailelerde hiçbir şekilde dil, din, ırk, mezhep farkı gözetmemesi. Yaklaşık 100 kadar ailemiz var yardım etmeye gayret ettiğimiz. Bu ailelerin içerisinde de yaklaşık 30 kadar da sığınmacı ailemiz var. Bunların arasında da Kongolular, Afganlar, Iraklı, Suriyeli aileler var. Ülkeler değişiyor. Yılbaşında aslına bakarsanız kişisel fikrim, birbirimize çok ihtiyacımız olmayan hediyeler alıp veriyoruz. Bu konuda gerçekten bir kere daha düşünmemiz lazım. ‘Aldığımız hediyeler ne oluyor? Bize aynısından beşinci şalı almamız gerçekten gerekiyor mu? Aynı kemerden dördüncüsünü almaya cidden ihtiyaç var mı?’ gibi soruları sormamız gerekiyor. Bizim burada yaptığımız şey hediye almayı teşvikten ziyade bu aldığımız hediyenin karşılığında gelen gelirin nereye gideceğini düşünmek lazım” ifadelerini kullandı.

    Açılan pazarda hiç kimsenin maddi beklentisinin olmadığını vurgulayan Derviş Baba gönüllüsü Halil Şen ise şunları söyledi:

    “Burada hiç kimsenin maddi bir beklentisi yok. Aksine kendi cebimizden ne kadar verebiliriz diye düşünüyor insanlar. Bu tarz yerleri açtığımızda ilk alışverişleri biz kendimiz yapıyoruz. Ailelerimiz arasında Türk, Kongolu, Afrikalı, Suriyeli arkadaşlarımız var. Yaşları küçük çocuklar var. Durumu çok kötü olanlar var. Bunlara biz her ay elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Elimizden gelmediği ya da maddi yetersizlik olduğunda da bu şekilde tamamen vatandaşların yardım etmesi için böyle stantlar kuruyoruz. Bu sefer de yılbaşı adı altında bir şey yaptık. Herkes birbirine yılbaşı hediyesi versin diye düşündük. Şu an sattığımız herhangi bir şey bir aileye geri dönüyor. Bizi ne kadar çok kişi bulursa biz de o kadar çok aileyi buluyoruz.”

  • Derviş Zaim’in rüyası, Kıbrıs’ta vizyona giriyor

    Girne Amerikan Üniversitesi, İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi Derviş Zaim’in, senaryosunu yazıp, yönettiği son filmi “Rüya”, festivaller sürecinin tamamlanmasının ardından, KKTC sinemalarında da gösterime giriyor. Filmin; ‘Kıbrıs Galası’ da önceki günlerde, geniş bir davetli katılımı ile gerçekleşmişti.

    Kıbrıs asıllı olan Derviş Zaim, “Rüya”da; ‘mimari sanatını’, genç bir kadın gözünden anlatıyor. Başlıca rollerde; Gizem Erdem, Ebru Helvacıoğlu, Dilşat Bozyiğit, Gizem Akman, Mehmet Ali Nuroğlu, Enis Arıkan, Murat Karasu, İbrahim Selim, Osman Alkaş, Ayşe Lebriz, Murat Kılıç, Atılay Uluışık, Nadi Güler, Zafer Altun gibi başarılı oyuncuların yer aldığı film, aynı zamanda; ‘Kıbrıslı’ yönetmenin 9’uncu uzun metrajlı filmi olma özelliğini de taşıyor.

    “Rüya”; ünlü yönetmen Zaim’in; kendi deyimleri ile, “doğa üzerine yaptığım filmler ile, geleneksel sanatlardan yararlanarak yaptığım filmlerin kesişme noktasında yer alan; ve bu kez, mimari ile ilgili olan bir kadın filmi.”

  • (Özel Haber) Macaristan’da Kanuni Türbesi ve Camisi’nin ardından Derviş Tekkesi bulundu

    Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği Zigetvar’daki türbenin hemen yanında geçtiğimiz ay bulunan Sokullu Mehmet Paşa’nın yaptırdığı caminin kalıntılarının ardından şimdi de Derviş Tekkesi bulundu.

    Macaristan’ın Zigetvar kentinde Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbeyi bulma amacıyla başlatılan kazı çalışmalarında, 1692 yılında Habsburg askerleri tarafından yıkılan Osmanlı dönemine ait caminin ve caminin yanında kurulan tekkenin kalıntıları ortaya çıkarıldı. 2015 yılından bu yana Türkiye adına kazı çalışmaların başında bulunan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi Bilim Dalı Prof. Dr. Ali Uzay Peker ve ekibi, Macar tarafından ise Pecs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Norbert Pap, Zigetvar’daki kazı çalışma alanında açıklama yaptı. Macaristan’ın eski Ankara Büyükelçisi Türkolog Prof. Dr. Janos Hovari’nin Macaristan genelinden Zigetvar’a davet ettiği yaklaşık 30 gazeteci şimdiye dek sürdürülen kazı çalışmaları hakkında bilgilendirildi. Macar bilim adamı Pap, 2015 yılının son baharında başlattıkları kazı çalışmalarının neticesinde Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbenin yerini tespit ettiklerini, ancak bunu güçlendirebilmek için türbenin yanında cami ve tekkenin de bulunmasının gerektiğine değindi. Pap, Türk kazı ekibiyle birlikte yaptıkları kazıların neticesinde türbenin hemen yanında caminin ve tekkenin kalıntılarını bulduklarını kaydetti.

    Türkiye adına 10 kişilik Türk ekibiyle kazı çalışmasının sürdüren OTDÜ Mimarlık Tarihi Bilim Dalı Prof. Dr. Ali Uzay Peker, birkaç gün önce buldukları tekkeyle de ilgili konuştu.

    Peker çalışmalarının başarılı sonuçlar verdiğini kaydederek, “2015 yılı Eylül-Ekim aylarında ilk çalışmalarımıza başladık. Arkeolojik kazılara başladık demek daha doğru olur. Daha önce yapılan arşiv araştırmaları, kaynak araştırmaları, müze araştırmaları jeolojik araştırmalar ve pek çok araştırmalar sonucunda burada sultan Süleyman’ın türbesinin olduğunu tahmin etmiştik. Jeofizik araştırmalar bunu göstermişti ama kazı yapıp malzemelere ulaştığımız zaman somut verilere ulaşıyorsunuz” dedi.

    Peker, “Bugün artık şunu diyebiliriz ki, burası Sultan Süleyman’ın türbesinin içinde olduğu Palanka’nın olduğu bölgedir. Üzüm tepesi Mevla Çelebi’nin metninde de belirtildiği gibi Sultan Süleyman’ın otağının kurulduğu yer, burada Zigetvar’ın görünmesi daha kolay. Dolayısıyla burada Sultan Süleyman’ın otağı kurulmuştu, daha sonra kendisi vefat edince iç organları burada gömüldü ve akabinde bir türbe inşa edildi. Sokullu Mehmet Paşa burada cami ve tekke yaparak bu alanı bir ziyaretgah haline getirdi. Biz aslında bu ziyaretgahı keşfettik. Ama daha önceki kaynaklara dayanarak bu çalışmaları başlattık” açıklamasını yaptı. Daha sonra kazı çalışmaları sonucunda tespit edilen tekkeyi anlatan Peker, 2016 yılının Sultan Süleyman’ın vefatının 450. yıl dönümü nedeniyle bu kazılara yoğunluk verildiğini belirtti.

    Pecs Üniversitesi adına Macar Bilim Adamı Pap’ın grubunda bulunan Erika Hancz, cami ve tekkeden çıkarılan tarihi eserleri, pipo, derviş çanta tokası, çizme tokası, kemer tokası, mahmuz, buğday öğütmek için taşı ve taşın üzerinde buğday tanesi, soba kalıntısı, kale suru kalıntısı, son olarak ise Osmanlı akçesini gösterdi.

  • Derviş Eroğlu: “Türkiye’nin Parasına İhtiyacımız Var”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’ın ekonomisi ve jeostratejik önemi hakkında yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin parasına bizim ihtiyacımız var çünkü henüz kendi kendimize yeterli değiliz” dedi.

    Eroğlu, üniversiteli gençlerle düzenlenen bir panelde bir araya geldi. Büyükçekmece Belediyesi ve Arel Üniversitesi tarafından düzenlenen  “Kıbrıs’ın bölgesel ve küresel gelişmeler açısından jeopolitik ve jeostratejik önemi” konulu panele konuşmacı olarak katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, önemli açıklamalarda bulundu. Arel Üniversitesi Tepekent Kampüsü ev sahipliğinde gerçekleşen panele, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Büyükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Selami İnce ve çok sayıda akademisyen ile öğrenci katıldı. Panelde Kıbrıs’ın gündeminden ekonomik ve küresel sorunlarına kadar birçok konuya değinen Eroğlu, gençlerin ve akademisyenlerin sorularını da yanıtladı.

    “PROJE, TAYYİP ERDOĞAN ZAMANINDA HAYATA GEÇİRİLDİ”

    Asrın Projesi olarak nitelendirilen Kıbrıs suyu projesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Eroğlu, şunları söyledi: “Su projesi benim siyasi hayatımda hep gündemimin birinci maddesi olmuştur. Gelmiş geçmiş bütün cumhurbaşkanları ve başbakanlarla siyasi hayatım çok uzun olduğu için görüşme fırsatım olmuştur ve bu konuyu hep gündeme getirdim. En son Mesut Yılmaz başbakanken proje bayağı ileri gitmişti.  Deniz altından borularla suyun Kıbrıs’a taşınması gündeme geldi. Rahmetli Turgut Özal zamanında bunlar görüşüldü. Ama neticede Tayyip Erdoğan zamanında bu proje hayata geçirildi.”

    “İKİNCİ CUMHURBAŞKANI SUYA KARŞI DİRENÇ KOYDU”

    Kıbrıs’a suyun getirildiği gün törende kendisininde bulunduğunu belirten Eroğlu, şunları söyledi: “O gün doğum günümdü. Suyun akışını bütün vatandaşlar gördü, televizyonlar canlı gösterdi. Ama ansızın Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Talat Bey, benden önceki cumhurbaşkanı, partisinde olan genç ve aşırı solcu milletvekillerini tatmin etmek için suya karşı bir direnç ortaya koydu. Çünkü, suyun Kıbrıs’a getirilmesinde Türkiye bizden bir kuruş masraf istemiyor. Suyun bölgeye dağıtılması için geniş hacimli boru döşenmişti, onun içinde para istemiyor. Ama şimdi belediyelere bağlanması için 600-700 milyon Türk lirasına ihtiyaç vardır. Bu ya yap işlet devret şeklinde olsun. Neticede özelleştirmeye karşı olmamamız gerekir.”

    “HÜKÜMETİMİZLE TÜRKİYE ARASINDA BİR PROBLEM YOK”

    “Bugün Avrupa Birliğine girmek birinci hedefimiz ama Avrupa Birliğinin temel kuralı özelleştirmedir” diyen Eroğlu, “Cumhuriyetçi Türk Partisi bizden daha AB’ci ama özelleştirmeye karşı çıkıyor. ’Türkiye’nin istediğini yaparsak Türkiye’nin ağırlığı bizim üzerimize olacak. Sanki Türkiye bizi yönetiyor’ gibi bir düşünce içine girdi arkadaşlar ve karşı çıktılar. O hükümet bozuldu, şimdi yeni bir ortaklık hükümeti kuruldu. Su konusunda bizim şimdiki hükümetimizle Türkiye arasında bir problem yok. Ekonomik protokol imzalanacak, o protokolde de bir problem yok.  Biz her üç yılda bir Türkiye ile ekonomik protokol imzalarız. Ben bu işi çok yaptığım için biliyorum sizin teknik adamlarınızla Türkiye’nin teknik adamlar oturur görüşür. Sonra bakanlar, başbakanlar bir araya gelir, her şey kabul edildikten sonra imza atılır” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’NİN PARASINA BİZİM İHTİYACIMIZ VAR”

    Türkiye’nin maddi desteğine Kıbrıs’ın ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Derviş Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Siz eğer masaya proje koymazsanız, yapacağınız projeyi şu tarihte hayata geçireceğiz diye yansıtmazsanız, alacağınız para sınırlı olur. Türkiye’nin parasına bizim ihtiyacımız var mı?, var. Çünkü henüz kendi kendimize yeterli değiliz. Türkiye’nin vereceği 100 milyon lira büyük bir para değil diyebilirsiniz ama benim o paraya ihtiyacım vardır. Bazen alt yapıları yapmak için. Evet KKTC bütçesi bazen maaşları ödemeye yetiyor, yatırımlar yapmaya yetiyor ama büyük yatırımlara imkanı olmadığı için. Bazen derler ya ’Parayı veren düdüğü çalar”, eğer sen masaya bir proje koymuşsan ve bu projenin parasını alıp uygulamıyorsan tabi ki sana hesap sorulacak. Bu parayı nereye harcadın diye bir hesap sorulması gayet doğal.”

    Program sonunda Eroğlu’na günün anısına bir plaket takdim edildi.