Etiket: Dertli

  • Kastamonu’da çalıştıracak eleman bulamayan esnaf dertli

    Kastamonu’da garson, makineci ve kasiyer olarak çalıştıracak eleman bulamayan işverenler, teorik eğitimden çok pratik eğitimlerin yapılmasını istiyor. Bazı işverenler 6 ay önce astıkları ’elaman aranıyor’ ilanlarının talep gelmediği için halen camda asılı kaldığını söyledi.

    İŞKUR Kastamonu İl Müdürlüğü tarafından yapılan 2018 yılı İşgücü Piyasası Analiz Sonuçlarına göre il bazında en çok eleman ihtiyacı duyulan mesleklerin garson, makineci ve kasiyer olduğu belirlendi. İlde hizmet veren tekstil, restoran ve market işletmecileri bu sorunun çözülmesi için teorik eğitimden pratik eğitime geçilmesi gerektiğini ifade etti. 315 iş yeri ile yüz yüze yapılan analiz sonuçları ile eleman sorunları ortaya koyulan işverenlerden bazıları iş yerlerinin camlarına astıkları ilanlarını 6 ay geçmesine rağmen kaldıramadıklarını söyledi.

    “Eğitim sisteminin mutlaka uygulamalı sisteme geçmesi lazım”

    Kastamonu’da 14 seneden beri tekstil sektörü ile uğraşan Abidin Dilek, eleman azlığının önlenmesi için eğitim sisteminde değişikliğe gidilmesi gerektiğini söyledi. Dilek, “Eğitim sisteminin mutlaka uygulamalı sisteme geçmesi lazım. Kız meslek liselerindeki ustaları oraya alarak bunu iyi bir şekilde meraklı olan öğrenciler, fırında ekmek pişirmek istiyorsa lokantaya gitsin. Benim gibi tekstilde çalışmak istiyorsa oraya. Kendi sevdiği yöne yönlendirerek bu ara elaman boşluğunu bu şekilde kapatabiliriz. Yoksa ara elemanı başka türlü çözme şansımız yok” şeklinde konuştu.

    “6 aydan beri ’garson aranıyor’ diye yazdık ama bir türlü bulamadık”

    Restoranının camından “garson aranıyor” yazısını 6 ay boyunca indirmediğini belirten restoran işletmecisi İbrahim Bulanıkoğlu, “Garson talebimiz çok var bizim. 6 aydan beri ’garson aranıyor’ diye yazdık ama bir türlü garson bulamadık. Eleman yetişmiyor, eleman yok. Garson bulamıyoruz, vatandaş dışarıda geziyor. Ama çalışmaya geldiğinde ’iş yok’ diyor. Gocunuyorlar, bu şekilde bir şikayet var. 6 aydan beri ben garson arıyorum bulamıyorum. Garson yok. Vatandaş 16 yaşından 20 yaşına kadar okuyor. 20 yaşına kadar okuduktan sonra askerliği geliyor. Askerlikten sonra belli bir yaşı geldiğinde meslek sahibi olamıyor. Bu çocuk ne yapıyor okuldan çıktıktan sonra askerden geliyor boş geziyor. Elinde bir mesleği yok herhangi bir işten anlamaz” ifadelerini kullandı.

    “Üniversite okudukları için işlerimizi beğenmiyorlar”

    Üniversite mezunlarının iş beğenmediklerini ifade eden 15 yıllık market işletmecisi Cemal Kebeci, “Bizim işimiz okulu olmayan daha önce eğitimi olmayan teoride değil de pratikte öğrenilmesi gereken bir meslek kasiyerlik konusunda dönem dönem problemlerimiz oluyor. En büyük problemimiz şudur; gelen arkadaşların birçoğu lisans veya ön lisans mezunu yani üniversite mezunu iki yıllık ya da dört yıllık tabi şimdi farklı beklentiler içindeler. Üniversite okudukları için bizim işlerimizi beğenmiyorlar. Yani öncelikle bu egonun kırılması gerekiyor. Yani olabilir lisans, ön lisans okumuş olabilir ama sonuç itibariyle bizim işimiz de kutsal bir meslek biz burada insanlara hizmet ediyoruz. Alnımızın teri ile para kazanıyoruz. Mesela daha önceden bir sınava girmiş kazanamamış bekleyip bir daha hazırlanan çalışarak gerçek hayatı anlayan yaşayıp başarılı olan bir sürü personelimiz var. Şimdi öğretmen ve hakim olanlar var. Bu da bizi mutlu ediyor” diye konuştu.

  • Kuyumcular satışların düşmesinden dertli

    Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, kuyumcular eskisi kadar satış yapamadıklarından dertli. Yeni çiftlerin ağır takılar yerine artık alyans ve birkaç yüzük almayı tercih ettiği, düğünlerde çeyrek altın yerine de gram altınların revaçta olduğu bildirildi.

    Uluslararası piyasalarda gelişen olaylar yüzünden döviz, altın ve değerli metallerdeki yükselmelerin Türkiye’ye olumsuz yönde tesir ettiğini kaydeden ilçenin tanınmış kuyumcularından Osman Özdoğan, döviz ve altının yükselmesinin, ülkenin kötü duruma düşmesi için çabalayan çevreleri mutlu ettiğini savundu.

    Aynı zamanda Ayvalık Ticaret Odası Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Osman Özdoğan, “Türkiye’yi ekonomik anlamda çökertmek isteyenlerin sistematik bir şekilde yaptıkları türlü oyunlar sonrasında dövizde meydana gelen dalgalanmalar sebebiyle kuyumculuk sektörü çok ciddi bir krizin içerisine girmiştir. Dünyadaki gelişmeler, diğer ülkelerde de döviz ve altının artışına sebep oldu, ama bizde daha hızlı oldu” dedi.

    Türkiye genelinde olduğu gibi Ayvalık’ta da düğünlerde takı takma alışkanlıkların değiştiğine işaret eden Osman Özdoğan, “Düğünlerde 30-40 gramlık setlerden oluşan zînetleri almayı planlayan müşterilerimiz, artık 10 gram-15 gramlık mini setlere yöneldi. Tabii arz-talep dengesine bakan toptancılar da aynı paralelde çalışmaya başladı. Kuyumculuk sektöründe her ürün küçülüyor. Küçüldükçe de bizim kâr marjımız asgarî seviyeye iniyor. İnşallah bu zorlu dönemeci hep birlikte en az zararla atlatırız” diye konuştu.

  • Sandıklı’da pancar üreticisi dertli

    Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçe merkez ve köylerindeki şeker pancar üreticisi polar üzerinden uygulanan fiyata ve kapanacağı söylenen kantarlara tepkili. Ziraat Odası Başkanı Süleyman Yıldız, kantarların kapanması durumunda üreticiye nakliye yükünün bineceğini ve polar üzerinden fiyatlandırma yapıldığında üreticinin verim düşüklüğü nedeni ile zarar edeceğini söyledi.

    Sandıklı merkez ve ilçelerde binin üzerinde şeker pancar üreticisine 160 bin ton şeker pancarı üretimi yapmasına izin verildi. Afyon Şeker Pancarı Fabrikasının özelleşmesi ile birlikte ise ilçede geçen yıllarda şeker pancarı teslim alan 4 kantardan 2 tanesinin yeni alım sezonunda kapanacağı söylentisi ve iklim nedeni ile rekolte ve polar düşüklüğüne bağlı fiyatlarda olası yaşanacak düşüklük üreticiyi korkutuyor.

    Geçen yıl 16 polar üzerinden kilogramı 23,5 kuruşa fiyatlandırma yapılırken üreticiler iklim koşulları nedeni ile bu yıl rekoltenin ve poların düşük olacağı, bu nedenle kilogramının 19 ya da 20 kuruşa kadar düşeceği endişesi ile fiyatın polar üzerinden değil kilogram üzerinden 30 kuruşa fiyatlandırılmasını istiyor.

    Ziraat Odası Başkanı Süleyman Yıldız, son gelen zamlar ile maliyetin daha da yükseldiğini söyleyerek, yetkililer üreticiyi desteklemediği takdirde üretimi bırakmak zorunda kalacaklarını söyledi. Şeker Pancarı Fabrikasının özelleşmesi ile sıkıntılar olduğunu dile getiren Ziraat Odası Başkanı Süleyman Yıldız, “Geçen sene devlet bu sene ekeceğimiz ürüne 16 polar üzerinden 23,5 kuruş fiyat açıkladı. Ancak bu yıl yaşanan yağış ve hastalıktan dolayı daha önce 17,18,19,20 polar şeker oranı gelen ürünler bu sene 12 ya da 13 polar oranlarında olacak. Yani bu 16 poların altında kalınca çiftçinin eline 23,5 kuruş para geçmeyecek. Çiftçinin eline 30 kuruştan para geçerse çiftçi ancak kurtarabilir.Tarımsal girdilerimiz dövize endeksli. Bunların sürekli artması üldığımız gübre, akaryakıt, tarımsal sulama, zirai ilaç, tarımsal makine bunlara gelen zamları da düşündüğün zaman şeker pancarına 30 kuruşun altında fiyat verilirse önümüzde ki sene biz pancar üretecek çiftçi bulamayız. Özel sektör bize bu sene geçiş dönemi olduğu için kantarların açık olacağını söyledi. Daha sonra ‘Sandıklı’da iki tane kantarı kapatacağız’ dediler. Ekinova ve Emirhisar kantarı açık olacak merkez ve Türk Akın yani bizim Ürküt olarak bildiğimiz iki kantarın kapalı olacağı söylendi. Başından kantarın açık olacak deyip sonradan kantar kapanacak denmesi de bir sıkıntı. O zaman kamyon nakliye yöntemi ile herkes şeker fabrikasına taşıyacağı için nakliye bulmada sıkıntı çekeceğiz. Kamyoncu çiftçiden toprak parası olarak kilogramın da 10 lira para alıyor. Biz pancarı 20 kuruşa satsak da 10 lirada toprak taşıma parasından düşüyoruz. Daha önce 40 ya da 50 lira yevmiye ile çalıştırdığımız bir kadın işçinin ücreti bu gün 70 ya da 75 liraya geliyor. Rekolte düşük, şeker oranı düşük, girdiler pahalı çiftçi şuanda zarar ediyor. Bu zararı en azından paylaşmak lazım. Yani üretici firmada paylaşacak. Çiftçide paylaşacak. Ancak zade çiftçiye yüklenirse önümüzde ki sene pancar üretimi sıkıntıya girer” dedi.

  • Bafra Ovası’nda karpuz ve kavun üreticileri dertli

    Samsun’un Bafra Ovası’nda örtü altı karpuz ve kavunların ekimi başlarken, üreticiler maliyetlerin yüksekliğinden yakınarak destek istedi.

    Ekimi başlayan arazilerde incelemelerde bulunan Bafra Ziraat Odası ve Sebze Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu üyeleri, üreticilerin sorunlarını dinledi. Karpuzlu ve Türbe mahallelerindeki üreticiler, Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Sebze Üreticileri Birliği Başkanı Süleyman Tulum ve oda yöneticilerine maliyetlerin yüksekliğinden yakındılar. Ziraat Odası Başkanı Tosuner, girdiler çok pahalı olduğundan yazlık ve kışlık sebzelerin desteklenmesini istedi.

    Karpuzlu Mahallesi’nde karpuz ve kavun üreticisi Mustafa Bilgiç, “Geçen yıl karpuz üretiminden çok büyük zarar ettik, karpuzda sıkıntılarımız oldu. Bu yılda geçen yıla göre azalma görüyoruz. Üretici ekiyor ama maliyetlerimiz çok yüksek. 5.5 lira mazot, bir çuval dab gübresi 90 lira. İşçilerin yevmiyesi 70-80 lira. Karpuzun bir dönüm maliyeti bin 800 lira. Kavunun maliyeti karpuza göre yarı yarıya ama maliyetler çok yüksek. Üretici çok zor durumda. Kışlık lahanalarımızı tarlaya gömdük. Çok büyük zarar ettik. Hava iklimlerinden dolayı ova hiç kar görmedi, yağışlar olmadı. Bu yıl inşallah ürünler para eder. Eğer para etmezse üreticiler Tarım Kredilere, kooperatiflere çok büyük borçlu. Herkes şu anda büyük bir borç batağında. Bu yaz sezonu iyi geçerse üreticimizin yüzü güler” dedi.

    Türbe Mahallesi’nde 100 dönüm arazide karpuz ve kavun üretimi yapan Sezai Ayhan, “Geçen seneki kavun ve karpuzun fiyatlarından memnun değildik, bu sene de iyi olacağını düşünmüyoruz. Geçen sene 3 lira 50 kuruşa aldığım mazotu 5 lira 600 kuruşa aldım. 50 liraya aldığım gübreyi 75 liraya aldım. 120 liraya aldığım tohum paketini 220 liraya aldım. Her şeyde yüzde 50 enflasyonumuz var. Ama fiyatlar tam tersine aşağı gidiyor. Her sene gitgide kötüye gidiyor. Bu gidişle çiftçilik yukarı köylerde nasıl bittiyse aşağı ovalarda da bitecek gibi duruyor” diye konuştu.

    Sebze Üreticileri Birliği Başkanı Süleyman Tulum, “Bu yıl havaların güzel olmasından dolayı ekimi yapılan karpuzun 15 günde bu duruma gelmesi çok güzel bir şey. Sebzenin de bu yıl güzel olacağını ümit ediyorum. Biz çiftçi kardeşlerimizin 7/24 her zaman yanındayız” şeklinde konuştu.

    Bafra karpuz ve kavununun temmuz ayında raflarda yerini alacağını ifade eden Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, “Bafra’da tarımın gelişmesi için var gücümüzle çalışacağız. Devletimizin de tarıma destek vermesi lazım. Üretici kardeşimizin 20-25 çalışan elamanı var. Ben kendisine sordum ‘Öğle yemeği benden ‘dedi. Yevmiye 90 lira. Getir götür bir kişinin maliyeti 110 lira. Devletimizin bunları duyması lazım. Tarıma destek verilmesi lazım. Mazotun yüzde 50’si ödenecek dendi, ödenmedi. Geçen sene gübre 18-46 toprak 70 liraydı, şuan 110 lira. Devletimizin buna bir an önce çözüm bulması lazım. Önemli olan tarıma verilecek destek. Bugün 10 lira girdisi varsa bunun 5 lirasını devlet vermesi lazım. Herkesin ÇKS’si var, herkes iyi tarım yapıyor. Bugün mazot 5 lirayı aştı. Bunun en az 3 lirasını ödemesi lazım. Ben 3 sene içerisinde 7 ülke gezdim. Avrupa’da devlet tarımla uğraşan çiftçilere yüzde 50’sini veriyor maalesef bizim Türkiye’de yok. Şu arazi en az 5-6 sefer sürülmüştür. Halen tarıma elverişli hale gelmemiş. Mücadele ediyor, haftalarca üstündeki elbiseyi çıkartmadan tarımla uğraşıyor. Çiftçi diyor ki ’ben tarım yaparsam, pazara sürersem kasabadaki halkımda benim yapmış olduğum tarımdan faydalansın.’ Biz ucuza mal etmek istiyoruz ama girdiler pahalı. Bafra’nın kırsalı yüzde 80’i boşalmış durumda. Bu ovaya da aksarsa çok büyük sıkıntı olur. Şu an 110 dönüm kavun, karpuz ekilmiş arazideyiz. 80-90 bin masraf var. Bu peşin parayla. Birde bunu vadeli alırsa bu rakam 150 bine çıkar. Eğer buradan 150 bin alırsa ana sermayesi, 140 alırsa 10 bin içeride. Bunları herkesin duyması lazım. Tarım Bakanımız Bafra’ya geldiğinde bir sözü vardı; ’Ben çiftçinin yanındayım, çiftçi benim velinimetim’ demişti. Bunu da unutmasınlar. Yakında seçim var. Biz yine devletimizin yanındayız ama devlette bizi unutmasın” dedi.

  • Mersin’de çiftçiler, biber fiyatlarından dertli

    Biber üretiminde Türkiye’nin 2. büyük üretim merkezi olan Mersin’de çiftçiler, biber fiyatlarının düşük olmasından dert yandı. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, biberin kilosunu 1,5 liradan sattıklarını belirterek, “Şu anda biber ve diğer bütün örtü altı sebze çeşitlerinde en fazla üretimin yapıldığı dönemdeyiz. Ancak çiftçiler alıcı ve fiyatlar konusunda çok büyük mağduriyetler yaşıyor” dedi.

    Biberde Türkiye’nin en önemli üretim merkezlerinden biri olan Mersin’de çiftçiler, alıcı ve fiyatlarda yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle sıkıntılı. Mersin’in merkez ilçe Akdeniz bölgesinde bulanan seraları gezerek incelemelerde bulunan Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, biber üretimi ve sorunlarıyla ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Gökçel, Türkiye’de biber üretiminin en önemli üretim merkezlerinden birinin Mersin olduğunu söyledi. Şu anda üretimde 2’nci sırada yer aldıklarını kaydeden Başkan Gökçel, “Özellikle Akdeniz ve Tarsus ilçelerimizde örtü altı serada Aralık ve Nisan ayı döneminde en yoğun üretiminin sadece biberde değil diğer sebze çeşitlerinde de yapıldığı bölgelerdir. Burada gerçekten özellikle Akdeniz ilçemize bağlı Kazanlı, Homurlu, Adanalıoğlu, Yenitaşkent mahalleleri biber üretiminin merkezi konumunda. Yani hem iç piyasada hem yurt dışında bu bölgeden oldukça yoğun, direk alıcıların gelerek buradan paketleme yapıp, ticaretini yaptıkları bir bölgeydi” dedi.

    “Alıcı bulmakta ve fiyat konusunda zorluklar çekiyoruz”

    Son yıllarda üretimin kalitesinin ve rekoltenin çok artmasına rağmen eski dönemlerdeki alıcıyı ve fiyatları bulmakta zorluk çektiklerinin altını çizen Başkan Cengiz Gökçel, “Çiftçilerimiz bu konuda çok büyük mağduriyetler yaşıyor. Bu bahsettiğim bölgede her zaman söylüyorum, sadece biber üreticimiz değil diğer çeşitleri de üreten çiftçilerimiz ekonomik bir dar boğazda, baskı altındalar. Çünkü önce Ziraat Bankası’na borçlandılar. Sonra o borcu çeviremeyince özel bankalara borçlandılar. Bugün diyebilir mi bu bölgedeki çiftçilerin tamamına yakını kredi borçlusu ve bu kredileri ödemekte güçlük çekiyor. Şu anda Nisan ayının ortalarındayız. Örtü altında tam bu ürünlerin, özellikle biberin rekoltesinin gerçek hale geldiği dönem. Ancak fiyatlara baktığınız zaman biber ortalama 1.5 lira gibi bir fiyatla satılıyor. Bu fiyatlar şu anda çiftçimizi kurtaracak durumda değil. Siz de biliyorsunuz ki örtü altında üretim yoğun emek, işçilik maliyeti ve yatırım istiyor. Dolayısıyla bu fiyatlar çiftçimizi şu an kurtaracak pozisyonda değil. Biz burada kilosunu 1.5 liraya satarken, en çok tüketimin olduğu illerde fiyatı en az 5 lira, 6 lira hatta 10 liralara kadar fiyatları etiketlerde görüyoruz. Bu bizi gerçekten üzüyor, şoka sokuyor. Deyim yerindeyse onlar adına üzülüyoruz ama o fiyatları görünce de kıskanıyoruz. Hadi 6 liraya, 7 liraya satmayalım ama bizi üretimde tutacak, masraflarımızı kurtaracak, makul fiyatlar bizim elimize geçse biz seve seve bu işi yaparız” şeklinde konuştu.

    Yetkililere de seslenen Gökçel, “Bizi üretimden uzaklaştırmayın. Alacağınız önlemlerle bizi üretimde tutun ki artan ülke nüfusu ve gelecekte dünyanın gıdaya olan ihtiyacını üretmekte biz her zaman var olalım, ileride söz sahibi olalım. Hem ekonomik anlamda hem de gıda üreten bir ülke olarak Türkiye, tüm dünyada böyle anılsın istiyoruz. Biz her zaman göreve hazırız. Yeter ki bize destek olunsun. Burada dolma biber, sivri biberler, kapya biberler de yoğun bir şekilde üretiliyor. Bu bölge gerçekten iklim yapısı hem toprak yapısıyla biber üretiminde çok önemli bir üretim merkezi” ifadelerini kullandı.

    Biber üretici Süleyman Yaman ise “Yaklaşık 4-5 yaşından bu yana bu mesleğin içindeyim. 11 yaşındayken bu sektörle alakalı ailemin sorumluluğun aldım. Dolayısıyla en büyük aşk üretim olarak içime sindi. En büyük aşk sebzeyi üretmektir. Bugüne kadar ben başka aşk tanımadım. Ancak 8-10 yıldır bu kadar seviyor olmasaydım, yani bir geçim sahası olarak görmüş olsam tövbe bunların bir tanesi ekmem. Biz destek istemiyoruz. Bize sadece pazar bulunsun. Bizim buradaki amacımız bunu değerinde satabileceğimiz bir Pazarın oluşmasıdır. Fazlalıktan dolayı bu fiyatlar düşüyorsa buna göre planlama yapılmalı, ona göre biber dikilmeli. Bunu yetkililer yapacak. Üretmenin kendisi, üretici olmanın kendisi ibadetin çok üstündedir. Neyi ürettiğin önemli değil. Üretip ülkene bir katkı sağlıyorsun demektir” diye konuştu.