Etiket: Depresyonu

  • Depresyonu tetikleyen 15 neden

    Depresyonu tetikleyen 15 neden

    Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, depresyon sebepleri konusunda uyardı.

    Psikatrist Üney, insanların zaman zaman hayattan zevk almadığı, konsantrasyon bozukluğu yaşadığı, uykusuzluk çektiği, suçluluk hissettiği, kendini değersiz gördüğü, kararsız, karamsar olduğu, enerjisinin azaldığı dönemler yaşadığını belirterek, “Ancak bu durumlar; iki haftadan uzun sürerse ve bununla birlikte aile, arkadaş ilişkileri ya da işte sorunlar ortaya çıkarsa, buna depresyon denir. Depresyonun birçok nedeni vardır. Yaşamdaki olumsuzluklar bu durumun sebebi olabileceği gibi, olumlu olaylarda kişide depresyon oluşmasına neden olabilir. Bunun dışında herhangi bir neden olmaksızın oluşan içsel depresyonlar da vardır” dedi.

    Dr. Üney, depresyonun nedenlerini şöyle sıraladı:

    “1. Ekonomik sorunlar: Yaşam mücadelesinde; kazanç ile gideri arasında denge kurulamıyorsa ya da kişi uygunsuz harcamalar yapıyorsa, depresyon için bir neden olabilir.

    2. Eş ve aile çatışmaları: Ailesiyle yaşayanlarda veya evlilerde; evdeki tartışmalar, aşırı eleştirmeler, hayal kırıklıkları depresyona sebep olabilir.

    3. İşsizlik ya da aşırı yoğun iş temposu: İş kaybı yaşayanlarda, uzun süre iş bulamayanlarda depresyon gelişebileceği gibi, zor şartlarda yoğun ve yorucu tempoda çalışanlar için de risk vardır.

    4. Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi yapıdaki kişilerde; işlerin yolunda gitmediği dönemler, oldukça riskli dönemlerdir.

    5. Eşten veya sevgiliden ayrılma: Birçok kişi bu durumlarda, olan düzeninin bozulması sonucu sıkıntı yaşar. Alışkanlıkları ve beraber yapılan bir sürü etkinliği ve belki de en önemlisi bir kişinin sevgisini kaybetmek kişi için zorluk oluşturur.

    6. Mevsim değişiklikleri: Özellikle sonbaharın gelişi insanlarda hüznü de beraberinde getirir. Gün ışığının azalması, havanın erken kararması, havanın serinlemesi bu dönemin özelliklerindendir. Mevsimin özelliklerine uymak yorucu olabilir. Birçok hastalık için de riskli olan bu dönem depresyon içinde risklidir.

    7. Kayıplar: Bir yakının kaybı, kişiyi ölüm gerçeğiyle yüzleştirir. Hem gidenin boşluğu hem de ölümle yüzleşme insanlar için depresyon nedenlerinden olabilir.

    8. Sağlık sorunları: Yaşam boyu süren; romatizmal hastalıklar, tansiyon, diyabet(şeker), böbrek yetmezliği gibi durumlar kişinin baş etme gücünü zorlaştırır. Bununla birlikte kanser gibi ölüm gerçeği olan durumlar da, kişi için depresyon sebebi olabilir.

    9. Yalnız yaşama: Günümüzün en büyük sorunlarından biri, büyük kentlerde yalnız yaşayan insanlardır. Bir kısmı aile ve arkadaş desteğinden yoksundurlar. Ayrıca; eşini yitirmiş, çocuklarından uzak, yalnız yaşayan yaşlılar için de risk vardır.

    10. Düzensiz yaşam: Uykuya ve dinlenmeye özen göstermeyen, aşırı alkol veya uyuşturucu madde kullanan kişilerde de depresyon sık görülür.

    11. Doğum: Doğum sonrasında kadının vücudundaki hormonlardaki değişiklik ve bebeğin bakımı ile ilgili kaygılar, doğum sonu depresyonu için bir neden olabilir.

    12. Büyük felaketler: Deprem, savaş, savaş sonrası göç, hem kişileri hem de toplumları derinden etkiler. Bununla birlikte taciz, tecavüz, saldırıya uğrama gibi durumlarda depresyonun oluşmasına neden olabilir.

    13. Üniversiteye başlama: Günümüzde eğitim nedeni ile, birçok öğrenci şehir değiştirir. Bu öğrencilerin yeni kente, yeni arkadaşlıklara uyumu çok kolay değildir. Ayrıca aile desteğinin kaybı da, kişinin yaşantısını zorlaştırmaktadır.

    14. Yeni bir iş veya yeni bir ev: Yaşamımızda her yenilik, bize olumlu katkı sağlamaz. İş değişikliği ya da ev değişikliği kişinin bir sürü alışkanlığını tamamen farklılaştırır. Bu duruma uymak her zaman kolay olmayabilir

    15. Psikolojik Sorunlar: Birçok psikiyatrik hastalık (panik bozukluk, endişe bozukluğu, takıntı hastalığı gibi) uzun sürdüğünde ek olarak depresyon oluşabilir”.

  • Kış depresyonu kadınlarda daha fazla görülüyor

    Psikolog Kerime Begüm Çayır Özkaya, kış depresyonunun kadınlarda daha fazla görüldüğünü belirterek, depresyonu atlamak için kış boyunca gündüz saatleri süresince olabildiğince doğal güneş ışığından fazla yararlanılması gerektiğini söyledi.

    Medicana Sivas Hastanesi’nde görevli psikolog Özkaya, kış depresyonu hakkında bilgi vererek, “Depresyon insanın yaşam isteğinin azaldığı, hüzünlü, karamsar hissettiği, geleceğe dair bir belirsizlik düşüncelerinin olduğu, yaşanmışlıklar ile ilgili pişmanlık ve suçluluk hissettiği; rutin hayatında, uykuda, iştah da ve cinsel hayatta bozulmalarının görüldüğü bir duygu durum bozukluğudur” dedi.

    Depresyonun sık karşılaşılabilen fakat tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Özkaya, “Mevsimsel depresyonda bir depresyon türdür. Kış aylarını yaşadığımız şu günlerde sıcaklık değişiklikleri, mevsimsel farklılıklar her alanda olduğu gibi, ruhsal sağlığımızı da etkilemektedir. Mevsimsel değişikliklerle eş zamanlı olarak duygu durum da değişiklikler olur. Her yıl aynı zamanda başlar ve biter. Çoğunlukla kış depresyonu sonbaharın sonu ya da kış aylarının ilk başlarında başlar ve bahar veya yazın güneşli günlerine kadar devam eder. Yaş konusunda bir kriter olmamasıyla birlikte 20’li ve 30’lu yaşlar arası sıklık göstermektedir. Hem kadınlarda hem erkeklerde mevsimsel depresyon yaşanıyor, kadınlarda görülme olasılığı biraz daha yüksektir. Mevsimsel depresyon güneşin azlığının hormonları olumsuz yönde etkilemesi üzerine yaşanır. Mutluluk hormonu adı verilen serotonin azalıyor ve melatonin adı verilen hormon artıyor ve bizde kış depresyonun ortaya çıkmasına neden oluyor” diye konuştu.

    Kış depresyonunun belirtilerini anlatan Özkaya, şunları kaydetti:

    “Enerjisi yoksunluğu, sabahları güç uyanma, isteksizlik, genel keyifsizlik, gün içinde aşırı uykulu olma, konsantrasyon güçlüğü, performans düşüklüğü gibi depresyona özgü durumlar yaşanıyor. Sıklıkla karbonhidratlı besinler tercih edildiği için kilo alınıyor. Atlatmak için öncelikle mevsimsel depresyon kabul edilmesi gerekiyor. Kış boyunca gündüz saatleri süresince olabildiğince doğal güneş ışığından fazla yararlanılması gerekiyor. Ev ve iş ortamında doğal güneş ışığı veren ampulleri tercih edilmelidir. Sabah uyanmaları daha erkene almak, canlı renkli kıyafetler tercih edilmeli, genelde sonbahar mevsiminde daha koyu renkli kıyafetler tercih ediyoruz bu da olumsuz yönde bir enerji veriyor. Düzenli yemek yemek, sıvı gıdalar bol bol tüketilmelidir. D vitamini açısından balık haftada en az iki kere tüketilmelidir. Dışarı çıkıp, yürüyüş yapmaya özen göstermek gerekir. İş hayatı dışında hobiler, sosyal aktivitelere katılmak, tiyatroya gitmek, sinemaya gitmek ve ayrıca bol bol kitap okumak gerekiyor. Haftada 3-4 gün egzersiz yapmaya dikkat edilmelidir. Böylelikle hem kendinizi daha dinç hissedecek hem de gece daha rahat uykuya dalacaksınız. Yapmak isteyip de devamlı ertelediğiniz sosyal aktiviteler için kış mevsiminin iyi bir fırsat olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Gerektiğinde ise profesyonel destek almanızda fayda vardır”.

  • Uludağ Üniversitesi, depresyonu yenen molekül buldu

    Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Çavun ve ekibi, yürüttükleri araştırmayla insan vücudunda bulunan “Glycyl-glutaminin” (Gly-Gln) molekülünün depresyon tedavisinde kullanılabileceğini ortaya koydu.

    “Mutluluk hormonu” olarak bilinen “B-endorfin”in yıkımı sırasında ortaya çıkan ve vücutta sentez edilebilmesi nedeniyle yan etkisi bulunmadığı belirtilen Gly-Gln’in depresyon tedavisindeki etkinliğini kanıtlayan çalışmaya “Avrupa Patenti” alındı.

    Prof. Dr. Çavun, depresyonun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, büyük yıkım ve ciddi sıkıntılar oluşturan 4. sıradaki hastalık olduğunu söyledi. Bu rahatsızlığın, DSÖ verilerine göre, 2020’de iskemik kalp hastalıklarından sonra en sık yıkıma yol açacak ikinci hastalık olarak görüldüğünü belirten Çavun, “Halen var olan tedavi seçenekleri, mevcut depresyonun hemen hemen yarısında ya cevap vermiyor ya da depresyonun yeniden tekrarlanmasına yol açıyor. O yüzden halen depresyonla ilgili etkin bir tedavi yöntemi yok. Yine mevcut ilaçların ciddi yan etkilere sahip olması, bu ilaçların kullanımını hekimler tarafından kısıtlayan bir olgu” diye konuştu.

    VÜCUTTA VAR OLAN BİR MOLEKÜL

    Depresyon tedavisinin ciddi bir araştırmaya ihtiyaç duyduğunu, bu ihtiyaçtan yola çıkarak bir çalışma yaptıklarını anlatan Çavun, şunları söyledi:

    “Bu çalışma sonucunda, Glycyl-glutaminin diye bir molekül bulduk. Bu, vücutta halihazırda var olan bir molekül. Rahatlatıcı, gevşetici hormon olarak bilinen B-endorfin’in parçalanmasıyla ortaya çıkıyor. Biz 2-3 yıl önce bunun serotonin düzeylerini artırdığını bulmuştuk. Bu buluştan sonra ’Acaba bu serotonin düzeylerindeki artış, depresyon tedavisinde etkili olur mu’ diye bir soru belirmişti kafamızda. Buna bağlı olarak bölümümüzden ekip arkadaşlarımızla bir takım deneyler gerçekleştirdik. Deney hayvanlarında yapılan çalışmalar neticesinde, Glycyl-glutaminin’in etkisinin çok bariz bir şekilde depresyonu engellediğini ortaya koyduk. Bunun üzerine UÜ Teknoloji Transfer Ofisi’nin de katkılarıyla Türkiye Patent Enstitüsüne başvurduk ve bu girişim olumlu olarak sonuçlandı. Ardından Avrupa ve Amerika’ya patent girişiminde bulunduk. Geçtiğimiz günlerde Avrupa’dan patent onayı geldi.”

    KLİNİK DENEYLER YAPILACAK

    Çavun, TÜBİTAK’tan 370 bin liralık proje ödeneği almaya hak kazandıklarını dile getirerek, desteği aldıktan sonra araştırmanın klinik boyutuna geçeceklerini anlattı.

    Hayvanlarda yapılan toksikolojik çalışmalarda, molekülün tek başına verildiğinde herhangi bir yan etkisinin gözlenmediğini vurgulayan Çavun, “Molekülümüz endojen olduğundan yan etki potansiyelinin hiç olmadığı veya çok çok daha az olduğu varsayımıyla hareket ediyoruz. Klinik çalışmalarda bunu çok daha net bir şekilde ortaya koyacağız” dedi.

    Karşılaştırmalı deneyler yapacaklarını belirten Çavun, “Molekülün mevcut antidepresanlara göre etkisini ortaya koyacağız. Ardından etki mekanizmasını tam olarak ortaya koyacağız. Ayrıca yan etki potansiyelini değerlendireceğiz. Bu aşamayı geçtikten sonra Amerika’da devam eden patent sürecini takip edeceğiz. Son aşama olarak da bir takım muhtemel ilaç firmalarıyla görüşme yapmamız gerekecek” değerlendirmesinde bulundu.

    Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sertaç Yılmaz da 6 kişilik ekiple klinik öncesi çalışmaları tamamlamak için uğraştıklarını dile getirerek, “Bu bağlamda klinik öncesi çalışmaları tamamlayıp klinik, yani faz 2-3 ve 4’e ilerlemek üzere çalışıyoruz. Bu sırada aldığımız Avrupa Patenti’nin UÜ’nün aldığı ilk patent olması da bizim için gurur verici” diye konuştu.

    Bundan sonraki aşamaları da mümkün olduğunca hızlı tamamlayacaklarını vurgulayan Yılmaz, “Depresyon ve anksiyete, günümüzde iş hayatında insanların en çok karşılaştığı problemlerden. Bu kapsamda, bu hastalıkların tedavisi için eğer ki bir katkıda bulunabilir, yeni bir ilaç geliştirilmesi için katkıda bulunabilirsek bilim adamı olarak manevi tatminimiz bu olacak. Bunun için uğraşıyoruz” dedi.

  • Kış Depresyonu İle Savaşma

    SİMA Psikolojik Danışmanlık merkezinden Uzman Psikolog Sibel Deniz Toledo Falay, hava şartları ile ruhsal durumu arasında bir ilişki bulunduğuna dikkat çekerek, tış depresyonu ile savaşmanın yollarını anlattı.

    Falay, gün ışığının, mutluluk hormonu olan serotoninin daha fazla salgılanmasına yardımcı olduğunu belirterek, “Bu yüzden güneşli yaz günlerinde daha mutlu ve neşeliyizdir. Temiz hava ve bol oksijende kişinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olur. Kış mevsiminin çağrıştırdıkları ise kapalı mekânlar, hüzün, çaresizlik, daha kısıtlı bir hayat ve çaresizliktir. Kişi bir şeyler yapacak motivasyonu bulmakta oldukça zorlanabilir. Çevremizdeki renklerin griliği hayata bakışa da yansıyacaktır. Buda kişinin genel olarak bakış açısının olumsuz olmasına sebep olabilmektedir. Ayrıca pek çok dış etkende bu negatif ruh halini beslemektedir; ülkenin yoğun ve zorlu gündemi, yaşam şartları, sokakta hayatını sürdürmeye çalışan canların varlığını düşünmek gibi. Kış mevsimi aynı zamanda hastalıkların daha çok yaşandığı mevsimdir. Fiziksel olarak daha zayıf, güçsüz hissedebilirsiniz. Hasta olmak ve ya çevremizdeki birinin hasta olması modunuzu negatif yönde etkileyecektir.

    Alışveriş merkezleri gibi kalabalık kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmek hastalığa yakalanma riskinizi arttırabilmektedir. Bu tarz ortamların kalabalığı ve suni parlak ışıkları modunuzu olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

    Giyilen kat kat giysiler, üşüme hali, çevremizdeki asık yüzler, maruz kaldığımız olumsuz haberler ve kimi zaman da sosyal medya ile aşırı ilgilenme depresif ruh halini beslemektedir” dedi.

    Uzman Psikolog Sibel Deniz Toledo Falay, kış depresyonu ile baş etmek için şu tavsiyelerde bulundu:

    “1. Sabah uyanır uyanmaz akıllı telefonunuza saldırmayın. Sosyal medyayı da gelen bildirimleri de 15 dakika ya da yarım saat sonra kontrol ederseniz dünyadan geri kalmazsınız. Uyanın, yatakta gerinin ve kendinize gülümseyin. Güne ne kadar sakin, huzurlu, gevşemiş başlarsanız o kadar iyi geçicektir.

    2. Ara ara kendinize sosyal medya detoksu uygulayın. Ona ayıracağınız vakitte kendinize iyi gelecek başka şeyler yapmaya çalışın; okuyun, müzik dinleyin, yürüyün, arkadaşlarınızla aranızda ekran olmadan sohbet edin vs…

    3. Hava ne kadar soğuk olursa olsun açık havada zaman geçirmeye çalışın.

    4. Eğlenmeye mutlaka zaman ayırın. Sevdiklerinizle evde toplanın ve oyun oynayın mesela…:) Böylelikle daha sosyal hissedersiniz kendinizi. İnsanın en büyük ihtiyaçlarından birinin sosyalleşme olduğunu unutmayın.

    5. Sizi mutsuz edebilecek her şeyden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.

    6. Bu mevsimde sağlığınıza daha fazla özen gösterin. İyi beslenmeye ve uykunuza dikkat edin. Gün içinde kendinizi çok yorgun hissederseniz 5-10 dakika gözünüzü kapatın ve dinlenmeye çalışın.

    7. Fiziksel aktivitenizi arttırmaya çalışın. Gün içinde işinizin başından kalkıp kısa yürüyüşler yapın.

    8. Kendinizi şımartmayı unutmayın. Bu güzel bir kahve, tatlı, kitap, film ya da istediğiniz herhangi bir şey ile olabilir.

    9. Elinizdeki olumlu şeylere daha fazla odaklanmaya çalışın.

    10. Her mevsimin farklı bir güzelliği olduğunu bütün meselenin güzellikleri fark etmekte olduğunu aklınızdan çıkarmayın”.

  • Kış Depresyonu Kilo Aldırıyor

    Diyetisyen Elif Bilgin, kış depresyonunun kilo aldırdığını söyledi.

    Mevsim değişikliğine bağlı sıcaklık düşüşlerinde sıcaklıklar düştüğü için vücut bir savunma mekanizması oluşturduğunu ve vücudu sıcak tutmak için yağ dokusunu artırma eğilimine gittiğini dile getiren Diyetisyen Elif Bilgin, “Fazladan alınan karbonhidratlar ise vücutta yağ olarak depolanıyor. Özellikle şekerli besinler tüketildiğinde kan şekeri hızlı bir şekilde yükseldiğinden vücut ısısı aniden artıyor. Bu nedenle sıcaklıklar düştüğünde insanların şeker ve şekerli besinleri tüketiminin arttığı görülür” dedi.

    Genellikle kışın hastalıklardan korunmak için pekmez ve bal tüketiminin arttığını dile getiren Diyetisyen Elif Bilgin, “Bu besinler bağışıklık sistemini güçlendirmelerin yanında; yüksek kalori içerirler. Fazla tüketildiklerinde günlük alınan enerji artacağından, ağırlık artışlarına sebep olurlar. Dikkatli ve ölçülü tüketilmelidirler” diye konuştu.

    UYKU DÜZENSİZLİKLERİ VE GEÇ SAATLERDE UYUMAK

    “Uykusuz kalmak, geceleri geç saatlerde uyumak besin tüketimini artırmaktadır” diyen Diyetisyen Elif Bilgin, “Özellikle uykusuzluk durumunda açlık hormonu dediğimiz ghrelin, tokluk hormonu dediğimiz leptin hormonunun etkileri değişir. Leptin hormonu uykusuz kalmış bir bedende çok düşüktür. Ghrelin hormonu ise tam tersine uykusuz kalmış yorgun bir bedende çok yüksektir. Uykumuzu alamadığımız günlerde sürekli yemek yeme ihtiyacında oluşumuzun ve çok fazla karbonhidrat içeren besinlere olan iştahımızın artmasının sebebi budur. Uyku saatlerimizi düzene sokarak, 7 saatlik kaliteli bir uyku ile Leptin ve Ghrelin hormonlarını dengeleyerek, özellikle geceleri fazla kalori alımının önüne geçilebilir.

    Ev ziyaretleri, misafirlikler, evde fazla vakit geçirmek: Kışın insanların sosyal aktiviteleri, dışarıda geçirdikleri süre yaz aylarına göre az olduğundan, daha fazla kapalı alanda vakit geçirildiğinden genellikle şekerli ya da karbonhidrat içeren besinlerin tüketimini daha da artmaktadır. Dışarda yenilen yemeklerde veya atıştırmalıklarda sağlıklı olanların tercih edilmesi, ızgara veya fırın yemekleri yenmesi, misafirliklerde ise çay saatlerinin ağırlıklı salatalardan hazırlanması, tam tahıllı ürünler kullanılması gerekmektedir” dedi.

    KIŞIN DEPRESYONUN DAHA FAZLA GÖRÜLMESİ

    Diyetisyen Elif Bilgin, yapılan araştırmalar kışın insanların daha fazla depresyona girdiği bu nedenle de mutlu olmak için daha fazla şekerli ve yüksek karbonhidrat içeren besinler tükettiğini gösterdiğini anlatan Diyetisyen Elif Bilgin daha sonra şunları kaydetti; “Karbonhidrat içeren besinler serotonin hormonunun salgılanmasını artırarak sizi mutlu etse de kısa bir süre sonra şekeri düşürüp daha yoğun bir mutsuzluk hissine sebep olurlar. Daha yoğun mutsuzluk hisseden kişi ise, daha çok şekerli gıda tüketerek kendini bir kısır döngüye sokar ki bu da nihayetinde kilo aldırır, pişmanlık hissi getirir ve yaz ayları başladığında kişiyi kilolu olma gibi bir sorunla karşı karşıya bırakır.”