Etiket: Demek

  • “Alo” demek için minareye çıkıyorlar

    Bursa’nın İznik ilçesinde köylüler telefonla görüşmek için minare tepesine veya caminin kubbesine çıkıyor.

    İznik’in Çampınar köyünde yaşayanlar, şebeke yetersizliğinden dolayı iletişim sıkıntısı yaşıyor. Marmara’nın incisi İznik’te telefonla görüşmek için minare tepesine çıkan vatandaşlar, “Cep telefonları sinyal almayınca şebeke için caminin yolunu tutuyoruz. Telefon görüşmesi yapabilmek için minare ve kubbeye çıkıyoruz. Sinyal yakalayabilmek için canımızı tehlikeye atıyoruz” dedi.

    Köyü muhtarı iktisat fakültesi mezunu 28 yaşındaki Zafer Beyhan, “Köyde yaşayanlar 4 gündür cep telefonları ile iletişim kuramıyor. Şebeke sıkıntısı yaşıyoruz. Sinyal yakalayabilmek için kimileri evlerinin çatısına, kimileri ise minareye veya caminin kubbesine çıkıyor” diye dert yandı.

  • AB hukuk uzmanı Kutucu: “Şangay 5’lisine girmemiz, AB ile müzakere vazgeçmemiz demek”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Şanghay 5’lisi içinde Türkiye niye olmasın?” demesiyle birlikte gündeme gelen Şangay 5’lisi ile ilgili merak edilenleri İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Avrupa Birliği Hukuku Uzmanı Serçin Kutucu yanıtladı.

    Türkiye, Şangay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü’nün 2017 dönem başkanı da olduktan sonra art arda gelen Şangay 5’lisi ile ilgili gelişmeler doğrultusunda insanların kafasında birçok soru oluştu. İşte o soruların yanıtlarını İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Avrupa Birliği Hukuku Uzmanı Serçin Kutucu şu şekilde yanıtladı;

    Şangay 5’lisine girebilmek için ne gibi şartlar vardır? Bu süreç Türkiye’yi AB gibi zorlar mı?

    “Şangay 5’lisi 2001 yılında Özbekistan’ın katılımıyla Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) dönüştü. Hâlihazırda 6 üyesi var (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan). ŞİÖ Şartı’ndan güç ve güvenlik işbirliğine dayalı bir örgüt olduğu görülüyor. Enerji, ekonomi, bilim ve toplumsal alanda da işbirliği öngörülmüş. Türkiye şu anda diyalog ortağı. Gözlemci statüsünde olan devletler de var.

    “Çin ve Rusya’nın ikna olması örgüte girmemiz için yeterli olur”

    ŞİÖ Şartı’nın 13. maddesi diğer bölge devletlerin üyeliğine açık olduklarını ifade ediyor. En güçlü karar organı Devlet Başkanları Konseyi. Üyeliği de bu organ ele alacaktır. Kararlar oy kullanmadan anlaşmayla alınıyor, eğer karar alma sırasında hiçbir üye devlet itirazda bulunmazsa, oybirliğiyle alınmış sayılıyor. Zaten toplamda 6 üyesi var. AB’de olduğu gibi farklı menfaatleri temsil eden kurumlar arası bir denge politikası söz konusu değil. Çin ve Rusya’nın ikna olması yeterli olacaktır.”

    AB ile ŞİÖ arasında ne gibi belli başlı yapısal farklar var?

    “ŞİÖ’nün yapılanması AB’den oldukça farklı. AB, uzun yıllara dayalı siyasi müzakereler ve Adalet Divanı’nın birleştirici içtihatları üzerine kurulu uluslar-üstü nitelik taşıyan kendine has bir hukuk yapılanması. Üye devletlerarasında sıkı bir bütünleşme öngörüyor. ŞİÖ, klasik anlamda devletlerarası bir örgüt. Toplam 26 maddelik bir kurucu antlaşması var. Alınan kararlara uyulup uyulmadığı yine örgüt organları tarafından denetleniyor.”

    Şangay ilk kez üye olmayan bir ülkeye yani Türkiye’ye Enerji Kulübü Başkanlığı verdi. Bunu bir yeşil ışık olarak değerlendirebilir miyiz?

    “Enerji Kulübü’nün Örgüt yapılanmasındaki yerine bakmak gerekir. ŞİÖ genç diyebileceğimiz bir bölgesel örgüt. Güçlü liderliği benimseyen devletlerden oluşuyor. Daha esnek veya kuralsız olabilir. Diğer tarafta Türkiye de bulunduğu konum itibarıyla önemli bir ülke, neden yeşil ışık yakılmasın?”

    Eğer Türkiye Şangay 5’lisine girerse neler olabilir (olumlu ya da olumsuz) ve nasıl etkileniriz?

    “AB ile yürüttüğü müzakerelerden ve ortaklıktan ayrılması gerekir. ŞİÖ bir işbirliği. AB bir ortaklık. AB, küçük devletlerin de seslerini duyurduğu bir mekanizma üzerine kurulu. Üstelik mekanizmanın işleyişini bir yargı organı denetliyor. ŞİÖ’de Çin ve Rusya gibi iki dev ülke var. Diğer 4 ülke; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan. Rusça konuşan ülkeler. Diyalog halinde olunması önemli. Fakat Türkiye, Avrupa Kıtası’na Çin’e olduğundan çok daha yakın. Bugün Türkiye’nin toplumsal hayatı, ekonomisi, kültürü, hukuku, dili Avrupa’ya itiraf etmek isteyeceğimizden çok daha fazla bağlıdır.”

  • Dr. Dinççağ: ” ‘Kırmızı et yemeyin’ demek yanlış”

    Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, ‘kırmızı et yemeyin’ demenin yanlış olduğunu söyledi.

    Uzm. Dr. M. Emin Dinççağ, halk sağlığı açısından; etin kesiminde, taşınmasında, saklanmasında hijyen kurallarına dikkat edilmemesi gerektiğini ifade etti. Dinççağ, “Dini Bayramlarımızdan ikincisi Kurban Bayramı geldi. Kurban Bayramı kurban kesiminin bir ibadet olarak yerine getirildiği mübarek günlerimizdendir. Kurban Bayramı’nda kırmızı et tüketimi bu nedenle artacaktır. Yine bu günlerde yazılı ve görsel basında ‘et yemeyin, kırmızı ete dikkat’ gibi çarpıcı, sansasyonel başlıkların çokça atıldığına da tanık olacağız. Ülkemiz protein tüketiminin dünyada en az olduğu ülkelerden biridir. Bu bakımdan çok değerli bir besin olan kırmızı etin yenilmesini önleyecek, bu tür sansasyonel demeç ve haberlere dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü, çok önemli protein kaynağı olan, esansiyel aminoasitler adı verilen vücutta çok gerekli bazı aminoasitlerin tek kaynağı olan kırmızı etin bu bayram günlerinde çocuklara, gebelere, anemi(kansızlık sorunu olanlara) bolca yedirilmesinde fayda vardır. Ancak, koroner kalp hastası olanlar, kalp krizi geçirenler, inme geçirmiş olanlar, gut hastaları ve LDL kolesterolü çok yüksek olanların et tüketiminde dikkatli olması; gerektiğinde bir hekimden bilgi alması uygun olur. Kalp damar hastalarının etin yağsız kısımlarını tercih etmeleri, haşlama yemeleri, et yerken sebze ve salata ile birlikte yemeleri daha uygun olacaktır. Çünkü kırmızı et protein ve yağ içeriği yüksek olan bir besindir. Kurban Bayramı’nda kırmızı et kadar sakatatlara da dikkat etmek gerekir. Zira sakatatlar, böbrek, dalak, karaciğer, bumbar gibi et ürünlerinde kolesterol içeriği çok yüksektir, bu yiyeceklerden kalp hastaları, inme geçirenler ve LDL kolesterolü yüksek olanların yememeleri önerilir. Hele yağda kavrulmuş sakatatlar kalp damar hastalarının sağlığını ciddi olarak olumsuz etkiler” dedi.

    “Kurban Bayramı’nda acil servislere kalp hastalarının başvuruları artar”

    Kurban Bayramı’nda acil servislere kalp hastalarının başvurularının arttığına dikkat çeken Dr. M. Emin Dinççağ, “Kurban Bayramı günlerinde, acil servislere, kalp damar hastalarının, yüksek tansiyon hastalarının, gut hastalığından tedavi olanların başvurularının arttığı dikkat çekmektedir. Bunun nedeni bayram günlerinde fazla miktarda yağlı, tuzlu kavurma ve kırmızı et yenilmesidir. Hele, yüksek tansiyonu olanların böbrek gibi sakatatları tercih etmeleri sakıncalıdır. İç yağı tüketimi, özellikle koroner kalp hastası olanlar için ciddi risktir. Zira iç yağı doymuş yağdır ve LDL (kötü kolesterolü) yükseltir. Kırmızı et, esansiyel aminoasitler yanında, kalsiyum, demir, çinko, B12, B6 vitaminlerince zengin kaliteli protein içeren, yenilmediğinde kansızlık,gelişme geriliği yapan önemli bir besin maddesidir” diye konuştu.

    “Et ile bulaşabilen hastalıklar”

    Kurbanlık hayvanların sağlıklı hayvanlardan seçilmesinin dinin de gereği olduğunu vurgulayan Dinççağ, “Halk Sağlığı açısından; etin kesiminde, taşınmasında, saklanmasında hijyen kurallarına dikkat edilmelidir. Et ile çeşitli paraziter hastalıkları, tenya, trişin, toksoplazmozis, salmonella(tifo), verem, şap, şarbon hastalığı, kist hidatik, brusella hastalığı bulaşabilir. Bunun için kesim öncesi sağlıklı hayvanlar kesimine dikkat edilmeli, kesim hijyenik ve temiz bir şekilde yapılmalı, taşırken hijyen kurallarına dikkat etmeli ve eti iyi pişirdikten sonra yenilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Balıkçılar “Vira Bismillah” demek için gün sayıyor

    Karadenizli balıkçılar “Vira Bismillah” demek için gün sayıyor.

    15 Nisan’da başlayan balık avı yasağı 1 Eylül’de sona erecek. Yaz boyunca teknelerinin ve ağlarının bakımını yapan balıkçılar, 31 Ağustos gecesi saat 00.00’dan itibaren denize açılacak.

    Ordu’nun Fatsa ilçesinde Bolaman ve Yalıköy Limanlarındaki balıkçılar yeni sezon öncesi son hazırlıklarını tamamladı. Tüm hazırlıklarını bitirip avlanma yasağının kalkacağı 1 Eylül’ü beklediklerini belirten balıkçılar, bu yıl balık bereketi yaşanacağına inandıklarını söyledi.

    Türkiye’nin bu yıl ucuz ve bol balık yiyeceğini belirten Fatsalı balıkçılardan Mustafa Mollaoğlu, son hazırlıklarını yaptıklarını, bereketli bir balık sezonu beklediklerini ifade etti. Mollaoğlu, “Bolaman Limanı’nda son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bakım ve onarımlarımızı yaparken Eylül ayı geldi. 1 Eylül itibarı ile av yasağı bitecek, bizler denize açılacağız. Bu sene bol miktarda denizde palamut balığı var. Geçen yıl olmayan palamut bu yıl bereketiyle geliyor. Bu yıl çinakop da oldukça fazla. 1 Eylül’den sonra güzel bir av dönemi bizi bekliyor. Geçen yıla oranla bu yıl denizimizde balık bolluğu var. Bunu da Allah’ın bize bir lütfu olarak değerlendiriyoruz. Geçen yıl en değerli balığımızın kilosu 15 lira iken, bu yıl 5 liraya kadar inmesini bekliyoruz. 40 kişilik tayfa ile yeni sezona başlıyoruz. Bölgemizde kışın kadınlar evlerinde beklerken, erkekler balık avına çıkarlar. Özellikle bölgemizin diğer geçim kaynağı olan fındığın az olmasından balıkçılığa ilgi arttı. Bu yıl vatandaşlarımız bol çeşit balığı sofralarına ucuza götürebilecekler” dedi.

    Yalıköy Su Ürünleri Derneği Başkanı Balıkçı Eftal Mutlu, yeni av sezonu için hazırlıklarının son aşamasına geldiklerini belirterek, “31 Ağustos gecesi bizlere yasak kalkıyor. Bu sene palamut çok, çinakop da oldukça fazla var, hamsi de bereketli gibi görünüyor. Bu yıl hakikaten diğer yıllara oranla bolluk var. Türkiye genelinde 20-25 tane büyük balıkçı teknesi Moritanya’ya gittiler. Balık üzerindeki av baskısı yüzde 30 gibi azalmış oldu. Oraya gidenler güzel para kazanacaklar elbette. Kalanlar da bu durumdan istifade edecekler. Bu yıl balıkçılığın önü açık görünüyor” diye konuştu.

    Balıkçı Selçuk Şahin ise “Ağlarımızın tamirini bitirmek üzereyiz. Bu yıl bol kazanç bekliyoruz. Karadan bereket olmadığı için bu denizden bereket bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Zeybekci: “Bunlara lağım faresi demek, farelere hakarettir”

    Denizli’ de on binler 15 Temmuz Şehitler Meydanı’nda ‘demokrasi ve şehitler mitingi’ için buluştu. Burada konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “İnlerine girdik ve onlara o dünyayı onlara dar ettik. Siz ettiniz, biz değil. O, Cumhurbaşkanını şehit etmek üzere gidenler, en son baktık ki, bir fare deliğinden çıkıyorlar. Bir deliğin içinden çıkmış. Bunu söyledik diye, birileri lağım faresi diye, ‘işkence ediyorsun’ diyor. Ama onlara fare demek, farelere hakarettir” dedi.

    Mitinge Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Denizli Valisi Ahmet Altıparmak, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, AK Parti, CHP ve MHP milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, AK Parti İl Başkanı Necip Filiz, CHP İl Başkanı Haşim Teoman Sancar, MHP İl Başkanı Cafer Birtürk, sivil toplum örgütleri başkanları ve binlerce vatandaş katıldı. AK Parti, CHP ve MHP il başkanları el ele tutuşarak birlikte meydandaki vatandaşları selamdı.

    Darbe girişiminin dinde yeri olmadığını aktaran CHP Denizli İl Başkanı Haşim Temoman Sancar, “Allah adıyla aldatan, bu Fethullah terör örgütünü şiddetle, lanetle kınıyoruz. Çünkü milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruna, gururuna, demokrasisine darbeyle vatandaşı birbirine düşürerek, kırarak, devletin, milletin tankını tüfeğini, size doğrultulan şeyin adı ne cemaattir, ne inançtır, ne de başka bir şeydir. Bu tamamen sahtekarlıktır” dedi.

    Milletin hep birlikte destan yazdığını vurgulayan AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz, “Bugün Delikliçınar Meydanı tarihi bir gün yaşıyor. Hepiniz kahramansınız, sizler her türlü övgüye layıksınız, bu millet, bu birlik, hoşgörü ortamını, sürdürdüğü sürece ne FETÖ, ne hiçbir kuvvet sizin karşınızda duramaz” diye konuştu.

    Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan da, “15 Temmuz’dan sonra daha iyi anladım ki, böyle güzel şehrin, bu kahraman insanların, demokrasiye, millet iradesine sahip çıkan, başkanlığını yapmak, şereflerin, onurların en büyüğü oluduğun daha iyi anladım. 15 temmuz akşamı buraya geldik ve Denizlili 25 binin üzerinde kardeşim o hain kalkışmaya karşı hiç tereddüt etmeden meydanları doldurdunuz” şeklinde konuştu.

    Mücadelenin en büyüğünün FETÖ’nün sahibine karşı olduğunu belirten Denizli Valisi Ahmet Altıparmak, “Evet bu gün büyük gün, günlerce buradaydınız. Bu gün yine buradasınız, Türkiye’de bu gün meydanlarda milyonlar var. Neden meydanlardayız, neden milyonlar meydanda, bu sadece FETÖ’nün ahmak başına, güç vehmetmesi için değil. Neden buradayız, her şeyden önce onun sahiplerine karşı olduğumuzu göstermek için de buradayız. En büyük tepkimiz onun sahibinedir. Büyük günler yaşadık, önemli günler yaşadık, hepinize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Daha sonra konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Eğer birine saygı gösterilecekse, bu topraklarda birinin eli öpülecekse, birilerinin alnından öpülecekse, çocuklarının gözlerinden öpülecekse ancak ve ancak bu milletin fertleridir. Bu yüce milletin fertleridir, Allah sizlerden razı olsun. Bugün İstanbul’da birlik beraberlik adına muhteşem bir görüntü var. AK Partilisi orada, CHP’lisi orda, MHP’lisi orada, Türk’ü orada, Türkmen’i orada, Kürt’ü orada, Alevi’si orada, Sünni’si orada, Arap’ı ve Çerkez’i tüm Türkiye özetiyle oradadır. 15 Temmuz gecesi bu millet bir destan yazdı. Bu destanda millet, birilerini asla hatırlamayacak” dedi.

    Hainlerin mezarlarına bile giden kimsenin olmadığını aktaran Zeybekci, “Milletin meclisini bombalayan o hainler var ya, bu milletin evlatlarını, köprüde bayrak açmış o gençlerine ateş eden o hainler var ya, onların cenazesine bile kimse gitmiyor şimdi. Bu millet bunları asla hatırlamayacak. Bu millet o ihaneti bile hatırlamayacak ama dünya tarihi altın harflerle bir destan gördü. Hainler cezasını çekecek, ele başlarına, onların ele başlarına, o bir yerlerde örgütlenen, planlanan o oyunda baş rolde oynayanlara asla ve asla insaf gösterilmeyecek. Onlardan dökülen bu ülkenin masum evlatlarının kanının hesabı sorulacaktır. Hukukun onlara gösterdiği en ağır cezayı vereceğiz” şeklinde konuştu.

    Marmaris’te yakalanan darbecilere fare bile denilmemesi gerektiğini belirten Zeybekci, “Bundan gayri, bu dünyada sığınacak delik arayacaklar. 2013 26 Aralık günü burada sizinle beraberdim, demiştim, ‘inlerine gireceğiz’ demiştik. İnlerine girdik ve onlara o dünyayı onlara dar ettik. Siz ettiniz, biz değil. O, Cumhurbaşkanını şehit etmek üzere gidenler, en son baktık ki, bir fare deliğinden çıkıyorlar. Bir deliğin içinden çıkmış. Bunu söyledik diye, birileri lağım faresi diye, ‘işkence ediyorsun’ diyor. Ama onlara fare demek, farelere hakarettir” diye konuştu.