Etiket: Değişimleri

  • Erasmus+ gençlik değişimleri anlatıldı

    DÜZCE(İHA) – Düzce Eğitim Araştırma ve Rehberlik Derneği Başkanı Engin Çavuş, gençlere sivil toplum bilincinin ve gönüllülük algısının arttırılmasına destek olmayı, onların kişisel ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçladıklarını dile getirdi.

    Düzce Üniversitesi Dış İlişkiler Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen “Erasmus+ Gençlik Değişimleri Bilgilendirme Konferansında Düzce Eğitim Araştırma ve Rehberlik Derneği Başkanı Engin Çavuş, öğrencilerle buluştu. İstiklal Konferans Salonu’nda düzenlenen programın açılışında konuşan Düzce Üniversitesi Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Müge Kanuni Er, Erasmus+ ve Erasmus programları arasındaki farklardan bahsederek sözü Engin Çavuş’a bıraktı.

    Davetli konuşmacı Engin Çavuş Düzce Eğitim Araştırma ve Rehberlik Derneği’nin kuruluşu ve faaliyetleri hakkında bilgiler paylaşarak gençlerde; sivil toplum bilincinin ve gönüllülük algısının arttırılmasına destek olmayı, onların kişisel ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçladıklarını dile getirdi.

    Erasmus+ programından bahseden Engin Çavuş, programın; eğitim, gençlik ve spor alanındaki projeleri desteklediğini ifade etti. Erasmus+ programının Avrupa’daki iş piyasalarının ve rekabetçi bir ekonominin ihtiyaç duyduğu becerilere sahip beşeri ve sosyal sermayenin gelişimine katkı sağlamayı hedeflediğini de sözlerine ekledi.

    Hedef kitlesinin; eğitim, gençlik ve spor alanında faaliyeti olan kurum/kuruluş, işletmeler, eğitim çalışanları, örgün eğitim öğrencileri ve gençler olduğunu belirten davetli konuşmacı, Erasmus+ programı kapsamında desteklenen faaliyetlerle ilgili paylaşımlarda bulundu.

  • Çinli profesör, deprem öncesi atmosferdeki değişimleri anlattı

    Zonguldak’ta depremler öncesi atmosferde yaşanan değişimler anlatıldı. Çinli Profesör Prof. Dr. Shuangen Jin’in konuşmacı olduğu konferans öncesi açıklama yapan BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, “Mutlulukla söylemek isterim ki Türkiye’de bu çalışmaları en ileri düzeyde gerçekleştirecek ekibe bizim üniversitemiz sahip” diye konuştu.

    Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda “Uydu Gözlemlerinden Sismik Kaynaklı Atmosferik Değişimlerin İzlenmesi” konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan BEÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Shuangen Jin, depremler öncesi atmosferde yaşanan değişimlere dikkat çekti. Konferansın açılış konuşmasını yapan BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu ise üniversitenin bu çalışmaları en ileri düzeyde gerçekleştirebilecek bir ekibe sahip olduğunun altını çizdi.

    AFAD ile ortak proje önerisi

    Büyük depremler öncesinde atmosferdeki değişiklikler üzerinde hikayelerin yanı sıra bilimsel çalışmaların da olduğunu ifade eden Hakan Kutoğlu şöyle dedi:

    “Depremler, büyük depremler öncesinde atmosferdeki değişiklikler gibi çok hikayesi anlatılır. Dünyada bunun üzerine bilimsel çalışmalar var. Yayınlanmış eserler de var. Zaman zaman bazı büyük depremler öncesi, tamamında değil ama bazı büyükler depremler öncesinde iyonosfer tabakasında bazı değişimler meydana gelebiliyor. Bunlar da uydular vasıtasıyla GPS dediğimiz konumlama amacıyla üretilmiş uydu sisteminin elektro manyetik sistemleri üzerinden ileri hesaplamalar yardımıyla bu değişimler oluyorsa bunları yakalama şansı mümkün oluyor. Mutlulukla söylemek isterim ki Türkiye’de bu çalışmaları en ileri düzeyde gerçekleştirecek ekibe bizim üniversitemiz sahip. Başta öğretim üyemiz Sayın Shuangenn Jin ve onun ekibi Türkiye’de bu konudaki en ileri çalışmaları yapıyorlar. Hatta Çin’den bazı ileri araştırma enstitüleri ve NASA’daki arkadaşları vasıtasıyla dünyadaki depremlerle ilgili bu yönde çalışmalar yapıyorlar. şunu söylemek isterim ki bu tür izlemeleri Türkiye’de de yapmak mümkün. Çünkü başta Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüzün işletiminde olan 150 civarında yer izleme istasyonu var. Bir de bazı belediyelerimizin kendi imkanlarıyla kurmuş olduğu sabit GPS istasyonları var. Bu veriler bir merkez tarafnıdan işlenebilecek şekilde birleştirilirse AFAD ile bir ortak proje yaparak Türkiye’de bu çalışmaları yapabilecek noktadayız.”

    “Deprem sırasında değişimler çok şiddetli görülüyor”

    Hangai Astronomi ve Gözlemevi ve NASA ile ortak çalışmaları bulunan Prof. Dr. Shuangen Jin, konferansta depremler öncesi atmosferde yaşanan değişimlerle ilgili en son gelişmeler hakkında bilgiler verdi. Jin, “Depremin merkezinin derinliği açısından 30 kilometreden daha düşük olduğu depremlerde iyonosferik değişimler çok belirgin şekilde görülüyor. Deprem öncesinde iyonosferdeki değişimler pozitif mi yoksa negatif anlamda mı incelendiğinde, çoğunlukla pozitif anlamda arttığı gözlemlendi. Özellikle depremden dört saat öncesinden itibaren iyonosferdeki anomali görülüyor, sonrasında bu iyonosferdeki değişim çok daha büyük şekilde görülüyor. Deprem sırası ve sonrasında anomaliler (değişim) çok daha şiddetli şekilde görülüyor” dedi.

    Konferansa AFAD Zonguldak İl Müdürü Ahmet Güngör’ün yanı sıra akademik ve idari personel ile öğrenciler de katıldı.

  • Hava Değişimleri Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor

    Son günlerde ülkenin büyük kısmında görülen ani hava değişimleri insanların sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Uzmanlar, ani hava değişimlerine karşı dikkatli olmalarını istedi.

    Zirve Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir bu durumlarda bireylerin çok dikkatli olması gerektiğini belirtti. Ulutaşdemir, “Yaz-kış fark etmeksizin günlük yada haftalık ani mevsimsel değişimler yaşanabilir. Havalar aşırı ısınıp, aşırı şekilde soğuyabiliyor. Şimdilerde ise yazın belkide en sıcak zamanlarını yaşıyoruz ama herkesin de bildiği gibi son günlerde havaların sürekli değişmesi dikkat çekiyor” dedi. Bu dönemlerdeki ani hava değişimlerinin pek çok hastalığı beraberinde getirdiğini ifade eden Ulutaşdemir, “Bu durumlarda önlem alınmaması halinde hava değişimlerinden kaynaklanan pek çok sağlık sorunu ortaya çıkabiliyor. Özellikle soğuk algınlığı, halsizlik, yorgunluk, üşütme, baş ağrısı, enfeksiyonel rahatsızlıklar, gibi hastalıklarla karşı karşıya kalınabiliyor” diye konuştu.

    “ÇOCUKLAR HAVA DEĞİŞİMİNDEN ÇABUK ETKİLENİR”

    Çocukların ve özellikle bebeklerin bu gibi hava değişimlerinden çok çabuk etkilendiğini vurgulayan Ulutaşdemir, aşırı yağmurlara hazırlıksız yakalanan bünyelerin hastalıklara çabuk teslim olacağını söyledi. Ulutaşdemir, “Bu ani değişimlerde özellikle zayıf ve korunaksız bünyelere sahip olan bebekler ile çocuklar çok çabuk etkilenme yaşayabilir. Etkilenmeler sonucunda basit gibi görünen ciddi hastalıklar gün yüzüne çıkabilir” diye konuştu.

  • Hava Değişimleri Migreni Tetikliyor

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ülkü Sarpkaya, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2’sinde kronik migren görüldüğünü belirterek, “Hava değişimleri migreni tetikliyor” dedi.

    Migrenin hem kadınlarda hem de erkeklerde en şiddetli haline 30’lu veya 40’lı yaşlarda eriştiğini ifade eden Dr. Ülkü Sarpkaya, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre migren gelişmiş ülkelerde 19. sıradaki sağlığa bağlı fiziksel engeldir ve başlıca işe gitmeme nedenlerinden biridir. Erkeklerin yaklaşık yüzde 6-9’u ile kadınların yüzde 17-18’inde migren görülür. Şiddetli ve tekrarlayan baş ağrısı ataklarına zaman zaman mide bulantısı veya kusma bulguları eklenir. Ağrılar genellikle 4-72 saat sürer ve kişiyi iş göremez hale getirebilir. Başlıca migren tipi, eskiden bayağı migren olarak bilinen aurasız migrendir. Bu tip migrende genellikle başın tek tarafı şiddetli ve darbeli bağ ağrısına maruz kalır; mide bulantısı ve kusma eşliğinde ışık ve gürültüye hassasiyet görülür. Migren genellikle ergenlikte veya 20’li yaşlarda ortaya çıkar ancak nadiren çocuklarda da migrene rastlanır. Eğer migren 50 yaşından sonra ortaya çıktıysa bir beyin rahatsızlığı ile bağlantılı olabilir. Vakaların yaklaşık yarısında migren kalıtımsaldır” diye konuştu.

    Dr. Sarpkaya, migren ağrılarının çok çeşitli nedenlerle tetiklenebildiğini kaydederek, şöyle konuştu:

    “Stres, hava değişimi, menstrual siklus, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir. Migren belirtileri hastadan hastaya büyük oranda değişebilir. Örneğin bir hasta, başın tek tarafında hafif bir ağrı ve mide bulantısından şikayet ederken bir başkası başın iki tarafında şiddetli ağrı, ışığa ve sese duyarlılık görebilir ancak mide bulantısı çekmeyebilir. Migren tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren hastalığına temelde bir Alman ekolü olarak kabul edebileceğimiz nöralterapi tedavi yönteminin bakış açısı tamamen farklıdır. Batı tıbbı içinde önemli bir bilim dalı olarak yer alan nöralterapi, hastalıkların sebebi ile ilgilenir. Bu yaklaşımda migrene sebep olan ve vücudun düzenini bozan (bozucu alan) hastanın öyküsünden tespit edilir ve nöralterapiyle düzeltilir. Bozucu alanlar vücudun düzenini bozan ve ağrıyı tetikleyen sebeplerdir. Diş ve çene eklemi ile ilgili problemler, geçirilmiş ameliyatlar, özellikle tonsillit gibi çocukluk enfeksiyonları, travmalar, duygusal yüklenmeler ve stres vücutta bozucu alan yaratabilir. Nöralterapi yaklaşımında yakınmaları ortaya çıkaran bu değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortadan kaldırılır. akupunktur noktalarına nöralterapi uygulamaları, bozucu alanların tespiti ve tedavisi, ganglion ve segment tedavisi ile nöralterapiyle migrene etkin ve kalıcı tedavi sağlanır. Bu tedavi yaklaşımı özellikle ilaç tedavisine cevap alamamış hastalarda başarı ile çözüm sağlamaktadır. Ozon tedavisi ile dokulara oksijenizasyon sağlanması tedaviye yardımcı bir modalitedir. Proloterapi, ağrı mezoterapisi ve nöroproloterapi uygulamaları ile lokal doku instabiliteleri giderilerek mekanik ve kimyasal etki sayesinde kalıcı rahatlama sağlanabilir.”