Etiket: Değişimler”

  • AOSB’de sanayicilere iş hukukundaki değişimler anlatıldı

    Bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan tazminat veya işe iade talebiyle açılan davalar öncesinde 1 Ocak 2018’den itibaren geçerli olmak üzere artık arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiği bildirildi.

    Adana Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Seyhan Toplantı Salonu’nda sanayicilere yönelik, “İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku’ndaki Güncel Değişiklikler” konulu seminer düzenlendi.

    Seminere konuşmacı olarak katılan Avukat Günay Kılınç, “Arabuluculuk, işe iade davaları, yıllık izin ücretleri, meslek kodu çalışması, Bireysel Emeklilik (BES) zorunluluğu, mesleki yeterlilik belgeleri ve iş hukuku” konularını anlattı.

    Av. Kılınç, arabuluculuğun bazı iş hukuku uyuşmazlıkları için artık bir dava şartı olduğunu ifade etti. Kılınç, 1 Ocak 2018’de yürürlüğe girecek arabuluculukla işe iade davaları, işçi veya işverenin alacağı veya tazminata ilişkin açılan davalar öncesinde; arabulucuya başvurmalarının şart olduğunu dile getirdi. Av. Kılınç, zorunlu arabuluculukta anlaşma sağlanamaması halinde tarafların yetkili iş mahkemelerinde arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını gösteren tutanak ile dava açabileceklerini kaydetti.

    İş hukuku yeni yılda yenileniyor

    7036 Sayılı Yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile iş hukuku yönünden kabul edilen diğer değişiklikleri de anlatan Av. Kılınç, yıllık izin ücreti ve bazı tazminat alacaklarında zaman aşımı süresinin artık 5 yıl olduğunu belirtti.

    İş ve sosyal güvenlik mevzuatındaki güncel değişiklik konularına da değinen Av. Kılınç, şunları kaydetti:

    “Gece postalarında çalışacak kadınların çalışma koşulları açısından istisna getirildi. Kadın çalışanlar gece postalarında 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz. Ancak turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde ve bu işlerin yürütüldüğü işyerlerinde faaliyet gösteren alt işveren tarafından yürütülen işlerde, kadın çalışanın yazılı onayının alınması şartıyla 7,5 saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir.”

    Mesleki eğitim belgesi eksikliklerine de dikkat çeken Av. Günay Kılınç, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenlerin çalıştırılamayacağını anlattı.

    İş başvuruları alınırken sorulan sorularda düzenlemeler yapılmasının da önemli olduğunu ifade eden Av. Kılınç, “Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında iş başvuru formları güncellenmeli, personellerden açık rızalarına ilişkin yazılı onayları alınmalı, iş sözleşmesi ve sözleşme öncesi bilgi formları revize edilmeli” şeklinde konuştu.

    Günay Kılınç, eğitime katılanların iş ve sosyal güvenlik hukukunu ilgilendiren sorularını da cevaplandırdı.

  • Dinççağ: “Diyabette olumlu değişimler var”

    Dünyada ve Türkiye’de diyabette ciddi artışların olduğunu belirten Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, bunun yanında uygulamada pek çok olumlu değişimler yaşandığını söyledi.

    14 Kasım Dünya Diyabetliler Günü dolayısıyla Diyabetle Yaşam Derneği Samsun Şubesi’nin 2016-2017 diyabet raporunu açıklayan Diyabetle Yaşam Derneği Samsun Şube Yönetim Kurulu Üyesi ve Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, “Gelişen tıp teknolojisi, artan gelir düzeyi ve iletişimin artması ve diyabet konusunda uluslarası duyarlıklık ve devlet politikaları nedeniyle diyabetin ve diyabetlinin farkındalığı, tanısı, tedavi ve önlenmesi konusunda son on yılda; hastalıkta, ülkemizde ve dünyada ciddi artış yaşanırken uygulamada pek çok olumlu değişimler yaşanmıştır. Modern diyabet tedavisinde yeni ilaç seçenekleri ortaya çıkmıştır ve hala yeni ürünler piyasaya sürülmektedir.Bu diyabet tedavisinde daha iyi imkanlar ortaya çıkarmıştır. Diyabetli, iletişim olanakları ve kamu politikaları nedeniyle diyabetin ve komplikasyonlarının daha çok farkındadır ve tedavi uyumu daha fazladır. Egzersizin diyabet tedavisindeki yeri daha çok anlaşılmış ve egzersiz konusunda toplumsal imkanlar artırılmıştır. Hekime ve sağlık hizmetlerine ulaşım kolaylaşmış ve diyabetli daha fazla sağlık hizmeti alır olmuştur. Kendine kendine diyabet yönetimi,özellikle evde kan şekeri ölçümü,diyabet tedavisinde başarılı bir düzeydedir. İnsülin kullanımı artmaktadır ve insüline kullanımındaki korku ve direnç azalmıştır. Sağlıklı beslenme konusunda toplumsal duyarlıklık artmaktadır.Obesite mücadelesi konusunda daha çok toplumsal çaba gösterilmektedir. Diyabet ölçüm cihazlarının kamu idaresi tarafından geri ödeme kapsamından çıkarılması,diyabet tedavisinde olumsuzluğa neden olabilir endişesi vardır ve bu konuda çalışma yapılmalıdır.Diyabetlinin kendi kendine kan şekeri ölçümü aksamamalıdır. Kırsal ve kentsel alanda diyabet tedavi olanakları arasında ciddi farklar olup,kırsal alanda diyabet tedavisini takip ve tedavi edebilecek ara eleman eksikliği(halk sağlığı hemşiresi,diyabet hemşiresi) yetiştirilmeli ve kırsal alanda diyabetli takibi yapılabilmelidir. İnsülin eğitimi, üretici firmalar tarafından ’tüketicinin eğitim hakkı kapsamında’ bir yasal zorunluluk olarak tespit edilmeli ve bu konuda yasal mevzuat hazırlanmalıdır.İnsülin kalem eğitimi,hali hazırda üğretici firmalarca ’bir iyi niyet jesti’ gibi algılanmaktadır. Oysa uygulamanın bir parçasıdır ve yasal olarak ’tüketicinin eğitim hakkı’ olarak firmalar tarafından mutlaka yerine getirilmelidir. HbA1c değerlerinin ve şeker ölçüm cihazlarının kalibrasyonu ve standardize edilmesi çalışmaları daha sıkı yapılmalıdır. Diyabet tedavisinde diyabetolog, ’diyabet eğitimi almış uzman hekimlerin’ endokrin uzmanlarından daha verimli olabileceği konusunda üniversiter düzeyde çalışmalar yapılmalıdır.Diyabet salt endokrin bir hastalık değildir.Konu bir güç alanı olarak görülmemelidir. Bu konuda ülke şartları ve bilimsel ölçülere göre çalışmalar yapılmalıdır. Diyabet tedavisinde bir seçenek olarak sunulan Bariatrik cerrahi uygulamalarının, tıbbi endikasyonlar dışına çıkmaması, reklam gibi yanıltıcı bilgilerle hasta ve tıbbi malpraktis uygulamalarına yol açmaması için bu konuda ciddi önlemlerin alınması gerekmektedir” dedi.

  • Hamilelik sürecinde anne adaylarını bekleyen değişimler

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Hatice Yağmurkaya, hamilelik sürecinde anne adaylarını bekleyen değişimler hakkında bilgi verdi.

    Hamilelik süreci hakkında açıklamalarda bulunan Samsun Medicana Hastanesi’nden Opr. Dr. Hatice Yağmurkaya, “Hamile kaldığınız andan itibaren, hormonlarınız bebeğinize güvenli ve büyümeye elverişli bir ortam hazırlayabilmek için vücut sisteminizi değiştirmeye başlar. Bebeğiniz için gerekli olan bu değişimler size baş ağrısı, vücutta şişkinlik, kabızlık, nefes almada zorluk, mide problemleri veya sırt ağrısı gibi rahatsızlıklar verebilir. Hamilelik, fiziksel değişimin yanında duygusal yorgunluğa da neden olabilir. Ancak birçok anne adayı büyük bir olasılıkla bu rahatsızlıkların sadece bir kısmını yaşar ve bunların çoğu doğumdan kısa bir süre sonra kaybolur. Hamilelik sırasında kan hacmi yaklaşık yüzde 40 artar, bu da dolaşım sisteminizin normalden daha fazla çalışmasını gerektirir. Kan hacmindeki artış dolaşımınızı bazen yavaşlatabilir, bu yüzden hamileliğin sonlarına doğru oluşan bir miktar şişkinlik normal sayılmaktadır. Bilekler ve ayaklar en çok şişen yerlerdir çünkü bebeğin ağırlığı ‘pelvis’ adı verilen leğen kemiğindeki damarlara baskı yapar ve kanın ayaklardan kalbe gidişini yavaşlatır. Bu da bacak ve ayaklarda varis ve ödem oluşmasına neden olur. Aşırı ve hızlı kilo alımı ödem oluşumunu ciddi bir şekilde artırır, çünkü alınan kilolar dolaşım sisteminize baskı uygular ve artan kan yoğunluğu damarların şişmesine neden olur. Ayrıca çok hareketsiz kalmak, uzun süre ayakta kalmak veya uzun süre oturur pozisyonda olmak da ödem oluşumunu tetikler. Bu sebeple ayakta ya da oturarak aynı pozisyonda yarım saatten fazla kalmamak, gün içinde ufak tefek egzersizler yapmak, kısa süreli yürüyüşler yapmak ve yatarken özellikle sol yana yatmaya gayret göstermek gibi önlemler alınabilir. Genetik yatkınlık var ise, gebelik döneminde hormonların etkisi ile varis oluşabilir. Gebelerin yaklaşık yüzde 40’ında varis problemleri vardır. Hızlı ve fazla miktarda kilo alımı, çok hareketsiz kalmak veya uzun süre ayakta kalmak da varis oluşumunu tetikler” dedi.

    Gebeliğin bazı cilt değişikliklerine neden olabileceğini belirten Dr. Yağmurkaya, “Bu değişikliklerin büyük çoğunluğu hormonal değişimler ile ilgilidir. Yüzde görülebilen renk değişimleri, avuç içlerinde kızarıklık ya da kaşıntılı deri döküntüleri nispeten daha nadir görülürler. Hemen hemen bütün hamile kadınlarda görülen bir diğer değişim de karnın ortasından geçen siyah bir çizgi ortaya çıkmasıdır. Ancak anne adaylarını en fazla rahatsız eden cilt değişikliği karında görülen cilt çatlaklarıdır. Ağrılı değillerdir ancak kaşıntıya yol açabilirler. Hem mekanik gerilmeye bağlı olarak hem de hormonal nedenler ile ortaya çıkabilirler. En sık karnın alt bölümlerinde görülmekle birlikte kalçalarda, uyluklarda, memelerde ve hatta kollarda bile görülebilirler. Çatlakların oluşmasında en önemli belirleyici faktör genetiktir. Siyah kadınlarda hemen hemen hiç görülmezken, beyaz kadınların ise yaklaşık yüzde 75-90’ında değişik oranlarda cilt çatlaklarına rastlanmaktadır” diye konuştu.

  • Velilere “Ergenlikte Ruhsal Değişimler” Semineri

    Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü organizasyonuyla Tevfik Fikret Yatılı Bölge Ortaokulu 6. sınıfta okuyan öğrencilerin velilerine, “Ergenlikte Ruhsal Değişimler” ve “Teknoloji Bağımlılığı” konulu seminer verildi.

    “Bir Roman Yazıyorum Düşüm, Gerçeğim” projesi kapsamında Tevfik Fikret Yatılı Bölge Ortaokulu 6. sınıfında okuyan öğrencilerin velilerine yönelik “Ergenlikte Ruhsal Değişimler” semineri düzenlendi. İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’nde görevli Psikolog Yeliz Vural tarafından verilen “Ergenlikte Ruhsal Değişimler” seminerinde, ergenlik çağına giren çocuklarda yaşanan değişimler, bu dönemde velilere düşen görevler ve onlara nasıl davranılacağı konularında geniş bilgi verildi.

    Ergenlik seminerinin ardından İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü İbrahim Şahin tarafından, “Teknoloji Bağımlılığı” konulu seminer verildi. Şahin, gelişen teknolojinin öğrencileri esir almaması için ebeveynlere düşen görevler ve yapılması gereken hususlar hakkında velileri bilgilendirdi.