Etiket: Değiliz”

  • Cumhurbaşkanı Tatar: “Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz”

    Cumhurbaşkanı Tatar: “Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in gayriresmi 5+1 toplantısına yönelik açıklamalarına tepki göstererek, “Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz” dedi.

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında siyasi gerginlik giderek artıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in gayriresmi 5+1 toplantısına yönelik açıklamalarına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz. Egemen iki eşit devletin iş birliğine dayalı çözüm modeli yeni görüş ve yeni bir yol olarak tarafımızdan gündeme getirilmiş olup, gayri resmi 5+1 toplantısında da masaya getirilecek ve bundan da geri adım atılmayacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Dayatmalar kabul edilemez”

    Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs konusunda dikkatlerin önümüzdeki haftalarda gerçekleşmesi beklenen gayriresmi 5+1 toplantısına çevrildiğini kaydetti. Toplantı öncesi Rum tarafının tahrik ve kabul edilemez taleplerinin de yoğunlaşarak devam ettiğini belirten Tatar, “Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in gayriresmi 5+1 toplantısına yönelik, ’BM parametreleri değişmemeli, Türk tarafının kapalı Maraş’ın tamamen açılmasına yönelik planlamaları sona ermeli ve Doğu Akdeniz’deki Türk faaliyetleri sonlandırılmalı’ şeklinde dayatmalarda bulunması kabul edilemez” dedi.

    “BM parametreleri bugüne kadar sonuç vermedi”

    Anastasiadis’in bu dayatmalarda bulunması ve bunları şart olarak ileri sürmesinin Kıbrıs’ta statükonun devam etmesi anlamını içerdiğini aktaran Tatar, yapılması beklenen gayri resmi 5+1 toplantısını da engellemeye yönelik olduğunu açıkladı. Tatar, “Kıbrıs konusuyla ilgili olarak yıllardan beri gündemde bulunan BM parametreleri bugüne kadar sonuç vermediği gibi, söz konusu parametrelerle de bir anlaşmaya ulaşılamayacağı gerçeği ortaya çıkmıştır. Mevcut parametrelerde ısrar etmek ise çözümsüzlüğe oynamaktır” ifadelerini kullandı. Tatar, Türk tarafının belirlediği ve uygulamaya koyduğu kapalı Maraş açılımının devam ettiğini vurguladı.

    “KKTC ile Türkiye’nin haklarını ayaklar altında çiğnemesine asla müsaade edilmeyecek”

    “Bu konuda Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz” ifadelerini kullanan Tatar, Doğu Akdeniz’de devam etmekte olan Türk faaliyetlerinin de KKTC ile Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya yönelik olduğunu belirtti. Tatar, Rum tarafının tek başına Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına sahip çıkmasına ve KKTC ile Türkiye’nin haklarını ayaklar altında çiğnemesine asla müsaade edilmeyeceğini ifade etti.

    “Bizim görüşümüz, yan yana yaşayan egemen iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelidir”

    Rum Dışişleri Bakanı Hristodulis’in “Federasyon zemini dışında bir çözümün olamayacağı” açıklamasını anımsatan Tatar, “Bizim görüşümüz ise eşit haklara sahip, yan yana yaşayan egemen iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelidir. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Rum uzlaşmazlığı nedeniyle çöken Crans Monta görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamada Kıbrıs konusuyla ilgili yeni görüşlerin de masaya gelebileceğini belirtmişti. Egemen iki eşit devletin iş birliğine dayalı çözüm modeli de yeni görüş ve yeni bir yol olarak tarafımızdan gündeme getirilmiş olup, gayri resmi 5+1 toplantısında da masaya getirilecek ve bundan da geri adım atılmayacaktır” dedi.

    “Rum tarafından beklentimiz köhnemiş ve çağdışı zihniyetinden vazgeçmesi”

    İki devlet arasında çözüm yolunun iş birliğine dayalı olduğuna dikkat çeken Tatar, “Egemen eşit iki devletin iş birliğine dayalı çözüm, en gerçekçi modeldir” ifadelerini kullandı. Rum kesiminin şartlarından vazgeçmesi için çağrıda bulunan Tatar, “Rum tarafından beklentimiz köhnemiş ve çağdışı zihniyet ile dayatma ve kabul edilemez şartlarından vazgeçmesi ve diyalog yolunun açılmasına yardımcı olmasıdır. Unutulmamalıdır ki, bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi Türkiye tarafından da desteklenen eşit egemen iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modeli Kıbrıs ile bölgenin yararına olabilecek en gerçekçi çözüm modelidir” dedi.

  • Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: “Tavşan değiliz ki Rus aşısı üstümüzde denensin”

    Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: “Tavşan değiliz ki Rus aşısı üstümüzde denensin”

    Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın korona virüs için geliştirdiği aşının kendileri üzerinde denenmesine müsaade etmeyeceğini açıklayarak, “Tavşan değiliz ki Rus aşısı üstümüzde denensin” dedi.

    Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın korona virüs salgını için geliştirdiği Sputnik V aşısının Ukraynalılar üzerinde denenmesine müsaade edilmeyeceğini açıkladı. Zelenskiy, Ukrayna vatandaşlarının denek tavşanları olmadığının altını çizerek, “Dünya Sağlık Örgütü ya da dünya genelinde kabul görmüş başka bir kurum tarafından Rus aşısı Sputnik V’e korona virüs karşısında yüzde 90-91 oranında koruma sağladığına dair bir belge verilmedi. Kusura bakmayın ama Ukrayna vatandaşları üzerinde deney yapılabilecek tavşanlar değiller” dedi.

    “İlk aşıyı ben olacağım”

    Ukrayna nüfusunun yarısının aşıya inanmadığını belirten Zelenskiy, “Vatandaşlarımızın yüzde 50’si aşıya inanmıyor ancak ilk aşıyı kendim olacağım. Çin, Amerika ve İngiltere ile aşı konusunda anlaşmalar yaptık” ifadelerini kullandı.

    Ukrayna Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saatte 2 bin 141 yeni vakanın tespit edilmesi ile toplam vaka sayısının 1 milyon 246 bin 990’a ulaştığı, 47 kişinin hayatını kaybetmesi ile toplam can kaybının ise 23 bin 644’e yükseldiği aktarıldı.

  • MTSO Meclisi: “Polipropilen tesisine karşı değiliz, ancak yer seçimi yanlış”

    MTSO Meclisi: “Polipropilen tesisine karşı değiliz, ancak yer seçimi yanlış”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Toplantısında, Mersin’de yapılması planlanan polipropilen tesisi masaya yatırıldı. Yatırımı değerlendiren meclis üyeleri, böyle bir yatırıma karşı olmadıkları, ancak yatırım yeri seçiminin yanlış olduğu görüşünde birleşti.

    MTSO Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Hamit İzol başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda Mersin’de yapılması planlanan polipropilen tesisi yatırımını değerlendirdi. Yapılan görüşmelerde “Mersin, polipropilen tesisi yatırımına karşı değildir. Yatırım için seçilen yerin Mersin Yeni Konteyner Limanı ve Serbest Bölge genişleme alanı olarak planlanmış olması nedeniyle yer seçimi yanlıştır” görüşü oy birliği ile kabul edildi.

    Polipropilen yatırım yeri olarak seçilen ve özel endüstri bölgesi olarak ilan edilen alanın, daha önceki planlarda Mersin Serbest Bölge Gelişme Alanı, Sanayi Depolama Alanı, Mersin Ana Konteyner Limanını da kapsayıp kent merkezine yürüme mesafesinde olmasından dolayı MTSO Meclisi yatırım yerinin doğru yer olmadığını savundu. Kararda, Mersin’in yatırımlara karşı olmayıp kentin kapısının yatırımcılara her zaman açık olduğu vurgulandı. Bu yatırımın ise yerini onaylamayıp böylesi önemli yatırımlarda kent dinamiklerinin de görüşüne başvurulması gerektiği tüm meclis üyelerince kabul edildi. Meclis üyeleri, bu bölgenin 10. ve 11. Kalkınma Planında belirtildiği gibi Mersin Konteyner Limanı olarak değerlendirilmesi halinde kentin lojistik gücünü artırarak hem ekonomik gelişimine hem istihdama daha fazla katkı sunacağını vurguladı. Aynı zamanda tesisin şehir merkezine ve yerleşim yerlerine çok yakın bir mesafede yapılacak olmasının kent için büyük bir tehlike olduğunu belirten meclis üyeleri, böylesi bir sanayi tesisi yatırımının yerleşim yerlerinden uzakta yapılmasıyla kentin gerek çevresel gerekse fiziksel tehditlere karşı korunmuş olacağını dile getirdi.

    Mecliste, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesinde (MTOSB), MTSO ve MTOSB işbirliğinde yapımı tamamlanan Yenilik ve Dijital Dönüşüm Merkezini (Model Fabrika) işletmek üzere şirket kurulması kararı da alındı.

    “Kent sorunlarına karşı ortak kararlar alacağız”

    Meclis Başkanı Hamit İzol, yaptığı açılış konuşmasında, önümüzdeki süreçte MTSO Meclisi olarak her ay kent ile ilgili bir konu üzerinde değerlendirme yaparak konuyla ilgili oluşan görüşlerini kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getirdi. Bu konuların meclis olarak takipçisi olacaklarını da vurgulayan İzol, ilk olarak Mersin’de yapılması planlanan polipropilen yatırımını ele alacaklarını söyledi. Sonraki aylarda Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsünün durumu, Mersin’de öncü ve örnek bir turizm yatırımıyla ilgili yürütülen çalışmaları ve diğer konuları da ele alarak devam edeceklerini kaydeden İzol, konunun uzmanlarıyla görüşüp, kentin ihtiyaçlarını gözeterek gerekli tavsiye kararlarını bilimsel veriler doğrultusunda alacaklarını bildirdi.

    “Yatırım kararları alınırken yerel dinamikler karar süreçlerine dahil edilmeli”

    MTSO’nun gücünü meclisinden aldığını vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise “Her ne kadar başkan olarak ben ya da yönetim kurulu üyeleri Mersin’i ilgilendiren konularda görüşlerimizi açıklasak da meclis iradesi olmazsa bu görüşler şahsi görüşlerimiz olarak kalır. Bu nedenle ortak karar almamız önemli” değerlendirmesini yaptı.

    Mersin’de bugün herkesin kente yatırım yapılması için büyük istek duyduğunu kaydeden Kızıltan şunları söyledi:

    “Ancak yatırım kararları alınırken yerel dinamikler karar süreçlerine dahil edilmeli. Böyle olursa şehrin hazmedeceği, şehre daha büyük katma değer sağlayacak yatırımlar yapılabilir. Çünkü bu kenti en iyi bilen bizleriz. Konjonktürel ya da jeopolitik olarak bakıp bizim bilgimiz dışında kararlar alınırsa böyle tartışmalar çıkıyor. Polipropilen yatırımını yapacak holdingin Adana Yumurtalık’ta işlettiği serbest bölgesi ve limanı var. Hatta o bölgede bir de kimya endüstri merkezi var. Oralar değerlendirilebilir. Mersin’deki seçilen alan Mersin Konteyner Limanı yatırımını engeller. Bu alana konteyner limanı yapılması için devlet söz verdi ve sözünü yerine getirmesini istiyoruz. Başka şehirlerin, şirketlerin bu konuda lobi yapıp Mersin’in yatırımlarını başka yerlere kaydırmasına izin vermeyeceğiz. Bunu kabul etmeyiz. Polipropilen yatırımının yeri Kimya Endüstri Bölgesidir.”

    “Petrokimya tesislerinin altyapısı da özel olmalı”

    1970’lerde aynı bölgede yapılan Akdeniz Gübre yatırımının tarihçesi hakkında bilgi veren Meclis Üyesi Ahmet Akın da “Burası doğrudan yabancı sermaye yatırımıydı. 50 yıl önce çevre bilinci olmadığından karşı çıkılmadı ve yıllarca asitli, kirli duman başta Karaduvar ve Kazanlı mahalleleri olmak üzere Mersin’i perişan etti. Zehir soluduk. Bugün de yine aynı bölgeye bir petrokimya tesisi yatırımı düşünülüyor. Oysaki petrokimya tesisleri altyapısı ona göre hazırlanmış özel ekonomik bölgeler ilan edilmiş alanlarda inşa edilir. Evet, ülkemiz bugün polipropilen ihtiyacının yüzde 95’ini ithalatla karşılıyor. İthalatın önüne geçmek adına önemli bir yatırımdır. Yatırıma kesinlikle karşı değiliz ama bu devasa tesisi, şehir merkezine çok yakın, serbest bölge genişleme alanı ve ana konteyner limanı alanının başucuna yapmak doğru değildir” dedi.

    “Yatırım yaparken teknik konulara dikkat edilmeli”

    Geçmiş yıllarda mevcut bölgenin Mersin Serbest Bölgesinin genişleme alanı olarak işaretlenmesine yönelik çok mücadele verdiklerini hatırlatan Meclis Üyesi Ekrem Sağlam da yaptıkları çalışmaları özetledi. Verdikleri uzun ve zorlu mücadele sonunda 330 dönümlük alanı planlarda “Serbest Bölge Genişleme Alanı” olarak işaretlettirdiklerini kaydeden Sağlam, “Mersin Serbest Bölgesi bugün yüzde 100 dolulukla, yani tam kapasiteyle çalışıyor. Oysa yatırım talebi de bir o kadar fazla. Serbest Bölgenin genişleyebilmesi de teknik olarak sınır bütünlüğü varsa mümkün. Yani bölgenin genişleyebilmesi için başka bir alternatifi yok. Eğer o alan Serbest Bölge Genişleme Alanı olarak kalmazsa yeni yatırım talepleri karşılanamayacak. Bu da en az 5 bin kişinin istihdam şansını kaybetmesi anlamına geliyor. Polipropilen üretmek ülke için önemli ama gelip de serbest bölge genişleme alanına yapmak, şehrin göbeğine oturtmak doğru değil. Bir yatırım yaparken teknik konulara bakarak hareket edilmeli” değerlendirmesini yaptı.

    “Konteyner limanı ihalesi yapılsın”

    Polipropilen tesisi konusunu zaman zaman dile getirdiklerini, her ortamda anlattıklarını ifade eden Hasan Engin, bu bölgede yapılması planlanan yatırımın tarihçesi hakkında bilgi verdi. Engin, “Petrokimya ürünlerini ithal eden bir ülkeyiz. Böyle bir tesise karşı değiliz. Mersin’de başka bir yerde yapılabilir ya da götürüp aynı tesisi Yumurtalık’ta yapabilirler. Yer konusu ciddi sorun. Çevre faktörü olarak da şehrin ortasında böyle bir yatırıma sıcak bakmıyoruz. Geçen aylarda Beyrut’ta bir patlama yaşandı. Patlamaya sebep olan ürünler Ak Gübrenin ürettiği ürünler. Güvenlik önlemleri alınması gerekirken Akgübre’nin mevcut yatırımına ek olarak ikinci ve daha büyük bir tesisin kurulmak istenmesi akıllara zarar. Bizim ikinci limana da ihtiyacımız var. Mevcut limanın işlem hacmi 2 milyon TEU’yu geçti. Her geçen gün artmakta olan işlem hacmini karşılayabilmek için ikinci limana ihtiyacımız büyük. Bu limanın ihale edilip kentimize kazandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

    “Elimizdeki şansı kaybetmeyelim”

    Meclis Katip Üyesi Orhan Kemal Yüksel de istihdamın önemine dikkat çekti. İlgili alanda liman yatırımı gerçekleştirilmesi halinde gerek çevrenin korunacağı gerekse istihdama ciddi katkı sunulacağını vurgulayan Yüksel, “Polipropilen yatırımına izin verilirse ikinci liman şansını tamamen kaybetmiş oluruz. Oysa limandan birçok sektör faydalanıyor. Lojistik sektörü olarak liman sayesinde büyüdük. Bu Kentte önemli bir lojistik altyapısı gelişti. İkinci limanın yapılmasıyla bu altyapı çok daha fazla gelişecek, paralelinde iş hacmi ve istihdam da artacak. Bu şansı kaybetmeyelim” ifadelerini kullandı.

  • Mesut Bakkal: “Fenerbahçe’ye yenildik diye karalar bağlayacak değiliz”

    Mesut Bakkal: “Fenerbahçe’ye yenildik diye karalar bağlayacak değiliz”

    BB Erzurumspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal, Fenerbahçe mağlubiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Fenerbahçe’ye yenildik diye karalar bağlayacak değiliz. Üzgün olduğum şey, futbolcularım emeklerinin karşılığını almalıydı” dedi.

    Süper Lig’in 18. haftasında evinde karşılaştığı Fenerbahçe’ye 3-0 mağlup olan BB Erzurumspor’da Teknik Direktör Mesut Bakkal, mücadelenin ardından basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Üzgün olduğunu belirten Bakkal, “Niye üzgünüm? Çok fazla oyunu vermeden, pozisyon vermeden özellikle ilk devredeki 44. dakikaya kadar oynadığımız baskılı oyun. Maçın skoru bu değildi. 4 tane sakat bir anda vermek, zaten dar bir kadro. Farnolle, Obertan Petrus ve Hasan. Bir anda değişiyorsunuz. Çok iyi giden bir oyun, ilk yarı yediğimiz bir gol. Hakikaten üzgünüm. İlk yarıdaki maçın sonucu bu değil. Böyle olmaması gerekiyordu. Fenerbahçe’ye yenildik diye karalar bağlayacak değiliz, şahsen ben hiç değilim. 22 tane maç, tam 66 puan var. Zaten bu iş süreç olarak uzun süreç. Gerekli olan yönetimin yaptığı çalışmalar ve bizimde onayladığımız transferlerin bir an önce yapılıp yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Ben Fenerbahçe’nin bu kadar geniş kadronun bu kadar kaliteli ayakları bulunan kadronun bizim karşımızda bu kadar etkisiz kalabileceğini maçtan önce söyleselerdi düşünmezdim. Oyuncularım 44’e kadar inanılmaz oynayan bir mücadele veren Erzurumspor takımı vardı. Biraz daha oyunu forse edecek, daha iyi pozisyon üretilseydik, bunu yapabilseydik oyun farklı olurdu. Yapılacak net, eksiklerimiz belli. Belirlediğimiz veya bize uygun alabileceğimiz oyuncular belli. En kısa sürede onları aramıza döndüreceğiz, yolumuza devam edeceğiz. Üzgünüm ilk devre skor bu olmamalıydı. Futbolcularım emeklerinin karşılığını almalıydı. Kadroyu biraz daha derinleştirip, yolumuza devam edeceğiz. Çünkü ben buraya gelirken sürecin böyle olacağını biliyordum. 4. maçımız. Ama hayatta pes eden biri değilim. Bu türlü inişli çıkışlı grafikleri bekleyen birisiyim. Onun için de en azından takımı tanıma, yapacağımız işin net doğruluğunu çalışmakla daha iyi anlıyorum. En kısa zamanda yönetim çalışmasıyla transferleri yapıp yolumuza devam etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

  • Maduro’dan ABD’ye: “Kimsenin kolonisi değiliz”

    Maduro’dan ABD’ye: “Kimsenin kolonisi değiliz”

    Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro parlamento seçimlerinde oyunu kullanmasının ardından yaptığı açıklamada, Kuzey İmparatorluğu olarak nitelendirdiği ABD’ye, “Venezuela kimsenin kolonisi değil” dedi.

    Venezuela’da yaklaşık 20.7 milyon kayıtlı seçmen, 277 sandalyeli Ulusal Meclis üyesini belirlemek üzere sandık başına gitti. ABD’nin desteklediği Juan Guaido liderliğindeki muhalefet ise seçimi boykot ediyor. Avrupa Birliği (AB), ABD ve Amerika Devletleri Örgütü (OAS), seçimlerin kabul edilebilir demokratik şeffaflık standartlarına uymadığını öne sürerek, seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladı.

    Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, başkent Karakas’taki Fuerte Tiuna Askeri Kompleksi içinde bulunan Simn Rodrguez Ekoloji Okulu’nda oyunu kullanmasının ardından açıklamalarda bulundu. Maduro, “Ben devlet başkanı olarak hizmet ediyorum. Ama her şeyden önce vatandaş olarak oyumu kullanıyorum. Barış içinde, ülkemizde olması gerektiği gibi demokratik, farklılıklarımızı tartışarak, saygı göstererek kurumlarımızı seçmek için buradayız. Bugün halkın oyuyla adaleti yerine getiriyoruz” dedi.

    Maduro daha sonra birkaç bakanın eşlik ettiği bir basın toplantısına katılarak, muhalefeti uzatılmış ele yanıt vermediği için suçladı. ABD’yi Kuzey İmparatorluğu olarak nitelendiren Maduro, “Kuzey Amerika imparatorluğu, bizi sömürgeleştirmek için demokratik kurumları, kurumsal çerçevemizi yok etmek istiyor. Bu Latin Amerika için bir kolonizasyon projesidir. Halkımızın kendi kaderini tayin etmesine saygı duyulmasını talep ediyoruz. Venezuela kimsenin kolonisi değil” ifadelerini kullandı.

    Seçimleri 27 siyasi parti boykot ediyor

    Demokratik Birlik için Yuvarlak Masa İttifakı’nı oluşturan muhalefet, sürecin hileli olduğunu öne sürerek seçimlere oybirliğiyle katılmama kararı aldı. En büyük dört muhalefet partisi olan Halk İradesi (VP), Önce Adalet (PJ), Demokratik Hareket (AD) ve Yeni Bir Zaman (UNT) da dahil olmak üzere 27 siyasi parti bir anlaşma imzaladı.

    Öte yandan Venezuela’da Maduro’nun devlet başkanlığı yemini etmesinden bir gün sonra 23 Ocak 2019’da Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido, kendini “geçici devlet başkanı” ilan etmişti. Guaido, ABD dahil yaklaşık 50 ülkenin desteğini almıştı.