Etiket: Değil

  • Bakan Koca: “Birlikte kazanacağımız günler uzak değil”

    Bakan Koca: “Birlikte kazanacağımız günler uzak değil”

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 4 ilin Valileri, İl Sağlık Müdürleri ve Halk Sağlığı Başkanları ile ayrı ayrı gerçekleştirdiği online toplantılar ile şehirlerin durumlarını öğrendi. Bakan Koca, “Sağlık çalışanlarımız destan yazıyor. Bütün kurumlarımız ve hemşerilerimizin elbirliğiyle mücadeleye katkısının etkisini görüyoruz. Birlikte kazanacağımız günler uzak değil” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hatay, Adana, Samsun ve İzmir Valileri, İl Sağlık Müdürleri ve Halk Sağlığı Başkanları ile ayrı ayrı gerçekleştirdiği online toplantılarla şehirlerin durumlarını öğrendi. Bakan Koca, son zamanlarda vaka artışının yükseldiği bu illerde, alınan önlemlerin de neticesi olarak düşüşün başladığını kaydetti. Bakan Koca online toplantı sonrasında sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, “Hatay’da son hafta içinde günlük vaka sayısı düşüşe geçti. Hastane yükümüz devam ediyor. Yatak doluluk oranı yüzde 63, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 85. Erişkin yoğun bakım yatak sayısını son 10 gün içinde 301 ’den 429’a çıkardık. Önümüzdeki hafta içinde 35 yoğun bakım yatağı daha ilave edeceğiz. Sahada her biri 3 kişiden oluşan 363 filyasyon ekibimiz gece gündüz görev yapıyor. Bütün kurumlarımız ve hemşerilerimizle birlikte el birliğiyle mücadelemiz kısa sürede netice verecektir” ifadelerini kullandı.

    “Birlikte kazanacağımız günler uzak değil”

    Bakan Koca, Adana, Samsun ve İzmir’de son bir hafta içerisinde vaka sayılarında düşüş yaşandığını belirterek, “Adana ve Samsun’da son bir hafta içinde vaka sayısında yüzde 20 azalma oldu. Yoğun bakım yüklerimiz halen devam ediyor. Adana’da hastane doluluk oranı yüzde 65, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 80. Filyasyon ekip sayısı 515’e çıktı. Samsun’da hastane doluluk oranı yüzde 64, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 81. Sahada 347 filyasyon ekibimiz görev başında. İzmir’de son hafta içinde günlük vaka sayısında yüzde 35 düşüş oldu. Hastane doluluk oranı yüzde 58, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78. Şu anda 797 filyasyon ekibimiz sahada görev yapıyor. Sağlık çalışanlarımız destan yazıyor. Bütün kurumlarımız ve hemşerilerimizin elbirliğiyle mücadeleye katkısının etkisini görüyoruz. Birlikte kazanacağımız günler uzak değil” ifadelerini kaydetti.

  • Bakan Gül: “Yargının hukukun değil, vesayet düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kaldı”

    Bakan Gül: “Yargının hukukun değil, vesayet düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kaldı”

    Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Yargının hukukun değil, vesayet düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kalmıştır” dedi.

    Adalet Bakanı Gül, 2021 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2019 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Bakan Gül, yargının tarafsız olduğunu söyleyerek, “Bütün renkleriyle, diliyle, inancıyla ve yaşam tarzıyla milletin tamamına eşit yakınlıktadır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı; milletin yargıya güvenini artıracak, ‘adalet yerini buldu’ duygusunu geliştirecek en temel anayasal ilkedir. Her zaman söylediğimiz gibi, mahkemeler, yürütme hiyerarşisi içinde bir taşra müdürlüğü değildir, Adalet Bakanlığının bir il müdürlüğü değildir” ifadelerini kullandı.

    “Yargının hukukun değil, vesayet düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kalmıştır”

    Bakan Gül şöyle konuştu:

    “Yargının hukukun değil, vesayet düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kalmıştır. 27 Mayıs’ın Yassı Adası’nı, 12 Eylül’ün gençleri bir sağdan bir soldan kıydığını unutmak mümkün değildir. Yine, 28 Şubat’ta insanımızı en temel haklarından mahrum eden, brifing alan yargının millet-devlet-adalet birliğine tahribatı da hafızalarımızda tazedir. O karanlık ve zalim süreçte yargı, toplum mühendisliğinin taşıyıcı kolonu olarak milletin önünde dikenli bir tel örgü gibi kullanılmıştır. Vesayet odaklarının çizdiği tipe uymayan vatandaşlar bu tel örgüye takılmıştır. O dönemin yaralarını sarmaya çalışırken hukuk düzenimiz bu defa 40 yıllık hain bir terör örgütünü karşısında buldu. FETÖ, 17-25 Aralık’ta darbenin aparatı olmanın da ötesinde, bizatihi faili olmuştu. Bu süreçleri hep beraber, bedeller ödeyerek yaşadık, gördük. Böyle bir yakın tarihi, ortak kaderi yaşamış, görmüş, bilmiş bir ülkenin vesayetin yerine adaleti koyması tarihi bir dönüşümdür. Bir ülkede vesayet varsa, orada adalet yoktur.”

    Bakan Gül, 2020 yılının Ocak ayında yayınlanan genelgesine atıf yaparak, “HSK’nın 15 Ocak 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından hakimlerin vermiş olduğu kararlar, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karara yönelik ihlal söz konusuysa, ihlali yapan hakim ve savcılara terfisinde dikkate alınacak ve terfileriyle ilgili bir uygulama Ocak ayıyla birlikte başlamış oldu” dedi.

    Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ‘Enis Berberoğlu nerede’ diyerek kürsüye doğru yöneldi. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, hem Tanrıkulu’nu hem de CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’u uyardı. Tanrıkulu‘nun yerine oturmaması üzerine AK Parti milletvekilleri de yerlerinden kalktı. AK Parti ile CHP milletvekilleri arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. TBMM Başkanvekili Bilgiç, oturuma ara verdi.

    “Masum bir vatandaşımızın hukuktan emin olması, onurunun ve itibarının asla lekelenmemesi gerekir”

    Aradan sonra Adalet Bakanı Gül konuşmasına devam etti. Gül, ceza adaleti sisteminin suçlular için caydırıcı, masumlar ve mağdurlar için ise koruyucu olduğu ölçüde etkin ve adil olduğunu belirterek, “Masum bir vatandaşımızın hukuktan emin olması, onurunun ve itibarının asla lekelenmemesi gerekir. Bu inançla 2017 yılında CMK’da yaptığımız düzenleme büyük bir güvence sağlamıştır. Hiçbir delile dayanmayan, soyut ve genel nitelikteki ihbarlar üzerine ‘soruşturma yapılmasına yer olmadığı’ kararı verilmektedir. Bu usul, geçen üç yılda lekelenmeme hakkını korudu, geliştirdi. 2020 yılında da çok olumlu sonuçlar aldık. Söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren toplam 455 bin ihbarda 292 bin adet soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiştir” diye konuştu.

  • KKTC Cumhurbaşkanı Adayı Tatar: “Esareti değil, cesareti seçin“

    KKTC Cumhurbaşkanı Adayı Tatar: “Esareti değil, cesareti seçin“

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Ersin Tatar ulusa seslenerek, “Esareti değil, cesareti seçin“ dedi.

    KKTC’de 11 Ekim’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri hiçbir adayın yeterli oyu alamaması nedeni ile ikinci tura kalmıştı. 18 Ekim’de yapılacak olan ikinci turda ise Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Ersin Tatar ve mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı yarışacak.

    Başbakan Tatar bugün ulusa seslenerek, 18 Ekim’de yapılacak olan seçim için vatandaşları sandığa çağırdı. Tatar, Rumların değişmeyen zihniyetiyle federal çözümü görüşmenin yararı olmayacağına vurgu yaparak, “Esareti değil, cesareti seçin” ifadelerini kullandı. Çok farklı bir seçim sürecinde olduklarını belirten Tatar, “Biz hala bir yandan salgınla mücadele etmeye, diğer yandan ekonomik sıkıntıları aşmaya çalışıyoruz. Sorunlarımız büyüktür. 3,5 milyar TL’lik bir bütçe açığımız olacağı öngörülmektedir. Çok çalışacağız ve Anavatan Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olup bize katkılarını sağlayacağız. Bunu görmeden, bilmeden ahkam kesenler yanlış yapıyor. Sanki bize başka yardım eden, bizim varlığımıza, devletimize, egemenliğimize saygı duyan varmış gibi yalan yanlış bir şekilde Türkiye’ye saldırıyorlar” dedi.

    Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir varoluş mücadelesi verdiğini, varlığını, kültürünü ve kimliğini koruduğunu hatırlatan Tatar, “Türkiye bize yardım etmeseydi, destek sağlamasaydı bugünlere gelebilir miydik? Peki, bugün eğer Türkiye bize destek çıkmazsa ekonomik sorunlarımızı aşabilir miyiz? Kalkınmamızı ileri götürebilir miyiz? Hayır. Dolayısı ile Türkiye ile iyi ilişkileri savunuyoruz, milletimiz, devletimiz, ülkemiz için Türkiye ile birlikte çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Akıncı başarısız oldu”

    Akıncı’nın hem iç konularda hem Kıbrıs konusunda hem de Türkiye ile ilişkilerde başarısız olduğunu belirten Başbakan Tatar, Akıncı’nın söyleyecek bir şeyi kalmadığı için mağdur edebiyatı ile seçimi kazanabileceğini zannettiği ifade etti. Tatar, “Rum tarafına karşı egemenlik mücadelesi vermekten kaçınan, devletimizi tanıtacağız dediğimiz zaman ‘olmaz’ diyerek önümüzü kesmeye çalışan Sayın Akıncı, Türkiye ile ilişkiler söz konusu olduğunda yalan yanlış iddialarda bulunuyor” dedi.

    Sıkıntıları mutlaka aşacaklarını ifade eden Tatar, yeni geleceğin güzel olacağını vurguladı. Birilerinin cumhurbaşkanlığı seçim döneminde ortaya konulan görüşleri kirletmeye çalıştığına işaret eden Tatar, “Sizin adayınız olarak ne söylüyorsam er ya da geç gerçekleşti, gerçekleşiyor. Maraş açıldı. KKTC iki devletli çözüm için masada olacak ve bunu da başaracak” ifadelerini kullandı.

    “Federasyon görüşmeleri Crans Montana’da çöktü”

    Kıbrıs konusundaki federasyon görüşmelerinin Temmuz 2017’de Crans Montana’da çöktüğünü hatırlatan Başbakan Tatar, “Rum tarafı federasyon derken başka şey istiyor, bizim federasyon talebimizin hedefi ise başka. Biz, kendi kendimizi yönetmeye devam edeceğiz, ortağı olacağımız merkezi devletin işleyişinde de etkili olacağız diyoruz. Rum tarafı, bizi var olan kendi devletlerine güçlendirilmiş azınlık hakları ile ortak yapmaya çalışıyor. Bizden, çok önemli toprak tavizleri istiyorlar. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile buradaki askeri varlığını sıfırlamak için meclislerinden oy birliği ile karar aldılar ve bunu masaya, ‘olmazsa olmaz’ bir talep diye koydular. 2017’de görüşmeler çöktü, hala bir zihniyet değişikliği yok ama biz yine federasyon için masaya oturacağız” dedi.

    “Aynı zihniyetle federal çözüm görüşmenin yararı olur mu?”

    Başbakan Tatar, “Aynı parametrelerle, aynı zihniyetle federal çözüm için görüşmenin bir yararı olur mu? Olmaz. Eğer olsaydı 50 yıldır olurdu. Ancak olmadı. Bunu hepimizi bilmiyor muyuz? Denenmiş ve başarısız olunmuş şeyleri tekrar tekrar yapmakla farklı bir sonuç elde etmek mümkün mü? Değildir. İşte bu nedenle biz de, Anavatan Türkiye de artık alternatifleri de ele alalım diyoruz. Bizimkiler, ‘hayır olmaz. Rum tarafı federasyonu bile kabul etmez, o nedenle bunları hiç kabul etmez’ diyorlar. Değerli arkadaşlar iki devletli çözüm olmaz demeyiniz. Bu gibi olaylar konjonktüre bağlıdır. Rum tarafı şimdi ‘2 devletli çözümü görüşmem’ diyor ama göreceksiniz, Doğru Akdeniz’deki gelişmeler, bizim izleyeceğimiz aktif siyaset ve Türkiye’nin giderek güçlenmesi karşısında gün gelecek bizimle 2 devletli çözümü görüşmek durumunda kalacaklar. Yeter ki önce biz kendimize inanalım, yeter ki biz bunun doğru yol olduğunu görelim” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kalkmasına izin vermeyeceğiz”

    Açık bir yol ayrımında olduklarına işaret eden Tatar, “Doğu Akdeniz’de yaşananlar, doğal gaz ve petrol konularındaki gelişmeler olayların bizimle ilgili boyutunu federal çözüm olur mu olmaz mı, noktasından çıkarmış, Türk ve Yunan ulusları arasında bir sorun boyutuna taşımıştır. Bu yüzden, Doğu Akdeniz’de inanılmaz bir gerginlik yaşanıyor. Türk savaş gemileri ile Yunan savaş gemileri, Türk savaş uçakları ile Yunan savaş uçakları burun buruna geliyor. Bu yüzden Türkiye Kıbrıs konusu üzerinde çok büyük hassasiyetle duruyor” dedi.

    Başbakan Tatar, “Nereye, kiminle, nasıl yürüyeceğimize iyi düşünerek karar vermeliyiz. Kıbrıs Konusunda yeni bir durum vardır. Kıbrıs Konusu hidrokarbon kaynakları nedeniyle yeni bir evreye girmiştir. Artık denizleri, gökyüzünü de kapsayan bir mücadele vardır ve egemenlik çok daha fazla önem kazanmıştır. bizim hedefimiz çok açıktır. Biz egemen, eşitliğe dayalı bir çözüm istiyoruz. Bu da iki devlet demektir. Kalınan yerden masaya oturmayacağız. Yeni bir sürece başlamadan önce mutlaka Rum tarafının vizyonunun değişip değişmediğini görmek istiyoruz. O nedenle hidrokarbon konusunda bir geçici özel komite kuralım diyoruz. Eğer yeni bir süreç başlayacaksa da bu süreç için koşullarımız vardır. Ucu açık bir süreç olmamalıdır. Sonuç odaklı bir süreç olmalı ve daha baştan bu süreç sonucunda bir neticeye ulaşılmazsa, Kıbrıs Türkü’nün uluslararası alandaki yerini almasına artık engel konulmayacağı bize taahhüt edilmelidir. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kalkmasına izin vermeyeceğimiz bilinerek bu sürece girilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Kıbrıs Türk halkının artık Kıbrıs Konusunda Rum Tarafının peşine sürüklenmesinin söz konusu olmayacağını vurgulayan Tatar, “Geliniz yeni bir geleceğe, güzel ve aydınlık günlere ulaşmak için oylarınızı lütfen boşa harcamayınız. Bana güveniniz. Sizleri mahcup etmeyeceğim. Kavgayı değil uzlaşmayı, Masaya esir olanı değil yeni bir gelecek için cesaret göstereni seçiniz” dedi.

  • DSÖ: “Sürü bağışıklığı insanları virüse maruz bırakarak değil, aşılama yoluyla sağlanır”

    DSÖ: “Sürü bağışıklığı insanları virüse maruz bırakarak değil, aşılama yoluyla sağlanır”

    Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Covid-19’a karşı sürü bağışıklığının insanları virüse maruz bırakarak değil, aşılama yoluyla sağlanacağını vurguladı.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan genel merkezinde video konferans yoluyla toplantı düzenleyen DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Covid-19’a karşı sürü bağışıklığı sistemini uygulayan ülkeleri eleştirdi. Ghebreyesus, Covid-19’u yeterli sayıda insanda bağışıklık oluşturana kadar nüfusa yayılmasına izin verme fikrinin “gereksiz enfeksiyonlara, acı çekmeye ve ölümlere” neden olacağını aktardı. Genel Direktör, sürü bağışıklığının insanları virüse maruz bırakarak değil, aşılama yoluyla sağlanacağını söyleyerek, “Tam olarak anlamadığımız tehlikeli bir virüsün serbestçe dolaşmasına izin vermek tamamen ahlak dışıdır. Bu bir seçenek değil” dedi.

    Dünya genelinde vaka ve can kayıplarının hızla artmaya devam ettiğini belirten Ghebreyesus, her yaştan insanın Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini ve hayatta kalanların bazılarında ise uzun süreli semptomlar meydana geldiğini açıkladı. İnsanların enfekte olduktan sonra korona virüse karşı ne kadar süre bağışıklık kazandığının hala bilinmediğine dikkat çeken Ghebreyesus, “Covid-19 bağışıklığı hakkında yeterince bilgiye sahip değiliz. Tarihte hiçbir salgında strateji olarak sürü bağışıklığı kullanılmamıştır” dedi.

  • Vali Memiş: “2 milyon küçükbaş hedefi hayal değil”

    Vali Memiş: “2 milyon küçükbaş hedefi hayal değil”

    Erzurum Valisi Okay Memiş, “Küçükbaş hayvanda bir yılda hedefimiz en az 2 milyon. Bana da gülersiniz içinizden ama ben bu kentin potansiyelini biliyorum. 2 milyon küçükbaş hiç ütopik hedef değil.” dedi.

    Atatürk Üniversitesi Mavi Salon’da, Erzurum Valiliği ve Ziraat Bankası Bölge Yöneticiliği iş birliğinde yürütülecek “Köyümde Yaşamak İçin Bir Sürü Nedenim Var” Koyunculuk Projesi’nin lansman toplantısı yapıldı.

    Vali Memiş, programda yaptığı konuşmada, “Köyümde Yaşamak İçin Bir Sürü Nedenim Var” Koyunculuk Projesi’nin hayalindeki proje olduğunu belirterek, bununla vatandaşlara doğrudan katkı sağlanacağını aktardı.

    Çiftçimiz bu projeyi bekliyordu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine, projenin uygulanmasına yönelik adımları dolayısıyla teşekkür eden Vali Memiş, “Bu proje aslında bizim, çiftçilerin beklediği bir şeydi, gözümüz aydın olsun. Eminim ki bu hükümetimizin gurur duyacağı iş olacak. Erzurum olarak bu projeyi Türkiye’de 81 ilde en iyi uygulayan il olacağız, hedefimiz bu.” diye konuştu.

    Vali Okay Memiş, Türkiye’nin toplam mera varlığının yüzde 13’ünün Erzurum’da olduğunu anımsatarak, “Toplam merası en fazla il Erzurum. Koyunculuk açısından en fazla müsait olan il de biziz. Projeyi en iyi uygulayan il olacağız. Hodri meydan, devlet bir fırsat verdi, bu fırsatı herkes tek tek değerlendirmeli. Erzurum’un bütün ilçeleriyle bu işi üstlenmeliyiz.” ifadesini kullandı.

    Bu kentin potansiyelini biliyorum

    Göreve geldiğinde Erzurum olarak 1 milyon büyükbaş hayvan varlığı hedeflediklerine emin adımlarla yaklaştıklarını kaydeden Vali Memiş, şöyle konuştu: “Diğer illerin yıllık büyükbaş havyan artış hızı 3-4 bin iken biz 100 bin üzeri artış sağladık ve en az 150 bin de damızlık olarak satıyoruz. 827 bin büyükbaş rakamı açıklandı ama o 900 binin üstünde. Hedefimiz olan 1 milyona aslında yaklaştık. Büyükbaş hayvan sayısı bakımından 2, koyunculukta ise 22. sıradayız. İlçelerimizin potansiyelini biliyoruz. Küçükbaş hayvanda bir yılda hedefimiz en az 2 milyon. Bu size hiç ütopik gelmesin, bu kenti tanıyamayanlara bu hedef ütopik gelir. Bana da gülersiniz içinizden ama ben bu kentin potansiyelini biliyorum. 2 milyon küçükbaş hiç ütopik hedef değil.”

    Vali Okay Memiş, Ziraat Bankası yetkilileri proje kontratına imza attığı buluşmada, Tarım ve Orman İl Müdürü Osman Akar ile Ziraat Bankası Bölge Başkanlığı yetkilisi Gürhan Yapıcı sunum yaparak, proje hakkında bilgiler verdi.

    Toplantıya, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, kaymakamlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile müessese yetkilileri katıldı.