Etiket: Değerlendirmeler

  • Destici’den gündeme ilişkin değerlendirmeler

    Destici’den gündeme ilişkin değerlendirmeler

    Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Joe Bidon’a karşı hiç aman vermeden iktidar ve muhalefet ile karşı durmamız gerekiyor. Hadi oradan dememiz gerekiyor. Sen kimsin Türkiye’ye ayar vermek kim dememiz gerekiyor” dedi.

    BBP Genel Başkanı Destici, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı. Joe Bidon’un özür dilemesi gerektiğini söyleyen Destici, “Joe Bidon’u kınıyorum ve bu hadsizliğinden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletinden özür dilemeye ve sözlerini düzeltmeye davet ediyorum. Herkes artık şunu bilmelidir ki Türkiye ne 60’ların, ne 70’lerin, ne 80’lerin ne de 90’ların Türkiye’sidir. Türkiye kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi sistemini milletinin verdiği oyla, Anayasa değişikliğiyle oluşturmuş, halkının milli iradesiyle seçtiği cumhurbaşkanı ve hükümeti ile yoluna devam etmektedir. Batıyı emperyalistleri ve siyonistleri de çıldırtan budur. Önceki sistemde diledikleri zaman Türkiye’ye müdahale edebiliyorlardı. Artık bu müdahale etme dönemi geride kaldı. Türkiye artık kendi yoluna kararlı bir şekilde devam edecektir, kendi yönetimini de kendi cumhurbaşkanını da kendi hükümetini de kendi halkının seçtiği oylarla belirleyecektir. ABD’nin başkan adayı olan ve seçilme ihtimali de bulunan bir kişi açıkça Türkiye’nin yönetimine müdahale edeceğini ilan etmiştir. Darbe yolu ile başaramadıklarını Türkiye’deki bir takım muhalefet partileri ile işbirliği yaparak başaracaklarını ve bunun için çaba göstereceklerini hep söylediler. Özellikle Cumhur İttifakı’nın karşısında bulunan muhalefet partilerine düşen topyekün Joe Bidon’a, ABD’ye dönüp ’Allah sizi kahretsin. Bizim sizden bir beklentimiz yok. Biz kendi irademizle muhalefetimizi sürdürüyoruz. Sizin desteğinize de ihtiyacımız yok, sizi kınıyoruz sizi lanetliyoruz’ demeleri gerekiyor. Bunu demek yerine hükümete dönüp bunu neden sekiz ay sonra gündeme getiriyorsunuz lafı gerçekten çok gülünç ve bunu söyleyenler tarafından acı verici bir durumdur. Topyekün Joe Bidon’a karşı hiç aman vermeden iktidar ve muhalefet ile karşı durmamız gerekiyor. Hadi oradan dememiz gerekiyor. Sen kimsin Türkiye’ye ayar vermek kim dememiz gerekiyor. Sen kimsin Türkiye’de iktidarı değiştirmek kim dememiz gerekiyor. Sen kimsin, Türkiye’nin oyları ile iki kez seçilmiş cumhurbaşkanını hedef almak kim dememiz gerekiyor. Bunu hep birlikte söylememiz gerekiyor. Bu konu üzerinden siyasi partilerimizin birbirine girmesini doğru bulmadığımı ve yadırgadığımı ifade ediyor ve biran önce buna son verilmesini, bu dış müdahale heveslisine karşı ortak tepki vermemiz gerektiğini ifade ediyorum. Türkiye artık eski Türkiye değildir. Türkiye’de cumhurbaşkanını da, hükümeti de TBMM’yi de büyük Türk milleti verdiği oylarla belirler. Bunun dışında hiç kimsenin gücü bunları değiştirmeye yetmez” değerlendirmesini yaptı.

    Korona virüse karşı alınan önlemlerin virüsü ortadan kaldırabilecek güçte olduğunu belirten Destici, ”Salgının ülkemizde tekrar yükselmeye başladığını görüyoruz. Normalleşme süreci ile ilgili vatandaşlarımızda artık virüs bitti gibi bir yanlış anlayış meydana geldi. Bazı vatandaşlarımız sanki hiçbir şey yokmuş gibi ne sosyal mesafe gözeterek, ne maske takarak ne de hijyen kurallarına tam uymadan bir yaşam sürdürmeye başladı ve bunun acı faturası ile karşı karşıyayız. Biran önce normalleşelim istiyorsak belli bir süre kurallara uyma zorunluluğumuz var. Mesele büyük, virüs büyük ve mücadeleyi de ancak hep birlikte yaparsak kazanırız” ifadelerini kullandı.

    Terörle mücadelede güvenlik güçlerinin yanında olduklarını söyleyen Destici, “Terörle mücadelemiz ülke olarak devam ediyor. Hem Türk Silahlı Kuvvetlerimiz hem İçişleri Bakanlığımız, polisimiz, jandarmamız omuz omuza bu mücadeleyi sürdürüyor. Bu mücadelede onlara başarılar diliyorum. Bingöl’de Yıldırım 6 Karacehennem Operasyonu başladı. Ben kendilerine Yüce Rabbim’den başarılar diliyorum. İnşallah ülkemizden terörün kökünü kazıyana kadar mücadelelerinde her daim yanlarında olduğumuzu hem bedenen hem dualarımızla buradan belirtmek istiyorum. Terörle mücadele sadece yurt içinde değil, ülke sınırları dışında da Suriye ve Irak’ın kuzeyi başta olmak üzere devam ediyor. Bu mücadelede de Türkiye sonuna kadar gidecektir. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

    Libya ile yapılan anlaşmaların batı devletlerini rahatsız ettiğini dile getiren Destici, “Libya’da da müzakeremiz devam ediyor. Türkiye’nin Libya’nın meşru ulusal mutabakat hükümeti ile yaptığı anlaşmalar başta Fransa olmak üzere pek çok emperyalist gücü ve kuklalarını rahatsız etmiş durumda. Eğer Türkiye müdahale etmeseydi Libya bugün çok büyük bir iç savaş daha yaşıyor, belki de yüzbinlerce insanını kaybediyordu. Baktığınız zaman burada Türkiye’ye karşı yeni ittifaklar kuruluyor. Fransa bir taraftan Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile anlaşmalar yaparken, diğer taraftan da Yunanistan ile bir takım anlaşmalar yapıyor. Bu anlaşmaların hiçbirinin uluslararası zeminde yeri yoktur. Bunlar meşru anlaşmalar değildir. Bu gayrimeşru anlaşmaları Türkiye tanımayacaktır” dedi.

    Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki çabalarının boş olduğunu vurgulayan Destici, “Doğu Akdeniz’de küçücük kaya parçacıkları marifeti ile bizi kara sınırlarımıza hapsetme rüyası gören Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Fransa başta olmak üzere bütün dünya şunu bilsin ki mavi vatanımızdan asla vazgeçmeyiz ve burada bizi kimsenin çıkarmasına da müsaade etmeyiz. Yunanistan’ın özellikle Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımız üzerinden Türkiye’ye gözdağı verme çabaları da beyhudedir. Ne Batı Trakya’da ne başka bir noktada soydaşlarımıza dokunanın yanacağını herkesin bilmesi lazım. Kim dokunursa yakarız” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin esas gündemine dönmesinin önemini vurgulayan Destici, “Televizyonlarda bakıyorum daha seçime üç sene varken seçim konuşuluyor. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde seçime üç sene kala seçim konuşulur mu? Daha bu köprünün altından çok sular akar. Bunlar bana göre boş gündemler, halbuki Türkiye’nin daha önemli meseleleri var. Türkiye’nin ekonomisi neredeyse hiç konuşulmuyor, eğitim yüzde bir konuşuluyor. Terörle mücadele, dış politikadaki gelişmeler. Vatandaşın diğer beklentileri. Bütün bunlar konuşulmuyor. Bizim tavsiyemiz Türkiye gerçek gündemine dönsün ve onlar konuşulsun” ifadelerini kullandı.

    İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Destici, “Türkiye geçmiş dönemde bir yanlış yapıp Türkiye’nin aile, inanç, kültür, medeniyet yapısına uymayan İstanbul Sözleşmesi’ni herkesin önünde koşa koşa imzalamıştır. Türkiye bugün bunun bedellerini ödüyor. Bizim biran önce bu sözleşmeden çıkmamız ve kadına şiddeti tam manası ile durduracak hem eğitim hem hukiki hem de ahlaki zemini hazırlamamız lazım. Bizim medeniyetimiz buna yeter. Yeter ki biz özümüze dönelim ve çareyi özümüzde arayalım” diyerek sözlerini noktaladı.

    Basın toplantısında Doğu Türkistan’dan gelen anneler de yer aldı.

  • Milletvekili Sermet Atay’dan Gaziantep gündemine ilişkin değerlendirmeler

    Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Sermet Atay, basın mensuplarıyla bir araya geldiği kahvaltılı programda Gaziantep gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep gündemini meşgul eden Suriyeliler meselesi, ulaşım sorunu, eğitim, spor, emniyet sorunları gibi pek çok konuda açıklamalarda bulunan Atay, Gaziantep gibi büyük ve gelişmiş bir kentte bu sıkıntılara çözüm bulunması gerektiğini aktardı.

    Gaziantep’te bir otelde basın mensuplarıyla bir araya gelen Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Sermet Atay, Gaziantep gündemini meşgul eden sorunlar ve çözüm yollarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep’te spordan, eğitime, güvenlikten ulaşıma, sağlıktan sınır hattındaki gelişmelere kadar pek çok hassas konu bulunduğunu söyleyen Atay, bu kentin ülke ekonomisine yaptığı katkıyla ters orantılı olan bu konulardaki sıkıntıları hakketmediğini açıkladı.

    “Gaziantep artık yeni bir göç dalgasını kaldıramayacak duruma geldi”

    Sözlerine özellikle kentte yaşanan Suriyelilerin yol açtığı problemlerden bahsederek başlayan Atay, “Gaziantep sınır hattında yaşanan sorunlardan dolayı yıllardır yoğun göç alan bir şehir. Önümüzde bir İdlib operasyonu var ve bunun sonucunda da yoğun bir göç dalgası daha bekleniyor. Gaziantep artık bu göçleri kaldıramayacak duruma geldi. Türkiye’de hiçbir şehir Gaziantep’in göçten dolayı yaşadığı sıkıntıları yaşamadı. Bununla ilgili sürekli söylenen laf, işte bunlar gelecek Avrupa Birliği bunların paralarını masraflarını karşılayacak, bunların sosyal imkanları bu paralarla sağlanacak, diye. Biz ne Avrupa Birliğinin parasını ne de yeni bir göç dalgasını istemiyoruz. Avrupa Birliği çok istiyorsa alsın bu göçmenleri ne gerekiyorsa kendi yapsın. Bizim Türkiye ve Gaziantep olarak daha bir göç dalgasını kaldıracak takatimiz kalmadı. Halihazırda burada bulunan Suriyelilerin de sınır öbür tarafından her türlü şart sağlandıktan sonra orada iskan edilmesi gerekiyor” dedi.

    Gündemdeki af konusunda da açıklamalarda bulunan ve henüz ortada net bir durumun olmadığını, konunun ekim ayında meclisin açılmasıyla değerlendirileceğini belirten Atay, “Af konusunda kulaktan dolma, gerçeği yansıtmayan bilgiler mevcut. Bu konunun genel hatlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderimiz Devlet Bahçeli belirleyecektir. Zaten bu konuda hukukçular çalışmaya devam ediyor. Sadece gerçek olan şu terör suçlularına ve cinsel istismar suçlarına af verilmeyecektir. Bunu genel Başkanımız daha önce açıklamıştı” ifadelerini kullandı.

    “Yerel seçimde de Cumhur İttifakı ortak hareket edebilir”

    Önümüzdeki yıl yapılacak olan Yerel seçimler Ak Parti ile MHP’nin ortak hareket edebileceğini de açıklayan Atay, “Genel seçimde olduğu gibi yerel seçimde de cumhur ittifakı ortak hareket edebilir ve etmelidir. Çünkü genel seçimde olduğu gibi yerel seçimde de bir şer ittifakı olabilir. Bu şer ittifakı ile bölücü örgüt mensuplarının Büyükşehir kadrolarına girmesi kaçınılmazdır. O nedenle bunun önüne geçebilmenin tek yolu MHP ile Ak Parti’nin beraber hareket etmesidir. Bu bir gerekliliktir” diye konuştu.

  • Güncel Ekonomik Değerlendirmeler ve Katılım Bankacılığı anlatıldı

    DÜZCE (İHA) – MÜSİAD Düzce Şubesi tarafından Güncel Ekonomik Değerlendirmeler ve Katılım Bankacılığı ile ilgili panelde konuşan Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melihşah Utku, ekonomide güvenin çok önemli olduğunu söyledi.

    MÜSİAD Düzce Şubesi tarafından Güncel Ekonomik Değerlendirmeler ve Katılım Bankacılığı ile ilgili panel düzenlendi. Düzce Belediye Kültür Merkezinde gerçekleştirilen etkinliğe Vali Dr. Zülkif Dağlı, Belediye Başkanı Dursun Ay, MÜSİAD Düzce Şubesi Bakanı Vefa Pehlivan, Genç MÜSİAD Başkanı Hakan Bekar ve davetliler katıldı.

    Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan MÜİSAD Düzce Şubesi Başkanı Vefa Pehlivan, MÜSİAD’ın ulusal ve uluslararası düzeyde bağımsız ve bağlantısız hareket eden bir işadamları derneği olduğunu belirterek, “11 bini aşan üyesi ile 60 bine yakın işletmeyi temsil eden ve yaklaşık 1 milyon 600 bin kişiye istihdam sağlamaktadır. Yurtiçinde 86 irtibat noktası bulunan, üyelerinin sorunlarını, görüş ve önerilerini kamu kurum ve kuruluşlarına yerinde ileten, yurtdışında 68 farklı ülkede toplamda 181 nokta ile hizmet vermektedir. İş dünyasına olduğu kadar toplumun diğer kesimleri için de örnek bir eğitim, rehberlik, danışmanlık merkezi haline gelen, uygulama ve çalışmalarını profesyonel düşünce zeminine oturtan, kamu yararına dernek statüsüne sahip güçlü bir STK’dır” dedi.

    “28 yıldır büyüyen bir sermaye”

    Vefa Pehlivan, 1990’da bir grup genç işadamının emekleriyle kurulan MÜSİAD 28. kuruluş yıldönümünü kutladıklarını belirterek, “Üye, ülke ve ümmet hedefiyle çıktığımız bu kutlu yolculukta bizimle yürüyen tüm yol arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Ulusaldan küresele 28 yıldır büyüyen bir sermaye platformu olan MÜSİAD olarak bizler iş dünyasını temsil ediyoruz. Bugün Türkiye’de ve dünyanın yeni düzeninde iş dünyası, faizden bağımsız plan yapamaz duruma geldi. Bunun için ekonomimizde, faizin etkisini en aza indirecek ya da tamamen ortadan kaldıracak yeni bir sistem oluşturmanın gerekliliğine inanıyoruz. Son yıllarda tüm dünyada yaşanan ekonomik krizlerin arkasında, mevcut finansal sistemlerin olabileceğinin konuşulduğu dünyada. MÜSİAD olarak faiz odaklı büyüme yerine, üretimi merkez alan insani finans sistemi üzerine çalışmalar yapmaktayız. Bu sistem; yeni dünyanın içinde bulunduğu kısır döngüyü parçalayarak, kaynakların üretime ve refaha yönelmesinin anahtarı olabilir. Bu felsefe; paradan para kazanmaz, insani finans modelin merkezine üretimi koyar, üretime dayalı ekonomik modeli destekler. İnsani finans, topladığı kaynağı başka insanların hayatında bir fark oluşturmak için kullandığı gibi, kredi verirken de seçicidir. Yatırım yaparken insani ve ahlaki kriterleri göz önünde bulundurur. Bu model insanın para için değil, paranın insan için çalışmasını hedefler. MÜSİAD olarak amacımız, insanların zihninde yeni ufuklar açmak, orayı da projelerle doldurmaktır” ifadelerine yer verdi.

    MÜSİAD Başkanı Pehlivan’ın ardından Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah Utku, “Güncel Ekonomik Değerlendirmeler ve Katılım Bankacılığı” konusunda katılımcılara bilgi ve birikimini aktardı.

    Utku, ekonomide güvenin çok önemli olduğunu belirterek, “Eğer güven varsa, eğer gelecekle alakalı endişeniz yoksa eğer bugün harekete geçmek harekete geçmemekten daha anlamlıysa o zaman ekonomi iyiye gidiyor. Güven aşılamadığınız zaman hiçbir şey yapamazsınız hangi ekonomi politikasını uyguluyorsanız uygulayın” dedi.

    Programın sonunda Vali Zülkif Dağlı ve MÜSİAD BAşkanı Vefa Pehlivan konuşmacı Melikşah Utku’ya hediye takdim ettiler. Program toplu çekilen fotoğrafın ardından son buldu.

  • Öz İplik-İş Sendikası’ndan tekstil sektörüne ilişkin değerlendirmeler

    Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, “Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’nin üretim ve ihracat gururudur. Sektörümüz yılın ilk yarısında tüm ötelemelere rağmen otomotiv sektöründen sonra ikinci sırada yer aldı” dedi.

    24 Temmuz Basın Bayramı öncesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, tekstil sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’nin üretim ve ihracat gururudur”

    Tekstil, hazır giyim ve ev tekstilinin ihracatın gururu olmayı sürdürdüğünü belirten İnanç, “Hazır giyim yılın ilk yarısında ihracatta ikinci sırada yer aldı. Tekstil sektörü tüm ötelemelere rağmen otomotiv sektöründen sonra ikinci sırada yer aldı. ‘Tekstil sektörü bitti’ açıklamalarını, tekstil sektörü tekzip etmiş oldu” dedi.

    Türkiye’nin tekstil yatırımlarında önemli bir dönemecin eşiğinde olduğunu vurgulayan İnanç, Türkiye’de tekstil sektöründe yetişmiş insan gücünün iyi durumda olduğunu ve bunun da her dönem ispat edildiğini belirterek, “Dünyanın güçlü markaları hala Türkiye’de üretim yaptırıyor çünkü işçimiz becerikli. Öte yandan Türk markaları ise yurt dışında üretim yaptırmak gibi bir garabete başladılar. Bu arada Sanayi 4.0 yatırımları başladı. İki ayrı marka Türkiye tesislerini Sanayi 4.0’a dönüştürdü. Bu, daha az işçi demek. Yakın zamanda, üretimi kendi ülkelerine taşımaya başlayacaklar. O zaman işsizlikle ilgili ne yapılacak?” diye konuştu.

    “Tekstil sektörü işsizliği sünger gibi emen bir sektör”

    Tekstil sektörünün katma değeri yüksek bir sektör olduğunun altını çizen İnanç, “Yerli bir sektörden bahsediyoruz. İşsizliği sünger gibi emen bir sektörden bahsediyoruz. Ne zaman ‘işsizlik verileri düşüyor’ açıklamalarını yapıyorsak, perde arkasında yer alan bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla sektörle ilgili yeni önlemler alınmaz ise, daha çok işsizlikle mücadele edilmesi söz konusu olacak” ifadelerini kullandı.

    “Kıdem tazminatı fonunun bir an önce hayata geçirilmesi lazım”

    Çalışma hayatıyla ilgili gündemin de hızla değiştiğini belirten İnanç, “Daha bir ay öncesinde eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamış olduğu kıdem tazminatıyla ilgili tarafların bir araya gelmesi söz konusuydu. Ama bugün kıdem tazminatı konusu gündemden düştü ve de düşürüldü. Düşürülmesine konfederasyon ve sendikaların da yardımcı olması bizleri üzdü. Hak-İş kurulduğu günden beri kıdem tazminatı fonundan bahsediyor. Fonun olması özellikle özel sektörde çalışan kişiler için çok önemli. Bu ülkede kıdem tazminatına ulaşımda sorunlar var. Çalışanların çok az bir kısmı kıdem tazminatını alabiliyor. Kıdem tazminatı fonunun bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Fon kurulmazsa Türkiye’de kıdem tazminatına erişim noktasında ilerleyen zamanlarda daha da sıkıntı yaşanacak. Bir adaletsizlik hakim olacak” dedi.

    “Çalışma hayatının çözülmeyi bekleyen sorunları var”

    “Çalışma hayatında çözüm bekleyen konu sadece kıdem tazminatı sorunu değil, taşeron sorunu da hala varlığını koruyor” diyen İnanç, “Sektörümüzde kayıt dışılık söz konusu, Suriyeli işçilerin kayıt dışı çalıştırılması söz konusu. Suriyeli işçileri kayıt dışı ve 500-600 TL’ye çalıştırmak Türkiye’ye, Türk insanına yakışmıyor. Ülkemizin bazı bölgelerinde çalışan insanlar asgari ücretin de altında maaş alıyor. Bu durum şu şekilde gerçekleşiyor; bazı işverenler, işçiye asgari geçim indirimini vermiyor. Ya da işverenler işçilerin maaşlarını yatırdıkları hesaba bağlı olarak bir ek kart çıkarıyor, maaşı prosedüre uygun bir şekilde işçinin hesabına yatırılıp, ek karttan bir kısmını kendisi çekiyor. Çalışan insanlar asgari ücretin altında maaş alıyorlar” şeklinde konuştu.

    “Özel sektörde örgütlenme sorunu var”

    Özel sektörde örgütlenmenin hayli zor olduğunu vurgulayan İnanç, “Örgütlenme sürecinde yaşadığımız birçok zorluk ve trajikomik durumlar söz konusu. Türkiye’de çalışma hayatında Türkiye’ye yakışır ve yaraşır bir sistemin olmasını istiyoruz” diye konuştu.

    Yaşanan zorluklarının kendilerini yıldırmadığını belirten İnanç, “Öz İplik-İş Sendikası olarak, son altı aylık dönemde Türkiye genelinde 21 iş yerinde örgütlenmeye çalıştık. Bu iş yerlerinde çalışan toplam işçi sayısı 13 bin 360 kişiye tekabül ediyor. Bu mücadelemizde 6 bine yakın işçi adına yetki aldık. Bazılarında da sözleşme aşamasında arabulucu dönemindeyiz” dedi.

    Konuşmasında 24 Temmuz Basın Bayramı’na da değinen Murat İnanç, 1908 yılında, basına sansürün kaldırıldığı tarih olan 24 Temmuz gününün Türk basını tarafından önemsendiği ve basın özgürlüğünün vurgulandığı bir gün olarak kutlandığını hatırlattı. İnanç, “Mesai mefhumu gözetmeden, yoğun bir şekilde çalışan tüm gazetecilerin basın bayramını kutluyorum” ifadelerini kullandı.

    Programa Genel Başkan Murat İnanç’ın yanı sıra Genel Mali Sekreter Engin Doğan, Basın Danışmanı Didem Boztaş ve Hak-İş’e bağlı sendikaların basın danışmanları da katıldı.

  • CHP’li Ağbaba’dan Gündeme İlişkin Değerlendirmeler

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Beşiktaş’ın yeni stadyumu Vodafone Arena’nın açılışına Çarşı taraftar grubunun alınmamasını kınadıklarını belirtti.

    Veli Ağbaba, İl Başkanı Enver Kiraz ve Battalgazi İlçe Başkanı Selahattin Sarıoğlu ile birlikte parti il binasında basın toplantısı düzenledi. Ağbaba, burada yaptığı konuşmada, Beşiktaş’ın yeni stadyumunun açılışına Çarşı taraftar grubunun alınmamasını eleştirdi. İnönü Stadyumu’nun yıkılarak yerine ‘Vodafone Arena’ ismi verildiğine dikkat çeken Ağbaba, stadın yenilenmesi sırasında ‘İnönü’ isminin de hafızalardan kazınması amacıyla tesise verilmediğini söyledi.

    Ağbaba, şöyle devam etti:

    “Türkiye’nin tabi ki gündemi yoğun. Daha önce karşılaşmadığımız olayları yaşıyoruz. Dün Türkiye’nin köklü takımlarından Beşiktaş’ın yeni yapılan sahası açıldı. Bu stadın adı Beşiktaş İnönü Stadı biz bunu söylemeye devam edeceğiz. İktidar bu stadın ismini değiştirerek hafızaları yıpratmak istiyor. Dünyanın en önemli taraftar gruplarından olan çarşıya sahip olan Beşiktaş stadın açılımına bu grubu almadı. Cumhurbaşkanı olası bir tepkiyle ya da ıslıkla karşılaşmadan korktuğu için bu taraftarlar içeri alınmadı. Stada kendi belirlediği kişilerden başka kimseyi almadı.”

    Ensar Vakfı’na bağlı evlerde çocuklara tecavüz edildiğini ileri süren Ağbaba, “Geçtiğimiz günlerde bir olay yaşandı. Aslında bir olay açığa çıktı. Türkiye’de vicdan sahibi herkesi yaralayan, etkileyen bir olayla karşı karşıya kaldık. Ensar Vakfı’nın işletmiş olduğu bir yurtta, onlarca çocuğa, yaşı 8 ila 10 arasında değişen, anneleri-babaları ekmek bulmakta zorlanan yoksul köylü çocuklarına vakıfta görevli bir öğretmenin tecavüz ettiği ortaya çıktı. Ondan sonra Türkiye’nin her bir yanına bu kirli pislikler akmaya başladı. Önce AKP, Bakan, Vali ’biz bu Ensar Vakfı’nda çalışan öğretmeni tanımıyoruz’ dedi. Ardından birlikte fotoğrafları ortaya çıktı. Ardından kendi yandaş medyalarında yazı yazdığı ortaya çıktı. Biz baştan beri söylüyoruz; bu zihniyet, karanlık bir zihniyettir. Ve bu zihniyet sorgulanırken Ensar Vakfı’nın sorgulanmaması düşündürücüdür. Utanmasalar, tecavüze uğrayan çocukları suçlayacaklar” görüşünü savundu.

    Veli Ağbaba basın toplantısında, Malatya Gazi Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcılığı yapan resim-iş öğretmeni N.T.’nin sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı iddia edilen fotoğraf ve yazıyı basın mensuplarına göstererek, “Bir okul müdür yardımcısı Malatya’nın, Türkiye’nin, Anadolu’nun binlerce yıllık geleneği olan fotoğrafı paylaşıyor. Halay, Anadolu’nun binlerce yıllık geleneğidir. Anadolu’yu Anadolu yapan öz değerlerden birisidir. Bu çocuklarımızın, bizlerin, kadınımızın, erkeğimizin hepimizin oynadığı, büyük zevk aldığı bir oyun. Bu hem Malatya hem de Anadolu topraklarında binlere yıllık bir gelenek. Böyle bir anlayışın, binlerce yıllık halk oyununu ’halt oyunu, zina’ olarak gören anlayışın IŞİD zihniyetinden farkı yok. Kızla erkeğin el ele tutuşmasını cinayet sebebini normal sayan bu anlayış, bu hasta ruhlu anlayış, hasta ruhlu bir insanın toplumda olması, hele hele bir öğretmen olması, hele hele bir okulda yönetici olması tehlikelidir, kabul edilemez. Malatya’da böyle bir insan da yetişmez. Malatya’da hoşgörü, kadın-erkeğe saygı vardır. Malatyalı yıllardan beri düğünü mahalle arasında kadınıyla, erkeğiyle yapar. Ama el ele tutuşurken hiç aklında farklı bir sonuç çıkmaz. Bundan farklı sonuç çıkaranlar, işte Ensar Vakfı’nda 8-10 yaşındaki çocuğa aylarca tecavüz eden anlayışla bire bir aynıdır. Bu kişi ayrıca bir sendikanın da yöneticisidir” diye konuştu.

    Ağbaba, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını da ifade ederek, “O insanın mutlaka toplumda dolaşması, gezmesi, bu anlayışın hakim olması tehlikelidir. Hele hele çocuklarımızın yanında olması tehlikelidir. Bu anlayış, el ele tutuşan çocukların, kız-erkeğe cinayeti hoş gören, makul gören bir anlayıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’ne porno görüntüsü adı altında paylaşımları var. Bunun takipçisi olacağız. Geldiğimiz nokta budur. Türkiye’nin bu eğitim sistemiyle devam edebilmesi mümkün değil. Bu sistemle devam ettiği sürece bu kafaların yetişmesi normaldir” ifadelerini kullandı.

    N.T.’nin yaptığı iddia edilen paylaşımı eleştiren Ağbaba, şunları söyledi:

    “Türkiye’de Anadolu topraklarında böyle bir anlayış yok. Bu, Türkiye’ye ithal edilmek istenen IŞİD anlayışıdır. 8-9-11 yaşındaki kızları köle pazarında satan anlayış, bu anlayıştır. Bizim topraklarımızda böyle bir insana yer yok. Bizim topraklarımızda böyle bir insan yetişmez. Bu ithal bir zihniyettir. Ensar Vakfı’nda yöneticiyi, vakfı koruyan, ’vakfa aman laf gelmesin, bir seferden bir şey olmaz’ diyen anlayıştır. Genel başkanımızın bir tabiriyle ’önüne yatma’ tabiriyle bir partiyi, bir siyaseti linç etmeye çalışan anlayış, bunu görmüyor. Bu aslında AKP anlayışının ta kendisidir. Bununla ilgili girişimde bulunacağız. Böyle bir insanın öğretmen olması, meslekte bulunması düşünülemez. Geldiğimiz nokta budur. Yaşadığımız nokta budur. Bu olayları takip edeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz.”