Etiket: değeri

  • Salgında tarımsal üretimin değeri arttı

    Salgında tarımsal üretimin değeri arttı

    19) salgını sürecinde tarımsal üretimin değerinin eskiye oranla daha da arttığını söyledi.

    Türkiye’de 10 Ocak 1846’da ilk ziraat mektebinin açılmasıyla başlayan tarımsal eğitim ve öğretimin, 2021 yılı itibarıyla 175. yıldönümü kutlanıyor. Zirai mekteplerin önemine vurgu yapan Samsun Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, üretimin pandemi sürecinde daha da önem kazandığını belirterek, açıklamalarda bulundu. Ziraat fakültelerinin önemine değinen İbrahim Sağlam, “Son yıllarda ülkeler arası mücadelenin enerji kaynakları alanından hızla çıkarak su ve gıda gibi temel besin kaynaklarına yöneldiği gözlemlenmektedir. Bu nedenle ziraat fakültelerinin öneminin gıda, tarım ve hayvancılık alanında nitelikli ve kaliteli işgücü talebinin karşılanmasına yönelik gereken çalışmalar önemini bir kat daha arttırmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de ’Milli ekonominin temeli ziraattır’ sözü ile tarım sektörünün ülke ekonomisindeki önemine ve katkısına daha ilk günlerden vurgu yapmıştır. Günümüzde de tarım sektörü istihdam ve ihracat olanağı sağlama, üretim değeri oluşturma, gelir kaynağı ve endüstriye ham madde sağlama ve ulusal beslenmeye katkı sağlama gibi pek çok temel konuda dünyadaki stratejik önemini korumaya ve arttırmaya hızla devam etmektedir. Bu nedenle, küreselleşen dünyada gelişimini sürdüren tarım sektörünün dikkatle izlenmesi, desteklenmesi ve taşıdığı önem nedeniyle rekabet edebilirliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu noktada tarım sektörünün ’bilimsel bilgi temeline dayalı’ olması önem kazanmaktadır” dedi.

    Samsun hakkında da bilgi veren Sağlam, şunları söyledi:

    “Samsun ilimiz, ülkemizin en çok tarımsal faaliyetin yapıldığı illerimiz arasındadır. İklim özellikleri, zengin ürün çeşitliliği ve kirlenmemiş temiz toprakları ile ilimizin güvenli gıda ihtiyacını karşılanmakta, hem de ülkemiz insanlarına daha kaliteli ve temiz gıda sağlama imkânına sahip bir il potansiyeli göstermektedir. İlimizin coğrafi ve toprak yapısı ile ekolojik özelliklerinden kaynaklanan ürün çeşitliliğinin yanı sıra, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerdeki değişim, su ürünleri ve balıkçılığa yapılan yatırımlar, her şeyden önemlisi yetişmiş işgücü bakımından yüksek potansiyele sahiptir. Bizler, hele ki bu pandemi şartlarında bir taraftan tarımsal üretimimizi büyütürken, bir taraftan da tarımsal sanayimizin katma değeri yüksek üretim yapan içeriğe kavuşturmalıyız. Bu anlamda, tarımsal eğitimin niteliği ve kurumsal kültürü büyük önem taşımaktadır. Amaç, üretimi kaliteli kılmak ve daha az alanda büyük üretim gücü yakalayabilmek ve çiftçilerimizin gelir seviyesini daha da yükseltmektir. Bu bağlamda geçmişten bugüne Türkiye tarımının gelişmesinde emeği, katkısı ve gayreti olan herkesle birlikte akademik camia ve diğer paydaşlara teşekkürü borç biliyorum.”

  • Korona virüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45…”

    Korona virüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45…”

    Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Estitüsü Matematiksel Modelleme Araştırma Grubu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde koronavirüsün bulaştırıcılık sayısını gösteren “R0” değerinin 1.45’e düştüğü bilgisini verdi.

    Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Enstitüsü Matametiksel Modelleme grubu araştırmacıları Prof. Dr. Evren Hınçal, Yrd. Doç. Dr. Bilgen Kaymakamzade ve Nezihal Gökbulut konuyla ilgili yaptıkları açıklamada 2 Ekim 2020 tarihi itibarı ile R0 değerinin 1.45 seviyesine gerilediğini belirttiler.

    R0 değeri ile yürütülen çalışma ile ilgili olarak Prof. Dr. Evren Hıncal, “9 Mart 2020 tarihinden itibaren Covid-19 salgınını SEIR modeli ile takip ediyoruz. Salgının ikinci aşaması olan 1 Temmuz açılımı ile salgında temel bulaşıcılık sayısı olarak bilinen R0 değeri KKTC’de 2.06’ya ulaştı. 22 Eylül itibarı ile düşüşe geçen R0 değeri, 2 Ekim 2020 tarihinde 1.45 olarak belirlendi. Alınan tedbirlerin ve halkın bu tedbirlere uymasının sonuç verdiğini görmekteyiz” ifadelerini kullandı.

    Bir kişinin virüsü bulaştıracağı kişi sayısını gösteren R0 değeri, ülkedeki vaka sayısı, asemptomatik vakalar, hastalığı hafif ve ağır geçirenler, ölenler ve iyileşenler dikkate alınarak hesaplanıyor.

    “R0 değerinin düşeceğini öngörmüştük”

    Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Ensitütüsü Müdürü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Matematiksel Modelleme Araştırma Grubu’nun yürüttüğü çalışmalarda ülkenin R0 değerinin 22 Eylül itibarı ile düşüşe geçeceğini ön görmüştük. Yapılan hesaplamalarda, 15 Eylül 2020 tarihinde ülkemize ait R0 değeri 2.06 olarak belirlendi ve bu değer bir kişinin virüsü 2 kişiye bulaştırdığı anlamına geliyordu. Modele göre alınan tedbirler ve halkın kurallara uyması ile birlikte vaka sayılarında ve R0 değerinin düşeceği öngörümüzü yaptığımız yeni hesaplamalarda doğruladık. Bu sayı, virüsün kaç kişiye bulaşabileceği konusunda bir fikir vermesinin yanı sıra salgın sırasında alınan önlemlerin ne kadar etkili olduğunu da ortaya koyuyor. Bu bağlamda tedbirlere uyulması büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

  • Şenol Güneş: “Hakan Çalhanoğlu marka değeri büyük bir oyuncu”

    Şenol Güneş: “Hakan Çalhanoğlu marka değeri büyük bir oyuncu”

    UEFA Uluslar B Ligi 3. Grup’taki ilk maçında yarın Macaristan ile karşılaşacak A Milli Takım’da teknik direktör Şenol Güneş, İtalyan ekibi Milan’da forma giyen milli futbolcu Hakan Çalhanoğlu ile ilgili olarak, “Hakan marka değeri büyük. Pandemi sonrası kendini daha iyi buldu” dedi. Deneyimli çalıştırıcı, yarın oynayacakları Macaristan maçı ile ilgili de Macaristan’ın kadrosunda iyi oyuncular olduğunu dile getirdi.

    UEFA Uluslar B Ligi 3. Grup’taki ilk maçında Macaristan ile karşılaşacak olan A Milli Takım’da teknik direktörü Şenol Güneş, milli futbolcu Umut Meraş ile maçın oynanacağı Sivas Yeni 4 Eylül Stadyumu’nda bir basın toplantısı düzenledi. Deneyimli çalıştırıcı, maçta genç oyunculara görev vereceğini ifade ederek, “Bazı genç arkadaşlara görev vereceğim. Yeni gelen arkadaşları oynatacağım. Kısa süre içinde eldeki oyuncuların durumlarını değerlendirerek, geçmiş oyuncularımızla birlikte oynatmayı deneyeceğiz. Maçı kazanmak istiyoruz ama oyuncularımızı da görmek istiyoruz. 20 yıl önce Moldova maçıyla başlamıştım. 20 yıl sonra yine buradayız. 20 yaşında olan arkadaşlarımız da var. Son kararımızı yarın vereceğiz” şeklinde konuştu.

    “Rıza Çalımbay’ı severim, sayarım”

    Sivasspor teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın kadro eleştirisine yanıt veren Güneş, “Rıza Çalımbay’ı severim, sayarım. Kardeşim olarak görürüm. Görüşleri tabii ki olacaktır. Kamp döneminde görüşemedik ama lig döneminde görüştük. Ligler oynanmasın demişti. Pandemiden etkilendiklerini düşünüyorum. Yarışta iddialı bir takımdı ama geriye düştüler. Bu eleştiriyi yapacak. Ben katılmıyorum bu eleştiriye tabii ki ama eleştiri olacak. Sivasspor elde ettiği başarıyla bize iyi bir takım olduğunu gösterdi. Eldeki imkanlarla iyi işler yaptılar. Biz de maçı buraya aldık. Sivas’ın karşısına takım çıkarmak istedik ama pandemi sebebiyle seyircisiz oynayacağız. Oyuncular olarak 5 ismi düşünüyordum. Mert Hakan, Emre Kılınç, Caner Osmanpaşa, Uğur Çiftçi, Hakan Arslan vardı düşündüklerimiz. Mert Hakan ve Emre Kılınç transfer oldu. Onları kadroya aldık. Sivasspor’dan oyuncu almadık demek doğru olmaz. Daha oyuncu alabilir miydik alabilirdik ama tercihlerimiz bunlar oldu. Her oyuncuyu değerlendiriyoruz. Bize oyuncu göstersinler. Biz bunu isteriz ve değerlendiririz” diye konuştu.

    “Macar kadrosunda iyi oyuncular var”

    ’Macaristan’da eksikler var. Türkiye’de de eksik oyuncu var mı?’ şeklinde yöneltilen soruya Şenol Güneş, şu yanıtı verdi:

    “Milli Takım’da eksiklik var diye görmüyorum. Macaristan’da 10 eksik varmış. Bizim de alamadıklarımız oldu. Evrakları yetişmeyenler oldu. Bizim de yeni oynatacağımız oyuncular olacak. Bizim lig başlamadı. Macar ligi başladı. 3 haftayı geçtiler. Ellerinde iyi oyuncular var. Ferencvaros’tan oyuncular var. Celtic’i elediler. Macar kadrosunda iyi oyuncular var. Maça çıktığımızda form durumları ne olacak bunları göreceğiz. Olmayan oyuncuları eksik olarak görmemek lazım. Biz maçı kazanmak istiyoruz. Macaristan’ın geçmişine bakınca bir futbol ekolü. Finaller, yarı finaller oynadılar. 9 kez Dünya Kupasına katıldılar. 6 keza Avrupa şampiyonasına katıldılar. Son yıllarda değişikliklere uğradılar. Bizimle oynadıkları 14 maçta 8 galibiyet 4 mağlubiyet aldılar. Genele bakarsak bizden üstünler. Her şey geride kaldı tabii ki. Biz de kendimize güveniyoruz. Dikkatli olmamız gereken bir rakip. İyi bir rakibe karşı oynayacağız.”

    “Hakan’ın marka değeri büyük”

    Deneyimli teknik direktör, Hakan Çalhanoğlu’nun yükselen performansı ile ilgili sorulan soruya ise, “Hakan marka değeri büyük olan Milan’da oynuyor. Yetenekleri belli. Bizim için önemli bir oyuncu. Kaptanlarımızdan da bir tanesi. Tecrübesi ve oyunuyla takıma katkı yapıyor. Bizim bütün oyuncularımız değerli ve önemli. Hepsi bütünün parçası. Her parça görevini yaptığında bütün iyi hareket ediyor. Hakan oynadığı zaman da oynamadığı zaman da görevini iyi yapan bir arkadaşımız. Pandemi sonrası kendini daha iyi buldu. Mevki olarak hücuma dönük orta sahada daha iyi oluyor. Zaman zaman sol ve sağ kanatta da oynayabiliyor. Topu iyi kullanan, iyi vurabilen. Gol atan, attıran bir oyuncu. Hakan’a da bütün oyunculara da başarılar diliyorum” yanıtını verdi.

    “En büyük rakibimiz korona virüs”

    Şenol Güneş, korona virüs salgınını el birliği ile yenmek gerektiğini ifade ederek, “Görünmeyen ama en büyük rakibimiz Koronavirüs. Bütün dünya ülkeleri için geçerli bu. Bütün ülkeler el birliğiyle virüsü yenmemiz gerek. Bir kişini veya bir ülkenin virüsü yenmesi önemli değil. Maskemizi takalım, mesafeye dikkat edelim, hijyenimize dikkat edelim. Temizlik imandan gelir. Birbirimize destek olarak bunu yeneceğimize inanıyorum ama dünya bu görünmeyen rakibe karşı iyi oynamalı” açıklamasını yaptı.

    Umut Meraş: “İyi çalıştık, her şey yolunda”

    Milli futbolcu Umut Meraş ise, “Korona virüs sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Tedavi sürecindeki insanlarımıza da sağlık diliyorum. Uzun süre ayrı kaldık ama 3 gündür kamptayız. İyi çalıştık. Her şey yolunda” diye konuştu.

  • Denizli’de 2020 yılında yapı ruhsatı verilen yerlerin değeri 947 milyon 514 bin 658 TL

    Denizli’de 2020 yılında yapı ruhsatı verilen yerlerin değeri 947 milyon 514 bin 658 TL

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılı Ocak ile Haziran dönemi içerisinde Yapı İzin İstatistiklerini yayınladı. TÜİK Denizli Bölge Müdürlüğü tarafından verilen bilgilere göre, yapı ruhsatı verilen bina sayısı 859, daire sayısı ise 2 bin 734 olarak açıklandı.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılı Ocak ile Haziran dönemi içerisinde Yapı İzin İstatistiklerini yayınladı. TÜİK Denizli Bölge Müdürü Özer Coşkun tarafından verilen bilgiye göre Denizli’de, 2020 yılı Ocak ile Haziran döneminde yapı ruhsatı verilen yapıların yüz ölçümü 599 bin 897 metre kare olurken yapı ruhsatı verilen yerlerin değeri ise 947 milyon 514 bin 658 TL olarak açıklandı.

    Aynı dönem içerisinde yapı ruhsatı verilen bina sayısı 859, daire sayısı ile 2 bin 734 olarak bildirildi. Yapı ruhsatı verilen konut kullanım alanı 325 bin 597 metre kare, konut dışı kullanım alanı 171 bin 412 metre kare, ortak kullanım alanı ise 112 bin 888 metre kare olarak açıklandı.

    Yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların yüz ölçümü

    2020 yılı Ocak ile Haziran ayları döneminde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların yüz ölçümü 631 bin 598 metre kare olurken, yapı kullanma izin belgesi verilen yerlerin değeri ise 995 milyon 72 bin 300 TL olarak açıklandı. Aynı dönemde yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı 650, daire sayısı 2 bin 951 olarak bildirildi. Yapı kullanma izin belgesi verilen konut kullanım alanı 345 bin 641 metre kare, konut dışı kullanım alanı 144 bin 330 metre kare olurken ortak kullanım alanı ise 141 bin 627 metre kare olarak açıklandı.

  • Sanayicilere katma değeri artırmanın püf noktaları anlatıldı

    Sanayicilere katma değeri artırmanın püf noktaları anlatıldı

    Sanayide İnovasyon, Devlet Teşvikleri, Patent Vergi Muafiyetleri’ panelinde sanayicilere fikri alanda; KOSGEB teşviklerinden ve patent almanın avantajlarına kadar birçok konu hakkında bilgilendirme yapıldı.

    İkitelli Organize Sanayi Bölgesi ve Adres Patent’in ana sponsorluğunda ’Sanayide İnovasyon, Devlet Teşvikleri, Patent Vergi Muafiyetleri’ paneli İkitelli OSB Yönetim Binası Konferans Salun’unda gerçekleştirildi. Panelde sanayicilere fikri alanda; KOSGEB teşviklerinden ve patent almanın avantajlarına kadar birçok konu hakkında bilgilendirme yapıldı.

    “Son 10 yılda Çin’de yapılan toplam patent başvuru sayısı yaklaşık 9,3 milyon adet”

    İnovasyonun hem sanayi hem de diğer sektörlerde uzun zamandır gündemde olan bir konu olduğuna dikkati çeken Adres Patent Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Hilmi Özalp, “İnovasyonu gerçekleştirme yolu ise patent ve buluştan geçiyor. Dünya ve Türkiye’deki patent sayılarını sizlerle paylaşarak bir perspektif sunmak istiyorum. Son 10 yılda Çin’de yapılan toplam patent başvuru sayısı yaklaşık 9,3 milyon adet, bu sayı Amerika Birleşik Devletleri’nde, 8 milyon, Güney Kore’de 2,5 milyon, Almanya’da 2 milyon, Rusya’da ise 500 bin, dolaylarında.” dedi.

    Türkiye’de patent sayılarını artırmak adına devlet tarafından sunulan teşviklerin büyük bir öneme sahip olduğuna işaret eden Özalp, bu kapsamda üniversite sanayi iş birliğinin ülke gündeminde daha fazla yer alması gerektiğinin altını çizdi.

    Adres Patent olarak 2023’e kadar Türkiye’nin 1 milyon patent hedefine ulaşması için kurum olarak üzerine düşen görevleri en iyi şekilde yapmaya özen gösterdiklerinin ifade eden Özalp, “Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

    Patent sayılarına başvuru oranları 18 kat arttı

    Patent alanında hem başvuru hem de tescil konusunda önemli bir ivmenin yakalandığına işaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ümit Ünal, “Türkiye’de son 16 yılda patent sayılarındaki başvuru oranları 18 kat artmış. Yerli tescil sayısında ise 38 katlık bir ivme yakalanmıştır. Dünya’da marka başvuru sayısı itibarı ile Avrupa’da birinciyiz. Dünya’da ise sınai mülkiyet haklarını tescilleme konusunda 11’inci sıradayız.” dedi.

    Yatırımlar konusunda verilen teşviklere ilişkin de açıklamalarda bulunan Ünal, “Son 1 yıl içerisinde büyük yatırımlar doğrultusunda sanayi teşvikleri ile ilgili 4 bin 300 projeye 100 milyar lira yatırım amaçlı teşvik belgesi verildi. Proje bazlı 25 büyük projeye ise 55 milyar lira teşvik verilmiş durumda.” bilgisini verdi.

    Patent konusunda izlenecek politikaların Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma konusunda etkili olduğuna değinen Ünal, “Türkiye 2023’e kadar yüksek-orta teknolojili ürünlerin, ihracattaki oranını yüzde 50’ye çıkarmak istiyor. Bu kapsamda patent alanında atılacak adımlar da son derece kritik bir yere sahip” dedi.

    Ünal, ithal edilen ürünlere yönelik bakanlık olarak yaptıkları çalışmalardan bahsederek, “Türkiye’de yurt dışından getirilen 400 ürün tespit ettik. Buradan da 35 milyar dolarlık cari açığımızı kısa ve orta vadede kapatılmasını hedefliyoruz. Bu bağlamada katma değerimiz artırmak için her güzel fikrin patentini almalıyız.” açıklamasını yaptı.

    “Ülkelerin teknolojik gelişmişliği artık patent sayıları ile ölçülüyor”

    Esenyurt İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Torolsan bilginin korunmasındaki önemin günümüzde giderek artığına işaret ederek, “Üretilen her bilgiyi korumamız gerekiyor. Ülkelerin günümüzde teknolojik gelişmişliği artık patent sayıları ile ölçülüyor. Firmaların patent konusunu sermaye olarak düşünüp, bu konuya daha fazla eğilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    GSMH’nin yüzde 1,3’ü AR-GE’ye ayrılıyor

    Türkiye’de gayrisafi milli hasılanın yüzde 1,3’ünün AR-GE’ye ayrıldığını ifade eden Esenyurt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sudi Apak, “Bu rakamın 8 milyar dolara denk geldiğini görüyoruz. ABD 20 trilyon dolarlık bir ekonomi, AR-GE’ye ayırdığı pay ise 800 milyar dolar. Öte yandan ülkelerin gayri safi milli hasılalarında da patent sayıları önemli bir yere sahip. Güney Kore, Çin, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri, patentlerin ticarileştirilmesi konusunda önemli mesafeler kat etmiş ülkeler arasında yer alıyor. Üniversite sanayi iş birliklerine ülkemizde oldukça fazla ihtiyaç var” dedi.

    Türkiye’deki özel sektörün; Almanya’dan Çin’e kadar uzanan koridorda en büyük özel sektör olduğunu ifade eden Apak, “Sanayi ürünleri ihracatının yüzde 80’lik kısmını özel sektör yapıyor. Bu potansiyeli iyi bir şekilde kullanarak patent oranlarına da yansıtmalıyız. Bu bağlamda sanayi-teknoloji-üniversite-finans denklemi çok kritik bir öneme sahip.” şeklinde konuştu.

    1 patent 3 milyar doların yolunu açtı

    Adres Patent Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Çavuşoğlu, ise dünyanın önde gelen teknoloji firmaları arasında yer alan Dyson’ın tarihteki patent sürecine ilişkin bilgi vererek, “Dyson firmasının sahibi James Dyson, toz süpürge üretimi için yatırımcı arayışına girmişti. Ancak bu süre zarfında görüştüğü kişi ve kurumlar toz süpürge kullanımı konusunda kararlıydılar ve yeniliklere kapalı bir duruş sergiliyorlardı. Sonrasında James Dyson İngiltere’de bir bankadan 1 milyon sterlinlik bir kredi alarak, kendi süpürgesini üretmeye başladı. Ancak kendisi üretim sürecine geçmeden ürünün nihai hale ulaşması için binlerce kez deneme yapmıştı. Ürün nihai hale geldikten sonra firmanın almış olduğu bir patent, Dyson’ın 3 milyar dolarlık bir firma olmasının yolunu açtı.” bilgisini verdi.

    Patent konusunda izlenecek yöntemlerin hem özel sektör hem de kamu kurumları açısından büyük bir öneme sahip olduğunu anlatan Çavuşoğlu, “Sanayicilerimizin katma değeri artırması için önceliği patente vermesi gerekiyor. En azından fabrikalarımızın görünür ve dikkat çeken kısımlarına patentle ilgili afişler, sloganlar asmamız gerekiyor. Çalışanlarımızın patent kelimesinin ne olduğunu bilmesi, patent alanında atılacak adımlar konusunda bize yol gösterecektir.” diye konuştu.

    Ticarileşecek ürüne 5 milyon liralık destek

    KOSGEB Uzmanı Mustafa Kemal Güzelyurt da patent konusunda ürünlerini ticarileştirmek isteyen firmalara yönelik verilen desteklerden bahsederek, “Firmanın geliştirdiği ürün teknoloji ürün belgesine sahip olmalı veya doktora çalışmasıyla ortaya çıkarılabilir olmalı; bunun yanı sıra ürün, patent belgesi ile koruma altına alınmış veya herhangi bir kurum tarafından başarılı bir şekilde tamamlanmış bir projeyse, ürün sahibi kişi veya firmalarımıza toplamda 5 milyon liralık destek veriyoruz. Ayrıca mevcut desteği firmalarımıza yüzde 100 sunuyoruz.” şeklinde konuştu.

    Ticarileşmeye konu olan ürünün KOSGEB Kurul’undan geçmesiyle 12 ay içerisinde tamamlanması gerektiğini anlatan Güzelyurt, “Firmalarımızdan 4 ayda bir rapor da istiyoruz. Firmamız bu süre zarfında yaptığı masrafları bizim sistemimize işliyor. Burada şöyle bir bilgi eksikliği var. Ürün tedariki konusunda siz bir firma ile anlaştıysanız. Biz firmalara ‘siz bize faturayı getirin biz sizin adınıza tedarikçinize ödemeyi yaparız’ diyoruz. Böylece sizin cebinizden herhangi bir tutar çıkmamış olur.” dedi.