Etiket: Davutoğludan

  • Başbakan Davutoğlu’dan Kilis Açıklaması

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, PYD, DEAŞ ve Esad rejiminin açık bir işbirliği içinde hareket ettiğine dikkati çekerek, “Çukur kazanlar, şehirlerimizi harabeye çevirenler, sivil vatandaşlarımıza saldıranlar ile Kilis’e atılan bombaların sahipleri aynı odaklardır. Onlar birer piyondur, arkalarında bu piyonları oynatanlar aynı çevrelerdir” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, terörle mücadelenin gerektirdiği her türlü tedbirin alındığı ve kapsamlı operasyonların hayata geçirildiğini belirterek, “Bölücü terör örgütünün yuvalandığı yerleşim yerlerini tek tek emniyet ve huzura kavuşturuyoruz. Hiçkimsenin şüphesi olmasın, Türkiye terör belasından tamamen kurtuluncaya kadar yürüttüğümüz bu mücadele kesintisiz bir şekilde devam edecek. Bu mücadele neticesinde kısa sürede Türkiye terör belasından tamamen kurtulacak. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum. Aramızda bulanan Almanya UETD Kadın Kolları’na tekrar hoşgeldiniz diyorum, şehitlerimiz için kadınlarımız kendi ürettikleri kampanyayla şehitlerimizin vakfına verilmek üzere 12 bin Euro’yu da buraya getirdiler, teşekkür ediyorum. Bu kampanya gurbetteki kadınlarımızın dava sadakatinin bir yansımasıdır” ifadelerini kullandı.

    Davutoğlu, “Ülkemizi 40 yıla yakın bu terör belasıyla uğraştıranların, şehirlerimizde çukur kazanların, sivillere saldıranların tek bir amacı var, ’Türkiye’ye kendi içine kapatarak enerjisini boşa harcatmak. Bu taşeron örgütler, Türkiye’nin şiddet sarmalına girerek enerjisini kaybetmesini, bölgenin yeniden yapılanma sürecine müdahil olmamasını arzuluyor. PKK ve onun uzantıları, diğer taraftan DEAŞ terör örgütü ülkemize yönelik eş zamanlı saldırılar gerçekleştiriyor. Bu iki terör örgütü birbirine karşı mücadele ediyor. DEAŞ konusunda Türkiye’ye yönelik iftiraları dile getirenler de bu oyunun bir parçasıdır. PYD, DEAŞ ve katil Esad rejimi açık bir işbirliği içinde hareket ediyor. Çukur kazanlar, şehirlerimizi harabeye çevirenler, sivil vatandaşlarımıza saldıranlar ile Kilis’e atılan bombaların sahipleri aynı odaklardır. Onlar birer piyondur, arkalarında bu piyonları oynatanlar aynı çevrelerdir. Bu terör baronlarının hepsi, sahibi ne derse onu yerine getirmektedir. Günlerdir, Kilis’e atılan bombalar on binlerce Suriyeli mazluma ev sahipliği yapan bu örnek şehrimize yapılan saldırılar kirli bir planın parçasıdır” dedi.

    “Suriyeli mazlumlara sahip çıkmamız birilerini rahatsız ediyor” diyen Davutoğlu, “Kilis’i hedef alıyorlar. Dün olduğu gibi bugün de yarın da Türkiye’ye yönelik saldırıları gerçekleştirenlere anında cevap verilecek, gereği neyse gereken zamanda gerekli şekilde her adım atılacaktır. Ama birilerinin hazırladığı kirli tezgahların da içine düşmeyeceğiz. Kilis, Suriyeli kardeşlerimizi bağrına bastı, çok büyük fedakarlıklar yaptı. Elbette biz de hükümet olarak bütün imkanlarımızla Kilis’in yanında olacağız. Kilis’in Suriye ile olan 11 kilometrelik sınırına 18 Ocak’tan bu yana DEAŞ mevzilerinin bulunduğu yerlerden 46 roket atışı yapıldı. Bu saldırılarda 10’u kendi vatandaşımız olmak üzere 17 kişi hayatını kaybetti. 61 kişi de yaralandı” ifadelerini kullandı.

    Dünkü Bakanlar Kurulu’nda Kilis için atılacak adımların 4 başlıkta gözden geçirildiğini anlatan Davutoğlu, alınması gereken bütün askeri tedbirlerin alınması konusunda gerekli hazırlıkların yapıldığını, ekonomik desteklerin verileceğini, sosyal destek programlarıyla Kilisli vatandaşların yanında olunacağına, sağlık alanında ilave tedbirlerin alınacağını ifade etti.

    “TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ELİ KANLI KATİLLERİYLE RÖPORTAJ YAPILABİLİYOR”

    Uluslararası toplumun terör konusunda ikircikli bir tutum benimsediğini hatırlatan Davutoğlu, “Terör örgütünün eli kanlı katilleriyle röportaj yapılabiliyor. Kimse kusura bakmasın, bu adı gazetecilik değil, terör teşvikçiliğidir. Türkiye’nin terörden çektiği acıya saygı duymadan eli kanlı katillere söz söyleme imkanı veren bu faaliyetin adı gazetecilik olamaz, kimse de bizden bunu hoşgörüyle karşılamamızı beklemesin” diye konuştu.

    İcraatlere durmaksızın devam edileceğini anlatan Davutoğlu, dev yatırımlarla şehirlerin birbirine bağlandığını ve Osman Gazi Köprüsü’nün son tabliyesinin de yerleştirildiğini ifade etti. Davutoğlu, “Başkaları Ankara’dan dışarı çıkmazken, düşünün İstanbul’dan biri kalkacak eskiden 8 saat süren yolculuğa çıkacak, Körfez’e geldiğinde Osman Gazi adını verdiğimiz dünyanın 4. büyük asma köprüsünden geçecek. Devam edecek, Bursa’ya doğru ilerlerken ,Sakarya’nın da kokusu gelecek. Manisa’dan şehzadeler şehrinden geçip İzmir’e 3 saatte ulaşacak. Bütün bunları tarihten nasipsizler var ya Cumhuriyeti anlatırken Osmanlı’yı unutanlar, onların aksine biz Selçuklu’yu, Osmanlı’yı birbirinin ayrılmaz devamı olarak köprülerle, otoyollarla birleştireceğiz, tarih bilincini nakış nakış işleyeceğiz. Merak ediyorum bu hizmetlerimizi anlamayanlar, bu hizmetlere karşı çıkanlar, ’Bu hükümet Türkiye’yi yönetemiyor’ diyen Kılıçdaroğlu bu köprü açıldığında, Yalova’ya geldiğinde bir buçuk saat dolaşıp öyle mi gelecek, köprüden mi geçecek? Daha da önemlisi acaba o anda ne hissedecek? Tabii onun vakti bol, muhalefet dışında bir işi olmadığı için, belki de inadına dolaşmayı tercih edebilir, vaktini öyle geçirebilir ama bizim milletimizin vakti yok” ifadelerini kullandı.

    “FISILTILARA AYIRACAK VAKTİMİZ YOK”

    Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

    “Bazen arkadaşlar yorulduğunda aman yorulmayın diyorum. Dün gece Bakanlar Kurulu toplantımız gece bire kadar sürdü. Çankaya Köşkü’nden ayrılırken yine hatırlattım arkadaşlara, bizim işimiz çok, fısıltılara ayıracak vaktimiz yok, bizim işimiz çok, gözümüze yüreğimize bakan mazlumlar için işimiz çok. Kim ki bizim dava arkadaşlarımız arasında bir saniyesini dahi dedikoduyla kaybederse bizim aramızda yeri yok. Gece gündüz çalışacağız.”

    “SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA SORSANIZ, BAŞBAKAN OLMA ÜMİDİ YOK AMA ÇOCUĞA SORSANIZ BAŞBAKAN OLMAK İDDİASI VAR”

    23 Nisan etkinlikleri kapsamında çocuklarla biraraya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, “Kimisi Diyarbakır’da İstiklal Marşı okuyan, Diyarbakır’da albayrağı göndere çeken, Eskişehir’de bağrına basan o çocukların arasına kimse fitne sokamaz. Biz, o çocukları okullarda yan yana, Meclis’te omuz omuza görmek istiyoruz. Birisi 2011’de Beyşehir’de bir çocuk 9-10 yaşlarında döndüm başını okşadım, evladım çabuk büyü bize adam lazım dedim, döndü bana ne dedi biliyor musunuz, Sayın Bakanım aradığınız adam benim. Bir tanesi, Başbakan olmak için hangi derslere çalışmam lazım dedi. Çocuklarımızın artık hedefleri küçük değil, hedefleri büyük. Sayın Kılıçdaroğluna sorsanız, başbakan olma ümidi yok ama çocuğa sorsak Başbakan olmak iddiası var. Bir anket yapılsa CHP’liler arasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun Başbakan olacağına inanıyor musunuz diye. Anketten ne çıkar? Kendi seçmeni inanmıyorsa, millet nasıl inanacak? Bütün çocuklar bizimdir, o çocuklara bakarken annesinin, babasının ideolojine bakmayız, o çocukların hepsi ahseni takvim üzerine yazılmış meleklerdir. Çocuk bizim iktidarımızda öyle bir öz güvene sahip olmuş ki Ben Başbakan olacağım, ben de dedim ki buyur Koltuk hazır ben sana bırakırım. Bu çocukların geleceği dışında başka herhangi bir şey zihnimize girerse tövbe-i istiğfar ederiz” diye konuştu.

    MÜLTECİLER KONUSUNDA YAPILAN ANLAŞMA

    Mülteciler konusunda yapılan anlaşmaya işaret eden Davutoğlu, anlaşmanın devreye girmesiyle insan canını korunduğunu ifade etti. İllegal göçün legal bir mülteci hareketine dönüştürüldüğünü anlatan Davutoğlu, bu konuda da önemli mesafelerin alındığını dile getirdi. Davutoğlu, “Sadece 2 Suriyeli mülteci aldık, 105 civarında mülteciyi de Avrupa’ya gönderdik. Suriyeli olmayan mülteciler ile ilgili de gerekli adımlar atıldı. Gaziantep’te 187 milyon Euro’ya varan kaynağın aktarıldığını belirten Davutoğlu, Temmuz sonuna kadar 1 Milyar Euro’nun aktarılacağını ifade etti.

    Davutoğlu, AB’ye üyelik süreci bağlamında Haziran ayında 30. faslın açılacağını belirterek, Gümrük Birliği’nin de yeniden revize edildiğini söyledi. Vize muafiyeti çerçevesinde gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirildiğine işaret eden Davutoğlu, AB Komisyonu’nun Mayıs ayı raporu sonrasında gerekli adımların atılmasını beklediklerini belirtti. Vize muafiyetini Türkiye-AB mutabakanının ayrılmaz parçası olarak gördüklerine dikkati çeken Davutoğlu, geri kabul anlaşmasının ancak vize muafiyetiyle uygulanabileceğini ifade etti.

    “Kimseyi aldatmadık ama kimse tarafından aldatılmaya da gelmeyiz” diyen Davutoğlu, “Burada düşen, herkesin sorumluluklarını yerine getirmesi. AB’nin de bu çerçevede gerekli adımlar atacağına olan inancımı ifade etmek isterim” şeklinde konuştu.

    Teşeron olarak çalışan vatandaşların kamuya alımıyla ilgili yasa tasarısında son düzenlemelerin yapıldığını anlatan Davutoğlu, 720 bin çalışanın kamuya geçişinin esaslarının belirlendiğini ifade etti.

    TRABZONSPOR VE AMEDSPOR MAÇLARINDA YAŞANANLAR

    Trabzonspor ve Amedspor maçlarında yaşananlara işaret eden Davutoğlu, “Bize milletimize yakışmayan bu hareketler milletimizin ruhuna da yakışmıyor. Spor müsabakalarında bir daha bu görüntülerin yaşanmamasını temenni ediyorum. Mevcut önlemleri gözden geçireceğiz ve ne gerekiyorsa yapacağız. Yaşanan çirkin olaylar kadar gerek medyada sosyal medyaya bazı olaylar bu olayları fırsat bilerek nefret dilini devreye sokuyor. Bunlar sporla bağdaşmayan hareketler. Biz sahalarda sportmence mücadele edilmesini istiyoruz. Spor rekabetinin toplumsal hayatımızda yaralar açmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi.

  • Başbakan Davutoğlu’dan Taşeron İşçilere Müjde

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, taşeron işçilere müjde vererek, “Asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz. Hükümet olarak, çalışanlarımızdan gelen talepleri de dikkate alarak yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimizi de kamuya almaya kararlaştırdık. İster asıl iş, ister yardımcı iş olsun, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletvekilliği dokunulmazlığı konusuna işaret ederek, “Süreç kimin samimi olduğunu, samimi olmadığını açık bir şeklide ortaya çıkaracak. Geçmişte birçok maskeyi düşürdük. Şimdi de birçok maskeyi düşürecek, milletin önüne bunları gerçek yüzleriyle ortaya çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

    Brüksel’de gerçekleştirilen Türkiye-AB Zirvesi’nde alınan kararlara değinen Davutoğlu, “Birinci olarak, mültecilerin insani dramlarına söz veriyor hem de ülkemize yönelen mültecileri peyderpey azaltmayı hedefliyoruz. İkinci olarak, göç eylem planı çerçevesinde yük ve sorumluluk paylaşımı konusunda AB’nin tahsis edeceği 3 milyar Euro’nun yatırılmasına yönelik sürecin hızlandırılması ve önümüzdeki haftadan itibaren aktarılmasına karar verildi. AB ayrıca 2018’in sonuna kadar ilave bir 3 milyar Euro’nun ülkemizdeki Suriyeliler için tahsis edilmesi taahhütünde bulundu. Bu para tamamen Suriyeli göçmenlere kullanılacak” dedi.

    Davutoğlu, “Üçüncü olarak AB ile ayrıca Suriyelilerin Suriye içinde yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve güvenli bölgelerde yaşamaları için işbirliği yapılması konusunda mutabakata vardık. Dördüncü olarak, vatandaşlarımızın en geç Haziran 2016 sonuna kadar Avrupa’ya vizesiz seyahat imkanına kavuşmasıdır” diye konuştu.

    Vize serbestisinin yol haritası çerçevesinde gerekli çalışmaların tamamlanacağını belirten Davutoğlu, siyasi partilere de gerekli yasal düzenlemelerin Nisan ayı içinde bitirilmesi için yardımcı olmaları konusunda çağrıda bulundu. Beşinci olarak zirvede 1 Temmuz’a kadar sürece olan Hollanda dönem başkanlığı sırasında mali ve bütçesel hükümler başlıklı 33 nolu faslın açılması kararının alındığını anlatan Davutoğlu, buna yönelik sürece hız verilmesi konusunda ortak bir noktaya ulaşıldığını ifade etti. Zirvede, altıncı olarak Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik iradenin teyit edildiğini ve çalışmaların tamanlanmasına karar verildiğini ifade etti.

    “REFORMLARIN YÜZDE 65’İNİ, VAATLERİN YÜZDE 100’ÜNÜ GERÇEKLEŞTİRMİŞ BULUNUYORUZ”

    Bugün Meclis’e sevkettikleriyle birlikte reformların yüzde 65’ini, vaatlerin ise yüzde 100’ünü gerçekleştirdiklerini dile getiren Başbakan Davutoğlu, “Böylece asgari ücretten emeklilerimize vaat ettiğimiz zam, çiftçimize, esnafımıza yönelik vergi indirimi ve kredi imkanından gençlerimize ve kadınlarımıza yönelik vaatlerimize kadar söz verdiğimiz her icraatı 3 ay içinde yerine getirmiş bulunuyoruz. Biz, söz verdik mi bu tarihe, kuma tarihe yazılmış bir sözdür. Bu hafta ve önümüzdeki Siyasi Etik Kanunu, Siyasetin Finansmanında Şeffaflığın Artırılması, Darbe döneminden kalan mevzuatın antidemokratik hükümlerden arındırılması, Cemevlerine Hukuki statünün tanınması gibi reformlarımızı da Meclis’e en kısa sürede sevketmiş olacağız” şeklinde konuştu.

    “Bugün kamuoyunda ’taşeron işçi’ diye tanımlanan kardeşlerimizle ilgili bir müjdeyi sizlerle paylaşacağım” diyen Davutoğlu, “Seçim vaatlerimize asıl işlerde çalışanları kamuya alacağımızı vurgulamış ve daha önce hükümet eylem planımızda da açıklamıştık. Bu sözümüzü yerine getirecek çalışmaları tamamladık. Çalışmalarda nihai noktaya geldik. Böylelikle asli, asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz, hayırlı olsun. Ayrıca, vaatlerimiz arasında olmamasına rağmen adalet, eşitlik gereği ve vatandaşlarımızın beklentilerini de göz önünde bulundurarak bir karar daha aldık. Ayrıca, yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimiz için de müjdeli bir kararımızı bütün vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Hükümet olarak, çalışanlarımızdan gelen talepleri de dikkate alarak yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimizi de kamuya almaya kararlaştırdık. İster asıl iş ister yardımcı iş olsun, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak. Kamuda, hem asıl işlerde hem de yardımcı işlerde sürekli olarak çalışıp emeklilik hakkını elde etmemiş olanları da kamuya alacağız” ifadelerini kullandı.

    Davutoğlu, “Belediyeler ve il özel idarelerinde alt işveren yanında çalışanlar ise bu mahalli idareler tarafından kurulacak şirketlerde istihdam edilecek. Seçim öncesi açıkladığımız vaat ve reformlara bazı yeni düzenlemeler de ilave ediyoruz. İçinde bulunduğumuz olumsuz şartlara rağmen, Türkiye’ye geleceğe dönük istikametini asla yitirmeyecektir” dedi.

  • Başbakan Davutoğlu’dan Genelkurmay Başkanlığı’na Taziye Ziyareti

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Dün hain bir terör saldırısında Ankara’da 28 vatandaşımızı kaybettik. Bu terör saldırısı, sadece vazifelerini yaptıktan sonra evlerine dönmekte olan memurlarımıza, vatandaşlarımıza değil, milletimizin her bir ferdine, bu toprağın, bu ülkenin bütünlüğünü sağlayan her bir kardeşimize dönük bir saldırıdır” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara’da meydana gelen patlama sonrası Genelkurmay Başkanlığı’na taziye ziyaretinde bulundu. Davutoğlu, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Dün hain bir terör saldırısında Ankara’da 28 vatandaşımızı kaybettik. Bu terör saldırısı, sadece vazifelerini yaptıktan sonra evlerine dönmekte olan memurlarımıza, vatandaşlarımıza değil, milletimizin her bir ferdine, bu toprağın, bu ülkenin bütünlüğünü sağlayan her bir kardeşimize dönük bir saldırıdır. Türkiye, terör saldırılarından en çok zarar görmüş ülkelerden biridir. Terörün hedeflerinin ne olduğunu en iyi biz biliriz. Terör insanların psikolojisini olumsuz etkilemek üzere yapılan haince bir eylemdir. Bu eylemler özellikle son dönemlerde Türkiye’nin etrafındaki kriz bölgeleri arttıkça, halkına zulüm eden rejimler oldukça etkisini daha da fazla gösterebilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olayı değerlendirdiklerini ve gece boyu istihbarat bilgilerini topladıklarını anlatan Davutoğlu, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Adalet Bakanlarıyla değerlendirme yaptıklarını bildirdi.

    “İNTİHAR SALDIRISINI GERÇEKLEŞTİREN SALİH NECCAL İSİMLİ, AMUDE 1992 DOĞUMLU”

    “Şu anda terör olayının failleri konusu tümüyle aydınlanmış bulunmaktadır” diyen Davutoğlu, “Kesin bir şekilde bu saldırının Türkiye içindeki bölücü terör örgütü mensuplarıyla Suriye’den sızan YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdikleri ortaya çıkmaktadır. Bu, intihar saldırısını gerçekleştiren Salih Neccal isimli, Amude 1992 doğumlu. Amude Kuzey Suriye’de bir şehir, Haseke bölgesinde. Dolayısıyla saldırının doğrudan YPG irtibatı ortaya konmuştur. Ayrıca gece boyunca süren istihbari ve emniyet çalışmalarımız sonucunda 9 kişi gözaltına alınmıştır, soruşturma derinleştirilerek sürdürülmektedir. Bu saldırının her aşamasına katkıda bulunan bütün unsurlar tek tek çıkartılacak adalete teslim edilecek. Ama bu YPG, PYD mensubunun terör örgütüyle birlikte ve onların koordinasyonunda, bölücü terör örgütünün Türkiye içindeki unsurlarıyla birlikte ve Kuzey Irak’tan da tabii destek alan bir şekilde organize bir suç işledikleri artık kesinleşmiş bulunmaktadır. Bütün network, suçlular, haince alçakça saldırıyı gerçekleştiren, bu saldırıya doğrudan veya dolaylı katkıda bulunan kim varsa hepsi yakalanacak, adalete teslim edilecek ve hakettikleri cezayı mutlaka göreceklerdir” şeklinde konuştu.

    DAVUTOĞLU, MİLLETE, SİYASİ PARTİLERE, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA VE ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRIDA BULUNDU

    Millete çağrıda bulunduğunu belirten Davutoğlu, “Emniyet birimlerimiz, güvenlik birimlerimiz gece-gündüz çaba sarfederek, Türkiye’nin içindeki muhtemel terör faaliyetlerine karşı çalışmaktadır. Bu ülkenin birliğini ve bütünlüğünü koruyarak bu zorlukları aşacak kudrete erişmesidir. Bu kudretin en önemli kaynağı da milletimizin bitmez, tükenmez inancı, kendisine olan özgüvenidir. Terör faaliyetleri bu özgüveni hedef almaktadır” dedi.

    Bütün siyasi kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının da teröre karşı birleşmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, “İkinci çağrım milletimizin özgüvenini koruma yanında siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarınadır. Terör karşısında kaynağı kim ve ne olursa olsun omuz omuza vermeliyiz” diye konuştu.

    TBMM’nin oturumlarına ara vermeyeceğini anlatan Davutoğlu, “TBMM bu şekilde faaliyetini sürdürürken ortak bir deklarasyon yayınlama konusunda bir partinin gösterdiği uzlaşmaz tutumu da buradan şiddetle kınıyorum. Terör konusunda dahi tavrını ortaya koyamayan, masum insanlara dönük saldırıyı kınamayanların insanlık vicdanı ve demokrasiden bahsetmeye hakları yoktur” şeklinde konuştu.

    Davutoğlu, üçüncü çağrısının uluslararası topluma olduğunu belirterek, “Elimizde bütün deliller mevcut, nereden gelmişler, nasıl organize olmuşlar. Bugün Dışişleri Bakanlığı’na gerekli talimatı vereceğim. Bu bilgiler, başta P-5 üyeleri olmak üzere bütün ülkelere dağıtılacak ve ’YPG terör örgütü değildir’ diyenlere belgelerle birlikte ortaya konacak. Kesin ve tartışmasız bir dayanışma bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

    YPG’yi demokratik unsur gibi masaya davet etmek isteyenlere karşı bir kez daha seslendiğini belirten Davutoğlu, terör örgütü olan YPG’nin masaya oturamayacağını ifade etti. Bu bağlamda nihai mesajını açıklayan Davutoğlu, YPG’nin dünkü saldırısıyla Türkiye’nin düşmanı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirdi.

    “70 CİVARINDA TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ”

    Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

    “Terör örgütünün bu faaliyetinden de bağımsız olarak ama bu faaliyeti sırasında da operasyonlarımız devam ediyor. Dün bu çerçevede Haftanin Kampı’na Silahlı Kuvvetlerimiz, Hava Kuvvetlerimiz yoğun bir operasyonda bulundu ve 60-70 civarında terörist bu anlamda etkisiz hale getirildi. Sorumluları tespit edildikten sonra bu sorumluların Türkiye içinde adalete teslim edilmesinin yanında Türkiye dışında bu sorumluların kaynağı olan unsurlara karşı da ne zaman ve hangi şartlarda mukabelede bulunacağımız da bizce mahfuzdur. Kesinlikle bu saldırının bedeli ödetilecektir. Bu bedelin ne olduğu, ne zaman olacağı, nasıl gerçekleşeceği bizde mahfuz olmak üzere her türlü meşru müdafaada dahil tedbiri alacağız. Bu hain unsurlara ve dış güçlerin piyonlarına karşı da en şiddetli şekilde mukabelede bulunulacaktır.”

    Davutoğlu, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Saldırıda kaç sivil ve kaç askerin olduğuna ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, “Genelkurmay Başkanlığımız bilgilendirecek. Yazılı açıklama yapacağız” diye konuştu.

    “DÜNKÜ SALDIRI DOĞRUDAN TÜRKİYE’YE DÖNÜK BİR SALDIRIDIR, BUNUN MÜSEBBİBİ YPG’DİR, BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’DIR”

    Başka bir gazetecinin, “PYD unsurlarına dönük daha sert bir adım atılacak mı?” sorusuna Davutoğlu, “Dün, saat 09.30 itibarıyla Haftanin civarında bölücü terör örgütüne ve kamplarına dönük kapsamlı bir operasyon yapılmıştır. Burada bölücü terör örgütünün elebaşlarının da bulunduğu anda gerçekleştirilen bir operasyon. Şu ana kadar da 70 civarında bölücü terör örgütü etkisiz hale getirildi bu tabii Kuzey Irak sahasında. Sınırımıza dönük kim ihlal ederse en güçlü şekilde mukabelede bulunulacak. Dünkü saldırı doğrudan Türkiye’ye dönük bir saldırıdır, bunun müsebbibi YPG’dir, bölücü terör örgütü PKK’dır. Her yerde ve her şartta bunlara karşı gerekli tertibat alınacak. Türkiye’ye dönük hiçbir saldırı şu ana kadar karşılıklık kalmamıştır” cevabını verdi.

    Davutoğlu, TSK mensubu 27 kişi ve 1 sivil memurun bu saldırıda hayatını kaybettiğini ifade etti.

  • Davutoğlu’dan Eren Erdem’e Tepki: “Bunu Söyleyen Açıkça İhanet İçindedir”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu Rus kanalına verdiği bir röportajda Türkiye’nin IŞİD’e sarin gazı sattığını iddia eden CHP Milletvekili Eren Erdem’e tepki göstererek, “Bu alçakça bir iftiradır” dedi.

    Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu (DEİK) Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “MUSUL KURTARILINCAYA KADAR DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEK”

    Musul’daki Türk askeri varlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “Bölgemizin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde Irak merkezi hükümetinin ve silahlı kuvvetlerinin DEAŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin büyük kentinin düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerin yanı sıra uluslararası destek ve işbirliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda Irak’ta gerek peşmerge, gerekse Musullu gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her tedbiri almak zorundayız. Nitekim DEAŞ’ın eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar bu konudaki haklılığımızı göstermiştir. Iraklı yetkilere ifade ediyorum. Herkse terk etse Irak’ın toprak birliğini koruma konusunda Türkiye ilkesel tutumunu sürdürecektir. Türkiye bölgenin terör örgütlerinden arındırılması için bundan sonra da kararlı tutumunu sürdürecektir” diye konuştu.

    “SURİYE’DE ÇÖZÜM ESAD’IN YERİNİ MEŞRU BİR HÜKÜMETE BIRAKMASI İLE MÜMKÜNDÜR”

    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen kararla birlikte Suriye’deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe gelindiğini söyleyen Davutoğlu, “Suriye’deki krizin çözümü Esad’ın yerini meşru bir hükümete bırakması ile mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye’ye barış ve istikrar getirmesi mümkün değildir. Eğer bir gün Türkiye’deki 2 milyonu aşkın Suriyeli mülteci eğer bir gün ‘Ülkemize barış geldi geri döneceğiz” inancı taşırsa, o zaman Suriye’ye barış gelir. Esad Şam’da otururken tek bir mülteci dahi Suriye’ye geri dönmeyi düşünmez. Suriye’de kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması bütün ülkeler lehinedir. BM Güvenlik Konseyi kararı sorunun diplomatik çözümü açısından olumlu bir adım olmakla birlikte, Suriye halkını Esad’ın zulmünden koruyacak gerçekçi bir perspektife sahip gözükmemekte. Türkiye bundan sonra da Ceneve bildirisi temelinde Suriye’de siyasi geçişe dayalı kalıcı bir çözüm için gayretlerini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

    “BUNU SÖYLEYEN AÇIKÇA İHANET İÇİNDEDİR”

    CHP Milletvekili Eren Erdem’i ve ana muhalefet partisini de sert bir dille eleştiren Davutoğlu, “Üstat Necip Fazıl, CHP’nin Demokrat Parti’ye karşı sergilediği muhalefeti anlatmak için ‘Bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır’ demişti. Ne garip tecellidir ki bugün de aynı tutumu maalesef ana muhalefet partimizden görüyoruz. Bir CHP milletvekili hepimizi derinden üzen ve CHP’ye oy veren seçmenleri de derinden kaygıya teşvik eden ifadelerde bulundu. ‘Eğer bir komşu ülke ile Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı o ülkenin safında olurum’ dedi. Bu demokrasi tarihinde hiç sarf edilmemiş bir söz. Bunu demek TBMM çatısı altında bir Milletvekili’ne yakışır mı? Bunu diyen bir Milletvekili artık ‘ben milletin vekiliyim’ demek hakkına sahip mi. Tabi seçilmiş olmak nedeniyle saygı gösteririz. Bizimle anlaşmasa dahi bütün siyasi gruplara aynı gemide olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bundan sonra da AK parti içinde siyaset yapacak olanlar, muhalefet ne derse desin Türkiye’nin onurunu, çıkarını her şeyin üzerinde tutacaklardır. Hiçbir şekilde muhalefetle girişilen küçük siyasi rekabetler içinde Türkiye’yi rencide edecek ifadelere izin vermeyiz. Sosyal mecralarda kendini bilmez provokatör tipler olabilir. Böylesi paylaşımlarda aykırı, tuhaf ifadeler de kullanılabiliyor. Burada sıkıntı böyle cümleler kuran birinin şu anda CHP çatısı altında görev yapması. Ülkesi bir ülke ile savaşa girse o düşman ülkenin saflarında savaşacağını söyleyen birisini milletvekili yapan ve bu sözler karşısında hala tepkisiz kalan bir ana muhalefet partimiz var. Bu feci paylaşım sonrasında ne sözlerin sahibinden, ne parti yönetiminden bir isimden özür falan da gelmiş değil. Bu isim geçtiğimiz hafta da bir Rus kanalına açıklamalarda bulundu. Türikye’nin DAEŞ’e sarin gazı sattığını iddia etti. Bu alçakça bir iftiradır. Bunu söyleyen birisi açık bir ihanet içindedir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hiçbir zaman kitle imha silahları üretmemiştir, insanlara karşı kullanmasına bırakın aracılık etmeyi izin de vermemiştir. Biz 2 milyon kardeşimiz misafir ederken, orada bulunan diğer kardeşlerimize saldırıya izin verir miyiz? Bu şahsın partisi maalesef ana muhalefet partisi. Önümüzdeki günlerde inşallah sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geleceğiz. Hem reformları konuşacağız hem de bütün söylemlerde etik ve siyasi bir temelde buluşmayı teklif edeceğim. Sayın Kılıçdaroğlu da bırakın bu milletvekili kınamayı, aksine sıvazladı ve haklı olduğunu ima eden ifadeler kullandı. Biz daha seviyeli bir diyalog geliştirmeyi ümit ediyoruz. Türkiye üzerinde sarin gazı üretilerek kimyasal maddeniz Suriye’ye gittiğini kim söylüyorsa yalan söylüyor, iftira atıyor. Türkiye zor bir süreçten geçerken sadece AK Parti zaafa uğrasın diye bir çaba içine girmek tarihi bir olayı hatırlatıyor. Enverpaşa Edirne’yi geri almak için harekata başladığında dönemi muhalefeti ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ diyebilmişti. İşte yüzyıl sonra aynı hastalıklı haldir bu hal. Ben sadece yazıklar olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

    “HDP’NİN TAVRI UTANÇ VERİCİ”

    Konuşmasında HDP’nin terörle mücadele konusunda tavrını da eleştiren Davutoğlu, şunları söyledi;

    “HDP’nin bu günlerdeki tavrı utanç vericidir. Haftalardı terör örgütü Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta vatandaşlarımızın huzurunu bozmaya yönelik faaliyetler yapıyor. HDP şehir merkezinde barikatlar kazan, camiler yakan terör örgütünün neredeyse sözcülüğünü yapıyor. Daha bir buçuk ay önce milletten oy isteyen bu siyasi parti, terör örgütünün bu insanlık dışı eylemlerini savunarak hükümetimize ve güvenlik görevlilerimize saldırıyor. Vatandaşlarımızın hakkını ve hukukunu savunmak yerine her gün küstah bir dille hükümeti suçlayarak terör örgütünü aklamaya çalışıyor. Şimdi soru sorma vakti. Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da orada yaşayan vatandaşlarımızın hayatını tümüyle karartırcasına hendekler kazmanın, uzun namlulu silahlarla belli binalarda yığınak yapmanı, mayın döşemenin siyasetle ne alakası olabilir. Bunların tek hedefi var Türkiye’de 1 Kasım sonrası ortaya çıkan bu iyimser ufku daraltmak ve Türkiye’nin yurt dışındaki görüntüsünü bozmak. 23 Temmuz’da huzur ve demokrasi operasyonu başlattığımızda net bir talimat vermiştik. Türkiye’nin dağları, ovaları, yaylaları, şehirlerin sokakları bu terörist unsurlardan temizleninceye kadar görevinize devam edeceksiniz. HDP bu terör faaliyetleri karşı duracağına milletin huzurunu bozan, eğitim hakkını engelleyen bu şehir eşkıyalarına dur diyeceğine, terör çetelerine omuz veriyor ve ‘mücadeleyi büyüteceğiz’ diyor. Neyin mücadelesi. Eğer mücadele bu şehirlerde kaos çıkarmakla buna izin vermeyiz. Eğer kastettikleri mücadele Türkiye’yi bölmekse buna izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu siyasetin adı tahrik siyasetidir, kaos siyasetidir, kan siyasetidir, terör siyasetidir. Vatandaşlarımız emin olsun Türkiye hukuktan, demokrasiden geriye adım atmayacaktır. Terör hayat düşmandır, devletin görev hayatı korumaktır. Vatandaş ile teröristi net olarak birbirinden ayıran bir dikkatle hareket ediyoruz. Hiçbir vatandaşımızı terörün kucağına bırakmayacağız. Evlerini terk eden vatandaşlarımız, okullara gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti güçlüdür ve yanlarındadır. Bakan arkadaşlara ön çalışma talimat vermiştim. 3 hedefe yönelik tedbirlerimizi alıyoruz. Evlerini terk eden vatandaşlarımıza bulundukları yerlerde her türlü yardım yapılacak. Orada ekonomik şartlarda zarar gören esnafımızın zararını karşılayacak tedbirleri alacağız. Türkiye’nin geleceğini temsil eden o küçük çocukların eğitim imkanlarını yeniden değerlendireceğiz. Biz hiçbir vatandaşımıza uzak değiliz. Hiçbir insanımız yalnız, kimsesiz, sahipsiz bırakmayacağız. Mayın döşeyen, barikat kuran teröristler mutlaka kaybedecektir. Anneler, babalar, çocuklar, gençler, emin olunuz ki bu sıkıntılar geçecektir. Bu ülkenin vatandaşları asırlardır kardeşçe yaşıyor. Allah’ın izni ile sonsuza kadar beraber yaşamaya devam edeceğiz. Kimse bizim muhabbetimizi birliğimizi, dirliğimizi zedeleyemeyecek. Sizden ricam şu. Adalet için hayat için bu ülkenin evlatları için sesiniz yükseltin. Teröre karşı şiddete karşı sesinizi yükseltin. Zor günlerde esnafımıza desteğinizi esirgemeyin. Doğu ve güneydoğudaki yatırımlarınızı bırakın durdurmayı daha da artırın”

  • Başbakan Davutoğlu’dan Yeni Anayasa İçin Muhalefete Bir Kez Daha Çağrı

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partilerine yeni anayasa konusunda çağrıda bulunarak, yeni anayasanın yapımı konusunda 4 başlığa işaret etti. Birinci başlığın yüksek yargıda dağınıklığın giderilmesi, ikinci başlığın HSYK’nın yeniden yapılandırılması olduğunu belirten Davutoğlu, üçüncü başlığın yargı üst denetiminin oluşumunda TBMM’nin rolünün güçlendirilmesi, dördüncü başlığın ise özel üniversitelerin kurulmasında ve yurt dışındaki üniversitelerin Türkiye’de, Türkiye’de üniversitelerin de yurt dışında faaliyet göstermelerine imkan tanıyacak düzenlemelerin yapılması olduğunu söyledi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATO Congresium’da düzenlenen basın toplantısında 64. Hükümeti 2016 yılı Eylem Planı kapsamında yapılacak icraatlar ve reformları açıkladı. Davutoğlu, 3 ay, 6 ay ve 1 yıl içinde gerçekleştirilecek reformları açıklarken 3 ay içinde gerçekleştirilecek vaatleri de kamuoyuna duyurdu. Davutoğlu’nun vurguladığı en dikkat çeken başlık ise yeni anayasa oldu. Yeni anayasanın yapımı konusunda muhalefet partilerine çağrıda bulunan Davutoğlu, yeni anayasayı 4 başlık altında topladı. Yeni anayasa için bütün toplumun el ele vermesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Önümüzde sadece bizim taahhüdümüz, sadece bizim emeğimiz ve Meclis’teki gücümüzle çözemeyeceğimiz bir mesele var; ’anayasa’. Ana bir mesele var ki bütün toplumun el ele vermesi ve birlikte çözmesi gereken yeni anayasa. Bugünkü Meclis tablosu demokratik, sivil bir anayasanın AK Parti oylarıyla yapılmasına imkan sağlamıyor ama çok açık söyleyeyim sağlamış olsaydı da biz anayasayı değiştirecek mutlak bir çoğunluğa sahip olmuş olsaydık da anayasanın diğer partilerle ve toplumun her kesimiyle birlikte yapılması ilkesel olarak benimser ve ona göre davranırdık. Çünkü, adı üzerinde anayasa. Öyle bir anayasa çıkaralım ki ana gibi bütün bir toplumu kuşatsın, öyle bir anayasa çıkaralım ki ana gibi insanları ürkütmek yerine ona merhamet ve şefkat sunsun. Öyle bir anayasa çıkaralım ki ana gibi yar olsun, düşman tanımı yapmasın, vatandaşa dikte edilmesin, vatandaşın özgürlüklerini sınırlamasın” ifadelerini kullandı.

    “YENİ ANAYASA BİZİ KARAMSAR BİR TABLOYA SÜRÜKLEMESİN”

    “Öyle bir anayasa yapalım sayfalarına girdiğimizde kısıtlayıcı hükümlerle bizi karamsar bir tabloya sürüklemesin, kendi anamızda gördüğümüz merhameti, şefkati, insan onurunu onda görelim” diyen Davutoğlu, “Onun için herkesin desteğine ihtiyacımız var. Meseleyi şahsileştirmeden, meseleyi partisel ya da siyasal farklılıklar zeminine oturtmadan bütün genel başkanlara bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Gelin, hepimizin yüz karası olan bu darbeler tarihinden kalan 12 Eylül anayasasını birlikte tarihe tevdi edelim, onun yerine birlikte hep beraber hepimizin gurur duyacağı, çağdaş, demokratik, özgürlükçü bir anayasayı çıkaralım. Eğer, böyle bir dönemde bunu yapamazsak gelecek nesillere 12 Eylül Anayasası’nı bırakmış siyasiler olarak hep pek de hayırla anılmayacağız” şeklinde konuştu.

    Önümüzdeki hafta içinde yurt dışı temaslarının olduğunu ama ilk fırsatta muhalefet parti genel başkanlarıyla biraraya gelmek istediğine dikkati çeken Davutoğlu, “Onlarla bütün bu eylem planını, iç tüzük başta olmak üzere Meclis’teki çalışmalarla ilgili düzenleme ihtiyaçlarını ve tabii anayasayı açık yüreklilikle konuşmak istiyorum. Bu mesele, kimsenin tek başına ele alabileceği bir mesele değildir. İnanıyorum ki, TBMM çatısı altında yüzde 95 oranına çıkan demokratik temsil yeni anayasayı mümkün ve gerçek kılacak bir irade sergileyecektir. Anayasa değişikliği, bizim öncelikli hedeflerimizden birisidir. Türkiye’nin yeni bir anayasaya sahip olmasının gerekliliğini ortak aklı harekete geçirerek, en doğru usulu izleyerek, mümkün olduğu kadarıyla en geniş toplumsal katılımla bir anayasa yapacağıma inanıyorum. Siz, sivil toplum örgütlerimizin de katkısıyla ortak aklımızı harekete geçirelim. Hem yeni anayasamızı hem yasal düzenlemeleri birlikte hayata geçirelim. Diyoruz ki, gelin bu şerefli görevi birlikte ifa edelim. İnşallah, anayasal değişiklik gerektiren düzenlemelerde iktidarımız ve muhalefet partilerimiz, öncelikle şu temel meselelerin düzelmesi için beraberce hareket eder” dedi.

    TBMM çatısı altında anayasal düzenleme gerektiren 4 hususun olduğunu belirten Davutoğlu, “Bir yüksek yargıda dağınıklığı giderelim. İki HSKY’yı yeniden yapılandıralım, Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu kuralım ki CHP ile yürütülen istikşafi görüşmelerde bunların bir kısmı üzerinde mutabık kalınmıştı. Üç yargı üst denetiminin oluşumunda TBMM’nin rolünü güçlendirelim. Dört özel üniversitelerin kurulmasında ve yurt dışındaki üniversitelerin Türkiye’de, Türkiye’deki üniversitelerin de yurt dışında faaliyet göstermelerine imkan tanıyacak düzenlemeleri yapalım” ifadelerini kullandı.

    “BAŞTA ANAYASA KONUSUNU SORUN OLMAKTAN ÇIKARMAK İÇİN MUHALEFETİN DE AKLINA, DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VAR”

    Vatandaşlardan eylem planının çetelesini tutmasını isteyen Davutoğlu, “Bütün Bakanlar Kurulu, AK Parti grubu ve ben bizzat bu reformları hem takip edeceğiz hem de bunların sorumluğunu üstleneceğiz. Takvimimiz bellidir. Bakanlarımız, kamuda, yönetimdeki herkes bu eylem planı ve reform paketini yol haritası olarak önüne alacak. Hiçbir mazeret ve gecikme kabul edilmeyecektir. Biz de tam bir hazırlık içinde kollarımızı sıvadık. Başta anayasa konusunu sorun olmaktan çıkarmak için muhalefetin de aklına desteğine ihtiyacımız var. Sayısal bir durumdan söz etmeksizin söylüyorum, sayısal olarak ihtiyacım olmasa da muhalefet partilerin görüşleri bizim için önemlidir, anlamlıdır. Yeter ki bu görüşler siyasi nezaket kuralları içinde ifade edilsin. Milletin talep ve ihtiyacına cevap vermek zorundayız” diye konuştu.