Etiket: Davutoğlu-kılıçdaroğlu

  • AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Davutoğlu-kılıçdaroğlu Görüşmesi Sonrası Açıklama

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, başkanlık sisteminin Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından görüşmede gündeme getirildiğini belirterek, “Başkanlık sisteminden ne anladığımız, başkanlık sistemi çerçevesine etiket düzeyindeki tartışmaların verimsiz olduğu, bizim başkanlık sistemi önerimiz, CHP’nin parlamenter sistem önerisinin tartışılması, karşılıklı tartışılması gerektiği ifade edildi” dedi.

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni anayasa, TBMM İç Tüzüğü ve reformlar kapsamında yaptığı görüşme sonrası basın toplantısı düzenledi. Görüşmedeki heyette yer alan Çelik, “Sayın Başbakanımız anayasa ile ilgili siyasi partilerden randevu alma ile ilgili temas trafiğine başlamıştır. Genel Başkanımız ve heyetimizi karşılamada gösterdikleri nezaket için teşekkürlerimizi sunuyorduk. 2 saat 15 dakika kadar bir görüşme oldu. Hemen hemen hiç ara vermeden, bir yandan verimli bir beyin fırtınası oldu, siyasi meselelerin değerlendirildiği görüşme oldu. Asıl meselemiz yeni anayasaydı. Darbe hukukuna kaynaklı eden bu anayasanın ruhundan başlayarak ruhu ve arkasından metninin değişmesi konusunda tam bir mutabakat var. Yeni anayasa konusundaki görüşümüz son derecen nettir. Devlet yazılımını ifade eden anayasa ile 2023 hedeflerine ulaşacağına inanmıyoruz. 1876’dan beri Türkiye anayasayı tartışıyor. Vatandaş devlet ilişkisinin nasıl olacağına dair, bir devlet yazılımı olarak yeni anayasa meselesi tartışılıyor. Bu çerçevede çok uzun zamandan beri, 2007’den beri, 2011’deki temaslarımızdan bu yana net bir biçimde Türkiye’nin yeni bir anayasaya kavuşması gerektiğini ifade ediyoruz. Yeni anayasa, Türkiye’nin kimlik belgesidir. Genel Başkanımız, Başbakanımız Türkiye’nin her alandaki sorunlarının aşılması için anayasanın sadece değişiklikleri ile yetinmeyeceğimizi revizyon dönemini geride bırakması gerektiğini açık bir şekilde ifade etmiştir” ifadelerini kullandı.

    Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Darbe hukukunun kaynağını oluşturan anayasanın değişmesi gerektiği konusunda onlar da hemfikirler. Mevzuatımızdan, darbe hukukunun arındırılması konusunda da mutabakat var. Bu, Kılıçdaroğlu tarafından da dile getirdi. Adalet Bakanlığı temelinde darbe hukukunun bütün izlerini mevzuatımızdan arındırma konusunda bir çalışma var. Bu çalışma CHP ile paylaşılıp, CHP Grup Başkanvekilleri de ne yapılması konusunda fikirlerini dile getirecekler.”

    Başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, “Genel Başkanımız tarafından güdeme getirildi. Başkanlık sisteminden ne anladığımız, başkanlık sistemi çerçevesinde etiket düzeyindeki tartışmaların verimsiz olduğu, bizim başkanlık sistemi önerimiz, CHP’nin parlamenter sistem önerisinin tartışılması karşılıklı tartışılması gerektiği ifade edildi” dedi.

    Çelik, “Parlamentonun daha çok özne olmasını sağlama, halkın devlet yönetiminde yegane özne olmasını sağlama, anayasal sistemin ortaya çıkması konusunda, biz bunun başkanlık sistemiyle mümkün olacağın onlar da bunun parlamenter sistemle olacağını dile getirdiler. Başka önerinin hangisinin gerçek anlamda parlamentoyu özne yapacağını, yargı bağımsızlığını temin edeceğini, ileri demokrasilerdeki gibi denge-denetim mekanizmalarını karşılıklı olarak tartışalım istiyoruz” diye konuştu.

    “ELE ALINAN KONULARDAN BİRİSİ AB MESELESİ OLDU”

    Her sistemin olumlu örnekleri olduğu gibi olumsuz örneklerinin de olduğunu belirten Çelik, “Bundan sonra bir Uzlaşma Komisyonu’nun ortaya çıkması halinde, iki Genel Başkan bu çalışmaları yapılması gerektiğini söyledi. Bu çerçevede ele alınan konulardan birisi AB meselesi oldu. AB meselesi konusunda AB meselesi AK Parti dönemlerinde bir devlet politikası haline gelmiştir. Bu konudaki vizyonumuzun devam edeceği Genel Başkanımız tarafından vurgulanmıştır” şeklinde konuştu.

    TBMM’in İç Tüzük’üyle ile ilgili konuşan Çelik, “Meclis’in sadece bir yasama fabrikası gibi çalışmaması, Türkiye’nin büyük meselelerinin tartışıldığı en yüksek organ olarak, Türkiye’nin siyasi meselelerinin çözümüne zemin teşkil eden platform olarak işlevini yerine getirmesi, denge ve denetim mekanizmaları açısından Meclis’in çalışma biçiminin gözden geçirilmesi konusunda herkes birçok şey söylüyor. Genel Kurul’a dayalı çalışma modeli dünyanın birçok yerinde terk edilmiş bir model. İktidarın hızlı bir şekilde Meclis’te talep ettiği yasaların çıkması, muhalefetin eleştirmesi, denetleme görevini yapılabildiği Meclis çalışma dengesinin nasıl çalışabileceği konusunda hassasiyet var. İktidar, Türkiye’yi yönetme zorunluluğuna sahiptir. Muhalefetin en doğal hakkı ve görevidir, yasaların eleştirilmesi, hükümetin denetlenmesinin Meclis üzerinden yapılması. Bu dengenin kurulacağı iç tüzüğün ortaya çıkması konusunda genel başkanımız görüşmelerini ifade etmişti. Geçmişte yaptığımız çalışmada 6 maddede anlaşmazlık gözüküyordu. Çalışmalarda yer alan aynı arkadaşların bir araya gelerek süratli çalışma yapmaları, iç tüzüğün değiştirilmesi, artık iradenin çıkması konusunda anlaşma zemini ortaya çıktı” dedi.

    Vize muafiyeti meselesinde CHP’nin desteği alma konusundaki taleplerini ilettiklerini belirten Çelik, CHP’nin AB ile ilişkilerin gerçekleştirilmesi çerçevesinde genel yaklaşımları konusunda değerlendirmede bulunacağını ifade etti.

    Bundan sonra MHP ile görüştükten sonra da tablonun daha geniş bir şekilde değerlendirilmiş olacağını anlatan Çelik, “Biz, başkanlık sistemi, onlar parlamenter sistem konusundaki görüşlerini ifade etti. Anayasanın bir siyasi metin olduğunu da düşünürsek, halkın daha çok özne olduğu, halkın siyasetin ve devletin sahibi olma iradesinin güçlendiği anayasal yazılımı nasıl ortaya çıkarabiliriz buna odaklanmamız gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

    Çelik, “İki parti arasında belli istişareler yapılması gerektiği, toplumsal kutuplaşma ile ilgili fay hatları varsa bunların rehabilite edilmesi konusunda iki partinin daha çok istişarede bulunması gerektiğini ifade ettiler. Son derece verimli bir görüşme olmuştur. Aynı zamanda 12 Eylül’ün darbe döneminden kalan mevzuatının temizlenmesi konusunda yüksek bir irade ortaya çıkmıştır” açıklamasında bulundu.

    Çelik, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Uzlaşma zeminin ortaya çıkması durumunda HDP’nin üye verip vermeyeceği konusundaki soruya Çelik, “Böyle bir çalışma zemini çıktığı zaman bu meclis başkanımızın inisiyatifinde yürümesi gereken bir süreçtir. Meclis Başkanımızın kendi takdiridir. İktidar partisi olarak 1 Kasım seçimlerinden sonra olağan yerine getirmemiz gereken işler vardı. Bu çerçevedeki takvim bittikten sonra anayasa görüşmeleri başlamış oldu. Burada ortaya çıkan iradeyi geçmişteki yöntem gibi değerlendirilecektir. Biz, her siyasi partiden randevu isteriz. Çünkü o partileri halklar kurmuştur, halkın oy verdiği partiye, o partiye oy veren vatandaşlarımız duyduğumuz saygıdan dolayı o partiden randevu isteriz. HDP yöneticilerinin anayasa gibi büyük bir meselede gayri ciddi bir tutum takınmaları, Türkiye’yi zedeleyici bir tutum almaları, Genel Başkanımıza yaptıkları saygısızlık da randevu iptalinin sebebidir. Konuşulacak konunun ciddiyetine yakışmayacak bir yaklaşımla söylem tutturmalarıdır. Biz, hiçbir partiyi kategorik olarak dışlamıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “LİDERLER DÜZEYİNDEKİ GÖRÜŞMELER AÇIKTIR”

    Başka bir gazetecinin, “Komisyon bundan sonra 60 madde üzerine mi çalışacak? Bütün maddelerde oy birliği şartı aranacak mı? MHP ile uzlaşı olmazsa, CHP ile yola devam eder misiniz?” sorusunu Çelik, “Şu aşamadaki gündemimiz şu, 4 Ocak’ta MHP ile görüşülecek. Kuşkusuz, MHP gibi Türk siyasi tarihinde önemli bir misyona sahip partinin anayasa çalışmaları içinde yer alması son derce kıymetlidir. Onların da bu şekilde davranmalarını temenni ederiz. Kuşkusuz, geçmişteki çalışma yönteminin birtakım mahsurları oldu. Siyasi partiler eşit üye vereceklerdir o komisyona ama belki de o zaman daha sonra yapılan bir çalışmayla iki partinin uzattığı görülüyor. Meclis’teki komisyonda tam bir mutabakat sağlanması böyle bir çalışmayı imkansız kılıyor. Böyle bir çalışmayı her siyasi parti değerlendirecektir. Yeni yöntemler üzerinde durulabilir. TBMM’nin idare teşkilatı, yeri geldiği zaman bu müktesebatı sunacaklardır. Liderler düzeyindeki görüşmeler açıktır” diye cevapladı.

    Başkanlık sistemine ilişkin soruya Çelik, “Daha önce Uzlaşma Komisyonu’na sunulmuş modeli Sayın Kılıçdaroğlu ile paylaşacağız. Bunlar, anın şartları içinde tartışma faslı olarak sunulmuştur. Biz de aynı çalışmaları sürdürüyoruz. Yeni ortaya çıkan tartışmalarla güncelleyebiliriz, maddeleri çıkarabiliriz ya da çoğaltabiliriz” karşılığını verdi.

    Bölgesel mevzulara da karşılıklı olarak değinildiğini anlatan Çelik, Başbakan Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na bilgi vermek istediği hususların olduğunu ifade etti.

    Türkiye’nin belli bir tarih koyarak ’anayasayı yaptık’ demesinin gerektiğine işaret eden Çelik, halkın özne olduğuyla ilgili bir tartışmanın yapılması gerektiğini dile getirdi.

    Başbakan Davutoğlu’nun 3. yöntem konusundaki görüşleri hakkında bilgi verip vermediğinin sorulması üzerine Çelik, “Başbakanımız başkanlık sistemini ayrıntılı bir şekilde anlattı. Bizim bunu niye savunduğumuzu, kendisinin bunu niye savunduğunu anlattı, ’Bu tartışmaların başkan kim olacak, Başbakan kim olacak’, kişiler üzerinden yapılmasının son derece sakıncalı olduğunu. Yöntem meselesi ile ilgili bir irade ortaya çıktı, çalışma devam etsin, şekillenmesi MHP ile yapılan görüşmeden sonra ortaya çıkacaktır. Sayın Başbakanımız belki tekrar görüşmek gerektiğini de paylaştı” diye konuştu.

    Yeni anayasa konusunda bir tarihin konuşulmadığına dikkati çeken Çelik, takvimlendirmenin yapılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de anayasa konusunda söylenmedik sözün kalmadığına dikkati çeken Çelik, Türkiye’nin anayasa yapmaya hazır olduğunu, halkın TBMM’ye yeni anayasa yapma şerefini tevdi ettiğini ifade etti.

    “KIRMIZI ÇİZGİLER DİLE GETİRİLMEDİ”

    Bir gazetecinin, “İki liderin kırmızı çizgisinin olup olmadığına” ilişkin sorusuna Çelik, “Bu dile getirilmedi. TBMM’deki partilerin tamamının bu çalışmalarda yer alması o partilere oy veren vatandaşlarımız için önemlidir. Siyaset yapılması bakımından o kavram sıkıntılı bir kavram” cevabını verdi.

    Yapılan anketlerde milletin, anayasanın yapılmasına büyük bir destek verdiğini belirten Çelik, “Halk, partilere yeni anayasanın yapılması için büyük bir baskı uyguluyor. Siyasete meşruiyetini veren halkın iradesidir. Dolayısıyla halkın taleplerine kulak verilmesi gerekir. Şu anda en yüksek taleplerden birisi yeni anayasa meselesidir. İkincisi, artık herkes görüyor ki bu anayasa, Türkiye’de sistemi tıkamaktan başka bir şeye yaramıyor” diye konuştu.

    Başka bir gazetecinin, “Aklınızdaki başkanlık sisteminde yerel parlamentolar olacak mı” sorusuna Çelik, “Yerel parlamento, federal sistem biz Türkiye’nin bu konularla ilgili eksikliğinin olduğunu düşünmüyoruz. Türkiye’nin federal yapılara da ihtiyacı yoktur. Biz, federal yapı hangi Türkiye tipi başkanlık derken birileri bunu sadece yetkilerin olduğu gibi sundular. Federal bir sistem örgörmüyoruz demiştik, ikincisi iki meclisli bir sistem öngörmüyoruz demiştik. Biz, TBMM’nin büyük bir mutabakatı olsa bile anayasa gibi bir meselenin referanduma götürülmesi, anayasanın meşruiyetini artıracağı düşüncesindeyiz” dedi.

  • Davutoğlu-kılıçdaroğlu Görüşmesi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, “Başkanlık sistemiyle ilgili bizler kendi pozisyonumuzu koruyoruz. Herhalde onlar da kendi pozisyonlarını korurlar. Detaylı bir tartışma olmadı” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, yeni anayasa, TBMM İç Tüzüğü ve reformları görüşmek üzere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşme sona erdi. 2,5 saat süren görüşmenin ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, basın mensuplarına bir açıklama yaptı. Koç, “Geçen yasama döneminde TBMM’de bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulmuş idi. Siyasi partilerimizden eşit sayıda milletvekilinin katıldığı bir çalışma grubu, 59-60 maddelik bir uzlaşma sağlamıştık. Başkanlık sistemi tartışmalarıyla, yasama ve yürütmeyle ilgili maddelerde ilerleme sağlanamamıştı. Bu anayasa çalışma komisyonunun uzlaşma komisyonunun tekrar canlandırılması önerisi masaya geldi. Bu konuda da CHP olarak görüşlerimiz baki kalmak suretiyle bu çalışmanın devam etmesini bizler önerdik” diye konuştu.

    “12 EYLÜL KONUSUNDA ANLAYIŞ BİRLİĞİNE VARILDI”

    “Türkiye artık 12 Eylül ayıbından kurtulmak zorunda” diyen Koç, “Türkiye artık 12 Eylül darbe yasalarının bugün toplumumuzu bunaltmasından çıkmak zorunda. Bunun için siyasi partiler yasası, seçim yasası, birçok 12 Eylül’den kalan mevzuatın ayıklanabilmesi için bir çalışma yapılıyor. Zaten TBMM’ye bu konuda değişik yasa teklifleri sunulmuştu CHP tarafından. İktidar partisi de böyle bir envanterle gelecek. Birinci sınıf demokrasiye ulaşabilmek adına kişi hak ve özgürlükleri önündeki tüm temel 12 Eylül hukuku engellemelerinin artık kalkması gerekiyor. Bu yasal çerçevede yapılması gereken bir çalışma. Bu konuda anlayış birliğine varıldı” ifadelerini kullandı.

    “KILIÇDAROĞLU BİLHASSA TEMEL YASA YA DA TORBA YASA UYGULAMALARINDAN ŞİKAYETİNİ İFADE ETTİ”

    Koç, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Kılıçdaroğlu bilhassa temel yasa ya da torba yasa uygulamalarından şikayetini ifade etti. Bugün şu anda da Genel Kurul’da da görüşülen 12 maddelik bir yasa bir torba yasa temel yasa olarak geliyor. 6’şar maddeden iki bölüme ayrılmış durumda. Birbirleriyle ilgisiz konuların bir araya getirilerek böyle bir sürecin içine sokulmasında sıkıntı duyduğumuzu ifade ettik. Oysa temel yasa bir ana hukuk dalını ilgilendiren o alanda tümsel bir değerlendirme yapan yasalardır. Ona uygun davranılmadığını ifade etti. Bunlar da iktidar partisi tarafından değerlendirilecek. İç tüzükle ilgili çalışmalar, TBMM’nin daha etkin çalışabilmesi, yasama görevi yanında denetim görevi de var. İsmi üstünde parlamento tartışma ortamı. Bu işlevlerini sürdürürken yasama gücünün de daha kuvvetlendirilmesi için iktidar partisinin bazı önerileri oldu. Bir iç tüzük çalışması var. Bu iç tüzük çalışmasının o komisyonun çalışmalarına devam etmesi önerildi. Avrupa Birliği uyum yasaları bilhassa vize muafiyeti konusunda zaman olarak da Türkiye’nin önünde bulunan bir takvim var. Daha önceki süreçlerde de CHP AB ile ilgili getirilen tüm reform paketlerine olumlu oy kullanmıştır. Varsa uyarılarını yapmıştır. Türkiye’nin önünü açacak şekilde bir tavır ortaya koymuştur.”

    “BAŞKANLIK SİSTEMİYLE İLGİLİ BİZLER KENDİ POZİSYONUMUZU KORUYORUZ”

    Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Koç, başkanlık sistemi tartışmalarının hatırlatılması üzerine, “Başkanlık sistemiyle ilgili bizler kendi pozisyonumuzu koruyoruz. Herhalde onlar da kendi pozisyonlarını korurlar. Detaylı bir tartışma olmadı. Çünkü biz pozisyonumuzu burada koruyoruz. Yani demokratik temsili parlamenter sisteminin güçlendirilmesi, yasama, yürütme ve yargı erkinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin güçlendirilerek hayata geçirilmesi için biz temel düşüncelerimizi zaten ifade etmiştik. Bizim pozisyonumuz aynı noktada” değerlendirmesinde bulundu.

    60 maddede niye kalındığını ifade ettiğini söyleyen Koç, “O zamanki başkanlık tartışmaları sırasında yasama ve yürütmeyle ilgili maddelerde tıkanıklık olduğu için 60 ile sınırlı kalmıştı. Kişi hak ve özgürlüklerini öne alan, demokratik, özgürlükçü her türlü vesayetten arınmış, bir zümre ve kişi vesayetleri de dahil çerçeve içerisinde anayasa çerçevesinin oluşmasını söylüyoruz” şeklinde konuştu.

    Anayasa uzlaşma komisyonuyla ilgili Koç, “Biz eşit temsil noktasında aynen devam etmesi konuşulduğuna göre geçen seferki statünün devamı şeklinde değerlendirmek daha uygun olur” dedi.

    “SAYIN BAŞBAKAN BURADA İYİ NİYETİNİ ORTAYA KOYUYOR, SAYIN KILIÇDAROĞLU DA ZATEN DİYALOGA AÇIK”

    “Şimdiye kadar Türkiye’de hükümet olan iktidar partisiyle muhalefetin arasında bir bariyer vardı” diyen Koç, “Görüşmemezlik vardı. Ama paylaşmak diyalog çerçevesini zorlamak bence gelişmiş bir demokrasinin temel şartlarından biri. Sayın Başbakan burada iyi niyetini ortaya koyuyor, Sayın Kılıçdaroğlu da zaten diyaloga açık. Biz kendi pozisyonumuzu, kendi ilkelerimizi, kendi gerekçelerimizi koruyarak bu diyaloga kapalı değiliz” ifadelerini kullandı.

    Tutuklu gazetecilerle ilgili Kılıçdaroğlu’nun rahatsızlığını bir kez daha belirttiğini de sözlerine ekleyen Haluk Koç, “Sayın Başbakan da tutuklu yargılamanın kabul edilemeyeceğini, tutuksuz olması gerektiğini zaten daha önce de ifade ettiğini vurguladı. Bu konuda nasıl bir gelişme olacak hep birlikte takip edeceğiz” diye konuştu.