Etiket: Davasında

  • Soma Davasında Müştekilerin Dinlenilmesine Başlandı

    Manisa’nın Soma ilçesinde, 301 kişinin hayatını kaybettiği facianın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasında müşteki katılanlardan Cihat Karadağ dinlendi.

    Maden faciasında vardiya amiri olarak görev yapan maden mühendisi oğlu Koray Karadağ’ı kaybeden Cihat Karadağ müşteki olarak dinlendi. Kendisinin de aynı firmaya ait başka bir ocakta taşeron olarak çalıştığını söyleyen Karadağ, firmada A Belgeli iş güvenliği uzmanının bulunmadığını ve bunun mevzuata aykırı olduğunu iddia etti. Madende detaylı bir risk taramasının yapılmadığını savunan Karadağ, “Risk değerlendirmesi yapılsaydı böyle olmazdı. Özellikle yangına karşı bir risk değerlendirmesi yapılmalıydı” dedi. Şirketin son yıllarda çok büyük iş aldığını ve elindeki uzman kadroları bu işlere sevk ettiğini iddia eden Karadağ, “Şirket son zamanlarda çok büyük işler aldı. Elindeki teknik kadroyu bu işlere sevk etti. Teknik eleman yönünden zayıfladı” diye konuştu.

    Kendisinin de taşeron olduğunu hatırlatan Karadağ, taşeronluğu fatura keserek yaptığını belirterek şunları söyledi:

    “Bu ocakta taşeronluk sistemi yok denmesin. Primlere bakılırsa hiç ocağa girmeyen madenciler için Akın Çelik, onların profesyonel madenci olduğunu ve onların bilgisinden faydalanıldığını söyledi. Taşeronluk sistemi bunların anlattığı gibi profesyonel madencilik sistemi değil. Taşeronluk sistemi daha fazla üretim yapılması için kullanılan bir sistemdir. 2008 yılında bu sistem yasaklandı. Ancak 2008’den bu yana değişen hiç bir şey olmadı. Taşeronluk sistemi aynı şekilde devam ediyor. Tek değişen taşeronlar fatura kesiyor. Hiç ocağa girmediği halde maaş artı prim 10 bin lira para alan taşeron var.”

    Madendeki işçilere verilen karbonmonoksit maskelerinin böyle durumlarda bir işe yaramadığını savunan Karadağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maden işçilerine karbonmonoksit değil oksijen maskesi verilmeliydi. Ama firma pahalı olduğu için bu maskeleri kullanmıyor. Bu maske kalitesine göre yarım saatten daha fazla dayanıyor. Bu maskeler böyle durumlarda daha dayanıklıdır. S panosunda 263 kişi öldü. Eğer ki oradaki işçilerde oksijen maskesi olsaydı kaçış bacasına ulaşabilirlerdi. O bacaya S panosuna 200 metre mesafedeydi ve dik bir bacadır. Ancak orada hava hep temiz. Oradaki insanlar bu bacaya ulaşabilecek kadar dayanabilselerdi daha fazla insan kurtulurdu.”

    Karadağ ayrıca olayın bir bant yangını olmadığını bantların yangına karşı dayanıklı olarak üretildiğini söyledi. Olayın C panosu yakınlarındaki birikmiş kömürlerin tutuşarak metan gazının da etkisiyle patlamadan meydana geldiğini iddia etti.

    Duruşmaya öğle arası verilirken, aranın ardından müşteki katılanların dinlenilmesine devam edilecek.

  • Soma Davasında İlk Tazminat Kararı

    Soma ilçesinde, 13 Mayıs 2014 günü 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği facianın ardından şehit madenci aileleri tarafından Soma İş Mahkemesinde açılan tazminat davalarının ilki kararlaştırıldı. Karar da, maden faciasında evladını kaybeden anne ve babaya kişi başı 75 bin TL, 7 kardeşe kişi başı 35 bin TL olmak üzere toplam 395 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verildi.

    13 Mayıs maden faciasında hayatını kaybeden işçi Özay Eren’in ailesinin avukatlığını yapan Avukat Sercan Okur, Soma faciasından sonra Soma İş Mahkemesinde madenci aileleri tarafından 400’e yakın maddi-manevi tazminat talepli dava açıldığını hatırlatarak, “Açılan davalar devam ederken, kazada hayatını kaybeden maden işçimiz Özay Eren’in annesi, babası ve kardeşleri için açmış olduğumuz 2014/1330 Esas sayılı, manevi tazminat konulu dava 22 Aralık 2015 günü sona ererek karara çıktı. Bu karar maden faciasından sonra açılan tazminat davaları arasında verilen ilk karar olması açısından önemli. Karar da maden faciasında evladını kaybeden anne ve babaya kişi başı 75 bin TL, kardeşlere kişi başı 35 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verildi. Geçmişte yaşanan maden kazaları sonucunda mahkemelerin verdiği kararlara ve Yargıtay içtihatlarına baktığımızda belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar yüksek olduğunu düşünüyoruz ancak yine de bu miktarın yeterli olmadığı kanaatindeyiz bu nedenle kararı temyiz edeceğiz.”

    TKİ’DE TAZMİNATLARI ÖDEMEDE SORUMLU

    Okur, kararda yer alan en önemli hususun Soma kömürleri ve Türkiye Kömür İşletmelerinin tazminatların ödenmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olmasını gösterdi. Bu konuda dava açarken tereddütleri olduğunu anlatan Okur, şunları söyledi:

    “Bu kararla tereddütlerimiz giderilmiş oldu. Bundan sonra diğer tazminat davalarına emsal teşkil edecek bu karar sayesinde şehit maden işçilerimizin aileleri tazminatlarını Türkiye Kömür İşletmelerinden tahsil edebilecekler. Türkiye Kömür İşletmeleri ise ailelere ödediği tazminatları Soma Kömürleri A.Ş’den rücu ederek tahsil etme imkanına sahip. Bu da aralarındaki bir ilişki. Ancak Soma Kömürleri A.Ş’nin bugün içinde bulunduğu ekonomik koşullar dikkate alındığında kararın bu şekilde çıkmış olması maden işçileri aileleri açısından olumlu bir karardır.”

    BİR YILDA SONUÇLANDI

    16 Aralık 2014’de açılan dava bir yıl gibi bir sürede sona erdi. Maddi tazminat talebi olmadığından dosya hesap bilirkişisine gönderilmedi, dört duruşmada sona eren dava sonucunda verilen karar Soma’da devam eden Soma’daki ve Türkiye’deki diğer maden kazaları dosyalarındaki manevi tazminat talepleri açısından da emsal olacak.

  • Soma Davasında 5’inci Duruşmanın 7’nci Oturumu Başladı

    Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Soma davasının 5’inci duruşmasının 7’nci oturumu başladı.

    Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği facianın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasında 5’inci duruşmanın 7’nci oturumu başladı. 8’i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada şikayetçi olan madenci aileleri ve yakınları dinlenecek. Aileler ve avukatlar polis noktasından üst araması yapıldıktan sonra geniş güvenlik önlemi arasında duruşma salonuna alındı.

    Olayla ilgili açılan ceza davasında tutuklu 8 sanık, ‘Olası kastla öldürme’ suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, ‘Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Tutuksuz sanıklar hakkında ‘Taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’ suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis, yine tutuksuz sanıklardan 25’i hakkında bu suçları ‘bilinçli taksirle’ işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması isteniyor.

    Duruşmanın 25 Aralık’ta ara karar verilerek ileri bir tarihe ertelenmesi bekleniyor.

  • Soma Davasında Aileler Mağdur Sıfatıyla Dinlendi

    Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Soma davasında faciada yakınlarını kaybeden aileler dinlendi.

    Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 yılında 301 işçinin hayatını kaybettiği facianın ceza davasının 5’inci duruşmasının 6’ıncı oturumunda faciada yakınlarını kaybeden aileler dinlendi. Maden faciasında hayatını kaybeden Uğur Çolak’ın (26) babası İsmail Çolak, kendisinin de aynı madenden emekli olduğunu söyledi. Şirketin son zamanlarda işçiye önem vermediğini iddia eden Çolak, oğlunun da madende çalışmak istediğinde ilk olarak kendisine geldiğini belirtti. Çolak, “Kendi elimle götürdüm. Madene girmesinde torpil yaptım. Ayaklara göre daha rahat olan bacalarda çalışsın diye. Madende şartların zor olduğunu, ’Sizin zamanınızdaki gibi değil’ diyordu. 13 Mayıs günü ocağımıza incir ağacı diktiler. Keşke üretime önem vereceklerine cana önem verselerdi, 301 kişi yaşıyor olurdu. 433 çocuk yetim, 255 genç dul kaldı. İsmail Adalı ’Ben ocağın Allah’ıyım’ diyecek gücü nereden alıyordu? Bu tür insanlarla aynı havayı teneffüs ettiğim için utanıyorum. 301 kişiye kader, fıtrat denmesini kabul etmiyoruz. Hava zamanında ters çevrilmiş olsa belki yarısından fazlası yaşıyor olurdu” diye konuştu.

    “CENAZESİNİ DÖVMESİNDEN TEŞHİS ETTİM”

    Madende 2012 yılında yaşanan bir kazadan sonra oğlunun korktuğunu ve işi bıraktığını ancak 6 ay sonra işe geri döndüğünü söyleyen acılı baba Çolak, “Ben oğlumu kolundaki dövmesinden teşhis ettim. Cenazeler çıkarıldığında yüzleri soyulmuştu. Yanmışlardı. Biz savaştan çıkmadık. Davacıyız, ilgili kamu görevlilerinden, müfettişlerden, devletten, sarı sendikadan. 2 torunum kaldı, 2 ve 4 yaşında. Bana ’baba’ diyorlar. Bir çocuğun dedesine baba demesi ne demek bilir misiniz hakim bey. Vereceğiniz karara saygılıyız. Tarih sizi de unutmayacak, sanık avukatlarını da unutmayacak” dedi.

    SANIKLARIN KARŞISINDA EŞİNİN FOTOĞRAFINI İKİYE BÖLDÜ

    Olayda eşi İsa Sevben ve eşinin kardeşi Erdoğan Sevben’i kaybeden Nurten Sevben ise, kürsüye geldiği sırada eşiyle birlikte çekilmiş bir fotoğrafını çıkardı. Ardından sanıklara doğru dönen Sevben, fotoğrafı ortadan ikiye yırtarak, “Bakın biz böyleydik, bizi böyle yaptılar” dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın uyarısının ardından Sevben sanıklara arkasını döndü. Sanıklardan İsmail Adalı’nın ismini eşinden sürekli duyduğunu söyleyen Sevben, madencilerin Adalı’ya Azrail dediğini söyledi. Müfettişleri eleştiren Sevben, “Müfettişler gelince oğlaklar hazırlanırdı, Kınık’taki barlar kapatılırdı. Müfettişler ocağa inmezdi” dedi.

    Sevben’in ardından ifade veren Gülfidan Köse, Saime Doğan, Fatih Alkaç, Hüsniye Coşkun da şikayetçi olduklarını söyledi. Madenci yakınlarının ifadeleri sırasında salondaki diğer madenci yakınlarının ise ağlaması dikkat çekti.

    Yaklaşık 8 saat süren 8’i tutuklu toplamda 46 sanığın yargılandığı davaya 23 Aralık Çarşamba günü devam edilecek.

  • Yazıcıoğlu Davasında Yeni Gelişme

    Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüne ilişkin, eski emniyet amiri Dursun Özmen hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçuyla açılan davanın 7. duruşmasına devam edildi.

    2009 yılında Kahramanmaraş’ta yaşanan helikopter kazası sonucu BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve İHA muhabiri İsmail Güneş’in de aralarında bulunduğu 6 kişinin hayatını kaybetmesiyle başlayan davanın 7. duruşması Kahramanmaraş 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

    Duruşmaya BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, kazada hayatını kaybeden Erhan Üstündağ’ın eşi Meryem Üstündağ, gazeteci İsmail Güneş’in eşi Yasemin Güneş, avukatlar ve birçok partili katıldı.

    Müşteki avukatlarının zanlının tutuklanması talebi mahkeme başkanı tarafından reddedildi. Duruşmada Emniyet İstihbarat Dairesi’ndeki C5 biriminden bahsedilmesi üzerine mahkeme başkanı “Benim bilgim yok ilk defa böyle bir birimi duyuyorum. Bunu da duyduk” dedi.

    Avukatlar, bahse konu birimle ilgili İstanbul’da Hrant Dink’in ölümüne ilişkin davanın görüldüğü ve Muhsin Yazıcıoğlu’na ilişkin 69 adet dosya ve belgenin olduğunu belirterek bu dosyaların celbini istedi. Mahkeme başkanı da bahse konu talebi kabul etti.

    Daha sonra ise mahkeme başkanı eksiklerin giderilmesi ve taleplerin yerine getirilmesi için davayı 11 Mart 2016 tarihine erteledi.

    “YENİ ŞÜPHELİLERE ULAŞMAK ÜZEREYİZ”

    Adliye çıkışı bir açıklama yapan Muhsin Yazıcıoğlu’nun avukatı Kemal Yavuz, davaya ilişkin yeni şüphelilere ulaşmak üzere olduklarını belirterek, C5 adında bir birimin olduğunu ve bu birimin 2008 yılından 2012 yılına kadar Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili belge topladığını kaydetti. Yavuz, “Biliyorsunuz bir süredir basında yer alan Emniyet İstihbarat Dairesi bünyesinde C5 adı altında bir birim var. Bu birimin Muhsin Yazıcıoğlu olayıyla ilgili olarak da 2008’den 2012’ye kadar belge topladığı bu topladığı belgelerde 69 adet dosya ve belgenin raporun olduğu ifade edildi. Onların mahkemeye celbini istedik. Yine Hrant Dink iddianamesinin de bu bağlamda bu dosyaya celbini talep ettik. Mahkeme bu konuda araştırma yapacak. İnşallah bu dosyada da yeni şüphelilere de ulaşmak üzereyiz bunu da ifade etmek isterim” dedi.

    BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de davanın bir yerlere çekilmek istendiğini ifade etti. Destici, “Bundan sonra herkes şunu bilsin ki bu dosya aydınlanana kadar biz bu işin takipçisi olacağız. Yılmadık yılmayacağız, asla bir endişeye kapılmayacağız. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Bakın ilk bu hadise olduğunda Türkiye’de başka bir atmosfer vardı. Biliyorsunuz bir gizli tanık dedikodusuyla bu hadiseyi bir yerlere adres göstermeye çalıştılar. O süreç bitti sonra başka bir süreç başladı. Turpun büyüğü heybede diyerek başka bir adres gösterilmeye çalışıldı. O süreç bitti şimdi başka bir süreç başladı. Türkiye’de bu seferde sanki devlet içerisindeki bir takım bilgilere sahip olduğu için bu hadise gerçekleşti gibi bir algı operasyonu yürütüldü. Bakın şunu ifade ediyorum, herkes duysun ve bilsin ki biz bu sürecin bütün avukatlarla, ailelerle hepimiz buradayız ve bu sürecin istihbarı ya da siyasi süreç olmasına karşı çıktık. Bugün de aynı noktadayız aynı duyarlılıktayız. Hukuki süreç olarak tamamlanmasını takip ettik ve sonuna kadar da takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.