Etiket: Davaları

  • Av. Melih Akkurt: ’’Döviz kaynaklı zararlar fiyat farkı ve uyarlama davaları ile engellenebilir’’

    Avukat Melih Akkurt döviz kurunda yaşanan dalgalanmalardan dolayı ödeme rakamları ciddi şekilde artan firmaların, dava açabileceklerini ve zararlarını önleyebileceklerini belirtti.

    Daha önce adını Hollanda Parlementosuna ve Alman Hükümetinin Türkiye aleyhine aldığı karara karşı Alman Anayasa Mahkemesine kararın iptali başvurusuyla duyuran Avukat Melih Akkurt döviz kurunda yaşanan dalgalanmalardan dolayı ödeme rakamları ciddi şekilde artan firmaların,mümkün olmayan bir şekilde, yüksek oranlarda dövizin değer kazanması sebebiyle dava açabileceklerini ve zararlarını önleyebileceklerini belirtti.

    Kurdaki dalgalanmayı değerlendiren Avukat Melih Akkurt, ’’Ülkemiz dış güçlerin açmış olduğu ekonomik savaş nedeniyle kurlar sebebiyle zor dönemden geçiyor. Pek çok ürün, hammadde ya da son ürün olarak döviz üzerinden ülkemize giriş yapıyor. Bu bağlamda ürünlerini döviz üzerinden satın alan şirketler döviz karşısında Türk lirasının değer kaybetmesi üzerine fahiş bedeller ödemek durumunda kalıyor. Dövizin tarihi bir rekora imza atarak öngörülmesi mümkün olmayan bir şekilde çok yüksek oranlarda Türk lirasına karşı değer kazanması müteahhitleri ve tedarikçileri çok zor durumda bıraktı, zarar etmelerine ve hatta ne yazık ki iflas etmelerine sebep oldu.

    ’’Sadece firmaları değil kamu menfaatini de yakından ilgilendiren bir husustur’’

    Av. Akkurt sözlerine şöyle devam etti: ’’Bütün bunlara ihale tarihleri ile sözleşmelerin akdedildiği tarih arasında makul olmayan sürelerin geçmesi, yer teslimlerinin geç yapılması gibi etkenler de eklenince sözleşme temeli çökmüş hale geldi. Bu gibi hallerde şirketlerin fiyat farkı davaları, uyarlama davaları gibi dava türleri ile zararlarının karşılanmasını ve daha büyük zararların ortaya çıkmasının önlenmesini talep etmeleri gerekmektedir. Zamanında bu tip davaların açılmaması halinde firmalar, büyük zararlar ederek üstlendikleri edimleri yerine getirmek zorunda kalacak ve edimlerini yerine getirememeleri halinde ise özellikle kamu ihalesi sonucu imzaladıkları sözleşmelerden doğan edimlerini yerine getirmemeleri halinde haklarında yasaklama kararı verilmesi, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi ve sonuç olarak iflasa sürüklenme gibi çok ciddi yaptırımlar uygulanması tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklardır. Bu nedenle söz konusu davaların vakit kaybetmeden açılması firmaların devamlılığı yanında kamu faaliyetlerinin devamlılığı ve istihdamın devam etmesi açısından da elzem teşkil etmektedir, dolayısıyla bu sadece firmaları değil kamu menfaatini de yakından ilgilendiren bir husustur.

    Ülkemizin döviz kuru dalgalanmaları ile ilk defa karşılaşmadığını hatırlatan Av. Akkurt, ’’Bu gibi dönemlerde zamanında söz konusu davaları açarak önlemlerini alan firmalar her krizden güçlenerek çıkarak devamlılığını koruyor. Yargı kararlarında özellikle kur farkındaki değişikliğin öngörülmesinin mümkün olmaması, öngörülmesinin beklenmemesi, döviz kurundaki değişimin karşılıklı edimler arasındaki dengeyi önemli ölçüde bozması, değişen hal ve şartların firmaların kusurundan kaynaklanmaması gibi kriterler dikkate alınıyor. Özellikle mevcut durumda üstlenilen işin devamının mümkün olmaması halinde mahkemeler ihtiyati tedbir kararı vererek yargılama sonuna kadar teminatın irad kaydedilmemesi, sözleşmenin fesih edilmemesi ve ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilmemesine de karar verebiliyorlar’’ şeklinde konuştu.

  • 15 Temmuz Darbe Davaları Platformu Başkanı Alagöz: “Biz bu davaya sahip çıkmaya devam edeceğiz “

    15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası’nda kararların açıklanmasının ardından 15 Temmuz Darbe Davaları Platformu Başkanı Av. Mehmet Alagöz bir basın açıklaması yaptı. Av. Alagöz açıklamasında “Biz bu davaya sahip çıkmaya devam edeceğiz“ dedi.

    13 kişinin şehit olduğu 133’ü tutuklu 143 asker hakkında görülen 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası’nda karar bugün açıklandı. Mahkeme heyeti, “ Anayasayı ihlal “ suçundan 72 sanığı ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Duruşmayı yerinde takip eden 15 Temmuz Darbe Davaları Platformu karar sonrası bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

    “ Hem bölge mahkemesinde hem Yargıtay da bu dava devam edecek “

    Platform adına konuşan 15 Temmuz Darbe Davaları Platformu Başkanı Av. Mehmet Alagöz “ Yaklaşık 200 avukatla beraber şehit yakınları ve gazilerin avukatlığını yapıyoruz. Bugün İstanbul açısından sembolik dava olan en önemli davamız ve 34 şehidimizin olduğu 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası nihayet karara bağlandı. 53 celse sürdü bu duruşma ve baştan sona avukat arkadaşlarımız bu davayı takip etti. Bugün 143 sanık hakkında hüküm kuruldu. Mahkeme 72 sanıkla ilgili “ Anayasayı ihlalden “ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ayrıca hem şehitlerimiz hem de gazilerimiz için ayrı ayrı hüküm kurdu. Bu süreçle ilgili istinat süreci devam edecek. Yani bir kısım erlerle ilgili beraat kararı verildi. Bir asteğmen hakkında da beraat ve tahliye kararı verildi. Onlar ile ilgili yasal süreç devam edecek. Biz bu işin başından beri takipçisi olduğumuz gibi bundan sonraki sürecinde takipçisi olacağız. Hem bölge mahkemesinde hem Yargıtay da bu dava devam edecek ve süreç işlemeye devam edecek “ dedi.,

    “ Sanık avukatları bu kararla yüzleşmediler “

    Duruşmaya her bir şehidimizi temsilen bir Türk bayrağı ile geldiklerini söyleyen Av. Mehmet Alagöz “ Şehit yakınlarımız, gazilerimizin acıları 2 sene geçmesine rağmen hala taptaze. Şehitlerimiz o gece vatan için millet için direndiler ve canlarını feda etmekten kaçınmadılar. Şehitlerimiz Erol Olçok ve Abdullah Tayyip Olçok’un da olduğu 34 tane şehidimiz orada hayatını kaybetti. Biz bugün duruşmada her bir şehidimizi temsilen bir Türk bayrağı ile duruşmada hazır bulunduk. Yaklaşık 120’den fazla müdahil avukat arkadaşımız vardı fakat sanık avukatları çok azdı. Bir kısmı duruşmaya gelmemişti. Muhtemelen kararı tefhim almaktansa daha sonra süreci uzatmak için tebliğ almayı tercih ettiler. Bu kararla yüzleşmediler “ ifadelerini kullandı.

    “ Şehit yakınları, gazilerimiz nasıl bu davaya sahip çıktılarsa, biz de onların sürdürdüğü bu davaya sahip çıkacağız ”

    Davanın takipçisi olmayı sürdüreceklerini dile getiren Av. Alagöz “ Sivil toplum kuruluşları da bugün buradaydı. Siyasi parti temsilcileri de buradaydı. Milletvekilleri de buradaydı. Bu davanın takipçisi olduklarını herkes bütün kamuoyuna gösterdi. Salon 700 kişilik olmasına rağmen binden fazla kişi gelmişti ve salona sığmayan hem avukatlar hem izleyiciler, duruşma salonunun dışında bu saate kadar beklediler. Mahkeme yaklaşık 300 sayfalık bir ara karar yazdı. O ara karar elimize henüz ulaşmadı. O kararı bekliyoruz. 7 günlük yasal itiraz sürecimiz var. Bugünden itibaren 7 gün içinde bölge mahkemesine istinat sürecini başlatacağız. Şehit yakınları, gazilerimiz nasıl bu davaya sahip çıktılarsa, biz de onların sürdürdüğü bu davaya sahip çıkacağız. Onların yolunu sürdüreceğiz “ dedi.

  • Ticari davaları hakemler çözüyor

    Ticari uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden hızlı ve kolay bir şekilde çözülmesini sağlayan tahkim uygulamasını tercih eden şirketlerin ve iş adamlarının sayısı her geçen gün artıyor.

    Ticari uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden hızlı ve kolay bir şekilde çözülmesini sağlayan tahkim uygulamasını tercih eden şirketlerin ve iş adamlarını sayısı her geçen gün artıyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezi (ITOTAM) Tahkim Divanı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Helvacı tahkimin avantajlarının hızlı sonuç verme, gizlilik ve uzman hakemler tarafından yargılama yapılabilmesi olduğunu söyledi.

    Tahkim kararlarının mahkeme kararı niteliğinde olduğunun altını çizen Prof. Helvacı, “Son 3 yılda İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezinde (İTOTAM) 21 ticari dava sonuçlandı. Bu rakam her geçen yıl katlanarak artacaktır. Mahkemelerde bekleyen dava dosyalarının sayısı her geçen gün artarken, iş dünyası ticari uyuşmazlıkları hızlı ve etkin bir şekilde sonuca bağlayan farklı bir uygulama oluştu” dedi.

    “Hakemler, konularında uzman kişilerden oluşuyor”

    Günümüzde davaların genellikle adil yargılanma hakkına uygun biçimde makul bir süre içinde sonuçlanamadığını söyleyen Prof. Dr. Helvacı, “Adil yargılanma hakkı uyuşmazlıkların makul süre içinde bitirilmesini de gerektirmekte. Bir taraftan her yıl açılan davaların çoğalması, diğer taraftan hakim sayısının yeterli olmaması bu gecikmenin en önemli sebepleri arasında. Buna karşılık ticari uyuşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözüme bağlanması gerekir. İşte bu noktada tahkim devreye giriyor. Tahkimin en önemli yararlarından biri, yargılamayı yapan hakemlerin konularında uzman kişiler olmaları. Bu da göreceli olarak daha süratli bir yargılama yapılabilmesine imkan sağlıyor. Ayrıca, ticari uyuşmazlıklarda taraflar çoğu kez aralarındaki uyuşmazlığın ve bu uyuşmazlık sonunda verilen kararın aleni olmasını istemezler. Tahkimde aleniyet söz konusu olmadığı için, uyuşmazlığın çözüm süreci ve verilen kararın gizli kalması mümkündür. Gizlilik de tahkimin olumlu yönlerinden birisi” diye konuştu.

    Sistemin çalışma yönteminden bahseden Prof. Dr. Helvacı süreci şöyle anlattı: “Tahkim davaları bir ya da üç hakemle görülebiliyor. Bu sayı tarafların tahkim şartında belirtilen hakem sayısına göre belirlenir. Tek hakemli uyuşmazlıklar için taraflar hakemi belirleyemiyorlarsa, hakemi İTOTAM Tahkim Divanı belirler. Üç hakemli uyuşmazlıklarda, davacı ve davalı taraflardan her biri birer hakem atar ve bu iki hakemin üçüncü yani başhakemi belirlemesi istenir; bu iki hakemin başhakemi belirleyememesi halinde başhakem İTOTAM Tahkim Divanı tarafından belirlenir. Hakem kararları ilam hükmündedir, başka bir deyişle hakem kararları mahkeme kararı gibi icra edilebilme kabiliyetini haizdir”.

    Tahkime giden uyuşmazlıklar arasında bayilik, birleşme, devralma, hisse alım-satım ile inşaat sektörüne ilişkin sözleşmelerden doğan anlaşmazlıklar ilk sıralarda yer alıyor.

  • Zonguldak’ta FETÖ/PDY davaları

    Zonguldak’ta FETÖ/PDY davaları kapsamında tutuklu sanıklar adliyeye getirildi.

    Zonguldak Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gün boyu görülecek olan duruşmalarda aralarında yardımcı doçent, doçent, profesör ile polis ve kamu kurumlarından ihraç edilen tutukluların bulunduğu sanıklar adliyeye getirildi. Zonguldak, Karabük, Kocaeli, Balıkesir’deki cezaevlerinden Zonguldak Adliyesi’ne getirilen sanıklar, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme”, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından yargılanıyor. 7 ayrı duruşmada 23’ü tutuklu, 39’u tutuksuz olmak üzere toplam 62 sanık hakim karşısına çıkacak.

  • ’15 Temmuz Darbe Davaları’ paneli

    Adalet Platformu, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), ASSAM, Üsküdar Üniversitesi ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi tarafından ’15 Temmuz Darbe Davaları’ paneli düzenlendi.

    İstanbul Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Emekli Tuğgeneral ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ve Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı katıldı.

    Panelde konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, FETÖ’nün yapılanmasını kökü, yönetimi ve başı dışarıda olan bir örgüt olarak tanımlayarak, “Gayri safi harpın üç ana kuvveti vardır; Gerilla, yeraltı teşkilatı ve yardımcı kuvvetler. Gerilla silahlıdır. Yani bir ülke işgal altında kaldığı zaman barış zamanında teşkilatlandırılmış olan sivillerin sonradan mukavemet teşkilatı olarak silahlı olarak göreve başlamalarıyla daha ziyade kırsal kesimlerde faaliyet gösterirler. Yeraltı teşkilatı normal mesleğini devam ettirirken kendisine verilen istihbarat elde etme, gizli görevleri yapmak için organize olmuş olan teşkilattır. Yardımcı kuvvetler de normal faaliyetini esnaf olarak, memur olarak, herhangi bir şekilde işiyle meşgul olarak devam ederken bu yeraltı ve gerilla kuvvetlerine destek veren kuvvetlerdir. Bunlar da baştan itibaren tespit edilir ve eğitilir. FETÖ tamamen buna göre organize olmuş. Fetullah Gülen bunu organize edemez. Bunu ancak bu işin tekniğini bilen, CIA gibi yabancı istihbarat örgütleri örgütler. Baktığımız zaman bu örgüte mensup silahlı kuvvetler mensupları gerilla; Türkiye, bölge, il imamları yeraltı teşkilatı, en alt kademede olup da sadece maddi destek veren, hizmet sunanlar da yardımcı kuvvetlerdir. Hücre tipi yapılanmaları var. Birbirlerini tanımazlar. Parola ile haberleşirler Bylock gibi” ifadelerini kullandı.

    “Osmanlı’da Lawrence ne ise Türkiye’de Fetullah Gülen odur”

    TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek ise, FETÖ elebaşı Gülen’i, İngiliz casusu Lawrence’e benzeterek, “Fetullahçı Terör Örgütü baştan itibaren seçilmiş bir kişi ve onun yönlendirilmesiyle Allah’ı istismar ederek, Peygamberimizi istismar ederek dini, ahlakı istismar ederek kurulmuş ve idare edilmiş parantez içinde Türkiye’de dinin doğru algılanamamasını, doğru değerlendirilememesini en iyi şekilde kullanan, takiyye yapan bir örgüt olduğunun altını çizelim. Nasıl Osmanlı birinci dünya harbinde çöküş dönemindeyken Lawrenceler 40 yıl imamlık yapıp hutbeye çıkar ‘buyuruyor peygamberimiz’ diyerek yani ‘Türk baban dahi olsa öldür’ buyuruyor diyerek, insanların dini inanışından ırk kavgasına yol açıp da Osmanlı’nın çökertilmesindeki bir unsur olarak ortaya çıkmışsa, Fethullah Gülen seçilmiş bir örgüt lideri olarak da dini; imanı, ahlakı istismar etmiş, takıyye yapmış ve gerçek niyeti de papa ile yaptığı görüşmeden sonra çok bariz olarak ortaya çıkmıştır. En son olarak 15 Temmuz Darbe girişiminin yaklaşması dolayısıyla Türkiye’ye bir işgal hareketi başlatılacağı için ‘Haçlılar kötü değildir. Sizin ırzınıza, namusunuza zarar vermezler. Kadınlarınıza kızlarınıza ilişmezler. Malınıza, canınıza zarar vermezler’ diyor. Fethullah Gülen’in bütün sözlerini diğer bir tarafa koyun, son olarak kendi sesinden inkâr edilmeyen bu açıklaması bile amaçlarının ne olduğunu kendi sesinden dinlemiş olduk. Böyle bir belayla Türkiye karşı karşıya. Allah’a şükür 15 Temmuz’da bu belanın silahlı girişim tarafı bertaraf edildi. Bunun sanıkları şuanda yargılanıyor” diye konuştu.

    “Ölümü avucunun içerisinde tutmak nasıl bir şey yaşadık”

    AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk de, sürecin henüz sonlanmadığını ifade ederek, “Saat 20.30’dan itibaren sokaktaydık. Biz zaten 45 yıldır hiç sokaktan içeri girmedik. O gecede ilk andan itibaren il binasındaydım. Havalimanında Cumhurbaşkanımızın uçak indiği andan itibaren uçağın içine giren 3 arkadaştan birisiydim. Ölümü avucunun içerisinde tutmak nasıl bir şey yaşadık” dedi.

    Panelin ardından, 15 Temmuz şehitlerinin ailelerine plaket takdim edildi.