Etiket: dadaş

  • Balyoz; Kime Niyet, Kime Kısmet!

    Balyoz; Kime Niyet, Kime Kısmet!

    Geçen haftaki yazımın son cümlesi şuydu:
    Menderes’in idam fotoğrafı, 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın kafa kâğıdıdır. Nüfus hüviyet cüzdanıdır!
    27 Mayıs darbesi, halk hafızasına ordunun kurumsal bir eylemi olarak yerleşti. O günleri tartıştığımızda ‘ordu darbe yaptı’ deyip geçiyoruz.
    Hâlbuki o darbe, ordu içinde yuvalanmış bir çetenin eseredir.
    Siyasi iktidarla birlikte kendi genelkurmay başkanını da demir parmaklıkların arkasına göndermiş, Yassıada’da idamla yargılamıştır.
    Cumhuriyet tarihinin en büyük general ve subay tasviyesi o dönemde gerçekleştirilmiştir.

     
    ***
    Şu anda onlarca general, bir o kadar da çeşitli rütbedeki subay ‘özel yetkili mahkemeler’ de yargılanıyor.
    Bunlara bakıp ‘Türk Ordusu yargı karşısında’ diyebilir miyiz?
    Diyemeyiz.
    Yargılanan kurum olarak ordu değil çünkü.
    Ordu içinde ‘darbeci gelenekten’ gelen bir kısım subaylardır mahkeme önüne çıkarılanlar.
    Bunlara bakıp tüm orduyu itham etmek büyük haksızlık olur.
    Peygamber ocağına bühtan, hatta iftira olur.
    Ne yazık ki, mensuplarının yargı önüne çıkarılması nedeniyle ordumuz iki cepheden böyle bir bühtan ve iftira sağanağına maruz bırakılıyor.

     
    ***
    İki cephe dedik ya…
    Bunlardan birincisi ‘ordunun içinden’
    Diğeri dışarıdan icra-i faaliyet gösteriyor.

     
    ***
    Önce içeriden olanın fotoğrafını çekelim.
    Ak Parti’nin kuruluş günleri, 28 Şubat ruhunun dört bir yanı kuşattığı günlere tekabül ediyor.
    O havanın da etkisiyle, tüm zinde güçler ‘irtica’ meselesinde son derece hassaslar.
    ‘Kırmızı kitapta’ bölücü tehdidi birinci tehlike olmaktan çıkartıp, yerine irticayı koyacak kadar, hem de…
    İşte, kendilerince darbeye müsait o ortamdan yararlanan bazı üst rütbeli subaylar; ciddi şekilde işe koyulmuşlar, durumdan vazife çıkarma adetlerini sürdürmüşler.
    Ordunun general sayısı ne kadar, hemen hesaplayın.
    Albayı, yarbayı, diğer rütbelerdeki subaylarının sayısı ne kadar, aklınıza getirin.
    Göreceksiniz ki, kurumsal olarak ordu bu işlerin dışındadır, darbecilerin toplamı yüzde iki bile değildir.
    Buna rağmen, bu yüzde birlik, ikilik darbeci kişiler; iş ve eylemleri ortaya çıkıp, mahkeme kapılarına düşünce hemen şu savunmanın arkasına sığındılar:
    “Yargılanan biz değiliz, Türk Ordusu’dur!”
    Böyle diyerek, aslında kendi işiyle, gücüyle meşgul geniş komuta kitlesini ‘suç ortağı’ ilan etmiş oluyorlar.
    Silah arkadaşlarına bühtan ediyorlar.
    Suçlarını kurumsallaştırıp, kendileri kabahatlerinden sıyrılmak uyanıklığını gösteriyorlar.
    Halkımız, bunlara itibar etmesin.
    Yargı karşısında terleyen ‘sanıklara’ bakıp, kurumsal olarak ordumuzu ‘şüpheli’ addetmesin, her vesile ile ordu düşmanlığı yapanların ekmeğine yağ sürmesin.

     
    ***
    Bu içerden ‘bühtan alaylarına’ ek olarak…
    Bir de işleri güçleri ‘devlete, orduya’ düşmanlık olan güçlü bir cephe var.
    Eski Marksistler, pervane liboşlar, köşe başlarını kesmiş gafil kalem erbabı…
    Özel yetkili mahkemelerde yargılanan ordu mensuplarını gördükçe…
    Derin bir oh çekiyorlar.
    Yüreklerinin yağı eriyor.
    Darbeci azınlığı bahane ederek, askerin tamamına yüklenip duruyorlar.
    Kinlerini en bayağı üsluplarla kusuyorlar.
    Kusmuklarını milletin yüzüne bulaştırmak için olağanüstü çaba gösteriyorlar.

     
    ***
    Milletin kahir ekseriyeti bu içerden ve dışarıdan pompalanan ‘ darbeci şefkat soslu ordu düşmanlığı’ oyununa gelmiyor.
    Ayakkabıyı ayağa, külahı başa koyuyor.
    Darbeci paşalara bakıp, peygamber ocağına husumet beslemiyor.
    Darbecilerin ‘bize dökülen çehre, orduya asılan yüzdür’ uyanıklığını da yemiyor.
    Kendi iradesine cuntacı kelepçeler takmaya çabalayanla, milli iradeye muti evlatlarını aynı kefeye koymuyor.

     
    ***
    Millet, balyoz davasına da aynı pencereden baktı.
    Birinci ordudaki plan seminerleri, plan toplantılarındaki konuşmalardan,
    Amacını aşan senaryolardan ürktü.
    Ses kayıtlarını şaşkınlıkla dinledi.
    Üzüldü, sarsıldı, hayretlere düştü.
    Nihayet mahkeme kararını verdi.
    Bakalım Yargıtay nasıl bir hükme varacak?
    Dileriz adalet milim şaşmadan tecelli etsin.
    Karar kesinleşmeden, hukuki anlamda fazla söz düşmez bize…

     
    ***
    Bu aşamada söyleyeceğimiz şu;
    Millet, darbe yüzlü generalleri sevmiyor; Peygamber ocağının darbeyle marbeyle alakası olmayan tek pırpırlı başçavuşuna bile paşa muamelesi yapıyor, evladı gibi seviyor.
    Kılına halel gelse, karalar bağlıyor. Her şehide, kendi evladı gibi ağlıyor.
    Balyoz kararlarını haber bültenlerinden dinlediğimde bunları düşündüm.
    Rütbelerin sökülmesine ilişkin karar ise bende ‘sanki mareşalmişim de rütbemi sökmüşler’ etkisi yaptı.
    Plan seminerlerinde tartışılanlar eğer tahakkuk etseydi, balyoz kimlerin başına inecekti, şimdi kimlere indi?
    Ava gidenin avlanması gibi bir şey…
    Keşke balyoz hiç olmasaydı. Hiçbir başa inmeseydi. Bir ömrün vakfedildiği rütbeler, bir ‘gereği düşünüldü’ cümlesiyle sökülmeseydi… Keşke!

  • Erzurum PMYO’da Eğitim başladı

    Erzurum Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO), 2012-2013 eğitim-öğretim yılına düzenlenen törenle başladı.
    PMYO Konferans Salonu’nda düzenlenen törende konuşan Okul Müdürü 1. sınıf Emniyet Müdürü Numan Yıldırım 2001 yılında Polis Akademisi Başkanlığı’na bağlı olarak 2 yıllık PMYO’dan geçen yaklaşık 12 yıl sonunda binlerce öğrencinin yetiştirilerek teşkilat saflarına dahil edildiğini belirtti.Yıldırım PMYO’ların artık üniversitelerle işbirliği içerisinde bulunduğunu hatırlatarak, Erzurum’da Atatürk Üniversitesi ile de yakın ilişkiler kurduklarını dile getirdi.

     

    Törende konuşan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ise, Bingöl’ün Karlıova ilçesinde bölücü terör örgütü mensuplarınca yola döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan polislerimize ve Bingöl-Muş karayolunda gerçekleştirilen hain saldırıda şehit olan askerlerimize rahmet, ailelerine sabır, yaralılarımıza acil şifalar diledi.

     

     

    Polis Akademisinin Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla 1937 yılında Polis Enstitüsü adıyla kurulduğunu ifade eden Genel Müdür Kılıçlar, bugüne gelindiğinde 15 ülkeden gelen geleceğin polis amirlerini Akademide eğitiyor olmanın gurur vesilesi olduğunu söyledi. 12 ülkeden toplam 16 eğitim kurumuyla Erasmus ikili anlaşması bulunan Polis Akademisinin, bu program sayesinde, öğrenci, eğitim üyesi ve personel değişimi faaliyeti gerçekleştirildiğini söyleyen Genel Müdür Kılıçlar, akademinin yanında 2 Polis Koleji, 28 Polis Meslek Yüksekokulu, 7 Polis Meslek Eğitim Merkezi ile 38 eğitim kurumunda modern polis eğitimine ağırlık verdiklerini kaydetti.
    Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar konuşmasında öğrencilere, “Sevgili gençler, yüz binlerce gencimiz arasından seçilerek geldiğiniz bu kurumun değerini bilerek kendinizi geliştirin. Devletimizin sizlerin eğitimi için seferber ettiği imkânları iyi değerlendirin. Ailelerinizin sizin yetişmenizde göstermiş olduğu fedakârlıkları göz ardı etmeyin. Sizlerden beklentimiz; bilgi, beceri ve kabiliyetlerinizi en üst düzeye çıkararak, donanımlı bireyler haline gelmenizdir. Meslek hayatınız boyunca devletin varlığına, milli, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine, temel hak ve hürriyetlere yönelik her türlü eyleme karşı işlenen suçları önleme konusunda, ihtiyacınız olan bilgi ve becerileri, bu sıralarda iken edinmek, hedefiniz olmalıdır. Türk Polisi olarak en büyük hassasiyetimiz; ifa edilen görevlerde, güvenlik ve özgürlük dengesinin korunmasıdır. Can ve mal güvenliğini korumakla zorunlu olduğunuz vatandaşlarımızı sevecek, onları her türlü kötülüğe karşı koruyacaksınız. Görevlerinizi ciddiyet ve özgüven içinde, nezaket kurallarına dikkat ederek yerine getireceksiniz. İşte tüm bunları hakkıyla yerine getirebilmek için, sizlere sunulmuş tüm fırsatları değerlendirin. Unutmayın! Ülkemizde güvenlik ve huzurun devam etmesi hukuk devleti ilkelerinin uygulanması ve çocuklarımızın geleceğe umutla bakabilmesi, teşkilat olarak en büyük hedefimizdir.” şeklinde hitap etti.
    Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk’te, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı Türk polisinin, halkın can ve mal güvenliğinden sorumlu olduğunu ifade etti.
    Tören sonunda Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz tarafından “Hukukun Temel İlkeleri ve Polis” konulu ilk ders verildi.

  • Türkiye Öğrenci Konseyi Erzurum’da Toplandı

    Türkiye Öğrenci Konseyi 2. Olağan Genel Kurul Toplantısının açılışında konuşan Sağlık Bakanı Prof Dr. Recep Akdağ, gençliğin milletimizin geleceği olduğunu anımsatarak, “Fakat, üniversite gençliği olarak, bir şeyler yapmak için geleceği beklemeyin, bütün karar süreçlerinde şimdiden yer alın” çağrısında bulundu.

     
    Atatürk Üniversitesi Öğrenci Konseyi’nin ev sahipliğinde Kültür Merkezi’nde toplanan ve Türk Üniversitelerinin öğrenci konseyi başkanlarının katıldığı 2. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın başarılı geçmesini temenni eden Bakan Akdağ, üniversite gençliğinin ülkenin sorunlarının çözümünde inisiyatif alması gerektiğini söyledi.

     
    Türkiye Öğrenci Konseyi 2. Olağan Genel Kurul Toplantı temasının öğrenciler ve ülke halkı arasında ‘Birlik-Bütünlük’ temasının seçilmiş olmasının isabetli bir seçim olduğunu ifade eden Bakan Akdağ, şöyle devam etti:
    “Birlik beraberlik, tek tip insan olmak mıdır? Aynı davranışları sergilemek, aynı kılık kıyafetleri giymek midir? Aynı resmi tarihe inanmak, ayni ideolojinin bayrağını sallamak mıdır? Hayır! Birlik beraberlik bu anlayışla sağlanamaz. Bir vatan toprağı üzerinde yaşıyoruz; hepimiz huzur ve refah istiyoruz, kavga istemiyoruz. İşte birlik ve beraberlik bu şekilde ortak bir amaç etrafında sağlanmalıdır. Biz, hükümet olarak bunu sağlamaya çalışıyoruz.”
    “Kanlı terörün yükseltmeye çalıştığı ırkçılığı içimizden atalım” diyen Akdağ, insanî ve ahlakî değerler üzerinde millî birlik ve bütünlüğü sağlamanın öneminden söz etti.

     
    “Tek tip olmayalım” diyen Akdağ, “Dayatmayla, silahla, birlik ve beraberlik sağlanamaz” değerlendirmesini yaptı.
    Hoşgörü, sözcüğünün de birlik bütünlükte bir temel olamayacağını anlatan Bakan Akdağ, devletin, kurumların, bireylerin birbirine saygı duyması gerektiğini, resmi ya da sivil kuruluşların veya şahısların, kimsenin kılık kıyafetine, ana dilini konuşmasına, yaşam tarzına karışmaya hakkı olmadığını, bu ülkede, birliğin, kardeşliğin önündeki en önemli engelin bu anlayış olduğunu ve uzun yıllar boyunca, başta üniversiteler olmak üzere, toplumun her kesiminde büyük bir baskı olarak kendini hissettirdiğini anımsattı.

     
    Nurettin Topçu’nun ‘Istırap Ahlakı’ kavramından da söz eden Akdağ, gençliğin başı boş olamayacağını, millî ve insanî değerler konusunda ıstıraplarının olması gerektiğini hatırlattı. Akdağ, Rus yazar Grigory Petrovun, 1800`lerin son döneminde Finlandiya halkının içinde bulunduğu durumu, cehaletten kurtulmak için bu ülkedeki bir avuç aydının verdiği olağanüstü mücadeleyi anlattığı ‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ adlı kitabı okumalarını da tavsiye etti.
    Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’ta konuşmasında Türkiye Öğrenci Konseyi 2. Olağan Genel Kurul Toplantı’sına ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.

     
    “21. yüzyıla bakıldığında, eğitimde başarı sağlamış ülkelerin, çağdaş uygarlığın ve teknolojinin sahibi oldukları görülür” diyen Rektör Koçak, çağdaş uygarlığı yakalayamayan ulusların gelişmiş ülkelerin kendilerine verdiğiyle yetinmek durumunda kaldıklarını hatırlatarak, milletin ilerlemesinde ve çağı yakalamasında gençliğin öncü rolüne dikkat çekti.
    “Günümüz dünyasında bilim ve teknoloji üretmek, bu alanlarda ilerlemek kadar, uzlaşmacı olmak da çok önemlidir” diyen Koçak, bu kültürün kendini en iyi şekilde göstereceği yerin üniversiteler olduğunu, Türk milletinin buna bugün her günden daha çok ihtiyacı bulunduğunu anlattı.

     
    Üniversite gençliğinin ülkenin sorunlarının çözümüne duyarlı olması gerektiğini ifade eden Koçak, şunları kaydetti: “Sizler toplumun önderleri olmalısınız. Bilgi ve bilgili insan gücünü sizler temsil ediyorsunuz. Çalışma gücünüz ve disiplininizle topluma etki etmeli ve örneklik etmelisiniz.”
    Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu konseyin çalışmalarıyla ilgili bir sunum yaptı. Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı ile Atatürk Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Mesut Kasap’ta kısa selamlama konuşması yaptılar.

     
    Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ`a, Atatürk Üniversitesi’nin 55. Yılı Anısına bir şilt ve heybe hediye etti.

  • Turizm de İnovasyon Konferansı

    İnovasyona Dayalı Bölgesel Turizm Stratejisi ve Eylem Planı’nın ilk altı aylık uygulama döneminin kamuoyu ile paylaşıldığı ve yapılan çalışmaların değerlendirildiği “2. Ulusal Turizm de İnovasyon Konferansı” Xanadu Otelde yapıldı.

     

    Konferans Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okumasıyla başladı. Düzenlenen Konferansa Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA) Genel Sekreteri Dr. Rıfat Altan ve çok sayıda davetli katıldı.

     
    KUDAKA Genel Sekreteri Rıfat Altan yaptığı konuşmayla davetlileri proje planıyla ilgili olarak bilgilendirdi. Konferansta Mercan Turizm CEO’su Dr. Cüneyt Mengü de “Türkiye’nin 2023 Turizm Hedeflerinin Gerçekleşmesinde Turizm Önemi” konulu bir konuşma yaptı.

     

     
    Vali Sebahattin Öztürk, “Bu tarz projelerin yapılması çok önemli. Bölgemiz yer altı zenginlikleri ve diğer tarım faaliyetleri açısından pek yeterli değil. Bu yüzden Turizme önem vermemiz gerekiyor. Bizim milli kaynağımız turizmdir.” diye konuştu.
    KUDAKA Genel Sekreteri Rıfat Altan konuşmasında, “Bölgemizdeki turizm potansiyelini ortaya çıkaracak. Sizlere rehberlik edecek bir turizm stratejisinin hazırlanmasına karar verdik. Son derece katılımcı bir anlayışla Bölgede İnovasyona Dayalı Turizm Stratejisi ve eylem planı hazırlanıyor. Eylem planını 2023 yılına kadar hayata geçirilmesini planlıyoruz. Bu proje detaylı ve profesyonel bir çalışmadır.” dedi.

     
    Konferansta 2012 yılı Şubat ayının sonunda Turizmi Geliştirme Komitelerinin kurulması ile uygulanmaya başlanan stratejinin ilk altı aylık dönemde gerçekleştirdiği faaliyetler komite temsilcileri tarafından sunuldu. Bölgede inovatif çalışmaları teşvik etmek ve örnek uygulamaları yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen 2012 Turizm de İnovasyon yarışması sonucunda Erzurum, Erzincan ve Bayburt illeri için başarılı bulunan turizm de yenilikçi özel sektör, kamu kurumu ve STK’lara ödülleri takdim edildi.

     
    Öğleden sonra mevcut yapılan çalışmaların değerlendirildiği ve strateji uygulama çalışmaları için ileriki dönemlere ait görüşlerin belirttiği bir panel ile programa devam edilecek.

  • Gözgeç İddialı

    Gözgeç İddialı

    Erzurumlu olan Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç, Ekim ayında yapılacak olan olağan genel kurul için yoğun bir şekilde seçim çalışmalarını sürdürüyor.
    Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç, Anadolu’nun dört bir yanını dolaşarak 21 Ekim’de yapılacak olan Federasyon Başkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Seçim çalışmalarını aralıksız sürdüren Gözgeç, seçime artık sayılı günler kaldığını ve boks camiasının üyelerine projelerini ve icraatlarını anlatmak için onların ayağına gittiğini söyledi. Türkiye’de boksu iyi bir noktaya taşıdıklarını ve borcu olmayan bir federasyon haline getirdiklerini söyledi. Yıllardır boksun içerisinde yer aldığını ve camianın her yönünü iyi tanıdığını ifade eden Başkan Gözgeç, “Bu camia beni iyi tanıyor. Onların ilacı benim, onun içinde daha önce iki kez güvenerek beni göreve getirdiler. Her zaman Türk sporunun ve boks camiasının hizmetindeyim. İnanıyorum ki, Ekim ayında yeniden seçimi kazanacağız ve tüm kurullarımızla Türk boksu için çalışacağız. Bize güvenenleri mahcup etmeyeceğiz” dedi. Gözgeç, seçim çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürdüklerini de ifade ederek, şimdiden seçimin hayırlı olması temennisinde bulundu.