Etiket: Çocuklarının

  • Yetimhanede Büyüyen Yavuz, Şehit Ve Gazi Çocuklarının Yüzünü Güldürdü

    Yetimhanede büyüyen bir bayan tarafından, Samsun’da oturan şehit ve gazi çocukları için eğlence programı düzenlendi.

    Yetimhanede büyüyen Nuray Yavuz isimli bir gönüllünün organize ettiği ve Samsun İl Emniyet Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar Samsun İl Müdürlüğü’nün katkı verdiği program Atakum’da bir kafede gerçekleştirildi. Şehit ve gazi çocuklarının aileleriyle katıldığı programa ayrıca Samsun İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, Aile ve Sosyal Politikalar Samsun İl Müdür Yardımcısı Necmettin Aygün, Garnizon Komutanlığı Şehit Gazi İşleri Kısım Amiri Saffet Akçin, çevik kuvvet polisleri ve askerler katıldı. Maskotlar eşliğinde doyasıya eğlenen çocuklara eğlence sonrası çeşitli hediyeler dağıtıldı.

    VEDAT YAVUZ: “ÖRNEK BİR DAVRANIŞ”

    Vatandaşların bu tür duyarlılıklar göstermesinin örnek davranışlar olduğunu belirten Samsun İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, “Yetimhane de büyüyen Nuray kızımızın aklına böyle bir fikir gelmiş. Kendisi Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan bir kızımız. Dönemin hassasiyetini de gözeterek böyle bir şey düşünmüş. Böyle bir duyarlılık gösterdiği için Nuray kızımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    NURAY YAVUZ: “KİRLİ DÜNYANIN TEK MASUM ŞEYİ ÇOCUKLARDIR”

    Organizasyon için çeşitli yerlerden yardım aldığını söyleyen Nuray Yavuz, “Yetimhanelerde büyüdüğüm için şehit ve gazi çocuklarımızın bende ayrı bir yeri vardır. Her zaman düşündüğüm bir şeydi bu. Nasip bugüneymiş. Katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Ben hep şunu derim kirli dünyanın tek masum şeyi çocuklardır” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Çocuklarının Yumurta İhtiyacı Anneye Çiftlik Kurdurdu

    Kahramanmaraşlı 5 çocuk annesi, çocuklarının ihtiyacını karşılamak için başladığı yumurta üretimi sayesinde iş kadını oldu. Günde çocukları için 8 yumurtaya ihtiyacı olan anne, kurduğu çiftlikte şimdi günde 8 bin adet yumurta üretimi yapıyor.

    Çocukları yumurtayı çok sevdiği için ilk olarak kendi evinde 50 adet tavukla üretime başladığını söyleyen ilkokul mezunu Selver Korkmaz (34), “Çocuklarım için tavuk çiftliği kurdum. Günde 8 tane yumurtaya ihtiyacım vardı. Şimdi günde 8 bin adet yumurta üretimi yapıyorum. Şimdi bırakın çocuklarım için tüm Kahramanmaraş için üretim yapıyorum” dedi.

    2 yıl önce kendi evinde başladığı yumurta üretimini şimdilerde Onikişubat ilçesine bağlı Gayberli Mahallesinde yer alan 30 dönümlük alanda yapan Selver Korkmaz, 10 bin tavuk kapasiteli çiftliğini 20 bine çıkarmanın planlarını yapıyor.

    “TAVUKLARIM İÇİN ORGANİK YEM KULLANIYORUM”

    Yaz mevsiminde tavukları için yonca ekimi yapan Selver Korkmaz, kış mevsiminde özel baharat karışımlarıyla tavuklarını besleyerek diğerlerinden farklı yumurta lezzetine ulaştığını söyledi.

    Çocuklarının yumurta sevgisi sayesinde iş kadını olan Selver Korkmaz, şimdi Kahramanmaraş başta olmak üzere birçok ile yumurta ihracatı yapıyor.

    Yumurta üretimi sayesinde ev ekonomisine büyük katkı sağladığını ve yarım kalan eğitime devam etme şansı elde ettiğini söyleyen Selver Korkmaz, “Çok mutluyum. Küçük bir işle başlayıp 10 bin tavuğun sahibi olmak çok güzel bir duygu. Çocukları olan bu işi yapmak isteyen herkese tavsiye ederim. Ben 5 çocuk annesiyim. Sabah kahvaltıda çocuklarıma yumurta vermek istiyorum. Her gün 7-8 tane yumurta kırıyordum. Buda bütçemize ağır geliyordu. Artık kendim üretme kararı aldım. Evimin müsait alanında 50 tane tavukla başladım. 50 tavuğun 35-40 arası yumurtası oluyordu. Buda hem bana hem çocuklarıma rahatlıkla yetiyordu. Fazlasını da arkadaşlarıma ve komşularıma ikram ediyordum. Yumurtanın çok lezzetli olduğunu söyleyen akrabalarım ve komşularım beğenisi beni biraz daha üretime teşvik etti. Sonra tavuk sayısını 2 bine çıkardım. Bu büyümede Kahramanmaraş İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden sürekli bilgi ve destek aldım. Her şeyi öğrendim. Bunun üzerine tavuk sayısını 10 bine çıkardım. Şuan Kahramanmaraş’ta tüm marketlerde kendi yumurtalarım satılıyor. Şimdi daha da geniş yer bulursam tavuk sayısını 20 bine çıkarmayı hedefliyorum. Kendi yemimi de kendim üretiyorum. Tüm ev hanımlarının bu işi rahatlıkla yapabileceğine inanıyorum” dedi.

  • Avrupa Birliği’nden Kız Çocuklarının Okullaşmasına Destek

    Avrupa Birliği Destekli Kız Çocuklarının Okullaşma Oranının Arttırılması Hibe Programı kapsamında Sivas’tan sunulan iki proje kabul edildi.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından finanse edilen ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Program Otoritesi tarafından uygulanmakta olan hibe programı kapsamında, Sivas Merkeze bağlı Zengi İlkokulu’nun “Bugünün Çiçekleri Yarının Gelecekleri” ve Sivas merkezde bulunan Gelişim Gençlik Derneği adına sunulan “Liseliyiz Mutluyuz, Gelecekten Umutluyuz” projeleri kabul edildi. Bu kapsamda proje yetkilileri Vali Yardımcısı Ömer Kalaylı’yı ziyaret ederek, projeleri hakkında bilgi verdiler.

    Kalaylı, Sivas adına kabul edilen iki projenin hayırlı olmasını temenni etti.

  • Öğrenciler Sokak Çocuklarının Sesine Kulak Veriyor

    İSTANBUL (İHA) – Maltepe Üniversitesi Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi, risk altındaki çocukların rehabilitasyonlarını ve toplumla yeniden buluşmalarını hedefleyen projeler geliştiriyor. Öğrencilerin aktif katılımıyla çalışmalara imza atan merkezin gündemde şu sıralar; okul terki riskiyle karşı karşıya olan çocukların eğitim hakkını kaybetmemeleri konusu bulunuyor.

    Türkiye’yi temsilen ‘Uluslararası Sokak Çocukları Koalisyonu’nda yer alan tek kuruluş olan Maltepe Üniversitesi Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ), sokakta yaşayan, çalışan, cezaevinde olan ve risk altında bulunan çocuklar ve onların aileleri için projeler yürütüyor. Çocukların rehabilitasyonlarını ve toplumla yeniden buluşmalarını hedefleyen merkez, başta Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümleri öğrencilerinin aktif olarak katıldığı çeşitli projeleri hayata geçiriyor. Şimdilerde okul terki riskiyle karşı karşıya olan çocuklara yönelik bir projeye imza atan SOYAÇ, riskli gruplardaki çocukların eğitim sisteminde kalmalarını amaçlıyor. Bu kapsamda okullarla işbirliği içinde çalıştıklarını belirten SOYAÇ Müdürü Yrd. Doç. Dr. Özden Bademci, “Eğitim, önemli bir haktır ve bu nedenle okul terki riskiyle karşı karşıya olan çocukların eğitim hakkını kaybetmemeleri için çalışıyoruz. Onların eğitim sisteminde kalmaları için projeler yürütüyoruz. Çünkü bu çocukların okulda olmaları gerekiyor. İşlevselliği bozulmuş ailelerden gelen çocukları tutabilecek onların toplum dışına itilmelerini engelleyecek aileden sonra başlıca kurum okuldur. Araştırmalar okulların çocukların sokağa ya da suça sürüklenmelerinde etkili rol oynayabileceklerini göstermektedir. Bu nedenle ‘Okul Önemlidir’ prensibiyle şu anda okullarla işbirliği içinde çalışıyoruz” diye konuştu.

    BAŞARILI UYGULAMALAR TAKİP EDİLİYOR

    SOYAÇ’ın çalışmaları hakkında bilgi veren Özden Bademci, “Uluslararası Sokak Çocukları Koalisyonu’nda Türkiye’den yer alan tek kuruluş olan SOYAÇ’taki projelerimiz kapsamında alandaki uygulamacılarla birlikte çalışma imkanımız oluyor. Dünyadaki başarılı uygulamaları yakından takip ediyoruz ve araştırmacıları üniversitemize davet ediyoruz. Uygulama projelerimizi, eğitim ve konferanslarla da destekliyoruz. Amacımız, çocukları rehabilite etmek ve toplumla yeniden buluşmalarını sağlamak” ifadelerini kullandı. Bademci, sokakta yaşayan çocuklar için etkili bir müdahale yöntemi geliştirdiklerini çalışmalarının önemli bilimsel dergilerde yayımlandığını belirtti.

    “HAYATA TUTUNUYORLAR”

    Projede yer alan çocuklarda önemli değişimlerin gözlemlendiğini ifade eden Özden Bademci, “İhmal, istismar mağduru, olumsuz yaşantılara sahip, çaresizlik, umutsuzluk, değersizlik duyguları içinde olan ve bu nedenle de son çare olarak kendisini sokakta bulmuş olan çocuklardan bahsediyoruz. Biz onların yeniden kendilerini iyi hissederek toplumun bir parçası olabileceklerine inanmalarını ve bu gücü kendilerinde hissetmelerini sağlıyoruz. Bunu yaparken de onları, kendilerine yakın yaş grubundaki öğrencilerle bir üniversite ortamında bir araya getiriyoruz. Projenin sonunda ise hayata nasıl tutunduklarını, yeniden umut etmeye başladıklarını ve planları olduğunu görüyoruz. Onların büyük bir bölümü de şu anda hayatlarını kurtarmış durumda” dedi.

    BU İŞTEN EN KARLI ÇIKAN GRUP: ÖĞRENCİLER

    SOYAÇ’taki projelerde görev alan öğrencilerden de olumlu geri dönüşler aldıklarına söyleyen Özden Bademci, “Düzenli eğitimlerle ve süpervizyonlarla desteklenen öğrencilerimizle birlikte bir üniversite ortamında çocukların rehabilitasyonları için çalışıyoruz. Öğrencilerimiz, ‘Bu işten en karlı çıkan biziz’ diyor. Çünkü bu projeler sadece mesleki anlamda değil, sosyal ve duygusal gelişimlerine de katkı sağlıyor. Öğrencilerimizin toplumsal meselelere duyarlı duyarlı ve aktif bir yurttaş olmalarını, sosyal sorunlarla ilgilenmelerini ve birinin üzerinde olumlu anlamda değişiklik yapabilmenin etkisiyle hayata daha güçlü bağlandıklarını gözlemliyoruz” diye konuştu.

  • Çocuklarının Büyüdüğünü Görmek İstemiyorlar

    Antalya’da yaşayan Mehmet-Derya Cunduz çifti, milyonda bir görülen, tedavisi olmayan ve 5 yaşına kadar yaşama umudu verilen Tay-Sachs (Enzim eksikliği) hastası 33 aylık kızları Azra Cunduz’un doğum gününü kutlayamıyor. Ailenin tek isteği ise Türkiye’de bu hastalığa dikkat çekebilmek.

    Yaklaşık 2 yıl önce önce uykusundan çığlıkla uyanan ve götürüldüğü hastanede Tay-Sachs(Enzim eksikliği) hastalığı teşhisi konulan Derya ve Mehmet Cunduz çiftinin tek çocukları Azra, bugüne kadar oturma, konuşabilme, ağızdan beslenme yeteneklerinin yanı sıra kısa süre öncede görme yetisini kaybetti. Milyonda bir görülen ve tedavisi henüz bulunamayan hastalık nedeniyle umutsuzluğa kapılan Cunduz ailesi, hastalığa karşı farkındalık uyanmasını ve tedavisi için çalışma başlatılmasını istiyor. Minik Azra, midesinden beslenirken, tükrükleri hortum yardımıyla ağzından alınıyor ve yatağında ise hareketsiz şekilde yatıyor. Cunduz, ailesi Azra’nın doğum gününün ise kendilerine buruk bir sevinç yaşatacağını dile getiriyor.

    “GÖRME YETİSİNİ DE KAYBETTİ”

    On yıllık çocuk hasretlerinin ardından Azra’nın dünyaya geldiğini anlatan anne Derya Cunduz, kızının bir yaşına kadar sağlıklı bir çocuk olduğunu, geçirdiği nöbetin ardından oturamadığını farketttiğini söyledi.

    Tay Sachs hastalığından şüphelendiğini aktaran anne Cunduz, “Çünkü daha önce görümcemin çocuğunu bu hastalıktan kaybetmiştim. Onun çocuğundaki gelişmeleri biliyordum. Azra’yı hastaneye götürdük, yapılan tahlillerde ve Tay Sachs teşhisi konuldu. O dönemde Azra sadece oturamıyordu. 15 aylıktan sonra karnından beslenmeye başladı. Geçen haftaki testlerin ardından görme yetisini tamamen kaybettiği belirlendi” dedi.

    Doktorların Tay Sacsh hastalarının ortalama yaşamlarının 4 ile 5 yıl arasında yer aldığını söylediklerini kaydeden anne Cunduz, “Azra ise 3 ay sonra 3 yaşına girecek. Doktorların söylediği gibi Azra zamanla oturma, yeme ve görme özelliklerini kaybetti. Makineye bağlı hareketsiz şekilde yaşamını sürdürüyor. Doktorların söylediklerine bakarsak az bir zamanımız kaldı, Azramız vefat edecek. Ben Allah’a inanıyorum. Azra’yı kaybetmeyeceğiz. Ama tıp olarak da bir gerçek var. Azra günden güne kötüye gidiyor. Bu hastalığın sadece Amerika ve İngiltere’de değil Türkiye’de de araştırılmasını istiyorum. 5 yıl önce yeğenimizde varolan hastalık, Türkiye’de 4-5 çocukta vardı. Şimdi ise bu sayı 10’a ulaştı. Her geçen gün sayı artıyor” diye konuştu.

    “AZRA’YI VE DİĞER ÇOCUKLARI KAYBETMEK İSTEMİYORUZ”

    Tay Sachs hastalığının Türkiye’de 10 milyonda bir görüldüğünü dile getiren Cunduz, “Ama son dönemde hastalık sayısı arttı. Ve ardından ölüm geliyor. Biz çocuklarımızı kaybetmek istemiyoruz. Yaşadıklarımızın tarifi yok. Azra’yı ve Azra gibi olan çocuklarımızı kaybetmek istemiyoruz. Onlar yaşasınlar. Bu hastalıkla mücadele çok zor. Anne ve babanın maddi ve manevi desteğe ihtiyacı var. Bizim ihtiyacımız olan makineleri halkımız karşıladı. Bizim gibi şansı olmayan çocukların hala makineleri yok. Biz devlet büyüklerinden bu hastalığın araştırılmasını ve evladımın yaşamasını istiyorum” ifadelerine yer verdi.

    “KIZININ DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAYAMIYOR”

    Kızının yaşını bile takip etmekten korktuğunu kaydeden Cunduz, “Kızım emekledi, ‘anne’ diyecek gibi heveslerim vardı. Bize verilen bir yaş var. Bu hastalıkta da 5 yaşını geçen çocuk yok. Ve Azra ortalama 3 yaşına girecek. Bunu düşünmek dahi istemiyorum. Azra’nın doğum günü yaklaşıyor. Azra büyümesin istiyorum. Böyle kalsın, ‘anne’ demesin. En büyük hayalim kızımın baba, ‘anne’ demesiydi. Anne demesin. Yaşasın, benimle kalsın. Nefes alsın başka bir şey istemiyorum” dedi.

    Anne Cunduz, kurulacak bir dernek ile de diğer hastalara umut ışığı olabileceklerinin altını çizdi.

    “AZRA’NIN BÜYÜMESİNDEN ENDİŞE EDİYORUZ”

    Baba Mehmet Cunduz ise her anne babanın çocuğunun büyümesinden mutlu olacağını belirterek, bizde ise tam tersi bir durumun yaşandığını kaydetti.

    Azra ile ilgili gelecek planları yapamadıklarını anlatan baba Cunduz, “Doktorların bize verdiği bir yaklaşık yaşam süresi var. Dünyada bu hastalıkta çocukların ömürleri 4 ile 5 yaş arasında değişiyor. Biz Azra’nın büyümesinden endişe ediyoruz. Azra’nın hastalığının tedavisinin bulunmasını istiyoruz. Tıptan umut kesmek istemiyoruz. Kızımız bizim her şeyimiz” dedi.

    Antalyaspor başta olmak üzere kendilerine çok destek verildiğini dile getiren Cunduz, “Antalyaspor teknik heyeti ve futbolcular bize destek verdi. Taraftar dernekleri yanımızda oldu. Futbolcular lig maçlarına bu hastalığa dikkat çekmek için pankartla çıksınlar.Sessiz çığlımızın duyulmasını istiyoruz. Türkiye’de de bu hastalıkla ilgili araştırma başlatılsın. İmkanları olmayan Tay Sachs hastası çocuklara yardım edilsin.