Etiket: Çocuklarının

  • Çocuklarının gözü önünde eski eşini öldüren şahıs tutuklandı

    Çocuklarının gözü önünde eski eşini öldüren şahıs tutuklandı

    Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde 1 ay önce boşandığı eşini, çocuklarının gözü önünde bıçaklayarak öldüren şahıs tutuklandı.

    Olay, sabah saatlerinde Uzunçiftlik Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 1 ay önce boşandıkları öğrenilen Sevda Özdemir (33) ile İsa K. isimli şahıs arasında tartışma çıktı. 3 çocuğun önünde başlayan tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Olay sırasında İsa K., eline aldığı bıçakla Sevda Özdemir’i defalarca bıçakladı. Sevda Özdemir kanlar içinde kalırken, İsa K.olay yerinden kaçtı. Annelerinin bıçaklanmasına tanık olan çocukların, aradığı yakınlarının ihbarı sonrasında olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa süre sonra olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan Sevda Özdemir, özel bir hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan Özdemir kurtarılamayarak yaşamını kaybetti.

    Olay sonrasında cinayet zanlısı, kısa sürede Kocaeli Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilen şahıs, tamamlanan işlemlerinin ardından Kocaeli Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Korona virüs salgınının mevsimlik gezici tarım işçileri ve onların çocuklarının fındık hasadına katılımına olası etkileri araştırıldı

    Korona virüs salgınının mevsimlik gezici tarım işçileri ve onların çocuklarının fındık hasadına katılımına olası etkileri araştırıldı

    Ferrero Fındık’ın desteğiyle Kalkınma Atölyesi Kooperatifi tarafından yapılan çalışma ile ‘Koronavirüs Salgınının Mevsimlik Gezici Tarım İşçileri ve Onların Çocuklarının Fındık Hasadına Katılımına Olası Etkileri ve Önlemler’ hakkında yapılan çalışma sonrası bir rapor yayınlandı. Raporda Korona virüs sürecinde mevsimlik tarım işçileri ile ilgili alınması gereken önlemler de ortaya konuldu.

    Raporda, 2019 yılı sonunda Çin’de ortaya çıkan ve sonrasında hızla dünyaya yayılan Covid-19 salgınının 2020 Mart ayı itibariyle Türkiye’yi de etkilediği ve salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirler birçok sektörde çalışmaların ve üretimin durmasına veya yavaşlamasına yol açtığı hatırlatıldı.

    Tarımsal üretimin bu sektörlerin başında geldiği belirtilen raporda “Türkiye’de genellikle mart ayı sonundan kasım ayı sonuna kadar, 10 ay gibi geniş bir zamana yayılan tarımsal üretimin farklı ürünlerinde mevsimlik gezici olarak yüz binlerce işçinin çalıştığı düşünülmektedir. Salgını önlemeye yönelik tedbir kararları özellikle mevsimlik gezici tarım işçileri ve onların çocuklarının istihdam edildiği ürünleri ve farklı coğrafyalardaki üretim süreçlerini etkilemeye başlamıştır. Korona virüs Salgınının Mevsimlik Gezici Tarım İşçileri ve Onların Çocuklarının Fındık Hasadına Katılımına Olası Etkileri ve Önlemler Hızlı Araştırması’nın temel amacı; küresel düzeyde hissedilen Covid-19 salgını kapsamında toplumsal yapı içerisinde en kırılgan ve görünmez topluluklardan biri olan mevsimlik gezici tarım işçileri ve çocuklarının maruz kaldıkları/kalabilecekleri olası riskleri ortaya koymak, mevsimlik göç süreçlerini nasıl etkileyeceğini belirlemek ve özellikle 2020 Ağustos ayında fındık hasadına katılacak mevsimlik gezici tarım işçileri üzerinden bu risklerin en aza indirilebilmesi için yerel, bölgesel ve ulusal öneriler geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Ayrıca bu amaç kapsamında, salgın sürecinin fındık hasadına olabilecek etkilerinin anlaşılmasına da çalışılmıştır. Araştırma dört temel araç üzerinden gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, masaüstü taraması (desk review) kapsamında dünyada ve Türkiye’de salgının tarımsal üretime ve gıda tedarik zincirine etkileri konusundaki haber ve tartışmalar takip edilmiş; 3 Nisan 2020 tarihli İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü genelgesinden itibaren Türkiye’de bu kapsamda alınan önlemler ve 2020 Nisan-Mayıs aylarında çay ve fındık üretimi yapılan illerde gerçekleştirilen toplantılarda bu önlemlere dair alınan komisyon kararları incelenerek süreç analizi gerçekleştirilmiştir” denildi.

    Sürecin takibini kolaylaştırmak ve alınan kararların farklı yörelerdeki uygulamalarını teyit edebilmek üzere farklı aktör ve kurum temsilcilerinden oluşan 95 kişilik WhatsApp grubu kurulduğu belirtilen raporda, farklı yerellerde alınan önlemlerin işlerliğine ve ortaya çıkan sorunlara dair önemli ve anlık bir bilgi akışı sağlandığı kaydedildi.

    Çay hasadında yaşanan gelişmeler dikkate alındı

    Fındık üreticileri ve bu üretimin farklı aşamalarından sorumlu olan kurum temsilcilerinin 2020 Nisan ayı sonu itibariyle çay hasadında yaşanan gelişmeleri yakından takip edildiği belirtilen raporda, “Görülmüş ve salgının fındık hasadına olası etkilerine karşı çözüm önerileri üzerinde düşünüldüğü anlaşılmıştır. Ayrıca not etmek gerekir ki, bu çözüm önerilerinin önemli bir kısmı, fındık üretimi ve bu üretimin en önemli halkası olan mevsimlik gezici tarım işçileri, aileleri ve çocuklarına dair yıllardır dile getirilen sorunlarla ilgilidir. Sözgelimi, temiz ve sürekli suya erişim, konaklama alanlarında banyo ve sıcak suya erişim, tuvalet, ulaşım maliyetleri ve çocuk işçiliğinin önlenebilmesi için gerekli olan donatılar, bu özel dönemde salgınla mücadele kapsamında daha önemli ve dolayısıyla daha görünür olmakla birlikte, sadece salgınla ilgili ihtiyaçlar olarak görülemez. Bu nedenle yapılan tüm görüşmelerde salgınla mücadele kapsamında bu alanlarda atılması gereken adımların, fındık üretim alanlarında yıllardır beklenen iyileşmeler konusunda da bir zemin olabileceği yaygın olarak farklı aktörler tarafından ifade edilmiştir. Araştırma kapsamında işaret edilen sorunların takibi ve çözümlere dair önerilerin kalıcı iyileşmeler olarak sonuç verebilmesi için sektöre dair düzenli veri toplanması gereklidir. Öncelikle, Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirler, özellikle seyahat kısıtları ve ulaşımda seyrekleştirmeyle ilgili kurallar görüşülen herkes tarafından bilinmekle birlikte nasıl uygulanacağı konusunda belirsizlikler olduğu görülmüştür. Bu kuralların uygulanması halinde ihtiyaç duyulan işgücünün temini konusunda kimi güçlükler oluşacağı, ulaşım maliyetlerinin kaçınılmaz olarak artacağı ama kimin tarafından karşılanacağının bilinmediği belirtilmiştir. Buna karşın bu yıl fındık alım fiyatlarının yüksek olacağı beklentisi ile tedbir uygulamalarının maliyetlere yansımasının önemli bir engel teşkil etmeyebileceğine dair yaygın bir görüş de bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi.

    Fındık toplamada imece usulüne dönülebilir

    Raporda, fındık toplamada aynı çayda hasadından olduğu gibi imece usulüne de dönülebileceği vurgulanarak “Mevsimlik gezici tarım işçilerinin fındık hasadı sürecine kısmen ya da tamamen katılamaması durumunda, Düzce ve Sakarya illerinde fındık üretimin yarı yarıya azalacağı söylenirken, diğer iller için geleneksel imece usulüne dönülebileceği, ‘gurbetçi üreticilerin’ aileleriyle birlikte bahçeye gireceği, artan işsizlik nedeniyle mahalli işgücü arzının artacağı ve fındık satış fiyatlarının yükseleceğine dair beklentiden dolayı kimsenin fındığını bahçede bırakmayacağı belirtilmiştir. Kısaca fındığın dalda kalmayacağına dair yaygın bir inanç bulunmaktadır. Görüşme yapılan fındık bahçe sahipleri ve farklı kurumlardan temsilciler Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanması aşamasında karşılaşılabilecek güçlükleri, bir yanıyla da, tarım aracıları ve temsil ettikleri işçilerin kayıt altına alınması, fındık hasadında ihtiyaç duyulan ve bölgelere göre farklılık gösterdiği gibi yıllara göre de dalgalanan işgücü ihtiyacının belirlenebilmesi, üretim maliyetlerinin yeniden düşünülmesi, mekanizasyon ve file/tül kullanımı gibi yeni tekniklerin yaygınlaşması, bu yaygınlaşmanın gerektirdiği kimi yatırımların ve fındık bahçe düzenlemelerinin düşünülmesi, fındık üretimi açısından önemli görülen farklı aktörler arasında koordinasyonun sağlanması için girişimlerde bulunulması gibi birbirinden farklı, fakat birbirini destekler alanlarda adımlar atılması yönünde bir fırsat olarak görmektedir. Diğer yandan, Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin bitkisel üretime ve bu alanda çalışan mevsimlik gezici tarım işçileri ve çocuklarına olası etkilerinin kontrol edilebilmesi için, tarımsal üretim alanında merkezi karar alma mekanizmaları ile farklı illerdeki üretim süreçlerinin gerektireceği özgün ihtiyaçları tespit ederek çözüm üretecek yerel kurumların eşgüdümünün sağlanması gereklidir. Bu yapı; fındık üretiminin gerçekleştirilmesinde önemli role sahip tarım aracıları, bahçe sahipleri, büyük firmalar, muhtarlar ve bu alanda çalışan meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşları gibi farklı aktörlerin verimli bir iletişim içinde olmasının zeminini sağlayacaktır” denildi.

    Covid-19 salgın nedeniyle maliyetler yükselebilir

    Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanmasının kaçınılmaz olarak maliyetleri yükselteceği ve buna karşı ailelerin de değişen koşullarla başa çıkma stratejisi olarak çocuk emeği kullanımına yönelebileceği kaygısına vurgu yapılan raporda şu ifadelere yer verildi:

    “Bu kaygı sadece fındık üretimi alanında değil, küresel ölçekte bir gündem oluşturmaktadır. Fakat diğer yandan yapılan araştırmalar gelirdeki beklenmedik değişimlerin çocuk işçiliğine olası etkisinin işgücü tipi, üretim biçimi ve bölgesel-kültürel farklara göre değişiklik gösterebileceği ve evrensel bir genelleme yapılamayacağını söylenmektedir. Araştırma kapsamında görüşülen kurum temsilcileri de bu konuda farklı görüşler bildirmiştir. Öncelikle, ailelerin çocuklarıyla seyahat etmelerinin bir tercih değil zorunluluk olduğu belirtilmiş, çocukların işçi olarak kullanılmasının fındık bahçe sahibi açısından zaten verimsiz olacağını, ama işçilerin bahçelere yakın konakladığı durumlarda bu alanda tam anlamıyla denetim sağlanmasının da kolay olmayacağı ifade edilmiştir. Eğer konaklama alanlarında seçenek oluşturulmazsa çocukların tam bir işçi olarak olmasa da su taşımak gibi basit işler için bahçelere gireceği düşünülmektedir. Maliyet artışları nedeniyle olmasa da eğer beklenen işgücü sağlanamaz ve ürün rekoltesi de yüksek olur ise mevsimlik gezici tarım işçilerinin ailecek çalışabileceği ayrıca belirtilmiştir. Diğer yandan, bahçe sahipleri açısından da kendi çocuklarının bahçeye girmesinin önemsendiği, üretime dair bilgi ve deneyimin ancak bu yolla kazanılabildiği söylenmiştir. Diğer yandan, salgının nüksetmesi ya da olası görülen bir ikinci dalga durumunda tüm bu tedbirlerin tekrar uygulanmaya başlanacağı en yetkili makamlar tarafından ifade edilmiştir. Dolayısıyla hızlı araştırma kapsamında bu gündeme dair toplanan verilerin, salgın koşullarından bağımsız olarak da önem taşımakta olduğu düşünülebilir.”

    Covid-19 salgını sürecinde fındık hasadına katılacak mevsimlik gezici tarım işçilerine dair öneriler

    Sağlık Bakanlığı’nın normalleşme süreci için belirlediği tedbirler kapsamında ilgili bakanlıkların kendilerini ilgilendiren işkollarına dair 13 rehber olmasına karşın tarımsal üretim konusunda çalışanlara dair henüz bir rehber yayınlanmadığı kaydedilen raporda alınması gereken tedbirler şu şekilde sıralandı:

    “2020 Nisan ve Mayıs aylarında salgına karşı alınması istenen önlemler, gerçekte mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve konaklama alanlarına dair yıllardır dile getirilen ihtiyaçlarla örtüşmektedir. Konaklama ve yaşam alanlarının iyileştirilmesi görüşmelerde mevsimlik gezici tarım işçilerinin barınma ihtiyacını karşılamak üzere çoğunlukla fındık bahçelerinde bulunan konut, baraka veya müştemilatların kullanıldığı görülmüştür. Bu seçenek dışında geçici çadır alanları ve belirli ilçelerde METİP alanları barınma ihtiyacının karşılanması için kullanılmaktadır. Bu çerçevede özellikle firmaların sosyal çalışmalar kapsamında elde ettiği veriler ve bilgiler gözden geçirilerek öncelikli sorunları olan yöreler, bahçeler belirlenebilir ve ilk etapta buralarda işçiler için alternatif barınma imkânlarının sağlanması için çaba sarf edilebilir. Bunun için atıl durumdaki kamu binaları değerlendirilmelidir. Her durumda tarım aracıları ve fındık bahçe sahipleri kişisel mesafe kuralının nasıl sağlanacağı konusunda bilgilendirilmelidir. Bu çerçevede yüz yüze bilgilendirme kadar afişler, posterler ve broşürler gibi bilgi verici materyaller hazırlanabilir ve yaygın dağıtımı gerçekleştirilebilir. Bu konuda ilgili kamu desteğinin sağlanması için hazırlıklar yapılabilir. Fındık hasadı öncesi konaklama amaçlı alanlar ziyaret edilmeli ve ihtiyaç duyulabilecek hizmet ve malzemelerin tespiti yapılmalıdır. Özellikle fındık bahçelerinde bulunan konut, baraka veya müştemilatlarda konaklama durumlarında sosyal mesafenin sağlanabilmesi için Kızılay, AFAD, firmalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından ücretsiz ilave çadır desteği sağlanmalıdır. Fındık hasat dönemi boyunca düzenli denetimler gerçekleştirilerek önlemlerin nasıl uygulandığı izlenmelidir. Firmaların sosyal çalışmacıları bu konuda öncü rol oynayabilir. Aynı zamanda il/ilçe düzeyinde gerek kamunun gerekse özel sektörün dahil olabileceği mobil ekipler süreçte görev alabilir. Konaklama alanlarında kalacak mevsimlik gezici tarım işçilerinin sayısı, yaş aralıkları, 65 yaş ve üzeri kişiler ile kronik rahatsızlığı olanlar, gebe kadınlar belirlenerek kayıt altına alınmalıdır. Bu veriler haritaya işlenmeli, ilçe mülki idare amirine verilmeli ve her ilçe bu kapsamda acil bir planlama yapmalıdır. Mevsimlik gezici tarım işçileri konusunda en önemli ihtiyaçların başında temiz, yeterli ve sürekli su temini gelmektedir. Salgın döneminde bu ihtiyaç özel bir önem kazanmıştır. Özellikle yerel yönetimlerin desteğiyle bu ihtiyaç acil olarak karşılanmalıdır. Konaklama alanında ihtiyaç duyulabilecek katı-sıvı sabun, kolonya, tuvalet kâğıdı, hijyenik ped, çocuk bezi gibi hijyen malzemeleri desteği sağlanmalıdır. El yıkamanın önemi bu süreçte sıklıkla vurgulanmıştır. Hem bahçelere hem de konaklama alanlarına el yıkamaya olanak tanıyan musluklu bidonlar konulabilir. Aynı zamanda bu bidonlar işçilerin görsel materyalle bilgilendirilmesi için de kullanılabilir. Fındık tarımında bahçelerde bulunan konut, baraka veya müştemilatlarda kullanılan elektrik ve su giderleri bahçe sahipleri tarafından karşılanmaktadır. Bu giderler METİP alanları dışında geçici çadır yerleşim alanlarında kalan tüm mevsimlik gezici tarım işçileri için de karşılanmalıdır. Sağlıklı beslenmenin salgınla mücadele konusunda önemli olduğu vurgulanmaktadır. Ailelere hijyenik olarak yemek hazırlayabilecekleri sağlıklı alan ve araçlar ile gıda desteği sağlanmalıdır. Ayrıca yemek hazırlamak amacıyla ailelere pişirme üniteleri temin edilmelidir. Yaz aylarına denk gelen hasat döneminde çalışma saatleri sonrası kişisel bakım ve temizliğin sağlanabilmesi için banyo, sıcak suya erişim ve tuvalet altyapıları kurulmalı, düzenli dezenfekte edilmeli ve bu alanlarda ihtiyaç duyulan malzemeler temin edilmelidir.

    Konaklama alanlarında çöplerin toplanması, çevre ilaçlamasının düzenli olarak yapılması sağlanmalıdır. Konaklama alanlarında Covid-19 salgınına ilişkin bilgilendirme panoları bulunmalı ve gerekli durumlarda danışılacak kurumların iletişim bilgileri yer almalıdır. Konaklama alanlarında ya da yakınlarında çocukların ihtiyaç duyabileceği hizmetler ve alanlar düzenlenmelidir. Yapılan görüşmelerde kimi kurum temsilcileri salgın nedeniyle yaşanabilecek maliyet artışlarına karşın bir dengeleme stratejisi olarak çocuk işçiliğinin artabileceğini belirtmiştir. Böylesi bir gelişmeye karşı konaklama alanlarında çocuk işçiliğine karşı bilgilendirmeler yapılmalı ve denetimi sağlanmalıdır. Çocuk işçiliğinin takip edilmesi bu yıl için özel bir önem kazanmıştır. Konaklama alanları düzenli olarak ziyaret edilmeli ve sağlık kontrolleri yapılmalıdır. Bunun yanı sıra fındık bahçe sahipleri edinebilecekleri basit bir ateş ölçme cihazı ile işçi ekip başları aracılığıyla günlük olarak ateş ölçümü yapabilirler. Bu nedenle hem bahçe sahiplerinin hem de işçi ekip başlarının hastalığın belirtileri ile ilgili bilgilendirilmeleri önemlidir. Olası bulaşma durumlarına karşın yerleşim yerleri ve konaklama alanlarına yakın acil karantina alanları oluşturulmalıdır. Geçici çadır yerleşiminde Covid-19 vakası saptanması durumunda yerleşimin acilen karantinaya alınmasını sağlayabilecek altyapılar kurulmalı, gerekli sağlık ve gıda desteği verilmelidir.”

    Raporda mevsimlik gezici tarım işçileri ve ailelerinin maliyet artışlarından olumsuz etkilenmemesi için bir dizi mali ve ayni destek sağlanması düşünülmesi ve bu kapsamda salgın süresince, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı mevsimlik gezici tarım işçisi aileler için, geçici koruma altında bulunan Suriyeliler için tanımlanan Kızılay Kart uygulamasına benzer bir destek sistemi düşünülebileceği vurgulandı.

  • Sel faciasında ölen anne çocuklarının sorumluları bulunamadı

    Sel faciasında ölen anne çocuklarının sorumluları bulunamadı

    Kahramanmaraş’ta 2 yıl önce şiddetli yağışların neden olduğu selde evlerinde boğularak hayatını kaybeden anne ile 2 çocuğunun ölümüyle ilgili sorumluların bulunması için ailesi yetkililere çağrıda bulundu.

    13 Haziran 2018 tarihinde Onikişubat ilçesi Akçakoyunlu Mahallesi’nde 4 katlı binanın kaldırım seviyesindeki girişinde yer alan eve sel suları dolmuş, evde bulunan anne Fatma Uşak (38) ile çocukları Mevlüt (10) ve Ali Osman (4) sel sularında boğularak hayatlarını kaybetmişlerdi. Facianın ardından olay yerinde yapılan incelemede, sel sularının evin arka kısmındaki istinat duvarında birikerek penceresinden girdiği belirlenmişti.

    Olaydan 2 yıl sonra İhlas Haber Ajansı’na konuşan anne Fatma Uşak’ın ağabeyi Arif Kırıcı, olaydan sonra herhangi bir çalışmanın yapılmadığını ve sel ihmalindeki sorumluların bulunmasını istedi. Kırıcı, “İki yıl önce yaşanan sel felaketi sonrasında enişte bey bizi aradı ve evinin su bastığını söyledi. Biz olay yerine geldiğimizde her yer harabeye dönmüş, kız kardeşim ve çocukları hayatını kaybetmişti. Konuyla ilgili biz, kurumlardan ve yetkililerden hiçbir şekilde bilgi edinemiyoruz. Benim kız kardeşim ve çocuklarının ölümü sıradan değil. Kız kardeşimin yaşadıkları ev dere yatağında olduğu için daha önce önlem alınması gerekiyordu. Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz, suçluların bulunmasını istiyoruz. Şu anda bu ev boş ve yıkım olacak dediler ama herhangi bir çalışma yok” diye konuştu.

    İki çocuğuyla can veren anne Fatma Uşak’ın annesi Hürü Kırıcı ise sorumluların cezalandırılmasını istedi.

    Olay anında evin arkasında bulunan okul inşaatının istinat duvarının suyu tuttuğunu ve ölümlerin yaşandığını iddia eden Kırıcı, “O anda bize bir telefon geldi evin sel aldığını öğrendik. Daha sonra biz gittiğimizde herkes ölmüş zaten. Yan taraftaki okulu yıkıp yapmadılar ve tedbiri almayınca benim kızım ve torunlarım öldü. Ben hiçbir şey istemiyorum, sorumlulara ceza verilsin istiyorum” dedi.

  • Cri du Chat Derneği üyeleri, çocuklarının yaşam kalitesini yükseltmek için destek bekliyor

    Cri du Chat Derneği üyeleri, çocuklarının yaşam kalitesini yükseltmek için destek bekliyor

    Gelişimleri yaşıtlarına göre çok daha zorlu gerçekleşen Cri du Chat Sendromlu çocukların aileleri, nadir görüldüğü için toplumda bilinmeyen bu sendromu tanıtmak ve ihtiyaç duydukları desteğe kavuşabilmek amacıyla bir dernek çatısı altında birleşti. Kedi miyavlamasına benzeyen ince bir ses tonuyla ağlayan bu çocukların yürüyüp konuşabilmek için bile pek çok tedavi ve terapi almaları gerekiyor.

    Cri du Chat ya da diğer adıyla Kedi Ağlaması Sendromu, insan vücudundaki 46 kromozomdan 5. kromozomun kısa kolunun kopması nedeniyle oluşuyor. Dolayısıyla 5p olarak da ifade edilen bu sendrom son derece nadir görülmekte. ABD’de her 50 bin doğumdan birinde görülen CdC için ülkemizde henüz bir istatistik yok. Nadir görüldüğü için Türkiye’de pek tanınmayan sendroma bu isim, çocukların kedi miyavlaması gibi ince bir ses tonu ile ağlaması nedeniyle verilmiş.

    Cri du Chat Sendromu ile dünyaya gelen çocuklar, organ hasarları, ortopedik bozukluklar, kas ve algı problemleriyle pek çok sağlık sorunu yaşıyorlar. Gelişimleri yaşıtlarına göre çok daha geriden gelen bu özel çocukların, sadece yürüyüp konuşabilmesi için bile pek çok tedavi ve terapi almaları gerekiyor. Nadir görülen bu hastalıkla mücadele eden çocukların aileleri, sadece çocuklarının beslenmesini sağlamak için bile maddi ve manevi yönden pek çok sorunu göğüslemek zorundalar.

    Aileler, kas gevşekliği ve yutma güçlüğü olan çocuklarını beslemek ve uyumalarını sağlamak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Evlatlarının konuşabilecekleri ve kendi başlarına yürüyebilecekleri günleri görmek için büyük bir mücadele veren anne babalar, birbirlerine destek olmak ve hastalığı tanıtabilmek amacıyla bir dernek çatısı altında birleştiler. Bugüne kadar sosyal medya hesaplarında, çocuklarının evde fizik tedavi masraflarını karşılayabilmek için el emeği ürünlerini sunan anneler, artık daha etkin çözümler için seslerini duyurmak istiyorlar. Türkiye’de 65 civarında aile, criduchatderneği instagram sayfası ve sosyal medya aracılığı ile birbirleriyle iletişim kurmaya ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

    Hastalık olarak tanınmıyor ama çok fazla tedavi ve terapi gerektiriyor

    Kromozom farklılığı nedeniyle ortaya çıkan ve bilinen bir tedavisi olmayan bu sendrom hastalık olarak kabul edilmiyor ama çocuklar ve ailelerinin hayatında önemli sorunlara neden oluyor. Bu noktada ailelerin en büyük talebi, kendi çocuklarının da diğer özel gereksinimli çocukların yararlandığı sağlık hizmetleri ve sosyal haklardan yararlanabilmesi Bu amaçla imza kampanyası başlatan Dernek üyeleri; sendromun incelenmesi, tanısı, tedavisi ve rehabilitasyonu için eksikliklerin belirlenmesi amacıyla bir TBMM araştırma komisyonunun kurulmasını istemekteler… Halihazırda doğumdan hemen sonra başlatılması gereken erken eğitim ve fizyoretapiye geç kalmak, kaynaştırma eğitimlerine katılamamak, hastalık listelerinde olmamanın getirdiği sorunlar ve her sene yeniden rapor alma gerekliliği, bu aileler ve evlatları açısından önemli sıkıntılar oluşturuyor. Cri du Chat Sendromu’nu yaşayan çocukların diğer çocuklardan çok daha özenli bir şekilde bakılmaları ve tedavilerinin takip edilmesi gerekli. Her şeyden önce CdC’li kişiler, dil konusunda zorluk çekmekteler. Bazıları kısa cümleler kurabilecek kadar gelişirken, diğerleri kendilerini sadece basit birkaç kelime, jest, mimik veya işaret dili ile ifade edebiliyorlar. Bu da çoğu zaman onların ebeveynlerine bağlı kalmaları ve özgür hareket edememeleri anlamına geliyor.

    Bu sendromu yaşayan çocukların neredeyse tümü, özellikle gençken, gevşek kas tonusu nedeniyle önemli sıkıntılar yaşamakta. CdC’nin diğer karakteristik özellikleri arasında beslenme zorlukları/sorunları, yürümede gecikme, hiperaktivite, skolyoz ve belirgin gelişim gerilikleri sayılabilir. Hatta az sayıda çocukta ciddi organ yetmezlikleri ve diğer yaşamı tehdit eden tıbbi koşullara da rastlanabilmekte.

    Bu karamsar tablo içinde aileleri az da olsa sevindiren konu ise erken yaştan başlayarak sürekli eğitim gören çocukların gelişme göstermeleri. Fiziksel ve konuşma terapileri düzenli olarak uygulandığında, Cri du Chat sendromlu çocuklar, kendi potansiyellerinin en üst seviyesine ulaşıp, anlamlı bir hayat sürebilirler. Ancak bu yaşam kalitesinin yakalanabilmesi için özel bireysel eğitimler, fizik tedavi, konuşma terapisi ve davranış terapisi gibi uygulamaların alınması zorunlu. Bu da aileler için bilgi, sabır ve özen gerektiren, uzun bir süreç. İşte anne ve babalar tam da bu noktada, hem henüz bilmeyen kişilere bu sendromu tanıtmak hem de ihtiyaç duydukları desteği duyurabilmek adına bir araya geldiler. Dernek örgütlenmesini tamamlayan ve çeşitli toplantılarda sorunlarını dile getiren Eskişehir merkezli Cri du Chat Sendromu Derneği, şimdi Devlet ve gönüllü kişilerin desteğini bekliyor.

  • Çocuklarının öldürüldüğünü iddia ettiler

    Çocuklarının öldürüldüğünü iddia ettiler

    Ankara’nın Polatlı ilçesinde temizlediği silahın ateş alması sonucu kendisini vurduğu öne sürülen 25 yaşındaki astsubayın yapılan otopsisinde, kurşunun giriş noktası açısına göre kendini vuramayacağı ve astsubayın elinde barut belirtilerine rastlanmadığı ortaya çıktı. Askerin ailesi çocuklarının öldürüldüğünü öne sürüp soruşturmanın yeniden açılmasını istedi.

    7 Mart tarihinde Ankara’nın Polatlı ilçesinde yaşanan olayda, 85. Topçu Tugayın’nda görevli Astsubay Çavuş Fatih Teber (25), iddiaya göre eşi S.A. Teber ile birlikte yaşadığı evde temizlediği silahının ateş alması sonucu boynundan yaralandı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Şehit olduğu açıklanan Teber için, 8 Martta Denizli’nin Serinhisar ilçesinde resmi cenaze töreni düzenlendi ve ardından toprağa verildi.

    Elinde barut artıkları bulunmadığı belgelendi

    Geçen sürede yapılan otopsi ve incelemelerin ardından şehidin ailesinden elde edilen kriminal belgelerine göre, şehit astsubayın ellerinde barut ve atış artıklarına rastlanmadığı belirtildi. Rapora göre ayrıca kurşunun giriş noktası açısına göre Teber’in kendi kendini vurmayacağı ifade edildi. Olayın ardından açıklamalarda bulunan şehidin ailesi olayın gelen raporlara göre intihar olmadığı için tekrar soruşturulmasını istedi.

    “Rapor geldi, ateş eden oğlum değil. Oğlumu kim öldürdü”

    Silahı ateş edenin oğlu olmadığını öne süren baba Kemal Teber, yapılan incelemelerde oğlunun elinde barut izine de rastlanılmadığını belirterek, “Kan birikintisinin olduğu yerle, oğlumun olduğu yerle silahın bulunduğu yer arası yaklaşık 2 metre. Patlamamış bir tane daha mermi var. ‘Şarjörü aldım’ dedi gelinimiz ama el izi yok, ikisinin de yok. Swap raporu geldi, yani halk arasındaki deyimiyle barut izi artığı. Oğlumun elinde barut izine rastlanmamıştır diye. Yani hiçbir şekilde yok. Ateş eden oğlum değil. O halde ben soruyorum. Oğlum nasıl öldü, kim öldürdü. Ben yargıya güveniyorum. Yargı Türk yargısı. Mutlaka oğlumu öldüreni bulacağına inanıyorum” dedi.

    “İntihar ettiğini söylediler, hep kandırdılar”

    Oğlunun yaralandıktan sonra bir buçuk saat yaşadığını iddia eden anne Hatice Teber ise kandırıldıklarını iddia ederek, “Oğlum 1.5 saat yaşıyor. Hastaneye gittikten sonra vefat ediyor. Biz gidiyoruz buradan, biz gittikten sonra oğlun intihar etti dediler bize. Hep aldattılar, hep kandırdılar” şeklinde konuştu.