Etiket: Çocuklarda

  • Fast food tipi beslenme çocuklarda erken ergenliği başlatabiliyor

    Memorial Kayseri Hastanesi tarafından Burak Binicilik Tesisleri’nde aile hekimleri ile çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına yönelik düzenlenen konferansta, ‘erken ergenlik’ ve ‘inmemiş testis’ konularında bilgi verildi. Konferansta, Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Selim Kurtoğlu erken ergenliği, Çocuk Cerrahisi ve Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Küçükaydın ise inmemiş testisi doktorlara anlatıp, soruları yanıtladı.

    Obezite erken ergenliğe yol açıyor

    Konferansın açılış konuşmasını Memorial Kayseri Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Murat Apaydın yaptı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, çocuklarda erken ergenliğe yol açan nedenlerin, gebelik döneminde başladığını söyledi. Özellikle kızlarda 8 yaşından önce cinsiyet belirtilerinin ortaya çıkmasının erken ergenlik olarak tanımlandığını belirten Prof. Kurtoğlu, “Aileler, çocuklarını yakından takip etmeli. Kız çocuklarında 8 yaşından önce göğüslerde büyüme ve tüylenme, erkeklerde ise 9 yaşından önce kıllanma varsa hiç vakit kaybedilmeden bir uzmana başvurulması gerekiyor. Bazı organik nedenler, ailesel yatkınlık ve yaşam tarzı çocuklarda erken ergenliği neden olabiliyor. Ayrıca fast food tipi beslenme ve yetersiz uyku gibi obeziteye yol açabilecek sebepler de erken ergenliği başlatabilmektedir” dedi.

    İnmemiş testis kısırlık nedeni

    Prof. Dr. Mustafa Küçükaydın ise inmemiş testis hakkında bilgi verdi. Üreme için gerekli olan sperm hücrelerinin ergenlik döneminde testislerde oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Küçükaydın, “Gebeliğin ilk 2 ayında gelişimini tamamlayan testisler, cinsel farklılaşmayı sağlayan hormonların salgılanmasını sağlamaktadır. Anne karnındaki bebeğin testisleri gebeliğin 7’inci ayında böbreklerin altından çıkarak kasık kanalından geçip doğuma yakın torbalara düşer. Eğer torbalara düşmezse, inmemiş testis vakası ortaya çıkar. İki taraflı inmemiş testis fertiliteyi (cinsel verimlilik) azaltır, sperm sayısının ve kalitesinin azalmasına neden olur. İnmemiş testisin görülme sıklığı prematür bebeklerde %30, gelişimini tamamlamış term bebeklerde % 3, bir yaşına gelen bebeklerde ise %1’dir. Teşhis için fizik muayene, tanı araçları ve ailenin anlattıkları önemlidir” diye konuştu.

    Konferans sonunda Prof. Dr. Selim Kurtoğlu ve Prof. Dr. Mustafa Küçükaydın, doktorların sorularını yanıtladı.

  • İshal, çocuklarda ölüme sebep olabilir

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ishal hastalığının çocuk ölümlerine yol açabileceğini söyledi.

    Liv Hospital Samsun Çocuk Sağlığı Kliniğinden Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, çocuklarda ishal konusu hakkında açıklamalarda bulundu. Aykanat, “Gelişmiş ülkelerdeki hastaneye yatışların yüzde 10’unun, gelişmekte olan ülkelerdeki hastaneye yatışların yüzde 30’unun ishalli hastalıklardan kaynaklanmaktadır. İshalli hastalıklar, sadece ciddi sıvı kaybı ve ölüme yol açmakla kalmadığı gibi, aynı zamanda beslenme bozukluğu, büyüme geriliği ve gereksiz ilaç kullanımına da yol açar. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre günde üçten fazla sulu dışkılama, sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde ise her zamankinden daha sık ve sulu dışkılama ‘ishal’ olarak tanımlanmıştır. İshal vakalarının çoğunun nedeni virüs kaynaklı mikroplardır. Çocukluk çağında ishal özellikle yaz aylarında sık görülür ve genellikle mide ve bağırsakları etkileyen mikroplar ile meydana gelir. Virüs kaynaklı ishal ani başlar, ishalle birlikte kramp şeklinde karın ağrısı, iştahsızlık kusma ve hafif ateş bulguları görülür. Yaz döneminde sıklıkla karşılaşılan yaz ishali, en çok 0-5 yaş grubundaki çocukları etkiler. Anne sütü alan bebeklerde 6-7’den fazla, anne sütü almayan çocuklarda ise 3’den fazla sulu dışkılama, ishal olarak kabul edilmektedir. Sık tuvalete gitme durumunda, dışkılama sulu değilse bu tablo genellikle ishal değildir. Çocuklarda ishale kusma ve ateş eşlik ediyorsa, en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Ateşi olmayan, kusmayan, ishalli çocuklar evde tedavi edilebilir. Önemli olan çocukta sıvı kaybı olup olmadığının takip edilmesidir. Sıvı kaybını anlayabilmek için çocuğun ne kadar idrar yaptığına ve idrarında bir azalma olup olmadığına bakılmalıdır. Kimi zaman yaz ishaline kusma da eşlik edebilmektedir. İshale kusma da eşlik ediyorsa çocuk yeterince beslenemediği ve sıvı alamadığı için vücudunda hızlı bir sıvı kaybı olabilir. Bu duruma mutlaka dikkat edilmesi gerekir” dedi.

    “6 aydan küçük çocuklarda görülen her ishal önemlidir”

    Hastalığın olumsuz yönlerinden bahseden Aykanat, şunları söyledi:

    “Rotavirüsler; tüm dünyada çocukluk çağı gastroenteritlerinde rotavirus sıklığı yüzde 25–65 arasında bildirilmektedir. Aşı ile önlenebilen en yaygın ishal nedenidir. Gelişmekte olan ülkelerde gastroenterit nedenli ölümlerin yüze 10–20’sinden sorumlu tutulmaktadırlar. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ölümlere neden olabilir. Dünyada yılda 800 binden fazla insanın rotavirus nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Bu virüsten korunmada aşı yapılması çok önemlidir. Şiddetli ve kanlı ishal ise oldukça tehlikeli ve antibiyotik tedavisi gerektiren ishallerdir. Özellikle altı aydan küçük çocuklarda görülen her türlü ishal önemlidir ve bu çocuk en kısa sürede hekim tarafından görülmelidir. İshaldeki en büyük tehlike sıvı kaybıdır. İshal olan çocuğun gözleri ve bıngıldağı çöker, dudakları ve ağzı kurur, daha seyrek ve koyu idrar yapmaya başlar, ağlarken gözyaşı akmaz ve uykuya eğilimi olmaya başlarsa önemli derecede sıvı açığı var demektir. Bu durumdaki çocukların acilen hekime götürülmesi gerekir.”

    İshale karşı alınabilecek yöntemler hakkında da bilgiler veren Aykanat, “Yapılan çalışmalarda anne sütü almayan bebeklerin ishale yakalanma riskinin, anne sütü alanlara göre anlamlı derece yüksektir. Bu nedenle anne sütü ile beslenmenin sağlıklı barsak florasının idamesi anlamında da önemi büyüktür. İçinde kan ve mukus olan, yüksek ateş ve şiddetli karın ağrısı ile giden ishal vakalarında ise antibiyotik gerekebilir. Doktora danışmadan antibiyotik kullanılmamalıdır. Yapılan en büyük yanlışlıklardan birisi de ishal kesici ve bulantı giderici ilaç kullanılmasıdır. Bu tür ilaçlar ciddi derecede komplikasyonlara yol açabilmektedir. Hekim önerisi olan ilaçlar dışında bilinçli ebeveynlerin yapması gereken en önemli şey ise kaybedilen sıvının tuzlu ve şekerli sıvılarla doğal ağız yoluyla yerine koymaya çalışmak olup, ishal olmasını engellemek maksadıyla beslenmeyi bırakmak ciddi zararlar doğurur. İshal sırasında verilebilecek en uygun besinler pirinç, patates, ekmek, yağsız et, yoğurt, sebze ve meyvelerdir. Yağlı besinler, çay, meyve suyu, kola gibi çok şeker içeren içeceklerden sakınılmalıdır” şeklinde konuştu.

  • Çocuklarda şiddetli ishal ve kusma ‘Rota Virüs’ belirtisi olabilir

    NCR İnternational Hospital Çocuk Hastalıkları Kliniği Uzmanlarından Dr. Kadir Söylemez çocuklarda sık görülen ishal ve kusma belirtilerinin Rota Virüse bağlı olabileceği konusunda aileleri uyardı.

    Uzman Dr. Kadir Söylemez, Rota Virüsüne enfeksiyonlarının her yaşta görülebildiğini, ancak 0-5 yaş arası grupta daha yaygın olduğunu dile getirerek, “6-15 ay arası en sık görülen ve daha ağır seyredebilen dönemi oluşturuyor. Hastalık nedeni ile bebeklerde ve çocuklarda ishale bağlı aşırı su kaybı meydana geliyor. İshaller, hava sıcaklıklarının düşmesi ile birlikte çocuklarda ağız yolu ile bulaşan ve salgınlara neden olabilen bu tip ishal ile seyreden olgular, gerekli önlemler alınmadığında ölümcül olabiliyor” dedi.

    Hastalığın belirtileri

    Uzm. Dr. Kadir Söylemez, hastalığın belirtileri hakkında bilgi vererek, “Rota virüsünün neden olduğu, mide ve bağırsakları tutan, kusma ve ishalle seyreden bu tip enfeksiyonlar son derece bulaşıcıdır. Hastalığa neden olan rota virüs ishalin ortaya çıkmasından günler önce ve hastalık bulguları kendini göstermesinden 15 gün sonrasına kadar dışkıda bulunabilmektedir. İshal ortalama 6-7 gün daha devam eder. Dışkı çok sık ve suludur. Ağır bir ishal durumu söz konusu olduğunda ciddi sıvı kayıpları oluşur ve hastaneye yatış gerektirir. Hastalığın tanısı dışkıda etken olan rota virüs antikorlarının gösterilmesi ile mümkün olmaktadır” dedi.

    Salgınlardan korunmak için hijyene dikkat edilmesi gerekenler

    Ağız-dışkı yolu ile hastalığın bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Söylemez, sıklıkla kreş ve okul gibi toplu yaşanan yerlerde salgınlara yol açtığını belirterek, “Hastalığın bulaşmasında rota virüsünün üzerine yapıştığı iç çamaşırları, giysiler, oyuncak ve yatak çarşafları önemli rol oynamaktadır. Çocukları böyle salgınlardan korumak için özellikle el temizliğine dikkat etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Anne sütü ile beslenen bebekler daha az hasta oluyor”

    Uzm. Dr. Kadir Söylemez, anne sütü ile beslenen bebekler daha az hasta olduğunu belirterek, “Çocuk yeniden rota virüsüne maruz kaldığında yeniden hastalanabilmekte ancak bulgular daha hafif seyretmektedir. Anneden geçen antikorların koruyuculuğu nedeni ile anne sütü ile beslenen yeni doğanlar, bebekler ve özellikle 3 ayın altındaki bebekler daha az hasta olmaktadır” şeklinde konuştu.

    “Rota virüs hastalığının tedavisi”

    Dr. Söylemez, Rota virüs hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu anlatarak, “Tedavide ishal durdurucu ilaçlar kesinlikle kullanılmaz. Tedavide amaç kaybedilen su, tuz ve şekeri yerine koymaktır. Kusması olmayan çocuklarda öğünler az az ve sık sık verilmeye özen gösterilir. Ağızdan, özel olarak hazırlanmış tuzlu şekerli su karışımlarından verilerek yağsız yiyecekler tercih edilmelidir. Yoğurt, pirinçli yoğurt çorbaları, patates ve muz gibi ishale uygun besin maddeleri, bebeklerde anne sütü ve özel ishal mamaları öncelikle verilmelidir. Su kaybı olan ve kusan bebek ve çocuklar hastaneye yatırılarak damardan sıvı desteği yapılmalıdır. Hastalıktan korunmak için hijyen kurallarına dikkat etmek gerekmektedir. Çocukların el temizliğine büyük önem verilmeli ve kreş, anaokulu öğrencileri hasta olduklarında okula gönderilmemelidir. Ev içi bulaşmaları önlemek için ortak kullanılan oyuncak ve benzeri eşyaların temizliğine özen gösterilmelidir. Emziren anneler, bebeğin altını temizledikten sonra ellerini yıkamadan bebeğe temas etmemelidir” şeklinde konuştu.

    Aşılı korunma

    Uzm. Dr. Söylemez, aşı konusunda bilgi vererek, “Korunmada hastalık için geliştirilen rota virüs aşılarının uygulanması çok önemlidir. 2 ayın üzerindeki bebeklere ilk dozu 2 aylıkken başlamak üzere, ağız yolu ile 2 veya 3 dozda aşılama Rota virüs ishallerinin önlenmesinde önem kazanmaktadır” diye konuştu.

  • ODÜ’de ‘Çocuklarda Cinsel İstismar ve Hukuki Boyutu’ paneli

    Ordu Üniversitesi (ODÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Esra Yancar Demir, çocuklara yönelik cinsel istismarı en önce fark eden meslek grubunun öğretmenler olduğuna dikkat çekti.

    ODÜ’de ‘Çocuklarda Cinsel İstismar ve Hukuki Boyutu’ konulu panel gerçekleştirildi. ODÜ Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen panelde Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Esra Yancar Demir ve Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hacer Yaşar Teke çocuklarda cinsel istismar ve istismarın hukuki boyutları hakkında bilgi verdi.

    “Öğretmenlere büyük görev düşüyor”

    Cinsel istismarın tanımını yapan ve bu tanımın içerisinde yer alan kavramları ayrıntılı olarak açıklayan Doç. Dr. Esra Yancar Demir, cinsel istismara uğrayan çocuklarda bedensel, duygusal, davranışsal ve sosyal bağlamda sorunların ortaya çıktığını belirterek, bu duruma maruz kalan çocukların neler hissettiğine değindi. Öğretmenlerin istismarı fark etme ihtimali yüksek meslek grubunda yer aldıklarını söyleyen Demir, bu süreçte öğretmene önemli görevler düştüğünü, böyle bir durum fark edildiğinde mutlaka bildirilmesi gerektiğini, anne baba ya da öğretmenin istismara uğrayan çocuğu mümkün olduğunca sakince dinleyip, bu başına gelen senin suçun değil duygusunu vermesi gerektiğini ifade etti.

    “Devlet çocukları korumalıdır”

    Çocuğun cinsel istismar suçuna adli tıp bakışı konusunda açıklama yapan ODÜ Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hacer Yaşar Teke de kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını ifade etti.

    Teke, anayasasının 41/2 maddesi uyarınca devletin çocukların korunması için gerekli tedbirleri almak ve gerekli teşkilatı kurmakla yükümlü olduğunu, devletin çocukların korunması için alacağı önlemlerin anayasada yer alan eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağına ilişkin Anayasa’nın 10. maddesi 3. Fıkrası hükmüyle çocukların korunmasına ilişkin devletin yükümlülüğünün pekiştirildiğinin altını çizdi.

    Tıp Fakültesi Morfoloji binası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tevfik Noyan, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nilüfer Erbil, Üniversitemiz akademisyenleri, öğrenciler ve davetliler katıldı.

  • Çocuklarda öfke ve inatçılık problemine dikkat

    Çocuk Gelişimi Uzmanı Dilara Bilge, “Çocukta meydana gelen öfke ve inatçılık problemi, çocukların sorunu değil, bizim ona karşı olan yaklaşımımızdadır. Bu durumu değiştirmek de ebeveynlerin ve diğer yetişkinlerin tutumlarında yaptıkları değişikliklerle mümkündür” dedi.

    Öfke probleminin çok küçük yaşlardan itibaren başladığına dikkat çeken Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Dilara Bilge, “Bu problem 2-3 yaş sendromlarıyla birlikte karşımıza sıklıkla çıkabilmektedir. Öfke problemi ve inatçılık dediğimiz durumlar, çocuğun istediği şeyi aldırana kadar ya da istediği şeyi yapana kadar ağlaması, kendine veya çevresindeki insanlara zarar vermesi, eşyaları vurup kırması, nefesini tutması, çığlık atması gibi davranışlardır. Çocukların bu davranışlarının altında yatan temel sebepler; ebeveynlerinden ve öğretmeninden ilgi görmek istemesi, ebeveynlerle girilen iktidar mücadelesi, bu davranışları gösteren çevresindeki yetişkinleri rol model alması, şiddet içerikli televizyon programları ve oyunları takip etmesi, her istediği yerine getirilen, kural ve disiplinden uzak aşırı hoşgörülü yaklaşımla yetiştirilmeleri olabilir. Aslında çocuklarda meydana gelen öfke ve inatçılık sorunu aslında çocukta değil bizim ona karşı olan yaklaşımımızdadır. Ve bu durumu değiştirmek de ebeveynlerin, çocukla ilgilenen diğer yetişkinlerin tutumlarında yaptıkları değişikliklerle mümkündür. Bu konuda ki en önemli kural çocukla ilgilenen bütün yetişkinlerin tutarlı davranmasıdır. Koyulan kuralların ve oluşturulan düzenin hiç kimse tarafından esnetilmemesi gerekir. Unutmayın zamanında alınmayan önlemler çocuğunuzun yetişkinlik dönemlerinde de bu davranış problemlerini sürdürmesine, iletişim problemleri olan, anlayışsız ve uyumsuz bireylere dönüşmesine sebep olur” diye konuştu.