Etiket: Çıkmaya

  • Sakarya’da hazırlanan darbe iddianamesindeki ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı

    Sakarya’da gerçekleştirilmek istenen darbe teşebbüsü sonrasında hazırlanan iddianamede darbe teşebbüsünün yapılanmasının başında gelen 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun iddianamedeki ifadesinde, “Direnişte ısrar edilmesi hatta kendilerine saldırıda bulunulması durumunda askerin ateş edebileceklerini söyledim” dedi.

    Sakarya’da 15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarınca gerçekleştirilmek istenen darbe teşebbüsü sonrasında Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcı vekili ile 5 savcı tarafından hazırlanan 6 bölümden ve bin 353 sayfadan oluşan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafınca kabul edilen iddianamenin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Hazırlanan iddinamede FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ve örgütün ‘Hava Kuvvetleri imamı’ olduğu iddia edilen Adil Öksüz başta olmak üzere darbenin Sakarya yapılanmasında bulunan Sakarya 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun, Kurmay Albay Bahri Gürhan, Sakarya İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay İlhan Aysan, Albay Ahmet Üzer, Yüzbaşı Yavuz Soyer, Binbaşı Ali Şahin, Üsteğmen Kayhan Demir, Yarbay İsmail Öcal ve 149 şüpheli asker hakkında “Anayasal İhlal” suçunu düzenleyen 309. Madde ile “Kasten Öldürme” suçunu düzenleyen 81. Ve 35. Maddeleri uyarınca birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 185 yıldan 319 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Hazırlanan iddianamede Sakarya 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun’un 15 Temmuz 2016 tarihinin akşam saatlerinde kendisine gizli ibareli mesaj geldiğini, kışlada mesajı okuduğunu ve daha sonra bu mesajı diğer birliklere iletildiği belirtiliyor. İddianamede ayrıca askerlere silah ve mermi dağıtıldığını, darbe girişiminde görev alan personel sayısının 150-200 olduğunu ve çevredeki kışlalardan zırhlı araçlar ile tank talep ettiğini belirtiliyor.

    Sakarya 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun iddianamedeki ifadesinde, “Emrim altındaki rütbeli askerlere bölgenin kontrol altına alınması ve tahliye edilmesini, direnişte bulunulmaması için uyarı atışı yapılması talimatı verdim. Direnişte ısrar edilmesi hatta kendilerine saldırıda bulunulması durumunda direktif doğrultusunda askerin silah kullanması çerçevesi içinde ateş edebileceklerini söyledim. Bu talimatlar doğrultusunda valilik önünde komuta kademede görevli Binbaşı Ali Şahin, Yarbay Alaattin Baştan ve Albay Ahmet Üzer’in bu talimatlar doğrultusunda ateş ettiklerini düşünüyorum. Komuta kademesinin başı olarak birlik içinde kaldım. Bir kısım asker ve rütbeliyi de bütün kamu kuruluşlarının bulunduğu valilik yerleşkesine yönlendirdim. Darbe girişiminin Genelkurmay Başkanlığı komuta kademesi tarafından gerçekleştirildiğini düşündüğüm için bu emri yerine getirdim. Herhangi bir terör örgütü ile ilgi ve bağlantım yoktur. Yaptıklarımın suç olduğunu düşünmediğim için pişman değilim” diye ifade verdiği öğrenildi.

  • Uluslararası Üniversiteler Konseyi Kurucu Başkanı Azizoğlu: “Devlet şehidine ve gazisine sahip çıkmaya devam ediyor”

    Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, devletin şehidine ve gazisine sahip çıkmaya devam ettiğini söyledi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayşe Kardaş ve şube müdürleri, 15 Temmuz gazisi IUC Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu’nu ziyaret etti. Ziyarette 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında devlet millet birlikteliğinin en önemli göstergelerinden birisinin de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının tüm şehit yakınları ve gazileri aralıksız ziyaret etmeleri, hükümetin tüm kararları hızla hayata geçirmeleri olduğunu belirten Azizoğlu, “Bu ziyaret beni ziyadesi ile onurlandırmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan liderliğinde kahraman Türk halkının küresel emperyalizmin uşağı terör örgütlerinin en alçağı olan FETÖ yapılanmasına karşı verdiği savaşta kurşunla yaralanmış olmak ve gazilik unvanına sahip olmak çocuklarım ve torunlarıma bırakacağım en büyük onursal mirastır” dedi.

    Küresel emperyalizmin taşeron yapılanmaları olan terör örgütlerinin bazen etnik yapıyı, bazen küresel İslam kardeşliğini bozacak inançları, bazen de FETÖ yapısında olduğu gibi eğitim, sosyal yaşam, ekonomi, bürokrasi ve silahlı güvenlik birimlerinin tümünü sinsice işgal ederek diğer tüm yaşamsal alanları gasp etme teşebbüsünde bulunabildiklerini kaydeden Azizoğlu, “Türkiye gibi küresel bir güç ve devlet kültürü tarihin derinliklerine kök salmış bir ülkeyi bile kaoslara sürükleyecek darbe teşebbüs alt yapısını oluşturabiliyorlar. Ülkemizdeki farklı etnik yapılar, inançlar, kültürler ve dünya görüşleri sadece zenginliklerimizdir. Asla ayrıştırıcı değerler değildir. 79 milyonluk dünyanın saygın ve küresel gücü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizleri birleştirici unsurlar olan vatan, bayrak ve millet değerleri ile ayrılmaz bütün yapmaktadır” diye konuştu.

  • Gülşen hamile tulumuyla sahneye çıkmaya başladı

    4 aylık hamile olan ünlü sanatçı Gülşen, siyah hamile tulumu ile sahne aldı. Gülşen sahnedeyken, eşi Ozan Çolakoğlu ise şarkılarına Dj’lik yaparak eşlik etti.

    Bodrum’un ünlü mekanlarından Pasha Clup’te sahne alan ünlü şarkıcı Gülşen, izdihama neden oldu. Biletlerin erkenden tükendiği Gülşen konserini yaklaşık 2 bin kişi izledi. Hayranlarına unutulmaz bir gece yaşatan 4 aylık hamile Gülşen, sahneye siyah hamile tulumuyla çıktı. Hamilelik nedeniyle ünlü sanatçının iyice belirginleşen karnı ise dikkatlerden kaçmadı.

    Erkek çocuk bekleyen Ozan-Gülşen çifti sahnede beraber yer aldı. Gülşen eski ve yeni albümünden şarkılar seslendirirken, eşi Ozan ise Dj kabininde karısının şarkılarını çalarak hayranlarını coşturdu. Yaklaşık iki saat sahnede kalan Gülşen’in aldığı kilolar ise dikkatlerden kaçmadı. Hamile olmasına rağmen yerinde duramayan ünlü şarkıcı sık sık dansçıları ile beraber dans kareografisine katılmayı da ihmal etmedi.

  • DÜ’deki FETÖ yapılanmasının mağdurları ortaya çıkmaya devam ediyor

    Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ekonomi Maliye Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Ümit Serkan Ekmekçiler’in sözleşmesi, 2010 yılında üniversitedeki FETÖ’cüler tarafından sudan sebeplerle sona erdirildi. Haksızlığın ardından hukuk yollarına başvuran Ekmekçiler, ikinci şoku hukuk kanallarında yaşadı. Davası İkinci İdare Mahkemesi, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nden reddedilen Ekmekçiler’in davalarına bakan İkinci İdare Mahkemesi hakimi, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi üyeleri, FETÖ operasyonları kapsamında ihraç edildi.

    Ümit Serkan Ekmekçiler, 1995 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ekonomi Maliye Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak işe başladı. 2010 yılına kadar üniversitede öğretim elemanı olarak görev yapan Ekmekçiler, bu sürede önce yüksek lisansını tamamladı, ardından 2006 yılında ise İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde iktisat alanında doktora programına başladı. Ekmekçiler’in İstanbul Üniversitesi’ndeki doktora programı devam ederken, Dicle Üniversitesi’nden gelen bir evrakla hayatı karardı. Kendisine gelen evrakta sözleşmesinin uzatılmadığını öğrenen Ekmekçiler, ikinci şoku sözleşmenin uzatılmamasının nedenlerini okurken yaşadı. 2010 yılına kadar önce yüksek lisansını tamamlayan ardından doktora programına başlayan Ekmekçiler’le sözleşmenin uzatılmamasının gerekçesi, hiçbir bilimsel yayınının olmaması ve doktoraya, hatta bırakın doktorayı yüksek lisansa başvuracak yeterli puanları alamamış olması gösterildi. Bunun ardından hakkını hukuk yollarında arayan Ekmekçiler, ilk olarak ikinci idare mahkemesine başvurdu. Mahkeme süresince doktorasını tamamlayan Ekmekçiler, geçici belgeyi mahkemeye sunmasına rağmen göreve iade edilmedi. Bunun ardından Danıştay’a başvuran Ekmekçiler, buradan da ret cevabı almasının üzerine iç hukuk yollarındaki son çare olan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi’nden de ret cevabı alan Ekmekçiler’in tüm hayali sona erdi.

    FETÖ’cüler devletin en kılcal damarlarına girmiş

    Davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanan Ekmekçiler, son dönemde düzenlenen FETÖ operasyonlarında kendine kumpas kurulduğunu anladı. Üniversitedeki FETÖ’cüler tarafından görevine son verildiğini bilmesine rağmen hukuk kendisine kapanmasına bir anlam veremeyen Ekmekçiler, yaptığı araştırmada, ikinci idare mahkemesi de aleyhine kara veren hakim ile Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nde aleyhine karar veren üyelerin FETÖ operasyonları kapsamında ihraç edildiğini öğrendi. Ekmekçiler, iç hukuk yollarını tükettiği için son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaya karar verdi.

    Başından geçenlerle ilgili İHA muhabirine konuşan Ekmekçiler, 1995 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ekonomi-Maliye Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladığını söyledi. İlerleyen süreçte yüksek lisansını tamamladığını aktaran Ekmekçiler, 2010 yılına kadar Dicle Hukuk Fakültesi Bölümü’nde öğretim elemanı olarak görev yaptığını söyledi. Ekmekçiler, “2010 tarihinde bölüm başkanının talebi üzerine yazılan rapor doğrultusunda geçekleri çok yansıtmayan bir rapor olmakla beraber, sözleşmem uzatılmadı üniversite yönetimi tarafından. Sözleşmemin uzatılmama gerekçesi hiçbir bilimsel yayınımın olmaması ve doktoraya, hatta bırakın doktorayı yüksek lisansa başvuracak yeterli puanları alamamış olmamdı. Bununla beraber ben 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde iktisat doktora programına başlamıştım. Tabi burada dikkat çeken husus şu 2010 yılında doktorayı bırakın yüksek lisansa başvuracak puanları alamamam gerekçesi ile işime son verildi. Fakat ben 2006 yılında 4 yıl önce yani İstanbul Üniversitesi’nde iktisatta doktora programına başlamıştım. Bu programı 2011 yılında başarıyla tamamladım. 2010 yılında sözleşmem uzatılmadığı için ben mahkemeye başvurdum. Haklarımı geri alabilmek için mahkeme süreci devam ederken doktorayı tamamladım. İdare mahkemesine doktora diplomamı geçici mezuniyet belgemi mahkemenin seyrini yüzde yüz etkileyeceği düşüncesi ile teslim ettim. Buna rağmen ikinci idare mahkemesi bunu göz ardı etti. Üniversite lehine davayı sonuçlandırdı yerel mahkeme. Bu arada ben bilimsel çalışmaları içeren bir bilgi yazısını da mahkemeye iletmiştim. Fakat bütün bunlara rağmen idare mahkemesi benim haksız olduğum kararına vardı. Tabi yasal süreçleri işletmeye devam ettik. Bu hukuksuzluğun giderilmesini umarak bu vesileyle daha sonra Danıştay’a bu konuda bir başvurumuz oldu. Danıştay’da yapılan inceleme sonucunda da yerel mahkemenin kararının yerinde olduğu onanması gerektiği ve itirazımızın reddedilmesi kararı çıktı. Buda tabi bizi ciddi anlamda umutsuzluğa sevk etti, çünkü hukuksuz bir işlemin en azından Danıştay’da düzeltileceği umudunu taşıyorduk. Tabi iç hukuk yollarını tüketmemiz gerektiği için bütün bu yaşadıklarımızdan sonra çok bir beklentimiz olmamakla beraber anayasa mahkemesine başvuruda bulunduk. Anayasa Mahkemesi de bizim başvurumuzu reddetti. Tabi bunun sonucunda artık herhangi bir hukuksal beklentimiz kalmadı. Artık bundan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmak durumundayız. Orada daha hukuki bir inceleme yapılacağını umuyoruz” dedi.

    Öğretim görevlisiyken optikçi oldu

    2010’dan itibaren ciddi mağduriyetler yaşadığını kaydeden Ekmekçiler, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Üniversite tabi bu bahsettiğim mahkeme süreçleri 6 yıl sürdü. Basit bir dosya ve birkaç dilekçeden oluşan dosyanın incelenmesi ve sonuca ulaşılması tam 6 yıl sürdü. Bu 6 yıl süresince ciddi mağduriyetler yaşadık, ben 15 yıl yaptığım meslekten uzaklaştırıldım ve ticaretle uğraşmak durumunda kaldım. Tabi bu mahkeme süreçlerinin oluşmasına sebep olan durumun kaynağı üniversitedeki yapılanmanın olduğu düşüncesindeyim çünkü bu kararların altında imzası olan üniversite üst yönetiminin tümü FETÖ/PDY örgütü üyesi olma suçuyla açığa alındığı hatta tutuklananlar olduğu. Bu terör örgütünün bir eylemi olduğunu düşünüyorum açıkçası bütün bu uygulamaların. Tabi yasal süreç sonuçlandıktan sonra bu örgütte gün yüzüne çıkarıldıktan sonra basından takip ettiğim kadarıyla isimlere oradan ulaştım. Benim ikinci idare mahkemesinde dosyama bakan hakim itirazım sonucu Danıştay’da dosyamı inceleyen tetkik hakimi ve Anayasa Mahkemesi’nde dosyamı reddeden iki Anayasa Mahkemesi üyesinden biri FETÖ/PDY örgütü olma gerekçesi ile açığa alındı. Tutuklanıp ya da tutuklanmadıklarını bilmiyorum doğrusu buda bize bu yapının ne kadar organize çalıştığını göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Şu an tabi daha öncede bahsettiğim gibi üniversiteden ayrıldıktan sonra ticaretle uğraşmak zorunda kaldım. Şuan optik işi uğraşıyorum halen. Bu süreci takip ediyoruz sonuçlarını da merakla bekliyoruz.”

  • Savcı halka seslendi devlete sahip çıkmaya davet etti

    Kağızman’da binlerce kişi yapılan darbe girişimine karşı istiklal alanında toplandı. Polis arabasına çıkan başsavcı Bilen Başyiğit: ‘Kanımızın son damlasına kadar devletimizi savunacağız’’ dedi.

    Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı ilçede halk sokağa döküldü. Darbe girişimine karşı çıkan Kağızman Cumhuriyet Başsavcısı Bilen Başyiğit, polis zırhlı aracına geçerek megafonla halka seslendi. Başyiğit: ‘’Devletimizin birliğini kanımızın son damlasına kadar savunacağız hiç kimse korkmasın yargı bu durumun üstesinden gelerek bu hain olayın cezasını bunları yapanlara ödetecektir bizlere yakışan devletimize sahip çıkmaktır’ dedi.