Etiket: Çıkartıyor

  • Üstün zekalı çocuklar Bilsem ile ‘icat’ çıkartıyor

    Okullarda eğitim gören üstün zekalı öğrencileri tespit eden Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezi (Bilsem) bu öğrencileri yetiştirerek geleceğe taşıyor.

    2016-2017 eğitim öğretim yılında eğitim öğretime başlayan Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezi, ikinci eğitim öğretim yılında yine üstün yetenekleri çocukları tespit etmeye başlıyor. Bilim ve Sanat Merkezine bu yıl 13-29 Kasım 2017 tarihleri arasında başvuru süreci başlayacak. Başvuran öğrenciler arasında yapılan sınav ile üstün zekalı öğrenciler tespit edilecek.

    Öğrenciler genel yetenek, müzik ve resim alanları olmak üzere 3 yetenek alanında eğitim görece. İlkokul 1., 2. ve 3. sınıf öğrencileri tanılama sınavına girerek barajı geçenler kayıt hakkı kazanıyor.

    Kayıt yaptıran öğrenciler ortaöğretim son sınıfa kadar buradaki imkanlardan yararlanıyor.

    Adıyaman Bilsem’de öğrenciler kendi okullarından sonra buraya gelerek bireyselleştirilmiş, farklılaştırılmış ve zenginleştirilmiş çerçeve programlarına uygun olarak etkinliklere ve proje faaliyetlerine katılıyor. Tecrübeli ve uzman eğitim kadrosuyla öğrencilere yönelik destek eğitimi veriliyor.

    Öğrenciler ilk olarak uyum programına alınarak Bilsem’i tanıyor. Daha sonra destek eğitim programı ile öğrenciler ortaokula geçene kadar 4-10’ar kişilik gruplar halinde temel davranışları geliştirmek amacıyla belirli modülleri geçerek programı tamamlıyor. Bireysel yetenekleri fark ettirici programı ile öğrencilerin yeni fikirlerini öne çıkaran ve bireysel farklılıklarıyla ilgili disiplinlere yönelik yeteneklerini ortaya koyan 2-6’şar kişilik gruplardan oluşan program yapılıyor. Özel yetenekleri geliştirici program ile öğrencinin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda herhangi bir disiplinde derinlemesine veya ileri düzeyde bilgi, beceri ve davranış kazanmalarının sağlandığı 2-6’şar kişilik gruplardan oluşan program uygulanıyor.

    Son olarak öğrencinin ilgi, yetenek ve tercihlerine göre danışman öğretmenle birlikte bireysel olarak proje üretme çalışmalarının yapıldığı proje üretimi ve hazırlama programı uygulanıyor.

    Adıyaman Milli Eğitim Müdürü Mete Kızılkaya, Bilsem Okul Aile Birliği Başkanı olan Sağlık Müdürü Erdoğan Öz, Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Şube Müdürü Hamza Çelenk atölyeleri gezerek Okul Müdürü Fuat Tokur’dan bilgi aldı.

    Milli Eğitim Müdürü Mete Kızılkaya, Bilsem’in şuan 157 öğrencisinin olduğunu belirterek, seramik atölyesi, ahşap atölyesi, kültürel değerler/proje ofisi, origami-krigami atölyesi, Z-kütüphane, akıl oyunları atölyesi, matematik sınıfı, görsel sanatlar atölyesi, müzik atölyesi, planetaryum, fen laboratuarı, sosyal bilgiler atölyesi, robotik atölyesi, optik odası, düşün atölyesi, konser salonu, drama atölyesi, söyleşi odası ve teknoloji müzesinde bu öğrencilerin eğitim gördüğünü kaydetti.

    Mete Kızılkaya, “Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezi 3 yıl önce kuruldu ancak 2016-2017 eğitim yılında öğrenci eğitime başladı. Şuan 157 olan öğrenci sayısı bu yılki tanımlama sürecinden sonra sayı 200’ü geçecek. Bilsem yüzde 2’lik üstün zekalı kesime hitap ediyor. Buradaki öğrencilerimiz ders dışında kalan zamanlarını buradaki atölyelerde geçiriyor. Öğrenciler kendi atölyelerini seçebiliyorlar. Sadece merkezdeki değil, ilçelerdeki çocuklarımızda buradan faydalanabiliyor. Tüm sınıf öğretmenlerimize buranın tanıtımları yapılarak zeki olan öğrencilerin tespiti sağlanacak. Burada uluslar arası projeler yapılıyor. Eskiden ‘icat çıkarma’ derlerdi, biz şimdi ‘icat çıkaracak’ çocukları bulmaya çalışıyoruz. Türkiye’de ki bilim ve sanat merkezleri içerisinde sadece Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezinde seramik ve ahşap atölyesi var” dedi.

    Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezi Okul Aile Birliği Başkanı Erdoğan Öz ise, “Adıyaman Bilsem, Türkiye’de ki diğer Bilsem’leri kıskandıracak ve onlara örnek olacak fiziksel koşullara sahip. Öğrencilerimiz okul dışı zamanlarda çok farklı alanlarda eğitim alıyorlar. Çocuklar keyifle, çok büyük başarılar elde etmeye çalışıyorlar. Burayı tüm velilerin görmesi gerekiyor. Bilsem’i bu aşamaya getiren tüm yetkililere teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Çöpe atılan sakatatlar hastalığa davetiye çıkartıyor

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı yetkilileri, Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların organlarının gelişigüzel atılmasının ’hidatik kist’ olarak bilinen bulaşıcı hastalığa neden olabileceği uyarısında bulundu. Büyükşehir yetkilileri, hastalıklı organların açıkta bırakılmaması gerektiğini ifade ederek mümkünse imha edilmesi veya toprağa gömülüp üzerine kireç dökülmesi gerektiğini kaydetti.

    Büyükşehir Belediyesi yetkilileri Kurban Bayramı’nda hayvanların kesimi sırasında fark edilen kistli akciğer ve karaciğer gibi sakatatların kesinlikle kedi ve köpeklere verilmemesi gerektiğini vurguladı. Yetkililer kistli organ ve sakatatların kedi ve köpeklere yem olarak verildiğinde hastalığın yayıldığını ifade ederek kistleri yiyen köpeklere mikrop bulaştığına, bu hayvanların da paraziti etrafa yayarak insanlara bulaştırdığına dikkat çekti.

    Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların sakatatlarının gelişigüzel çöpe atılmasının ’hidatik kist’ olarak bilinen bulaşıcı hastalığa neden olabildiğini ifade eden yetkililer, bu hastalığın ölümlere kadar yol açabildiğine dikkat çekti. Büyükşehir yetkilileri, Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvanların ciğerleri ve diğer organlarında kistlere rastlanması durumunda bu organların kesinlikle kedi, köpek gibi hayvanlara verilmemesinin önemine değindi.

    Hastalıklı organların açıkta bırakılmaması ve poşetlenip çöp bidonlarına atılmamasının önemine değinen Büyükşehir yetkilileri bunların mümkünse yakılarak imha edilmesi veya mutlaka koku sızdırmayacak şekilde derin bir çukur kazılarak toprağa gömülmesi, üzerine kireç dökülmesi gerektiğine dikkat çekti.

    Hidatik kist

    Halk arasında kist hastalığı olarak bilinen bu hastalığın etkeni, ’echinococcus granulosus’ adı verilen bir parazittir. Bu parazitin esas kaynağı köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince bağırsaklarında yaşar. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır. Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları, arazi eğimi, rüzgar ve yağmurla yayılırlar. Bu kistleri içeren hayvan etleri ve sakatatlar, köpekler tarafından yenince parazit bağırsaklarda olgunlaşır. Parazitlerin belirli aralıklarla yumurtlayarak ana konakçı köpekler tarafından atılmasıyla enfeksiyon zinciri bir kısır döngüye dönüşür.

  • Suriyeli çocuklar ekmeklerini pamuk şekerden çıkartıyor

    Adana’da, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyeli ailelerin çocukları evlerine ekmek götürebilmek için trafik ışıklarında su ve mendilin yanı sıra pamuk şeker de satıyor.

    Suriye’de yaklaşık 6 yıldır devam eden iç savaş, en çok çocukları vurdu. Milyonlarca Suriyeli çocuk, ailesiyle birlikte ülkelerini terk edip mülteci konumuna düştü. Bu ailelerden birçoğu Adana’ya geldi. Suriyeli ailelerin çocukları da eve ekmek götürebilmek için trafik ışıklarında daha çok mendil, su ve pamuk şeker satıyor.

    Bazı çocuklar Adana’da 45 dereceye varan sıcaklarda sabahtan akşama kadar pamuk şeker satarak para kazanmaya çalışıyor. Suriyeli çocuklar, 1-2 liraya sattıkları pamuk şeker sayesinde aile bütçelerine katkıda bulunuyor.

  • Fransa, OHAL’in yerine benzer yasa çıkartıyor

    Fransa, terörle mücadele kapsamında, içerik yönünde OHAL’e benzer yasa çıkartacak.

    Fransa, OHAL’ın yerini alacak terörle mücadele yasası hazırlıyor. Yeni terörle mücadele yasası ise 1 Kasım 2017 tarihinden evvel onaylanıp, olağanüstü hal yerine geçecek. Fransa’da hükümet OHAL’in kademeli olarak kaldırılabileceğini belirtirken, sıkı tedbirleri içeren yeni hazırlanan yeni yasa OHAL’in yerini alacak.

    Ülke güvenliği için büyük önem taşıyan yeni yasa, İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan yeni yasa tasarısı metninde, OHAL uygulamasını terörle mücadele kapsamında yasallaştırılmasını öngörüyor. Hükümetin kendine daha fazla yetki tanıdığı yasa düzenlemesinde, güvenlik güçlerinin ev ve iş yerlerinde arama yetkileri genişletiliyor. Ayrıca, terör şüphelisi olduğu düşünülen kişilerin ikamet ettikleri bölgeden izinsiz olarak uzaklaşmaları yasaklanabilecek.

    Ayrıca, yeni yasa kapsamında terör propagandası yaptığı belirlenen bazı dernek veya camii gibi ibadet mekanları kapatılabilecek. Hükümet sözcüsü Christophe Castaner’in yeni yasayla ilgili bakanlar konseyi toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Son zamanlarda terörün kalıcı bir tehdit olma durumunda bulunmasından dolayı yeni bir yasa gerekli” ifadelerini kullandı.

    Söz konusu yeni terörle mücadele yasanın 1 Kasım 2017 tarihinden önce Fransa Ulusal Meclisi’nde onaylanması bekleniyor. Hala hazırda yürürlükte olan OHAL yasası ise 1 Kasım 2017 tarihine kadar uzatılacak.

  • (Özel haber) Ağların sultanı ekmeğini denizden çıkartıyor

    25 yıldır ekmeğini denizden kazanan İzmir’in tek kadın balıkçısı 55 yaşındaki Medine Bor, erkek meslektaşlarına taş çıkartıyor.

    Eşine yardım etmek için balıkçılık yapmaya başlayan 55 yaşındaki Medine Bor, meslekte 25 yılı geride bıraktı. İzmir’deki tek kadın balıkçı olan Bor, Urla ilçesinde ’İzmir’ isimli teknesiyle balık avlıyor. Eşi vefat ettikten sonra evin geçimini tek başına sağlayan balıkçı kadın, denizden kazandığı para ile evin en küçük kızını evlendirmeye hazırlanıyor. İnce işçilikle ördüğü ağları denize salan Bor, balıkçılığa başladığı ilk gün işin ağırlığından ağladığını ancak daha sonra eşinden göre göre mesleği öğrendiğini söyledi. Erkek meslektaşları ile iyi anlaştığını, işini bitirdikten sonra komşularıyla vakit geçirdiğini belirten Bor, “Hem ev işlerini yapıyorum, hem denize çıkıyorum. Erkek meslektaşlarım bana ‘helal olsun sana yenge’ diyorlar. Beni severler. Kahveye de giderim, bana ‘bacım’, ‘yenge’ derler. Erkek meslektaşlarımın hoşuna gidiyor balıkçılık yapmam. Komşularımla da aram çok iyidir. Sabah ağ attıktan sonra komşularla evde kahve faslımız oluyor. Sonra da tulumumu giyip denize gidiyorum, balıkları topluyorum” dedi.

    “Adam bulmaktansa kendim yaparım”

    Küçük kızını 1 yaşındayken evin büyük kızına emanet ederek balıkçılığa başladığını söyleyen Bor, o günleri şu sözlerle anlattı:

    “Bu işi 25 senedir yapıyorum. Önceden ev hanımıydım. Sonra eşimle çalışmaya başladım. Adam bulmak zordu. Ben de ‘adam bulmaktansa kendim yaparım’ dedim. Her şeyi eşimden göre göre öğrendim. Küçük kızım 1 yaşındayken ablasına bırakıp balığa çıkardım.”

    “Ağlayarak çalışıyordum”

    Yaptığı mesleğin kadın işi olmadığını vurgulayan Bor, “Yaptığım iş erkek işi. Kadın işi değil ama ben alıştım yaptım. Bu iş ağır bir iş. Herkes yapamaz. Ben de ilk zamanlar çok zorluk çektim. Ağlayarak çalışıyordum. Çok ağırdı, çok zordu. Bırakmayı düşündüm ama gelirimiz bu deniz. Eşim vefat etti, ben devam ettim ama bu sene son. Artık bırakacağım. Bu yıl jübilemi yapıyorum” diye konuştu.

    Balık yemeyi sevmiyor

    Denizlerde 25 yıl geçiren Bor, ekmeğini balıktan kazansa da balık yemeyi sevmiyor. Denize ağ atmaktansa olta ile balık tutmayı daha çok sevdiğini kaydeden Bor, “Balık yemeyi eskiden beri sevmezdim ama denizi seviyorum. Sabah 5’te kalkıp 6’da ağları atarım. 10 gibi eve gider, öğlen 3’te yine denize gelir ağlara bakarım. Kızım hep ‘bırak bu işi’ der. Korkuyor ama bu denizden çıkanla evlendiriyorum kızımı” ifadelerini kullandı.

    “Erkeklerden daha güzel ağ atıyor”

    Bor’un yanında çalışan Cavit Vural da, “Erkeklerden daha güzel ağ atıyor. Biz de yıllardır bu işi yaparız. Ağları daha gelişi güzel atarız ama o özenerek çalışıyor. Ağları açmak için çok uğraşıyor. Bana ağ attırmıyor, beni dümene yolluyor” dedi.