Etiket: çıkarmalıyız”

  • Demir: “Ortaklığı tekrar gün yüzüne çıkarmalıyız”

    Demir: “Ortaklığı tekrar gün yüzüne çıkarmalıyız”

    Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Erzurum Şube Başkanı Fuat Demir, 2019 yılında yapılan çalışmaları değerlendirdi, 2020 yılında da yapılacak projelerini basınla paylaştı.

    Başkan Fuat Demir, Müceldili Konağında basınla bir araya geldi. Toplantıya yönetim kurulu üyeleri Sedat Ötleş, Metin Barlak, Abdurrahman Şakiroğlu, Salih Koç, Vahdettin Şimşek, Abdulkerim Kavaz, Barış Cankoç, Erzurum Genç Müsiad Başkanı Yasin Acar da katıldı.

    MÜSİAD Erzurum Başkanı Fuat Demir, “Toplantımıza başlarken 4 gün önce ülkemizin yaşamış olduğu Elazığ ve Malatya depreminden başlamak istiyorum. Öncelikle ülkemize geçmiş olsun diyorum. Depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Rabbim inşallah bir daha böyle acılar bizlere yaşatmaz. Rabbim ülkemizi muhafaza etsin. Şunu da gördük ki birlik olunca, beraber olunca nelerin üzerinden gelineceği, aşağı yukarı burada 1999 depremini hatırlayanlar arkadaşlarımız var, Van depremini hatırlayan arkadaşlarımız var, burada devlet yetkililerimize de iş dünyası olarak teşekkür etmeden geçemeyiz” diye konuştu.

    Fuat Demir daha sonra 2019 yılı çalışmaları ve 2020 de yapılacak yatırımlar hakkında da bilgiler verdi. Demir konuşmasında “Biz biraz daha iş dünyası olarak protokol işlerinden ziyade şehrin kalkınması ile ilgili kendi projelerimizin olacağını sizlere duyurmuştuk. Belki basında eleştiriliyor olabiliriz. Bazıları hatta üzerimize gülüyor bile olabilir. Bunlar bizim çalışmalarımızı aksine daha heyecanlı olarak çalışmalara teşvik ediyor. Samimi olarak şunu söylemek gerekir ki, tarımcı siyasetçi gibi değildir. Yatırım yapmak çok zordur. Özellikle de Doğu’da yatırım yapmak daha da zordur. Öyle yerlerde yaşıyoruz ki, insanlar kazandığını batıya ülkede kazandığını ise yurt dışlarına götürdüğünü hepimiz 2018 yılında yaşananları gördük, hatta şahit olduk. Yine Türkiye’yi elinde bulunduran bir kitle bu gün sermayeler el değiştiği içindir ki MÜSİAD’ın Türkiye’de ki sermayenin yüzde 60’ına ulaşmış olması gibi bir sivil toplum kuruluşunun temsilciliğini yapıyoruz. Bizler tamamen yatırım odaklıyız. Biz diyoruz ki 2019 göreve geldiğimizde bu şehre neler yapmalıyız. Mutlaka bir takım işler yapmalıyız. Projelerden önce fizibilite yapılmalı. Ortaklığı tekrar gün yüzüne çıkarmalıyız. Birbirimize daha çok güvenmeliyiz. Daha çok elimizdeki sermayeleri bir araya getirip daha büyük işler yapmalıyız. Sizlerden de destek bekliyoruz. Kalkınma yalnız iş dünyası ile olmuyor. İkinci Organize Sanayisinde ciddi işler yapılıyor. Başta Erzurum Valimiz Okay Memiş olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bizleri çok heyecanlandırdı. Bizlerde bu valinin arkasında gidiyoruz. Tekstil kent çok önemli yatırım olacak” dedi.

    Yerel yatırımcıya sahip olalım,

    Yerel yatırımcıya öncelikli olarak sahip olunması gerektiğini anlatan demir, “Dışarıdan gelen sermayeci elbette başımızın tacı, istihdama geliyor, Erzurum’a katkısı ile geliyor, ama yerli yatırımcı olursa bunun masrafı da az olur ve küçük sermayelerle ayakta durur bunu da kolayca ayakta tutarız. O yatırımcılara cesaret vermeliyiz, onların yanında olmalıyız, yerel yatırımcı olmadan şehirlerde kalkınma canlanmaz, kalkınan iller çoğu kendi yerel yatırımcılarına sahip çıkması ile başarıya ulaşıyorlar” diye konuştu.

    Müsiad olarak atıl fabrikaları tekrar işler hale getirmek istediklerini anlatan Demir, “Şehrimizde bulunan atıl durumda ki fabrikaları tekrar ekonomiye kazandırmalıyız. Bu fabrikalar bir şekilde yatırım olarak yapılmış, yatırım yapan arkadaşlarımızın bir kısmı yanlış yatırım yapmış olabilir, sermayesi yeterli olmamıştır kapatmak zorunda kalmıştır, yani ne sayarsanız sayın, bir şekilde bu atıl fabrikaları atıl olmaktan çıkarıp ekonomiye kazandırmalıyız. Bu fabrikaların hissedarları ile de konuşup onları ortaklık olarak yardımcı olmalarını isteyeceğiz” dedi.

    Çoruh Havzası Belediyeler Birliği kuruldu

    Çoruh Havzası Belediyeler Birliğinin kurulduğunu kaydeden Demir, “Bu havzada Erzurum, Artvin ve Bayburt illeri bulunuyor. Çoruh havzası olarak 24 ilçe belediyesi bu oluşumun içerisinde yer almaktadır. Bu birliğin 7 yıl Meclis Başkanlığı da yaptık” dedi.

    Oltu cağ dönerinin fabrikasyon hale getirilmesi

    Oltu ilçesi olarak Oltu Cağ dönerinin fabrikalaşmasını planladıklarını dile getiren Demir, “Cağ dönerinin ham maddesinin yapılıp, 1 milyon koyun üretip Türkiye’de bir firmanın yapmış olduğu gibi paketleme sistemi ile ilgili proje var. Ne acıdır ki belediyelerle bir olup bunu yatırıma dönüştüremedik. 2007 yılı ile 2013 yılları arasında ciddi fizibiliteleri yapılmış, saha tamamen taratılmış, ulusal marketlerinin tamamı ile görüşmeler yapılmış, ama yatırıma dahil edilememiş bir proje, yatırımın doğru yapılması lazım, yatırım yapıyorum diye boş yatırımlar yapılmamalı, görmeden bir şeye inanmıyoruz, elimizde çok önemli bir proje var bunu siz basın mensupları ve valimiz aracılığı ile tanıtımı yapılacak” diye konuştu.

    Küçükbaş hayvan pazarının önünü açıyoruz

    Demir, küçükbaş hayvan pazarının önünü açmayı hedeflediklerini vurgulayarak, “1 Milyon koyun projesi çok ciddi bir proje, şu demek 300 baş sürü yöneticisinin 3 bin kişi ile bu işi çevirmesi ki bu çok önemli bir istihdam ve sürekliliği olacak. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Türkiye’de 40 milyon olarak küçükbaş hayvan sayısının 50 ya da 60 milyona çıkarılması çalışmasını da sizlere söylemiş olayım. Bu çok ciddi bir rakamdır” dedi.

    Oltu Organize Sanayi Bölgesi

    Demir açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Sanayi bölgesinin ruhsatı alınmıştır, bahar ile birlikte temel atma işlemleri yapılacak. Kısa zamanda da üretime geçilecek. Yapılan bu projeler tamamen MÜSİAD üyelerinin ortam sermayeleri ile olacaktır. Bu yatırımlara paydaş alınacak mı elbette ki paydaş alacağız. Büyük projedir. Yönetim Kurulu olarak henüz kim paydaş olsun kimle ne çalışma yapılacak istişaresi yapılmadı. MÜSİAD yönetim kurulu üyeleri olarak Afyon iline gittik. İstihdam yüzdesi olarak sıfır gösterdiler şaşırdık, Afyon ilinin tamamı iş sahibi. Tamamen tarıma yönelik projelerle bu işi sağlıyorlar.”

    Aziziye ve Pasinler ilçesinde bulunan jeotermal sıcak su kullanımı ile seracılık yapılacak

    Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’a teşekkür ederim, jeotermal sularımızı değerlendirmesi konusunda bizlere yardımcı olacak. Yatırım ve fizibilite çalışmalarını yaptık. Erzurum’a bir proje kazandırmak istedik. Erzurum boşa giden jeotermal suları değerlendirerek sulardan seracılıkta kullanılmak üzere bu sulardan yararlanmak istedik, kendileri belediye olarak memnun oldular.”

  • Bakan Pakdemirli: “Tarımı emeklilikten sonra hobi olarak yapılacak iş olmaktan çıkarmalıyız”

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, atama bekleyen ziraat, gıda, su ürünleri ve veteriner hekimliği mezunu gençleri tarıma ve hayvancılığa yönlendirerek kendi işlerini kurmaları için teşvik etmeleri gerektiğini söyleyerek, “Tarımı emeklilikten sonra hobi olarak yapılacak bir iş olmaktan çıkarmalıyız” dedi.

    Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Malatya’da AK Parti İl Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bakan Pakdemirli, AK Parti döneminde Malatya’ya orman ve su alanlarında 1 milyar 980 milyon TL’lik yatırım yapıldığını anımsatarak, “Tarımsal alanda 1 milyar 2 milyon TL hibe verdik. Bölgedeki 251 bin 400 dekar araziyi sulamaya açtık. Çiftçilerimize yıllık 142 milyon ilave zirai gelir artışı sağladık. Malatya’da son 16 yılda 71 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Orman köylerinde yaşayan 2 bin 142 aileye 20 milyon TL ferdi kredi ve hibe desteği sağladık. Malatya, Ipard kapsamında 42 il içinde en fazla hibe ödediğimiz 5. ilimizdir. Ipard programı kapsamında 360 projeye 160 milyon TL verdik. Ipard II 3. çağrı kapsamında 70 projeye 30 milyon TL daha hibe sağlıyoruz. Genç Çiftçi Projesi kapsamında 604 projeye 18,1 milyon TL verdik” dedi.

    Türkiye’nin kayısı üretiminde dünyada lider konumda olduğunu ifade eden Pakdemirli, “Türkiye’nin önemli bir ihraç ürünü olan kayısı, en çok Malatya’da üretilmektedir. Taze kayısı ihracatında dünyada 4’üncü, kuru kayısı ihracatında ise 1’inci sıradayız. Malatya’da kayısıya mişmiş derler. 2017 yılında coğrafi işaret tescili olan Malatya kayısısı, dünyanın her yerinde koruma altındadır. Kayısı ülkemiz açısından stratejik bir üründür. Bu gerçekten gurur verici bir durum. Bu yüzden kayısı denildiğinde ipin ucunu bırakmayacağız. Malatyalı kardeşlerimizin deyimiyle terkini koyuvermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

    Bakanlık olarak kayısı için dekar başına 14 TL mazot desteği, 100 TL organik tarım desteği, 100 TL standart fidan ve 280 TL sertifikalı fidan desteği verdiklerini belirten Pakdemirli, “İnşallah bundan sonraki süreçte üreticimizin sorunlarını bizzat kendilerinden dinleyerek her daim destekçileri olacağız. Ülkemiz açısından böylesi stratejik öneme sahip bir ürünün üretim ve pazarlama süreçlerinin çok iyi takip edilmesi gerekmektedir. Kayısı ile ilgili bir şeyi çok iyi bilmeliyiz. Kayısıda fiziki maksimum yerine nitelikli optimuma ulaşılması gerekliliği doğmuştur. Her yerde özellikle ifade ediyoruz, kalite, kalite, kalite” ifadelerini kullandı.

    Kaliteli ve dünya standartlarında gerçekleştirilecek kayısı üretiminin en büyük amaçları olması gerektiğini dile getiren Bakan Pakdemirli, “Kuru kayısıdaki kükürt oranı ihracatta sorun olmaktadır. Hatırlarsanız benzer durumlar Rusya-Türkiye domates ihracatı konusunda da yaşanmıştı. Kükürt oranı uluslararası standartları karşılayacak seviyeye düşürülmelidir. Kayısı üretiminde modern teknikler geliştirmeliyiz. Gittiğimiz her yerde söylüyoruz. Üretici, çiftçi, bizim en büyük akıl hocamız. Bugün bu yüzden burada sizlerle bir araya geldik. Siz anlatacaksınız, biz dinleyeceğiz” dedi.

    Dünya nüfusunun hızla arttığını ve gelecekte tarım noktasındaki stratejilerin büyük bir öneme sahip olacağını kaydeden Pakdemirli, “İki kere iki dört eder netliğinde bir şey söylemek gerekirse tarımı teknoloji ve Ar-Ge ile buluşturmamız şart. Tarımda verimi arttırmanın tek çözümü kendi ürünümüzü modern teknikler ile üretmektir” şeklinde konuştu.

    Pakdemirli, “Yıllarca dirsek çürütüp okuyan donanımlı gençlerimiz işsiz. Atama bekleyen ziraat, gıda, su ürünleri ve veteriner hekimi gençlerimizi tarıma ve hayvancılığa yönlendirip, kendi işlerini kurmak için teşvik etmeliyiz. Tarımı emeklilikten sonra hobi olarak yapılacak bir iş olmaktan çıkarmalıyız. Bu sebeple girişimci gençlerimize kendi işlerini kurmak ve geliştirmeleri için gerekli destek ve eğitimleri vermeliyiz” diye konuştu.

    Bakandan Malatya’ya müjdeli haberler

    Gıda arz güvenliği konusunda büyük hassasiyet gösterdiklerinin de altını çizen Pakdemirli, Malatya’ya da müjdeler verdi. Malatya Yazıhan’da tarıma dayalı İhtisas Besi Organize Sanayi Bölgesi’nin Malatya’ya hayırlı olmasını dileyen Pakdemirli, “3 milyon 128 bin metrekare alanda kurulacak olan tarıma dayalı İhtisas Besi Organize Sanayi Bölgesi’nde 142 adet besi işletmesi faaliyet gösterecektir. Bu işletmelerde 15 bin 200 büyükbaş besi hayvanı yetiştirilerek bölgenin ve civar illerin et ihtiyacının büyük bir kısmı karşılanacaktır. Ayrıca bölgede yem fabrikası, kombina ve biyogaz enerji tesisi yer alacaktır. Bölgedeki biyogaz enerji tesisinde hayvansal gübrelerden elektrik enerjisi ve organik gübre üretilecektir. Bu yatırım sayesinde bin vatandaşımız iş ve aş sahibi olacaktır. Bu projemizin, onaylandığının müjdesini vermek istiyorum. Ayrıca Malatyamızda 908 bin metrekare alanda, tarıma dayalı ihtisas sera organize sanayi bölgesini kurmayı planlıyoruz. Bu bölgede 1 adet paketleme tesisi, gübre satış yerleri ve 2 adet soğuk hava deposu yer alacaktır. Bu yatırım sayesinde 500 vatandaşımız iş ve aş sahibi olacaktır. Bu proje ile ilgili çalışmalarımız son sürat devam etmektedir” diye konuştu.

    Toplantı sonunda AK Parti İl Başkanı İhsan Koca, Bakan Pakdemirli’ye kayısı ve Arapgir üzümü hediye etti.

  • MTB Başkanı Özdemir: “Rusya krizinden narenciye sektörü olarak ders çıkarmalıyız”

    Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Abdullah Özdemir, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan kriz nedeniyle narenciye sektörünün yüzde 57 kayıp yaşadığına dikkat çekerek, krizin sona erdiğini ancak geçen 10 aylık sürede yaşanan sıkıntılardan herkesin ders çıkarması gerektiğini kaydetti.

    MTB Başkanı Özdemir, yazılı bir açıklama yaparak, Rusya krizinin narenciye sektörü başta olmak üzere yaş meyve-sebze ihracatına yansımaları ve krizin sona ermesiyle başlayan yeni dönemi değerlendirdi. Türkiye’nin 2015 yılında 2,1 milyar dolarlık yaş meyve-sebze ihracatı gerçekleştirdiğini anımsatan Özdemir, “Rusya sahip olduğu yüzde 40’lık pay ile en önemli pazarımızdı. Ayrıca, yaş meyve-sebze ihracatımızın yüzde 58’ini oluşturan narenciye ve domates, Rusya’ya pazarladığımız en önemli ürünler oldu. Uçak düşürme krizinin ardından 1 Ocak 2016’dan itibaren domates, salatalık, portakal, mandalina, nektarin, elma, armut, kayısı, şeftali, erik, üzüm, çilek, kuru soğan, renkli lahana, brokoli, tuz, karanfil, tavuk ve hindi etinin Türkiye’den Rusya’ya ihracatı yasaklandı. Kısıtlamalar sonucunda bu yılın ilk 9 aylık döneminde Rusya’ya gerçekleştirdiğimiz ihracat yüzde 80 oranında düşerek, 545 milyon dolardan 110 milyon dolara geriledi” dedi.

    “Krizden ders çıkarmalıyız”

    Kriz öncesi dönemde 2015 yılı itibariyle 3,9 milyon ton olan narenciye üretiminin yüzde 40’lık bölümünün ihracata gittiğini belirten Özdemir, Rusya’nın mandalinada yüzde 46, portakalda yüzde 31, limon ve greyfurtta yüzde 25’lik pay ile Türkiye’nin narenciyede en önemli pazar olduğunu ve ihracatın üçte birlik bölümünü tek başına karşıladığını vurguladı. Rusya kriziyle Türk yaş meyve ve sebze ihracatına getirilen kısıtlamalar nedeniyle narenciye sektörünün oldukça sıkıntılı bir süreç yaşadığına işaret eden Özdemir, “Bu zaman zarfında Rusya’ya olan narenciye ihracatımız 174 bin tondan 74 bin tona düşerek yüzde 57 oranında azaldı. İki ülke arasındaki gerginlik yasak getirilmeyen ürünlere de yansıdı. Rusya’ya gerçekleştirdiğimiz limon ihracatı yüzde 32 oranında düştü” ifadelerini kullandı.

    Hükümetin zamanında aldığı önlemler sayesinde bu zorlu süreci en az zararla atlattıklarını dile getiren Özdemir, ihracatçıların, Rusya ile kaybettikleri pazar payını yeni pazar arayışları neticesinde telafi ettiklerinin altını çizdi. Ukrayna, Suudi Arabistan, Romanya, Sırbistan ve Polonya’nın bu süreçte narenciye sektörü açısından yeni pazarlar olarak öne çıktığını kaydeden Özdemir, şöyle devam etti: “Geride bıraktığımız bu 10 aylık dönemden hepimizin önemli dersler çıkarması gerekiyor. Birincisi, tarımsal ihracatta tek bir pazara bağımlı olmanın risklerini gördük. Bu kapsamda yarattığımız pazar çeşitliliğini önümüzdeki dönemde korumamız ve mümkünse yeni pazarlara ulaşmamız gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca, ülkemizde üretilen hiçbir tarımsal ürün narenciyede olduğu kadar ihracata bağımlı değildir. Bu nedenle narenciye ihracatında yaşanacak olumsuzluklar sektöre büyük zarar vermektedir. Geleceğe yönelik destekleme politikalarında özellikle endüstriyel talebe cevap verebilecek tedbirlere ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

    “Diğer ürünler için de yasakların kaldırılmasını bekliyoruz”

    Rusya’nın 11 Ekim 2016’da imzaladığı kararname ile portakal, mandalina, kayısı, şeftali ve erik ithalatına getirilen kısıtlamaları kaldırdığını anımsatan Özdemir, “Hükümetimize bu konudaki yoğun çabaları için teşekkür ediyorum. Diğer ürünler için ise yasaklar devam ediyor. Bu ürünlerin ihracatında Rusya önemli yer tutuyor. Örneğin geride bıraktığımız yılda ülkemizin gerçekleştirdiği domates ihracatının yüzde 62’si, salatalık ihracatının yüzde 55’i ve yaş üzüm ihracatının yüzde 69’u Rusya’ya gitti. Bu ürünlere yönelik yaptırımların da en kısa zamanda kaldırılarak sektörümüze verdiği tahribatın sona ermesini diliyorum. Narenciye sektöründe yeni ihracat sezonunun ilimiz ve ülkemiz ihracatçıları için hayırlı, uğurlu ve bereketli geçmesini temenni ediyorum” diye konuştu.